mürmüdük
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 7 Tem 2009
- Mesajlar
- 6,952
- Tepki puanı
- 1
- Puanları
- 0
- Yaş
- 54
- Web Sitesi
- anadoluhaber.blogcu.com
İşbirlikçilere Halkın Tokadı:MISIR!..
Herkes Tunus'tan sonra sıra kime gelecek sorusunu düşündüğü anda İsyan Mısır'da patladı.İslam Dünyasını sarsıcı niteliği ve oldukça derinden etkileyici olması sebebi ile Mısır'da patlak veren bu halk isyanının Tunus'tan daha fazla önem arzettiğini belirtmeliyiz.Tunus Devrimi elbette ki bölgede ki birikmiş halk öfkesinin dışarı çıkmasında önemli bir etkendir.Ancak Mısır'ın hem nüfus bakımından hem de İslam Dünyasında ki rolü itibarıyla Tunus ile kıyaslayamayacağımız derecede farkları mevcuttur.Mısır Arap dünyasının kalbinde. Mısır’da gerçekleşecek herhangi bir değişim tüm bölgeye yansıyacaktır.
Nasıl Başladı:
25 Ocak'ta çoğunluğu gençlerden oluşan ve internette'ki sosyal ağlarda toplanan gruplar aynı gün Mübarek diktasına karşı halkı ayaklanmaya çağırmışlardı.Kimileri yüz kimileri'de üç yüz bini bulan grupların çağrısı ile meydanlara inen halk kısa sürede ülkenin her bölgesine yayılan sarsıcı eylemlerle sivil itaatsizlik çağrıları yapıyor,bir yandan da polis ile çatışarak kararlığını gösteriyordu.Halk kararlılığını geceleyin meydanlarda battaniyelere sarılı olarak beklemesi ile gösteriyor 26 ile 27 ocak tarihleri arasında şiddetli sokak çatışmaları artarak devam ediyordu.İsyanın alevlenmesini sağlayan guruplar bu kez 28 ocak Cuma günü'nü 'Mübarek'in devrileceği gün' ilan ederek zaten devam eden ve engellenemeyen ayaklanmaya yeni bir ivme kazandırdılar.Cuma Namazından sonra meydanlara inen halk'a karşı Mübarek'in polislerince kurşun sıkılması sonucu ülkenin çeşitli bölgelerinde ölenlerin sayısı yüzlerle ifade edilmekteydi.
Kimler Etkilenecek?
Mısır ABD ve İsrail'in bölgede ki en önemli müttefiklerinden biridir.Mübarek diktasının devrilmesinden etkilenecek en önemli ülkelerin başında da bu saydığımız uluslararası terörist yapılanmalar vardır.Nitekim ABD'nin tavrının hem Tunus hem de Mısır'da apaçık ve net olamamasının ardında da bu ortaklıklar yatıyor.Mısır’da yaşanacak her türlü gelişme de ABD’den İsrail’e, Suudi Arabistan’dan Ürdün’e pek çok ülke için belirleyici olacak.Velhasıl Dünya'ya demokrasi ve özgürlükler götürdüğünü iddia eden ABD imparatorluğu bu halk ayaklanmaları ile bir kez daha en büyük ve derin yarayı almış ve şimdilerde ne yapabileceğini bilemez durumda ikili oyunlarla işi kendi lehine çevirmeye çalışmaktadır.Ancak ,Amerikan İmparatorluğunun demokrasi ve özgürlük oyunlarını en iyi bilen halk Mısır'ın da içerisinde bulunduğu Arap halklarıdır ki bundan sonra hem ABD hem de İsrail'in attığı bütün adımlarda tam bir çamura saplanacağına kesin gözle bakılıyor.Çünkü Mübarek devrilirse İsrail bölgede adım dahi atamaz duruma gelecektir.Özellikle İsrail ile Mübarek'in arası hep iyiydi. Tek nedeni ise ABD'nin her iki rejimin de arkasında durmasıydı... Oysa şimdi işler değişiyor. Mübarek düşerse kaybedenlerden biri de İsrail olacaktır. Bölgede yeni bir düzen kurulurken İsrail'in etkilenmemesi ise imkansız.
İsrail isyanın sonuçlanmasını beklemeden aslında neler olabileceğine dair bir takım tespitler yaptı.Adeta korktuğu başına gelen İsrail'in nasıl etkileneceğini devletin yarı resmi yayın organı olan Jerusalem Post şöyle açıklıyordu; "Bu yıl, Ortadoğu’da giderek daha tecrit edilmiş hale gelen İsrail için kritik bir yıla dönüşmektedir. Türkiye gitti, Mısır da gidiyor gibi ' diyerek mevzuyu kısaca özetlemiştir.
Yalanlar Bitti!
İndependent gazetesinin 60 yaşındaki Ortadoğu uzmanı Robert Fisk 'Arap halkı için sonsuza kadar bir kandırmaca mümkün değil artık. Yalanlar bitti.'diyerek başladığı yazısına 'Liderlerin sözleri -ki ne yazık ki bizim sözlerimizdir- kadüke çıktı. Onları bu sona taşıyan biziz. Onlara bu yalanları söyleyen biziz. Bundan böyle tekrarlayamayacağız.' diyerek Batı'nın demokrasi palavralarınında Mısır'la beraber çöktüğünü apaçık batılı bir yazar olarak itiraf ediyordu. Aynı zamanda daha önce ki yazısında Tunus domino etkisi yapmaz diyen Robert Fisk bu söylediğinide geri alıyordu.Mısır'da ki ayaklanma nihayete ermese bile artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.Emperyalizm ve güdücüleri çatırdamıştır.Bu çatırdama kesinlikle ne ilk ne de son çatırdamadır.
Türkiye'nin Sessizliği!
Türk dış politikasının en önemli etki merkezi olan Ortadoğu Mısır ile adeta sukuta gömülmüş bulunuyor.Bu suskunluk Davutoğlu'nun pekte anlayamadığımız bir açıklaması ile devam etti.Tıpkı ABD gibi belirsiz ve ne olacağını bekleyelim görüşünün hakim olduğu Türkiye kesin ve net bir şekilde görüşlerini bildiremiyor.Başbakan Erdoğan'ın bu hususta tek bir açıklama dahi yapamaması insanımızın akıllarında bir sürü soru işareti getirmektedir.Oysa ki devamlı olarak Lider ve Büyük ülke Türkiye söylemlerinin havalarda uçtuğu bir dönemde Türkiye'den beklenilen tavır şartsız ve koşulsuz olarak 'Mısır Halkına destek vermesi' olacaktır.Gerçi sonradan yapılan bir açıklama ile nispeten durum telafi edilmiştir.
Mısırda Son Durum:
Mısır'da olağanüstü hal ilan edilmesine rağmen sokaklarda yığınların 'Mübarek gidinceye kadar' gösterilere devam edileceği yönünde.İsyanın ilk günlerinde polis ve halk arasında şiddetli çatışmalar gerçekleşti. Ölenlerin çoğu da bu çatışmalarda hayatını kaydetti.Ölenler arasında 8-12 yaşlarında çocukların olduğu ve bazılarının direk kafalarından tek kurşunla öldürüldüğü bildiriliyor.Halk arasında yayılan bir söylentiye göre İsrail'in 100 kadar keskin nişancıyı Mısır'a gönderdiği şeklinde.Cezaevlerinde de binlerce tutuklunun isyan ederek bir cezaevi sorumlusu Generali'de öldürdüğü ve Mubarek'in emri ile tutuklanan Filistin'li mahkumlarında firar ederek Gazze'ye gittikleri bildiriliyor.Ölü sayısı resmi makamların açıkladığının çok daha üstünde.İnternette takip ettiğimiz Sosyal paylaşım ağlarında ki Mısır sayfalarında sokaklarda çok sayıda ceset olduğu bildiriliyor.Nitekim Süveyş bölgesinde halk kontrolü tamamen ele geçirmiştir.İşkence ile ölümlerin gerçekleştiği karakollar halk tarafından yakılmış hatta bazı polislerin halkın safında eylemlere iştirak ettiği de gelen bilgiler arasında. Ordu birliklerinin halka müdahale etmediği ve sokakların kalabalıklarla dolu olduğu Mısır tarihinin en önemli günlerini yaşıyor.Buna rağmen Mübarek'in Orduya silah kullanma yetkisi verildiğide söylenmektedir.Mübarek'in ülkeyi terketmek üzere olduğu da gelen haberler arasında.Ancak Ordu'nun tavrı tam olarak netleşmemesi de bunda önemli bir etken olarak karşımıza çıkmakta.
Bundan Sonra Ne Olur.
Mısır bölgede özellikle Arap ülkeleri arasında Lider ve büyük ülke olarak adlandırılıyordu.Bu hadiselerden sonra Mübarek'in hem siyasi hem de sosyal otoritesi bitmiştir.Bölgede bırakın domino etkisini Mübarek gittikten sonra etkilenmeyecek devlet yoktur.Sadece Arap dünyasında değil bütünü ile İslam dünyasında büyük değişikliklerin olacağı ve halkların özellikle Batı'nın dayattığı Demokrasi'yi sorgulayacağı aşikar.Sadece İslam dünyası mı? Kesinlikle hayır.Çin'in Mısır hadisesinden sonra özellikle internet'te Mısır hakkında ki her şeyi engellemesi bile Dünyanın bundan sonra nasıl bir şekle bürüneceğine kanıt teşkil ediyor.
Mübarek ve işbirlikçileri ülkeden ayrılmayacak olursa, 1 Şubat günü, halkın maaşını alamaması durumunda da ekonominin çökebileceği, sistemin kilitlenebileceği ve öfkenin katlanarak patlayabileceğinden söz ediliyor.Pazartesi günü de Mübarek ve adamlarının ülkeyi terk etmemesi halinde halkın saray ve kritik kamu binalarını karşı yürümesi de bekleniyor.
Öte yandan islami duyarlığı oldukça fazla olan Mısır'da Mübarek diktasının katlettiği yüzlerce şehid'in Cenaze namazlarının arkasından Mısır’daki halk hareketinin dini renginin daha da belirgin bir hâl alması ve direnişin cami merkezli bir direnişe dönüşmesi de sözkonusudur.Özellikle İhvan'ın protesto gösterilerine dahil olmasının ardından direnişin İslami bir renge dönüştüğü sokaklarda ki namazlı ve tekbirli gösterilerden rahatça izlenebiliyor.
Büyük Doğu Coğrafyası adeta kaynıyor.Yeni ve hiç benzerine raslanmamış devrimlere gebe gibi de gözüküyor.Mısır halkının yanında ve onlarla aynı safta bulunmaktan ya da bulunmak istemekten daha büyük bir zevk yok diye düşünüyoruz.
Yaşasın Mısır Halkı,Yaşasın İsyan!
baran dergisi
Herkes Tunus'tan sonra sıra kime gelecek sorusunu düşündüğü anda İsyan Mısır'da patladı.İslam Dünyasını sarsıcı niteliği ve oldukça derinden etkileyici olması sebebi ile Mısır'da patlak veren bu halk isyanının Tunus'tan daha fazla önem arzettiğini belirtmeliyiz.Tunus Devrimi elbette ki bölgede ki birikmiş halk öfkesinin dışarı çıkmasında önemli bir etkendir.Ancak Mısır'ın hem nüfus bakımından hem de İslam Dünyasında ki rolü itibarıyla Tunus ile kıyaslayamayacağımız derecede farkları mevcuttur.Mısır Arap dünyasının kalbinde. Mısır’da gerçekleşecek herhangi bir değişim tüm bölgeye yansıyacaktır.
Nasıl Başladı:
25 Ocak'ta çoğunluğu gençlerden oluşan ve internette'ki sosyal ağlarda toplanan gruplar aynı gün Mübarek diktasına karşı halkı ayaklanmaya çağırmışlardı.Kimileri yüz kimileri'de üç yüz bini bulan grupların çağrısı ile meydanlara inen halk kısa sürede ülkenin her bölgesine yayılan sarsıcı eylemlerle sivil itaatsizlik çağrıları yapıyor,bir yandan da polis ile çatışarak kararlığını gösteriyordu.Halk kararlılığını geceleyin meydanlarda battaniyelere sarılı olarak beklemesi ile gösteriyor 26 ile 27 ocak tarihleri arasında şiddetli sokak çatışmaları artarak devam ediyordu.İsyanın alevlenmesini sağlayan guruplar bu kez 28 ocak Cuma günü'nü 'Mübarek'in devrileceği gün' ilan ederek zaten devam eden ve engellenemeyen ayaklanmaya yeni bir ivme kazandırdılar.Cuma Namazından sonra meydanlara inen halk'a karşı Mübarek'in polislerince kurşun sıkılması sonucu ülkenin çeşitli bölgelerinde ölenlerin sayısı yüzlerle ifade edilmekteydi.
Kimler Etkilenecek?

İsrail isyanın sonuçlanmasını beklemeden aslında neler olabileceğine dair bir takım tespitler yaptı.Adeta korktuğu başına gelen İsrail'in nasıl etkileneceğini devletin yarı resmi yayın organı olan Jerusalem Post şöyle açıklıyordu; "Bu yıl, Ortadoğu’da giderek daha tecrit edilmiş hale gelen İsrail için kritik bir yıla dönüşmektedir. Türkiye gitti, Mısır da gidiyor gibi ' diyerek mevzuyu kısaca özetlemiştir.
Yalanlar Bitti!
İndependent gazetesinin 60 yaşındaki Ortadoğu uzmanı Robert Fisk 'Arap halkı için sonsuza kadar bir kandırmaca mümkün değil artık. Yalanlar bitti.'diyerek başladığı yazısına 'Liderlerin sözleri -ki ne yazık ki bizim sözlerimizdir- kadüke çıktı. Onları bu sona taşıyan biziz. Onlara bu yalanları söyleyen biziz. Bundan böyle tekrarlayamayacağız.' diyerek Batı'nın demokrasi palavralarınında Mısır'la beraber çöktüğünü apaçık batılı bir yazar olarak itiraf ediyordu. Aynı zamanda daha önce ki yazısında Tunus domino etkisi yapmaz diyen Robert Fisk bu söylediğinide geri alıyordu.Mısır'da ki ayaklanma nihayete ermese bile artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.Emperyalizm ve güdücüleri çatırdamıştır.Bu çatırdama kesinlikle ne ilk ne de son çatırdamadır.
Türkiye'nin Sessizliği!
Türk dış politikasının en önemli etki merkezi olan Ortadoğu Mısır ile adeta sukuta gömülmüş bulunuyor.Bu suskunluk Davutoğlu'nun pekte anlayamadığımız bir açıklaması ile devam etti.Tıpkı ABD gibi belirsiz ve ne olacağını bekleyelim görüşünün hakim olduğu Türkiye kesin ve net bir şekilde görüşlerini bildiremiyor.Başbakan Erdoğan'ın bu hususta tek bir açıklama dahi yapamaması insanımızın akıllarında bir sürü soru işareti getirmektedir.Oysa ki devamlı olarak Lider ve Büyük ülke Türkiye söylemlerinin havalarda uçtuğu bir dönemde Türkiye'den beklenilen tavır şartsız ve koşulsuz olarak 'Mısır Halkına destek vermesi' olacaktır.Gerçi sonradan yapılan bir açıklama ile nispeten durum telafi edilmiştir.
Mısırda Son Durum:
Mısır'da olağanüstü hal ilan edilmesine rağmen sokaklarda yığınların 'Mübarek gidinceye kadar' gösterilere devam edileceği yönünde.İsyanın ilk günlerinde polis ve halk arasında şiddetli çatışmalar gerçekleşti. Ölenlerin çoğu da bu çatışmalarda hayatını kaydetti.Ölenler arasında 8-12 yaşlarında çocukların olduğu ve bazılarının direk kafalarından tek kurşunla öldürüldüğü bildiriliyor.Halk arasında yayılan bir söylentiye göre İsrail'in 100 kadar keskin nişancıyı Mısır'a gönderdiği şeklinde.Cezaevlerinde de binlerce tutuklunun isyan ederek bir cezaevi sorumlusu Generali'de öldürdüğü ve Mubarek'in emri ile tutuklanan Filistin'li mahkumlarında firar ederek Gazze'ye gittikleri bildiriliyor.Ölü sayısı resmi makamların açıkladığının çok daha üstünde.İnternette takip ettiğimiz Sosyal paylaşım ağlarında ki Mısır sayfalarında sokaklarda çok sayıda ceset olduğu bildiriliyor.Nitekim Süveyş bölgesinde halk kontrolü tamamen ele geçirmiştir.İşkence ile ölümlerin gerçekleştiği karakollar halk tarafından yakılmış hatta bazı polislerin halkın safında eylemlere iştirak ettiği de gelen bilgiler arasında. Ordu birliklerinin halka müdahale etmediği ve sokakların kalabalıklarla dolu olduğu Mısır tarihinin en önemli günlerini yaşıyor.Buna rağmen Mübarek'in Orduya silah kullanma yetkisi verildiğide söylenmektedir.Mübarek'in ülkeyi terketmek üzere olduğu da gelen haberler arasında.Ancak Ordu'nun tavrı tam olarak netleşmemesi de bunda önemli bir etken olarak karşımıza çıkmakta.
Bundan Sonra Ne Olur.
Mısır bölgede özellikle Arap ülkeleri arasında Lider ve büyük ülke olarak adlandırılıyordu.Bu hadiselerden sonra Mübarek'in hem siyasi hem de sosyal otoritesi bitmiştir.Bölgede bırakın domino etkisini Mübarek gittikten sonra etkilenmeyecek devlet yoktur.Sadece Arap dünyasında değil bütünü ile İslam dünyasında büyük değişikliklerin olacağı ve halkların özellikle Batı'nın dayattığı Demokrasi'yi sorgulayacağı aşikar.Sadece İslam dünyası mı? Kesinlikle hayır.Çin'in Mısır hadisesinden sonra özellikle internet'te Mısır hakkında ki her şeyi engellemesi bile Dünyanın bundan sonra nasıl bir şekle bürüneceğine kanıt teşkil ediyor.

Öte yandan islami duyarlığı oldukça fazla olan Mısır'da Mübarek diktasının katlettiği yüzlerce şehid'in Cenaze namazlarının arkasından Mısır’daki halk hareketinin dini renginin daha da belirgin bir hâl alması ve direnişin cami merkezli bir direnişe dönüşmesi de sözkonusudur.Özellikle İhvan'ın protesto gösterilerine dahil olmasının ardından direnişin İslami bir renge dönüştüğü sokaklarda ki namazlı ve tekbirli gösterilerden rahatça izlenebiliyor.
Büyük Doğu Coğrafyası adeta kaynıyor.Yeni ve hiç benzerine raslanmamış devrimlere gebe gibi de gözüküyor.Mısır halkının yanında ve onlarla aynı safta bulunmaktan ya da bulunmak istemekten daha büyük bir zevk yok diye düşünüyoruz.
Yaşasın Mısır Halkı,Yaşasın İsyan!
baran dergisi