Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Îsâ aleyhisselâm kıyâmete yakın tekrar dünyaya gelecektir (2 Kullanıcı)

mustafa11

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ocak 2007
Mesajlar
3,063
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
Konum
istanbul-maltepe
Web Sitesi
www.mobilyaonarim.com
Îsâ aleyhisselâm kıyâmete yakın tekrar dünyaya gelecektir İslâm i’tikâdına göre, Îsâ aleyhisselâm ne çarmıha gerildi, ne de öldürüldü. Çarmıha gerilen, onu ele veren münâfık (Esharyûtî Yehûdâ) idi. Yehûdîler, onu Îsâ aleyhisselâm zan ederek, çarmıha gerdiler. Allahü teâlâ, Îsâ aleyhisselâmı üçüncü kat semâya yükseltdi. Bugünkü İncîllerde bile müjdelenen ve hıristiyanların (paraklit) dedikleri, türkçeye terceme ederken (tesellîci) diye terceme etdikleri, yegâne tesellîci olan Muhammed aleyhisselâma ümmet olmak için, çok düâ etdi. Allahü teâlâ kıyâmete yakın Onu tekrâr yeryüzüne indirecekdir. O zemân, Îsâ aleyhisselâm Muhammed aleyhisselâmın dîni üzere hareket edecek, Onun halâl dediklerine halâl diyecek, harâm dediklerine harâm diyecekdir. Paraklit, Ahmed demekdir. Ahmed ise, Muhammed aleyhisselâmın ismlerinden birisidir. Îsâ aleyhisselâm, ulül-azm Peygamberlerdendir. Hâşâ, Allahın oğlu değildir. Îsâ aleyhisselâm, insân idi. Ona tapılamaz. [Cevâb Veremedi]

Hazret-i Îsâ “salevâtullahi alâ nebiyyinâ ve aleyhim” âhır zemânda, kıyâmete yakın, gökden inip, bizim Peygamberimizin “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” dîni ile, ya’nî islâmiyyet ile amel edecekdir. Salîbi [haçı] kırıp, içki ve domuza harâmdır, diyecekdir. Her ne kadar Peygamber efendimiz “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”, âlem-i şehâdetde, bütün Peygamberlerden sonra ise de, âlem-i ervâhda onların evveli ve birincisidir. Nitekim, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” (Âdem aleyhisselâm su ile toprak arasında iken ben Peygamber idim!) buyurmuşdur. [Şevâhid-ün-nübüvve]
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
gözümüz yolda kaldı, Allah hayırlısını nasib eylesin ve yaşıyor olsak gerçek İsa (as) yanında yer alıp İslamın tekrardan yer yüzüne yayılmasını görenlerden eylesin!
 

mustafa11

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ocak 2007
Mesajlar
3,063
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
Konum
istanbul-maltepe
Web Sitesi
www.mobilyaonarim.com
s a sen yanlış okumuşsun kardeşşş..........işte sizler böyle işinize gelecek şekilde yorumlarsanız tabi sen haşa haklı olursun işte dünya böyleler yüzünden bu hale gelmedimi....
 

mustafa11

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ocak 2007
Mesajlar
3,063
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
Konum
istanbul-maltepe
Web Sitesi
www.mobilyaonarim.com
2. Kıyamet Alâmetleri (Eşrâtü's-sâat)
Kıyamet alâmetleri, insan iradesine bağlı olması veya olmaması, kıyametin kopuşuna çok yakın bulunup bulunmaması durumu göz önünde tutularak iki başlık altında incelenir: Küçük alâmetler, büyük alâmetler. Alâmetlerin büyük veya küçük diye nitelenmeleri önemlerinden dolayı değil, açıklanan sebepten dolayıdır.
1. Küçük Alâmetler. Dinî emirlerin ihmal edilmesi ve ahlâkın bozulması gibi insan iradesine bağlı olarak büyük alâmetlerden çok önce meydana gelecek olan olaylardır. Peygamberimiz’in gönderilmesi ve onunla peygamberliğin sona ermesi, ilmin ortadan kalkıp bilgisizliğin artması, şarap içme ve zinanın açıkça yapılır olması, ehliyetsiz insanların söz sahibi olması, adam öldürme olaylarının artması, dünya malının bollaşması, zekât verecek fakirin bulunmaması gibi olaylar kıyametin küçük alâmetlerinin bazılarıdır (Buhârî, “Tefsîr”, 79, “Hudûd”, 20, “Fiten”, 25; Tirmizî, “Fiten”, 34; İbn Mâce, “Fiten”, 25; Ebû Dâvûd, “Sünnet”, 15).
2. Büyük Alâmetler. Kıyametin kopmasının hemen öncesinde meydana gelecek ve birbirini izleyecek olan olaylardır. Büyük alâmetler, tabiat kanunlarını aşan ve insan iradesinin dışında gerçekleşen olaylardır. Hz. Peygamber bir hadislerinde, "Kıyametten önce on alâmet görmediğiniz sürece dünyanın sonu gelmez" buyurmuş ve bu alâmetleri şu şekilde sıralamıştır (Müslim, “Fiten”, 39; Ebû Dâvûd, “Melâhim”, 11; İbn Mâce, “Fiten”, 28):
a) Duman. Müminleri nezleye tutulmuş gibi bir duruma getiren ve kâfirleri sarhoş eden bir dumanın çıkışı ve bütün yeryüzünü kaplaması.
b) Deccâl. Bu isimde bir şahıs çıkacak ve Tanrılık iddiasında bulunacak, istidrâc denilen bazı olağan üstülükler gösterecek ve Hz. Îsâ tarafından öldürülecektir.
c) Dâbbetü'l-arz. Bu isimde bir canlı çıkacak, yanında Hz. Mûsâ'nın asâsı ve Hz. Süleyman'ın mührü bulunacak, asâ ile müminin yüzünü aydınlatacak, mühür ile kâfirin burnunu kıracak, böylelikle müminlerin ve kâfirlerin tanınmaları sağlanacaktır.
d) Güneşin Batıdan Doğması. Evrenin tek hâkimi Allah'ın emriyle güneş batıdan doğacak, bu olaydan sonra iman edenlerin imanı, kendilerine hiçbir fayda vermeyecektir.
e) Ye'cûc ve Me'cûc'ün Çıkması. Bu isimde iki topluluğun yeryüzüne dağılarak bir süre bozgunculuk yapmaları da kıyametin bir başka büyük alâmetidir.
f) Hz. Îsâ'nın Gökten İnmesi. Hz. Îsâ kıyametin kopmasına yakın gökten inecek, insanlar arasında adaletle hükmedecek, Hz. Peygamber'in dini üzere amel edecek, deccâli öldürecek, sonra da ölecektir.
g) Yer Çöküntüsü. Biri doğuda, biri batıda, biri de Arap yarımadasında olmak üzere üç yer çöküntüsü meydana gelecektir.
h) Ateş Çıkması. Hicaz taraflarında büyük bir ateş çıkacak ve her tarafı aydınlatacaktır. Kıyamet alâmetleriyle ilgili olarak hadis kitaplarımızda pek çok rivayet ve bilgi bulunmaktadır. Âhiretle ilgili diğer konularda olduğu gibi kıyamet alâmetlerinin mahiyeti konusunda da gerçek bilgi sahibi yüce Allah'tır. Onların gerçek yüzü bilinemez. Ancak bazı yorumlar yapılabilir, mahiyeti ise Allah'a havale edilir.
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
Hz. İsa peygamber olarak inmeyecek, Hz. Muhammedin ümmeti olmak için inecek.bi de haçları kırmak için inecek...

Sonra Ebu Hureyre der ki: "Dilerseniz şu ayeti okuyun. (Mealen): "Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölümünden önce onun (İsa'nın) hak peygamber olduğuna iman etmesin. Kıyamet gününde ise İsâ onlar aleyhine şâhitlik edecektir" (Nisa 159).

Buhari, Büyû' 102, Mezalim 31, Enbiya 49; Müslim, İman 242, (155); Ebu Dâvud, Melâhim

Hz. Câbir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Ümmetimden bir grup, hak için muzaffer şekilde mücadeleye Kıyamet gününe kadar devam edecektir. O zaman İsa İbnu Meryem de iner. Bu müslümanların reisi: "Gel bize namaz kıldır!" der. Fakat Hz. İsa aleyhisselam: "Hayır! der, Allah'ın bu ümmete bir ikramı olarak siz birbirinize emirsiniz!"

Müslim, İman 247
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
Hz. İSA (as) ve Hz. MEHDİ (ra) HAKKINDA BİRKAÇ SÖZ

Hz. İSA (as) ve Hz. MEHDİ (ra) HAKKINDA BİRKAÇ SÖZ

Aşağıdaki yazı Prof. İbrahim Canan’ın Kütüb–ü Sitte’ye yaptığı tercümeden özet yapılarak alınmıştır.
1. Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: Resulullah (as) buyurdular ki: “Ademoğlundan doğduğu vakit, şeytanın dürtüp de ağlatmadığı kimse yoktur. Bundan sadece Meryem oğlu İsa hariçtir.” [Buhârî, Enbiya 44, Bed’ü’l–Halk 11; Tefsir, Âl–i İmran 2; Müslim, Fezâil 147, (2366)]

Hz. İsa aleyhisselâm, diğer peygamberler arasında farklı bir vaziyet arzeder. Bu sebeple onun hakkında doğduğu günden itibaren başlayan bir kısım münakaşalar günümüze kadar devam etmiştir. Hz. İsa, bakire olan Hz. Meryem’den doğmuştur. Normal olarak Cenâb–ı Hak, insanların yaratılışını erkek kadın birliğine bağlamıştır. Hz. İsa’nın, hiç erkek görmeyen bir kadından doğması, ister istemez birtakım kuşkulara sebep olmuş, bizzat Kur’ân’ın yer verdiği iftiralara, ayıplamalara maruz kalmıştır. Ancak, Hz. Meryem, bu iftiralara cevap vermeksizin, beşikteki çocuğa işaret etmiş, çocuk olan İsa: “Ben Allah’ın kuluyum. O bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı. Bulunduğum her yerde beni mübarek kıldı. Yaşadığım müddetçe bana namaz ve zekatı emretti. Beni anneme itaatkâr kıldı. Beni bedbaht bir zorba yapmadı. Doğduğum gün de, öldüğüm gün de, diri olarak haşredileceğim gün de selâmet üzerimedir” (Meryem 30–33) diyerek konuşur. Burada kendisinin kul ve peygamber olduğunu söyleyerek, ilahlaştıracak olan Hıristiyanlara da, annesini itham eden Yahudilere de cevap var.

Kur’ânî âyet şöyle noktalanır: “İşte Meryem oğlu İsa budur. O’nun hakkında ihtilafa düştükleri sözün doğrusu da böyledir.” (Meryem 34)

Hz. İsa, Kur’ân–ı Kerîm’de Meryem oğlu İsa’dır. Her nerede zikri geçerse bu şekilde tesmiye edilir. Hz. İsa’nın babasız dünyaya geldiğine inanan Hıristiyanlar aşırı giderek, “Onun babası Allah’tır, dolayısıyla o da Allah’ın oğludur, Allah’ tır” gibi iftiralarda bulunarak Hak’tan ayrılmışlardı. Kur’ân–ı Kerîm böylelerine de cevaplar verir.

Bunlardan biri şudur: “Allah’ın evlad edinmesi olacak şey değildir. O her türlü noksandan münezzehtir. O, bir işi dilediği zaman ona ol’ der, o da oluverir” (Âl–i İmran 35)…

Netice itibariyle, Hz. İsa’ya inanan müminlerin sayısı on ikide kalmıştır. Bunlara Havarî denir. Kur’ân–ı Kerîm’e göre, onlar, Hz. İsa’nın: “Allah’ın dinine hizmette ve O’nu muhafazada içinizden kimler bana yardım edecek?” sorusuna, hep birlikte: “Allah’ın dinine bizler yardım edeceğiz, bizler Ensârulllah’ız (Allah’ın yardımcıları)...” diye cevap verdikleri için Havârilere Ensarullah da denmiştir.

Hz. İsa, insanları hak dine davet ettikçe, Yahudiler ona karşı kin ve düşmanlıkta ileri gittiler. Onun çalışmalarını engellemeye gayret ettiler. Sonunda onu da Hz. Zekeriya, Hz. Yahya ve daha nice peygamberler gibi öldürmeye karar verdiler. Bu maksadla içlerinden bir şahsı inanmış gibi aralarına soktular. Bu 13. şahıs onlara bunların faaliyetlerini, toplanma yer ve zamanlarını bildiriyordu. Öldürmeye azmettikleri zaman Cenâb–ı Hak Hz. İsa’ya şöyle vahyetti: “Ey İsa, seni ecelin geldiğinde öldürecek olan benim. Seni ben semaya yükselteceğim. Yahudilerin suikastlarından tertemiz kurtaracağım ve sana uyanları kıyamete kadar seni inkâr edenlere üstün kılacağım. Sonra dönüşünüz bana olacak ve ihtilafa düştüğünüz meselelerde hükmü ben vereceğim” (Âl–i İmran 55) Cenab–ı Hak, bu münafığı yani 13. kişiyi –ki ismi Taytanos’dur– Hz. İsa’ya benzeterek, Hz. İsa yerine Yahudilerin onu öldürmesini sağladı. Hz. İsa’yı da semaya yükseltti.

Hz. İsa’nın akıbeti hususunda Yahudi ve Hıristiyanlar ihtilaf etmişlerdir. Her ne kadar Yahudiler, “Biz öldürdük” deseler de şüphe içindeydiler. Hıristiyanlar da Hz. İsa’nın çarmıha gerildiğine inanırlar. Hatta Hz. İsa’nın Yahudilerin elinden kurtulmak için kaçıp gizlendiğini, çarmıha gerileceğinde çokça ağlayıp sızladığını da söylerler.

Gerçeği Kur’ân dile getirir: “Onlar İsa’yı inkar etmeleri, Meryem’e pek büyük bir iftirada bulunmaları ve Allah’ın Resûlü Meryem oğlu Mesîh İsa’yı biz öldürdük’ demeleri sebebiyle de lânete uğramışlardır. Onu ne öldürdüler, ne de astılar. Fakat başkası ona benzetildi de onu öldürdüler. Onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Kapıldıkları şey ancak bir zan ve tahminden ibarettir. Hakikatte ise Allah O’nu kendi huzuruna yükseltti. Allah’ın kudreti herkese galiptir ve O’nun her işi hikmet iledir” (Nisa 156–157)

İslâm itikadına göre, Hz. İsa, ruh ve cesediyle birlikte semaya yükseltilmiştir ve halen sağdır. Kıyamete yakın yeryüzüne inerek,

2. (5004)– Hz. Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Nefsim kudret elinde olan Zat–ı Zülcelal’e yemin ederim! Meryem oğlu İsa’nın, aranıza (bu şeriatle hükmedecek) adaletli bir hakim olarak ineceği, haçı kırıp, domuzları öldüreceği, cizyeyi (Ehl–i Kitap’tan) kaldıracağı vakit yakındır. O zaman, mal öylesine artar ki, kimse onu kabul etmez; tek bir secde, dünya ve içindekilerin tamamından daha hayırlı olur.”

Sonra Ebu Hureyre der ki: Dilerseniz şu ayeti okuyun. (Mealen): “Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölümünden önce O’nun (İsa’nın) hak peygamber olduğuna iman etmesin. Kıyamet gününde ise İsa onlar aleyhine şahitlik edecektir” (Nisa 159). [Buhârî, Büyû 102, Mezalim 31, Enbiya 49; Müslim, İman 242, (155); Ebu Davud, Melahim 14, (4324); Tirmizî, Fiten 54, (2234).]

3. (5005)– Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Ümmetimden bir grup, hak için muzaffer şekilde mücadeleye kıyamet gününe kadar devam edecektir. O zaman İsa İbnu Meryem de iner. Bu Müslümanların reisi: “Gel bize namaz kıldır!” der. Fakat Hz. İsa aleyhisselam: “Hayır! der, Allah’ın bu ümmete bir ikramı olarak siz birbirinize emîrsiniz!” [Müslim, İman 247.]

AÇIKLAMA 1: Hadis, kıyamete kadar, yeryüzünde İslam’ın devam edeceğini, hem de açıktan açığa mücadele edecek bir güç ve kuvvete sahip olarak devam edeceğini ifade eder. Bu ifade İslam’a karşı olan güçlerin devam edeceğini de ifade eder. Ancak, İslam’ın kesin bir mağlubiyetle her tarafta sindirilmiş, gizlilik içinde, gayr–ı müessir, mahdud ferdler arasında devamı suretinde değil, muzafferâne, açıktan açığa mücadelesini yapabilen bir haşmet içerisinde devam edeceğini ihbar etmektedir. Bu ihbar–ı nebevî, mü’minlerin gelecek hakkında ye’si atmaları için yeterli bir müjdedir. Tarih boyu Müslümanlar çeşitli işkence, hakaret, muhaceret, mağlubiyet vs. zilletleri tatmışlarsa da, hiçbir zaman kesin bir yenilgiyle yok edilememişlerdir. Aleyhissalâtu vesselâm, bu halin kıyamete kadar devam edeceğini, yeryüzünün bazı bölgelerinde sindirilmiş olsalar bile, diğer bir kısım bölgelerinde tevhid bayrağının dalgalanacağını haber vermektedir.

4. İbnu Mes’ud (radıyallahu anh) anlatıyor: Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Dünyanın tek günlük ömrü bile kalmış olsa Allah o günü uzatıp, benden bir kimseyi o günde gönderecek.” İbnu Mes’ud: Resulullah yahut da şöyle buyurmuştu der: “...Ehl–i beytimden birisi, ki bu zatın ismi benim ismine uyar, babasının ismi de babamın ismine uyar. Bu zat, yeryüzünü, eskiden cevr ve zulümle dolu olmasının aksine adalet ve hakkaniyetle doldurur.” [Ebu Davud, Mehdî 1, (4282); Tirmizî, Fiten 52, (2231, 2232).]

5. Ümmü Seleme (radıyallahu anhâ) anlatıyor: Resululah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Mehdi benim zürriyetimden, kızım Fatıma’nın evladlarındandır.” [Ebu Davud, Mehdi 1, (4284).]

6. Ebu İshak anlatıyor: Hz. Ali (radıyallahu anh), oğlu Hasan (radıyallahu anh)’a baktı ve: “Bu oğlum, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ın tesmiye buyurduğu üzere Seyyid’dir. Bunun sulbünden peygamberinizin adını taşıyan biri çıkacak. Ahlakı yönüyle peygamberinize benzeyecek; yaratılışı yönüyle ona benzemeyecek” dedi ve sonra da yeryüzünü adaletle dolduracağına dair gelen kıssayı anlattı.” [Ebu Davud, Mehdî 1, (4290).]

AÇIKLAMA 2: Mehdi, ahirzamanda gelip, Müslümanların dinlerini tecdid edeceğine inanılan zata denir. Kelime olarak hidayet kökünden gelir. Allah’ın hidayetine ermiş manasını taşır, ancak hidayete erdirecek manasını da ifade eder. Mehdi üzerinde çok sayıda hadis gelmiştir. Alimler bunu mütevatir kabul eder. Ebu Davud şarihi Azimabadi’nin belirttiği üzere, Resulullah’tan beri, “Müslümanların kâffesi” ahirzamanda, Ehl–i Beyt’e mensup bir zatın çıkıp dini güçlendirebileceğine, adaleti hakim kılacağına, Müslümanların ona tabi olup İslam beldelerinde hakimiyet kuracağına, bu kimseye Mehdi deneceğine inanmıştır. Bu inanç meşhur olmuştur.

Müslüm KARABACAK
Yeni Mesaj'dan alıntı
 

Turgay.

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Şub 2008
Mesajlar
337
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
58
HZ. İSA NASIL TANINACAK ? 2

(HZ. İSA'NIN FAALİYETLERİ)


Yazımızın geçen ay yayınladığımız ilk bölümünde, yeryüzüne ikinci kez gelecek olan Hz. İsa'nın tanınmasına vesile olacak fiziki ve manevi özelliklerini, Peygamber Efendimiz (sav)'in hadisleri ve İslam alimlerinin görüşleri doğrultusunda incelemiştik. Bu ayki ikinci bölümde ise, yine Hz. İsa'nın geldiğinde tanınmasına vesile olacak alametlerinden bir diğerini, icraatlarını inceleyeceğiz.

İçinde yaşadığımız ahir zaman, tüm iman sahipleri için çok kutlu ve müjdeli bir dönemdir. Çünkü, Rabbimiz'in ayetlerinde ve Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinde iki bin yıl aradan sonra, ahir zamanda Hz. İsa'nın yeniden dünyaya gönderileceği müjdelenmiştir. Hz. İsa'nın yeryüzüne ikinci kez gelişinde tanınmasını sağlayacak en önemli özelliklerinden biri ise icraatları olacaktır. Hz. İsa, hiçbir şekilde taklit edilmesi mümkün olmayan bu icraatlarını yerine getirerek, Allah'ın izniyle Hz. Mehdi ile beraber dünyada Altınçağ'ın yaşanmaya başlanmasına vesile olacaktır.

Hz. İsa, doğumuyla ve gösterdiği mucizeleri ile kutlu bir peygamberdir. Allah, Hz. İsa için özel bir kader belirlemiş ve bu kader doğrultusunda, inkar edenlerin Hz. İsa'yı öldürmek için kurdukları tuzaklarını bozmuştur. İnkar edenler, Kuran'da açıkça bildirildiği üzere, Hz. İsa'yı öldürememişler, ancak onlara bu durumun bir benzeri gösterilmiştir. (Nisa Suresi, 157) Allah Hz. İsa'yı, bilinen biyolojik anlamda canını almadan Kendi Katına yükseltmiştir ve Hz. İsa ikinci kez yeryüzüne gelecektir. Ancak Hz. İsa ikinci gelişi sırasında, aşağıda da açıklayacağımız gibi, önceleri çok az sayıda kişi tarafından tanınacak ve cemaati oldukça az kişiden oluşacaktır.
Hz. İsa İlk Geldiği Zamanlarda Çok Az Sayıda Kişi Tarafından Tanınabilecektir.

Gerek Hıristiyan gerekse Müslüman çevrelerde Hz. İsa'nın ikinci kez gelişi ile ilgili sahip olunan bazı yanlış kanaatler, olumsuz faaliyetler ve propaganda yöntemleri sonucunda, yeryüzüne döndüğü ilk yıllarda Hz. İsa'yı tanıyabilecek insanların sayısı çok az olacaktır. Büyük İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi, ahir zamanda gerçekleşecek olan bu durumu şöyle haber vermiştir:

"Hazret-i Îsâ Aleyhisselâm geldiği vakit, herkes onun hakiki Îsâ olduğunu bilmek lâzım değildir. Onun mukarreb ve havassı (derin imanlı yakın talebeleri), nur-u iman (imanın ışığı) ile onu tanır. Yoksa bedahet derecesinde (birdenbire ve açıkça) herkes onu tanımayacaktır." (Mektubat, s. 60)

Bediüzzaman bir başka sözünde ise Hz. İsa'nın toplumun büyük kesimi tarafından tanınamayacağını şöyle açıklamıştır:

"Hatta Hazret-i İsa Aleyhisselam'ın nüzulü (inişi) dahi ve kendisi İsa Aleyhisselam olduğu, nur-u imanın (iman ışığının) dikkatiyle bilinir; herkes bilemez." (Şualar, s. 487)


Bediüzzaman'ın bu sözüne göre, Hz. İsa yeryüzüne ilk geldiği zaman, Hz. İsa olduğu bilinmeyecek, ancak daha sonra farkına varılacaktır. Talebeleri de onu ancak imanın nuru ile tanıyabileceklerdir. Bir başka deyişle toplumun geneli açıkça onun Hz. İsa olduğunu bilmeyecektir. Hatta tam tersine, insanların büyük çoğunluğu Deccal'in toplum üzerinde uygulayacağı çeşitli olumsuz telkin ve propaganda yöntemleri sonucunda, ona düşman olacak ve onu etkisiz hale getirebilmek için mücadele vereceklerdir.

Hz. İsa'nın Cemaatinin Sayısı Çok Az Olacaktır

Kuran'da, Hz. İsa'nın yeryüzüne ilk gelişinde kendisine tabi olanların sayısının oldukça az olduğuna işaret edilmiştir. Rivayetlerde de haber verildiğine göre, Hz. İsa'ya yalnızca az sayıdaki havarileri iman etmiş ve halktan da bu mübarek peygambere destek veren çok kimse olmamıştır. Bu durum Kuran'da şöyle haber verilmiştir:

"Ey iman edenler, Allah'ın yardımcıları olun: Meryem oğlu İsa'nın havarilere: "Allah'a (yönelirken) benim yardımcılarım kimlerdir?" demesi gibi. Havariler de demişlerdi ki: "Allah'ın yardımcıları bizleriz." Böylece İsrailoğulları'ndan bir topluluk iman etmiş, bir topluluk da inkar etmişti. Sonunda Biz iman edenleri düşmanlarına karşı destekledik, onlar da üstün geldiler." (Saff Suresi, 14)

Yeryüzüne ikinci kez gelişinde de, ilk zamanlarda Hz. İsa'ya inanıp, onu destekleyenlerin sayısı yine çok az olacaktır. Bediüzzaman bu durumu şöyle haber vermiştir:

"... 'Deccal'ın fevkalâde büyük ve minareden daha yüksek bir azamet-i heykelde ve Hazret-i İsa Aleyhisselâm ona nisbeten çok küçük bulunduğunu' gösterir. Bunun bir tevili şu olmak gerektir ki: İsa Aleyhisselâm'ı nur-u iman (imanın ışığı) ile tanıyan ve tâbi' olan cemaat-ı ruhaniye-i mücahidinin (ruhani mücahidler cemaatinin) kemmiyeti (sayısı), Deccal'ın mektebce ve askerce ilmi ve maddi ordularına nisbeten çok az ve küçük olmasına işaret ve kinayedir (maksadındadır)." (Şualar, s. 495)

Yine bir başka sözünde Bediüzzaman şöyle söylemektedir:

"Hazret-i İsa (a.s.) Deccal ile mücadelesi zamanında, on arşın yukarıya atlayıp sonra kılıncı onun dizine yetiştirebilir derecesinde, vücudca o derece Deccal'ın heykeli Hazret-i İsa'dan büyüktür, diye meâlinde rivayet var. Demek Deccal, Hazret-i İsa Aleyhisselâm'dan on, belki yirmi misli yüksek kametli (boylu) olmak lâzım gelir...
Birinci Cihet: Din-i İsevi'nin hakikisini (Hıristiyanlığın gerçeğini) esas tutan İsevi ruhanilerin cemaati ve onlara karşı dinsizliği tervice (kabul ettirip geçerli kılmaya) başlayan cemaat tecessüm etseler (maddeleşip cisim haline gelseler), bir minare yüksekliğinde bir insanın yanında bir çocuk kadar da olamaz." (Kastamonu Lahikası, s.75)

Bediüzzaman, bu sözlerinde Deccal'in elinde bulunduracağı maddi ve manevi güç gibi, çevresindeki insanların sayısının da çok fazla olacağını, Hz. İsa'nın cemaatinin ise Deccal'inkine kıyasla çok az sayıda kişiden oluşacağını belirtmiştir.

Hz. İsa'nın toplumun büyük bir kesimi tarafından tanınamamasında, Deccal'in elinde bulundurduğu bu geniş kitle ve imkanlarla yürüteceği olumsuz propagandanın büyük etkisi olacaktır. (En doğrusunu Allah bilir).

Harun Yahya
 

Turgay.

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Şub 2008
Mesajlar
337
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
58
Hz. Mehdi'nin Ortaya Çıkışı Hz. İsa'nın Gelişinin Habercisi Olacaktır

Hz. İsa'nın ikinci kez gelişinin habercisi olacak önemli olaylardan biri de, ahir zamanın diğer kutlu şahsı olan Hz. Mehdi'nin zuhuru olacaktır. Bediüzzaman'ın eserlerinde vurguladığı üzere Hz. Mehdi zuhur ettiğinde görevlerini üç ayrı safhada yerine getirecektir. Hz. İsa'nın ikinci kez yeryüzüne gelişi, Allah'ın izniyle Hz. Mehdi'nin görevlerini yerine getirdiği üçüncü safhada gerçekleşecektir. Bu dönemde Hz. Mehdi Peygamberimiz (sav)'in halifesi yani İslam aleminin manevi lideri sıfatıyla dünya çapındaki tüm Müslümanlar arasında İslam Birliği'ni sağlamış olacak ve lider konumunda olacaktır. Hz. İsa geldiğinde, Hz. Mehdi'nin bu durumunda bir değişiklik olmayacak, Hz. İsa da Hz. Mehdi'ye yardımcı olacaktır. Bu gerçek bir hadiste şöyle haber verilmiştir:

İmamları salih bir insan olan Mehdi olduğu halde, Beytü'l Makdis'e sığınırlar. Orada imamları kendilerine sabah namazını kıldırmak için öne geçtiği bir sırada, bir de bakarlar ki, Meryem oğlu İsa sabah vaktinde inmiştir. Mehdi, Hz. İsa'yı öne geçirmek için arkaya çekilir. Hz. İsa onun omuz-larına elini koyar ve ona der ki, "Geç öne namazı kıldır. Zira kamet (farz namazı kılmak için okunan ezan; namaza başlama işareti) senin için getirilmiştir."... (Ebu Rafi'den rivayet edilmiştir; İmam Şarani, Ölüm, Kıyamet, Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, Bedir Yayınevi, s. 495-496)

HZ. İSA’NIN TANINMASINA VESİLE OLACAK İCRAATLARI

Daha önce de belirttiğimiz gibi, Kuran ayetlerinde Hz. İsa'nın yeryüzüne ikinci kez gelişi çeşitli alametlerle bizlere müjdelenmektedir. Peygamber Efendimiz (sav)'in de "...Vallahi muhakkak ve muhakkak Meryem oğlu İsa inecek, hem adil bir hakem, adaletli bir hükümdar olarak inecek..." (Sahih-i Müslim bi Şerhin-Nevevi, cilt 2, s.192) hadisinde olduğu gibi birçok hadiste ve İslam alimlerinin açıklamalarında, Hz. İsa'nın geldiğinde yapacağı icraatlar ve o dönemin özellikleri çeşitli örneklerle anlatılmaktadır. Onun tanınmasına vesile olacak bu alametleri şu şekilde maddeleyebiliriz :

1. Hz. İsa Yeni Bir Din Getirmeyecek, İslamiyet'e Tabi Olacaktır

Hıristiyanlar da tıpkı Müslümanlar gibi, Hz. İsa'nın yeniden yeryüzüne gelişini beklemektedirler. Ancak Hz. İsa geldiğinde, Hıristiyanlar arasındaki bazı sapkın inanışları ve tahrif edilmiş batıl uygulamaları ortadan kaldırdıktan sonra, tüm insanları Kuran'da bildirilen gerçek din ahlakına davet edecektir. Onun döneminde İsevilik, gerçek din olan İslamiyet ile birleşecek, manevi olarak Hıristiyanlık İslamiyet'e dönecektir.

Hıristiyanlara kendi peygamberlerinin teslis inancının sapkınlığını, Allah'tan başka İlah olmadığını, kimsenin bir başkasının günahını yüklenmesinin mümkün olmadığını, hak kitabın Kuran-ı Kerim olduğunu anlatması Hıristiyan dünyası üzerinde büyük bir etki oluşturacaktır. Hz. İsa ile birlikte insanlar kitleler halinde şirkten ve sapkın inanışlardan kurtulacak, Allah'ın izniyle akın akın İslam ahlakına yöneleceklerdir.

Peygamberimiz (sav)'in konu ile ilgili hadislerinden bazıları şöyledir:

"(Hz.İsa) Kırk (40) yıl Allah'ın Kitabı ve benim sünnetimle hükmeder, vefat eder." (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 92)

"Hz. İsa Ümmeti Muhammed'e peygamber olarak değil; Şeriat-ı Muhammediyyeyi (İslamiyet’in esaslarını) tatbik etmek için gelecektir, demektedir." (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 68)

"Onunla (Hz.İsa ile) benim aramda hiçbir peygamber yoktur. O şüphesiz inecektir. Onu gördüğünüz zaman tanıyın! O, orta boylu, beyaza çalar kırmızı renktedir. Sarıya boyalı iki elbise içinde olacak. Yağmur yağmasa da saçından su damlayacaktır. İnsanlarla İslam için mücadele edecektir. Mesihu'd-Deccal'i yok edecektir, sonra yeryüzünde tam kırk sene kalacak. Sonra ölecek ve namazını Müslümanlar kılacaklardır." (Buhari, Müslim, Ebu Davud ve Tırmizi, Büyük Hadis Külliyatı, Rudani, 5.cilt, s.380)

Bediüzzaman Said Nursi de, ateizm ve materyalizm gibi dinsiz ideolojilerin hakim olduğu bir dönemde Hz. İsa'nın yeniden dünyaya döneceğini müjdelemektedir. Bediüzzaman'ın aşağıdaki sözlerinde haber verdiği gibi, Hz. İsa yeryüzüne ikinci kez gelişinde Kuran'la hükmedecek, Kuran'a tabi olacaktır. Hıristiyanlık ile Müslümanlık birleşerek dinsizlik akımına karşı Kuran ahlakı ile üstün geleceklerdir. Risale-i Nur'da bu konuyla ilgili aktarılanlar şöyledir:

"Ahir zamanda Hazret-i İsa (as) gelecek, Şeriat-ı Muhammediye (ASM) ile amel edecek mealindeki hadisin sırrı şudur ki: Ahir zamanda felsefe-i tabiiyenin (tabiat felsefesi) verdiği cereyan-ı küfriye (inkarcı hareket) ve inkâr-ı uluhiyete (Allah'ı inkara) karşı İsevilik dini tasaffi ederek (arınarak) ve hurafattan tecerrüd edip (hurafelerden temizlenip) İslâmiyete inkılab edeceği (geçeceği) bir sırada, nasıl ki İsevilik şahs-ı manevisi, vahy-i semavi kılıncıyla o müdhiş dinsizliğin şahs-ı manevisini yok eder; öyle de Hazret-i İsa (as), İsevilik şahs-ı manevisini temsil ederek, dinsizliğin şahs-ı manevisini temsil eden Deccal'ı yok eder.. yani inkâr-ı uluhiyet fikrini yok edecek." (Mektubat, s. 6)

"...İsevilik dini tasaffi ederek (arınarak) ve hurafattan tecerrüd (hurafelerden temizlenip) edip İslâmiyet'e inkılab edeceği (İslamiyet'i kabul edeceği)..." Bediüzzaman bu hikmetli açıklamasında Hz. İsa'nın İslam ahlakının gereklerine göre hareket edeceği yönündeki hadisi tefsir etmektedir. Hz. İsa'nın mücadelesi, çeşitli hurafeler ve geleneklerle özünden uzaklaşan Hıristiyanlığın özüne dönmesi ile başlayacaktır. Hz. İsa Hıristiyanlığı tüm batıl hurafelerden temizleyecek ve hak din olan İslam ahlakını esas alacaktır.

2. Hz. İsa, Hz. Mehdi İle Birlikte İslam Ahlakını Tüm Dünyaya Hakim Kılacaktır

Hz. İsa geldiğinde Hz. Mehdi ile birlikte, yaşadıkları tüm zorluklara; sayılarının çok az olmasına, kendilerine yardımcı olunmamasına ve hatta onlara karşı olumsuz faaliyetler yürütülmesine rağmen, Allah'ın izniyle gerçek İslam ahlakını tüm dünyaya hakim kılacaktır. Dünya, bu mübarek şahıslar gelmeden önce nasıl zulüm ve haksızlıkla doluysa, onlar geldikten sonra, Rabbimiz'in izniyle, adalet, barış, güvenlik ve bereketle dolacaktır. Hz. İsa'nın ikinci kez gelişiyle İslam ahlakının hakim olacağı bir hadiste şöyle bildirilmiştir:

"İslamdan başka (hiçbir dini) kabul etmeyecek... Din müçtehid (yol gösteren) olacak... Allah'tan başka hiçbir kimseye ve hiçbir şeye ibadet edilmeyecek..". (Ruhu'l Meani, 7/60) "Canım, Kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki Meryem oğlunun adaletli bir hakem olarak size inmesi pek yakındır. O gelince haçı kıracak, domuzu öldürecek, cizyeyi kaldıracak, mal o derece çoğalacak ki kimse onu kabul etmeyecektir." (Sünen-i Tirmizi, Fiten. 2233, İbn-i Mace, Fiten 33, Müslüm Fiten 23)

Harun Yahya
 

Turgay.

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Şub 2008
Mesajlar
337
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
58
İman Edenler Deccal'in Fitnesinden Hz. İsa ve Hz. Mehdi Vesilesiyle Korunacaklardır

"Yalancı, hilekar, zihinlerde ve gönüllerde iyi ile kötüyü, hak ile batılı karıştıran, bir şeyi yaldızlayıp gerçek yüzünü gizleyen, her yeri dolaşan kötü ve uğursuz kişi" gibi anlamlara gelen Deccal kavramı, ahir zamanda ortaya çıkacağı bildirilen, her türlü kötülüğün ve fitnenin kaynağı ve temsilcisi olan kişi olarak tarif edilir.

Peygamberimiz (sav)’in hadislerinde Deccal'in özellikleri detaylı olarak haber verilmiştir. Buna göre, Deccal insanları doğru yoldan saptıracak; iyiyi kötü, kötüyü iyi gösterecek; kendisine uyanları sözde nimetlerle aldatırken, kendisine uymayanlara ise baskı uygulayıp zor kullanacak; yeryüzünde karışıklık çıkaracak, çatışmayı körükleyecek; din ahlakına karşı olacak ve insanları din ahlakından uzaklaştırmak için faaliyet gösterecektir. Deccal'in yeryüzünde olduğu dönem, samimi olarak iman edenlerin pek çok sıkıntı ve zorlukla karşılaşacakları, insanların büyük çoğunluğunun din ahlakından uzaklaştıkları bir dönem olacaktır.

Ancak Hz. İsa'nın gelişi ve Hz. Mehdi'nin zuhuru ile tüm bu sıkıntı ve karışıklıklarla dolu dönem son bulacaktır. Çünkü hadislerde, Deccal'in fitnesinin ancak bu iki kutlu şahsın faaliyetleri ile ortadan kaldırılacağı, Deccal'in Hz. İsa'yı gördüğünde "tuzun suda erimesi gibi" yok olacağı müjdelenmiştir. Hz. İsa'nın Deccal'i ortadan kaldıracağını bildiren hadislerden biri şöyledir:

"Allah'ın düşmanı (Deccal) onu gördüğünde tuzun suda erimesi gibi eriyecektir. Onu bıraksa da kendiliğinden helak oluncaya kadar eriyecekse de, Allah Deccal'i, Hz. İsa'nın eliyle yok edecektir..." (Müslim, Fiten: 9, No. 2897, 4/2221)

Peygamberimiz (sav)'in bir diğer hadisinde Hz. İsa'nın Deccal'in fitnesini Hz. Mehdi ile birlikte yok edeceği ise şöyle bildirilmiştir:

"Mehdi, İsa ile beraber çıkacak, Filistin topraklarında Bab-ı Lüd'de Deccal'i yok edecek, Mehdi'nin Deccal'i yok etmesine yardım edecektir." (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 105; Mehdi ve Deccal, Şaban Döğen, s. 127)

Sahabelerin ve Sonraki Neslin Hz. İsa'nın Gelişiyle İlgili Açıklamaları

Sahabeler, Peygamberimiz (sav)'in yanında olma şerefine erişmiş, bizzat bu mübarek insan tarafından İslam ahlakıyla yetiştirilmiş çok değerli müminlerdir. Sahabelerin Hz. İsa ile ilgili ayetler hakkında yaptıkları açıklamalar, Hz. Muhammed (sav)'in bu konuda onlara öğretmiş olduğu bilgiler ışığındadır. Sahabelerin bu açıklamaları incelendiğinde, Hz. İsa'nın ölmediğine ve yeniden dünyaya geleceğine inandıkları görülür.

İbn Zeyd, Al-i İmran Suresi'nin 46. ayetiyle ilgili olarak, "Hz. İsa beşikte iken insanlarla konuştu. Deccal'i yok edeceğinde 'kehl' halinde iken de insanlarla konuşacaktır." demiştir. 1

‘Kehl’ sözcüğü, "otuz ile elli yaşları arasında, gençlik devresini bitirip ihtiyarlığa ayak basan, yaşı kemale ermiş kimse" anlamına gelir. Bu kelime İslam alimleri arasında ittifakla "35 yaş sonrası döneme işaret ediyor" şeklinde çevrilmektedir. Bilindiği üzere Hz. İsa'nın genç bir yaş olan otuz yaşının başlarında Allah Katına alındığı kabul edilmektedir. İslam alimleri, Hz. İsa'nın yaşlılık döneminin, tekrar dünyaya gelişinden sonra olacağını, dolayısıyla bu ayetin, Hz. İsa'nın nüzulüne (yeniden yeryüzüne gelişine) dair bir delil olduğunu söylemektedirler. (Faslu'l-Makal fi Ref'I İsa Hayyen ve Nüzulihi ve Katlihi'd-Deccal, s. 20)

Abdullah bin Abbas Nisa Suresi'nin 159. ayeti hakkında şunları söylemiştir; "Bu ayet, Meryem oğlu İsa'nın ortaya çıkışına delildir... Bütün Ehl-i Kitap Hz. İsa'nın ölümünden önce ona iman edecektir." 2

Muhammed bin Ali Ebi Talip (İbnü'l Haneffiye diye de tanınır), Nisa Suresi'nin 159. ayetini şu şekilde açıklamıştır: "... O kıyamet kopmadan önce inecektir. Bütün Yahudi ve Hıristiyanlar ona iman edeceklerdir." 3

Katade, Nisa Suresi'nin 159. ayetini şöyle açıklamıştır: "Hz. İsa indiği zaman bütün insanlar ona iman edecek ve o kıyamet gününde de onlara şahit olacaktır."4 Katade, Zuhruf Suresi'nin 61. ayetini ise, "Hz. İsa'nın nüzulu, kıyamet için bir işarettir" sözleriyle açıklamaktadır.5

Ebi Malik el Gıfari ise Nisa Suresi'nin 159. ayetini, "Meryem oğlu İsa'nın yeryüzüne inmesi anında Ehl-i Kitap'ın hepsi ona iman edeceklerdir" diyerek açıklamıştır.6

Hasan Basri ise Hz. İsa'nın Allah Katında diri oluşu ve yeniden gelişi ile ilgili olarak; "Allah'a yemin ederim ki, Hz. İsa şu anda Allah Katında diridir, o indiği zaman herkes ona iman edecektir" açıklamasında bulunmuştur. Hasan Basri Nisa Suresi'nin 159. ayetini açıklarken ise şöyle demiştir: "Allah Hz. İsa'yı Kendisi'ne ref etmiştir (yükseltmiştir). Kıyamet gününden önce onu bir makam sahibi olarak gönderecektir. İyi ve kötülerin hepsi ona inanacaklardır."7 Hasan Basri'nin Zuhruf Suresi'nin 61. ayeti ile ilgili yaptığı açıklama da benzer şekildedir. Ayetin manasının Hz. İsa'nın yeniden gelişi olduğunu söylemektedir.8

İbn Abbas da konuyla ilgili olarak, "Allah, Zuhruf Suresi'nin 61. ayetinde Hz. İsa'nın kıyametten önce ortaya çıkacağına işaret etmektedir." açıklamasını yapmıştır.9

Harun Yahya
 

Turgay.

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Şub 2008
Mesajlar
337
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
58
Hz. İsa’nın Görkemli Gelişi için Şevkle, Heyecanla ve Coşkuyla Hazırlık Yapmak

Hz. İsa'nın gelişi ve bu kıymetli peygamberi görebilmek, tüm insanlık için çok büyük bir nimet, Rabbimiz'den çok büyük bir lütuftur. Hz. İsa geldiğinde tertemiz ve nurlu yüzüyle, hikmetli, akıllı ve isabetli konuşmalarıyla hemen dikkati çekecek; dünyadaki herkes hayatında ilk kez en yüksek insani vasıflara sahip bir şahıs olan mübarek bir peygamber görecektir. Onun doğumu, hayatı, Allah Katına alınışı ve yeryüzüne ikinci kez gelişi gibi, bu gelişten sonraki hayatı da Allah'ın izniyle mucizelerle dolu olacaktır. Tüm insanlar onun üstün ahlakına ve benzersiz aklına hayran olacaklardır. Onun söylediği her söz, her hareket hikmetli, aldığı her karar Allah'ın ilhamı ile isabetli olacaktır.

Tüm iman edenler gibi bizim de temennimiz, Rabbimiz'in bizi Hz. İsa'yla karşılaşma şerefine eriştirmesi ve onun gelişinden önceki bu dönemde, mübarek misafirimizi karşılamak için en güzel hazırlığı yapmamızı bize nasip etmesidir.

Bediüzzaman Said Nursi Müslümanları Hz. İsa’nın Gelişi ile Müjdelemiştir

Bediüzzaman eserlerinde, ahir zaman ve Hz. İsa'nın yeryüzüne ikinci kez gelişi konularına çok geniş yer ayırmıştır.

Said Nursi’nin yüzlerce sayfa ayırdığı bu açıklamaların bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

Bediüzzaman, Hz. İsa’nın semavatta bedenen bulunduğunu ve bu haliyle yeryüzüne yeniden döneceğini bildirmiştir

Hakim-i Zülcelal (herşeye muktedir olan Yüce Allah), HAZRET-İ İSA ALEYHİSSELAM’I, İSA DİNİNE AİT EN MÜHİM BİR HÜSN-Ü HATİMESİ (güzel neticesi) İÇİN, değil SEMA-İ DÜNYADA (gökler aleminde) CESEDİYLE (insani bedeniyle) BULUNAN VE HAYATTA OLAN HAZRET-İ İSA, belki ALEM-İ AHİRETİN (ahiret aleminin) EN UZAK KÖŞESİNE GİTSEYDİ VE HAKİKATEN ÖLSEYDİ, YİNE ŞÖYLE BİR NETİCE-İ AZÎME (büyük bir sonuç) İÇİN ONA YENİDEN CESED GİYDİRİP DÜNYAYA GÖNDERMEK, O HAKÎM'İN HİKMETİNDEN UZAK DEĞİL... belki O’nun hikmeti öyle iktiza ettiği için (gerektiği için) VA'DETMİŞ VE VA'DETTİĞİ İÇİN ELBETTE GÖNDERECEK. (Mektubat, 56-57)

Bediüzzaman, Hz. İsa’nın Deccal’i yok edeceğini bildirmiştir

...HAZRET-İ İSA ALEYHİSSELAM, İSEVÎLİK ŞAHS-I MANEVÎSİNİ TEMSİL EDEREK DİNSİZLİĞİN ŞAHS-I MANEVÎSİNİ TEMSİL EDEN DECCAL'İ yok eder... (Mektubat, 6)

NOT: Bediüzzaman bu sözünde “HZ. İSA'NIN HIRİSTİYANLIĞIN ŞAHSI MANEVİSİNİ TEMSİL ETTİĞİNİ” belirtmektedir. Bediüzzaman, tarih boyunca gönderilmiş tüm elçiler ve peygamberler gibi, Hz. İsa'nın da onu destekleyen, ona inanan ve onu takip eden kimselerden oluşan bir şahsı manevisi olacağını bildirmektedir. Ancak Bediüzzaman “İSEVİLİK ŞAHSI MANEVİSİNİ TEMSİL EDEREK” sözleriyle, Allah’ın adetullahına (Allah’ın kanununa) uygun olarak “HZ. İSA'NIN DA BU ŞAHSI MANEVİNİN BAŞINDA BİZZAT BİR HİDAYET ÖNDERİ OLARAK BULUNACAĞINI” ifade etmektedir. Nitekim bir şahsı manevinin bir şahsı maneviyi temsil etmesi söz konusu değildir. Bir şahsı manevinin oluşabilmesi için, onun başında öncelikle “BİR ŞAHSIN” var olması gerekmektedir. Bediüzzaman da bu gerçeği vurgulayarak Hz. İsa'nın bir şahsı manevi olmadığını, kendi şahsı manevisinin başında bulunacağını ve onlara bizzat önderlik edeceğini açıklamaktadır.

Bediüzzaman, Hz. İsa'nın Hz. Mehdi’ye tabi olacağını ve onunla beraber İslam ahlakını tüm dünyaya hakim kılacağını bildirmiştir

Hattâ, "HAZRET-İ İSA ALEYHİSSELAM GELİR, HZ. MEHDİ’YE NAMAZDA İKTİDA EDER (uyar), TABİ OLUR." diye rivayeti BU İTTİFAKA (birleşmeye) VE HAKİKAT-İ KUR’ANİYE’NİN METBUİYETİNE VE HAKİMİYETİNE (Kuran hakikatlerine uyulmasına ve tabi olunmasına) İŞARET EDER. (Şualar 493)

Hz. İsa ile İlgili Kütüb-i Sitte’de Yer Alan Bazı Hadisler

Kütüb-ü Sitte, altı meşhur hadis kitabından oluşan hadis külliyatının tümüne verilen addır. Bu altı kitapta Peygamber Efendimiz (sav)'den rivayet edilen hadislerin doğru oldukları, bütün ehl-i sünnet alimleri tarafından tasdik edilmiştir.

Bu nedenledir ki Kütüb-ü Sitte, ehl-i sünnet itikadına göre Kuran-ı Kerim’den sonra gelen en önemli ikinci kaynaktır. Kütüb-i Sitte'de Hz. İsa'nın yeryüzüne ikinci kez gelişi hakkında pek çok hadis rivayet edilmiştir. Beşeri kaynaklar içinde, yalnızca Kütüb-i Sitte'de yer alması dahi, bu konunun şüphe götürmeyen bir gerçek olduğunu ortaya koymaya yeterlidir.

Kütüb-ü Sitte'deki Hz. İsa ve ahir zamanla ilgili hadislerin bazı örneklerine aşağıda yer veriyoruz:

Sahih-i Buhari

- …Said ibnu'l, Müseyyeb, Ebû Hureyre (ra)'den şöyle dediğini işitmiştir:

Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki, muhakkak ileride Meryem oğlu İsâ sizin içinize adaletli bir hakem olarak inecektir. O zaman o, salibi kıracak, domuzu öldürecek, cizye vergisini kaldıracak, mal o kadar çoğalacak ki, hiçbir kimse mal kabul etmeyecek. Nihayet bir tek secde, dünyâ ve dünyadaki herşeyden daha hayırlı olacaktır."

Sahih-i Müslim

- 247- (156)..........: Cabiru'bnu Abdillah (ra) şöyle demiştir:

Peygamber (sav)’den işittim, buyuruyordu ki: "Ümmetimden bir taife kıyamet gününe kadar hak üzerinde mukatele (mücadele) ederek muzaffer olmakta devam edecektir." Nihayet Meryem oğlu İsa iner ve Müslümanların emiri ona: Gel, bize namaz kıldır, der. Bunun üzerine İsa: Hayır, Allah'ın bu ümmete bir ikramı olarak sizin bir kısmınız diğer bir kısım üzerine emirlersiniz, der.

Sünen'i Tirmizi

- Ebû Hureyre (ra)'den rivayete göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu:

"Canım, Kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki Meryem oğlunun adaletli bir hakem olarak size inmesi pek yakındır. O gelince haçı kıracak, domuzu öldürecek, cizyeyi kaldıracak, mal o derece çoğalacak ki kimse onu kabul etmeyecektir."

- Mücemma b. Cariye el Ensari (ra)'den işittim şöyle diyordu: "Meryem oğlu İsa, Deccâl'i "Bab-ı Lûd" denilen yerde yok edecektir."

Sünen'i İbni Mace

-"... Huzeyfe bin Esid Ebi Seriha (ra)'den; şöyle demiştir:

(Şu) on büyük alâmet vuku bulmadıkça kıyamet kopmayacaktır: Güneş'in batı tarafından doğması, Deccâl, Duhân, Dâbbe(tü'l-Arz), Ye'cûc ile Me'cûc, İsâ bin Meryem'in (gökten inip meydana) çıkması, biri Doğu'da, biri Batı'da ve biri Arap yarımadasında olmak üzere üç Hufûs (yâni arzın çökmesi) ve Ebyene'nin Aden memleketinin en uzak yerinden çıkıp insanları Mahşer (yerin)e sevkeden öyle bir ateş ki insanlar geceleyince o da onlarla beraber geceler ve insanlar öğle vakti uyuyunca o da onlarla beraber uyur."

Harun Yahya
 

Turgay.

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Şub 2008
Mesajlar
337
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
58
Bazı İslam Alimlerinin HZ. İsa ile ilgili Sözleri

İslam tarihi boyunca çeşitli dönemlerde yaşamış İslam alimleri de eserlerinde, Hz. İsa'nın yeryüzüne ikinci kez gelişi konusunda geniş açıklamalarda bulunmuşlardır. Bu açıklamaların bir bölümü şu şekildedir:

İmam-ı Rabbani

"Bir başka hadis-i şerifte ise, Resulullah (sav) Efendimiz şöyle buyurdu:

"Ashab-ı Kehf, Hz. İsa'nın yardımcıları olacaklardır." Hz. İsa (as), Hz. Mehdi zamanında yere inecektir. Hz. Mehdi, Deccal'in yok edilişinde Hz. İsa'ya (as) muvafakat eder. Onun saltanatı zamanında, Ramazan ayının on dördünde Güneş tutulacaktır; o ayın ilkinde ise Ay kararacak. Bunların oluşu, adetin ve müneccimlerin hesabı hilafına (ihtilafına sebep) olacaktır." (Mektubat, c.2, 381. Mektup, s.1169-1171)

Muhammed B. Resul Al - Hüseyni El Berzenci

"Bilindiği gibi Hz. İsa (as) nazil olacak ve Deccal'i yok edecek. Şurası da bir gerçektir ki, Hz. İsa Hz. Mehdi'den hakimiyeti almayacak; çünkü liderler Kureyş'dendir. Madem insanlar arasında bu ikisi mevcut olacak, öyleyse Hz. İsa (as) onun Emiri değil de Veziri olacaktır. Bu sebepledir ki Hz. Mehdi'nin arkasında namaz kılacak ve ona tabi olacaktır." (Kıyamet Alametleri, s. 185)

Şeyh Mansur Ali Nasıf

"Daha sonra da Deccal ortaya çıkacak, Hz. İsa inecek ve Deccal'i yok edecektir veya Hz. İsa ile Hz. Mehdi birlikte yardımlaşarak Deccal'i yok edeceklerdir." Hz. Mehdi ile ilgili hadisleri sahabenin önde gelenlerinden ve hayırlılarından bir grup rivayet etmişlerdir. Yine muhaddislerin büyüklerinden Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace, Taberani, Ebu Ya'la, Bezzaz, İmam Ahmed b. Hanbel, Hakim (rd. hum ecmain) hazretleri tahric etmişlerdir." (Ahmet Faruk, "Ka'be Baskını ve Mehdilik", Vahdet Yayınevi, s. 21)

Kadızade

"…Pek çok fetihler ve ganimetlerle, bütün Müslümanları zengin etse gerekir. Hz. İsa ile cem olsa ve Hz. İsa, Deccal'ı yok etse ve zımmilerden cizyeyi kaldırıp ve İslam'a girenlerin imanlarını kabul etse gerekir." (Kadızade, "Amentü Şerhi" (Sdş. M. Rahmi) s.358)


1 (Pezdevi, Ehl-i Sünnet Akaidi, çev. Şerafettin Gölcük, İstanbul, 1998, s. 352;Sami Baybal, İbrahimi Dinlerde Mesih'in Dönüşü, Yediveren Kitap, Temmuz 2002, s. 238-240)
2 (Nesefi, Akaid, İstanbul, 1310/1892, s. 193-194;Sami Baybal, İbrahimi Dinlerde Mesih'in Dönüşü, Yediveren Kitap, Temmuz 2002, s. 238-240)
3 (Teftazani, Şerhu'l Akaidi'n Nesefiyye, İstanbul, 1310/1892, s. 193-194;Sami Baybal, İbrahimi Dinlerde Mesih'in Dönüşü, Yediveren Kitap, Temmuz 2002, s. 238-240)
4 İbnü'l Arabi, Fususu'l Hikem, İstanbul, 1287, s. 63; Sami Baybal, İbrahimi Dinlerde Mesih'in Dönüşü, Yediveren Kitap, Temmuz 2002, s. 238-240
5 age
6 İbnu Ebi'l İzz, Şerhu'l Akideti-t Tahaviyye, thk. Abdullah b. Abdi'l Muhsin, Beyrut, 1988, II, 402-414; Sami Baybal, İbrahimi Dinlerde Mesih'in Dönüşü, Yediveren Kitap, Temmuz 2002, s. 238-240
7 Kari, Dav'ul Meali li Bed'il Emali, İstanbul, 1302, s. 22-23; Sami Baybal, İbrahimi Dinlerde Mesih'in Dönüşü, Yediveren Kitap, Temmuz 2002, s. 238-240
8 Eşari, Makalat, s. 295; Sami Baybal, İbrahimi Dinlerde Mesih'in Dönüşü, Yediveren Kitap, Temmuz 2002, s. 238-240
9 Beyazi, İşaratü'l Meram, s. 67; Sami Baybal, İbrahimi Dinlerde Mesih'in Dönüşü, Yediveren Kitap, Temmuz 2002, s. 238-240

Harun Yahya
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
bırakın bu hadisleri kardeşim kurandan ayetten haber verin hadislerin doğrulukları kesin değildir ebu hureyye bir çok hadisi uydurmuştur ..hadislere değil kurana inanın

sen kmsin ***** Hz. Ebu Hureyreye pis dilini uzatıyorsun?!
 

Turgay.

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Şub 2008
Mesajlar
337
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
58
bırakın bu hadisleri kardeşim kurandan ayetten haber verin hadislerin doğrulukları kesin değildir ebu hureyye bir çok hadisi uydurmuştur ..hadislere değil kurana inanın

Yetermi kardeşim. Sen kesin hangisini biliyorsan onu kabul et. Biraz araştır ondan sonra cevap ver
 

Turgay.

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Şub 2008
Mesajlar
337
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
58
bırakın bu hadisleri kardeşim kurandan ayetten haber verin hadislerin doğrulukları kesin değildir ebu hureyye bir çok hadisi uydurmuştur ..hadislere değil kurana inanın

Bayağıdır takip ediyorum. Bütün forum bölümlerini yanlış bilgilerle dolduruyorsun. Bilinçlimi yoksa bilmiyormusun
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
kim olduğunu bu hadisten anlıyoruz : "Mikdâm İbnu Ma'dîkerib (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Haberiniz olsun, rahat koltuğunda otururken, kendisine benim bir hadisim ulaştığı zaman kişinin: "Bizimle sizin aranızda Allah'ın kitabı vardır. Onda nelere helâl denmişse onları helâl biliriz. Nelere de haram denmişse onları haram addederiz" diyeceği zaman yakındır. Bilin ki, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın haram kıldıkları da tıpkı Allah'ın haram ettikleri gibidir"

Ebu Dâvud, Sünne, 6, (4604); Tirmizî, İlm 60, (2666); İbnu Mace, Mukaddime 2, (12
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
Müjde

Müjde

"Sakın Ashabıma sövmeyin, sakın Ashabıma sövmeyin, hâl Nefsim kudret elinde olan Allah'a (cc) yemin ederim ki, sizden biriniz Uhud dağı kadar altın sadaka vermiş olsa, onun sevabı sahâbîlerimden birinin iki avuç hurma sadakasına (karşılık olamaz), ulaşamaz, yarısına bile ulaşamaz" (A.g.e)
"Sakın hâ Ashabımın aleyhinde bulunmayınız. Onlara saldırmayınız. Onları kim severse bana olan sevgisi dolayısıyla sever. Kim de kin beslerse, bana olan kini dolayısıyla böyle davranır. Kim onlara eziyet ederse, bana eziyet etmış olur .Kim bana eziyet ederse , Allaha eziyet etmiş olur, herkim ki Allaha eziyet ederse, kısa zamanda Allah (cc) onun cezasını verir. (El Muhtasar, s.29)
 

Turgay.

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Şub 2008
Mesajlar
337
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
58
O şahıs bunlardan anlamaz ki kardeşim bazı forum bölümlerine yazdığı bir iki yazıyla kafa karıştırayım dedi ve gitti
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
okumayanlar için tekrar ediyoruz .:

"Sakın Ashabıma sövmeyin, sakın Ashabıma sövmeyin, hâl Nefsim kudret elinde olan Allah'a (cc) yemin ederim ki, sizden biriniz Uhud dağı kadar altın sadaka vermiş olsa, onun sevabı sahâbîlerimden birinin iki avuç hurma sadakasına (karşılık olamaz), ulaşamaz, yarısına bile ulaşamaz" (A.g.e)
"Sakın hâ Ashabımın aleyhinde bulunmayınız. Onlara saldırmayınız. Onları kim severse bana olan sevgisi dolayısıyla sever. Kim de kin beslerse, bana olan kini dolayısıyla böyle davranır. Kim onlara eziyet ederse, bana eziyet etmış olur .Kim bana eziyet ederse , Allaha eziyet etmiş olur, herkim ki Allaha eziyet ederse, kısa zamanda Allah (cc) onun cezasını verir. (El Muhtasar, s.29)
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
Kuran ne diyor: o da müjdeliyor!

Kuran ne diyor: o da müjdeliyor!

“Allah’ı ve peygamberlerini inkâr edenler ve (inanma hususunda) Allah ile peygamberlerini birbirinden ayırmak isteyip “Bir kısmına iman ederiz ama bir kısmına inanmayız” diyenler ve bunlar (iman ile küfür) arasında bir yol tutmak isteyenler yok mu; İşte gerçekten kâfirler bunlardır. Ve biz kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır. Allah’a ve peygamberlerine iman eden ve onlardan hiçbirini diğerlerinden ayırmayanlara (gelince) işte Allah onlara bir gün mükâfatlarını verecektir. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” (Nisa, 4/150153)

1) Tevhid ve şehadet cümlesi: “La ilahe illallah Muhammedün Resulullah”

2) İman, bu tevhit cümlesini kalp ile tasdik ve dil ile ikrar etmektir. Kurtuluş yolu ancak budur.

3) “Onu bütün dinlerin üzerine yüceltmek için Resulünü hidayet ve hak din ile gönderen O’dur.” (Tevbe 33)


4) “De ki; Allah’a ve Peygamberlere itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse muhakkak ki, Allah kafirleri sevmez.” (Ali İmran 32)


5) “De ki; Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.” (Ali İmran 31)


6) “Eğer onlar İslam’ın hak din olduğu hususunda seninle mücadele edecek olurlarsa onlara de ki: “Ben kendimi Allah’a teslim edip O’na yöneldim. Bana uyanlar da öyle yaptılar ve kitap verilenlere de, müşriklere de “İslam’ı kabul ettiniz mi?” diye sor. İslam’a girerlerse doğru yolu bulmuşlardır. Eğer yüz çevirirlerse senin üzerine düşen tebliğ etmektir.” (Ali İmran 20)

7) “Her kim İslam’dan başka bir din ararsa o din ondan kabul olunmaz. Ahirette ise o hüsrana uğrayanlardandır. İman edip peygamberin hak olduğuna şahitlik ettikten ve kendilerine apaçık deliller geldikten sonra inkara sapan topluluğu Allah nasıl hidayete erdirir? Allah zalimler grubunu doğru yola iletmez.” (Ali İmran 85–86)

8) “Doğru yol kendisine apaçık belli olduktan sonra kim peygambere muhalefet edip müminlerin yolundan başka bir yol tutarsa, Biz de onu kendi seçtiği yola sevk eder ve cehenneme sokarız. Gidilecek ne kötü bir yerdir orası!” (Nisa 115)

9) Sizden kim Allah’a ve Resulü’ne itaat eder ve güzel işler yaparsa, ona da mükafatını iki kat veririz...” (Ahzap 31)

10) “And olsun ki, Allah’ın rahmetini ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için, Allah’ın Resulü’nde size güzel bir numune vardır.” (Ahzap 21)

11) “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, peygambere itaat edin ki amellerinizi boşa çıkarmış olmayın. İnkar eden ve halkı Allah yolundan alıkoyan, sonra da kafir olarak ölenleri Allah bağışlamaz.” (Muhammed 33–34)

12) “...Kim Allah’a ve Resulü’ne itaat ederse, Allah onu altından ırmaklar akan cennetlere koyar. Kim yüz çevirirse onu da pek acı bir azapla cezalandırır. (Fetih 17)

13) “Bütün dinlere üstün kılmak üzere Resulü’nü hidayet ve hak din ile gönderen O’dur. Buna şahit olarak Allah yeter.” (Fetih 28)

14) “Allah’ın çizdiği sınırlar yerine başka hükümler getirerek Allah’a ve Resulü’ne düşmanlık edenlere gelince: Kendilerinden öncekiler nasıl zillet ve rezalete düştü iseler, onlarda öylece zelil ve rezil olacaklardır. Çünkü biz apaçık ayetleri indirmişizdir. Bu ayetleri inkar edenlerin hakkı da hor ve hakir edici bir azaptır.”

(Mücadele 5)

15) “Ey iman edenler! Gizlice konuştuğunuzda sakın günah işlemek, müminlere düşmanlık etmek ve peygamberlere karşı gelmek üzere fısıldaşmayın. Aranızda iyilik ve takvayı konuşun. Huzurunda toplanacağınız Allah’tan da korkun.“ (Mücadele 9)

16) “Allah’ın çizdiği sınırlar yerine, başka hükümler getirerek Allah’a ve Resulü’ne düşmanlık edenler, en aşağılık kimseler arasındadırlar.“ (Mücadele 20)

17) “Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluğun, Allah ve Resulü’ne düşmanlık edenlere sevgi beslediğini göremezsin.“ (Mücadele 22)

18) “...Peygamber size ne emretmişse alın, neyi yasaklamışsa ondan kaçının. Allah’tan korkun. Muhakkak ki Allah’ın azabı pek şiddetlidir.” (Haşır 7)

19) “Allah ve Resulü bir meselede hükmünü verdiği zaman, bir mümin erkeğin yahut bir mümin kadının artık işlerinde başka bir yolu seçme hakkı yoktur. Kim Allah’a ve Resulü’ne isyan ederse, apaçık bir sapıklığa düşmüştür.” (Ahsap 36)

20) “Ey Peygamber! Biz seni insanlar için bir şahit, bir müjdeci bir sakındırıcı, O’nun izniyle insanları Allah’ın yoluna çağrıcı ve nur saçan bir kandil olarak gönderdik.” (Ahzap 45–46)

21) “O peygamberler ki Allah’ın emirlerini tebliğ eder yalnız ondan korkar ve Allah’tan başka hiçbir kimseden korkmazlar. Hesap görücü olarak Allah kafidir. Muhammed hiçbirimizin babası değildir. O Allah’ın Resulü’dür ve peygamberin sonuncusudur. Allah ise her şeyi hakkıyla bilir.” (Ahzap 39–40)

22) “Peygamberlere itaat eden Allah’a itaat etmiş olur. Kim bundan yüz çevirirse, seni öylelerinin üzerine muhafız olarak göndermedik sen ancak doğru yolu gösterip tebliğ etmekle mükellefsin.” (Maide 14)

23) “Ey insanlar Peygamber Rabb’inizden size hakkı getirdi. Ona inanın; hakkınızda hayırlı olan budur. Eğer inkar ederseniz göklerde ve yerde olan her şey Allah’ındır. Allah ise her şeyi hakkıyla bilir her işi hikmetle yapar.” (Nisa 170)

24) “Ey insanlar! Size Rabb’inizden apaçık bir delil olan bir peygamber geldi ve size dünyanızı ve ahiretinizi aydınlatıcı apaçık bir nur olarak Kur’an indirdik.” (Nisa 174)

25) “Allah’a itaat edin Peygambere de itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz Resulümüz üzerine düşen açıkça tebliğ etmekten ibarettir.” (Tegabür 12)

26) “İman edip yasak işler yapanların, Rableri tarafından hak olarak Muhammed’e indirilene inanların günahlarını Allah örtmüş ve hallerini düzeltmiştir. Bunun sebebi, inkar edenlerin batıla uymaları, inananların da Rablerinden gelen hakka uymuş olmalarıdır.” (Muhammed 2–3)

27) “Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” (Sebe 28)

28) Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygambere ve sizden olan alimlere de itaat edin.” (Nisa: 59)

29) “Onlara: Allah’ın indirdiğine (Kur’an’a) ve Resul’e gelin (onlara başvuralım) denildiği zaman, münafıkların senden iyice uzaklaştıklarını görürsün.” (Nisa: 61)

30) “Kim Resul’e itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur. Yüz çevirene gelince, seni onların başına bekçi göndermedik.” (Nisa 80)

31) “Ey insanlar! Resul size Rabb’inizden gerçeği getirdi. (Bunda şüphe yoktur.) Şu halde kendi iyiliğinize olarak (O’na) iman edin.” (Nisa 170)

32) “(Yine o münafıklardan): O (Peygamber, her söyleneni dinleyen) bir kulaktır, diyerek peygamberi incitenler de vardır. De ki: O, sizin için bir hayır kulağıdır. Çünkü o Allah’a inanır, müminlere güvenir ve O, sizden iman edenler için de bir rahmettir. Allah’ın Resulüne eziyet edenler için mutlaka elim verici bir azap vardır.” (Tevbe: 61)

33) “O halde (Resulüm), öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt vericisin. Onların üzerinde bir zorba değilsin. Ancak yüz çevirip inkar edene gelince, işte öylesini Allah en büyük azap ile cezalandırır.” (Gaşiye 21–24)

34) “(Resulüm) Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik. Deki: Bana sadece, sizin ilahınızın ancak bir tek Allah olduğu vahyedildi. Hala Müslüman olmayacak mısınız? Eğer yüz çevirirlerse de ki: (Bana emrolunanı) hepinize açıkladım. Artık size vâdolunan şey (mahşerde toplanma zamanı) yakın mı uzak mı, bilmiyorum.” (Enbiya107–109)

35) “Muhakkak ki, sana biat edenler ancak Allah’a biat etmektedirler. Allah’ın eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdini bozarsa, ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah ile olan ahdine vefa gösterirse, Allah ona büyük bir mükafat verecektir.” (Fetih 10)

36) “Kendisi için doğru yol belli olduktan sonra, kim Peygambere karşı çıkar ve müminlerin yolundan başka bir yola giderse, onu o yönde bırakırız ve cehenneme sokarız. O ne kötü bir yerdir.” (Nisa 115)

37) “Allah ve melekleri, Peygambere çok salavat getirirler. Ey müminler siz de O’na salavat getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin. Allah ve Resulünü incitenlere Allah, dünyada ve ahirette lanet etmiş ve onlar için horlayıcı bir azap hazırlamıştır.“ (Ahzap 56 – 57)


38) “Müminler, ancak Allah’a ve Resulü’ne gönülden inanmış kimselerdir.” (Nur 62)

39) “Ey müminler! Peygamberi kendi aranız da birbirinizi çağırır gibi çağırmayın. İçinizden, birini siper edinerek sıvışıp gidenleri muhakkak ki Allah bilmektedir. Bu sebeple, O’nun emrine aykırı davrananlar, başlarına bir bela gelmesinden veya kendilerine çok elemli bir azap isabet etmesinden sakınsınlar.” (Nur 63)


40) “Ey iman edenler! Allah’ın ve Resulü’nün önüne geçmeyin. Allah’tan korkun. Şüphesiz ki Allah işitendir, bilendir.” (Hücurat 1)

41) “Ey iman edenler! Seslerinizi peygamberin sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygambere yüksek sesle bağırmayın; yoksa siz farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir.” (Hücurat 2)

42) “Hayır, Rabb’ime andolsun ki, aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiği hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (O’nu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar.” (Nisa 65)


"İnsanlara kendilerine ne indirdiğini açıkça anlatasın diye sana da Kuranı Kerimi inzal ettik” (Nahl ,44)
“De ki; Allah’a ve Peygamberlere itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse muhakkak ki, Allah kafirleri sevmez.” (Ali İmran 32)


“(Resulüm) Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik."(Enbiya107)
“And olsun ki, Allah’ın rahmetini ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için, Allah’ın Resulü’nde size güzel bir numune vardır.” (Ahzap 21)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt