cemaldurra
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 16 Nis 2008
- Mesajlar
- 1,142
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 67
Selamun Aleyküm
İnsanları affetmek güzel ahlâk sahibi mü’minlere yakışan bir tavırdır.
Kur’an mü’minlerin affedici olmalarını tavsiye eder. Kur’an affedenleri Allah’ın sevdiğini haber verir (24/Nûr 22; 2/Bakara 178 237). İslâm’a göre bir kötülüğün cezası/karşılığı yine onun kadarıdır. Fazlaya kaçmak helâl değildir. Ancak hak sahibi bu hakkını bağışlarsa bu bir fazilettir. Kur’an bağışlamayı tavsiye etmektedir. İslâm hukukunda bir yanağına tokat vurana öbürünü çevirmek (zulme râzı olmak) hoş görülmediği gibi intikam peşine düşmek de tavsiye edilmez. Haksızlığa uğrayan hakkını kullanmaz da sabreder ve bağışlarsa bu güzeldir (2/Bakara 178).
Kur’an mü’minlerin özelliklerini sayarken onları affedici ve öfkelendikleri zaman kızgınlıklarını yenen kimseler olarak tanıtmaktadır (3/Âl-i İmrân 134). Af ahlâkı şüphesiz ki takva’ya (Allah’tan korkup sakınmaya) daha yakındır. Bu tutum olgun müslümanların belirgin özelliğidir (2/Bakara 237). Olgun mü’minlerin bir özelliği de muhsin/ihsân sahibi yani sürekli iyilik eden ve güzel davranış sergileyen kimse olmalarıdır; Af ahlâkı da bunun bir parçasıdır. Mü’minler bu güzel davranışları sürdürürlerse yani ihsân eder sabır gösterir ve affedici olurlarsa; düşmanlıklar dostluğa; kargaşalar kavgalar kaoslar barışa dönüşebilir (41/Fussilet 33-34).
Aslında ideal olan şey kişinin hata etmemesidir. Fakat peygamberler hariç herkes hata edebilir ya da eder. Peygamberler bile zelle denilen küçük hatalardan uzak değillerdir; çünkü onlar da bizim gibi bir beşerdir insandır. İnsanlar hata etmede eşittir. İnsanlar arasında bu konuda fark hatanın çeşidi ve oranıdır. Her insanın bazı zaaf noktaları vardır ve genellikle insan hatayı o zayıf noktalarında işler. Hata ettiğimizde kendimizi daha çabuk ve kolay affederiz ve kendimize bu konuda anlayış gösterilmesini bekleriz. Kendimize gösterdiğimiz bu anlayışı diğer insanlara da göstermek zorundayız. Mü'min kendisi için istediği şeyi başka mü'min kardeşi için de istemek zorundadır.
Allah'a emanet olun...
İnsanları affetmek güzel ahlâk sahibi mü’minlere yakışan bir tavırdır.
Kur’an mü’minlerin affedici olmalarını tavsiye eder. Kur’an affedenleri Allah’ın sevdiğini haber verir (24/Nûr 22; 2/Bakara 178 237). İslâm’a göre bir kötülüğün cezası/karşılığı yine onun kadarıdır. Fazlaya kaçmak helâl değildir. Ancak hak sahibi bu hakkını bağışlarsa bu bir fazilettir. Kur’an bağışlamayı tavsiye etmektedir. İslâm hukukunda bir yanağına tokat vurana öbürünü çevirmek (zulme râzı olmak) hoş görülmediği gibi intikam peşine düşmek de tavsiye edilmez. Haksızlığa uğrayan hakkını kullanmaz da sabreder ve bağışlarsa bu güzeldir (2/Bakara 178).
Kur’an mü’minlerin özelliklerini sayarken onları affedici ve öfkelendikleri zaman kızgınlıklarını yenen kimseler olarak tanıtmaktadır (3/Âl-i İmrân 134). Af ahlâkı şüphesiz ki takva’ya (Allah’tan korkup sakınmaya) daha yakındır. Bu tutum olgun müslümanların belirgin özelliğidir (2/Bakara 237). Olgun mü’minlerin bir özelliği de muhsin/ihsân sahibi yani sürekli iyilik eden ve güzel davranış sergileyen kimse olmalarıdır; Af ahlâkı da bunun bir parçasıdır. Mü’minler bu güzel davranışları sürdürürlerse yani ihsân eder sabır gösterir ve affedici olurlarsa; düşmanlıklar dostluğa; kargaşalar kavgalar kaoslar barışa dönüşebilir (41/Fussilet 33-34).
Aslında ideal olan şey kişinin hata etmemesidir. Fakat peygamberler hariç herkes hata edebilir ya da eder. Peygamberler bile zelle denilen küçük hatalardan uzak değillerdir; çünkü onlar da bizim gibi bir beşerdir insandır. İnsanlar hata etmede eşittir. İnsanlar arasında bu konuda fark hatanın çeşidi ve oranıdır. Her insanın bazı zaaf noktaları vardır ve genellikle insan hatayı o zayıf noktalarında işler. Hata ettiğimizde kendimizi daha çabuk ve kolay affederiz ve kendimize bu konuda anlayış gösterilmesini bekleriz. Kendimize gösterdiğimiz bu anlayışı diğer insanlara da göstermek zorundayız. Mü'min kendisi için istediği şeyi başka mü'min kardeşi için de istemek zorundadır.
Allah'a emanet olun...