Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İnsan, neden ölmek istemez? (1 Kullanıcı)

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
İnsan, ölümü değil yaşamayı ister ve sever. Halbuki ölüm, imanı olan için hayırlıdır. Çünkü salih bir mümin, ölüm ile, dünyanın eziyet ve yorgunluğundan kurtulmaktadır.

Ölmek, yok olmak değil, ruhun bedene olan bağlılığının sona ermesi, ruhun, bedenden ayrılması, insanın bir halden başka bir hale dönmesidir. Bir evden, başka bir eve göç etmek gibidir. Ömer bin Abdülaziz hazretleri; “Sizler, ancak ebediyet, sonsuzluk için yaratıldınız! Lakin bir evden, bir eve göç edersiniz!” buyurmuştur.

Ölüm, imanı olan için hediyedir, nimettir. Ancak imanı olmayanlara, günah bataklığına saplananlara ise, bir musibettir. Ölümü hatırlamak, en büyük nasihattir. Her iman sahibinin, ölümü çok hatırlaması sünnettir. Ölümü çok hatırlamak, emirlere sarılmaya ve günahlardan sakınmaya sebep olur. Haram işlemeye cesareti azaltır. Zira Peygamber efendimiz; (Lezzetleri yıkan, eğlencelere son veren ölümü çok hatırlayınız!) buyurmuştur.

Eğer insanlar, öldükten sonra yani kıyamet günü başlarına gelecek olanları iyi bilselerdi, bu dertle dertlenselerdi, dünyada dert diye bir şey tanımazlardı. Zaten insanlar arasındaki bütün geçimsizliklerin sebebi, hep ölümü unutmaktan kaynaklanmaktadır.

Ölen birini, mümkün olup dünyaya geri göndermiş olsalar, bu kimse melek gibi olurdu. Çünkü öldükten sonra olacakları bizzat yakînen gözleri ile görmüştür. Hal böyle olunca, o kimse bir daha günah işleyebilir mi? Bu fırsat, şu anda hayatta olanların elinde mevcuttur. Ölmeden önce sanki ölmüş gibi hareket etmek, günah işlememek, melek gibi olmak ve böylece de ahireti mamur etmek mümkündür. Dünya ve içindekiler, geçicidir, bir görünüştür ve bir gölge gibi, yavaş yavaş çekilmekte, geçip gitmektedir. Hadis-i şerifte; (İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar) buyuruldu.

Dünya hayatı, rüya gibidir. Ölüm uyandırıp, rüya bitecek, hakiki hayat başlayacaktır. Yusüf Nebhani hazretleri buyuruyor ki:
“Ey insan! Başına gelecekleri düşün! Ömrün tükenmeden, aklını başına topla! Etrafında gördüğün, konuştuğun, sevdiğin, korktuğun kimselerin hepsi, birer birer öldüler. Birer hayal gibi, gelip gittiler. İyi düşün! Ebedi ateşte yanmak, ne büyük azaptır! Sonsuz nimetler içinde yaşamak ise, ne büyük nimettir. Bunlardan birini seçmek, şimdi senin elindedir. Herkesin sonu, bu ikisinden biri olacaktır. Bundan kurtulmak imkansızdır. Bunu düşünmemek ve tedbir almamak, büyük cahillik ve cinnettir.”

Süfyan-ı Sevri hazretleri, talebelerinden birisi sefere çıkacak olsa, ona;
-Eğer gittiğiniz yerlerde, satılık bir ölüm görürseniz onu benim için satın alınız buyururdu. Vefatı yaklaştığında çok ağlıyordu. Sebebi sorulunca;
-Ölmeyi çok arzu ediyordum, lakin şimdi ölümümün nasıl olacağını bilemediğim için çok korkuyorum. Bu sefere çıkmak gayet güçtür. Başka seferlere çıkmak gibi, bir asa ve bir su kabı yetmiyor buyurdu. Bunun üzerine dostları;
-Cenneti beğeniyor musunuz? diye sordular. Bunlara cevaben;
-Siz ne söylüyorsunuz? Benim gibi birine, hiç Cenneti verirler mi? buyurdu.

Ata-i Horasani hazretleri buyuruyor ki:
“Dünyanın sıkıntısı geçicidir. İnsan bir gün sıkıntı ile karşılaşır, öbür gün, o sıkıntıdan kurtulabilir. Fakat ya ahiretin devamlı olan dayanılmaz acı ve ıstıraplarına yakalanırsak, halimiz nice olur? Bu bakımdan insanların en akıllısı, ahiret için iyi hazırlanandır.”

Uzun emel sahipleri, ibadetleri vaktinde yapamaz, tövbeyi terk ederler, kalbleri katı olur ve ölümü de hatırlamazlar. Çünkü böyle kimseler, hep dünya malına ve mevkiine kavuşmak için ömürlerini harcarlar, dünyalarını mamur edip ahireti unuturlar. Yalnız zevk ve sefalarını düşünürler. Bu sebeple ölümü ve ölmeyi istemezler, sevmezler.

Netice olarak, insanların ölmeyi istememesinin sebebi, dünyalarını mamur, ahiretlerini de harap etmelerindendir. Çünkü hiçbir insan, mamur, imar edilmiş olan bir yerden, harap olmuş bir yere gitmek istemez. Bişr-i Hafi hazretlerinin buyurduğu gibi:
“Dünyayı seven, ölümü sevmez.”
 

gülnisa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Ocak 2008
Mesajlar
11,851
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
51
İnsan, ölümü değil yaşamayı ister ve sever. Halbuki ölüm, imanı olan için hayırlıdır. Çünkü salih bir mümin, ölüm ile, dünyanın eziyet ve yorgunluğundan kurtulmaktadır.

Ölmek, yok olmak değil, ruhun bedene olan bağlılığının sona ermesi, ruhun, bedenden ayrılması, insanın bir halden başka bir hale dönmesidir. Bir evden, başka bir eve göç etmek gibidir. Ömer bin Abdülaziz hazretleri; “Sizler, ancak ebediyet, sonsuzluk için yaratıldınız! Lakin bir evden, bir eve göç edersiniz!” buyurmuştur.

Ölüm, imanı olan için hediyedir, nimettir. Ancak imanı olmayanlara, günah bataklığına saplananlara ise, bir musibettir. Ölümü hatırlamak, en büyük nasihattir. Her iman sahibinin, ölümü çok hatırlaması sünnettir. Ölümü çok hatırlamak, emirlere sarılmaya ve günahlardan sakınmaya sebep olur. Haram işlemeye cesareti azaltır. Zira Peygamber efendimiz; (Lezzetleri yıkan, eğlencelere son veren ölümü çok hatırlayınız!) buyurmuştur.

Eğer insanlar, öldükten sonra yani kıyamet günü başlarına gelecek olanları iyi bilselerdi, bu dertle dertlenselerdi, dünyada dert diye bir şey tanımazlardı. Zaten insanlar arasındaki bütün geçimsizliklerin sebebi, hep ölümü unutmaktan kaynaklanmaktadır.

Ölen birini, mümkün olup dünyaya geri göndermiş olsalar, bu kimse melek gibi olurdu. Çünkü öldükten sonra olacakları bizzat yakînen gözleri ile görmüştür. Hal böyle olunca, o kimse bir daha günah işleyebilir mi? Bu fırsat, şu anda hayatta olanların elinde mevcuttur. Ölmeden önce sanki ölmüş gibi hareket etmek, günah işlememek, melek gibi olmak ve böylece de ahireti mamur etmek mümkündür. Dünya ve içindekiler, geçicidir, bir görünüştür ve bir gölge gibi, yavaş yavaş çekilmekte, geçip gitmektedir. Hadis-i şerifte; (İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar) buyuruldu.

Dünya hayatı, rüya gibidir. Ölüm uyandırıp, rüya bitecek, hakiki hayat başlayacaktır. Yusüf Nebhani hazretleri buyuruyor ki:
“Ey insan! Başına gelecekleri düşün! Ömrün tükenmeden, aklını başına topla! Etrafında gördüğün, konuştuğun, sevdiğin, korktuğun kimselerin hepsi, birer birer öldüler. Birer hayal gibi, gelip gittiler. İyi düşün! Ebedi ateşte yanmak, ne büyük azaptır! Sonsuz nimetler içinde yaşamak ise, ne büyük nimettir. Bunlardan birini seçmek, şimdi senin elindedir. Herkesin sonu, bu ikisinden biri olacaktır. Bundan kurtulmak imkansızdır. Bunu düşünmemek ve tedbir almamak, büyük cahillik ve cinnettir.”

Süfyan-ı Sevri hazretleri, talebelerinden birisi sefere çıkacak olsa, ona;
-Eğer gittiğiniz yerlerde, satılık bir ölüm görürseniz onu benim için satın alınız buyururdu. Vefatı yaklaştığında çok ağlıyordu. Sebebi sorulunca;
-Ölmeyi çok arzu ediyordum, lakin şimdi ölümümün nasıl olacağını bilemediğim için çok korkuyorum. Bu sefere çıkmak gayet güçtür. Başka seferlere çıkmak gibi, bir asa ve bir su kabı yetmiyor buyurdu. Bunun üzerine dostları;
-Cenneti beğeniyor musunuz? diye sordular. Bunlara cevaben;
-Siz ne söylüyorsunuz? Benim gibi birine, hiç Cenneti verirler mi? buyurdu.

Ata-i Horasani hazretleri buyuruyor ki:
“Dünyanın sıkıntısı geçicidir. İnsan bir gün sıkıntı ile karşılaşır, öbür gün, o sıkıntıdan kurtulabilir. Fakat ya ahiretin devamlı olan dayanılmaz acı ve ıstıraplarına yakalanırsak, halimiz nice olur? Bu bakımdan insanların en akıllısı, ahiret için iyi hazırlanandır.”

Uzun emel sahipleri, ibadetleri vaktinde yapamaz, tövbeyi terk ederler, kalbleri katı olur ve ölümü de hatırlamazlar. Çünkü böyle kimseler, hep dünya malına ve mevkiine kavuşmak için ömürlerini harcarlar, dünyalarını mamur edip ahireti unuturlar. Yalnız zevk ve sefalarını düşünürler. Bu sebeple ölümü ve ölmeyi istemezler, sevmezler.

Netice olarak, insanların ölmeyi istememesinin sebebi, dünyalarını mamur, ahiretlerini de harap etmelerindendir. Çünkü hiçbir insan, mamur, imar edilmiş olan bir yerden, harap olmuş bir yere gitmek istemez. Bişr-i Hafi hazretlerinin buyurduğu gibi:
“Dünyayı seven, ölümü sevmez.”

DÜNYAYI SEVEN OLUMU SEVMEZ DOĞRU .INSAN BU DUNYADA COK ACI CEKTIĞI ZAMAN ALLAH BETERINDEN SAKLASIN OLUMU DUŞUNUR NIÇIN BILIYOR MUSUNUZ ARTIK ACI CEKECEK TAKATI KALMAMIŞTIR.BU YANLIŞTIR TABII CANI ALLAH VERMIŞTIR ALMAK DA ALLAHIN ELINDEDIR.FAKAT BUNALIMA DÜŞTUĞU INSANOĞLU YOK OLMAYI DUŞUNUR .NASIL MI IBADETINI YAPAR YAPAR VE ARTIK DAYANAMICAK BOYUTA ULAŞIR BAKAR KI MUTLU OLAMIYOR .VEYA HERŞEY YINE OLUMSUZ O ZAMAN NE YAZIK KI DÜŞÜNÜR .....PEKI NEDIR DOĞRUSU TABBI KI YARADANA SIĞINMAK .....
 

cennet_agaci

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Kas 2006
Mesajlar
2,468
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
iStAnBuLL
esselamü aleyküm Rabbım razı olsun...Rabbim cümlemize hayırlı imanlı bir şekılde ölmeyi nasip etsin inşaAlllah...mevlam sevabını yazsın ... selam ve dua ile .. hayırlı günler...B)
 

salih cingöz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Ocak 2008
Mesajlar
323
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Allah razı olsun kardeşim her şeyin en hayırlısını bilen rabbim bizler için de her şeyin hayırlısını eylesin. selam ve dua ile
 

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
Ve Aleyna Aleyküm Selam...Allah C.C. selam verenden Razı olsun..
Abdullah bin Amr Hazretleri rivayet ediyor: Sahabe-i Kiramdan bir zat gelip Allah Resulüne şöyle bir sual sorar: “Ey Allah’ın Resulü! İslamın hangi hasleti daha hayırlıdır?” Rasulüllah (Sallallahü aleyhi vesellem) şöyle cevap verir: “İnsanlara yemek yedirmen ve tanıdık-tanımadık herkese selam vermendir.”
"Kul, kötü bir istekte bulunmadığı, isteği aile bağını koparmaya yönelik
olmadığı ve acele olmadığı sürece duası kabul olur." (Hadis)

Rabb'im bizleri dua edenlerden eylesin inşaAllah...Duayla kalınız..
 

gülnisa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Ocak 2008
Mesajlar
11,851
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
51
Inşaallah Kardeşim.allah Dualarimizi Kabul Etsin Amin
 

sonnur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2006
Mesajlar
32
Tepki puanı
0
Puanları
0
ölüm Fani Insanlar Içindir.....aşiklar ölmez.........
 

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
Es-Selamun Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berekatuhü..

Dünyanın zevk ve sefasından hoşlanan, ona aldanarak meyleden kimsenin ölümden bahsedildiği zaman, ondan nefret duyacağını unutma!Böyle kimseler hakkında yüce Allah buyuruyor ki;
[Cuma suresi 8.ayet: ” (Ey Resulum) de ki: -Haberiniz olsun ki, önünden kaçıp durmakta olduğunuz ölüm, günün birinde (aniden) mutlaka size gelip kavuşacaktır.Sonra gizli ve açık bütün şeyleri bilen Allah (c.c.)’a dödürüleceksiniz de o bütün yaptıklarınızı bir bir haber verecektir.”]




Ölümü Anmak ve Hatırlamak ile ilgili Efendimiz s.a.v. den bazı hadisler:
“Zevkleri ortadan kaldıran ölümü çok hatırlayın”
“Hz.Aişe Rasulullah s.a.v. e sordu ki; -Şehitlerle haşrolacak başka kimse var mı? Efendimiz s.a.v. buyurdu: -Evet vardır günde 20 kez ölümü anan kimse şehitlerle birlikte haşrolunur.”
“Ölüm mü’minin hediyesidir”(çünkü dünya bir mahpus gibidir..nefsi ile daima mücadele eder ve şeytanın saldırılarına müdaafa eder Mü’min kendini..Ölüm ise onun bütün bu zorluklardan kurtulması demektir..)
Ölümü çokça anın, çünkü o , (sizi) günah işlemekten alıkoyar ve dünyadan yüz çevirtir.”
Ölümü hatırlayın ve dikkat edin, nefsim kudret elinde olan Allah c.c. a and olsun ki, eğer benim bildiklerimi bilseydiniz, çok ağlar az gülerdiniz.”

Duayla kalınız inşaAllah..
 

islam_güneşi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
366
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
güzel bir yazı.teşekkür ederim.Allah a hamd olsun.ölümlü dünyanın ölümsüz mutluluğunu yazdığınız için sağol din kardeşim.
 

safiye

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Eki 2006
Mesajlar
1,584
Tepki puanı
0
Puanları
0
ölmek istemeyiz çünkü günahkar olduğumuzun farkındayız bu kadar günahkarken nasıl ölümü isteriz ki nasıl oradaki hayatı yaşayabilirizki rabbim ölümünde hayırlısını versin
 

DuaLar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Ocak 2008
Mesajlar
1,107
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
44
ellerine saglık bu paylaşım için...

bende sevdigim bir şiiri paylaşayım bu yazının üstüne...

ÖLÜM

Ölümü ölenler mi yaşıyor sanıyorsunuz
Afrika' da Afganistan' da Türkiye' de
Açlığa sefalete terkedilmiş çocuklar
Günde kaç defa ölüyorlar

Aşevleri lokantalar önünde
Küçücük sandığı başında
Ayakkabı boyayan çocuk
Ne vakit acıksa ölmüyor mu

Ölümü ölüler mi yaşar ağalar
Yoksulluktan cahil sayılan insanlar
Sizin huzurunuzda her gün ölmüyor mu

Yavrusu Amerika' ya feda edilmiş bir ana
Bir cuma sabahı mezarlıkta
Üzerine 'şehit' yazılı mezar taşında
Ölenden çok ölmüyor mu
 

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
Ve Aleyna Aleyküm Selam ve Rahmetullahi ve Berekatuhü...
Peygamber efendimiz, üç tane çubuk aldı. Birini önüne, birini de yanına dikti. Diğerini de uzaklara attı. Sonra, (Bu çubuk insan, yanındaki de eceli, uzaktaki ise emelidir. İnsan emellerinin peşinde koşar; fakat eceli onu yakalar, emeline ulaşamaz) buyurdu.

Ölüm korkunç olduğu halde, insanların ölümden habersiz gibi yaşamaları, ölümü az düşündüklerindendir. Hatta dünya zevkleri ile meşgul olan kalb ile düşününce etkisi az olur veya hiç olmaz. Korkunç olan ölümün kolay geçmesi için, ölümü hatırdan hiç çıkarmamak gerekir. Bunun için de, kendi arkadaşlarından kendinden önce ölüp, çoluk çocuklarını, mallarını, dostlarını bırakarak toprak altına girenleri düşünmelidir. Makam sahibi olanların etki ve yetkilerinin kalmadığı, toprağın onları nasıl çürüttüğü, düşünülmelidir. Hayatta iken neler yapıyor, nasıl konuşuyorlardı. Yapılacak birçok işi vardı. Ölümü unutup yaşıyorlardı. Kimi malı ile kimi makamı ile, kimi gençliği ile gururlanıyordu. Ölüm bunları ansızın yakaladı. Şimdi hepsi unutulup gitti, hayal oldu.

İşte bir kimse de, bunları düşünüp mezarlarını ziyaret ederek kendisinin de aynı akıbete uğrayacağını bilirse, kalbi yumuşayabilir, dünyanın faydasız şeylerine dört elle sarılmaktan vazgeçebilir.

Uzun emelli olmaktan sakınmalıdır. Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Cenneti isteyen, uzun emelli olmasın, dünya işleri ile uğraşması, ona ölümü unutturmasın, haram işlemekte Allah’tan haya etsin!) [Berika]

(İnsan yaşlandıkça, mal hırsı ve tul-i emeli gençleşir.)
[Müslim]

(Allah’tan utanın! Başkalarına kalacak şeyleri toplamakla vaktinizi kaybetmeyin! Kavuşmayacağınız şeyleri ele geçirmek için uğraşmayın; ihtiyacınızdan fazla bina yapmakla hayatınızı harcamayın!)
[Beyheki]

Azrail aleyhisselamla kardeş gibi görüşen Yakub aleyhisselam dedi ki:
- Senden bir ricada bulunacağım. Ecelim yaklaşınca bana haber ver!
- Sana birkaç haberci gelir.
Bir müddet sonra Hazret-i Azrail yine gelir. Hazret-i Yakub sorar:
- Ziyaretime mi geldin?
- Canını almaya geldim.
- Hani bana birkaç haberci gelecekti?
- Sana haberci gelmedi mi? Saçların ağarmadı mı? Vücudun zayıflamadı mı? Dimdik duran belin bükülmedi mi?

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
İnsan öleceği zamanı bilseydi, aklı başından giderdi. İyi ki ölüm vakti gizlendi. Eğer gaflet olmasaydı, hiç kimse bir işine bakmazdı. Gaflet ve uzun emel, kötü olduğu kadar aynı zamanda iki büyük nimettir. Eğer bu ikisi olmasaydı, müslüman sokakta yürüyemez hale gelirdi.

İnsan genelde ahmak olarak yaratılmıştır. Eğer her şeyi inceden inceye düşünebilseydi, hiç kimse geçimi için çalışmazdı. Dünya, mamurluğunu, ahmakların gafletine borçludur.

Ne gariptir ki, ölüm senin peşinde, sen ise dünyalık peşindesin.
Zahitlik, kaba kumaş giymek değil, uzun emeli bırakmaktır.

Ölüm boyna asılı, dünya ise sırtınıza yüklenmiştir. İnsan, kılıç, boynuna vurulacak gibi ölüme hazır olmalıdır.

Her gün ölüme yaklaşmaktasın. Ecelin geldi denilmeden ölüme öyle hazırlıklı ol ki, Azrail aleyhisselam gelince, (Az izin ver de, bende hakkı olanlarla helalleşeyim, oğluma telefon edeyim, şu işimi şöyle yapsın, kiminde borcum var, kiminde alacağım var. Bu işlerimi bir halledeyim) demek ihtiyacını hissetmemek gerekir. Vasiyeti her zaman hazır bulundurmalıdır.Duayla kalınız inşaAllah.Es-Selamun Aleyküm.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt