Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

iMAM ALi (AS)'IN TARiHi iLGİLENDiREN SÖZLERi (1 Kullanıcı)

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45

(Savaşta kendilerine ve düşmanlarına katılmayanlar hakkında buyurmuşlardır ki )

Gerçeği horladılar, batıla yardım etmediler.


***

(Habbâb b. el-Eretti için buyurdular ki )

Allah Habbâb'a rahmet etsin, dileyerek Müslüman olmuştu; İsteyerek, razı olarak hicret etmişti; eline geçene kanâat ederdi: Allah'tan razı olurdu; savaşarak yaşamıştı.



***


(Harûriyye'den (Haricilerden) birisinin teheccüd namazı kıldığını, Kur'an okuduğunu duyunca buyurdular ki)

Yakin ile uyku, şüpheyle namazdan hayırlıdır.


***


(Sehl b. Huneyf'il-Ansârî vefât edince buyurmuşlardı ki)

Bir dağ bile beni sevse musibetlere uğrar.


***


(Haricilerin, hüküm ancak Allah'ındır sözünü duyunca buyurdular ki)

Doğru bir söz. Fakat bu sözle batıl murât edilmekte.


***


(Talha ve Zübeyr, bu işte sana ortak olmak üzere biat ediyoruz dedikleri zaman buyurdular ki)

Hayır, fakat kuvvette, yardımda ortaksınız; aciz görür, işte bir aksamaya rastlarsanız yardımcı olursunuz.


***


(İmam Hasan aleyhisselâma buyurdular ki)

Savaşta birisini savaşmaya çağırma; fakat seni çağıran olursa icâbet et; çünkü savaşa çağıran âsidir; âsîninse ölmesi gerek.


***


(Muâviye'nin adamları Anbâr'ı yağmaladıkları zaman bizzat yaya olarak Kûfe'den çıkıp Nuhayle'ye geldiler. Halkın bir kısmı arkalarından gidip kendilerine ulaştı ve Yâ Emir'el-Mü'minin, biz onların zararlarını gideririz dedi. (Hazret buyurdular ki)

Ben sizin zararınızdan kurtulamıyorum; beni başkala-rının zararlarından nasıl kurtaracaksınız? Benden önce halk kendilerini idâre edenlerden şikâyet ererdi, bense bugün idâre ettiğim kişilerden şikâyet ediyorum. Sanki ben idâre edilenim de beni idâre edenler onlar; yahut ben emre tâbiim de onlar âmir.


***


(Bu sırada iki kişi, huzurlarına gelip biri, Yâ Emir' el-Müminin, ne emrin varsa buyur, biz gidelim; benim sözüm ancak kendime ve bu kardeşime geçer dedi. Hazret buyurdular ki)

Dilediğim şeyin iki kişiyle yapılabilmesine imkân mı var?



***


(Sıffin'den dönüşte yolları Şamlıların bulunduğu yere uğradı. Kadınların Sıffin'de öldürülenlere ağlaştıklarını duydular. Bu sırada o boyun ulularından Harb b. Şurhahabîl geldi. Hazret ona buyurdular ki)

Duyduğuma göre, size kadınlarınız üstolmuş, öyle mi? Neden onları bu feryattan men etmiyorsunuz?


***


(Harb maiyetlerinde yaya olarak yürümek istedi. Kendileriyse ata binmişlerdi; buyurdular ki)

Geriye dön, senin gibi yaya olarak yürüyen birinin benim gibi bineğe binmiş kişinin maiyetinde yürümesi buyruk sâhibine bir fitnedir, müminlereyse alçalış.


***


(Nehrivan günü savaşta öldürülen Haricilerin yanlarından geçerlerken buyurdular ki)

Beter olun, sizi aldatan, sizi zarara soktu. (Kim aldattı onları Ya Emir'el-Müminin diye sorulunca buyurdular ki Yol azdıran Şeytan ve kötülüğü buyuran nefisleri onları ümitlerle aldattı; onlara isyan yollarını açtı, genişletti; üst olacaklarını vaad etti onlara, derken onları birden ateşe attı gitti.


***


(Muhammed b. Ebi-Bekr'in şehâdetini duyunca buyurdular ki)

Allah ona rahmet etsin, ona olan hüznümüz, şehâdetinden sevinenlerin sevinçleri kadar. Ancak onlar kendilerini sevmeyen birini yok ettiler; bizse bir dost kaybettik.


***


(Ashabıyle otururlarken güzel bir kadın geçti, herkesin gözü o kadına takıldı. Bunu görünce buyurdular ki)

Bu erkeklerin gözleri şehvete kapıldıklarını belli ediverir, bu bakış şehvetin coşkunluğunu gösterir. İçinizden biri, beğendiği, hoşlandığı bir kadına gözü kayınca hemen gidip kendi zevcesine yaklaşsın; çünkü bu da kadındır, o da kadın.


***


(Haricîlerden biri "Allah öldüresice kâfir (Hâşâ), ne de fakih" dedi. Ashabı bunu duyunca o adama kastetti, üstüne saldırdı. Hazret buyurdular ki)

Yavaş olun hele, bu ancak bir sövüş, ona ya sövmeyle karşılık verilir, yahut da aldırış edilmez, suçu bağışlanır gider.



***


(Mâlik b. Eşter'i överek buyurdular ki)

O, Allah'ın bir kılıcıdır ki, vurmakla körleşmez; kör de değildir zâten. Bid'at onu yolundan alıkoymaz; sapıklıksa onu hiç saptırmaz.



***


(Malik'ül-Eşter'in şehâdet haberi gelince buyurdular.)

Allah Mâlik'e rahmet etsin; Mâlik, ne Mâlik'ti? Tek yüce bir dağ olsaydı ne üstüne bir nal basabilirdi, ne yücesine bir kuş uçup konabilirdi.


***

"Nehcül Belağa'dan Alıntıdır."​
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt