Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İki Perde Sağlık ve Mal (2 Kullanıcı)

bir_umut

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Şub 2009
Mesajlar
2,564
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
42
Kulla Allah arasında perde, ancak şu iki şeydir; öbür perdelerin hepsi de bu ikisinden meydana gelir:Sağlık, mal.
Bedeni sağ-esen olan kişi, Tanrı nerde der, görmüyorum ki.Fakat bir ağrıya, bir sızıya uğradı, hastalandı mı, ya Allah, ya Allah demeye koyulur;Tanrı'yla sırdaş kesilir, söyleşmeye koyulur.Gördün ya, demek ki sağlık, perdedir ona;Tanrı, sanki o derdin altında gizliymiş.
İnsanın malı-mülkü oldukça dileklerinin sebeplerini hazırlar; gece, gündüz onunla oyalanır.Yoksullaşmaya başladı mı, nefis de zayıflar, Tanrı çevresinde dönüp dolaşmaya koyulur.

Seni bana sarhoşluk, eli boş oluş lûtfettiİ
Senin, sarhoş edişine, senin, beni eli boş bir hale getirişine kulum, köleyim ben.

Ulu Tanrı Firavun'a dört yüz yıl ömür verdi, saltanat, padişahlık ihsan etti;ona dilediğini verdi.Bütün bunlar perdeydi; onu, bunlarla, huzurundan uzak tutuyordu.Bir gün bile, belki Tanı'yı anar diye ona, bir murada erişmezlik, bir başağrısı vermedi; dileğinle oyalan, bizi anma, gecen hoş olsun, dedi.

Süleyman saltanata doydu da
Eyyup belaya doymadı gitti. (Abdülbâki Gölpınarlı-Fîhi Mâ-Fîh'ten Seçmeler)

bu konuya uzun uzun yorum yapmak isterdim ama şu an hiç halim yok:a02: amaa üzerinde sayfalarca yazabileceğim bi konu aşk eri Hz.MEVLANA;)
 
H

hado77

selamün aleyküm ve rahmetullahi ve berakatühü

kelamullahta geçen ALLAH(cc) ile kul arasındaki perdeyi kaldıran hal bakımından dünya denilen sefinede fırtınaya tutulmak. özünde sarsar olan fırtınanın sekara kalbetmesi ve mevcut amellerin/ömür sermayesinin tüketilmesi.

gemide yolculuk yapanlar bir fırtınaya tutulduklarında dini yalnız ALLAH(cc) e has kılarak yalvardı. ALLAH(cc) onları sahile ulaştırınca da verdikleri sözleri unuttular. bunun bir neticesi olarak o insanların başında dönen sarsara karşı verilen kulluk cevabı eğer haktan uzaklaşmışlık ise sekardır. amel dediğimiz ömür sermayesini yer bitiri ve bunu yaprken de hesapçıdır. bu bakımdan ALLAH(cc) ile aradaki perde esasında sağlık ve malın birarada bulunması veya bulunmaması değil bunların kullanımı sırasında diğer kular ile olan paylaşımda neye öncülük ettiğin ve bu öncülük esnasında senin ne kadar vazife yaptığın hususdur.
bizler müttaki birer kul olarak imamlarız. öncülük eder ve sefinemizde diğer kulların ameli dediğimiz halleri ve amelleri taşır ve onlarla amel ederiz. eğitim alır ve eğitim veririz. bu ameller haktan yoksun ise işte sefinenin başına sarsar denen fırtına gelir. bir kavme özel olması aslında onu bir ayette sığıştıracak olsa da ALLAH(cc) ün dilemesine bağlı olarak o kavimlerin hali kulda varsa onların başına gelşenler sizin de başınıza gelir hükmünce tekrara tabidir. ALLAH(cc) masum ve muhafaza buyursun.

bu sarsar öyle bir sarsar ki eğer kul başını toparlayıp amel işleyemezse amel dediğimiz ömrü yemeye başlayan sekara döner. bir musibet ahirinde cehenneme bir basamak nevinden olur. o yüzden dini ALLAH(cc) 'e has kılarak yalvarmak dediğimiz hal eğer bir fırtına neticesi ise dualar amelle desteklenmeli. yoksa bir ömür hesabı sorulan bir tabakat olarak ALLAH(cc) ün iki dünyanın da sahibi olduğu gerçeği hesap ve dünyevi ceza/azap/dönüş ve evvablık denen aslında semazenlerin dönüşünü andıran peygamberi amellerle amellenme safahatı başlar. çok çetin bir sorgulamanın hoşlanmasanız da belki sizin için hayırdır hükmü gereği çok azim/kutlu bir neticesi olur.

bu bakımdan perde dediğimiz halin karşısındaki tavır bakımından yüzenler denen aslında meleklerin amelleri olan ve fakat reel alemde insan ameliymiş gibi gözüken amellerin başlaması halleri vuku bulur. bu meyanda ALLAH(cc) kudreti açıktır ve bu meleki kudretin dellalı olan insan ile amel boyutlu bir muhvere başlar. bu muhaverede sıhhat ve mal artık kullanılsa da bir anlam ifade etmez.

bunun nedeni amel bazlı çalışma dediğimiz halde önce kendinin kurtarılması ve diğer kulların zaten ALLAH(cc) ün nezaretinde olduğunun bildirilmesi safahatı bu safahattır. bu halde kul dünyevi dahi olsa ALLAH(cc) ün kesin kudret delillerini açıkça görür. bu şu açıdan anlamlı insanın kendi evvablığı hakka değil kendineyse nefsin putlaştırılması olayı meydana geleceğinden bu evvablık özünde evvabin namazı denen ve bu şekilde müşahhaslaşmış namazı yani kulluğu hatırlatan hali anlatır.

namaz yani fırtınadan kurtulanın şükrü önemlidir ve dua boyut olarak çok geride kalmış bir ameldir. namazla yeni bir inşa başlar dua artık o yapının yerine göre tamalayıcısı olur.

bu nedenle sağlık ve mal artık kul olma boyutuyla karşılaşılan bir meta haline gelir ki ALLAH(cc) bunların tamamına malik olduğunu ve dilediğine verdiğini gösterir. esasında kendine güvenen yani fırtınadan kurtulan kul bunun ALLAH(cc) ün dilemesine tabi olduğunu hatırlamalıdır. yoksa manevi guddeler devreye girer ve ALLAH(cc) bir kulun üstünde nelere malik/kadir olduğunu göstermeye başlar. haset etmeyen kul yerdeki iğneye haset eder,hiçbir ihtiyacı olmayan kul havayı arar eşi dostu olandan bir merhaba bekler. bu çok açık bir şekilde rahman suresinin hangi nimeti edersin inkar safahatıdır ki bu halde artık sağlık veya mal veya dünyaya ait bir değer ALLAH(cc) karşısında bir bedel olamaz. kişi fidye olarak herşeyini gösterse de bu ondan kabul edilmez. esas olan o fidyelerin kendi amelleri olmasıdır. bu yüzden çok sıkıca sevdiklerinize her daim tutunun/duacı olun denir. kardeşiniz sizden ALLAH(cc) adına hesapçı olur ağzınız ölmeden bir karış açılır. bu yere ve göğe ne oluyor dersiniz. bir sayha olarak o gemideki fırtınayı arasınız ama nafile olur.

bütün bu çabaların ortak yönü Aslında ALLAH(cc) perdesizdir. kulların bir kısmı bildiğini inkar etmekte olduğundan ALLAH(cc) çetin bir hal ile uğruna çalıştığı/elde ettiği değerleri kurtarıcı olarak kulun önüne serer ve ALLAH(cc) ten başka dost veli ve nasır kalmaz. inandığı her değer yerle yeksan olur. şeytanın kaçışı ve ben RAHMAN(cc) ten korkarım dediği hal insanın biriktirdiği amellerinin ALLAH(cc) ün azabına engel olamaması halidir.

bu yüzden sarsar ve onun akabindeki sekar dünyevi görüntüsüyle amel bazlı olarak meleki hali yansıtan ALLAH(cc) en büyük ayetlerinden olan insanın görüntüsü şeklinde onun amelini aklı ve dimağı uygun mevkide yüzdüren ve mevkinin yukarısına ve aşağısına karşı kör kılan bir meleki kuvvet eşliğinde hareket ettirilen bir sefinede yolculuk başlar.

bu yolculuk hal bakımından ALLAH(cc) ün çetin yüzünü yani HZ.CEBRAİL(as) ın kelamı okuması ve onunla amllenme safahatının başlangıcıdır.

kısa bir çıkış yolu arayan insana iki hususu 3. süyle desteklemek düşer duha ve evvabin namazına teheccüd eklemek lazım gelir. yoksa körlük hali denen icbar edilmişlik (aslında rahmette olsa nefsin ıslahı adına zorlu bir süreçtir) hali denen ayrı bir felekte yüzme hali devam eder. her şey apaçıktır ama engel koyup set koyacak tatlı ve tuzlu denizi ayıracak kudretin varlığı gerekir yoksa bir şeye de engel olamazsınız.

ALLAH(cc) firavuna verdiği şansı kula da verir. açık mucizeler gelir. açık davetçiler gelir. İnanın ki ALLAH(cc) dilemezse kurtulamazsınız.

hz. musa(AS) asası ve elinin parlaması dene mucize ümmet-i muhammede de dayanak noktası olarak sünnet-i seniye ve nur olan abdeste tekabül eder. bu haller bir perde değil merhale olarak taktir edilmiş halin yani kaderin kazasıdır. hali ağır geçmek namazsızlığa hafif bir şiddet ise kazaya kalmamış namaza işarettir. bu yüzden farz namaz artık sorun teşkil etmez nafileler önem kazanır ve kul artık ALLAH(cc) e kişisel bir hediye vermelidir. oruç tavsiye edilendir ve sekarı reyyana çevirir. özel bir hediyedir ve ısrarla tutulması gerekir.

bu açıdan ALLAH(cc) isimleri ile kaim olmak bakımından tanrı lafzıyla anılmayacağını da o aradaki kudret delilleri ile gösterdiğinden daha bunun farkına varmamış kardeşlere de tanrı lafzını kullanmamak yakışır.

o iki perde kulun nazı olması gerekirken aradaki geçen amelsiz yıllar kelam okumaktan bihaber kalmış taşlaşmış kalpleri, içlerinden ırmaklar akıtmak için nimetlerin bir bir sayılmasıyla kulu dize ve yola getirir. kul mevlanın diyarında olmasa da evvab olur. ALLAH(cc) ten aldığı nimeti/nimetleri kullara ihsan eder.

ALLAH(cc) bizlerden razı olsun.
 

bir_umut

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Şub 2009
Mesajlar
2,564
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
42
"
bu açıdan ALLAH(cc) isimleri ile kaim olmak bakımından tanrı lafzıyla anılmayacağını da o aradaki kudret delilleri ile gösterdiğinden daha bunun farkına varmamış kardeşlere de tanrı lafzını kullanmamak yakışır.
"

kardeşim malesef çevirmenler bu şekilde yapıyorlar.. hem alemi görmek yerine bi noktaya takılmak..herneyse yine de düşüncenize katılıyorum "Allah" ismi ile olması en güzeli tabi ama bu hep bu şekilde çevirme süreci..saygılarımla
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt