Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İffet... (1 Kullanıcı)

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
İffet'; çirkin söz ve fiillerden uzak kalma, hayâ ve edep dairesinde bulunma, doğruluk, dürüstlük ve ahlâkî değerlere bağlılık üzere yaşama demektir. Aslı Arapça olan bu kelime, namuslu, şerefli ve ahlâklı olma halini ifade edecek şekilde dilimize de geçmiştir. Özellikle eski nesir ve nazımlarda, izzet ve haysiyetiyle yaşayan, çalıp çırpmayan, haramlardan sakınan ve namusunu koruma mevzuunda fevkalâde hassas davranan kimseler hakkında 'afîf' tabiri kullanılagelmiştir.

Kur'an-ı Kerim, iman edenlerin iffetli, hayâlı ve edep yerlerini koruyan insanlar olduklarını nazara vermiş (Mü’minûn, 23/5-7); iffetli yaşamanın mükafatı olarak Allah’ın mağfiretini ve ahiret sürprizlerini müjdelemiş (Ahzâb, 33/35); mevzunun önemine binaen kadınları ve erkekleri ayrı ayrı zikrederek bütün mü’minlere iffetli olmalarını ve iffetsizlik için bir giriş kapısı sayılan haram nazardan kaçınmalarını emir buyurmuştur (Nur, 24/30-31). Ayrıca, Hazreti Yusuf ve Hazreti Meryem gibi iffet abidelerini misal vererek inananlara hayâ ve ismet ufkunu göstermiştir.

Evet, Hazreti Yusuf aleyhisselam, vezirin hanımından gelen bir günah çağrısı karşısında 'Ya Rabbî! Bu kadınların beni dâvet ettikleri o işten zindan daha iyidir.'(Yusuf, 12/33) diyerek, iffetine toz kondurmaktansa senelerce hapiste yatmayı göze almış ve kıyamete kadar gelecek olan bütün ehl-i imana bir hayâ timsali olmuştur.

Cenâb-ı Allah'ın, 'İffet ve namusunu gerektiği gibi koruyan Meryem'i de an. Biz ona rûhumuzdan üfledik, hem onu, hem oğlunu cümle alem için bir ibret yaptık.' (Enbiya, 21/91) diyerek yücelttiği Hazreti Meryem de bütün insanlık için tam bir iffet örneğidir. Öyle ki, temiz ve nezih bir atmosferde, iffetli ve şerefli bir şekilde yetişen Meryem validemiz, o paklardan pak mahiyetiyle adeta mücessem iffet haline gelmiştir. Bundan dolayıdır ki, Hazreti İsa’nın doğumunu dile dolayan bazı diyanet mensuplarının yakışıksız sözleri karşısında bin bir ızdırapla, 'Keşke bu iş başıma gelmeden öleydim, adı sanı unutulup gitmiş biri olaydım!' (Meryem, 19/23) diye inlemiştir

Kur'an-ı Kerim, ihtiyacı olduğu halde dilenmeyenleri takdirle anmış ve onların durumunu da iffet çerçevesine dahil etmiştir. 'Bu yardımlar, kendilerini Allah yoluna vakfeden yoksullar içindir. Bunlar yeryüzünde dolaşma imkânı bulamazlar. Halktan istemekten geri durmaları sebebiyle, onların gerçek hallerini bilmeyenler, onları zengin sanarlar. Ey Rasûlüm, sen onları simalarından tanırsın. Onlar yüzsüzlük ederek halktan bir şey istemezler. Hem hayır adına her ne verirseniz mutlaka Allah onu bilir.'(Bakara, 2/273) mealindeki ayet–i kerime işte bu manadaki iffeti ve iffetlileri anlatmaktadır.

Sadakaların kimlere verileceğini belirten bu ayet, Peygamber halkasının Allah yoluna adanmış talebeleri olan, mescidde yatıp kalkan, Rasûl-ü Ekrem’in sohbetlerini dinleyip öğrenerek sonraki nesillere nakletmeye çalışan, vakitlerini ibadetle, ilimle değerlendiren ve iâşeleri de Allah Rasûlü tarafından karşılanan 'Ashab-ı Suffe' başta olmak üzere, kendini öğrenip öğretmeye vakfeden, dolayısıyla malı-mülkü olmayan, başka bir meslekte çalışmaya vakit bulamayan ya da güç yetiremeyen ama her şeye rağmen başkalarına da el açmayan, hayâ ve iffetlerinden ötürü dilencilikte bulunmayan her devirdeki fakir fakat afîf müslümanları takdir etmektedir.

Peygamber Efendimiz (aleyhissalatü vesselam) hakiki fakiri bu çerçeve içinde zikretmiş; 'Fakir, kapı kapı dolaşan ve bir iki lokma veya bir iki hurma ile baştan savılan kimse değildir. Gerçek fakir, durumu bilinmediği için kendisine sadaka verilmediği halde, ihtiyaç içerisinde olmasına rağmen iffetinden dolayı başkalarına el açmayan ve halktan hiçbir şey istemeyen insandır.'buyurmuştur.

Ashab-ı Suffe'den olan Ebu Hüreyre gibi sahabe efendilerimiz açlıktan kıvrım kıvrım kıvrandıkları halde kimseden bir şey istememeyi ahlâk haline getirmişlerdir. Öyle ki, Hazreti Sevban ve Hakîm b. Hizam’ın da aralarında bulunduğu bazı sahabiler, insanlardan bir şey istememe konusunda Allah Rasûlü’ne söz vermiş ve ömürlerinin sonuna kadar sadık kaldıkları bu vaadlerinden dolayı asla sadaka kabul etmemiş; hatta deve üzerindeyken kırbaçları yere düşse onu bile kimseden istememeleriyle meşhur olmuşlardır. İşte, 'Her kim iffetli olmaya çalışır, yüzsüzlükten sakınırsa Allah da onun iffetini korur ve arttırır. Bir insanın bir ip alıp sırtında odun taşıyarak onu azıcık hurmaya satması, dilenmesinden daha hayırlıdır.'buyuran Peygamber Efendimiz’in bu tavsiyesine uygun yaşamak da iffetin önemli bir derinliğini teşkil etmektedir.

Rasûl-ü Ekrem Efendimiz’in (aleyhi ekmelü't-tehayâ) sabah-akşam tekrar ettiği dualardan biri, 'Allah’ım! Senden hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliğiyle beraber başkalarına muhtaç olmayacak kadar rızık istiyorum.'niyazıdır. Her söz, hal ve tavrıyla hidayet üzere olan, muttakilerin imamı ve iffetlilerin en afîfi Allah Rasulü’nün hidayet, takva, iffet ve gönül tokluğu istemesi, hem bu hususlardaki temadî ve derinlik talebi şeklinde anlaşılmalı hem de ümmet-i Muhammed’in (aleyhissalatü vesselam) neler istemesi gerektiğine bir işaret olarak kabul edilmelidir.

Üç İffet Kahramanı

Gecelemek için bir mağaraya sığınan üç kişi, dağdan kopan büyük bir kaya parçası yuvarlanıp çıkışı kapayınca bir türlü oradan çıkamazlar. Bunun üzerine, sırayla Hak katında makbul olduğuna inandıkları bir ameli vesile edinerek Cenab-ı Hak’tan kayanın yuvarlanıp gitmesini dilerler. Her birinin duasıyla kaya biraz hareket eder ve nihayet o üç arkadaş kurtulurlar.

Onlardan birincisi, anne-babasına karşı ihsanla davranışına tevessül ederek niyazda bulunur; sonuncusu da, çalıştırdığı işçinin ücretini veremeyince onun parasını işletip nemalandırarak sonunda eksiksiz teslim edişi hürmetine rahmet-i ilahiyeden yardım ister. İkinci şahıs ise, 'Allahım! Amcamın bir kızı vardı. Onu herkesten çok seviyordum. Ondan kâm almak istedim ama bana hiç yüz vermedi. Fakat, bir kıtlık senesinde elime düştü. Ona kendini teslim etmesi mukabilinde yüz yirmi dinar verdim, mecburen kabul etti. Ne var ki arzuma nail olacağım sırada, 'Allah’tan kork da iffetime dokunma!'dedi. Ben de, o söz üzerine, insanlar arasında en çok sevdiğim kimse olduğu halde onu bıraktım, verdiğim parayı da geri almadım. Allahım eğer bunu Senin rızan için yapmışsam, bizi bu sıkıntıdan kurtar!'diyerek iffetini muhafaza edişini makbul bir amel olarak Allah’a arz eder ve taş yerinden oynar.

Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), 'Kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa, kendine helal olmayan ve yanında mahremi bulunmayan bir kadınla baş başa kalmasın. Zira, onların üçüncüleri şeytan olur.'buyurmuşlardır.


Dilin İffeti

Aynı hususu doğru konuşma mevzuunda da düşünebilirsiniz. Bir yalan insanı haline gelmeden, temrinat yapa yapa doğru söylemeye kendinizi şartlandırmalı ve asla hilaf-ı vaki beyanda bulunmamalısınız. Özellikle de, bir insanın sözünü ya da bir meseleyi naklederken her hususu kelimesi kelimesine aktarmaya ve yarım kelime de olsa farklı bir söz katmamaya çok dikkat etmelisiniz. Çünkü yalanın iki tarifi vardır: Birincisi, konuşan şahsın gerçek düşüncesini saklayıp kanaatinin aksini söylemesidir.

İkincisi ise, vâkîye mutabık olmayan bir beyanda bulunmaktır; tabir-i diğerle, Allah nezdindeki hakikate ve Cenab-ı Hakk'ın gördüğü, duyduğu, bildiği bir meseleye aykırı bir söz söylemektir. Öyleyse, söylediğiniz her cümlenin gerçekten gönlünüzün sesi olup olmadığına özen göstermeli ve mutlaka kesin bildiğiniz şeyleri tam doğru olduğuna inandığınız şekilde söylemeli; bunu yaparken de 'İşin hakikatini Allah bilir' düşüncesini zihninizden ırak etmemelisiniz. Günlük konuşmalarınızdaki sıradan gördüğünüz cümlelerinizde bile böyle bir doğruluk aramalı ve yalanın öldürücü bir virüs olarak kalbinize musallat olmasına meydan vermemelisiniz.

Sıdk konusundaki hassasiyetiyle hüsn-ü misal olan Abdullah b. Mes’ud hazretleri hadis rivayet ederken tir tir titrermiş. Peygamber Efendimiz’in mübarek beyanlarını naklederken o kadar titiz davranırmış ki, heyecandan adeta bütün vücudu ürperir ve alnından boncuk boncuk terler akarmış. Mesela, herkes tarafından bilinen 'Bir günahtan tevbe eden, onu hiç işlememiş gibidir.'mealindeki hadis-i şerifi söylerken bile birkaç defa ileri gider, geri gelir, ellerini ovuşturur; 'Lâ havle velâ kuvvete illâ billah..' der, o sözü eksiksiz ve ziyadesiz aktarabilmek için âdetâ göbeğini çatlatır ve sonunda da yine 'Allahu a'lem'kaydını düşermiş. Talebelerinden biri der ki, 'Bir sene boyunca İbn-i Mesud hazretlerinin yanında kaldığım halde, onun bir kere bile 'Rasûlullah buyurdu ki' dediğini duymadım.'

Sözün özü; 'iffet', dil, göz, kulak, el, ayak gibi uzuvları günahlardan koruyarak ve helal dairedeki zevk ve lezzetlerle iktifa ederek haramlardan uzak kalmaktır. Ahlakî değerlere bağlı ve günahlardan âzâde yaşamanın en mühim vesilelerinden biri sedd-i zerâî prensibine uygun şekilde davranmak ve ayakları kaydıracak zeminlere hiç yaklaşmamaktır. İffeti, düşünce namusundan meslek ahlakına kadar geniş bir çerçevede değerlendirmek daha doğru olsa gerektir. Nitekim, müstağni davranmak, başkalarına el açmamak, dilencilik yapmamak ve kimseye yüz suyu dökmemek de iffetin çok önemli derinliklerinden sayılmıştır.
 

serkan25

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Eyl 2006
Mesajlar
498
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: İffet...

B)B)B)SELAMÜN ALEYKÜMB)B)B)

Üç İffet Kahramanı

Gecelemek için bir mağaraya sığınan üç kişi, dağdan kopan büyük bir kaya parçası yuvarlanıp çıkışı kapayınca bir türlü oradan çıkamazlar. Bunun üzerine, sırayla Hak katında makbul olduğuna inandıkları bir ameli vesile edinerek Cenab-ı Hakr17;tan kayanın yuvarlanıp gitmesini dilerler. Her birinin duasıyla kaya biraz hareket eder ve nihayet o üç arkadaş kurtulurlar.

Onlardan birincisi, anne-babasına karşı ihsanla davranışına tevessül ederek niyazda bulunur; sonuncusu da, çalıştırdığı işçinin ücretini veremeyince onun parasını işletip nemalandırarak sonunda eksiksiz teslim edişi hürmetine rahmet-i ilahiyeden yardım ister. İkinci şahıs ise, 'Allahım! Amcamın bir kızı vardı. Onu herkesten çok seviyordum. Ondan kâm almak istedim ama bana hiç yüz vermedi. Fakat, bir kıtlık senesinde elime düştü. Ona kendini teslim etmesi mukabilinde yüz yirmi dinar verdim, mecburen kabul etti. Ne var ki arzuma nail olacağım sırada, 'Allahr17;tan kork da iffetime dokunma!'dedi. Ben de, o söz üzerine, insanlar arasında en çok sevdiğim kimse olduğu halde onu bıraktım, verdiğim parayı da geri almadım. Allahım eğer bunu Senin rızan için yapmışsam, bizi bu sıkıntıdan kurtar!'diyerek iffetini muhafaza edişini makbul bir amel olarak Allahr17;a arz eder ve taş yerinden oynar.

NE MUTLU BU KAHRAMANLARA , ALLAH(CC) RAZI OLSUN...
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
RE: İffet...

serkan25 yazdı:
B)B)B)SELAMÜN ALEYKÜMB)B)B)

Üç İffet Kahramanı

Gecelemek için bir mağaraya sığınan üç kişi, dağdan kopan büyük bir kaya parçası yuvarlanıp çıkışı kapayınca bir türlü oradan çıkamazlar. Bunun üzerine, sırayla Hak katında makbul olduğuna inandıkları bir ameli vesile edinerek Cenab-ı Hakr17;tan kayanın yuvarlanıp gitmesini dilerler. Her birinin duasıyla kaya biraz hareket eder ve nihayet o üç arkadaş kurtulurlar.

Onlardan birincisi, anne-babasına karşı ihsanla davranışına tevessül ederek niyazda bulunur; sonuncusu da, çalıştırdığı işçinin ücretini veremeyince onun parasını işletip nemalandırarak sonunda eksiksiz teslim edişi hürmetine rahmet-i ilahiyeden yardım ister. İkinci şahıs ise, 'Allahım! Amcamın bir kızı vardı. Onu herkesten çok seviyordum. Ondan kâm almak istedim ama bana hiç yüz vermedi. Fakat, bir kıtlık senesinde elime düştü. Ona kendini teslim etmesi mukabilinde yüz yirmi dinar verdim, mecburen kabul etti. Ne var ki arzuma nail olacağım sırada, 'Allahr17;tan kork da iffetime dokunma!'dedi. Ben de, o söz üzerine, insanlar arasında en çok sevdiğim kimse olduğu halde onu bıraktım, verdiğim parayı da geri almadım. Allahım eğer bunu Senin rızan için yapmışsam, bizi bu sıkıntıdan kurtar!'diyerek iffetini muhafaza edişini makbul bir amel olarak Allahr17;a arz eder ve taş yerinden oynar.

NE MUTLU BU KAHRAMANLARA , ALLAH(CC) RAZI OLSUN...

Ve aleyküm Selam kardeşim. Allah CC. razı olsun...Selametle...
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
RE: İffet...

B)B)
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
RE: İffet...


Sözün özü; 'iffet', dil, göz, kulak, el, ayak gibi uzuvları günahlardan koruyarak ve helal dairedeki zevk ve lezzetlerle iktifa ederek haramlardan uzak kalmaktır. Ahlakî değerlere bağlı ve günahlardan âzâde yaşamanın en mühim vesilelerinden biri sedd-i zerâî prensibine uygun şekilde davranmak ve ayakları kaydıracak zeminlere hiç yaklaşmamaktır. İffeti, düşünce namusundan meslek ahlakına kadar geniş bir çerçevede değerlendirmek daha doğru olsa gerektir. Nitekim, müstağni davranmak, başkalarına el açmamak, dilencilik yapmamak ve kimseye yüz suyu dökmemek de iffetin çok önemli derinliklerinden sayılmıştır.
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
RE: İffet...

Evet, Hazreti Yusuf aleyhisselam, vezirin hanımından gelen bir günah çağrısı karşısında 'Ya Rabbî! Bu kadınların beni dâvet ettikleri o işten zindan daha iyidir.'(Yusuf, 12/33) diyerek, iffetine toz kondurmaktansa senelerce hapiste yatmayı göze almış ve kıyamete kadar gelecek olan bütün ehl-i imana bir hayâ timsali olmuştur.
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
RE: İffet...

B)B)
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: İffet...

SELAMUN ALEYKUM...

RAHMAN RAZI OLSUN İNŞ..SELAMETLE...
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
RE: İffet...

m_muaz yazdı:
SELAMUN ALEYKUM...

RAHMAN RAZI OLSUN İNŞ..SELAMETLE...


VE ALEYKÜM SELAM...

CÜMLEMİZDEN RABBİM RAZI OLUR İNŞ...SELAM VE DUA İLE...
 

desertrose

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
3,480
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
İstanbul
RE: İffet...

S.A. EMEĞİNE SAĞLIK KARDEŞİM ALLAH RAZI OLSUN.. ÇOK GÜZEL BİR PAYLAŞIM.. ÖZELLİKLE İFFETİN ÖNEMSENMEDİĞİ ŞU GÜNLERİMİZDE..
SELAM VE DUA İLE B)B)
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
RE: İffet...

desertrose yazdı:
S.A. EMEĞİNE SAĞLIK KARDEŞİM ALLAH RAZI OLSUN.. ÇOK GÜZEL BİR PAYLAŞIM.. ÖZELLİKLE İFFETİN ÖNEMSENMEDİĞİ ŞU GÜNLERİMİZDE..
SELAM VE DUA İLE B)B)


A.S SİZ DE SAĞOLUN İNŞ KARDEŞİM...

ECMAİN OLSUN...DUA İLE İNŞ.. B)B)
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
RE: İffet...

Evet, Hazreti Yusuf aleyhisselam, vezirin hanımından gelen bir günah çağrısı karşısında 'Ya Rabbî! Bu kadınların beni dâvet ettikleri o işten zindan daha iyidir.'(Yusuf, 12/33) diyerek, iffetine toz kondurmaktansa senelerce hapiste yatmayı göze almış ve kıyamete kadar gelecek olan bütün ehl-i imana bir hayâ timsali olmuştur. B)B)​
 

ferit

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2006
Mesajlar
1,723
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: İffet...

selamün aleyküm;
haya abidesiydi mübarek zatlar... Rabbim bizlere de tozları olabilmeyi nasip etsin İnşAAllah...Allah razı olsun çok güzeldi yine yüreğinize sağlık selametle kalın...
B)
 

desertrose

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
3,480
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
İstanbul
RE: İffet...

desertrose yazdı:
S.A. EMEĞİNE SAĞLIK KARDEŞİM ALLAH RAZI OLSUN.. ÇOK GÜZEL BİR PAYLAŞIM.. ÖZELLİKLE İFFETİN ÖNEMSENMEDİĞİ ŞU GÜNLERİMİZDE..
SELAM VE DUA İLE B)B)

Abdullah b.Abbas(r.a) rivayetle RESULULLAH(S.A.V)buyurdu:KİM AŞIK OLUR,AŞKINI GİZLER,İFFETİNİ MUHAFAZA EDER SONRADA ÖLÜRSE O KİŞİ ŞEHİTTİR
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
70
Konum
BURSA
RE: İffet...

Yüce Dinimiz İslâm, insana, hayatını onurlu bir şekilde sürdürebilmesi için vazgeçilmez haklar tanımıştır. Din, can ve mal güvenliği, aklın ve namûsun korunması bu hakların en önemlilerindendir. Şüphesiz namus ve şerefin korunmasının en güzel yolu, iffetli olmaktan geçmektedir. Zira iffet, insanın süsü, ziyneti ve namus anlayışının göstergesidir. İffet ve namus duygusu, insanlarda doğuştan var olan ve onu diğer canlılardan ayıran en belirgin bir niteliktir. İffet duygusu, bir müminin kötülüklere, çirkinliklere, haramlara bulaşmasını önleyen bir kalkandır. İffetli müminin kapısı, Allah ve Resulüne dolayısıyla kendisine ve başkalarına karşı saygısızlık içeren her türlü çirkinliğe kapalıdır. İffetsiz insan ise, her türlü kötülüğü işlemeye elverişlidir.

Dinimizde iffetini koruyanlar övüldüğü gibi başkalarının iffetine zarar verecek söz ve davranışlar da yasaklanmıştır.[3] Kur’an-ı Kerim’de hiçbir delile dayanmadan başkalarının namusu hakkında olumsuz ifadeler kullananlar için, “İffetli, hiç bir şeyden habersiz, mümin kadınlara zina isnat edenler, gerçekten dünya ve âhirette lânetlenmişlerdir. İşlemiş oldukları günahtan dolayı dillerinin, ellerinin ve ayaklarının kendi aleyhlerine şahitlik edecekleri günde onlara çok büyük bir azap vardır.”[4] buyurulmuştur.

Hutbemi iffet ve haya timsali Sevgili Peygamberimizin Yüce Allah’a şu yakarışıyla bitiriyorum: “Yâ Rabbi! Senden hidâyet, takvâ ve iffet istiyorum.”[5] :D
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
RE: İffet...

ferit yazdı:
selamün aleyküm;
haya abidesiydi mübarek zatlar... Rabbim bizlere de tozları olabilmeyi nasip etsin İnşAAllah...Allah razı olsun çok güzeldi yine yüreğinize sağlık selametle kalın...
B)

ve aleyküm selam;evet kardeşim, duanıza yürekten amin..inş...

Allah cc. razı olsun...Sağolasınız..Selam ve dua ile inş..B)B)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt