İçtihat kapısını geçmişte kapayan zihniyetlerin , aynı zamanda kur’an ı evrensel olarak savunmaları ve bugün bizim o kişilerin içtihatlarını olduğu gibi kabul etmemiz , onların f etvalarını ilim diye öğrenmemiz ve öğretmemiz ne kadar doğrudur ? Kur’an ın evrenselliğini kabul etmek , içtihat kapısını kıyamete kadar açık tutmayıda beraberinde getirmektedir.
Her yüz senede dini yenileyici bir alimin geleceğini kabul eden zihniyetlerin ,aynı zamanda bin yıl önce yapılmış içtihatları kabullenip uygulamaya çalışmaları ne kadar doğrudur. Din , bir gelenek ve örf değildir bizler alıştığımız ve büyüklerimizden gördüğümüz inanç sistemini idame ettirerek , dinimizi yaşıyor sayılmayız.
Yanlışlar ve bozuk itikatlar yüzünden , asırlardır doğru ile yanlışı ayırt edemiyen birtakım zihniyetler , bugünkü vahim durumdan birinci derecede sorumludurlar. Herkes kendinden sorumludur deyip sıyrılmakta doğru değildir. Birisi herhangi bir yeri pislettiğinde nasıl ki kokusuyla ve görüntüsüyle bütün insanları rahatsız ediyorsa buda aynı şekildedir.
Şimdiye kadar dini anlamamış görüşler yüzünden , içtihat kapısını kapatmak yerine , insanların ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde çözümler üretip faydalı olmak , dinin en önemli gereklerindendir.
İslam dininin gereği gibi yaşanmayışının eseri olarak , şu anda bulunduğumuz noktanın kur’an ın neresinde olduğu vahim bir hale gelmiştir. Kendimizdeki toparlanma sürecinin belli bir noktaya getirilmesiyle birlikte , kur’an ın neresinde oldığumuzu bir kez daha gözden geçirip , faaliyetlerimizi bu doğrultuda sürdürmeliyiz. Dinin örf , adet , gelenek ve töre gibi algılanıp uygulanmasına müsaade etmiş kimselerin ve bu sistemi değiştirmeye yönelik çabalarda bulunmuş kimselere itibar edilmeyişinin uzantısı olarak , topyekün sıkıntıların ve zorlukların içinde oluşumuz aşikardır.
Bu sıkıntılardan kurtulmanın çaresi , yazımız içersinde bulunan konuların geneline itibar edilip uygulanmasının yanısıra , ortada mevcut alternatif daha sağlıklı çözüm yollarının olmayışı , gayretlerimizin kıymetini ortaya koymaktadır.
Bu yazı zaman içersinde alınan küçük notların birleştirilmesiyle bu hale gelmiştir , bazı yerlerde kifayetsizlik ve aynı konunun tekrarı niteliğinde konular görüldüğünde hoş görmenizi bekliyorum. Ön yargılı ve iyice anlamadan gösterilecek yaklaşım tarzları , vermek istediğimiz mesajların alınmasına engel olacaktır. Burada bire bir kur’an ayetleriyle Allah u tealanın emirleriyle muhatap olunduğundan , sonuca gitmek daha çabuk olacaktır.
Bahsettiğimiz konular hakkında , gerçeklerden çok uzaklaşmış bir takım zihniyetlerin , fındık kabuğunu dahi doldurmayacak luzumsuz meseleler olduğunu düşünmesi son derece acıdır. Buradaki görüşlere itibar edilmese bile ayetlerin itina ile incelenmesi , zaman içersinde faydalarını gösterecektir.
İnsanların şirkten uzak , gerçek kur’an bilinciyle yaşamalarını arzu etmek kötü bir davranışmıdır ? Her söylenen sözün altında başka manâların ve tuzakların olduğunu savunarak , hem bana hemde Allah a iftira atmayınız. Bizler konular hakkında görüşlerimizi değil , Allah u tealanın beklentilerini en doğru şekilde yansıtmaya çalışıyoruz. Onun için eleştiri ve mücadelenizi daha kontrollü yapmanızı tavsiye ediyoruz . Kur’an a ve islam dinine yanlış açılardan bakmayı bir kıyıya bırakıp , bu yazıda önerilen açıdan dine yaklaşılmasını , günümüzün en akılcı çözümlerinden görüyoruz.
Bu görüşler yeni bir din , radikal tarz ile hareket eden kişilerin sahip olduğu fikirler veya dinde reform gibi gösterip , deforme etme niteliğinde değildir. Yaşanması gereken , kişiyi huzura götüren gerçeklerdir.
İsra suresinin 82. ayetinde “ Biz kurandan öyle ayetler indiririz ki , bunlar mü’min ler için şifa ve rahmettir. Zalimlerin ise ancak zararını artırır”.
Buyrularak , kur’an ayetlerine bakış açılarına göre , kişilerin kendilerini sınıflandırdığı anlaşılmaktadır. Ayetleri , bizlerden istenilen şekilde algılayıp kabullenmek , Rabbimizin beklentisidir. Sorunları temelinden aşma başarısını göstermenin ilk adımı , aklımızı kullanıp Allah ın kelamıyla , kendimizi nasıl geliştireceğimizin yolunu bulmaktır.
Kardeşlerim kurtuluşumuzun anahtarı , doğrudur - yanlıştır , haktır - batıntır demeden içinde bulunduğunuz dini akımlardan uzaklaşıp , gerçek ve ana kimliğimiz olan müslümanlık dairesi içinde birleşmektir. “ Biz zaten müslümanız , bu şekilde Allaha gidiyoruz” dedikçe kimse huzur beklemesin. Herkesi bu konuda düşünmeye , fikirlerini bu doğrultuda değiştirmeye, ayetlerden olan hissesini almaya davet ediyorum .
Kendi içersinde tadilat yapmadan , dış güçler üzerinde tahribat yapma anlayışını benimseyen zihniyetlerin , amacına ulaşması asla mümkün değildir. Durum böyle olunca , bir toplumun kendi üzerindeki kötü hali değiştirmeye yönelik çabalarda bulunmadan , Allah ın yardımda bulunmasını beklemek , gerçekleşmesinin mümkün olmadığı bir hayal olduğunun anlanması gerekmektedir.
Bizler , herkes bir yol tutmuş gidiyor görüntüsünü , herkesin yolu haktır hepsi Allaha gider yanlışını bırakıp , bizlerden asıl istendiği şekilde dinimizi yaşıyalım. Taklitçi zihniyeti bırakalım , dinimizi bize emredildiği şekilde yaşıyalım . Herşey herzaman yolunda gitmeyebilir, gerçekleri kabullenmeyen zihniyetler için fazla vakitte kalmamış olabilir. O nun için vakit kaybetmeden sizlerin hakikatı anlamanızı ve yaşamanızı umuyorum.
Burada kişi yada kurumları karalamaya veya çamur atmaya yönelik bir çalışma içersinde değilim , yaptığım tek iş meseleleri kur’an açısından değerlendirmektir. İşlemekte olan bu dağınık ve yanlış sistemin , tarafınızdan değiştirilmesine vesile olmaktır.
Sizlerdenden beklentim , zararın neresinden dönersek kârdır anlayışıyla hareket etmenizdir. Şimdiye kadar doğru olarak bilinen konuları bırakmak belki zor olabilir ancak , sonuçta Allahu teala dilediğine hidayet edecektir. Herkes tarafından birkez okunduğunda anlaşılamayan konular olabilir, sebat edilip art niyet aranmaksızın üzerinde çalışıldığı taktirde , mutlaka bir gün bu hizmeti taktir edeceksiniz.
Her yüz senede dini yenileyici bir alimin geleceğini kabul eden zihniyetlerin ,aynı zamanda bin yıl önce yapılmış içtihatları kabullenip uygulamaya çalışmaları ne kadar doğrudur. Din , bir gelenek ve örf değildir bizler alıştığımız ve büyüklerimizden gördüğümüz inanç sistemini idame ettirerek , dinimizi yaşıyor sayılmayız.
Yanlışlar ve bozuk itikatlar yüzünden , asırlardır doğru ile yanlışı ayırt edemiyen birtakım zihniyetler , bugünkü vahim durumdan birinci derecede sorumludurlar. Herkes kendinden sorumludur deyip sıyrılmakta doğru değildir. Birisi herhangi bir yeri pislettiğinde nasıl ki kokusuyla ve görüntüsüyle bütün insanları rahatsız ediyorsa buda aynı şekildedir.
Şimdiye kadar dini anlamamış görüşler yüzünden , içtihat kapısını kapatmak yerine , insanların ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde çözümler üretip faydalı olmak , dinin en önemli gereklerindendir.
İslam dininin gereği gibi yaşanmayışının eseri olarak , şu anda bulunduğumuz noktanın kur’an ın neresinde olduğu vahim bir hale gelmiştir. Kendimizdeki toparlanma sürecinin belli bir noktaya getirilmesiyle birlikte , kur’an ın neresinde oldığumuzu bir kez daha gözden geçirip , faaliyetlerimizi bu doğrultuda sürdürmeliyiz. Dinin örf , adet , gelenek ve töre gibi algılanıp uygulanmasına müsaade etmiş kimselerin ve bu sistemi değiştirmeye yönelik çabalarda bulunmuş kimselere itibar edilmeyişinin uzantısı olarak , topyekün sıkıntıların ve zorlukların içinde oluşumuz aşikardır.
Bu sıkıntılardan kurtulmanın çaresi , yazımız içersinde bulunan konuların geneline itibar edilip uygulanmasının yanısıra , ortada mevcut alternatif daha sağlıklı çözüm yollarının olmayışı , gayretlerimizin kıymetini ortaya koymaktadır.
Bu yazı zaman içersinde alınan küçük notların birleştirilmesiyle bu hale gelmiştir , bazı yerlerde kifayetsizlik ve aynı konunun tekrarı niteliğinde konular görüldüğünde hoş görmenizi bekliyorum. Ön yargılı ve iyice anlamadan gösterilecek yaklaşım tarzları , vermek istediğimiz mesajların alınmasına engel olacaktır. Burada bire bir kur’an ayetleriyle Allah u tealanın emirleriyle muhatap olunduğundan , sonuca gitmek daha çabuk olacaktır.
Bahsettiğimiz konular hakkında , gerçeklerden çok uzaklaşmış bir takım zihniyetlerin , fındık kabuğunu dahi doldurmayacak luzumsuz meseleler olduğunu düşünmesi son derece acıdır. Buradaki görüşlere itibar edilmese bile ayetlerin itina ile incelenmesi , zaman içersinde faydalarını gösterecektir.
İnsanların şirkten uzak , gerçek kur’an bilinciyle yaşamalarını arzu etmek kötü bir davranışmıdır ? Her söylenen sözün altında başka manâların ve tuzakların olduğunu savunarak , hem bana hemde Allah a iftira atmayınız. Bizler konular hakkında görüşlerimizi değil , Allah u tealanın beklentilerini en doğru şekilde yansıtmaya çalışıyoruz. Onun için eleştiri ve mücadelenizi daha kontrollü yapmanızı tavsiye ediyoruz . Kur’an a ve islam dinine yanlış açılardan bakmayı bir kıyıya bırakıp , bu yazıda önerilen açıdan dine yaklaşılmasını , günümüzün en akılcı çözümlerinden görüyoruz.
Bu görüşler yeni bir din , radikal tarz ile hareket eden kişilerin sahip olduğu fikirler veya dinde reform gibi gösterip , deforme etme niteliğinde değildir. Yaşanması gereken , kişiyi huzura götüren gerçeklerdir.
İsra suresinin 82. ayetinde “ Biz kurandan öyle ayetler indiririz ki , bunlar mü’min ler için şifa ve rahmettir. Zalimlerin ise ancak zararını artırır”.
Buyrularak , kur’an ayetlerine bakış açılarına göre , kişilerin kendilerini sınıflandırdığı anlaşılmaktadır. Ayetleri , bizlerden istenilen şekilde algılayıp kabullenmek , Rabbimizin beklentisidir. Sorunları temelinden aşma başarısını göstermenin ilk adımı , aklımızı kullanıp Allah ın kelamıyla , kendimizi nasıl geliştireceğimizin yolunu bulmaktır.
Kardeşlerim kurtuluşumuzun anahtarı , doğrudur - yanlıştır , haktır - batıntır demeden içinde bulunduğunuz dini akımlardan uzaklaşıp , gerçek ve ana kimliğimiz olan müslümanlık dairesi içinde birleşmektir. “ Biz zaten müslümanız , bu şekilde Allaha gidiyoruz” dedikçe kimse huzur beklemesin. Herkesi bu konuda düşünmeye , fikirlerini bu doğrultuda değiştirmeye, ayetlerden olan hissesini almaya davet ediyorum .
Kendi içersinde tadilat yapmadan , dış güçler üzerinde tahribat yapma anlayışını benimseyen zihniyetlerin , amacına ulaşması asla mümkün değildir. Durum böyle olunca , bir toplumun kendi üzerindeki kötü hali değiştirmeye yönelik çabalarda bulunmadan , Allah ın yardımda bulunmasını beklemek , gerçekleşmesinin mümkün olmadığı bir hayal olduğunun anlanması gerekmektedir.
Bizler , herkes bir yol tutmuş gidiyor görüntüsünü , herkesin yolu haktır hepsi Allaha gider yanlışını bırakıp , bizlerden asıl istendiği şekilde dinimizi yaşıyalım. Taklitçi zihniyeti bırakalım , dinimizi bize emredildiği şekilde yaşıyalım . Herşey herzaman yolunda gitmeyebilir, gerçekleri kabullenmeyen zihniyetler için fazla vakitte kalmamış olabilir. O nun için vakit kaybetmeden sizlerin hakikatı anlamanızı ve yaşamanızı umuyorum.
Burada kişi yada kurumları karalamaya veya çamur atmaya yönelik bir çalışma içersinde değilim , yaptığım tek iş meseleleri kur’an açısından değerlendirmektir. İşlemekte olan bu dağınık ve yanlış sistemin , tarafınızdan değiştirilmesine vesile olmaktır.
Sizlerdenden beklentim , zararın neresinden dönersek kârdır anlayışıyla hareket etmenizdir. Şimdiye kadar doğru olarak bilinen konuları bırakmak belki zor olabilir ancak , sonuçta Allahu teala dilediğine hidayet edecektir. Herkes tarafından birkez okunduğunda anlaşılamayan konular olabilir, sebat edilip art niyet aranmaksızın üzerinde çalışıldığı taktirde , mutlaka bir gün bu hizmeti taktir edeceksiniz.