Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İçki öğrenmeyi engelliyor hafızaya zarar veriyor (1 Kullanıcı)

Siyahgulsevdalisi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
2,046
Tepki puanı
0
Puanları
0
Amerikalı bilim adamları fareler üzerine yaptıkları araştırmalarda, alkolün bilinenden çok daha fazla zararlarının olduğunu ortaya çıkardı.
Louis Üniversitesi'nde yapılan çalışmalarda sekiz hafta boyunca farelere alkol verildi. Alkolün farede meydana getirdiği zararların başında, öğrenme yeteneğinin kaybı ve hafızada tahribat meydana geldi. Sekiz haftanın bitiminde alkol kesildi. Alkol kesildikten sonra da alkolün zararları on iki hafta boyunca farenin üzerinde devam etti.
Farelerde elde edilen bu veriler insana uyarlandığında şöyle bir sonuç çıkıyor. Altı yıl boyunca alkol alan bir insan, altı yılın sonunda içkiyi bıraksa bile, içkinin sonuçlarını dokuz yıl üzerinde taşır. Yani hafıza sorunu yaşar, öğrenme konusunda başarılı olmaz.

İÇKİ BEBEKLERİN SAĞLIKLI GELİŞİMİNİ
ENGELLİYOR
Hamile kadınların ya da hamile kalmadan önce kadınların içki kullanmaları durumunda dünyaya gelecek çocukların risk altında oldukları açıklandı.
Yine Amerikalı bilim adamlarının yaptıkları araştırmalar sonucunda, geçmişte içki kullanan anneden doğacak bebeğin enfeksiyona yakalanma riskinin çok yüksek olduğu tespit edildi.
Atlanta'daki doğum kliniklerinde 872 hamile kadın üzerinde yapılan araştırmalarda, alkolün ana rahmindeki bebek gelişimini olumsuz yönde etkilediği ortaya çıktı. Bebekteki bağışıklık sisteminin ve bebeğin diğer organlarının da sağlıklı gelişimini engellediği tespit edildi.
Sadece bebekler için değil, daha önce de yapılan araştırmalarda büyükler için de enfeksiyon riskini arttırdığı biliniyordu.

BÜTÜN KÖTÜLÜKLERİN
ANASI İÇKİDİR
Trafik kazalarının önemli bir kısmı alkollü araç kullanmaktan meydana geliyor. Alkol ocakları söndürüyor, aileleri dağıtıyor. İnsanların sağlıklarını ellerinden alıyor. İçki içilen toplumlardaki suç işleme oranı ile içki içilmeyen toplumlardaki suç işleme oranı arasında yüzde yüzden fazla fark bulunmaktadır.
Ramazan ayında yapılan bir araştırmada, bu ayda suç işleme oranlarında yüzde seksene yaklaşan bir düşüş olduğunu ortaya görülmüştür. Bir hadisi şerifte buyrulmuştur ki:
"Bütün kötülüklerin anası içkidir."
Ramazan ayında oruç tutanlar, orucundan dolayı; oruç tutmayanlar da oruca saygılarından dolayı içki kullanımında yüzde doksana varan bir azalma olduğundan, bu oran direk olarak suçların işlenmesine de yansımaktadır.
İçki insanın ve insanlığın en büyük düşmanlarından biridir. Bu gerçek tüm dünyada aklıselim herkes tarafından kabul görmüştür.


DEVLET HALKINA
KÖTÜ ÖRNEK OLUYOR
İçkinin gerek ferde, gerekse topluma verdiği zarar bu kadar aşikâr ve bilimsel verilerle ortada olmasına rağmen, devlet içkiyi özendirir, teşvik eder şekilde icraatları niçin yapar?
Devletin tüm davet ve kabullerinde alkollü içkiler su gibi tüketilir. Devletin üst düzey yöneticileri, zaman zaman davet ve toplantılarda alkol krizine girdiğini esef ve üzüntü ile görüyoruz.
Devlet elinde bulunan halka açık mekânlarda içki bulundurmak zorunluluğu var. Eğer bir devlet kuruluşunda içki bulunmazsa, o kuruluşun sorumlusu için irticacı olup olmadığı konusunda araştırmalar başlar.

UÇAKTA

İÇKİ KRİZİNE GİREN GAZETECİ
Ülkemizin, iri kıyım gazetelerinden Hürriyet'in genel yayın yönetmeni, uçakta içki krizine girdi. Ertuğrul Özkök, Başbakan'ın Amerika ziyaretine katılmış, ziyaret dönüşü uçakta içki krizine girmiştir. Uçak havada yol alırken, uçakta yapılan tüm aramalara rağmen, bir tek damla içki dahi bulunamadı. Yanında bulunan arkadaşları, Özkök'ü sakinleştirdiler. "Sabret geldik, sabret geldik." temennileri ile uçak Yeşilköy'e indi.
Bundan sonra ne mi oldu…? Bilinmez, ama herhâlde Özkök kendini bir meyhaneye atmıştır.


BAŞBAKANLIK'TA

İÇKİ KRİZİNE GİREN GENERAL
Bundan yıllar önce Başbakanlığın verdiği bir yemekli toplantıya devrin Deniz Kuvvetleri komutanı katılır. Toplantıda içki sevisi yapılmaz. Masada içki olmadığını gören paşa sinirlenir. Çünkü paşa içki krizine girmiştir. Görevlileri azarlar: "Bana rakı bulup getirin!" Görevliler de bir şişe rakı bulur ve paşaya servis yaparlar.
Paşa bu krize uçakta yakalansaydı ne olacaktı? Allah korudu da, uçakta paşanın başına böyle bir hâdise gelmedi.
Amerikalı bilim adamlarının yaptığı araştırmalar doğru ise, genel yayın yönetmeni, paşa ve onların durumunda olanların ciddî öğrenme, algılama ve hafıza problemleri var demektir. Ülkemizin bugün bulunduğu durumu düşündükçe Amerikalı bilim adamlarının yaptıkları tespitlerde ne kadar haklı ve doğru oluklarını daha iyi anlıyoruz.

CUMHURBAŞKANI'NIN TERÖR ÖRGÜTLERİNE
KARŞI SEMPATİSİ Mİ VAR?
Ahmet Necdet Sezer Cumhurbaşkanı seçildikten sonra, Cumhurbaşkanlık yetkisini kullanarak 266 mahkûmu affetti. Bu affedilen mahkûmlardan 187 tanesi terör mahkûmu idi. Daha açık bir ifade ile Ahmet Necdet Sezer'in affettiği mahkûmlardan bir kısmının mensup olduğu örgütler şunlardır:
DHKP–C, 35 mahkûm
TİKB, 28 mahkûm
TKPML–TİKKO, 23 mahkûm
MLKP, 16 mahkûm
DEV–SOL, 17 mahkûm
PKK, 4 mahkûm
THKP–C, 13 mahkûm
TDP, 2 mahkûm
TKİK, 2 mahkûm
TKEP, 2 mahkûm
TDKP, 2 mahkûm
Ahmet Necdet Sezer'in affettiği teröristlerden on tanesi daha sonra güvenlik güçleri ile girdikleri çatışmalarda ölü olarak ele geçtiler.
Bu tabloyu gördükten sonra, affedilen diğer teröristlerin şu anda nerede oldukları merak konusudur? Şüphesiz örgütleri ile birlikte, terör hareketleri içindedirler ve askerimize, polisimize, halkımıza karşı terör eylemi yapmanın ya da pusu kurmanın çalışmaları içinde bulunmaktadırlar.
Ölü olarak ele geçen teröristlerin içinde yapılan kimlik tespitlerinden anlaşıldı ki, ölü on terörist cezaevinden Cumhurbaşkanı'nın affetmesi ile çıkmıştır.
Şırnak'ta yola döşenen mayının, affedilen teröristler tarafından döşenmediğini kim söyleyebilir? Dört askerimiz şehit oldu. Ahmet Necdet Sezer'in hiç vicdanı sızladı mı acaba?

MÜSLÜMANA AF YOK
Son günlerin güncel tartışma konularından biri Osmanlının son sultanı Vahdettin vatan hainimi yoksa vatan dostu mudur? Bu konu üzerine birçok şey söylendi yazıldı. Sultan Vahdetini vatan haini gösteren resmî tarihtir. Resmî tarihin kutsal kitabı Nutuk'ta, Sultan Vahdettin'le ilgili ciddî suçlamalar bulunmakta, Nutuk'ta Vahdettin'in vatan hainliği kesinlik derecesinde vurgulanmaktadır.
Resmî tarihin kutsal kitabı Nutuk'taki Vahdettin aleyhine yer alan bu suçlamalara, en ciddî cevap Sultânu'ş–Şuarâ Üstad Necip Fazıl Kısakürek'ten gelmiştir.
Uzun araştırma ve çalışmalar sonucunda yazdığı "Vatan Haini Değil–Büyük Vatan Dostu Vahidüddin" adlı kitabı 1968 yılında yayımlandı. Kitap yayımlanmadan önce devrin günlük gazetelerinden olan "Bugün" gazetesinde tefrika edildi. Gazetede yayımlanmasından sonra, kitap olarak ilk baskısı yapıldı.
Kitap piyasaya sürüldükten bir müddet sonra toplatıldı ve aleyhine dava açıldı. Bundan sonra "Vatan Haini Değil–Büyük Vatan Dostu Vahidüddin" adlı kitabı sebebiyle Necip Fazıl Kısakürek ile yargı arasında mücadele başlar. Bu mücadele de bazen Üstad üste çıkar, bazen yargı. Bu kavga Üstad, Hakk'ın rahmetine kavuşuncaya kadar devam eder. Gün olur Üstad beraat eder, gün olur ceza alır, affa uğrar. Gün olur kitap toplatılır.
Bir şey var ki, o da Üstad doğru bildiği yoldan şaşmaz, baskılara ve dayatmalara karşı dik duruşunu bozmaz. O inandığını yazar ve yazdığının da arkasında durur.
Bu şekilde on iki Eylül'e gelinir. 12 Eylül öncesinde alınmış bir mahkûmiyet kararı vardır. Bu mahkûmiyet kararı 1982 yılında Temyiz tarafından onanır.
O sıralarda Üstad ciddî bir rahatsızlık içindedir. Rahatsızlığının ciddî olduğu doktor raporları ile belgelenerek devrin cunta lideri, Kenan Evren'e sunulur. Kanunların Cumhurbaşkanlarına verdiği affetme yetkisini Üstad için kullanması istenir. Fakat Kenan Evren bu haklı talebi reddeder.
1983'ün ilk aylarına gelinir. Üstad'ın hastalığı ilerlemiştir, evinden çıkamamakta ve sürekli doktor kontrolü altındadır. Yasanın verdiği hak kullanılır ve ceza dört ay ertelenir. Bu erteleme süresinin bitiminde cezaevine girmekten başka çare görünmemektedir.
Mekânı cennet olsun, asrın en büyük şair, düşünce ve dava adamına yapılan bu zulüm, bu haksızlık unutulur gibi değildir. Bir yanda yürüyemeyecek, kendi hizmetini göremeyecek derecede hasta, diğer anda yaşı seksene gelmiş bir ihtiyar…
Böyle bir insan için cunta lideri yetkisini kullanmıyor. Artık ceza infaz edilecektir.
İşte bu anda, Zat–i Zülcelâl ferman ediyor. Üstad'ın yıllar önceki feryadı gibi, "Durun kalabalıklar bu sokak çıkmaz sokak…"
"Kulumu rahat bırakın, onu sizin zulmünüzden azat ettim. Sizin gücünüz onu zindanlara atmaya yetmez, onu ebedî cennet yurduma alıyorum."
1983 yılının Mayısında rahmet–i Rahman'a kavuşur. Hakkı yazıp savunduğu için üzerinde ceza mahkûmiyeti olduğu halde rahmet–i Rahman'a kavuşur… Allah'ın rahmeti üzerine olsun, mekânın cennet olsun. (Âmin.)

Geri Dön
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt