Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İçinden geçeni paylaş... (1 Kullanıcı)

Çeşm-i Bülbül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2009
Mesajlar
13,384
Tepki puanı
6
Puanları
0
Bu zamane çocuklar ayrı bi hoş...
Kardeşime diyorum ki ütü yapıyorum su getir...
Verdiği cevap şu; ben ütünün hizmetçisi miyim neden ona su getireyim...

oyy ooyyy =))

-----

Bu arada nadas abim inşaALLAH iyidir...
Bir gün boyunca foruma girmemezlik hiç yapmazdı...

----

ve bi içimden geçen daha :D

aaa inanmıyorum ibra online heyecan yaptııım :D alışık değiliz online görrmeeyeee :D
 

KatrePare

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Tem 2011
Mesajlar
4,014
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
29
[ Hasretligim falan deme vataninda yasiyorsan...
Git hasreti vatanindan kopana sor !
 

ibra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Eyl 2009
Mesajlar
6,106
Tepki puanı
14
Puanları
38
Yaş
31
Konum
Konya
Bu zamane çocuklar ayrı bi hoş...
Kardeşime diyorum ki ütü yapıyorum su getir...
Verdiği cevap şu; ben ütünün hizmetçisi miyim neden ona su getireyim...

oyy ooyyy =))

-----

Bu arada nadas abim inşaALLAH iyidir...
Bir gün boyunca foruma girmemezlik hiç yapmazdı...

----

ve bi içimden geçen daha :D

aaa inanmıyorum ibra online heyecan yaptııım :D alışık değiliz online görrmeeyeee :D

öyle çocuk az olunca ondan kaynaklanıyor sanırım :D :)

Sen ütüdemi yapyorsun :D MaşaALLAH MaşaALLAH :)

iyidir iyidir inşaALLAH :)

:D online olmak,olabilmek çook güzel :)



avatar98942_74.gif
Benim içimdende şu foroğraftaki çocuk :a12::a15: ayyynı Çeşm-i Bülbül ün karakterini gösteriyor :D demek geçti :) - Yoksa senin küçüklüğünmü ? :D
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
35
Konum
.........
Rousseau birinci gezintisini, uzun süredir içinde bulunduğu; maddi ve manevi durumunu, insanlardan kopuşunu ve “Ben kimim?” sorusunun cevabını aramakla geçirir.

Rousseau’yu, yaşamının maddi ve manevi yönlerini sorgulamaya götüren sebep, çağdaşlarıyla yaşadığı problemlerdir. Çağdaşlarının gözünde kendi deyimiyle “Bir canavar, insanları zehirleyen bir şahsiyet, bir katil, insanlığın tiksinilen prototipi, ayak takımının oyuncağı” olduğundan bahseder. Oysa önceleri ona “insanların en seveceni, en cana yakını” diyen de onlardı. Neydik ne olduk dercesine, insanların algısındaki kendi hakkındaki bu negatif değişimin, dönüşümün nedenlerini anlayamaya gayret eder. Bunu çağdaşlarını suçlayarak yapar. Onlar hakkında şöyle der “Duyarlı ruhuma hangi üzüntünün daha çok dokunabileceğini araştırdılar”, kulağa oldukça paronayakça gelen karamsar bir cümle. “Kendileri istemeseler de, onları sevebilecektim; sevgimden ancak insan olmaktan çıkmak yoluyla kurtuldular. Öyle istediklerine göre, şimdi benim için yabancı, adı sanı bilinmeyen insanlar onlar; birer hiçler!” hissettiği ise yalnızlık ve kimsesizlik.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
35
Konum
.........
Önceden çevresi tarafından onaylanan Rousseau; artık onaylanmamakta ve bu durum onu rahatsız etmekte, üzmekte, yalnız ve kimsesiz hissettirmektedir. “Onlardan ve her şeyden sıyrılmış bulunan ben neyim?” diye sorarak asli korkusuyla yüzleşmeye, kendisiyle buluşmaya çalışır. Düşündükçe, aslında bu durumun, 15 yıl gibi uzun bir dönemi kapsadığını fark eder. Kendi deyimiyle “yine de düş gibi geliyor” derken aslında içinde bulunduğu durumu kabullenmediğini dillendirmektedir. Sindirim güçlükleri rahatsızlığı çekmesi, yaşadıklarını sindiremediğinin en açık göstergesidir. Bedeni dürüstçe tepki vermekte, belki ona yaşadığı durumdan çıkma yollarını aralamaktadır. Rousseau ise, bedeninden gelen sindirim ve uyku problemlerini dinlemek yerine; geçen 15 yılın muhasebesini yapar. Özneldir, 10 yılını, içine itildiği durumdan kurtulma çabalarıyla harcadığı ve 10 yıl boyunca çırpındığı için kızgındır. “Şaşkınlık ve katlanamayış, beni on yıldır dinmeyen bir sabuklama nöbeti içine attı. Bu sürede de yanlış üstüne yanlış, budalalık üstüne budalalık yaparak, önlem almadığımdan; açık sözlü, sabırsız ve çabuk kızar bir kişi olduğum için çırpındıkça daldım ve düşmanlarıma, bana yeni yeni kötülükler etme konusunda, asla savsaklamadıkları fırsatları verdim.” Kendine kızar. Onun tabiriyle “başına gelen felaketleri” önceden kestiremediği için tek suçlu vardır. O da kendisi.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
35
Konum
.........
Bahsettiği felaket ise, kendi hakkında çağdaşlarının söyledikleridir. Her insan kendi davranışları karşısında muhatapların verdiği tepkileri kendine özgü şekilde algılar, yorumlar ve farklı şekilde tepkiler gösterir. Kimileri muhatapların davranışlarını, yaşamdaki olumlu veya olumsuz olayları kendi davranışlarına bağlı olarak algılarken (İç Denetim Odağı), kimileri kendi davranışlarından bağımsız olarak algılar ve her şeyi kendi dışındaki güçlerde kader, şans, diğer insanlar… da arar (Dış denetim Odağı). Rousseau’nun neredeyse 10 yıl boyunca başına gelen olumsuz olayların sebebini kendi dışındaki güçlerde aradığı; yani dış denetim odağını kullandığını, iç denetim odağına geçemediğini söylemek yerinde olacaktır diye düşünüyorum. Nitekim O, başına gelenlere yine de düş gibi geliyor derken, uyandığında her şeyin eski haline dönmesi beklentisini taşıyor; yine dış denetim odağını kullanıyordu.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
35
Konum
.........
Fakat bu çırpınışlarının ödülünü almadığı gibi, durumu daha da kötüye gitmiş, yaşadığı hal, bataklıktan çıkmak için çırpınan insanın, çıkmak isterken dibe doğru batışına benzemiştir. Kendini sorgulamaya, geçmiş davranışlarını değerlendirmeye devam ettikçe fark eder ki, insanlardan kopuş, yazgısına boyun eğmeye karar verdiğinde başlamıştır. “Sonunda, çabamın yararsızlığını, boşuna üzüldüğümü görüp, geri kalan tek karara vardım ki, o da yazgıya başkaldırmadan boyun eğmekti. Acı ve boşuna bir karşı koymanın yorgunluğuyla uzlaşamayan o her şeye katlanmanın verdiği dinginlikle derdimi unutabildim.” Der.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
35
Konum
.........
Yazgıya boyun eğme kararını (Kabul algısı) bilinçli bir seçimle aldığı yanılgısına düşerek, yeni savunma mekanizmaları geliştirdiğini görürüz. Rousseau hüzünlüdür, ona göre kararını mutluluk içinde almamış üzüntülü şekilde seçmiştir; yine de mutsuzluklarının avuntusunu bu kararla bulduğundan ve huzura erdiğinden bahseder. Peki Rousseau neden yazgısına daha en baştan boyun eğmemiş ve huzura bir an önce kavuşmamıştır? O, içinde her zaman kamuoyunun lehine döneceğine dair ufakta olsa bir ümit taşıyordu. Umudunu yitirdi. Kanadı kırıldı. Kendi deyimiyle, aleyhine dönen dolapların gerçek boyutlarını kavradı, işte o vakit içindeki o ufacık ümit ışığı söndü ve değişmez yazgısını görüp ona kayıtsız şartsız boyun eğdi. Ona daha önce Sözleşmeler adlı eseri yazdırtan da bu umuttu.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
35
Konum
.........
Rousseau’nun dış denetim odaklı olmasının yanı sıra “öğrenilmiş acizlik” durumu yaşadığı apaçıktır. Uğraşların çekilen acıyı artırmaktan başka işe yaramadığı durumlarda, çoğu insan gibi artık bir şey yapamayacağına, elinden bir şey gelmediğine inanmaya başlamıştır. Deneyimlerinden öğrendiği buydu. İnsan, inandığı gibi yaşar. Rousseau da inandığı gibi yaşadı; acıdan kaçınma yönünde bilinçli olarak aldığını iddia ettiği bu karar, onun bilincini korumaya hizmet eden savunmadan başka bir şey değildi. Tıpkı Stoacılar gibi kaderciydi, bununla beraber; kaderciliği kendi iradesine hiçe saymak olarak değil, yalnızca gücünü aşan konulara ilgi duymamak olarak niteliyordu.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
35
Konum
.........
Oysa, olumlu ya da olumsuz olayların kendi dışındaki başka güçlerce denetlendiği; hazza yaklaşma (çağdaşlarının gözünde eskisi gibi olma, eski prestijine kavuşma) ya da acıdan kaçınma konusunda kişisel çabaların etkili olamayacağı beklentisini taşıyor olması da, dış denetim odağını kaydıramamasından kaynaklıdır. Denetim odağını değiştirememesi problemlerin içine iyice saplanıp kalmasına sebep olmuştur. Eğer o devirde psikoterapistlik olsaydı, belki de bu durumdan kolaylıkla çıkabilecekti. Rousseau ise başına gelenleri kader olarak kabul etti. Başına gelenlerde kendi payı yoktu, o duyarlı bir ruhtu. Diğerleri onu incitmek, can evinden vurmak için ar-ge çalışmaları yürüttü.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
35
Konum
.........
Onay beklentisi içindeydi. Belki bunu kendine itiraf edemedi. Onay beklentisi içinde olduğunu kabul etmiş olsaydı, onaylamadığı çağdaşları tarafından, onaylanmayacağını fark edebilirdi. “Senden nefret ediyorum” diye haykıran kişinin karşı tarafın “Seni seviyorum” demesini beklemesi ve “Ben de senden nefret ediyorum” cevabını aldığında çileden çıkması gibi, çağdaşlarıyla kapalı iletişim kalıbını kullanmış “Kızım sana söylüyorum gelinim sen duy”, “Ben leb demeden sen leblebiyi anla” yı oynamıştır. Onaylamadıkları için kızdı. Kendi onaylamadığına dönüp bakmadı. Suçladı. Etiketledi. Kendisine yapılmasını hazmedemedi. İğneyi kendine çuvaldızı etrafına batırmaktansa, tüm sorumlulukları onlara attı. Kendiyle buluşmak adına geçirdiği ilk gezintisini, kendinden ayrışık geçirdiğini göremedi.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
35
Konum
.........
Çağdaşlarının her daim onun aleyhinde plan yapıyor olma gibi büyüklük sanrıları içinde üstünlük kompleksine girdiğini, onların yaptıklarının aslında nefsine ağır geldiğini ve onlar hakkındaki tüm hezeyanlarının nefsinden olduğunu göremedi. “Acımasız düşmanlarım, bana çektirme konusunda daha başka düzenler düşünürken birini unuttular ki, o da her seferinde yeni bir darbe indirerek acımasızlıklarının etkisini sürekli tazelemekti. Bana ufak bir umut ışığı bırakmak becerisini gösterseydiler, bu umut sayesinde beni hâlâ ellerinde tutar, oyalayabilir, gerçekleşmeyen bekleyişimle beni yeni bir üzüntüye mahkûm edebilirlerdi. Ancak, ellerindeki araçların hepsini birden kullanmadan tükettiler; bana hiçbir şey bırakmamakla kendilerini de her şeyden yoksun ettiler. Beni boğdukları kara çalma, alay, rezillik ve aşağılanma ne artabilir, ne de eksilebilir; ne onlar yeğinleştirebilirler, ne de ben bundan sıyrılabilirim. Perişanlığımı en son sınırına vardırmakta öyle çok çabaladılar ki, bütün insan gücü, cehenneme özgü bütün hilelerin yardımıyla bile, ona hiçbir şey katamaz. Beden sızısı bile bu acıyı çoğaltacağına avutur, beni inletirken içimi çekmekten kurtarır; vücudumun parçalanması yüreğimin parçalanmasını durdurur.”
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
35
Konum
.........
Kişisel sorumluluğunu almadı, bu durumun kendi algılarına dayandığını fark edemedi. “Beni daha kötü bir duruma getiremeyeceklerine göre, yeni korkulara düşüremezler. Kaygı ve korku, işte sayelerinde kurtulduğum iki belâ; bu da bir kazançtır.” Derken ya da “Düşmanlarım, düşmanlıklarının bütün araçlarını hesapsızca tüketmekle, bana öyle bir iyilik ettiler; beni egemenlikleri altında tutamaz oldular. Ben de artık onlarla eğlenebilirim.” Derken ve “İnsanlar bundan sonra bana dönseler de, beni bulamayacaklardı. Onlarla ilişkilerim, bana aşıladıkları beğenmezlik yüzünden hem anlamsız, hem de benim için bir yük olacaktı; yalnızlığımda onlarla birlikte yaşamakta bulamayacağım bir mutluluk buluyorum; insanlar, toplum yaşamının bütün zevkini yüreğimden kopardılar. Artık bu yaşta o zevki duyamam; iş işten geçti. Bundan böyle iyilik de kötülük de etseler, onlardan gelen her şeye karşı ilgisizim; ne yaparlarsa yapsınlar, karşıtlarım benim için bir şey yapamazlar.” Algısında ya da düşüncelerinde yapacağı en ufak değişim bile her şeyi daha iyi hale getirebilecekken algıları çarpıtmaya devam etti, akla uydurdu, inkar etti, kendine olumsuz etiketler yapıştırdı, düşünce örüntülerini fark etmek yerine kendinden büsbütün ayrıştı. Çağdaşlarının onu anlamadığından dem vururken aynını kendine yaptı. Kendini anlamadı.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
35
Konum
.........
Rousseau, “Gerçek dertler beni daha az etkiler; uğradığım dertlere katlanırım, ama korktuklarıma asla. Onlar telâşlı düşlemimle türlü biçimlere girer; genişler, büyür; onları beklemek, karşılaşmaktan daha korkunçtur; tehdit, vuruşun kendisinden daha kötü. Ama gerçekleştiler mi düşlemlikleri yitip asıl niteliklerini bulurlar.” Der. Aslında yaşadıklarını düş gücüyle bezediğini, kendine işkence ettiğini görmüş müydü? Görmesi, onu düşünüş şeklini değiştirmeye iter miydi bilmem ama kendisine gerçekten çok acı vermiş. Ciddi bir onay beklentisi içinde olduğu, bırakın çağdaşlarını doğmamış olanların bile onayına ihtiyaç duyduğu görülüyor. Yaşadığı son 15 yıl içinde yaşadıkları için şöyle der “Geleceğe bel bağlıyor, daha insaflı bir kuşağın, bugünkü kuşağın benim için verdiği yargıları ve bana uygun gördüğü davranışı inceleyerek, kendisini yönetenlerin hilesini ortaya çıkaracağını ve sonunda beni olduğum gibi göreceğini umuyorum.” Seni seviyorum Rousseau dede. Gerçekten seviyorum. Seni tanımış olmayı çok çok isterdim; lakin kendine kendin işkence etmişsin, onlar durmuş sen durmamışsın. Kendine yaptığın düşünsel işkenceleri o-nay-la-mı-yo-rum. Eğer yaşasaydın sana “Batı’nın Acıların Çocuğu Küçük Emrah’ı, pardon Küçük Rousseau’yu oynamaktan lütfen vazgeç.” derdim.
 

sahaff

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Kas 2009
Mesajlar
276
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Günün adamı olmaya çalışma, hakikatin adamı olmaya çalış..

Çünkü gün değişir, hakikat değişmez..


Mevlana
 

kardelele

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Ocak 2009
Mesajlar
15,425
Tepki puanı
28
Puanları
0
Yaş
56
Konum
istanbul
Aleyküm selam ,
hayırlı sabahlar diliyorum.
Allaha emanet olun.
Selametle kalın.
 

kardelele

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Ocak 2009
Mesajlar
15,425
Tepki puanı
28
Puanları
0
Yaş
56
Konum
istanbul
Yüz'de ısrar etme, "Doksan da olur".
İnsan dediğinde, "Noksan da olur"...
Sakın büyüklenme, "Elde neler var".
Bir ben varım deme, "Yoksan da olur".
Hatasız Dost Arayan Dosttan da olur....
Mevlana
 

Çeşm-i Bülbül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2009
Mesajlar
13,384
Tepki puanı
6
Puanları
0
öyle çocuk az olunca ondan kaynaklanıyor sanırım :D :)

Sen ütüdemi yapyorsun :D MaşaALLAH MaşaALLAH :)

iyidir iyidir inşaALLAH :)

:D online olmak,olabilmek çook güzel :)



avatar98942_74.gif
Benim içimdende şu foroğraftaki çocuk :a12::a15: ayyynı Çeşm-i Bülbül ün karakterini gösteriyor :D demek geçti :) - Yoksa senin küçüklüğünmü ? :D

Çocuk mu az etraf dolu ya :D
İbra sinirlendirme beniii :D

Arama kurtarma çalışmalarına başlayacağım sonunda akşama kadar alamazsam haber :D

Yazık sanada ya :D
ibra benim karakterim nasıl çok merak ettim kesin olan birşey var ikimizde avatarda ki çocuğu aynı yorumlamamışız :D
Ama bu sefer cinsiyet konusunda eminim :D

yoook ya ben böyle tatlı değildim :D


aynı şeyi inan ki ben de düşünüyordum :)

bu arada senin avatar'ı da çok beğendim :a26:

Alla alla avatarımda ne var ki böyle düşünüyorsunuz merak ettim :D

İçimden geçen cevap verdiğim iki kişinin de bu mesajı görme ihtimali sadece bir ihtimal :D
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt