Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İçinden geçeni paylaş... (1 Kullanıcı)

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
51
8 gündür haber alınamayan Adem Özköse'nin eşi Raziye Nur Özköse'den duygu dolu satırlar... “Biz Hakka teslim oldukça özgürleşenleriz. Ne zulmederiz ne de zulme boyun eğeriz.” kaynak: medya kulisi
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
51
Dün çimen benim ayaklarımın altındaydı bugün üstümde bitiyor. Görüyor musun? Toprak günahlardan başka her şeyi örtüyor. ! [Mevlana]
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
baranyenilogo.gif
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
35
Konum
.........
Hayatı biriktiremezsiniz; ya her anını yaşayacaksınız, ya da ziyan edeceksiniz.

Dümdüz bir soru size: Akşamları evde ne yapıyorsunuz?
Koltuğa uzanıp, hiç tanımadığınız Amerikalı dedektiflerle, hiç tanımadığınız Amerikalı haydutları mı kovalıyorsunuz?
Yoksa yerli dizilere kaptırıp hiç bilmediğiniz konaklarda yaşanan hayatları mı seyrediyoruz?
Dört saat televizyon seyretmenin sekiz saat çalışmak kadar beyni yorduğunu biliyor musunuz?
İki türlü hayat var:
1. Yaşanan hayat,
2. Seyredilen hayat,
Akşamlarınız televizyona kilitliyse, bilin ki, Hayatı sadece seyrediyorsunuz!
Akşamları evde ne yapıyorsunuz? Akşamlarınızı nasıl geçiriyorsunuz?
“Pek çoğu gibi biz de çekirdek çıtlatıp saatlerce televizyon izliyoruz” diyorsanız,
durup bir düşünün lütfen; dünyaya birkaç kez daha geleceğinize mi inanıyorsunuz?
Böyle bir şey olsaydı, şimdiki hayatımızın bir bölümünü ziyan etmek şimdiki kadar acı sonuçlar doğurmayabilirdi belki.
Ne çare ki sadece bir hayatımız var. Bu da maalesef, çok kısa. Ortalama altmış yılın yirmi yılı uykuda geçiyor. Kalan kırk yılın yirmi yılı çocukluk, eğitim, vesaire…
Son yirmi yılı da ziyan edersek, bize yaşanacak bir şey kalmaz.
Akşamlarınızı sadece televizyona veriyorsanız, sayılı nefeslerinizden bir bölümünü çöpe atıyorsunuz demektir!
Çünkü televizyon izleyen kişi hayatta değildir, zira hiçbir şey yapmamakta, hiçbir değer üretmemektedir; bu da bir anlamda yaşamamak sayılır.
Ne mi yapmalı?

Ailece kitap okuyun, sohbet edin:
Nasıl tanıştığınızı, ilk nerede görüştüğünüzü, sıkılıp sıkılmadığınızı, nerede nasıl evlendiğinizi, nikâh şahitlerinizi, düğününüzü anlatın çocuklarınıza, onları hem dinleyin, hem de okumaya çalışın.

Gezin:
Gezmek için ille de bir maksat olması gerekmez, en büyük maksat hayatı paylaşmaktır. Yakınsanız deniz kenarına inin, ayaklarınızı denize sokun ve becerebiliyorsanız taş sektirme yarışına girin. Sonra da güneşin pembe gülücükler saçarak batmasını seyredin. İnanın televizyon seyretmekten çok daha keyifli ve dinlendiricidir.
Ormanda hep birlikte yürüyün, ağaçlara isim takın, yol boyu açan çiçekleri sevin ve çocuklarınıza bunlarla sevmeyi öğretin. Ama bilin ki hayat öğrenmek ve öğretmekten ibaret değildir. Dinlenmek, eğlenmek gibi olgular da hayatın bir parçasıdır. Çocuklarınızla ilişkilerinizde asla öğretmen tavrı takınmayın. Onlarla arkadaşlık etmek dünyanın en keyifli işidir.

Akraba ve komşularla ilgi bağı kurun:
Onlara ya gidin, ya da onları size davet edin. Sohbetiniz televizyonsuz olsun ki tadı çıksın. Birbirinizi gerçekten tanımaya çalışın. Bilirsiniz, “Komşu komşunun külüne muhtaçtır.”

Kültürel ve sanatsal etkinliklere katılın.
Hayatınızı biraz olsun renklendirecek başka şeyler de bulabilirsiniz. Yeter ki isteyin. Bir şeyi çok isterseniz, Allah sebebini halk eder ve çok istediğiniz şeye ulaşırsınız. “Olmaz ki” diye düşünüp taleplerinizi ertelerseniz, hiçbir yere ulaşamazsınız.
Aile bağlarının güçlenmesi, paylaşacak şeylerin çokluğuyla mümkündür. Ne kadar çok şey paylaşırsanız aileniz o kadar güçlenecek, o kadar diri duracak ve mutlu olacaktır.
Hatıra defterine televizyon dizilerini yazamazsınız. Oraya ancak yaşadıklarınızı yazabilirsiniz.
Her gün bir şeyler yaşamalı ve bunları deftere geçirerek geleceğe tarih düşürmelisiniz.

Bugün öyle bir hayat yaşayın ki, yarına da kalsın. Torunlarınıza filan anlatacaklarınız olsun. Ayrıca unutmayın ki; Hayatı biriktiremezsiniz, ya her anını yaşayacaksınız, ya da ziyan edeceksiniz.
Artık cevap gelsin:
Akşamları ne yapıyorsunuz?..

Yaşıyor musunuz, yoksa seyrediyor musunuz?
 

TakeOne

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
31 Eki 2008
Mesajlar
6,069
Tepki puanı
43
Puanları
48
Konum
Ankara
İnsan düşmanına aşık olurmu. Hepimiz şeytana, kendi şeytanlarımıza aşık olmuşuz. Allah demiyormu, şeytan sizin apaçık düşmanınızıdr. Onun adımları takip etmeyin.
 

kardelele

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Ocak 2009
Mesajlar
15,425
Tepki puanı
28
Puanları
0
Yaş
56
Konum
istanbul
''Yaşamak Su Misali Akıp Giderken, Bize Kalan Bir Vefa, Bir Selam, Bir de Habersiz Yapılan Güzel Duadır...''

KALBİ SELAM VE DUA İLE HAYIRLI HAFTALAR DİLİYORUM.
SELAMETLE KALIN.
 

Nadas06

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Ocak 2012
Mesajlar
4,313
Tepki puanı
7
Puanları
0

En önde O...
Fahri kainatın muhterem zevcesi..
İslamdan önceki vasfı Tahire yani temiz;
İslamdan sonraki vasfı Kübra yani büyük....
Müminlerin annesi Temiz ve büyük Hz. HATİCE...

Anneleriyle birlikte islama girdiler peygamberin gül çiçekleri....
Rukayye, Zeynep, Ümmü Gülsüm, Fatıma

Fatıma, başlı başına bir şiir..
Fatıma,peygamberden bir parça,
Fatıma babasının annesi...
 

Nadas06

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Ocak 2012
Mesajlar
4,313
Tepki puanı
7
Puanları
0

Muhammed, yaralı ceylanım kapatma gözlerini...
Muhammed, kurbanın olayım bırakma elimi...
Muhammed, ne olur duy beni, Baba gel gidelim de..
Daha çok, görecek günün var ...
Acelen ne diye...
Kapıda annen bekliyor, yolunu gözlüyor...
Muhammed, Muhammed...
 
T

tevbekarım

AZ ÖNCE DURSUN ALİ ERZİNCANLI'nın MAHŞER İ DİNLEDİM....YA RABBİ BİZİDE EFENDİMİZİN (ALEYHİSELATÜ VESSELAM) ÜMMETİM DEDİKLERİNİN İÇİNE KAT RAZI VE HOŞNUT OLDUĞUN AMELLER NASİP EYLE
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
35
Konum
.........
Şişşşt, n’aber. Tanıdın mı beni? Benim ben, içindeki çocuk. Tanıştığımıza memnun oldum. Azcık bana kulak verirsen, seni de memnun edebilirim.

Beni her gün biraz daha fazla ihmal ettiğinin farkındasın sanırım. Çok üzüyor bu beni. Sanki ben hiç yokmuşum gibi işe gidiyorsun, yemek yiyorsun, arkadaşlarınla buluşuyorsun… Beni, içindeki çocuğu ancak canın sıkıldığında, depresyona girdiğinde ya da evde hasta yattığında hatırlıyorsun. Peki, beni gerçekten önemsiyor musun? Ne istediğim umurunda mı?

Önce annen ve baban beni parça parça unuttu, sonra da sen onların bıraktığı kısımlarımı unuttun. Ama hatırlaman gerek.

Dur sana kendimi biraz daha yakından tanıtayım. Ben senin hayallerinim, rüyalarınım, düşlerinim… Ben, parka gitmekten acayip zevk alan, dondurma diye tutturan, oyun oynamadan duramayan sen’im. Aynı zamanda sevildiğini hep bilmek, hep hissetmek isteyenim. Elimin tutulması, başımın okşanması en büyük besinim. Tabi bi de elma şekerim…

Yetişkin olman, kocaman dertlerle boğuşman, devasa holdingleri yönetmen hiç mi hiç umurumda değil. Bunlar neden beni unutmana bahane olsun? Yetişkinler neden bir çocuk gibi zevk alamasın yaşamaktan? Büyümek, niçin içerdeki çocuğun çenesini kapaması demek olsun?

İnan bana, büyüklerin dünyası, yaşamak için hiç de kolay bir yer değil. Hoşlanmadığın insanlarla yemek yerken karnımı nasıl da tıka basa doldurduğunda ne hissediyorum dersin? Hazım güçlüğü çekmen ve kilo alman bana verdiğin bu sıkıntıdan olmasın sakın!

Problemlerinin kaynağı hakkında bir fikrin var mı? İyi arkadaşlara ihtiyacın var. Övgülere ihtiyacın var. Beğenilmeye ihtiyacın var. Kabul! Ama benimle dost olabilirsen, başkalarından beklediğin olumlamalara çok daha az gereksinim duyacağını biliyor musun?

Duygularına, sezgilerine, içinden sana seslenen minik uyarılara kulak verdiğinde beni yatıştırmak ve doyurmak için dışarıdan bir şey bulup getirmene gerek kalmayacak. Kendine daha nazik davrandığında, dışarıdakilere nazik davranmak bu kadar güç gelmeyecek sana.

Daha iyi bir hayat için çalıştığını biliyorum. Bunun için benimle daha fazla vakit geçirmelisin. Bazı terapiler deniyorsun, seni benim farklı parçalarımla tanıştırıyorlar. Fakat ben, bütünümü bilmeni, beni her şeyimle fark etmeni istiyorum. Yeterince uzun süredir bekliyorum seni. Bir gecede değişmeni isteyecek değilim. Sabrederim.

Bir çocuk dünyaya getirecek olsan onun için nasıl da deli divane olursun, değil mi? Üşümesin, üzülmesin, aç kalmasın, hastalanmasın diye kendinden vazgeçersin. İşte ben de senin çocuğunum. Tek fark, ben senden doğmadım, sen benden doğdun… Yani aslında senden büyüğüm, senden akıllım, senden tecrübeliyim. Bilgeliğime ulaşmak için önce beni fark etmeli, beni bilmelisin.

Saklambacı severim ama bu sefer senden saklanmıyorum. Hadi bul beni, tut elimi!

Yaşlandığımız için oyun oynamaktan vazgeçmiyoruz; oyundan vazgeçtiğimiz için yaşlanıyoruz
 

Nadas06

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Ocak 2012
Mesajlar
4,313
Tepki puanı
7
Puanları
0
Senden başka güvendiğim
Yoluna gönül verdiğim
Yoktur başka bir sevdiğim
Şefaat kıl Ya Muhammed (s.a.v) ...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt