Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İçinden geçeni paylaş... (6 Kullanıcı)

Y

YAGMURBEY

Sessiz Gemi

Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.
Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu.
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler.
Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden
Yahya Kemal Beyatlı
 

_ZÜMRA_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
9,962
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
46
Allah’a kulluk ederim, taptığım dergah bir,
Bir lahza ayrılmadım tevhidden, Allah bir!
 

leyla-1

Altın Üye
Ayın En İyi Üyesi
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
40,073
Tepki puanı
6,059
Puanları
163
Yaş
51
"Dualarıma içtenlik ver Ey RABBİM.. Her ihtiyacımı sana muhatap olma vesilesi eyle..
Fısıltılarımı, iç çekişlerimi, suskunluklarımı da dua diye kabul eyle..
Herduamda sonsuz yakınlığını hissetmeyi, hiç bitmez ihsanını tatmayı nasip eyle.."Amin
 

leyla-1

Altın Üye
Ayın En İyi Üyesi
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
40,073
Tepki puanı
6,059
Puanları
163
Yaş
51
"Güzel gören, güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır"

Genc bir cift, yeni bir mahalledeki yeni evlerine tasinmislar. Sabah kahvalti yaparlarken, komsu da camasirlari asiyormus. Kadin kocasina ' Bak, camasirlari yeterince temiz degil, camasir yikamayi bilmiyor, belki de dogru sabunu kullanmiyor.' demis. Kocasi ona bakmis, hicbir sey soylememis, kahvaltisina devam etmis.
Kadin, komsusunun camasir astigini gordugu her sabah ayni yorumu yapmaya devam etmis.
Bir ay kadar sonra, bir sabah, komsusunun camasirlarinin tertemiz oldugunu goren kadin cok sasirmis 'Bak' demis kocasina ' Camasir yikamayi ogrendi sonunda, merak ediyorum, kim ogretti acaba ?'
'Ben bu sabah biraz erken kalkip penceremizi sildim' diye cevap vermis kocasi.





Hayat boyle degil midir ?

Baskalarini izlerken gorduklerimiz, baktigimiz pencerenin ne kadar temiz olduguna baglidir. Birini elestirmeden ve hemen yargilamaya davranmadan once zihin durumumuza bakmak ve 'iyi' olani gormeye hazir olup olmadigimizi farketmek guzel bir fikir olabilir ...
Asrın mütefekkirinin de söylediği gibi
Güzel gören, güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır

ALINTI
 

deniz hışır

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Haz 2008
Mesajlar
145
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
bu kez bir kaç kitap,
yine aynı ayna,
ve bir kaç ruh,
hepsinin içinde mevcut,
züleyhanın acısı acının züleyhası
(alıntıdır) selam ve dualar ile.......:a03:
 

ibra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Eyl 2009
Mesajlar
6,106
Tepki puanı
12
Puanları
38
Yaş
31
Konum
Konya
Yok anı olarak kastetmemiştim
Sayı olarak zikrettin ya ondan.
ALLAH bir daha yaşatmasın.

:) haklısın bende hatırlayınca baya iyi hatırlıyorum :D

Ayyyy
İnanamıyorum...Çok korktum şu an.
Koskoca forumda benden başka kimse yok.
Bi acayip oldum:)

:a01::a01::a01::a01:





Pakistanlı kardeşlerimiz yardım bekliyor

145384_sel.jpg
 

Resule Meftun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Ağu 2010
Mesajlar
163
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Bir gönlü mü
kırdın; ağlamalısın.Hele özür dilemesini bilmiyorsan; senden dost
olmaz… Senden yâren olmaz…Ya incittiğin kırdığın gönlü ALLAH
...seviyorsa, RasulALLAH(S.A.V)seviyorsa, hatta arz-ü sema dahi seviyorsa!!!
Nerden bileceksin, bilmiyorsun.Bilseydin ödün kopardı dokunmaktan…
HZ MEVLANA
 

Çeşm-i Bülbül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2009
Mesajlar
13,384
Tepki puanı
6
Puanları
0
MAŞALLAH...

:) haklısın bende hatırlayınca baya iyi hatırlıyorum :D



:a01::a01::a01::a01:





Pakistanlı kardeşlerimiz yardım bekliyor

145384_sel.jpg

Yıllardır sürüp giden bir pay alma çabası
Topu topu bir dilim kuru ekmek kavgası
Bazen durur bakarım bu ibret tablosuna
Kimi tatlı peşinde kimininse tuzu yok
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,136
Tepki puanı
8,217
Puanları
163
Yaş
54
Konum
Alanya
Havalar son 130 yılın en sıcak günleriymiş...
Rabbim tarlada, yolda, dışarıda çalışanlara yardım etsin inşallah...
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
11 Ayın sultanı Ramazan Kur'an ayıdır.
Bu ayda toplumdan biraz olsun uzaklaşarak bireysel ibadetleri özellikle Kur'an ile beraber olmayı onu okumayı, anlamayı ve hakkıyla yaşamayı deneyelim.Rabbim cümlemizi muvaffak kılsın.
Hayırlı ramazanlar
 

leyla-1

Altın Üye
Ayın En İyi Üyesi
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
40,073
Tepki puanı
6,059
Puanları
163
Yaş
51
Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun oruçlarımızı kolaylıkla tutmak nasip etsin Rabbim.
Allah her zaman bilerek ve idrak edenlerden olmak nasip etsin Rabbim.Dini görevlerimizi tam itikatiyle yapmak nasip etsin Rabbim.
Başlakalarının ayıbını arayacağımıza hepimiz kendi ayıp ve kusurlarımıza bakalım tanımadığımız bilmediğimiz insanlar hakkında önyargılı olmayalım lütfen:(
 

_ZÜMRA_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
9,962
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
46
Allahım verdiğin her nefes için her nimet için elhamdülillah binlerce kere
 
Y

YAGMURBEY

11 Ayın sultanı Ramazan Kur'an ayıdır.
Bu ayda toplumdan biraz olsun uzaklaşarak bireysel ibadetleri özellikle Kur'an ile beraber olmayı onu okumayı, anlamayı ve hakkıyla yaşamayı deneyelim.Rabbim cümlemizi muvaffak kılsın.
Hayırlı ramazanlar

haklısın KARDEŞ..

ALAH razı olsun hayırlı ramazanlar..
 
Y

YAGMURBEY

Aşk mı Dedin Gülüm..?

Aşk mı dedin gülüm, dur hele…Biraz da biz tarif edelim, birazda biz tarifsizliğin tarifini yapalım..

Ne yağacak yanlızlık sahralarına?

Aşk, kime göre yanmak, kimine göre gül, kimine göre de bülbül, bazılarına bakarsak, Hz. Yusuf, bazen de Züleyha... Biz hiç bakabildik mi gönül penceresinden haa…

Bazen parıltılı bir efsane, bazen şiir-âne.. Bazen de, gönül kalemiyle çizilen ve anlatılan avâre.. Aşk dedik ya gülüm çaresizlik değil, çare üretmektir çaresizliğin gölgesinde …

Aşk, yanmak değil, İbrahim-î bir muhabbetle yanmaktır…

Aşk, Mevlanâ değil, onun özüdür..
Aşk, Yusuf değil, onun hayasıdır..

Aşk, Yunus değil, onun sevdasıdır… Bence aşk odundur gülüm odun… Şaşırma bakma öyle tuhaf tuhaf yüzlere, doğru duydu kalp kulağın, odun diyorum.. Hani şu Yunus’un dağdan muhabbetle kestiği, aşka hangisi yakışır deyip muhasebe ettiği, kalem gibi bulmak için saatlerin verdiği odundan bahsediyorum… Muhabbet kapısından eğri girilmez…Şerefliler kapısından nefsine uyanlar geçemez… Zoru bulmak değil zora kolay sıfatını koyabilmektir..

Aşk, güller arasında sevgiliğe hitap değil, dikenlerin arasından dikenlere dokundurmadan sevgiliyi geçirmektir…

Aşk, parmakta bir halka değil, kalpte tokmak olmalı…Çevirdiğin zaman tokmağı, cenneti aşmalı… Kapattığın zaman, nur cemali seyretmeli insan…

Aşk, bin yıl seni seviyorum naraları atmak değil, bir gecenin yalnızlık elbisesi giydiği, buz gibi bir havanın nefesleri kestiği, imkanların kesip imkansızlıkların başladığı, bir noktada sevgilinin elini tutup soğuğa inat bir sıcaklıkla, sessiz bir feryatla, “ İYİKİ VARSIN YAR” deyip muhabbetle, gözlerinin içine hasretle bakmaktır…

Aşk, şaşalı, pahalı dünyevî bir hediye değil “ MUHAMMED-Î BİR MUHABBETLE“ önemsemek ve önemsenmektir…

Alıntıdır...

__________________
image.php
 

_ZÜMRA_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
9,962
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
46

Feryadı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar
Uğraş ki; telâfi edecek bunca zarar var.
Feryad ile kurtulması me'mul ise haykır!
Yok,yok! Hele azmindeki zincirleri bir kır!
'İş bitti.. Sebatın sonu yoktur!' deme,yılma
Ey millet-i merhume,sakın ye'se kapılma.


Mehmet Akif Ersoy
 
Y

YAGMURBEY

susuyorum



Yine bir gece ve yine baş başayım kendimle işte yine seni bulup
kaybettiğim yerdeyim....
 
Y

YAGMURBEY

Şimdi Suskunluğum Akıyor Yüreğimin Kuruyan Damarlarından..Damla Damla.


Bir renk seçtim yalnızlığa. Firar etti düşler içimden. Canım çok yanıyor Allah’ım...
 

_ZÜMRA_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
9,962
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
46
Bir kara gecedeyiz hepimiz...

Gönlümüzdeki nurun farkına varmadan, zifiri karanlık geceleri yaşıyoruz. Hak'la beraber olmanın huzurunu çoktan unutmuş gönüllerimiz....

Penceremizden dışarıya bakarken gözümüzün önündeki yaprağın müthiş yaradılışını değil de geleceğimizin endişesini görüyoruz.

Âlem "Bir" diyor. Âlem uyanık. Âlem zikrediyor. Beynimizdeki müthiş kargaşa mezara kadar sürerse vay bize, yazıklar olsun bize!

Uyanıklık nedir ya, fark ediş nedir? Evvelâ bedenlerimiz uyanık olacak. Âlemin zikir hâlinde olduğu geceleri gafletle geçiriyoruz. Rab'den ilâhî muhabbet istemek yersiz bu durumda..

Gece kalkıp aşk-ı ilâhî ile feyz şebnemine tutulan kullar varken senin gibi âcizi neylesin!

Öyleyse bir "Ah!" çek derinden. Niyet et İslâm'a yeniden. Bir diriliş muştusu söyle gönlünden. Kıyâmetin çok yakın. Ân kadar yakın.

Bu dünyadan ilâhî muhabbeti kendine celbetmeden gidersen, o müthiş zevkten mahrum kalırsın yazık olur sana....!

"O " sana çok yakın!.. Sen nerelerdesin?
 
Y

YAGMURBEY

Affetmenin Hafifliği
Bir lise öğretmeni bir gün derste öğrencilerine bir teklifte bulunur: "Bir hayat deneyimine katılmak ister misiniz?" Öğrenciler çok sevdikleri hocalarının bu teklifini tereddütsüz kabul ederler. "O zaman" der öğretmen. "Bundan sonra ne dersem yapacağınıza da söz verin" Öğrenciler bunu da yaparlar. "Şimdi yarınki ödevinize hazır olun. Yarın hepiniz birer plastik torba ve beşer kilo patates getireceksiniz!" Öğrenciler , bu işten pek birşey anlamamışlardır. Ama ertesi sabah hepsinin sıralarını üzerinde patatesler ve torbalar hazırdır. Kendisine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine şöyle der öğretmen: "Şimdi, bugüne dek affetmeyi reddettiğiniz ve sevmediğiniz her kişi için bir patates alın, o kişinin adını o patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun." Bazı öğrenciler torbalarına üçer-beşer tane patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolmuştur. Öğretmen, kendisine "Peki şimdi ne olacak?" der gibi bakan öğrencilerine ikinci açıklamasını yapar: "Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbaları yanınızda taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okuldayken sıranızın üstünde? hep yanınızda olacaklar." Aradan bir hafta geçmiştir. Hocaları sınıfa girer girmez, denileni yapmış olan öğrenciler şikayete başlarlar: "Hocam, bu kadar ağır torbayı her yere taşımak çok zor." "Hocam, patatesler kokmaya başladı. Vallahi, insanlar tuhaf bakıyorlar bize artık." "Hem sıkıldık, hem yorulduk?" Öğretmen gülümseyerek öğrencilerine şu dersi verir: "Görüyorsunuz ki, affetmeyerek asıl kendimizi cezalandırıyoruz. Kendimizi ruhumuzda ağır yükler taşımaya mahkum ediyoruz. Affetmeyi sevmeyi karşımızdaki kişiye bir ihsan olarak düşünüyoruz, halbuki affetmek sevmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir.


1722424v854y1hm3nbv2.gif
 

_ZÜMRA_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
9,962
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
46
Hergün geçtiği o yolda, sayısız güllerin bulunduğu bir de bahçe vardı bülbülün. Kiminle geçse o bahçenin yanından; yanındakiler güllerin büyüsüne kapılıp, güllerin ne kadar güzel olduğundan bahsederdi. O ise aldırış etmeden “Alt tarafı gül işte” der geçerdi bahçenin yanından. Güllere bakmazdı bile. Sevmek istemezdi gülleri. Solardı çünkü güller, terkederdi bir süre sonra. Ha! Bir de dikenleri vardı güllerin. Batırırlardı dikenlerini sevenlerine hiç acımadan.

Bir gün geçiyorken bülbül yine o bahçenin yanından yalnız başına, gayri ihtiyari dönüp baktı herkesin hayran kaldığı güllere. Evet sayısız gül vardı o bahçede ve güzel bir ahenk oluşturmuşlardı. “Sana ne” dedi kendi kendine. Sahip olamayacağı güzelliklerden uzak durmaya çalışırdı çünkü. Yüzünü çevirirken bülbül, gözüne bir gül takılıverdi. Onca gülün arasında duruyordu. Gözleri kilitlendi ona görür görmez, “Alt tarafı gül işte” diyemedi dili bu kez. Olduğu yerde durdu, bakakaldı. Korktuğu başına gelmişti. Elde edemeyeceklerinden uzak durması gerektiği aklına geliyor ama bunu kabullenemiyordu.

Neydi farklı olan? Ne vardı ki onda, bülbülü kendisine hayran bırakan? Benzese de hepsi birbirine, gözleri ve yüreği ile ayırabiliyordu onu diğerlerinden. Ama gözlerini ayıramıyordu bülbül, o gülden. O an “Kendine gel” dedi ve istemeye istemeye ayırdı gözlerini.
Gözlerine hükmetmişti ama kalbine hükmedemiyordu. Anlam veremiyordu bir türlü. Onca gülün arasından seçtiyse onu bir sebebi olmalıydı. Aşk bu muydu?
Gün boyu onu düşündü. Gece uyutmadı hasreti. Bir daha görememe korkusu büyüdü içinde. Daha fazla duramazdı görmeliydi onu bir kez daha. Yine o bahçenin kenarında uzaktan uzağa seyretti gülünü ertesi gün doyasıya.

Evet, onun gülüydü o artık. Bir başkasının olmasına tahammülü yoktu. Her gün o bahçeye gidiyordu, geceleri ise gülünü hayal ediyordu. Güzel hayalleri güzel planları vardı gülü için. Bir gün sevdiğini söyleyecekti gülüne, gülü de onu sevecekti. Mutlu olacaklardı elbet beraber oldukları sürece.

Zarar verebilecek herşeyden koruyordu gülünü. Küçücük vücudunun yettiğince yardım ediyordu gülüne. Susuz kalmaması için bulutlara, gülünü ayakta tutması için toprağa şarkılar söylüyordu hergün. Bulutla toprak yardım ettiler güle ellerinden geldiğince. Onlar da hayrandı çünkü bülbülün sesine. Bülbülün elinden gelen buydu; yardım edebilecek herkese şarkılar söylüyordu gülü için.

Derken zaman geçti; onsuz olamıyordu artık bülbül, bir an olsun ayrı kalamıyordu. Hasret acısı, sabır taşından ağır gelmeye başlamıştı bülbülün küçük yüreğine. Uzaktan sevmek yetmiyordu artık. Sarılmalıydı ona, en güzel şarkıları söylemeliydi gülüne.

Ama sevecek miydi gül onu. Sevgisine karşılık verecek miydi acaba. Çok sevse de, ortada bir gerçek vardı. Habersizdi gül bülbülden. Bülbül onu seviyor, her kötülükten koruyor, hatta yardım etmeleri için hergün, o güzel sesiyle dostlarına şarkılar söylüyordu. Ancak güllerin en güzeli bundan haberdar değildi henüz.

Tüm cesaretini toplayıp bir gün, gülünün yanına gitti sonunda bülbül. “Ona bu denli yakın olmak... Ne güzel bir duygu...” diye düşündü. Hayallerinden biri gerçek olmuştu. Tüm hayallerini gerçekleştirmek için ise artık konuşmalıydı onunla. Ve sözlerine başladı o güzel sesiyle. Aşkını itiraf etti en güzel kelimelerle. Sesi o kadar güzeldi ki, güllerin en güzeli kayıtsız kalamadı bülbülün aşkına. İlk kıvılcımın çakmasına sebep olmuştu bülbülün sesi. İlk kıvılcımdan sonra, bülbülün o büyük aşkı, sonsuza dek sürecek sevgisi, gülün de onu ölesiye sevmesini sağladı. Her gün buluşuyorlardı. Bülbül gece gündüz, zamanının tümünü gülüyle geçirmeye başlamıştı. İşte hayalleri gerçek olmuştu sonunda bülbülün.

Bu durum bülbülün sesine hayran dostlarını üzmeye başlamıştı. Artık onlara şarkı söylemiyordu bülbül. Ve bu durum kızdırdı bulut ile toprağı. Bize değer vermeyene biz hiç vermeyiz dediler. Kestiler güle yardımı. Suyunu kesti bulut, desteğini çekti toprak gülden.
Bülbül ise habersizdi tüm olanlardan. Farkında değildi dostlarının kendisine yüz çevirdiklerinden. Onun gözü gülünden başkasını görmüyordu. O kadar kördü ki artık, gülünün ihtiyacları olduğunu bile göremez olmuştu. Unutmuştu güllerin ömrünün kısa olduğunu. Unutmuştu, gülünün bu kadar uzun yaşamasının bulut ve toprağın sayesinde olduğunu.

Günler geçtikçe gül solmaya başladı. Bülbül anlam veremiyordu olanlara bir türlü. Gülü gözlerinin önünde soluyordu ve elinden birşey gelmiyordu. Unutmuştu güllerin solduğunu. Bu acıya hazırlamamıştı kendisini. Gülleri sevmemesinin nedenini unutmuştu. Aşkın gücü bunu unutmasını sağlamıştı.
Kısa süre sonra soldu gül. Bülbül gözü yaşlı, doyasıya sarıldı gülüne son bir kez sıkı sıkı. Ancak unutmuştu... Dikenleri vardı güllerin. Daha önceden gülleri sevmemesine neden olan dikenleri unutmuştu. Batıyordu bülbülün minik vücuduna gülünün dikenleri. Ama o aldırış etmiyordu bile. Küçücük vücudundan sızan kanların ne önemi vardı ki artık sevdiği yanında yokken. Ölüm korkutmuyordu onu. Hatta ölmek istiyordu. Etrafındakilerin yardım etmesine izin vermedi. Gülünün toprağa serilmiş cansız vücudunun yanına uzandı bülbül ve yavaş yavaş kapandı gözleri.

Hayatta karşısına çıkan güzellikleri ve aşkı yaşarken, bazı şeylerin ihmale gelmeyeceğini, sadece sevginin yetmediğini, özverinin de gerekli olduğunu anlamıştı artık bülbül son nefesini verirken. Ve her ne kadar bedelini hayatıyla ödeyecek olsada en ufak bir pişmanlık dahi duymuyordu bülbül. Bu aşk ona; sevgiliyi iyisiyle, kötüsüyle sevmesi gerektiğini öğretmişti. Dikene rağmen sevip kucaklamıştı gülünü.


İşte o günden sonra bülbül ile gülün aşkı dilden dile dolaşır oldu. Bu aşk ile gülün güzelliği bülbülün sesi efsaneleşti ve geriye iki cansız küçük beden ile insanların alması için birkaç ders bıraktı.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt