Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İçinden geçeni paylaş... (3 Kullanıcı)

VaVeyla

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
11,102
Tepki puanı
22
Puanları
38
Konum
Mevlana diyarı
TEBRİKLER FENERBAHÇEMMMM...:a15:

6738_553055178049898_1814191530_n.jpg


yine bizii çook mutlu etti FENERBAHÇEEM :)) iyiki fenerbahçeliyiz be abiiciim ;)
 

Kubra :)

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Nis 2013
Mesajlar
47
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
34
sevgi
Sevdiğinizin kıymeti yaşarken bilin ve ona gösterin…… Sonra çok geç kalmış olursunuz….
Önce sevginin ne olduğunu çok iyi anlamak ve kavramak gerekir.Boş bir sevgi ne işe yarar…. Tabi ki seviyorum* deriz, ama sevginin anlamını,gösteriş tarzını kendimize göre değerlendirir ve ona göre davranırız.karşımızdaki anlarmı anlamza mı bunu ona hissettiebildik mi hiç düşünmeyiz.
SEVGİ;Sevgi bana göre saygı duymak,değer vermek,onun yanında olmaktan hoşlanmak,onunla birlikte vakit geçirmekten zevk almak,onsuzluğu hissedince yapayalnız bir boşluktaymış hissi yaşamak.Sevgi onunla mutlu olmak,sevgi dokunmak,sevgi onu her şeyden korumaya çalışmak,sevgi onun mutsuzluğunun senin mutsuzluğunun olması ve daha bir çok şey sayılabilir.Herkese göre değişebilir.Ama ana öğeler,olmazsa olmazlar ise saygı,değer vermek,onu olduğu kabul etmek,onu kçültmek yerine övgüyle ve değer vererek onurlandırmak tır.
Peki sevgimizi nasıl gösteriyoruz? .Herkesin sevgi dili farklı dır.karşılıklı olarak herkes karşı tarafın sevgi dilini (yani sevgiyi alğılama dilini) öğrenmesi gerekir.Bu da karşınızdakini iyi tanıyararak ve tanımaya çalışarak,onu gözlemleyerek olur.Herkesin ama herkesin bir sevgi dili vardır,herkesin ikna edilme dili farklıdır,herkesin sevgiyi alğılama dili farklıdır.İşte bu yüzden eşinizin,çocuğunuzun,yakınlarınızın,arkadaşınızın,sevdiklerinizin sevgi dilini öğrenerek ona onun anlayacağı bir dille sevginizi gösterebilirsiniz.
Öyle gelmiş öyle gider demeyin asla,sevdiğinizi kaybettiğiniz anda pişmanlıklar başlayacak ve“keşke..keşke “*diyeceksiniz.Artık sevdiğiniz geri gelmeyecektir.Ona* asla sevdiğinizi belli edemiyeceksiniz.Ona “seni çoook seviyorum*” isteseniz de diyemiyeceksiniz.
Ne kadar pişman olsanız, ne kadar keşke deseniz boş artık.Çünkü pişmanlığınız da, keşkeleriniz de artık hiç bir şey ifade etmiyecektir.
Hem şunu asla unutmayın “SEVGİ VE SAYGI” mutluluk kapısını en önemli anahtarıdır.Önemli olan hayatınızın mutluluk içinde geçmesini istiyorsanız! bu şifreyi çözmek tir.Şifreyi çözmek de çok kolay.. nasıl mı?
İşte size benden en önemli ipucu ….. Önce sevdiğinizi tanıyın,onun nelerden hoşlandığını öğrenmeye çalışın,“sen öpülerek sevildiğini anlarsın…. O da dokunarak… bir başkası ” seni seviyorum” demekten,bir başkası takdir edilerek,başka biri hediye almaktan,bir başkası güzel sözden…”*işte bunu fark edip, hayatınıza soktuktan sonra şifreyi çözdünüz demektir.
Bazılarımızın bu konu da ne kadar inatçı olduğunu gördüm ” 40 yıllık evliler ve bir kere eşine güzel söz söylememiş,bir kere*“hoşgeldin canım demek bu kadar mı zor”*deyiver dediğim de*“bu güne kadar yapmamışım daha yapamam”*deyip geçiyor.Eşiyle konuştuğumda* ise “bir kere bana hayatım demedi,bir kere bana canım demedi” yakınmaları ile karşılaştım.
Allah’ın bize sunduğu bu sevgiyi göstermek de, neden bu kadar zorlanıyoruz bilmem.Biz bunu başaramazsak kişisel yaşantımızda ve toplumda her zaman sönük ve mutsuz ve başarısız olacağımızı unutmayalım.
Dlerim sevdiğine onu kaybetmeden sevgisini sunanlardan olursunuz….. Dilerim sevgiyi yaratılan her şeye yayan geniş bir bir sevgi bahçeniz olur ve oradaki çiçekleri suladıkça yeşeren bolca sevgileri kucaklarsınız.
Her şeyden önce de canlarımız olan çocuklarımıza karşılıksız* sevgiyi ve sevilmeyi sunan anne-babalar oluruz.
Her şey gönlünüzce olsun…
Yazan:Zeynep Selvi
 

Kubra :)

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Nis 2013
Mesajlar
47
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
34
Kendinizi iyi hissetmek için**“başkalarına yardım etmek”bir çok araştırma sonuçlarıncada kanıtlanmış bir yöntemdir.
Bu fırsatı yakalamak için fırsatlar arayın, yakaladığınız ve iyilikler yapamaya başladığınzı,başkalarını sevindirmeye başlayınca çok şaşırtıcı sonuçlar sizi bekliyor olacaktır.
Gerçekten içten bir duyguyla yardım ederseniz, kendinizi çok iyi hissedeceksiniz.
Mutsuz olup mutsuzluğunun nedenini araştıran insanlara yapacakları* en iyi öneri özeleştiri yapmalarıdır.kendinize kaba gelebilecek bazı sorular sorun.kendiniz için üzülüyormusunuz? İçinde bulunduğunuz durumdan dolayı* başkalarını mı suçluyorsunuz? Böyle yaşıyorsanız mutsuzluğunuz gittikçe artacaktır.Kendinizden çıkın* ve sıkıntı çeken birine yardım edin!
Günlük hayatta yaptığınız işler genellikle kendinizle ilğili işlerdir.Alışveriş listesini kimin için hazırlarız.Kendimizi için,kendi araabamızı kendiniz için tamir ettirirriz.İşimiz ile ilğili raporları kendimiz için okuruz.İşyerinizde ve klüpteki insanlara genellikle onlar orada yokmuş gibi davranırız.
Sizi dolu dolu,mutlu bir hayat sürmekten alıkoyan biri varsa, o yine kendinizsiniz.Evet,başka hiç kimse değil.Yalnızca sizsiniz.Onun için akıllı bir insan özeleştiri yapar.Biz kendimizin en kötü düşmanı da olabiliriz,en iyi arkadaşı da.Biz kendi sorunlarımızın kaynagı da olabiliriz.Çözümü de .Bir çok insan gibi siz de içimizde bir boşluk hissediyorsanız.Daha canlı bir hayata başlamamının ilk adım olarak işe kendimizden çıkmakla başlayın.
Kendinizden çıkma yönteminin ilk adımı sokakta gördüğünüz ilk insana yardım etmeye başlayarak uygulayabilirsiniz.
*
İşte size bir günlüğüne uygulayacağınız* basit bir deney;
* Yaradana inanaın,İnancınızı büyültün ve dua edin
* Bir gün boyunca karşılaştığınız* herkese gülümsemeyin “merhaba ” deyin.O günün sonunda kendinizi* iyi hissetmekle kalmayıp,sizi tanıyan ve seven insan sayısı on kat aratacaktır.
* Gülümsediğiniz zaman kendinizi daha iyi hissettiğinizi ,bunu aksine kaşalrınızı çattığınız zaman kendinizi* kötü hissedeceğinizi bliyormusunuz?
Bu fikri ilk defa 19.yüzyılda,William James!in* de içinde olduğu bir grup psikolog ortaya* atmıştır.Gününümzde yapılan araştırmalar “William James ile rakadaşlarının haklı olduğunu ortaya koymuşlardır.Bir insanın fiziksel davranışlarının ruhsal durumunu etkilediği bilimsel olarak kanıtlanmıştır durumdadır.
 

emcankel

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Ocak 2013
Mesajlar
879
Tepki puanı
6
Puanları
0
Yaş
38
3 Çocuk Demek...

Son günlerde evlilik cüzdanına sahip olan çiftlerin -Allah mes’ud etsin- bir de kulaklarına küpe hediye ediliyor; “En az üç çocuk…”

Kendince herkes kafasından bundaki mânâyı çözmeye çalışsa da durum ekonomistler açısından değerlendirildiğinde üç çocuk meselesi daha da önemli bir hâl alıyor. Neden mi?

Çünkü üç çocuk demek, bereket demek…

Önce basit bir mantıkla yola çıkalım; anne-baba vefat ettikten sonra iki çocuğu nüfus sayımında onların yerini alıyor ve eğer üçüncü çocuk yoksa (+ 1) nüfus artışı sağlanamıyor, ülke yerinde sayıyor. Ancak bahsetmek istediğim, daha önemli bir mesele; nüfusun neden artıyor olması gerektiği... Bunu kavradığımızda, kulaktan dolma câhilce rızık tedirginliğine düşmüş, nasıl karnını doyuracağız diye hayıflanan çatlak seslerin de ağzını tıkamış olacağız.

Tarihe baktığımız zaman nüfusu çok olan ülkeler birçok açıdan avantajlara sahip olmuşlardır. ABD ile başlayan bu süreç, şimdilerde Çin ve Hindistan’ın dünyanın bütün dikkatini üzerine çekmesiyle devam etmektedir. Çin’in, ucuz işçilik sayesinde bütün yatırımcıların gözdesi hâline gelmesi ve ABD’den sonra dünyanın ikinci büyük ekonomik güç hâlini alması ve önümüzdeki yıllarda ABD gibi bir devi geçeceğinin kesinleşmesi, sizce bir tesâdüf mü?

“-İşçilerimiz, Çinliler gibi günlük 1$ (dolara) mı çalışsın, yani!” dediğinizi duyar gibiyim.

Elbette aziz milletimiz için söylemek istediğimiz bu değil. Zaten 1 milyar 347 milyonluk Çin’in nüfusuna ulaşmamız mümkün gözükmüyor; böyle bir korku yersiz…

Hindistan ve Çin, kendi vatandaşlarının bolluğu sayesinde bugün dünyanın pek çok coğrafyasıyla ilgilenme, buralarda ihaleler kazanarak tecrübe edinmeye devam ediyor. Takdir edersiniz ki, “güçlü bir ekonomi”, netice olarak “güçlü bir ülke”, iyi bir askerî savunma ve refah seviyesi yüksek bir hayat standardı getirir.

Bunu tek bir insanın hayatına da indirebiliriz. Bir insan var ve sağlıklı olmalı ki, karnını doyurabilmek için çalışsın, kendini tehlikelere karşı savunmak için tedbirler alsın. Nasıl bir tek insanın var ve sağlıklı olması, her şeyin başı ise, toplum hayatında da “milleti oluşturan fertlerin” var olması gerekir. Bugün dünyada 3-4 milyonluk nüfusu ile var olan milletlerle, milyarlara ulaşan toplulukların küresel rekabet ve ağırlığı bir değildir.

Bugün Çin ve Hindistan, hiçbir şey yapmasalar dahî kendi ürettiklerini kendi halklarına satarak -nüfus çokluğundan dolayı- ekonomilerini ayakta tutabilmektedirler.

Türkiye’nin ilerlemesinden tedirgin olan iç ve dış güçler, nüfus artışının ekonomideki, yani güçlenmedeki rolünü iyi kavradıklarından, ülkemizde yıllarca “Âile Plânlaması” saçmalığını yaymaya çalıştılar. Afişlerinde mutlu âile tablosunu, anne-baba ve tek çocuklu resimleri kullanarak tasarladılar. Bunları yaparken başka ülkelerde çocuk yapan âilelere maaş bağlanmaya devam etti. Sırf bu misal bile işin içinde bir terslik olduğunu göstermiyor mu? Eğer “fazla çocuk” zararlı ise, Avrupa vb. ülkeler, neden çocuk doğurmayı teşvik eder? Eğer “fazla çocuk” faydalı bir şeyse, niye bizim ülkemizde yıllarca bunu zorlaştırmaya çalışırlar?

“Üç çocuk…” ile başlayan cümlenin, aslında nerelere geldiğinin farkına varmalıyız. Ve dahası bunu yaymalı ve desteklemeliyiz.

Çünkü dünyanın -mazlûm olan bütün insanların hakkı için- güçlü, gür, iyi yetişmiş ve çok sayıda müslümana ihtiyacı var.

(ALINTI..)
 

buket_zeynep

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2012
Mesajlar
2,757
Tepki puanı
180
Puanları
63
Yaş
40
وَقَالَ إِنِّي ذَاهِبٌ إِلَى رَبِّي سَيَهْدِينِ

Ve kâle innî zâhibun ilâ rabbî seyehdîn(seyehdîni).

"Ve muhakkak ki ben, Rabbime ulaşan olacağım. O, beni hidayete erdirecek." dedi.

saffat suresi 99. ayet
 

Nadas06

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Ocak 2012
Mesajlar
4,313
Tepki puanı
7
Puanları
0
Canımı yoluna kurban etsem az
Dostlar defterine köleni de yaz ..
 

Nadas06

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Ocak 2012
Mesajlar
4,313
Tepki puanı
7
Puanları
0
Hasret sana bu gözler
Gönlüm yolunu gözler ...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt