Muhtazaf
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 30 Mar 2008
- Mesajlar
- 9,593
- Tepki puanı
- 957
- Puanları
- 113
- Yaş
- 66
- Web Sitesi
- www.aydin-aydin.com
İbn-i Haldun
İbni Haldun kimdir?
İbn-i Haldun; 27 Mayıs 1332, Tunus - 19 Mart 1406, Kahire. Asıl adı Ebu Zeyd Abdurrahman bin Muhammed bin Haldun el Hadramî. Tunus'lu İslam düşünürü, devlet adamı. Tarih, siyaset bilimi, sosyoloji, iktisat, uluslararası ilişkiler disiplininin öncülerinden. Onur konuğu olarak Okur-yazar.net topluluğunun arasında.
Yöneticilere öğütler / bir
Ibn-Khaldun-Ibn-i-Haldundan-yoneticilere-ogutler
Yöneticilere öğütler / bir
[İbn-i Haldun Mukaddime adlı eserinde “Beşeri Mutluluğun Sürdürülmesi için Bir Yönetim Sistemi ve Belirli Bir Politika Zorunluluğu” başlığı altında bir mektuptan söz eder. İbni Haldun’a göre yönetimler üstüne birçok eser yazılmıştır; bunların en ünlüsü ve güzeli ise Hüseyin oğlu Tahir’in (ölümü m. 822) oğlu Abdullah’a yazdığı mektuptur. Mektup, Halife Memun, Abdullah’ı Rakka ve Mısır Valiliğine görevlendirdiği zaman babası Tahir’in Abdullah’a öğütlerini içerir. İbni Haldun bu mektubun siyasette uyulması gereken kural ve uygulamaları özlü ve eksiksiz biçimde barındırdığını belirtir.]
Tahir’in oğluna yazdığı mektup
“Rahman” ve “Rahim” olan Allahın adıyla başlarım.
Gelelim bundan sonrasına. Önce, tek ve ortağı olmayan Allah’a karşı gelmekten sakınmalı, ondan korkmalı, o güçlü, yüce olanın her an, seni denetimi altında tuttuğunu unutmamalı ve onun hışmına uğramaktan uzak kalmaya çalışmalısın.
Halkını, gece gündüz koru! Allah’ın senden ayırmadığı sağlıklı yaşamı her zaman an ve bundan, sonun için, varacağın, duracağın, sorulacağın konu ve gün için yararlan. Hesap gününde yararlanacak yararlı işlerde bulun sağlığında. Ondan ötürü ki, Allah seni korusun ve kıyamet gününde cezasına çarpılmaktan, acı veren “azabından” kurtarsın. Çünkü, Allah, sana iyilik etmiştir. Allah’ın kullarından işlerini yönettiğin halkına sevecenlik göstermeyi, sana gerekli bir görev olarak yüklemiştir. Yönettiğin kimseler içinde adaletli davranmanı, bu arada Allah’ın hakkını ve herkes için çizdiği sınırları gözetmeni, yönetilenlere gelecek zararları göğüslemeni, onların çoluk çocuklarını, ırzlarını namuslarını ve kanlarını korumanı, yollarına yurtlarına güvenlik sağlamanı ve onları rahat bir ortamda yaşatmanı da gerekli kılmıştır sana. Allah, sana gerekli kılıp yüklediği görevlerin üstesinden gelemediğin zaman, seni hesaba çeker, seni durdurur, sana sorar. Öncelik vererek ve erteleyerek yaptığın işlerin karşılığını verecektir o. Öyleyse, tüm anlayış gücünü, aklını kullanarak ve gözünü açarak bunları düşün ve bunları düşünmekten seni hiçbir şey alıkoymasın. Bunlar, senin işlerinin başında ve göz önünde bulundurman gerekenlerin en önünde gelir. Allah’ın seni durdurup ilk hesaba çekeceği konular da bunlardır. Senin de, kendine ilk gerekli göreceğin ve kendini yönelteceğin konular bunlar olmalıdır.
Öyleyse, Allah’ın sana farz kıldığı beş vakit namazını sürekli kılmalısın, insanlarla yan yana cemaatle kılmalısın, yoluyla yordamıyla kılmalısın. Namaz için, abdestini güzelce almalısın, namaza girerken Allah’ı anarak başlamalısın. Kur’an’ını düzgün okumalısın, rukûnu, secdeni, tahiyyelerini (aradaki oturuşlarını) eksiksiz yerine getirmelisin. Namazda, düşünceni toparlamalı, neye yöneldiğini bilmeli, seninle birlikte ve yönetiminde olan cemaati de buna özendirmelisin ve buna yatkınlaştırmalısın. Çünkü güçlü ve yüce olan Allah’ın da söylediği gibi, “namaz, çirkin ve yadsınası şeyleri önler..”
Sonra, bunun hemen ardından, peygamberin sünnetlerine ve ahlâksal ilkelerine uyarak işe koyulmalısın, peygamberden sonra gelen iyi kişileri izlemelisin. Önüne bir iş çıktığında, o işte, sana yardımcı olması için, güçlü ve yüce olan Allah’ın iyiliğini ve seni korumasını dile. Allah’ın kitabında yer verdiği buyruğuna, yasağına, helâline, haramına uyarak işin üstesinden gelmeye çalış. Allah’ın iyiliği ve esenliği üzerine olası peygamberinden anlatılagelenlerdekileri de göz önünde bulundurarak konuyu sonuca ulaştır. Sonra, güçlü ve yüce olan Allah’ın isteğine göre, halk içinde hakkı gözet. Adaletten sapma, hoşlanmana ya da hoşlanmamana, insanların sana yakın ya da uzak olmalarına göre davranma.
Fıkha ve fıkıhçılara [hukuka ve hukukçulara], dine ve din bilginlerine, güçlü ve yüce olan Allah’ın kitabına ve bu kitaba uyarak davrananlara öncelik ver. Çünkü, kişinin süsleneceği şey, dinde bilgi sahibi olmak, bunu istemek, buna başkalarını özendirmek ve güçlü, yüce olan Allah’a nelerle yaklaşabileceğini bilmektir. Çünkü, bu, iyi olan şeylerin tümüne götürür, iyiliğe doğru kılavuz olur, iyinin, yararlının yolunu gösterir, günah olanları, zararlıları da tümüyle önler. Allah’ın vereceği başarıyla, kişinin Allah’ı tanıması, yüceltmesi daha yüksek düzeyde olur, kişi, geleceği, ahreti için, en yüksek dereceleri alır. Tüm bunlarla birlikte, bu niteliklerin sende görülmesi, halkın senin yetkine saygısını, senin egemenliğini gözlerinde büyütmesini, sana ısınmasını, sana güvenmesini sağlar.