Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İbadetleri, çocuğunuza bahane olarak sunmayın. (1 Kullanıcı)

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,550
Tepki puanı
901
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com

İbadetleri, çocuğunuza bahane olarak sunmayın.
Oyun oynamak isteyen çocuğa 'şimdi namaz kılacağım', TV'de en çok sevdiği çizgi filme odaklanan oğluna aldırmadan 'şimdi hatim takip edeceğim' diyen anne-babalar, farkında olmadan çocuklarındaki dinî duygulara zarar verir. Bu tür davranışlar çocukların dinden soğumasını sağlar. İbadetleriniz çocuğunuzla aranıza girmesin.


Ayşe 8 yaşındaydı. Sürekli annesiyle birlikte olmayı gözlüyordu. Annesi ise ibadetlerine çok düşkündü. Vakti girdi mi namazını kılar, her fırsatta Kur'an okur, tesbih çekerdi.

Ayşe ne zaman annesini yanına çağırsa, onunla birlikte olmak istese annesi, "Şimdi namaz kılacağım, Kur'an okuyacağım" diye cevap verirdi. Yine bir gün annesiyle birlikte parka çıkmak istemişti. Annesi de yine aynı cevabı vermişti: "Namaz kılmam lazım yarın çıkalım." O da "Öff be! Sen de hep namaz kılıyorsun. Bu namazı hiç sevmiyorum!" diye ağlayarak odadan çıkmıştı. Benzer bir durum 5 yaşındaki Mehmet'lerin evinde de yaşanıyordu. Annesi ve oğlunun en çok sevdiği programlar televizyonda çakışıyordu. Anne hatim programını, oğlu da o saatteki en çok sevdiği çizgi filmi izlemek istiyordu. Anne "Hatimimi bitirmem gerekiyor." diye çocuğunun ısrarla çizgi filmini izlemesine izin vermiyordu. Mehmet de hep ağlıyordu. Mehmet 6 yaşına geldiğinde kendisine Kur'an öğretmek isteyen ablasına "Ben Kur'an'ı hiç sevmiyorum, öğrenmek de istemiyorum!" demişti. Zeynep 12 yaşındaydı. Annesi ile birlikte arabada giderken en sevdiği müzik kanalını açmak istiyordu. Annesinin istekleriyle ters düşüyordu. Anne ilahi, Kur'an dinlemek istiyordu. Bir gün yengesinin arabasında Zeynep, "Oh be! Annem yok! İlahi ve Kur'an da yok, istediğim kanalı dinleyebilirim!" demişti. Yengesi şaşkındı...

Önce nasıl sevdireceğinizi düşünün

Dinî konularda çocukla inatlaşmak, zorlamak, örnek olma adına olsa da, ne kadar doğru olduğuna inansanız da çözüm değildir. Aileler uzlaşmacı bir yol sergilemeli, çocuğu cezalandırır konuma düşmemeli, onları zorlamamalıdır. Anne-baba öncelikle nasıl sevdirebilirim diye düşünmeli, çocuklarıyla konuşmalı, anlatmalı, yaşına ve bireyselliğine uygun çözüm yolları üretmeli, orta yolu ve dengeyi sağlamalıdır. Çocuklarıyla sevgi bağı güçlü olan ebeveynler, muhakkak çocuklarına önce örnek olacak, sonra da onlara sevdirerek, dinî vecibelerini yerine getirmelerine yardımcı olacaklardır. İbadet saatlerimiz asla çocuklarımızla aramıza girmemeli, hatta onların da gözlediği bir paylaşım saati olmalıdır!

Üç annemiz de bir yerlerde hata yapıyorlardı. Birinci annemiz çocuğuna hiç vakit ayırmıyordu. O hep evdeydi ama nitelikli ve kaliteli zamanı yoktu çocuğu için. Çocuk da sevildiğini hissedemiyordu. Annesiyle arasına giren ve bahane olarak sürülen bu namazı kendisi de sevmemeye ve öfke duymaya başlamıştı. Çünkü sonrasında da annesi sözünde durmuyor, onunla oynamıyor veya parka götürmüyordu. Çözüm nasıl olabilirdi? Namaz kılarken anne onun yanında olmasına izin verebilir veya birlikte kılmayı teşvik edebilir, ödül olarak da parka çıkabilir veya oyun oynayabilirlerdi.

İkinci annemiz ise hatimini bitirmeyi istemekte çok haklıydı ama çocuğuyla inatlaşmamalı ve onunla konuşarak uzlaşmalı, anlaşmalıydı. Bu, bir gün oğlunun çok sevdiği çizgi filmi birlikte izlemek ve bu çizgi film üzerine onunla birlikte yorumlar yapmak, diğer gün de oğlu ile birlikte hatim programını izlemek, ona da takke takmak, yanına oturtmak ve onun parmağıyla birlikte Kur'an'ı takip ettirmek olabilirdi. 12 yaşındaki ergen kızımızı da annemiz anlamalı, zorlamamalıydı. Yolda giderken kızının istediği müzik kanalını, dönerken de ilahi dinleyerek onunla uzlaşabilir, anlaşabilirdi.


Fazilet Seyidoğlu
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
49
ibret verici ve yolgösterici paylasiminiz için tesekkur ederim..
benim de 6 yasinda bir oglum var bazen kendi kendine abdest aliyor seccadeyi seriyor benim yanima bana bakarak namaz kilmaya calisiyor, öyle mutlu oluyorum ki Allaha sonsuz sükürler olsun Rabbim evlatlarimizi ve bizleri tam manasiyla islami yasayan hakiki mumin kullarindan eylesin. amin
 

mir_erhan

Moderator
Katılım
13 Ara 2008
Mesajlar
6,148
Tepki puanı
501
Puanları
83
Yaş
43
Ellerine ve emeğine sağlık..
çok güzel ve yerinde bir paylaşım olmuş.
Rabbim bu konularda daha bilinçli hareket etmeyi
ve En güzel ümmet olacak nesiller yetiştirmeyi nasip etsin amin.

selam ve dua ile
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
33
Konum
.........
[h=2]Çocuk Kalbi Bomboş, Saf, Her Şeyi Almaya Hazır[/h]İnsan, doğduğu andan itibaren, öğrenme isteği içinde sürekli etrafını araştırır. Çocukluk döneminde gördüğü, duyduğu ve okuduğu her yeni şeyden heyecan duyar. Bu süreçte çocuk için en önemli örnekler, anne - babası ve onların davranış biçimleridir. Eğitimde ilk aşama ailedir; çocuğun ilk öğretmeni de annesidir. Anne, çocuğunu yalnızca bedensel değil, ruhsal yönden yetiştirmekle de yükümlüdür.

Allah, insanı din fıtratı üzerine yaratmıştır. Batılı psikologların, “doğal dinsel işlev, dini eğilim ve duygu, dini inanç tohumları, insiyaki temayül, dini potansiyel” adını verdikleri kavramları, İslam inancındaki fıtrat prensibiyle açıklamak mümkündür. Batılı psikologların, “doğal dinsel işlev, dini eğilim ve duygu, dini inanç tohumları, insiyaki temayül, dini potansiyel” adını verdikleri kavramları, İslam inancındaki fıtrat prensibiyle açıklayabiliriz. Son zamanlarda bazı batılı psikologlar, tarafsız ve önyargıdan uzak bir şekilde yaptıkları araştırmalar sonucunda dinin, çocuğun ruhuna seslendiği ve onun ruhsal yapısına uygun düşeceği görüşünde birleşmişlerdir.

Allah inancı çocuklara küçük yaşlarda öğretilmelidir. Dinin özü güzel ahlâktır. Allah’ın beğendiği üstün ahlâk özellikleri de, özellikle çocukluk döneminde şekillenmeye başlar

[h=2]Çocuğa Neler, Nasıl Anlatılabilir?[/h]İmam Gazali, fıtrat hadisini esas alarak, çocuğun kalbini “tertemiz, bomboş, saf, her şeyi almaya kabiliyetli ve yöneltildiği her şeyi yapmaya meyilli” olarak tanımlar. Ayrıca Gazali, ruhun yaratılışı itibariyle gerçekleri kabullenmeye yetenekli olduğuna ve Allah’ı bulup kavrayacak gücün de onda bulunduğuna inanmaktadır. O nedenle her şeyi almaya ve yönlendirildiği her şeyi yapmaya hazır olan çocuğa anlatılacak ve onu yönlendirilecek konular çok önemlidir.

Çocuğa öncelikle Allah’ın varlığı, büyüklüğü ve gücü anlatılmalıdır. Çocuk, çevresinde gördüğü her şeyin, içtiği suyun, soluduğu havanın, yediği sebze - meyvenin, sahip olduğu bedenin, gözlerinin, kulaklarının, kalbinin nasıl var olduğu ve bunları kimin yarattığı hakkında düşünmeye yönlendirilmelidir.

Evrendeki düzen ve denge, mucizevi tasarımlarla yaratılmış galaksiler –ki çocuklar bu konulara oldukça fazla ilgi duyarlar- hakkında bilgiler verilmeli ve tümünün üstün akıl sahibi bir Yaratıcı tarafından yaratıldığı anlatılmalıdır.

Gözümüzle gördüğümüz, kulağımızla duyduğumuz ve hissettiğimiz her şey, bize göklerin, yerin ve arasındakilerin Yaratıcısı olan Allah'ı tanıtır. Evreni saran mucizevi güzellikler üzerinde bilgi sahibi olması, çocuğun bu apaçık gerçeği fark etmesini sağlar. Rastlantılarla hiçbir şeyin meydana gelemeyeceği çok basit örneklerle çocuğa anlatılabilir. Böylece çocuk, çevresini saran yaratılış gerçekleriyle bu muhteşem düzenin bir sahibi olduğu gerçeğine ulaşabilir. Bu anlayışa sahip olan çocuklara, Kuran ahlakının ve dinin anlatılması daha da kolaylaşacaktır.

Ardından, Kuran’ın hak ve korunmuş kitap olduğu, hükümlerine uymak gerektiği, dinin kolay ve insanın yaratılışına uygun olduğu anlatılmalıdır.

Dini yeni tanıyacak çocuklar öncelikli olarak, Allah’a ve ahiret gününe iman konusunda bilinçlendirilmelidir. Çünkü dinin gereklerini yapması için önce mantığını kavramalıdır; böylece ibadetleri istekle yapacaktır. Böyle olmadığında çocuk, ne yaptığının farkında olmadan taklidi bir şekilde yapar. Ya da ibadetin mantığını bilmediğinden yapmak istemeyebilir. Bu nedenle çocuğu dinin ibadetlerini uygulamak isteyeceği, anlayacağı düzeye getirmek öncelikli olmalıdır. Bu zaman süreci içerisinde, ibadete yönelik baskıcı, zorlayıcı teklifler getirilmemelidir. Çocuk sevgiyle ve samimi bir kalple Allah'a inandığında, ibadetleri yerine getirmeyi kendiliğinden isteyecektir.

[h=2]Çocuğa Ölüm Konusu Nasıl Anlatılmalı[/h]Günümüz çocukları oldukça zekidir; “anlamaz, çocuktur bir şey bilmez” diye düşünmek çok yanlıştır. Çocuğa eğer din öğretilmezse çocuğun ruhu boşlukta kalır. Özellikle ölüm konusu çocuğa çok dikkatli anlatılmalıdır. Anne - babasının bir gün ölerek yok olacağını düşünen çocuk, psikolojik açıdan dengesini yitirir. Kendisinin bir gün öleceğini düşünen çocuk da aynı ruh haline sürüklenir. Oysa anne ve babasıyla cennette kavuşacağını, onlarla birlikte olacağını bilen bir çocuk, ruhen ve bedenen çok sağlıklı ve zinde olur.

Ölümü yok olmak olarak anlaması çocuk için yıkımdır. Annesini ya da babasını kaybeden bir çocuk için, anne - babasının bir daha asla gelmeyecek olması dehşet verici bir düşüncedir. Dolayısıyla “bizleri Allah yarattı, ahirette, cennette yine hep birlikte olacağız” dendiğinde, çocuk ruhsal yönden rahatlık içinde olur; sevgisi devam eder.

Din ruhun gıdasıdır; insanların sağlıklı, mutlu, huzurlu olmasını sağlayan ruhsal bir ilaçtır. Yüce Allah, insanları, bilim adamı H. Benson’ın ifadesiyle “Allah’a iman etmeye göre ayarlı” olarak yaratmıştır. İman yaşanmıyorsa önce insanların, ardından ailelerin, daha sonra da toplumların sağlığı bozulur. Çevremize baktığımızda, insanların ne kadar mutsuz olduğunu görmemek mümkün değildir. Bu, toplumda din eğitiminin gerçek anlamda ve yeterli düzeyde yapılmamasından kaynaklanır.

[h=2]Çocuklara Sevgi ve Saygıyla Yaklaşmak Gerekir[/h]Çocuklara büyük insan gibi davranmak, sevgi ve saygıyla yaklaşmak önemlidir. Bu, akılcı bir yaklaşım tarzı olur. Çocuğa içten, candan ve Allah aşkıyla yaklaşmak gerekir. Büyüklerindeki o samimi imanı görürse çocuk dine daha yakınlaşır. Allah’ın kutlu peygamberleri de küçük yaştan itibaren mükemmel yetişmiş, çocuk yaşta Allah aşkını çok güçlü kazanmış insanlardır.

Din, dünyanın en kaliteli insanının yaşadığı sistem, dindar insan da dünyanın en kaliteli insanıdır. Mümin en akıllı, basiretli, ferasetli, vicdanlı, makul düşünen ve en güvenilir insanıdır. Kuran, dünyayı en mükemmel şekilde kullanma sanatını anlatır. Aynı zamanda sevmenin sanatını öğretir. Çocuğa bu bakış açısıyla yaklaşılırsa – Allah’ın dilemesiyle- çok güzel sonuç alınır.

Çocuklara din, gerici ve tutucu bir üslup ile anlatılmamalıdır. Hurafe dolu bir anlatım, çocuk için din değil, aklının alamayacağı bir kâbus olacaktır. Dini Kuran ve sünnet çizgisi dışında hurafelerle yorumlayan kişiler, kendi ruhlarındaki karanlığı ve şirk düşüncesini Kuran'a ve Peygamberimizin hadislerine uygulamaya çalışırlar. Bilim ve sanat dışarıda bırakılarak, çocuğa “oturma, bakma, yapma!” emirleriyle dini eğitim vermeye çalışmak konuyu açmaza götürür. Çocuğa baskı, dayak, şiddet uygulanmamalıdır. Şiddet işe yarayan bir unsur olsaydı Hz. Nuh, peygamber olduğu halde kendisine inanmayan ve Allah’a iman etmeyen oğluna şiddet uygulardı.

[h=2]Anne ve Babanın Her Konuda Eğitimli Olması Önemlidir[/h]Kuran'da bildirilen eğitim anlayışının kapsamı oldukça geniştir. Vicdan sahibi her Müslüman, bilimsel konularda kendini geliştirmelidir. Çünkü bilim, evreni ve içindeki varlıkları incelemenin ve Allah'ın sanatındaki kusursuzluğu, yaratışındaki üstünlüğü delilleriyle açıklamanın yoludur. Anne babalar, kişiliklerini, davranışlarını, konuşma biçimlerini Kuran’da bildirilen üstün ahlaka yakışır bir hale getirmede gayret ettikleri kadar, bilime dair konularda da kendilerini eğitmelidirler. Bütün bu özellikler, çocuklarının alacağı ilk tebliğ için ailelere yardımcı olacaktır.

Kuşkusuz bunların tümü dua mahiyetindeki hazırlıklardır. Kalpleri etkileyecek ve hidayeti verecek olan yalnızca Yüce Rabbimizdir. Ancak anne baba, her konuda bilgi birikimine sahip olmanın yanı sıra ahlakı, kişiliği ve karakter özellikleriyle de hayranlık uyandıran bir Müslüman olarak, çocukları için örnek birer model olurlar…

İslamiyet pırıl pırıl aydınlık bir dindir. Kuran ışıl ışıl aydınlıktır; karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Ve bize sevgiyi, şefkati, özveriyi, merhameti, dostluğu emreder. İnsanları sevmemizi, bitkileri, hayvanları, Allah’ın bütün yarattıklarına aşkla sevgi duymamızı ister.

O halde, dini yaşayan vicdan sahibi bir nesil için, çocuklarımıza Peygamberimizin (sav) hadisindeki gibi en güzel mirası bırakalım:
"Bir baba çocuğuna güzel ahlaktan daha üstün bir miras bırakamaz." (Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.512)

Fuat Türker
 

dearbilal21

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eki 2010
Mesajlar
10
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
gül berra bacımız her kelimelerde hakikatler doluydu.okudukça içim rahatlayan yazılardı.bende bir babayım onun nasıl islamla iftihar olacağını arastırıyorum.rabbim sizlerden razı olsun. bu site faydama gidiyor.rabbim sizleri, her daim hayırla yad etsin.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
33
Konum
.........
gül berra bacımız her kelimelerde hakikatler doluydu.okudukça içim rahatlayan yazılardı.bende bir babayım onun nasıl islamla iftihar olacağını arastırıyorum.rabbim sizlerden razı olsun. bu site faydama gidiyor.rabbim sizleri, her daim hayırla yad etsin.
begendiniz icin tesekkurler ama duayi makale sahipleri hak ediyor ben bir sey yapmiyorumki insallah elimden geldikce bildiklerimi ogrendiklerimi burada sizlerle paylasmaya calisiyorum boyle sozler duymak beni cok mutlu etti benim kardesim var bende onun icin cabaliyorum onlar bizden aldigi derslerele temellerini kuruyoruz insALLAH saglam bir temel kurmayi becerebiliriz
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
33
Konum
.........
Peygamberimiz (sav) ashabıyla birlikteyken, “Bu anne sevgiyle öpüp kokladığı şu yavrusunu ateşe atar mı hiç?" diye sorar. Ardından da "hiç şüphe yok ki Allahu Teâlâ kullarına karşı, bu annelerin yavrusuna olan şefkatinden çok daha şefkatli ve merhametlidir” buyurur.

Kuşkusuz hiçbir anne yavrusunu dünyada ateşe atamaz; duyduğu şefkat ve merhamet buna engel olur. Dahası, yavrusu için gerekirse kendisini feda eder. Ancak inanan insanlar karşılarındaki insanın ahretini düşündükleri için, inanan anne de çocuğunun öncelikle ahretini düşünmelidir.

Bugün toplumda birçok anne çocuğunu adeta ahiret ateşine atar gibi davranır. Çocuğuna Allah'ı tanıtmaz, ona Allah sevgisi ve Allah korkusunu öğretmez. "Henüz küçük, ilerde nasılsa öğrenir" diye düşünür ve Allah'ın yasakladığı davranışlarda bulunmasına ses çıkarmaz. Zaman ilerledikçe de çocuk çevresinden aldığı yüzlerce telkin nedeniyle gördüğü her şeye alışkanlık gözüyle bakar, yaratılışın delillerini göremez. Allah'a ve yaratmasına karşı duyarsız ve ilgisiz bir insan haline gelir.

Oysa çocuk doğduğu andan itibaren, öğrenme isteği içinde sürekli etrafını araştırır. Çocukluk döneminde gördüğü ve öğrendiği her yeni şeyden heyecan duyar. Bu süreçte çocuk için en önemli örnekler, anne - babası ve onların davranış biçimleridir. Eğitimde ilk aşama ailedir; çocuğun ilk öğretmeni de annesidir. Anne, çocuğunu yalnızca bedensel değil, ruhsal yönden yetiştirmekle de sorumludur.

Allah inancı çocuklara küçük yaşlarda öğretilmelidir. Dinin özü güzel ahlâktır. Allah’ın beğendiği üstün ahlâk özellikleri de, özellikle çocukluk döneminde şekillenmeye başlar.

Anne, çocuğuna öncelikle Allah’ın varlığını ve büyüklüğünü, kendisini Allah’ın yarattığını, tüm evrenin yaratıcısının Allah olduğunu ve O’ndan başka kimsenin hiçbir şeye güç yetiremeyeceğini anlatmalıdır.

Çocuğa rastlantılarla hiçbir şeyin meydana gelemeyeceği çok basit örneklerle anlatılabilir. Böylece çocuk, çevresini saran yaratılış gerçekleriyle bu muhteşem düzenin bir sahibi olduğu gerçeğine ulaşabilir. Evreni saran mucizevi güzellikler üzerinde bilgi sahibi olması, çocuğun bu apaçık gerçeği fark etmesini sağlayacaktır. Bu anlayışa sahip olan çocuklara, Kur'an ahlakının ve dinin anlatılması daha da kolaylaşacaktır.

Dini yeni tanıyacak çocuklar öncelikli olarak, Allah’a ve ahiret gününe iman konusunda bilinçlendirilmelidir. Allah'ın her şeyi gördüğü, bildiği, duyduğu, sahip olduğu her şey için O’na şükretmesi gerektiği, bir gün Allah’ın huzuruna gideceği ve dünyadaki tüm davranışları için hesap vereceği öğretilmelidir.

Kuşkusuz tüm bu hazırlıklar dua mahiyetindeki yapılır. Kalbe hidayeti verecek olan yalnızca Allah'tır. Ancak anne ve baba, ahlak, kişilik ve karakter özellikleriyle iyi birer örnek olurlar…

Bir annenin çocuğuna yapacağı en büyük iyilik, ona bütün gücün Allah’a ait olduğunu hissettirmek ve O’nu dost edinmesini sağlamaktır. Şayet çocuk inançlı ve tevekküllü yetiştirilirse karakteri sağlam olur. Ama tek güç sahibinin Allah olduğunu bilmiyorsa, yaşamı süresince insanlardan korkacak, insanları hoşnut etmeye çalışacak, onlardan yardım bekleyecektir.

Çocuk inançlı yetiştirildiğinde, bu onun tüm hayatını mutlu ve huzur içinde yaşamasına vesile olacaktır. Bu şekilde yetiştirilen bir çocuk, yaşı ne kadar küçük olursa olsun, olgun bir akla ve ahlaka sahip olur. Yaşadığı olaylar karşısında duygusal yıkıma uğramaz; olayların Allah'ın kontrolünde olduğunu bildiği için hoşuna gitmeyen bir şeyle karşılaştığında yakınmaz, tevekkül eder, güzel ahlak sergiler.

Unutmayalım din ruhun gıdasıdır; çocuğun sağlıklı ve mutlu olmasını sağlayan ruhsal bir ilaçtır. Çocuklarımızı bilgisayar başında saatlerce oyun oynamalarından ve gereksiz bilgilerle beyinlerini doldurmalarından sakındıralım. Yararlı bilgilerle donanmalarına yardımcı olalım.

FUAT TURKER
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt