Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İbadet Yolu Olarak Kur'ân Ve Sünnet (3 Kullanıcı)

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yasamanın birtakım alanları vardır. Başlıcaları ibadetler, muameleler, politika, hayat ve geçim işleri şeklinde sayılabilir. İbadetler dışında hepsinde içtihad kapısı açıktır. Çünkü ibadetlerde içtihad olmaz. Allah'a yapılan bütün ibadet şekillerinde ve yollarında şeriatın belirlediği ölçü yanında kalmak farzdır. Rasûlullah bu alanda hiçbir kimsenin fazlalık getirmesine veya değişiklik yapmasına izin vermemiştir. İnanç temellerinden olan bu temeli ispat edecek birtakım delilleri sunalım.
1- Rasûlullah tavaf esnasında bir adamın iki kişinin yardımıyla yürüdüğünü gördü. Bu kimdir? diye sordu. Bu adam yürüyerek hac etmeyi adamıştır, dediler. Rasûlullah şöyle buyurdu: "Şüphesiz Allah'ın bu adamın kendine eziyet etmesine ihtiyacı yoktur. Söyleyin binsin". (1) Sahibi Allah'a yakınlaşmak ve ibadet etmek niyetiyle yapmış olsa bile, Allah'ın teşri etmediği bir işi yapmayı yasaklamış oldu.
2- Hz. Peygamber bir defasında da bir adamın güneşte oturduğunu gördü. Kim olduğunu sorunca; "Ey Allah'ın Rasûlü! Bu adam oruç tutmayı, konuşmamayı ve güneşte oturmayı adamıştır" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Orucunu tamamlasın, konuşsun ve gölgede otursun". (2) Rasûlullah sadece meşru olarak tutulan orucu tasvip etti. Uydurma oruç olan konuşmamayı ise yasakladı. Hz. Zekeriyya kıssasında belirtildiği gibi geçmiş bir şeriatta meşru da olsa, Rasûlullah bunu yasakladı. Kıssada şöyle deniliyordu: "Allah'a oruç adadım, bugün hiçbir insanla konuşmıyacağım." (3) Geçmiş bir şeriatta olmasına rağmen Allah bizden böyle bir oruç istememiş ve böyle oruç tutmamızı teşri etmemiştir. Yine adamın gölgede oturmasını da Rasûlullah emretti. Çünkü gölge var iken güneşte oturmak ahmakça bir tekellüf, hak yoldan sapma ve Allah'ın teşri etmediği bir ibadet şeklidir.
3- Abdullah İbn Amr İbn el-Âs'ın hadisi bu iki delilden çok daha açık ve kesindir. Babası kendisini Arab'ın eşrafından biriyle evlendirmiş, günler geçmesine rağmen eşinin yanına varmadığından onu Rasûlullah'a şikayet etmiştir. Babası hergün geline "Kocan nasıl?" diye sormuş, ama gelin "İyidir, ama yatağımıza girdiği yok" diye cevap vermiş ve bu durum onbeş gün devam etmiştir. Bunun üzerine Rasûlullah Abdullah'ı çağırmış ve kendisine şöyle buyurmuştur: "Duydum ki gündüzleri oruç tutuyor ve geceleri ibadetle geçiriyorsun." Abdullah; "Evet" dedi. Rasûlullah; "Her ay üç gün oruç tut" dedi. Abdullah; "Ey Allah'ın Rasûlü...?" deyince, Rasûlullah ona "Beş gün tut" dedi. Abdullah ısrar edince, "Yedi gün" dedi. Yine ısrar edince, "Dokuz gün" dedi. Yine ısrar edince sonunda, Rasûlullah ona şöyle buyurdu: "Kardeşim Davut orucunu tut, bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı ve düşmandan da kaçmazdı." (1)
Bu hadis bize şunları anlatıyor: İslâm'ın yolu insanın bütün ihtiyaçları arasında denge yoludur. İnsan Allah'ın hakkını verirken kuvvetinin, nefsinin ve eşinin hakkını asla unutmaz. Onun için hadiste şöyle varid olmuştur: "Rabbinin senin üzerinde hakkı vardır, eşinin senin üzerinde hakkı vardır. Her hak sahibine hakkını ver." (2)
Yukarıdaki hadiste geçen bir kelime üzerinde iyice durmak gerekir. O da müslümanın düşmandan kaçmasına sebep olacak şekilde zayıf düşürecek bir orucu tutmasının caiz olmamasıdır. Onun için Rasûlullah Abdullah'a şöyle buyurmuştur: "Davud'un tuttuğu oruç gibi oruç tut. Birgün oruç tutar, birgün tutmazdı. Düşmanla karşılaştığı zaman da ondan kaçmazdı." Düşmanla karşılaşmak için bedenî kuvvet, İslâm'ın istediği bir şeydir. Çünkü cihad İslâm'ın en üstün mertebelerindendir. Meşru bir dayanağı da olsa taabbudla bedenlerini öldüren ve zayıf düşürenler, böylece başka bir ibadetin yerine getirilmesini engelliyenler, bununla ifrata kaçmış ve diğer yönden Allah'a isyan etmiş olmaktadırlar.
4- Sahih hadiste bir adamın Rasûlullah'tan nasıl oruç tuttuğunu sorduğu ve Rasûlullah'ın çok çok kızdığı kaydedilmektedir. Rasûlullah'ın öfkesini gören bunun üzerine "Allah'ı Rabb ve İslâm'ı din olarak razı olduk" demiştir. Nihayet Rasûlullah'ın öfkesi dinmiştir. (1)
Rasûlullah'ın kızmasının sebebi şudur: Soran adam Rasûlullah'ın oruç tutması gibi oruç tutmak istemiş ve ona benzemeye çalışmıştır. Halbuki bu ibadette Rasûlullah'ın diğerlerinden ayrı bir hususiyeti bulunuyordu. O da bir, iki, üç gün üst üste oruç tutmasıydı. Nasıl olduğu sorulduğunda da şöyle buyururdu: "Ben sizden biriniz gibi değilim, Rabbim'in misafiri olurum, beni doyurur ve içirir". (2)
5- İbadet ve Allah'a yakınlaşma konusunda, Kur'ân ve sünnetin gösterdiklerinin dışında bir ibadet şeklinin caiz olmadığında en açık delil Rasûlullah'ın evine gelip nasıl ibadet ettiğini soran üç kişinin hadisidir. Kendilerine anlatıldığı gibi ibadet ettiğini öğrenince içlerinden biri şöyle dedi: "Biz nerede, Rasûlullah nerede! Allah onun geçmiş ve gelecek bütün günahlarını bağışlamıştır. Ben bütün geceyi ibadetle geçiriyor ve uyumuyorum. Diğeri de, ben de oruç tutuyor ve iftar etmiyorum. Üçüncüsü de, ben de kadınlarla evlenmiyorum" dedi. Rasûlullah dönüp durumlarını öğrenince minbere çıktı ve halkı toplıyarak şöyle buyurdu: "Bazılarına ne oluyor ki şöyle şöyle söylüyorlar? Şüphe yok ki içinizde Allah'ı en iyi bilen ve ondan en çok korkan benim. Bununla beraber oruç tutar ve iftar ederim, gece ibadet eder ve uyurum, kadınlarla da evlenirim. Sünnetim (yolum)dan yüz çeviren benden değildir." (3)
Bu hadis bizlere çok şeyler anlatmaktadır. Şu anda yalnız konumuzla ilgili kısım bizi ilgilendirmektedir. O da Allah'ın teşri ettiği ve Rasûlullah'ın gösterdiği yolun dışına çıkıp başka ne suretle olursa olsun ibadet etmek veya Allah'a yakınlaşmaya çalışmak, İslâm'ın yolundan sapmak ve başka bir yolu benimsemektir. Bu amel salih bir niyet ve sadece Allah rızası için de yapılsa, İslâm'ın kabul etmediği bir ameldir. Çünkü Yüce Allah'a ancak onun teşri ettiği ve Rasûlullah'ın gösterdiği şekilde ibadet edilir.
Diğer taraftan, ister rahiplik gibi yeni bir teşride bulunmak suretiyle olsun, ister gündüzleri sürekli oruçla ve geceleri sürekli ibadetle geçirmek suretiyle teşri edilmiş bir şeyde fazlalık şeklinde olsun, İslâm'ın yolu dışına çıkmak ve başka bir yol izlemek, Rasûlullah'ı itham altında tutmaktan başka bir şey değildir. Allah'ı bilmede ve hakkını yerine getirmede onun zirvede olmadığını söylemekten başka bir şey değildir. Onun için o üç kişi "Biz nerede, Rasûlullah nerede! Onun geçmiş ve gelecek bütün günahları bağışlanmıştır" dediler. Demek istiyorlar ki Allah onun bütün günahlarını bağışlamış, dolayısıyla daha çok ibadete ve Allah'a yakınlaşmaya ihtiyacı yoktur. Bu demektir ki Rasûlullah günahlarının bağışlanmasına dayanarak bir kısım ibadetleri ve Allah'a daha fazla yakınlaşma çabalarını terketmiştir. Halbuki böyle bir şey, Allah'a ibadette ve ona itaatta gücü dahilinde olan hiçbir şeyi terketmiyen Rasûlullah hakkında hiç de yakışık olmıyan yanlış bir inançtır. Zira Rasûlullah Allah'a ibadette ve onu bilmede daima zirvede ve önde bulunuyordu. Nitekim Yüce Allah ona şöyle emretmiştir: "De ki, şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi içindir. Onun ortağı yoktur. Bana böyle emrolundu ve ben müslümanların ilkiyim." (1)
Rasûlullah her şeyde müslümanların ilkidir. Bundan başkasının onun hakkında düşünmek bir müslüman için caiz değildir. Onun gösterdiği ve uyguladığına ilaveler yapmak ve değiştirmek, ona yapılan büyük bir itham olur. Onun için şöyle buyurmuştur: "İçinizde Allah'ı en iyi bilen ve ondan en çok korkan benim. Sünnetimden yüz çeviren benden değildir."
6- Rasûlullah bütün bunları açıklamakla yetinmemiş, belki halka yaptığı bütün konuşmalarında şunu belirtmiştir: "Her bid'at sapıklıktır ve her sapıklık cehennemliktir." (1) Yine şöyle buyurmuştur: "Kim bu işimiz (dinimiz)den olmıyan birşey uydurursa, o merduttur." (2) Allah'a ibadet etmek ve ona yakınlaşmak amacıyla uydurulan her amel merduttur ve sahibinin aleyhine olur. Çünkü Allah'a ibadet ve ona yakınlaşma sadece ve sadece Allah'ın teşri buyurduğu ve Rasûlullah'ın öğrettiğiyle olur. Bunun dışına çıkmak, eksiltmek veya artırmak, değiştirmek, bid'attır ve sapıklıktır.
7- Rasûlullah bu konuda çok sağlam bir kural koymuştur. O da ehli kitap ve diğer inanç sahiplerine muhalefet ilkesidir. Böylece bağımsız bir yol ve bağımsız amellerle İslâm ümmetinin karakteri ve hususiyeti netlik kazanır ve şahsiyeti gerçekleşir. Bu şekilde ümmetin ibadet ve amelleri başka ümmetlerin ibadet ve amelleriyle karışmamış olur. Mesela ayakkabıların çıkarılması daha çok tevazu ve Allah'ın huzurunda teslimiyete uygun olduğunu bildiği halde, ayakkabı ve meshleriyle namaz kılmıyan yahudi ve hıristiyanlara muhalefet olması için ayakkabı ve meshlerle namaz kılmamızı istemiştir. Şöyle buyurmuştur: "Ehli kitap ayakkabı ve meshleriyle namaz kılmıyorlar, siz ayakkabı ve meshlerle namaz kılınız." (3)
Bu ilkenin sayılamıyacak kadar delilleri ve örnekleri bulunmaktadır. (4) Burada söylenmek istenen şudur: İslâm ümmeti inançlarında, ibadetlerinde, edep ve sülukunda, giyim, âdet ve görünümlerinde, kısaca hayatının bütün alanlarında İslâm ümmetinin bağımsız olması gerektiğine dikkat çekmek.
Bütün bunlarla inanç ve şeriat, edep ve süluk (davranış)ta sadece Allah ve Rasûlü'nün belirlediği şeylerle yetinmek ve onlara bağlı kalmak gerektiği meselesine umarız bir açıklık getirilmiş olmaktadır.
 

nesrin_77

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Ağu 2007
Mesajlar
527
Tepki puanı
1
Puanları
16
Yaş
48
Konum
istanbul
Selam aleyküm.
Allah ( cc ) razı olsun değerli paylaşımınız için.
Cenabı hak cümlemizi hakkı ile hak için yapanlardan eylesin inşallah.
Allah' a ( cc ) ısmarladık.
 

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
Ve aleyna Aleyküm Selam ve Rahmetullahi ve Berekatuhü..Amin Ecmain Duayla kalınız..
 

GEVHER

Yönetici
Katılım
9 Eyl 2008
Mesajlar
3,971
Tepki puanı
2,517
Puanları
163
''İslâm'ın yolu insanın bütün ihtiyaçları arasında denge yoludur. İnsan ALLAH'ın hakkını verirken kuvvetinin, nefsinin ve eşinin hakkını asla unutmaz.
Rabbinin senin üzerinde hakkı vardır, eşinin senin üzerinde hakkı vardır. Her hak sahibine hakkını ver."


"De ki, şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi içindir. Onun ortağı yoktur. ''

"İçinizde ALLAH'ı en iyi bilen ve ondan en çok korkan benim. Sünnetimden yüz çeviren benden değildir."

"Her bid'at sapıklıktır ve her sapıklık cehennemliktir."



Allah C.C sizden razı olsun NAKŞİBENDİ kardeşimiz , paylaşımınızdan faydalandık.

Allah C.C ' e emanet olunuz.
 

hanife deniz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Tem 2007
Mesajlar
4,279
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
58
Konum
Bursa
7- Rasûlullah bu konuda çok sağlam bir kural koymuştur. O da ehli kitap ve diğer inanç sahiplerine muhalefet ilkesidir. Böylece bağımsız bir yol ve bağımsız amellerle İslâm ümmetinin karakteri ve hususiyeti netlik kazanır ve şahsiyeti gerçekleşir. Bu şekilde ümmetin ibadet ve amelleri başka ümmetlerin ibadet ve amelleriyle karışmamış olur. Mesela ayakkabıların çıkarılması daha çok tevazu ve ALLAH'ın huzurunda teslimiyete uygun olduğunu bildiği halde, ayakkabı ve meshleriyle namaz kılmıyan yahudi ve hıristiyanlara muhalefet olması için ayakkabı ve meshlerle namaz kılmamızı istemiştir. Şöyle buyurmuştur: "Ehli kitap ayakkabı ve meshleriyle namaz kılmıyorlar, siz ayakkabı ve meshlerle namaz kılınız." (3)

Allah razı olsun kardeşim,ecrini kat kat versin inş.
Çok güzel bir paylaşım,beni bağışlayın,bilmemek ayıp değil,öğrenmemek ayıp.Meshle namaz kılınabildiğini biliyorum,ama inanın ayakkabıyı ilk kez duyuyor ve okuyorum.ikileme de düştüm,Namazın farzlarından biride necasetten taharet,üzerimizin ve namaz kılacağımız yerin temiz olması,pislik bulaşmamış olması,ama biz ayakkabılarımızla her yere girip çıkıyorz.
RABBİM biliyor amacım muhalefet,yada itiraz değil.,sadece bilgilenmek istiyorum.
Allah yarattıkları adedince razı olsun.
Selam ve Dua ile
 

Gök Kubbe

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ara 2008
Mesajlar
3,422
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
selamun aleyküm paylaşım için çok teşekkürler allah razı olsun..:)
 

hasgül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Mar 2009
Mesajlar
1,965
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Selamun aleyküm, çok güzel ve kıymetli bir paylaşım. Allah razı olsun kardeşim.
Devamlı güncellenmesi gerektiği kanaatindeyim.
Selametle kalınız...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt