Amcam Hidaş, Allah Rasûlü'nden, içinde yemek yediği çanağı istedi. Bu çanak bizim yanımızdaydı. Hz. Ömer halife iken zaman zaman gelir, bu çanağı çıkarmamızı isterdi. Biz de onu çıkarırdık. Onu Zemzem suyu ile doldurur, başına ve yüzüne döker, giderdi. Sonra evimize bir hırsız girdi. Bazı eşyalarımızla beraber o çanağı da çalıp götürdü. Çanak çalındıktan sonra Hz. Ömer bize geldi. Çanağın çıkartılmasını istedi. "Ey Mü'minlerin Emîri! O çanak bizim diğer eşyalarımızla birlikte çalınmıştır"dedik. Hz. Ömer "Biz, Ömer'in kızıp, hırsıza veryansın edeceğini beklerken. O sadece "Hayret! Hz. Peygamber'in çanağını bile çalmış"dedi (1).
Uyeyne b. Hısn b. Huzeyfe b. Bedir, Medine'ye geldi. Yeğeni Hurr b. Kays'ın evinde konakladı. Hurr, Hz. Ömer'in meclisine yaklaştırdığı kişilerdendi. Zira kurra, Hz. Ömer'in meclisinin müdavimleriydi. İster genç, isterse ihtiyar olsunlar onun istişaresine mazhar olurlardı. Uyeyne, yeğenine "Ey yeğenim! Şu emrin yanında senin sözün geçer. Bana huzuruna girmek için izin ister misin?"dedi. Bunun üzerine Hurr Hz. Ömer'den izin istedi. Amcası Hz. Ömer'in huzuruna girdiğinde "Ey Hattab'ın oğlu! Allah'a yemin ederim, bize değer vermiyorsun. Aramızda adalet yapmıyorsun"dedi. Bu sözler üzerine Hz. Ömer öfkelendi. Hatta onu dövmek istedi. Hurr "Ey Mü'minlerin Emri, Allah Teâlâ, Peygamberi'ne "Bağışlayıcı ol. Marufu emret ve cahillerden yüz çevir"(A'raf/199) buyuruyor. Bu amcam da cahillerdendir!"dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer hemen sakinleşti; çünkü Hz. Ömer, Allah'ın kitabına karşı çok hassas ve hürmetkârdı (2).
Ömer'in hiçbir zaman öfkelenip de, Allah'ın zikri kendine hatırlatıldığında veya Allah'ın azabından söz edildiğinde, derhal yapmak istediğinden vazgeçmediğini görmedim (3).
Bilal-i Habeşî, bana "Ey Eslem! Siz Hz. Ömer'i nasıl görüyordunuz?"dedi. Ben de "Hz. Ömer çok hayırlı bir insandı. Fakat kızdığında, bir tuhaf olurdu"dedim. Bilal "Öfkelendiğinde onun yanında Kur'an'dan bir ayet okunsa, öfkesi hemen giderdi"dedi.
Hz. Ömer bir gün bana bağırdı ve kamçısıyla vurmak istedi. Fakat ben ona "Sana Allah'ı hatırlatıyorum"dedim. Bunun üzerine Hz. Ömer kamçıyı attı. "Sen bana büyük bir şeyi hatırlattın"dedi (4).
[1] Müntehab, IV/400 (İbn Sa'd, Bahriyye'den).
[2] Müntehab; IV/406 (Buharî, İbn Mendeh, İbn Ebî Hatim, İbn Merdeveyh ve Beyhakî, İbn Abbas'dan).
[3] İbn Sa'd, İbn Ömer'den rivayet ediyor.
[4] Müntehab, IV/412 (İbn Sa'd, Malikü'd-Dâr'dan).
Uyeyne b. Hısn b. Huzeyfe b. Bedir, Medine'ye geldi. Yeğeni Hurr b. Kays'ın evinde konakladı. Hurr, Hz. Ömer'in meclisine yaklaştırdığı kişilerdendi. Zira kurra, Hz. Ömer'in meclisinin müdavimleriydi. İster genç, isterse ihtiyar olsunlar onun istişaresine mazhar olurlardı. Uyeyne, yeğenine "Ey yeğenim! Şu emrin yanında senin sözün geçer. Bana huzuruna girmek için izin ister misin?"dedi. Bunun üzerine Hurr Hz. Ömer'den izin istedi. Amcası Hz. Ömer'in huzuruna girdiğinde "Ey Hattab'ın oğlu! Allah'a yemin ederim, bize değer vermiyorsun. Aramızda adalet yapmıyorsun"dedi. Bu sözler üzerine Hz. Ömer öfkelendi. Hatta onu dövmek istedi. Hurr "Ey Mü'minlerin Emri, Allah Teâlâ, Peygamberi'ne "Bağışlayıcı ol. Marufu emret ve cahillerden yüz çevir"(A'raf/199) buyuruyor. Bu amcam da cahillerdendir!"dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer hemen sakinleşti; çünkü Hz. Ömer, Allah'ın kitabına karşı çok hassas ve hürmetkârdı (2).
Ömer'in hiçbir zaman öfkelenip de, Allah'ın zikri kendine hatırlatıldığında veya Allah'ın azabından söz edildiğinde, derhal yapmak istediğinden vazgeçmediğini görmedim (3).
Bilal-i Habeşî, bana "Ey Eslem! Siz Hz. Ömer'i nasıl görüyordunuz?"dedi. Ben de "Hz. Ömer çok hayırlı bir insandı. Fakat kızdığında, bir tuhaf olurdu"dedim. Bilal "Öfkelendiğinde onun yanında Kur'an'dan bir ayet okunsa, öfkesi hemen giderdi"dedi.
Hz. Ömer bir gün bana bağırdı ve kamçısıyla vurmak istedi. Fakat ben ona "Sana Allah'ı hatırlatıyorum"dedim. Bunun üzerine Hz. Ömer kamçıyı attı. "Sen bana büyük bir şeyi hatırlattın"dedi (4).
[1] Müntehab, IV/400 (İbn Sa'd, Bahriyye'den).
[2] Müntehab; IV/406 (Buharî, İbn Mendeh, İbn Ebî Hatim, İbn Merdeveyh ve Beyhakî, İbn Abbas'dan).
[3] İbn Sa'd, İbn Ömer'den rivayet ediyor.
[4] Müntehab, IV/412 (İbn Sa'd, Malikü'd-Dâr'dan).