Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hz. Muhammedin (sav) yüceliği ve soyu (2 Kullanıcı)

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40






Meded Ya Sahibel Meydan
Meded Ya Resulallah
Mücrimem, dermana geldim ya Resulallah
Sailem muhtacınam ihsana geldim ya Resulallah
Naru hasret geçti can, can attım Canım Sana, aşk ile
Didarını seyrana geldim ya Resulallah
Arzu ettim ben Seni mahluğum gönderme beni
Baş açık yalın ayak divana geldim ya Resulallah
Kabeyi vaslın yolunda düştüm garib
Gayrı nem var canımı kurbana geldim ya Resulallah
Meded ya Tabibel kulub
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40



Yürüdüler... Ak alın, ayak yalın

Kainatın Efendisi’nin etrafında toplananlar, O’na, gönül verip, tebliğe başladığı tevhid inancına dört elle sarılanlar arttıkça, onlara uygulanan işkencenin de dozu artıyordu. İşkenceler arttıkça, şirki terk edip Tevhide koşanların sayısı çoğalıyordu.

Şirkin liderleri gidişatın kendi aleyhlerine olduğunu teshiş edip buna bir çare aradılar ve akıllarınca da buldular. Bugünkü moda tabiri ile diyalog teklif edeceklerdi. Akıllarınca, kendilerinin şiddet uygulayarak gerdikleri ortamı yumuşatacaklar ve de son derece rahatsız oldukları “Lailahe illallah Muhammedür–resulüllah” ışığını söndüreceklerdi.

Mesele çok ciddi idi, dolayısıyla kendi mantıklarınca öylesine yüksek, erişilmez tekliflerle gelmeliydiler ki; Ebu Talib’in yeğeni Muhammed Mustafa (s.a.v.) hiçbir şekilde reddetmemeliydi.

Diyalog teklifleri sıralanıyor:

–Mekke’nin reisi yapalım, bir anda Mekke’nin bir numaralı adamı olsun. Servetlerimizi bir araya toplayıp O’na devredelim, bir anda Mekke’nin en zengini olsun. En zengin, en soylu ve en güzel kadınlardan kimi, kimleri arzu ederse, derhal O’nun olacak.

–Peki, ey müşriklerin ileri gelenleri! Bu bonkörlüğünüze karşı ne istiyorsunuz?

“Lailahe illallah Muhammedür–resulüllah” iddiasından vazgeçsin.

Şu benzerlik, hatta aynilik ne kadar şaşırtıcı bakar mısınız?

Bugünkü Amerika’nın, diyalog vazifesini verdiği çevrelerden isteği nedir?

“Muhammedür–resulüllah” demeyenlere de merhamet nazarı ile bakırmalıdır deyin, Kelime–i Tevhidin ikinci kısmına inanmak şart değil, kemal mertebesidir, deyin, sonra dileyin bizden ne dilerseniz. Amerika’da dönüm dönüm çiftlikte oturmak mı? Çin’de, Maçin’de, hatta Telaviv’de kolejler mi açmak istersiniz? Binalar, dayalı–döşeli sizi bekliyor...

Demek ki, Ebu Cehil’in, Ebu Leheb’in teklifleri her dönemde tekrarlanmış ve tekrarlanacaktır ama Son Elçi’nin cevabı önemlidir bizim için:

“Güneşi sağ elime; Ay’ı da sol elime verseler, Ben yine bu davadan dönmem. Ya Allah bu dini hakim kılar, yahut Ben bu uğurda canımı veririm.”

Peygamber Efendimizin, en güzel kadınlar, emirlik ve servet tekif edildiği halde, hem de bu kadar eza ve cefaya uğratıldığı halde davasından dönmemesi, O’nun peygamberliğinden şüphe duyanlar için hak Peygamber olduğuna en güzel bir delil olmaktadır

Demek ki, hizmetlerin devamı için ana esaslardan asla taviz verilmez imiş. Zaten siz, Kelime–i Tevhidi paramparça ettikten sonra hangi hizmetten söz edebilirsiniz ki?


Müslim Karabacak

فداك روحي و دمي يا رسول الله
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
"Siz Kur’ân–ı Kerîm okumuyor musunuz? O’nun ahlâk’ı Kur’ân’dan ibâretti"

Hz. Ayşe (ra)


 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
Yüce Allah, Peygamberimizin Arafat’ta “Sen, istersen, uğradığı zulümden dolayı mazluma cennet verip zalimi de yarlığamaya kadirsin!” diyerek yaptığı duasına o akşam icabet buyurmamıştı.

Peygamberimiz, ertesi günü Müzdelife sabahında bu husustaki duasını tekrarladı.

Biraz sonra Peygamberimiz gülümsedi. Hz. Ebu Bekir ile Hz. Ömer: “Ya Resulallah! Babam, anam sana feda olsun! Sen, bu saatte şurada hiç gülmezdin. Seni güldüren nedir? Allah, seni hep güldürsün!” dediler. Peygamberimiz “Yüce Allah iyi olanlarınızı yarlığadı.

İyilerinizin, iyi olmayanlar hakkındaki şefaatini kabul buyurdu. İnen ilahi rahmet,onları da, içine aldı. Sonra yeryüzüne dağıldı. Tevbe edip dilini ve elini günahtan koruyan ve sakınan herkesin üzerine düştü. Şeytan’la askerleri ise, Arafat dağlarının üzerinde, ‘Allah, onlara bakalım ne yapacak’ diye gözlüyorlardı.

Yüce Allah’ın Benim duamı kabul buyurduğunu ve ümmetimi yarlığadığını öğrenince, Şeytan, başına toprak saçtı.

‘Biz zaten, uzun zamanlardan beri, onlar hakkında korkup duruyorduk. Nihayet, rahmet ve mağfiret gelip onları, bürüdü. Eyvah! Mahvolduk!’ diye çığlıklar kopardılar. Dağıldılar.

Onun yaptığı feryada güldüm.

Şeytan’ın, Bedir günü dışında hiç bir gün, Arefe gününde olduğu kadar, Allah’ın rahmetini indirip büyük günahlardan geçtiğini görünce, zelil, hayırdan uzak, hor ve hakir öfkeli bir duruma düştüğü görülmemiştir” buyurdu.

“Şeytan, Bedir günü, ne görmüştü?” diye soruldu.

Peygamberimiz “Cebrail’in, çarpışmak için melekleri sıraladığını görmüştü” buyurdu.

(M. Asım Köksal, İslam Tarihi c.17, s.275–276. Ahmet b. Hanbel, Müsned c.2 s.15’den).

Hayber Fatihi’nin belli edilişi:

Peygamberimiz bir müddet bekledikten sonra, “Ali nerede?” diye sordu.

“Ya Resulallah! Onun gözleri ağrıyor” dediler. Peygamberimiz (sav), “Onu bana çağırınız” buyurdu.

Seleme b. Ekva kalkıp gitti. Hz. Ali’yi elinden tutarak Peygamberimizin yanına getirdi.

Hayber’in tozundan Hz. Ali’nin gözleri ağrımakta idi. Ashab–ı Kiram, onun geleceğini hiç beklemiyordu. Birden bire onunla karşılaşınca “İşte, Ali geldi” dediler.

Peygamberimiz (sav) “İşte, bununla!... İşte, bununla fetih gerçekleşecek!” buyurdu.

Peygamberimiz, Hz. Ali’ye, “Yanıma yaklaş” dedi.

Hz. Ali “Ya Resulallah! Görüyorsun ki, ayaklarımın bastığı yeri bile göremeyecek bir haldeyim” dedi.

Peygamberimiz, Hz. Ali’nin ağrıyan gözlerine üfleyerek elleri ile meshetti. Şifa vermesi için de Allah’a dua etti. Ağrı, sızı birden geçti. Hz. Ali’nin gözleri hiç ağrımamış gibi oldu.

Hz. Ali diyor ki: “Resulullah Aleyhisselam, ‘Ey Allah’ım! Sıcağın, soğuğun sıkıntısını bundan gider’ diyerek dua buyurdu. O günden beri, ne sıcaktan, ne de soğuktan rahatsız oldum.”

Gerçekten Hz. Ali, en sıcak günde en kalın giyer, sıcaklıktan bunalmazdı. En soğuk günde de en ince elbise giyer, soğuktan üşümezdi.

Bunun sebebi sorulunca, Peygamberimizin Hayber’de kendisi için bu hususta dua buyurmuş olduğunu haber vermiştir.

www.yenimesaj.com.tr
 

s.s.s

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Şub 2008
Mesajlar
2,871
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
46
s.a elinize sağlık...
ALLAHUMME SALLİ ALA SEYYİDİNA MUHAMMED
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
s.a elinize sağlık...
ALLAHUMME SALLİ ALA SEYYİDİNA MUHAMMED

ve aleyküm selam, teşekkürler

VE ALA ALİHİ VE SAHBİHİ VE SELLİM


“Güneşi sağ elime; Ay’ı da sol elime verseler, Ben yine bu davadan dönmem. Ya Allah bu dini hakim kılar, yahut Ben bu uğurda canımı veririm.”
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
~*~

Selamün Aleyküm değerli kardeşim.
Rahman c.c razı olsun, çok güzel bir çalışma hazırlamışsınız..Şiirleri de beğeniyle okudum..Gönlünüze ve değerli emeğinize sağlık olsun inşallah..Resul (s.a.v) aşkımıza anlam katmak adına birbirinden güzel yazılardı her biri..Allah c.c bizleri Güllerin ve Gönüllerin Sultanına layık ümmet eylesin, Amin...Bu güzel çalışmanızdan, Gül'ü haberdar kılsın El-Habir c.c inşallah..O'na salat ve selamlarla.. Selam ve Dua ile Rabbimize emanet olunuz kardeşim.Hayırlı akşamlar.

~*~
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
~*~

Selamün Aleyküm değerli kardeşim.
Rahman c.c razı olsun, çok güzel bir çalışma hazırlamışsınız..Şiirleri de beğeniyle okudum..Gönlünüze ve değerli emeğinize sağlık olsun inşallah..Resul (s.a.v) aşkımıza anlam katmak adına birbirinden güzel yazılardı her biri..Allah c.c bizleri Güllerin ve Gönüllerin Sultanına layık ümmet eylesin, Amin...Bu güzel çalışmanızdan, Gül'ü haberdar kılsın El-Habir c.c inşallah..O'na salat ve selamlarla.. Selam ve Dua ile Rabbimize emanet olunuz kardeşim.Hayırlı akşamlar.

~*~


aleyküm selam değerli kardeşim, Sizden de Allah razı olsun, çok teşekkür ederim, gözlerinize gönlünüze sağlık ...Allahü Teala dünyada iken mutahhar ravzasını ziyaret etmeyi, kıyamet günü ise yanında bulunmayı, sırattan da Onunla birlikte geçmeyi nasib eylesin, hakkımızda sefattçı eylesin...
Peygamberimizin (sav) hizmetine yaramayı nasib eylesin..
Allaha emanet olunuz
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40


"Kabrimi ziyaret edene şefaatim vacip oldu. "[Beyheki, Dare Kutni, Taberani]

" Kabrimi ziyaret edene şefaatim helal oldu. " [Bezzar]

" Sadece beni ziyaret için gelen, kıyamette şefaatimi hak etmiş olur." [Müslim]

" Medine’ye gelip kabrimi ziyaret eden, Kıyamette komşum olur, ona şefaat ederim." [Şir’a]

" Hac edip kabrimi ziyaret eden, beni diri iken ziyaret etmiş gibi olur."[Taberani, Dare Kutni, İbni Cevzi]

" Hac edip de, beni ziyaret etmeyen, beni incitmiş olur. " [Dare Kutni, İ.Malik]

" İmkan bulup da mazeretsiz beni ziyaret etmeyen bana cefa etmiş olur." [İbni Neccar]

"Vefatımdan sonra beni ziyaret eden, hayatımda ziyaret etmiş gibidir" [Beyheki]

" Kabrimin yanında, benim için okunan salevatı işitirim. Uzak yerlerde okunanlar bana bildirilir." [İbni Ebi Şeybe]
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
stop55-f9a98116ee.jpg
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
نعىمة;679274' Alıntı:



Yürüdüler... Ak alın, ayak yalın

Kainatın Efendisi’nin etrafında toplananlar, O’na, gönül verip, tebliğe başladığı tevhid inancına dört elle sarılanlar arttıkça, onlara uygulanan işkencenin de dozu artıyordu. İşkenceler arttıkça, şirki terk edip Tevhide koşanların sayısı çoğalıyordu.

Şirkin liderleri gidişatın kendi aleyhlerine olduğunu teshiş edip buna bir çare aradılar ve akıllarınca da buldular. Bugünkü moda tabiri ile diyalog teklif edeceklerdi. Akıllarınca, kendilerinin şiddet uygulayarak gerdikleri ortamı yumuşatacaklar ve de son derece rahatsız oldukları “Lailahe illallah Muhammedür–resulüllah” ışığını söndüreceklerdi.

Mesele çok ciddi idi, dolayısıyla kendi mantıklarınca öylesine yüksek, erişilmez tekliflerle gelmeliydiler ki; Ebu Talib’in yeğeni Muhammed Mustafa (s.a.v.) hiçbir şekilde reddetmemeliydi.

Diyalog teklifleri sıralanıyor:

–Mekke’nin reisi yapalım, bir anda Mekke’nin bir numaralı adamı olsun. Servetlerimizi bir araya toplayıp O’na devredelim, bir anda Mekke’nin en zengini olsun. En zengin, en soylu ve en güzel kadınlardan kimi, kimleri arzu ederse, derhal O’nun olacak.

–Peki, ey müşriklerin ileri gelenleri! Bu bonkörlüğünüze karşı ne istiyorsunuz?

“Lailahe illallah Muhammedür–resulüllah” iddiasından vazgeçsin.

Şu benzerlik, hatta aynilik ne kadar şaşırtıcı bakar mısınız?

Bugünkü Amerika’nın, diyalog vazifesini verdiği çevrelerden isteği nedir?

“Muhammedür–resulüllah” demeyenlere de merhamet nazarı ile bakırmalıdır deyin, Kelime–i Tevhidin ikinci kısmına inanmak şart değil, kemal mertebesidir, deyin, sonra dileyin bizden ne dilerseniz. Amerika’da dönüm dönüm çiftlikte oturmak mı? Çin’de, Maçin’de, hatta Telaviv’de kolejler mi açmak istersiniz? Binalar, dayalı–döşeli sizi bekliyor...

Demek ki, Ebu Cehil’in, Ebu Leheb’in teklifleri her dönemde tekrarlanmış ve tekrarlanacaktır ama Son Elçi’nin cevabı önemlidir bizim için:

“Güneşi sağ elime; Ay’ı da sol elime verseler, Ben yine bu davadan dönmem. Ya Allah bu dini hakim kılar, yahut Ben bu uğurda canımı veririm.”

Peygamber Efendimizin, en güzel kadınlar, emirlik ve servet tekif edildiği halde, hem de bu kadar eza ve cefaya uğratıldığı halde davasından dönmemesi, O’nun peygamberliğinden şüphe duyanlar için hak Peygamber olduğuna en güzel bir delil olmaktadır

Demek ki, hizmetlerin devamı için ana esaslardan asla taviz verilmez imiş. Zaten siz, Kelime–i Tevhidi paramparça ettikten sonra hangi hizmetten söz edebilirsiniz ki?


Müslim Karabacak

فداك روحي و دمي يا رسول الله




Esselamun aleyküm ve rahmetullahi ve berakatühü.

Her şeyin bir zamanı vardır. Elbette Müslüman olmanın da zor zamanları vardır. İşte böyle bir zamanda başarılı olanlar, inançları çağlara taşıyan insanlardır. İnsanlığın hayatını hayat yapan "iman" gaye idealinden mahrum, her şeyin menfaat doğrultusunda yürütüldüğü, sapık inançların baş gösterdiği, zina ve haramın mübah sayıldığı bir dönemde, asrı saadet modeliyle nübüvvet bahçesinde gül gibi yetişebilmektir.

Karşıda karanlık bir inkarcılık kütlesi varken "KALK VE İNZAR ET" çağrısına uyabilmektir

Mekke'de tebliğ vazifesi devam ettiği halde kimse ona uymuyordu. Rabb'inden gelen emirleri büyük bir şevkle anlattığı halde herkes kulak tıkıyordu. O yine yılmamıştı. Bir ümit, deyip Taif'e gitti. Taif halkından umutluydu. Bu düşünceler içerisinde taif'e varıp tebliğ vazifesine başlamasıyla birlikte hararetler de başlamıştı. Taif halkı çocuklarını öğütleyerek Onun mübarek bedenini taşlatmışlardı. Halk hakaret ediyor, bir daha gelmemesini söylüyordu. Şefkatli Nebî'nin mübarek yüzünden kanlar süzülüyordu cüppesine. Bütün bu yaşadıkları Onu epey yormuştu. Mahzun bir şekilde geri dönerken Cebrail (as) geldi; "ya Resûlallah, iste, şu dağı birleştirip, onları helak edeyim." dedi. İşte burada Peygamberimiz gibi ;" hayır yâ Cebrail! ben gazap Peygamberi değilim, rahmet peygamberiyim. Olur ki ileriki zamanlarda içlerinden birisi Müslüman olur. Bu bile yeter. Hem ONLAR BİLMİYORLAR" diyebilmektir.


Ebu Cehil ve zihniyetindekiler, İslâmiyetin yayılışından rahatsız olduklarında:
SAĞ ELİME GÜNEŞİ, SOL ELİME AYI VERSENİZ, BENİ DAVAMDAN DÖNDÜREMEZSİNİZ diyebilmeliyiz.


Açık saçıklığın mübah sayıldığı, tesettürün tamamen kaldırılmak istendiği, yıllarca emek verdiği okuluna "ancak başını açarsan girebilirsin" dendiği bir zamanda Allah yolunda okulunu ve hayatını kaybetmekten zerre kadar tereddüt göstermeden BAŞIMI ALIRSIN, ÖRTÜMÜ ASLA diyebilmeliyiz.


Türkiye’de diyalogun akademik ayağını oluşturmakla görevli kilise sekreteryası bu işlerin İslam’a sadakatle bağlı geleneksel Müslümanlarla olamayacağını gayet iyi bildiğinden, ‘gevşek vahiy’ inancını kabullenmiş, gerektiğinde Kur’an-ı Kerim’i sorgulayabilecek akademik çevrelerle çok yakın temas kurulmasının şart olduğunu düşünmektedir. R Arnaldez normal bir Müslüman’a diyalogu kabul ettirmenin pratikte imkansız olduğunu söyledikten sonra İslami esasları modern akılla silkelemeyi bir metot haline dönüştürmüş Vehhabi anlayışının ve Abduh’çu ekolün görüşlerinin galip gelmesi halinde, dinlerarası diyalogun oldukça kolaylaşacağını ifade etmektedir.

Dolayısıyla kardeşim, şeytan ve yandaşları bizim imanımızı asla çalamaz,
Allah razı olsun kardeşim,
Selam ve baki dua ile kalın.

 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40

Esselamun aleyküm ve rahmetullahi ve berakatühü.

Her şeyin bir zamanı vardır. Elbette Müslüman olmanın da zor zamanları vardır. İşte böyle bir zamanda başarılı olanlar, inançları çağlara taşıyan insanlardır. İnsanlığın hayatını hayat yapan "iman" gaye idealinden mahrum, her şeyin menfaat doğrultusunda yürütüldüğü, sapık inançların baş gösterdiği, zina ve haramın mübah sayıldığı bir dönemde, asrı saadet modeliyle nübüvvet bahçesinde gül gibi yetişebilmektir.

Karşıda karanlık bir inkarcılık kütlesi varken "KALK VE İNZAR ET" çağrısına uyabilmektir

Mekke'de tebliğ vazifesi devam ettiği halde kimse ona uymuyordu. Rabb'inden gelen emirleri büyük bir şevkle anlattığı halde herkes kulak tıkıyordu. O yine yılmamıştı. Bir ümit, deyip Taif'e gitti. Taif halkından umutluydu. Bu düşünceler içerisinde taif'e varıp tebliğ vazifesine başlamasıyla birlikte hararetler de başlamıştı. Taif halkı çocuklarını öğütleyerek Onun mübarek bedenini taşlatmışlardı. Halk hakaret ediyor, bir daha gelmemesini söylüyordu. Şefkatli Nebî'nin mübarek yüzünden kanlar süzülüyordu cüppesine. Bütün bu yaşadıkları Onu epey yormuştu. Mahzun bir şekilde geri dönerken Cebrail (as) geldi; "ya Resûlallah, iste, şu dağı birleştirip, onları helak edeyim." dedi. İşte burada Peygamberimiz gibi ;" hayır yâ Cebrail! ben gazap Peygamberi değilim, rahmet peygamberiyim. Olur ki ileriki zamanlarda içlerinden birisi Müslüman olur. Bu bile yeter. Hem ONLAR BİLMİYORLAR" diyebilmektir.


Ebu Cehil ve zihniyetindekiler, İslâmiyetin yayılışından rahatsız olduklarında:
SAĞ ELİME GÜNEŞİ, SOL ELİME AYI VERSENİZ, BENİ DAVAMDAN DÖNDÜREMEZSİNİZ diyebilmeliyiz.


Açık saçıklığın mübah sayıldığı, tesettürün tamamen kaldırılmak istendiği, yıllarca emek verdiği okuluna "ancak başını açarsan girebilirsin" dendiği bir zamanda Allah yolunda okulunu ve hayatını kaybetmekten zerre kadar tereddüt göstermeden BAŞIMI ALIRSIN, ÖRTÜMÜ ASLA diyebilmeliyiz.


Türkiye’de diyalogun akademik ayağını oluşturmakla görevli kilise sekreteryası bu işlerin İslam’a sadakatle bağlı geleneksel Müslümanlarla olamayacağını gayet iyi bildiğinden, ‘gevşek vahiy’ inancını kabullenmiş, gerektiğinde Kur’an-ı Kerim’i sorgulayabilecek akademik çevrelerle çok yakın temas kurulmasının şart olduğunu düşünmektedir. R Arnaldez normal bir Müslüman’a diyalogu kabul ettirmenin pratikte imkansız olduğunu söyledikten sonra İslami esasları modern akılla silkelemeyi bir metot haline dönüştürmüş Vehhabi anlayışının ve Abduh’çu ekolün görüşlerinin galip gelmesi halinde, dinlerarası diyalogun oldukça kolaylaşacağını ifade etmektedir.

Dolayısıyla kardeşim, şeytan ve yandaşları bizim imanımızı asla çalamaz,
Allah razı olsun kardeşim,
Selam ve baki dua ile kalın.


Ve aleyküm selam ve rahmetullahi ve bereketuhu Allah razı olsun
Allah razı olsun çok güzel bir katkı yaptınız..
Allahü Teala herkese gönlüne göre verir, Allahı ve Peygamberini (sav) seven Müslüman dünyanın en güçlü insanıdır, çünkü yardım edeni Allahtır, başaramayacağı işi yoktur, dünyanın ve ahiretin mutluluğu ve kurtuluşu ancak bu yolda mümkündür..
Bugün zor karanlık günler yaşıyoruz, yüreğimiz kanıyor, dünyada hak ile batıl yer değiştirdi..
Ama her geceden sonra elbette gün doğar, Allah kaldırmayacağımız yükü yükelmemiştir bize, herkes vazifesini yapmakla yükümlüdür, başarı Allahtandır

Allahı ve Peygamberi (sav) seven ve sadık olan bir Müslüman alnından okur bu diyalogcu misyonerlerin kim olduklarını..

Peygamberi herkesten üstün tutmayanın, Ona uymayanın, Onsuz olabileceğine inananın zaten iman etmesi gerekir, çünkü böyle biri mümin değildir, kafirdir...
burada kendilerini ve başkalarını kandırıyorlarda kabire yattıkları zaman, kıyamette durdukları zaman zebanileri bakalım nasıl kandırabilecekler..

"Peygamber müminlere kendi nefislerinden önde gelir"

" Biriniz beni canından malından ehlinden çok sevmedikçe tam iman etmiş sayılmaz "

Kırılır da bir gün tüm dişliler
Döner şanlı şanlı çarkımız bizim
Gökten bir el yaşlı gözleri siler
Şenlenir evimiz barkımız bizim

Yokuşlar kaybolur çıkarız düze
Kavuşuruz sonu gelmez gündüze
Sapan taşların yanında füze
Başka alemlerle farkımız bizim

Kurtulur dil tarih ahlak ve iman
Görürler nasılmış neymiş kahraman
Yer ve gök su vermem dediği zaman
Her tarlayı sular arkımız bizim

Gideriz nur yolu izde gideriz
Taş bağırda sular dizde gideriz
Bir gün akşam olur bizde gideriz
Kalır dudaklarda ŞARKIMIZ bizim...

Necip Fazıl Kısakürek

Allaha emanet olun

 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
Ahirette kurtuluş için Hz. Muhammed'e (sav) inanmaya hacet yoktur; Kelime-i Tevhid'in ikinci rüknü olan "Muhammedu'r Rasûlullah" kısmını ikrar bir kemal mertebesidir, cennetlik olma için bunu ikrar ve buna iman etmek lüzumlu değildir demenin hükmü nedir?

Böyle bir inancı taşımak ve yaymak, İslâm akaidine göre, Müslüman'ı dinden çıkartır, mürted yapar, küfre düşürür. (A.Z. Gümüşhanevî,
Camîül Mütûn, c.1, Elfaz-ı Küfür, b. 2; Muhammed b. İsmail er-Reşîd, Tehzib'ü Risalet'il Bedri'r-Reşîd fi Elfâz'il Mükeffirat, vr 12, Yahya bin Ebi Bekr, Esir'ul-Melahide, vr 11 b )
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40



Hak yarattı alemi
Aşkına Muhammedin
Ay ü günü yarattı
Şevkine Muhammedin

Ol ! dedi oldu alem
Yazıldı levh ü kalem
Okundu hatm-ı kelam
Şanına Muhammedin

Yunus kim ede methi
Över Kur'an ayeti
An ! vergil salevatı
Aşkına Muhammedin
 

yurtlu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Ocak 2008
Mesajlar
736
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
'Aşık Yunus neyler dünyayı Sensiz, Sen Hak Peygambersin şeksiz şüphesiz
Sana uymayanlar gider imansız adı güzel kendi Güzel Muhammed!'


selamün aleyküm kardeşim emeğine sağlık çok güzel bir paylaşımdı
ALLAH razı olsun selam ve baki dua ile
hayırlı cumalar...
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
'Aşık Yunus neyler dünyayı Sensiz, Sen Hak Peygambersin şeksiz şüphesiz
Sana uymayanlar gider imansız adı güzel kendi Güzel Muhammed!'


selamün aleyküm kardeşim emeğine sağlık çok güzel bir paylaşımdı
ALLAH razı olsun selam ve baki dua ile
hayırlı cumalar...

aleyküm selam, teşekkürler
sizden de Allah razı olsun
cumanız mübarek olsun
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt