Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hz. Ayşenin yaşı ve peygamber efendimiz ile evliliği (1 Kullanıcı)

huseynik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Eki 2011
Mesajlar
1
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
HZ. AYŞENİN YAŞI VE PEYGAMBER EFENDİMİZ İLE EVLİLİĞİ





Hz. Ayşe Annemizin Peygamber efendimizle(sav) 9 yaşındayken yaptığı evlilik; çağımızda İslama karşı getirilen eleştirilerin odağı haline gelmiştir. Bu evlilik Misyonerlere, Ateistlere ve bir kısım Oryantalistlere göre Müslümanların utanç kaynağıdır. Bu utançtan kurtulabilmek için bir an önce Peygamberlerini eleştirmeli ve bu anlayıştan uzak olduklarını sık sık dile getirmelidirler. Oryantalist modern algının Müslümanların zihinlerini iğfal etmesi sebebiyle hiç kimse bu konuda eleştirel düşünüp detaylı bir araştırma yapmamış, bu utanç kaynağından kurtulmak için bu utancı ret etme yolunu seçmiştir. İslam ülkelerinde yetişip çeşitli sebeplerle İslam’a düşman olmuş bazı insanlarda -her konuda olduğu gibi- batının tavsiyesini çabucak kabul etmiş ve Peygamber efendimizi eleştirme, kınama ve hatta hakaret etme yolunu seçmiştir.



Peygamber efendimize (sav) hakaret etmek için en önemli argüman bu mübarek evlilik olmuştur. En son Avrupa da yayınlanan ve Peygamber efendimize (sav) hakaretler içeren karikatürlerde de bu mübarek evlilik konu edilmiştir. Elbette bu hakaretler Avrupa ile sınırlı kalmamıştır. Ülkemizde de 17 Mayıs 2008 tarihli Güneş Gazetesinde yazar Rıza ZELYUT: “ Çocuk Yaştakilerle Evlenmek Arabın İşidir” başlıklı bir yazı yazmış ve bu mübarek evliliği eleştirmiştir. Zelyut’un bir Peygambere ahlak dersi vermesi bir hayli komik iken, kendince yanlış bir şeyi eleştirirken “ırkçılık” gibi bir insanlık suçu işlemesi ise son derece trajiktir. Zelyut’un bu yazısına karşılık bazı muhafazakâr gazetelerde kendisine cevap verilmiş, cevap verilirken de biraz önce belirttiğimiz gibi bu evliliği inkâr etme yolu seçilmiştir. Zelyutta bu yazarlara cevap olarak Diyanet İslam Ansiklopedisinin Hz. Ayşenin 9 yaşında evlendiğinin doğru görüş olduğunu belirten yazısını referans göstermiş ve alın size delil demiştir. Zelyut tek referanslık bu büyük bilimsel makalesiyle rakiplerini alt ettiğini düşünmüştür. Fakat Zelyut’un bu yazısı bu konudaki yüzlerce örnekten sadece birisidir. Ülkemizde ve Batıda bu evliliği bahane bilip Peygamber efendimize hakaret edenlerin sayısı bir hayli fazladır.



Bu yazının amacı bu mübarek evliliğe karşı getirilen eleştirilere cevap vermek ve gerçekleri gözler önüne sermektir.



EVLENDİĞİNDE AYŞE ANNEMİZİN YAŞI



Bu evliliğin savunulamaz olduğunu düşünen bazı Modernist din alimleri ve dindarlar Hz. Ayşe’nin evlendiğinde yaşının 17-18 olduğunu savunmuşlardır. Ve delil olarak hem daha zayıf kaynaklara başvurmuşlar hem de kendilerince bazı ilginç yorumlarla bu sonuca ulaşmışlardır. Fakat Ayşe annemizin Peygamber efendimizle 9 yaşında evliliği ile ilgili bilgiler hem son derece sağlam kaynaklarda geçmektedirler hem de sayıları bir hayli fazladır. Örneğin Hz. Ayşenin o sırada 9 yaşında olduğundan bahseden Sahihi Buharide “4” Sahihi Müslimde “3” hadis vardır. Bu hadis kitapları İslam geleneğinde en güvenilir hadis kitaplarıdır.



Bu hadislere göre Hz. Ayşe 6-7 yaşlarında iken evlilik akdi yapılmış 9 yaşında iken evlilik gerçekleşmiştir. Sahihi Buharide bu konuyla ilgili geçen bir hadis şu şekildedir:



"Abdullah İbni Mesud tarafından rivayet edilmiştir: Resulullah aleyhissalatu vesselam, Hz. Aişe radıyallahu anha ile yedi yaşında iken nikahlandı, dokuz yaşında iken zifaf yaptı. Resulullah aleyhissalatu vesselam, Hz. Aişe onsekiz yaşlarında iken vefat etti"



Daha öncede belirttiğimiz gibi bu evliliği kınayanların eleştirel düşünmesini beklemek saçmadır. Çünkü esas amaç bu konuyu incelemek veya araştırmak değil Peygamber efendimize ve İslam’a karşı nefretlerini dile getirmektir. Bu yüzden Peygamber efendimizin hanımları içinde evlendiğinde dul olmayan tek eşinin Hz. Ayşe olması, bu evliliğinin ortaçağda hiçbir zaman eleştiri konusu olmaması, o dönemin Arabistanında bu evliliğin hiç eleştirilmeyip tersine sevinçle karşılanması gibi konuların üzerinde hiç durulmamıştır.



Fakat bu mübarek evliliği her fırsatta eleştirenlere üzülerek belirtelim ki bu yazı konuyu eleştirel bir düşünceyle detaylı bir şekilde incelemiştir. Belki de daha üzücü olan şey, bu çalışmanın hiçte onların istediği şekilde sonuca bağlanmamasıdır. Amacınız cahilce ve delilden yoksun bir şekilde Peygamberimizi eleştirmekse kimsenin kendisini kandırmasına engel olamayız. Hayır, amacınız gerçeği bulmaksa bu yazıyı okuyabilirsiniz.



EVLİLİĞİN AMACI VE EVLENME YAŞI İÇİN KRİTERLER



Günümüzde; Fransız Devrimi sonrası oluşan Batılı değerlerin tüm dünyaca ana kriter olarak benimsenmesi, çağın değişen şartları, modern dünyada gittikçe artan gelir sıkıntısı gibi birçok etken evlilik yaşını çok daha yüksek yaşlara çekse de tarihte evlilik yaşı bugünün insanlarını hayrete düşürecek kadar aşağılardaydı. Çünkü o tarihlerde evliliği etkileyecek sosyal ve ekonomik şartlar yoktu. Daha doğru ifadeyle evlilik dış etkenlere kapalı ve daha doğal bir seyir izliyordu. Neden daha doğaldı diyoruz? Bunu anlayabilmek için evliliğin amacını sorgulamamız gerekiyor.



Evlilik kadın ve erkeği bir aile kurmak için bir araya getiren kurumun adıdır. Bu nedenle evlilik dışı kadın-erkek birlikteliği (flört vs.) modern dünyada bile aile kapsamına alınmaz. Aile kurumunun yararlandığı haklardan bu birliktelikler yararlanamaz. Aile kurumunu meydana getiren ve evliliğin çıkışına sebep olan ana etken doğacak çocuklardır. Bu nedenle antik dünyada evlilik yaşı için tek kriter çocuk doğurabilme yaşına gelmek olmuştur. Yani bu kritere göre ergenliğine giren her birey evlenebilecek kapasiteye gelmiş olmaktadır.



Burada amacımız bugünün evlilik anlayışıyla geçmişteki evlilik anlayışını karşılaştırmak ve doğrusunu bulmak değildir. Fakat ana etkenlerinden biri üremek olan bir kurum için evlilik yaşının ergenlik yaşı olarak belirlenmesi geçmişte yaşayan insanlar için son derece doğaldır. Bunun mantıklı bir şekilde red edilecek bir tarafı var mıdır? Evliliği insanların doğal saatine adapte eden bir anlayışı günümüz ölçülerine uymuyor diye sapkınlık olarak nasıl nitelendirebiliriz? Sapkın olan insanın vücudumudur? Bu noktada daha birçok soru sorarak sorgulamamızı devam ettirebiliriz. Zira bu sorgulamaları yapmaz isek geçmişte yaşayan bütün insanları (istisnasız hepsini) sapık olarak nitelendirmek zorunda kalırız.



Bu noktada günümüzden geriye doğru giderek evlilik yaşının değişimini göreceğiz



ARAPLARIN İŞİ Mİ?



Rıza ZELYUT ve onunla aynı anlayışı taşıyanlar için kız çocuklarının küçük yaşta evlenmesi sadece Araplara has ilkel ve bedevi bir adetti. Zelyut dibine kadar oryantalizme batmış bu teorisi için hiçbir delil getirmemiştir. O öyle düşünüyorsa öyledir. Kendisini bu konuda büyük bir otorite sanan Zelyutun teorisinin tam aksine bu anlayış tarihte yaşamış bütün toplumlarda vardır. Yakın tarihten geçmişe doğru yapacağımız yüzeysel bir yolculuk bile bunu görmemiz için yeterlidir.

Encyclopedia Britannica “Marriage” (Evlilik) maddesinde; Avrupada 1929 yılında düzenlenen evlilik kanunundan önce evlilik yaşıyla ilgili ilginç bilgiler verir. Britanya alt başlığı altında şöyle yazar:



“ 1929 yılında düzenlenen evlilik yasasından önce örfi yasalara göre geçerli bir evlilik için evlilik yaşı erkekler için 14 kadınlar için 12 idi. Bu kural –yasal düzenlemeden sonra bile- İrlanda Cumhuriyetinde yürürlükten kaldırılmamıştı”(1)



Yine Amerika başlığında benzer bilgilere yer veriliyor:



“ Örfi yasalarda 12 yaşın altındaki kızların ve 14 yaşın altındaki erkeklerin evlilikleri geçersizdi”(2)



Tarihte biraz daha geriye doğru gittiğimizde durum biraz daha farklılaşmaktadır. Araplarla beraber Semitik kültürü paylaşan Yahudilerin tarihini incelediğimiz zaman daha dikkat çekici bilgilere rastlarız. The Biblical World Dergisinde E.W. G. MASTERMAN AntikYahudi geleneklerini incelediği yazısında şöyle der:



“Kesinlikle 20li yaşlarına ulaşmamış 4-5 çocuk sahibi kadınlar biliyorum. 30lu yaşlarına geldiklerinde yaşlı bir kadın ve muhtemelen büyükanne oluyorlardı”(3)



Tarihte evlilik yaşıyla ilgili dünyanın genel duruma bakıldığında erken yaşta evliliğin bütün toplumlarda yaşanan evrensel bir gelenek olduğunu görürüz. “Some Phases of the Law of Marriage” (Evlilik Yasasının Bazı Evreleri) isimli 1916 yılında yayımlanmış makalesinde Albert SWİNDLEHURST konuyla ilgili detaylı bir araştırma yapmış Asyada ki ülkelerle ilgili önemli bilgiler vermişti. Bu makaledeki veriler, erken yaşta evliliğin istisnasız bütün Asya toplumlarında yaşandığını göstermektedir. Makalede erken yaşta evliliğin gelenek olduğu milletlerle ilgili şu bilgiler verilmektedir:



“ Ölümden sonraki bütün mutluluk umutları bir erkek çocuğunun doğumuna bağlı olduğundan Hindular için çok genç yaşta bir eş almak zorunlu bir görevdi ” (4)



Swindlehurst’a göre erken yaşta evlilik Çinde de aynı sebeplerden doğurmuştu.



“… Çinliler bir erkek çocuğunun defin işlemlerini yerine getirene kadar ve değişik periyodlarla tapınağa kurbanlar sunana dek, bedenden ayrılan ruhların huzursuz bir şekilde dolaşacağına inanırlardı…”(5)



“ Ölüm sonrası azap korkusu Antik çağda yaşayan İranlıları da aynı şeye sevk etmiştir.” (6)



Swindlehurst İslam öncesi İran dininin kurucusu olan Zerdüşt’ün evlenmeden önce ölen kişilerin azap çekeceğini söylediğini belirtir. Bu da İranlıları erken evliliğe yöneltmişti. Hint ve Çin nüfusunun bu kadar hızlı büyümesinin sebebi olarak erken yaşta evliliği gösteren ve bu hızlı büyümenin bu toplumları durgunlaştığını iddia eden Swindlehurst Japonların erken yaşta evlilik geleneğinin farklı sebeplere dayandığını söyleyerek şöyle der:



“ Onlar (Japonlar) erken yaşta evliliği dinsel sebeplerden çok devlet için bir görev olarak teşvik ediyorlardı. Konfiçyusun şu ahlak kuralını benimsemişleri “ Çocukları toplumun ve doğanın üzerlerine yüklediği evlilik yükümlülüklerini ihmal eden bir baba onurdan mahrum olarak yaşar ve eğer bir erkek çocuğu soyunu sürdürecek çocuklar bırakmadıysa görevinde başarısız olmuştur.”(7)



Yazar bahsettiği bu milletlerde evliliklerin çocuk denecek yaşta yapıldığını vurgulamaktadır. Yine Swindlehurst ilginç bir şekilde Müslümanlar için evlilik yaşıyla ilgili açık bir kanunun olmadığını belirterek İslam toplumlarında genel kabul gören yaşın 15 olduğunu belirtir. Yazar; İmam Ebu Hanifenin genel kabule karşı çıkarak evlilik yaşını 18 olarak belirlediğinin altını çizer.(8) 1900’lü yılların başında yayınlanan bu makaleye göre Türkiyede kızlar 14 yaşında evlenebilmektedir.



Zaman içerisinde biraz daha geriye gidip daha net veriler almak istediğimizde günümüz algısı için kavranması zor rakamlarla karşılaşırız. Roma İmparatorluğunda Ölüm ve evlilik yaşı ortalamaları ile ilgili bir makale yazan Profesör Albet Granger HARKNESS bu ortalama yaşları bulmak için o döneme ait bazı yazıt ve kitabeler sunmaktadır. O döneme ait kitabelerden alınan bilgiler şu şekildedir:
10ya.jpg
(9)



Tablonun başında “Age Of Women At Marriage” (Evlilikte Kadınların Yaşı) yazmaktadır. Hemen altında 10 yaşında evlenen kadınlar onların altında ise 11 ve 12 yaşlarında evlenen kadınların listesi yer almaktadır. Tabloda kadınların kaç yıl yaşadıkları ve kaç yıl evli kaldıkları yazmaktadır. Bu Kadınların evlilik yaşına da bu verilerden hareket edilerek ulaşılmıştır. Örneğin tabloda görüleceği üzere 10 yaşında evlenmiş kadınların ilk örneği Roma şehrindendir. Bu kadın 22 yaşına kadar yaşamıştır ve öldüğünde 12 yıllık evlidir. Doğal olarak bu kadın 10 yaşında evlenmiştir.

Daha da ilginci yazar bu tabloyu vermeden önce kitabelerde 6 ve 7 yaşlarında evlenmiş kadınlarında olduğunu belirtmiş fakat Roma imparatorluğunda evlilik yaşının ortalamasını yüksek tutmak istemesinden olsa gerek bunları gerçekçi bulmadığını söyleyip hesaplarında bu kitabelere yer vermemiştir. (Yazarın bu yazıyı yazma amacının evlilik yaşı ortalamasını yükseltmek olması düşüncemizi haklı çıkartmaktadır.)



Yazarın 6-7 yaşlarında evliliği gerçekçi bulmama sebeplerinden birisi de bu evliliklerin nasıl gerçekleştiğini bilmemesi olabilir. Yazar 6-7 yaşlarında ergenliğine ulaşmamış kızların nasıl evlendiğini anlayamamış olduğu görünmektedir. Fakat Encyclopedia Britannica evlilik maddesinde verilen bazı bilgiler bu konuya ışık tutabilir.



“ Daha önceki zamanlarda; özelliklede Kraliyet ailelerinde 7 yaş üstü çocukların evlenmesi meşhurdu. Fakat bu şekilde yapılmış herhangi bir evlilik kız 12, erkek 14 yaşına ulaştığında taraflarca iptal edilebilirdi. VIII. Henry 14 yaşına gelmeden önce, ölen kardeşi Arthur’dan dul kalan Catherine ile evlendirilmişti. Henry 15 yaşına ulaştığında bu evliliği red etmişti fakat 1509 yılında Catherine ile tekrar evlendi.”(10)



Yine Hindistan da ergenliğine girmeden evlendirilen kız çocuklarını eleştiren batılılara karşı Hintli yazar Raj Coomar ROY “Child Marriage in India”(Hindistanda Çocuk Evlilikleri) isimli bir makale yayınlamış ve makalede Britanicca ansiklopedisinin verdiği bilgilere paralel bilgiler vermiştir:



“ Hindistanın büyük bir bölümünde ve hatta Bengalde Hinduların belirli kastlarında erkekler ve kadınlar çocukken evlenseler bile kız ergenliğine ulaşmadan birlikte yaşamalarına asla izin verilmez. Hinduların deyişiyle Kızın 2. evliliğine kadar..”(11)



Swindlehurst ta Çocukken evlenen Hinduların birlikte yaşamasına asla izin verilmediğini ve kız ergenliğine ulaşınca 2. bir evlilik töreni düzenlenip çiftlerin birlikte yaşamaya bu törenle birlikte başladığının altını çizer.(12)



Bu tarihsel yolculuğumuzda birazcık soluklanıp Peygamber efendimizin (SAV) Ayşe annemizle evliliği ile ilgili hadisleri tekrar hatırlayalım.



"Abdullah İbni Mesud tarafından rivayet edilmiştir: Resulullah aleyhissalatu vesselam, Hz. Aişe radıyallahu anha ile yedi yaşında iken onunla nikahlandı, dokuz yaşında iken zifaf yaptı. Resulullah aleyhissalatu vesselam, Hz. Aişe onsekiz yaşlarında iken vefat etti"



Bu evlilik akdinin 7 yaşında gerçekleştiği halde neden 9 yaşının beklenildiği bu bilgiler ışığında daha iyi anlaşılır. Amerika da İslam hakkında detaylı araştırmalarıyla da tanınan dinler tarihi uzmanı kadın yazar Karen ARMSTRONG bu evlilikle ilgili yazdıklarımıza paralel bilgiler verir:



“Taberi, kız çok küçük olduğu için ailesinin evinde kalmaya devam ettiğini ve ancak ergenliğe ulaştıktan sonra evliliğin gerçek anlamını kazandığını bildirmiştir”(13)



Buraya kadar vermiş olduğumuz bütün referanslar bize çok açık bilgiler vermektedir. Modern algının oluşumuna kadar özellikle antik dünyada kız çocuklarının evlilik yaşı için tek kriter ergenliğe adım atmalarıydı. Rıza ZELYUT’un zannettiği gibi bu gelenek sadece Araplara ve İslam toplumlarına ait değildi. Avrupanın göbeği olan Roma da bile kızlar 10 yaşında evlenebiliyorlardı. Britanyadan Japonyaya, Çinden Hindistana, Romadan Arabistana kadar evrensel bir gelenek hakimdi. Çocuk yaştayken evlilik akdi yapılsa bile ergenliğine ulaşmadan bu sadece iptal edilebilir bir sözleşme olarak kalıyordu. Britanya, Hindistan ve Arabistan gibi yerlerde kız çocukları ergenliğine ulaştığında ikinci ve asıl evlilik töreni düzenleniyordu.



Daha öncede üzerinde durduğumuz gibi esas amacı bir aile kurmak ve yeni bireyler dünyaya getirmek olan evlilik kurumu için ana kriterin çocuk doğurabilecek konuma gelme yani ergenliğe ulaşmak olması son derece doğaldır. Yazımızın ilerleyen bölümlerinde bu evlilik kriterinin tarihte hangi sonuçları doğurduğunu ve sorun olarak algılanıp algılanmadığını inceleyeceğiz. Ama önce ergenlik yaşıyla ilgili bazı bilgiler vererek konuyu daha da netleştirmek istiyoruz.



ERGENLİK YAŞI



Ergenlik yaşı milletlere ve coğrafyalara göre değişken bir yapıya sahiptir. Kuzeyden Ekvatora doğru yaklaştıkça ergenliğe giriş yaşının daha aşağılara doğru indiğine dair bir genel kabul varsa da bazı önemli örnekler tam tersini gösterebilmektedir. Örneğin İsveç’in kuzeyinde ergenliğe giriş yaşı güneyine oranla daha aşağı yaşlardadır.



Yine de Avrupada yasal evlilik yaşının sabit bir yaşa endekslendiği günlerde bu kriterin İtalyada ki ergenlik yaşına göre ayarlandığını bilenler buna itiraz ederek daha kuzeydeki ülkelerin Prusya kriterine bağlanmasını istemişler ve ülkelerinde kızların ergenliğe güneydeki ülkelere göre daha geç girdiğini söylemişlerdir. Bütün bu değişkenliğe rağmen bugün genel olarak ergenlik yaşı aralığını biliyoruz. Wikipedia’da “Ergenlik Dönemi” başlığı altında şu bilgilere yer verilir.



“Ergenliğe giriş için kesin bir zaman yoksa da genel olarak kızlar 9-13 yaş arasında ve erkeklerden daha erken ergenliğe girerler.” (14)



İslamic awareness sitesi “ Physical Changes in Girls During Puberty” (Kızlarda Ergenlik Döneminde Görülen Fiziksel Değişiklikler) isimli bir makaleye yer vermiştir. Bu makalede genelde bu değişikliklerin 11 yaşına yakın başladığını söyleyerek şu bilgilere yer verir:



“ Bu değişikliklerin 8 veya 9 gibi yaşlarda başlaması da normaldir.” (15)



Görüldüğü gibi günümüzde bile kızların 9 yaşında ergenliğe adım atmaları olağan ve son derece doğal olarak görülmektedir. Bu durumda hem bundan 1400 yıl önce hem de Arabistan da Peygamberimizin 9 yaşında bir çocukla evlendiğini söyleyip pedofili iftirasında bulunmak en iyimser sözlerle bile ancak “kara cehalet” olarak tanımlanabilir.



Başta da belirttiğimiz gibi amacımız tarihteki evliliklerle çağdaş evlilikleri kıyaslayıp birinin doğru olduğunu kanıtlamak değildir. Ama unutmamız gereken nokta tarihteki evlilik anlayışını uygulayanlarda çağdaşlarına uymaktaydılar ve neredeyse bu o zaman için evrensel bir algıydı.



Yine de bunu algılamak modern algı için güç olabilir bunun daha iyi anlaşılması için ayrı bir başlık açmanın daha faydalı olduğunu düşünüyoruz.



ERKEN EVLİLİK VE SAPKINLIK



Yazımızda birçok örnekte gördüğünüz gibi tarihte neredeyse evrensel bir hal alan erken evlilik gerçekten bir sapkınlık ve cehalet örneğimiydi? Yani atalarımız toptan cahil ve sapkın mıydı?



Elbette bugün ki evlilik yaşı çağa uygun bir şekilde düzenlenmiştir. Fakat Batılı güçler sömürgeci ordularını Müslüman ve Asyalı ülkelerin üzerlerine yollarken ayrıca yanlarında aydınlarını ve misyonerlerini de gönderiyorlardı. Bugün Batının orduları kısmen bu bölgeleri terk etse de bıraktıkları Emperyalist zihin hala hüküm sürmektedir. Edward SAİD’in “Oryantalizm” isimli eserinde belirttiği gibi Batılı zihniyet Doğuyu hep ilkel ve iğrenç bulmuştu. Sebebi ise sadece doğunun kendilerine benzememesiydi. Doğu bu iğrençlikten kurtulmak için giyim şekliyle, alfabesiyle, yaşam şartlarıyla tamamen kendisine benzemeliydi. Bugün bu Batının oluşturmuş olduğu Modern algı neredeyse bütün beyinlere sirayet etmiş durumdadır. Günümüzde çok az insan bunu sorgulamak ve eleştirmek cesareti gösterebiliyor.



Erken evlilik konusu da modern algının dayattığı üzere sapkınlık olarak algılanması gereken bir konudur. Fakat o çağın gereklerine uygun olan ve hiçbir dini ve ahlaki anlayışla çelişmeyen bu evlilikler neden sapkınlık olarak algılanmalıydı? Bu sorunun herhangi bir cevabını aramaya kalkışmayın. Modern algı öyle istediği için öyledir.



Zelyut’un iddia ettiğinin aksine erken evlilik konusunda en yoğun eleştiriyi Hindular almıştı. İngilizler topraklarını işgal ettiğinde birden atalarının ve geleneklerinin sapkın olduğunu öğrenen bir Hindu yazar olan Raj Coomar ROY batılılara bu anlayışlarının yanlış olduğunu anlattığı yazısında oldukça önemli bir gerçeğe dikkat çekmektedir:



“Üç bin yıl oldukça uzun bir perioddur fakat bütün bu yıllar boyunca erken yaşta evlilik kurumuna tepki oluşturacak hiçbir büyük kötülük ortaya çıkmamıştır. Belki de bir parça, nüfusun çok hızlı artışına sebep olmuştur.”(16)



Roy’un dikkat çektiği gibi erken evliliklerin toplum üzerinde ki tek etkisi nüfusun hızlı artışı olmuştur. 3 bin yıl boyunca bu evliliklere karşı hiçbir toplumsal hareket ya da itiraz olmamıştır. Bütün anlayışlarda ve dinlerde sapkınlıklar, aşırılıklar ve suçlar her zaman tepkiye sebep olmuşlardır. Fakat bu sözde sapkınlığa karşı Batı Doğu ülkelerini işgal edene kadar hiçbir tepki oluşmamıştı.



PEYGAMBER EFENDİMİZ VE İFTİRACILARIN KARANLIK DÜNYASI



Görüldüğü üzere Peygamber efendimizin Hz. Ayşe ile evliliğine itiraz edip ona iftiralar düzenlerin hiçbir mantıklı ve bilimsel dayanakları yoktur. Bu eleştiriler tarihsel ya da bilimsel olmaktan çok kendi psikolojik sorunlarının dışa vurumudur. Bu sözümüzün abartı olduğu söylenebilir ama dilerseniz geçmişte ülkemizin en önde gelen ateistlerinden biri olan ve ömrünü kutsal değerlere hakaret etmeye adamış Turan DURSUN’un kendi hayat hikâyesini anlattığı “Kulleteyn” isimli romanına bakabilirsiniz. Bu romanın 229. sayfasında Turan DURSUN küçük bir çocukken rüyasında Peygamberimizi, sevgilisini ve kendisini gördüğünü anlatır. Dursun rüyasında Peygamberin kendi sevgilisini elinden alacağını düşünerek korkmuş ve peygamberden kaçarken uyanmıştır.



Görüleceği üzere bir çocuğun rüyasında peygamberden korkup kaçması, sağlıklı bir ruh halini yansıtmamaktadır. Daha küçük bir çocukken rüyasına girecek kadar peygamberden nefret eden birisinden sağlıklı bir düşünce beklemek oldukça zordur. Peygamberimize bu iftiraları atanlar, oturup bu konularda araştırma yapmak yerine çocukluktan kalma ilginç psikolojik rahatsızlıklarını dışa vurmayı seçmişlerdir. Bu nedenle Peygamber efendimize bu iftiraları atanlar bizlerin değil daha çok Psikologların ilgi alanına girmektedir.


Dediler ki: “Sen Yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten Sen, her şeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın.” (Bakara Suresi,32)







KAYNAKÇA:





1- The Encyclopedia Britannica, Vol. 14, Marriage maddesi s.932



2- The Encyclopedia Britannica, Vol. 14, Marriage maddesi s.934



3- E. W. G. MASTERMAN, Jewish Customs of Birth, Marriage, and Death, The Biblical World, Vol.22 No.4 October 1903 p. 251-252



4- Albert SWINDLEHURST, Some Phases of the Law of Marriage, Harvard Law Review, Vol. 30, No. 2 (Dec., 1916), s. 124



5- Albert SWINDLEHURST, Some Phases of the Law of Marriage,Harvard Law Review, Vol. 30, No. 2 (Dec., 1916), s. 125



6- Albert SWINDLEHURST, Some Phases of the Law of Marriage,Harvard Law Review, Vol. 30, No. 2 (Dec., 1916), s. 125



7- Albert SWINDLEHURST, Some Phases of the Law of Marriage,Harvard Law Review, Vol. 30, No. 2 (Dec., 1916), s. 126



8- Albert SWINDLEHURST, Some Phases of the Law of Marriage,Harvard Law Review, Vol. 30, No. 2 (Dec., 1916), s. 127



9- Prof. Albert G. HARKNESS, Age at Marriage and at Death in the Roman Empire, Transactions of the American Philological Association, Vol.27 s. 40-41



10- The Encyclopedia Britannica, Vol. 14, Marriage maddesi s.932



11- Raj Coomar ROY, Child Marriage in India, The North American Review, Vol. 147, No. 383 (Oct., 1888), s. 417



12- Albert SWINDLEHURST, Some Phases of the Law of Marriage, Harvard Law Review, Vol. 30, No. 2 (Dec., 1916), s. 124-125



13- Karen ARMSTRONG, İslam Peygamberinin Biyografisi: Hz. Muhammed (sav), Koridor Yayıncılık, s.227



14- Ergenlik dönemi - Vikipedi



15- The Young Marriage of Aishah



16- Raj Coomar ROY, Child Marriage in India, The North American Review, Vol. 147, No. 383 (Oct., 1888), s. 418

Makalemize bu internet adresinden ulaşabilirsiniz: http://www.imanihareket.com/Makale/hikaye.asp?id=40
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt