Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hz. Ali (a.s) ve Namaz (1 Kullanıcı)

Aleviyyun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
31 Ocak 2011
Mesajlar
7
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Hz. Ali ve Namaz
"Hz. Ali (a.s)” Kabe’nin içinde dünyaya gelmiş Allah’ın yüzünü kerim kıldığı bir insan,

“Hz. Ali (a.s)”, Peygambere iman getirmiş ilk insan,

“Hz. Ali (a.s)”, puta tapmayan, şirke düşmemiş eşsiz bir insan,

“Hz. Ali (a.s)”, Resulullahın kendisi hakkında; “Ali hakla beraberdir hak da Aliyle beraber, Ali Kur’an ile beraberdir Kur’an da Ali'yle beraberdir” dediği tek insandır.

“Namaz”, mü’minin miracı,

“Namaz”, kulu Allaha yaklaştıran en büyük ibadet,

“Namaz”, sırlarla dolu ancak yalnız hakikat ve hikmeti anlaşılınca yerine getirilebilen bir farz.

“Hz. Ali” ve “Namaz” gibi hakikatleri hakkıyla beyan etmek en zor konulardan biridir; ne İmam Hz. Ali’yi gerektiği gibi tanımak ve tanıtmak mümkündür ne de ilahi farize olan “Namazın” hikmetini beyan etmek. Bu iki yüce hakikatin her birisini beyan etmede aciz kalınırken bu ikisi birleşdiği zaman -ki akıl sahiplerinin aklının idrak edemeyeceği, ariflerin kalbi şuhudla ulaşamıyacağı bir mana kazanır kendisine- onu anlatmaya çalışmak yanlış olur.

Yani “Hz. Ali’nin Namazının" gerçeğini anlamak için ne akıl ehlinin aklı yeterlidir, ne de irfan ehlinin irfanı, ne alimlerin ilmi yeterlidir ne de abidlerin ibadeti. Hiç kimse İmam Hz. Ali’nin namaz kıldığı zamanki durumunu; tekbir söylediği zaman masivellahtan kopup huzu ve huşu içinde Rabbinin huzuruna varışını, o andaki ruh halini beyan edemez. Namaz dışında dahi devamlı kendisini Allah’ın huzurunda gören Hz. Ali’nin namazdaki halini anlamak mümkün mü?

Namaza olan aşkını beyan ediyor, Hz. Ali (a.s.); “Resulullah’tan bakşa kimse benden önce namaz kılmamıştır” sözüyle. Namaza durduğu andaki halini tefsir etmekde mümkün değil, namaz ne kadar sırlarla dolu bir ibadettir ki o anda İmamı tanımak mümkün olmuyor.

Hz. Ali (a.s.), namaz için abdest alırken vücudunda hafif bir titreme başlardı Rabbin huzuruna çıkmanın verdiği aşk ile. Mihrabta ibadete başladığında ilahi azametin korkusu bütün vücudunu sarar kendisinden geçerdi, secdeleri uzatır akıttığı gözyaşları seccadesini ıslatırdı. Hz. Ali’nin namazdaki hali; kendisinden geçmesi, secdelerde ağlaması, huzu ve huşu ile masivellahtan kopup Rabbine yönelmesi asırlardır arif ve abidlerin henüz idrak edemedikleri akıl sahiplerinin hikmetini anlayamadıkları bir meseledir.

Savaşların birinde İmamın mübarek ayağına bir ok isabet ediyor, oku çıkarmak çok acı vereceğinden ne yapacaklarını şaşırıyorlar, Hz. Fatıma Zehra’nın teklifiyle, İmam namaz kıldığı zaman oku ayağından çıkarıyorlar, Hz.Ali (a.s.) namazda akıl, kalb ve bütün varlığıyla öyle rabbine yönelmiş, yaradanla sohbet aşkı O’nu öyle mest eylemiş ki oku ayağından çıkardıklarını dahi fark etmiyor, namaz bittikten sonra kendisine oku çıkardıklarını söylüyorlar. Bunu anlamak mümkün değil, namazın azametini ve hikmetini anlamış onu hakikatiyle yerine getiren Hz. Ali ancak anlayıp beyan edebilir.

Diğer taraftan namazdayken İmamın fakire yüzüğünü sadaka olarak vermesi anlaşılması güç konulardan diğer biridir. Ebuzer (r.a) anlatıyor: “Birgün Resulullah ile birlikte mescitte namaz kılıyorduk, bir fakir mescide girip halkdan yardım istedi, kimse yardımda bulunmayınca ellerini gökyüzüne kaldırıp şöyle dua etmeye başladı: “Allah'ım şahid ol ben peygamberinin mescidinde yardım istedim kimse bana yardımda bulunmadı”, Ali (a.s.) rukudaydı eliyle parmağındaki yüzüğü işaret ederek gelip onu almasını istedi, fakir gelip Hz. Ali’nin parmağından yüzüğü alıp mescitten ayrıldı."
Resulullah namaz bittikten sonra şöyle dua etti: “Allah'ım! Kardeşim Musa senden diledi ki, onun ruhunu yüceltip işlerini kolaylaştırasın, halk söylediklerini anlasın diye beyanını güçlendiresin ve gücünü artırman ve kuvvetli kılman için kardeşi Harun’u vezir ve yardımcısı yapasın. İlahi! Ben, Muhammed senin seçilmiş peygamberinim,göğüsümü aç genişlet ,işlerimi kolaylaştır, benden sonra arkamın güçlü ve kuvvetli olması için ehlibeytimden Ali’yi vezir ve vasim karar kıl,” Resulullahın bu duası biter bitmez Cebrail gelip şu ayeti nazil etti: “Sizin veliniz ancak Allah, O’nun Resulü ve namaz kılan ve ruku halindeyken zekat (sadaka) veren müminlerdir.” (Maide / 55)

Hz. Ali’nin namaza verdiği önem hayatının her alanında görülmektedir, İbn-i Abbas anlatıyor: Sıffeyn savaşında çatışmaların şiddetli olduğu günlerden birinde Hz. Ali’nin sık sık gökyüzüne güneşin battığı yöne baktığını gördüm, sordum: “Ya Ali ! o taraftan bir korkun mu var, düşman o taraftan saldırır diye bir endişen mi var?” Ali buyurdu: “Hayır, ben namaz vaktine girip girmediğine bakıyorum?”

Kahramanlığı, yiğitliği dillere destan olmuş İmam Hz. Ali savaş anında bile namazın ne denli önemli olduğunu vurguluyor.

Allah, Emirül Müminin Hz. Ali’nin namaza olan aşkını, Allah’a olan itaat ve bağlılığını bildiğinden İmam Ali’nin müslümanların kıblesi olan her gün beş defa yöneldikleri Kabe’de dünyaya gelmesini irade etmiştir. Yine Hz. Ali namaza olan aşkı, O’nun Kufe mescidinde namaz kılarken şehadet şerbeti içip çok arzuladığı Rabbine kavuşmasına vesile oluyor.

ALLAH BİZLERİ KURAN-I KERİM VE EHLİ BEYT YOLUNDAN AYIRMASIN....
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt