oguz_alperen
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 6 Eyl 2008
- Mesajlar
- 5
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 103
Kanije'yi savunan askerlerimiz çok zor durumda kalmışlardı. Kaleyi kuşatan yüz bin kişilik düşman kuvveti yüklendikçe yükleniyordu. Üstelik Kanije önündeki nehri de doldurmaya başlamışlardı. Bunu yaptıkları taktirde kaleyi korumak çok güçleşecekti.
Düşmanlar sonuunda nehri doldurmayı başardılar. Kanije önünde ki nehri, nisbeten geçit verdiği yerde sazlarla doldurup, üzerine çitten siperler yerleştirdiler. Bunun yanı sıra bir de tahtadan muntazam bir köprü yaptılar ve bunu kalenin hendeğine bağladılar. Artık hendeği rahatlıkla aşabileceklerdi.
Tiryaki Hasan Paşa gözü pek subayı Kara Peçe'yi çağırarak fikrini sordu. Ne yapacaklardı? Bu belayı nasıl defedeceklerdi? Kara Peçe şöyle dedi:
- " Paşa Hazretleri, siz müsterih olun. Biz düşmanın demirinden korkmadık da tahtasından mı korkacağız? Siz bizi duadan unutmayınız. Ben şimdi gider, o köprüyü yıkar gelirim."
Böyle diyen Kara Peçe, Hasan Paşayla helalleşti. Tam kale bedeninden inmek üzereydiki , kendisine doğru gelen üç çocuk gördü. Bu çocuklar alay beyi olan Hüsrev beyin oğulları idiler. " Bizde geleceğiz. Köprüyü birlikte yıkalım" diyorlardı. Kara Peçe ne dediyse çocukları geri döndüremedi. Sonunda razı oldu. Böylece hep birlikte sessizce kale bedeninden aşağıya kaydılar.
Kara Peçe ve Hüsrev Beyin üç oğlu tam köprünün üzerinde iken düşman tarafından fark edildiler. Çocuklar Kara Peçe'ye, "Kaçın, kaçın! Biz köprüyü yakarız!" dediler. Kara Peçe razı olmadı. "Vakit kalmadı, haydin, hep birlikte hendeğe atlayacağız. Oradan da bizi kaleye çekerler!" dedi ve "Atlayın!" emrini verdikten sonra suya atladı. Fakat çocuklar atlamamıştı. Üçü baş başa vererek köprüyü tutuşturdular. Alevler bir anda her tarafı sardı. Hendeğe atlamaya vakit bulamadan köprü ile birlikte yanmaya başladılar.
Köprü tahrip edilmiş, fakat Hüsrev Beyin üç oğlu da köprüyle birlikte yanarak şehit olmuşlardı.
Düşmanlar sonuunda nehri doldurmayı başardılar. Kanije önünde ki nehri, nisbeten geçit verdiği yerde sazlarla doldurup, üzerine çitten siperler yerleştirdiler. Bunun yanı sıra bir de tahtadan muntazam bir köprü yaptılar ve bunu kalenin hendeğine bağladılar. Artık hendeği rahatlıkla aşabileceklerdi.
Tiryaki Hasan Paşa gözü pek subayı Kara Peçe'yi çağırarak fikrini sordu. Ne yapacaklardı? Bu belayı nasıl defedeceklerdi? Kara Peçe şöyle dedi:
- " Paşa Hazretleri, siz müsterih olun. Biz düşmanın demirinden korkmadık da tahtasından mı korkacağız? Siz bizi duadan unutmayınız. Ben şimdi gider, o köprüyü yıkar gelirim."
Böyle diyen Kara Peçe, Hasan Paşayla helalleşti. Tam kale bedeninden inmek üzereydiki , kendisine doğru gelen üç çocuk gördü. Bu çocuklar alay beyi olan Hüsrev beyin oğulları idiler. " Bizde geleceğiz. Köprüyü birlikte yıkalım" diyorlardı. Kara Peçe ne dediyse çocukları geri döndüremedi. Sonunda razı oldu. Böylece hep birlikte sessizce kale bedeninden aşağıya kaydılar.
Kara Peçe ve Hüsrev Beyin üç oğlu tam köprünün üzerinde iken düşman tarafından fark edildiler. Çocuklar Kara Peçe'ye, "Kaçın, kaçın! Biz köprüyü yakarız!" dediler. Kara Peçe razı olmadı. "Vakit kalmadı, haydin, hep birlikte hendeğe atlayacağız. Oradan da bizi kaleye çekerler!" dedi ve "Atlayın!" emrini verdikten sonra suya atladı. Fakat çocuklar atlamamıştı. Üçü baş başa vererek köprüyü tutuşturdular. Alevler bir anda her tarafı sardı. Hendeğe atlamaya vakit bulamadan köprü ile birlikte yanmaya başladılar.
Köprü tahrip edilmiş, fakat Hüsrev Beyin üç oğlu da köprüyle birlikte yanarak şehit olmuşlardı.