_YUSUF_
Yönetici
- Katılım
- 26 Haz 2008
- Mesajlar
- 4,070
- Tepki puanı
- 1,043
- Puanları
- 113
- Yaş
- 43
Gelene “Hoş geldin” demek, adet olmuştur bizim toplumda. Gelenin nasıl ve ne şekilde geldiğine bakmadan hemen ağzımızı açıyor ve “Hoş geldin” deyiveriyoruz.
Soruşturmaya gelen yetkililere de gülümseyerek “Hoş geldin” dememiz, bu alışkanlıktan kaynaklansa gerek!. Oysa birçok kardeşimizin biidiği gibi, bu adamlar hiç de hoş gelmiyorlar!..
Tabi ki “Hoş geldin” ifadesiyle ilgili olarak bu basit örnekler üzerinde değil, her sene hoşgeldiği söylenen Ramazan üzerinde duracağız. Bildiğiniz gibi Ramazan ayına yaklaştığımız zaman her yerde aynı ifadelerle karşılaşınz.
“Hoşgeldin Ramazan”
Doğrusunu söylemek gerekirse ki gerekiyor hep rahatsız olmuşumdur bu ifadelerden. Ramazan ayının mahiyetini ve içinde bulunduğumuz toplumu düşündükçe, bu rahatsızlığım daha da artmıştır.
Hepbir ağızdan söylenen bu ifadeye göre Ramazan hoşgelmiş!. Bu kimselere Ramazanın nereye hoş geldiğini sorduğumuz zaman ise aldığım cevaplar, genelde aynı cevaplar olmaktadır.
Ülkemize, milletimize, yurdumuza, vatanımıza hoşgeldü. Hoşgeldi Ramazan!.
Duydunuz mu Ramazan'ın nereye hoşgeldiğini?
Ramazan ayı, bu millete, bu ülkeye hoş gelmiş!.
Faizin, fuhşun, zinanın, ahlaksızlığın, zulmün, küfrün, fışkın yaygınlaştığı ve yaşadığı bu topluma, böylesi bir topluma Ramazan hoş gelmiş!
Mübarek Ramazan ayı tiksindiği bu şeylerden nasıl hoşlansın ve bu şeylerin yaşadığı ve yaşatıldığı toplumlara nasıl hoşgelsin ki!.
Velhasıl hoşgelmedi,
“Hoşgeldi” denilse de, hoş bulmadı Ramazan!..
Ramazanın gelmesiyle birlikte değişik yerlerde asılan bir başka ifade daha var.,
“Oruca saygı”
Allah'a, peygamberlere, kitaplara saygı göstermeyen kimselerden oruca saygı göstermeleri istenmektedir!
İzmir sokaklannda yürürken ağızlan boş durmayanları görmek bir yana, meyhanelerden yayılan içki kokusunu duyanlar, “Oruca saygı” ifadesinin ne derece dikkate alındığını anlamaktadırlar. İzmir'le ilgili olarak “Gavur İzmir” diyenlere tabi ki itiraz etmiyoruz. Gerçi İzmir'e “Gavur” diyenlerin, bulunduklan yeri İslam'la tarif edemeyecekleri de ayn bir gerçektir.
Gavur İzmir denilen bu yerde şüphesiz ki müslümanlar da bulunmaktadır. Müslüman olduklarını iddia edenler ise küçümsenmeyecek bir kalabalıktır bu şehirde, özellikle teravih namazlannda camileri dolduran insanlar, camilerin dışına da taşmaktadır. Her gün beş vakit farz namazlanna ilgi duymayan kimselerin, farz olmayan teravih namazına gösterdikleri büyük ilgi haliyle şaşırtıcıdır!.
Bu kimselere göre beş vakit namaz değil, teravih namazı farz kılınmıştır sanki!. Beş vakit namaz kilınmasa da, teravih namazı mutlaka ve mutlaka kılınmalıdır!.
Bu camilerde ibretle izlenmesi gereken bir diğer tablo ise “Sakalı Şerif ziyaretleridir. Efendimiz (s.a.v.)'e ait olduğu söylenen mübarek sakal, kırk kat bohça içinden salavatlarla çıkanlmakta ve uzun bir kuyruk oluşturan insanlar, cam muhafaza içindeki sakal telini öperek, yüzlerine ve gözlerine sürmektedirler.
Diyeceksiniz ki “Böyle yapmakla ne oluyor?”
İnanın bilmiyorum!.
Bilsem hiç söylemem mi?
Bunların söylediklerine göre, bu merasim sakala hürmetmiş!. Tabi ki bu söylenenlere de biz inanmıyoruz. Çünkü Efendimiz (s.a.v.)'in sakalına yüz sürebilmek için kuyruk oluşturan bu adamlann geneli sakalsız!.
Oysa biliyoruz ki Resulullah (s.a.v.)'in sünneti olan sakala hürmet; bu mübarek sakala, sakalsız yüzleri sürmekle değil, sakal bırakmakla gerçekleşebilir. O halde uzun kuyruklar oluşturan bu sakalsızlar, sakala yüz sürmekle ne yapmak istiyorlar ve ne yapıyorlar ki?
Demin de söylediğim gibi, inanın bilmiyorum!..
Ramazanla ve Ramazan'da olanlarla ilgili yazılacak şeyler çok. Fakat sözü şimdilik fazla uzatmayalım. Bildiğiniz gibi Ramazan nasıl olsa gitti, nasıi olsa şimdilik kurtuldu bu toplumdan ve bu gibi ayinlerden!.
Geldiği toplumu dikkate alarak “Hoş geldin” diyemediğimiz Ramazana, giderek kurtulduğunu kabul ederek “Hoşgittin” diyebiliyoruz.,
Hoşgittin Ramazan!..
Soruşturmaya gelen yetkililere de gülümseyerek “Hoş geldin” dememiz, bu alışkanlıktan kaynaklansa gerek!. Oysa birçok kardeşimizin biidiği gibi, bu adamlar hiç de hoş gelmiyorlar!..
Tabi ki “Hoş geldin” ifadesiyle ilgili olarak bu basit örnekler üzerinde değil, her sene hoşgeldiği söylenen Ramazan üzerinde duracağız. Bildiğiniz gibi Ramazan ayına yaklaştığımız zaman her yerde aynı ifadelerle karşılaşınz.
“Hoşgeldin Ramazan”
Doğrusunu söylemek gerekirse ki gerekiyor hep rahatsız olmuşumdur bu ifadelerden. Ramazan ayının mahiyetini ve içinde bulunduğumuz toplumu düşündükçe, bu rahatsızlığım daha da artmıştır.
Hepbir ağızdan söylenen bu ifadeye göre Ramazan hoşgelmiş!. Bu kimselere Ramazanın nereye hoş geldiğini sorduğumuz zaman ise aldığım cevaplar, genelde aynı cevaplar olmaktadır.
Ülkemize, milletimize, yurdumuza, vatanımıza hoşgeldü. Hoşgeldi Ramazan!.
Duydunuz mu Ramazan'ın nereye hoşgeldiğini?
Ramazan ayı, bu millete, bu ülkeye hoş gelmiş!.
Faizin, fuhşun, zinanın, ahlaksızlığın, zulmün, küfrün, fışkın yaygınlaştığı ve yaşadığı bu topluma, böylesi bir topluma Ramazan hoş gelmiş!
Mübarek Ramazan ayı tiksindiği bu şeylerden nasıl hoşlansın ve bu şeylerin yaşadığı ve yaşatıldığı toplumlara nasıl hoşgelsin ki!.
Velhasıl hoşgelmedi,
“Hoşgeldi” denilse de, hoş bulmadı Ramazan!..
Ramazanın gelmesiyle birlikte değişik yerlerde asılan bir başka ifade daha var.,
“Oruca saygı”
Allah'a, peygamberlere, kitaplara saygı göstermeyen kimselerden oruca saygı göstermeleri istenmektedir!
İzmir sokaklannda yürürken ağızlan boş durmayanları görmek bir yana, meyhanelerden yayılan içki kokusunu duyanlar, “Oruca saygı” ifadesinin ne derece dikkate alındığını anlamaktadırlar. İzmir'le ilgili olarak “Gavur İzmir” diyenlere tabi ki itiraz etmiyoruz. Gerçi İzmir'e “Gavur” diyenlerin, bulunduklan yeri İslam'la tarif edemeyecekleri de ayn bir gerçektir.
Gavur İzmir denilen bu yerde şüphesiz ki müslümanlar da bulunmaktadır. Müslüman olduklarını iddia edenler ise küçümsenmeyecek bir kalabalıktır bu şehirde, özellikle teravih namazlannda camileri dolduran insanlar, camilerin dışına da taşmaktadır. Her gün beş vakit farz namazlanna ilgi duymayan kimselerin, farz olmayan teravih namazına gösterdikleri büyük ilgi haliyle şaşırtıcıdır!.
Bu kimselere göre beş vakit namaz değil, teravih namazı farz kılınmıştır sanki!. Beş vakit namaz kilınmasa da, teravih namazı mutlaka ve mutlaka kılınmalıdır!.
Bu camilerde ibretle izlenmesi gereken bir diğer tablo ise “Sakalı Şerif ziyaretleridir. Efendimiz (s.a.v.)'e ait olduğu söylenen mübarek sakal, kırk kat bohça içinden salavatlarla çıkanlmakta ve uzun bir kuyruk oluşturan insanlar, cam muhafaza içindeki sakal telini öperek, yüzlerine ve gözlerine sürmektedirler.
Diyeceksiniz ki “Böyle yapmakla ne oluyor?”
İnanın bilmiyorum!.
Bilsem hiç söylemem mi?
Bunların söylediklerine göre, bu merasim sakala hürmetmiş!. Tabi ki bu söylenenlere de biz inanmıyoruz. Çünkü Efendimiz (s.a.v.)'in sakalına yüz sürebilmek için kuyruk oluşturan bu adamlann geneli sakalsız!.
Oysa biliyoruz ki Resulullah (s.a.v.)'in sünneti olan sakala hürmet; bu mübarek sakala, sakalsız yüzleri sürmekle değil, sakal bırakmakla gerçekleşebilir. O halde uzun kuyruklar oluşturan bu sakalsızlar, sakala yüz sürmekle ne yapmak istiyorlar ve ne yapıyorlar ki?
Demin de söylediğim gibi, inanın bilmiyorum!..
Ramazanla ve Ramazan'da olanlarla ilgili yazılacak şeyler çok. Fakat sözü şimdilik fazla uzatmayalım. Bildiğiniz gibi Ramazan nasıl olsa gitti, nasıi olsa şimdilik kurtuldu bu toplumdan ve bu gibi ayinlerden!.
Geldiği toplumu dikkate alarak “Hoş geldin” diyemediğimiz Ramazana, giderek kurtulduğunu kabul ederek “Hoşgittin” diyebiliyoruz.,
Hoşgittin Ramazan!..