Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

.::Hizmet Düsturları (1 Kullanıcı)

istikbal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Ağu 2006
Mesajlar
1,236
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Uzun ve düşünülmüş yoldan.
Hizmet Erleri


Allah (cc) için hizmet etmek öncelikle fedakarlık gerektirir. Böyle ulvi bir görev için elbette ulvi bir ahlak gerekir. Yeri gelir malından, yeri gelir rahatından ve sevdiklerinden fedakarlık ister.

Hizmet insanı, bütün bu fedakarlıkları göze alarak bu işe soyunur zaten. İnsanlardan ne onu anlamalarını, ne de takdir etmelerini bekler. Hakarete uğradığı zaman, Rabbinin takdirine boyun eğer de karşısındaki nasipsizler ona yüklendikçe yüklenir. Sadrı öyle genişler ki hizmet insanının, dağlar misali yükleri taşır da, koca dağların sessizliğine bürünür. Takatsiz kaldığı dönemlerde Rabbine iltica edip, güç kuvvet ister, ummanlar misali...

Bu kutsi vazifenin değerini onlar bilir ancak. Bu güzelliklere onlar tercihlerinin saf ve duruluğuyla ulaşırlar. Tercihleri Allah (cc) ve dostlarıdır zira. Varını yoğunu yoluna kurban etmenin lezzetini tadanlar bilir, cennet şarabı misali...

Varlık ile yokluğun, nar ile nurun, iltifat ile hakaretin değeri aynıdır o güzel insanların yanında. Aldırmazlar kimsenin övmesine ve yermesine. Gerçekte bilirler ki, Allah (cc)'ın övmesi önemlidir kıyamet gününde. İnsanların değil Allah (cc)'ın değerlendirmesi önemlidir onlar için.

Allah (cc) ile beraber olma sevdası sarmıştır içlerini, ancak görevleri gereği insanlarla içli dışlı olma zorunluluğu, başka yamaçlarda dolaştırır onları görev aşkından. Halvette olmanın aşkı yüreklerini öyle yakar ki, o ateşle çıkarlar insanlara hizmet seferine. Gözleri dolu dolu, kalpleri yumuşaktır hizmet erlerinin, aşıklar misali...

Bütün işlerini, herşeyi ve onu yaratana havale edip, gerçek rahata daha dünyadayken ererler de, kimse onların halini bilmez. İnsanlar onların dünyanın çilesini çektiklerini zannederken, onlar, Allah (cc) davasının çilesini çekerler sıddıklar misali...

"Allah (cc) kulu için yetmez mi?" ayetinin sırrını doruklarda soluklarlar. Güneş olurlar insanlara; ısıtırlar sımsıcak şefkatleriyle. Aydınlatırlar karanlıkları, ötelerden aldıkları nurlarıyla. Ve perde olurlar kötülüklere, geceler misali...

"Anam-babam, ruhum sana feda olsun Ya Resulellah!" sözünü yüreklerinde hissederler daim.

İşte, hizmet insanı olmak böyle şeyleri hissedebilmektir. Hayatında hiçbir zaman güneşin, gündüzün, gecenin, dağların ve ummanların varlığını bu boyutta göremeyen insanlar, nasıl bilecekler bu kutsi davanın ehemmiyetini…

Ömrünü boşa geçirip, duygularını köreltmiş insanlar için bu soluklar hiç bir şey ifade etmez. Kör duygularla yaklaşıp, yıpratmak isterler hizmeti ve erlerini. Duyguları köreldiği için de nasipleri yoktur bu kutsi görevden…

‘En son adam’ olmayı kendine yediremeyen kimsenin, birinci adam olma şansı yoktur asla, bu sadıklar arasında. O sadıklar ki, değil elleri, ayakları öpülesi mübareklerdir. Rabbim onların feyiz ve nisbetinden bizleri de nasiplendirsin. Onların taşıdığı bu sorumluluk şuurunda, bir omuz payı da bize nasip etsin, inşallah. (Amin)



SIDDIKA SADIKOĞLU

Es-selemün Alayküm
Emeğine,yüreğine sağlık kardeşim yerinde ve çok güzel paylaşımlardı çok beğendim.Allah c.c yazıların yazarlarından ve sizden razı olsun ve hayırlarınızı kabul eylesin.
Her insanın islam davasına hizmet etme zorunluluğu vardır.Kimileri diyor ben ne yapabilirim ki,benim elimden bir şey gelmez bu söylem çok yanlıştır.Yeter ki yapmak iste her canlının yaptığı ve yapabileceği mutlak hayırlı işler vardır.
Askeriyeyi örnek verecek olursak,kimileri iyi komutan olurken kimileri iyi asker olmaktadır,kimileri iyi asker olurken kimileri iyi bir cephane taşıyıcısı olmaktadır.Sonuçta hepside faydalı olmaktadır.Burada önemli olan paylaşımlarda da belirtiği gibi yapılan hayırlı amellerin sırf Allah c.c istediği şekilde ve rızasını kazanmak olmalıdır.Yoksa yapılan her hayır asıl hedef ve gayeye ulaşamamaktadır.Rabbim bizleri istediği şekilde hayır yapan ve rızasını kazanan kullarından eylesin. Tekrar tekrar hayırlı paylaşımlarınızı bekleriz.Allah c.c emanet olun,hayırlı günler.

Çağın Sonundayız

müjdeler olsun ey çağın sonundayız
yeni bir dünyaya giden yolun başındayız

sırat-ı müstakim üzeri davamız bizim
cehaletin ne sağında ne de solundayız

adaleti seven koşsun bu ezane
isyan saflarının içinde olsun pervane

zulmü kaldırmaktır inanın davamız bizim
müslümanın diyen atılsın kutlu meydane

ortada yürüyen dengeli ümmetiz
cihad eden ,secde eden, zekat verenleriz

insanlığa şahit olmaktır davamız bizim
yeminler olsun ki bu yoldan dönmeyeceğiz

insanlığa şahit olmaktır davamız bizim
özgürlüğü ALLAHa kullukta görenleriz

zülmü kaldırmaktır inanın davamız bizim
müslümanım diyen atılsın kutlu meydane...


Grup MAVERA
 

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Es-selemün Alayküm
Emeğine,yüreğine sağlık kardeşim yerinde ve çok güzel paylaşımlardı çok beğendim.Allah c.c yazıların yazarlarından ve sizden razı olsun ve hayırlarınızı kabul eylesin.
Her insanın islam davasına hizmet etme zorunluluğu vardır.Kimileri diyor ben ne yapabilirim ki,benim elimden bir şey gelmez bu söylem çok yanlıştır.Yeter ki yapmak iste her canlının yaptığı ve yapabileceği mutlak hayırlı işler vardır.
Askeriyeyi örnek verecek olursak,kimileri iyi komutan olurken kimileri iyi asker olmaktadır,kimileri iyi asker olurken kimileri iyi bir cephane taşıyıcısı olmaktadır.Sonuçta hepside faydalı olmaktadır.Burada önemli olan paylaşımlarda da belirtiği gibi yapılan hayırlı amellerin sırf Allah c.c istediği şekilde ve rızasını kazanmak olmalıdır.Yoksa yapılan her hayır asıl hedef ve gayeye ulaşamamaktadır.Rabbim bizleri istediği şekilde hayır yapan ve rızasını kazanan kullarından eylesin. Tekrar tekrar hayırlı paylaşımlarınızı bekleriz.Allah c.c emanet olun,hayırlı günler.

Çağın Sonundayız

müjdeler olsun ey çağın sonundayız
yeni bir dünyaya giden yolun başındayız

sırat-ı müstakim üzeri davamız bizim
cehaletin ne sağında ne de solundayız

adaleti seven koşsun bu ezane
isyan saflarının içinde olsun pervane

zulmü kaldırmaktır inanın davamız bizim
müslümanın diyen atılsın kutlu meydane

ortada yürüyen dengeli ümmetiz
cihad eden ,secde eden, zekat verenleriz

insanlığa şahit olmaktır davamız bizim
yeminler olsun ki bu yoldan dönmeyeceğiz

insanlığa şahit olmaktır davamız bizim
özgürlüğü ALLAHa kullukta görenleriz

zülmü kaldırmaktır inanın davamız bizim
müslümanım diyen atılsın kutlu meydane...


Grup MAVERA



aleykum sekam degerli kardeşim rabbim sizden de razı olsun inşallah degerli yorumunuza ve gözlerine saglık... ömrümüzün her anında hizmet içinde olmayız her daim "emr-i bi-l-ma'ruf ve nehy-i ani-l-münker" (iyiliği emreden kötülükten sakındıran) lardan oluruz inşallah eklediğiniz güzel satırlar için rabbim razı olsun rabbim bizlerin yar ve yardımcısı olsun kardeşim zaman zor.. hayırlı bereketli günler inşallah... bizde sizin degerli paylaşımlarını bekliyoruz inşallah
rabbimize emanetsiniz inşallah
selam ve dua ile
<<B)>>
 

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
islama Hizmet...Nasıl mı?Buyurun Halife Ömerden Dinleyelim

islama Hizmet...Nasıl mı?Buyurun Halife Ömerden Dinleyelim



islama Hizmet...Nasıl mı?Buyurun Halife Ömerden Dinleyelim


Sahabeler mecliste toplanmışlar. Hz. Ömer onlara teker teker soruyor:

"Sizler İslama hizmet etmek istiyorsunuz. Cenab-ı Hak sizin duanızı kabul edecek olsa, İslama hizmet iç Allah' tan ne isterdiniz?"

Biri diyor ki: "Ya Emire'l-mü'minin, Cenab-ı Hak benim duamı kabul edecek olsaydı, Ondan bir sandık dolusu altın isterdim. O altınla ben İslama hizmet ederdim."

Yanındakine soruyor, o da diyor ki: "Ben de bir sandık dolusu gümüş isterdim, onunla İslama hizmet ederdim."

Bir başkasına soruyor, o da, "Ben Cenab-ı Haktan sahralar dolusu koyun isterdim. O koyunların yününü, etini, sütünü Müslümanlara verir, öylece İslama hizmet ederdim."

Böyle teker teker soruyor, herkes bu yönde İslama hizmet edeceğini söylüyor. Sıra halife Hz. Ömer'e geliyor. Sahabeler ona soruyorlar:

"Sen ne isterdin ya Ömer, İslama hizmet için?" O da diyor ki: "Eğer Cenab-ı Hak benim duamı kabul edip de istediğimi verecek olsaydı, ne sizin gibi sandık dolusu altın, gümüş, ne sizin gibi sahralar dolusu koyun, sığır, deve isterdim. Ben Allah'tan adam isterdim, adam" diyor, "Ebu Ubeyde gibi, Ebu Zer gibi, Muaz ibni Cebel gibi adamlar isterdim."
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
DAMLAdan...Madem ki İslâm ın her derdine razı olduğunu bildiriyorsun, bu müjdenle bize aşk ve şevk veriyorsun, o halde iyi dinle. Vazifen, dikenler arasında güller toplayacaksın, ayağın çıplaktır, batacak. Elin açıktır, ısıracak. Buna sevineceksin. Firavunlar kucağında büyüyen Musa ları safına alacaksın. Aldığın için dövecekler. Konuştuğun için zindana koyacaklar, sevineceksin. Çöllere sürülürsen, kanınla ağaç yetiştireceksin. Kutuplara sürülürsen, ısınla sebze yetiştireceksin. Yeşilliği sevmeyenler olacak. Yakacaklar, yıkacaklar. Sen bunu sabırla seyredeceksin. Karanlık zindanlara salarlarsa, ışık, paslı vicdanları görürsen ümit, imansız kalplere rastlarsan nur vereceksin. Sen verdiğin için suç, sen getirdiğin için ceza, sen konuştuğun için mahkum olacaksın ve buna şükredeceksin. Anadan, yardan, serden ayrılacaksın. Candan, gönülden Kur an a sarılacaksın. Damla iken deniz, nefes iken tayfun olacaksın. Derdini yazmak için derini kağıt, kanını mürekkep edeceksin. Kimse ile görüştürmezlerse, Mecnun olup çöllere düşeceksin. Leyla arar gibi, nur arayanları bulacaksın. Bulamazsan üzülmeyeceksin. Yalan, iftira, çamur fırtınasına tutulursan, hissiyatını terk edeceksin. Önünde demirden set yaparlarsa, dişinle deleceksin. Dağları toptan delmek gerekirse iğne ile oyacaksın. Unutma, nerede olursan ol; küfrün ve cehlin ta temelini çürüteceksin. Bir gün Kur an etrafındaki surların yıkıldığını görürsen, hemen kemiklerini taş, etlerini harç, kanını da su edeceksin. Etrafına ilimden, irfandan, faziletten ahlâktan kaleler dikeceksin. Kaleler, fedailer ister. Nasıl olsa sen de içinde fedai olacaksın. Bu mektubu okuyunca, Mesnevi yi okuyan Yunus gibi Uzun olmuş diyeceksin. O nun gibi, ben olsa idim: Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm, derdim dediği gibi sen de ne lüzum vardı uzun uzun saymaya, kısaca 'Kur an talebesi olacaksın' deseydin yeterdi diyeceksin. Haklısın. Zira İslâm yoluna giren bilir ki, bu yol kıldan ince kılıçtan keskindir. Her kişinin kârı değil, er kişinin kârıdır...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
DAMLAdan...Madem ki İslâm ın her derdine razı olduğunu bildiriyorsun, bu müjdenle bize aşk ve şevk veriyorsun, o halde iyi dinle. Vazifen, dikenler arasında güller toplayacaksın, ayağın çıplaktır, batacak.Elin açıktır, ısıracak. Buna sevineceksin. Firavunlar kucağında büyüyen Musa ları safına alacaksın. Aldığın için dövecekler. Konuştuğun için zindana koyacaklar, sevineceksin. Çöllere sürülürsen, kanınla ağaç yetiştireceksin. Kutuplara sürülürsen, ısınla sebze yetiştireceksin. Yeşilliği sevmeyenler olacak. Yakacaklar, yıkacaklar. Sen bunu sabırla seyredeceksin. Karanlık zindanlara salarlarsa, ışık, paslı vicdanları görürsen ümit, imansız kalplere rastlarsan nur vereceksin. Sen verdiğin için suç, sen getirdiğin için ceza, sen konuştuğun için mahkum olacaksın ve buna şükredeceksin. Anadan, yardan, serden ayrılacaksın. Candan, gönülden Kur an a sarılacaksın. Damla iken deniz, nefes iken tayfun olacaksın. Derdini yazmak için derini kağıt, kanını mürekkep edeceksin. Kimse ile görüştürmezlerse, Mecnun olup çöllere düşeceksin. Leyla arar gibi, nur arayanları bulacaksın. Bulamazsan üzülmeyeceksin. Yalan, iftira, çamur fırtınasına tutulursan, hissiyatını terk edeceksin. Önünde demirden set yaparlarsa, dişinle deleceksin. Dağları toptan delmek gerekirse iğne ile oyacaksın. Unutma, nerede olursan ol; küfrün ve cehlin ta temelini çürüteceksin. Bir gün Kur an etrafındaki surların yıkıldığını görürsen, hemen kemiklerini taş, etlerini harç, kanını da su edeceksin. Etrafına ilimden, irfandan, faziletten ahlâktan kaleler dikeceksin. Kaleler, fedailer ister. Nasıl olsa sen de içinde fedai olacaksın. Bu mektubu okuyunca, Mesnevi yi okuyan Yunus gibi Uzun olmuş diyeceksin. O nun gibi, ben olsa idim: Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm, derdim dediği gibi sen de ne lüzum vardı uzun uzun saymaya, kısaca 'Kur an talebesi olacaksın' deseydin yeterdi diyeceksin. Haklısın. Zira İslâm yoluna giren bilir ki, bu yol kıldan ince kılıçtan keskindir. Her kişinin kârı değil, er kişinin kârıdır...
__________________
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
DAMLAdan...Madem ki İslâm ın her derdine razı olduğunu bildiriyorsun, bu müjdenle bize aşk ve şevk veriyorsun, o halde iyi dinle. Vazifen, dikenler arasında güller toplayacaksın, ayağın çıplaktır, batacak.Elin açıktır, ısıracak. Buna sevineceksin. Firavunlar kucağında büyüyen Musa ları safına alacaksın. Aldığın için dövecekler. Konuştuğun için zindana koyacaklar, sevineceksin. Çöllere sürülürsen, kanınla ağaç yetiştireceksin. Kutuplara sürülürsen, ısınla sebze yetiştireceksin. Yeşilliği sevmeyenler olacak. Yakacaklar, yıkacaklar. Sen bunu sabırla seyredeceksin. Karanlık zindanlara salarlarsa, ışık, paslı vicdanları görürsen ümit, imansız kalplere rastlarsan nur vereceksin. Sen verdiğin için suç, sen getirdiğin için ceza, sen konuştuğun için mahkum olacaksın ve buna şükredeceksin. Anadan, yardan, serden ayrılacaksın. Candan, gönülden Kur an a sarılacaksın. Damla iken deniz, nefes iken tayfun olacaksın. Derdini yazmak için derini kağıt, kanını mürekkep edeceksin. Kimse ile görüştürmezlerse, Mecnun olup çöllere düşeceksin. Leyla arar gibi, nur arayanları bulacaksın. Bulamazsan üzülmeyeceksin. Yalan, iftira, çamur fırtınasına tutulursan, hissiyatını terk edeceksin. Önünde demirden set yaparlarsa, dişinle deleceksin. Dağları toptan delmek gerekirse iğne ile oyacaksın. Unutma, nerede olursan ol; küfrün ve cehlin ta temelini çürüteceksin. Bir gün Kur an etrafındaki surların yıkıldığını görürsen, hemen kemiklerini taş, etlerini harç, kanını da su edeceksin. Etrafına ilimden, irfandan, faziletten ahlâktan kaleler dikeceksin. Kaleler, fedailer ister. Nasıl olsa sen de içinde fedai olacaksın. Bu mektubu okuyunca, Mesnevi yi okuyan Yunus gibi Uzun olmuş diyeceksin. O nun gibi, ben olsa idim: Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm, derdim dediği gibi sen de ne lüzum vardı uzun uzun saymaya, kısaca 'Kur an talebesi olacaksın' deseydin yeterdi diyeceksin. Haklısın. Zira İslâm yoluna giren bilir ki, bu yol kıldan ince kılıçtan keskindir. Her kişinin kârı değil, er kişinin kârıdır...
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
DAMLAdan...Madem ki İslâm ın her derdine razı olduğunu bildiriyorsun, bu müjdenle bize aşk ve şevk veriyorsun, o halde iyi dinle. Vazifen, dikenler arasında güller toplayacaksın, ayağın çıplaktır, batacak.Elin açıktır, ısıracak. Buna sevineceksin. Firavunlar kucağında büyüyen Musa ları safına alacaksın. Aldığın için dövecekler. Konuştuğun için zindana koyacaklar, sevineceksin. Çöllere sürülürsen, kanınla ağaç yetiştireceksin. Kutuplara sürülürsen, ısınla sebze yetiştireceksin. Yeşilliği sevmeyenler olacak. Yakacaklar, yıkacaklar. Sen bunu sabırla seyredeceksin. Karanlık zindanlara salarlarsa, ışık, paslı vicdanları görürsen ümit, imansız kalplere rastlarsan nur vereceksin. Sen verdiğin için suç, sen getirdiğin için ceza, sen konuştuğun için mahkum olacaksın ve buna şükredeceksin. Anadan, yardan, serden ayrılacaksın. Candan, gönülden Kur an a sarılacaksın. Damla iken deniz, nefes iken tayfun olacaksın. Derdini yazmak için derini kağıt, kanını mürekkep edeceksin. Kimse ile görüştürmezlerse, Mecnun olup çöllere düşeceksin. Leyla arar gibi, nur arayanları bulacaksın. Bulamazsan üzülmeyeceksin. Yalan, iftira, çamur fırtınasına tutulursan, hissiyatını terk edeceksin. Önünde demirden set yaparlarsa, dişinle deleceksin. Dağları toptan delmek gerekirse iğne ile oyacaksın. Unutma, nerede olursan ol; küfrün ve cehlin ta temelini çürüteceksin. Bir gün Kur an etrafındaki surların yıkıldığını görürsen, hemen kemiklerini taş, etlerini harç, kanını da su edeceksin. Etrafına ilimden, irfandan, faziletten ahlâktan kaleler dikeceksin. Kaleler, fedailer ister. Nasıl olsa sen de içinde fedai olacaksın. Bu mektubu okuyunca, Mesnevi yi okuyan Yunus gibi Uzun olmuş diyeceksin. O nun gibi, ben olsa idim: Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm, derdim dediği gibi sen de ne lüzum vardı uzun uzun saymaya, kısaca 'Kur an talebesi olacaksın' deseydin yeterdi diyeceksin. Haklısın. Zira İslâm yoluna giren bilir ki, bu yol kıldan ince kılıçtan keskindir. Her kişinin kârı değil, er kişinin kârıdır...
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
papatya_resimleri_06.jpg
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Denilse ki (deniliyor) Ebubekir Radıyallahu Anh cennetin sekiz kapısından birden girecek, hemen akl-ı evvel’le devr-i âlem yapanlar; ooo daha neler, bilimin bunca ilerlediği 21. Asırda bu ne aymazlık, falan filan…
Bugüne kadar hep diyegeldiler… Hâlâ demekte ısrar etmeleri mantıklı mı dersiniz?
Bilim sahiblerine sorsunlar; Kuantum Fiziği’nin ulaştığı hakikat olarak, atom altı parçacığı aynı anda iki delikten geçebiliyor mu?
Geçiyor.
Ama izah edilemiyor. Denilmiştir ki; “Kuantum fiziğinden şok olmayan bir kişi onu anlamamış demektir.” İdrak yetersizliğinin boynu büküklüğü. Ne güzel!
Müşahedenin (bakış) ölü kediyi canlandırdığı misâlini duymayan kalmadı. Meşhur Srödinger’in kedisi meselesi… Kuantum Fiziği’nin akıl almaz, ama akıl dışı olmayan bu misâli, hakikatte aklın değil, Akl-ı Selim’in kavrayabileceği hakikattir.
Akıl’ı ruh’a bağlı keyfiyet olarak göremeyenler, nihayetinde dönüp dolaşıp kürkçü dükkanına gelseler de, ne gelişlerini, ne de vardıkları yer ve oradaki hâllerini izah edemezler.
Onlar için uç nokta, belki de Einstein’in dünyayı izah babında söylediği “bir şey kımıldıyor” cümlesinden ibarettir.
Zira.
Akıl’ın bağ olması, beş duyunun ötesini idrak edememesi ve; ruh yoluna kıvrılmadan eşyanın hakikatine vâkıf olamaması, akıl sahiblerini (beş duyuyu aşamamış) çıkmaz sokak gerçeği ile karşılaştırıyor.
Bu gerçek, beyni zonklayan hakikat aşığı fikir muzdariblerini ya intihara sürüklüyor, ya abuk-subuk işlere tevessül ettiriyor, ya da hakikate teslim olup ANA CADDE’ye çıkma şerefine nâil kılıyor.
Tarih boyunca çeşit çeşit vak’alara muhatab kalmış hak ve bâtıl kanadından nice çilekeşler geçmiş ve geçiyor…
Bu girişin vesilesi ne?
Şu; her şey öylesine akla inhisar edilerek sanallaştı ki, ve de teknik, gelecekte inşa edilecek insanı öylesine tavsif ediyor ki, kendini hâlâ normal addeden bir insanın donup kalmaması mümkün değil.
İdrakleri henüz uçmamış olanlarımız için Ehlullah’dan bir misâl. Sağlam kulb’a yapışıp moral seviyeyi yükseltmek için. Kuantum’un, yanında yok farz edileceği hakikat denizinden bir damla: «Abdülaziz Debbağ Hazretleri buyuruyor ki:
- Seyyid Yahya Hazretleri’yle bâzı ölmüş büyüklerin hâli, şânı hakkında konuştuk. Çünkü insanlar onları ziyaret ediyor ve faydaları zâhir oluyor. Ziyâret edenlerin hastaları şifa buluyor.
Seyyid Yahya Hazretleri bana dedi ki:
- Ümmeti Muhammed’in Allah-u Teâlâ yanında büyük kıymeti vardır. Bunun için bu ümmet, hiç kimse defnedilmemiş bir türbede toplansa, orada büyük bir zât’ın yattığı kanaati olsa, Cenâb-ı Hak süratle icabet eder ve onların duasını kabul eder.
Seyyid Yahya Hazretleri bunu söylediği vakitte onun tasarrufu tecelli ediyordu. Ölüler hakkında olduğu gibi, diri velîler hakkında da bu vâki olur. Bir kimsenin halk indinde velîliği meşhur olsa, bu diri veli’yle Allah’a tevessül edenin Allah ihtiyaçlarını yerine getirir.
Hâlbuki o kimsenin velâyette hiç sahibi olmasa bile. O dua eden halktan kişinin hâceti, zamanın kutbu olan, tasarruf ehli olan veliler, o veli olmayan kimseyi veli sûretine ikâme ederler.
Sebebi de, bütün zulmet ehli onun etrafında toplansın, duaları kabul ediliyor diye ibadet ve dua etsinler, kurtulsunlar, diye. Misâli şu ki: O kimseyi, yâni veli olmayan kimseyi, tasarruf ehli veliler korkuluk kabul ederler. Bir bostan tarlasındaki korkuluktan kaçan kargalar gibi, hakikatte bostan sahibinin yaptığı fiilinden kaçtıkları gibi; oraya dikerlerse zulmet ehlini oraya toplarlar.
Orada tasarruf edeni, halk o kimse zanneder, esası bilmezler. Onlara bunların hesabı bildirilmez. Çünkü buna tâkat getiremezler.»
Fizik, göz’le müşâhede’nin ölü kedi’yi canlandırdığını ifade ediyor. Söyleyen bildik AKIL; itiraz edilemez. İsbat edenler sadece “şok olduk” diyorlar; o kadar.
Peki, kalbi müşâhede’nin tesbiti? Üstelik bu müşâhede sahibleri, bildik ‘şok’a dûçar kalmıyorlar. Hayret makamı’nın gerektirdiği akıl almaz derinliklere ulaşıyorlar. O derinliklerden dönüp biz âvam’a böylesine istifadeli bir yol teklif ederek, perestijkârlığın yolunu açıyorlar… Bakan yok; ne garib! Bakanlar da (bizler) çoğu zaman öküz-tren meselesini hatırlatıyor.
Bir de bu tür hâdiselere bid’at, bâtıl inanç diyen televizyon bülbülleri var ki, sorma gitsin. Allah herkese tesellisini ayrı ayrı vermiştir; tesellisinin rehâvetine aldanmamak için, beş duyu ötesi teselli pınarına kavuşmalı, şeytanî teselli’nin tasallutundan kurtulup, rahmanî tesellî’nin kaynağından kana kana içmeli…
Derdimiz Şeriat-i Garrâ ya!
Bu parlak yolu kalb’de tahkîm, eşya’da tatbik, iç âlem düzenindeki dengeyle mümkün. Bu dengenin kurulması, Şer’i Mübin’e giden yolun açılması hâlis niyeti ile:
«Abdulaziz Debbağ Hazretleri buyuruyor ki:
- Bir kimse bir şeyi yapacağım diye kat’i olarak cezm ederse, şeytan ona yaklaşamaz. Fakat o irâde ondan gittiği vakitte şeytan yaklaşır. Peygamber Efendimiz’in buyurduğu gibi: Şeytan insanın, kanın damarlardan geçtiği gibi, damarlarından işler. İrâde ettiği vakitte ona yönelerek ona yapacağı şeyi vesveseyle yaptırmaz. Cezmetmek bir şehrin kale duvarı gibidir. Şehrin etrafında bu sur olunca düşman oraya giremez. Bu sur’da delikler açılırsa o zaman düşman oralardan girmeye teşebbüs eder; bunun gibi.
Öyleyse her akıllı kimse vücuttaki bu mânevî sur’unu, iradesini düzeltmeye teşebbüs etsin. Allah’tan bu kuvvetli irâdenin halvetini bize de tattırmasını isteriz.»
Muvazene unsuru bu hâl tecelli zemini bulsa, neler olmaz ki!
Furkan Dergisi, Temmuz-Ağustos 2009, s.34
 

Kur'ana sevdalı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Ara 2008
Mesajlar
2,706
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
49
Vazifen, dikenler arasında güller toplayacaksın, ayağın çıplaktır, batacak. Elin açıktır, ısıracak. Buna sevineceksin. Firavunlar kucağında büyüyen Musa ları safına alacaksın. Aldığın için dövecekler. Konuştuğun için zindana koyacaklar, sevineceksin. Çöllere sürülürsen, kanınla ağaç yetiştireceksin. Kutuplara sürülürsen, ısınla sebze yetiştireceksin. Yeşilliği sevmeyenler olacak. Yakacaklar, yıkacaklar. Sen bunu sabırla seyredeceksin. Karanlık zindanlara salarlarsa, ışık, paslı vicdanları görürsen ümit, imansız kalplere rastlarsan nur vereceksin. Sen verdiğin için suç, sen getirdiğin için ceza, sen konuştuğun için mahkum olacaksın ve buna şükredeceksin. Anadan, yardan, serden ayrılacaksın. Candan, gönülden Kur an a sarılacaksın. Damla iken deniz, nefes iken tayfun olacaksın. Derdini yazmak için derini kağıt, kanını mürekkep edeceksin. Kimse ile görüştürmezlerse, Mecnun olup çöllere düşeceksin. Leyla arar gibi, nur arayanları bulacaksın. Bulamazsan üzülmeyeceksin. Yalan, iftira, çamur fırtınasına tutulursan, hissiyatını terk edeceksin. Önünde demirden set yaparlarsa, dişinle deleceksin. Dağları toptan delmek gerekirse iğne ile oyacaksın. Unutma, nerede olursan ol; küfrün ve cehlin ta temelini çürüteceksin. Bir gün Kur an etrafındaki surların yıkıldığını görürsen, hemen kemiklerini taş, etlerini harç, kanını da su edeceksin. Etrafına ilimden, irfandan, faziletten ahlâktan kaleler dikeceksin. Kaleler, fedailer ister. Nasıl olsa sen de içinde fedai olacaksın. Bu mektubu okuyunca, Mesnevi yi okuyan Yunus gibi Uzun olmuş diyeceksin. O nun gibi, ben olsa idim: Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm, derdim dediği gibi sen de ne lüzum vardı uzun uzun saymaya, kısaca 'Kur an talebesi olacaksın' deseydin yeterdi diyeceksin. Haklısın. Zira İslâm yoluna giren bilir ki, bu yol kıldan ince kılıçtan keskindir. Her kişinin kârı değil, er kişinin kârıdır...

Rabbım razı olsun kardeşim!çok mükemmel bir paylaşım olmuş.
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
İĞRENİYORUM!

Elimden doğruca, güzelce, iyice bir yazı mı çıkıyor? İğreniyorum! Hâlâ bu memlekette doğru, güzel ve iyi olanı savunma gayretimden, bu gayretin boşluğunu anlayamamak enayiliğinden iğreniyorum!
Olanlar ortadayken, hep bugünü yarına erteleyici ve gelmeyecek bir istikbale ısmarlayıcı "cek" ve "cak" edatlarından iğreniyorum!
(Perikles) gibi (Attik) Yunan medeniyetinin en haşmetli ve her şeyi tamam cemiyetinde, (Lirik) şiirin babası (Pindaros) şöyle der :"Meğer bütün bir ömür katırlara saman yerine çiçek sunmuşum!"... Ben de aynı meraret duygusuyla güneşi cepte kaybetmiş bir topluma bu sırrı anlatamamanın sefaletinden iğreniyorum!
Dudaklarla kalbler arasındaki mesafeden, her akşam başına yorganı çeker çekmez uyuyuveren nefs muhasebesi yoksunu eyyamgüder politikacıdan, tecrit kampı ve iman zindanı haline getirdikleri camilere hissizce girip çıkan marka müslümanlarından iğreniyorum! Gördüğü şeyi nasıl görebildiğini izahtan âcizken gözüyle görmediği için Allahı inkar eden maddeciden iğreniyorum!
Posayı cevher sanan kabuk milliyetçisinden, çile çekmeden olmaya bakan ezberci medeniyetçiden, hayat ağacını devirmeyi ve nurlu meyveleriyle ateşe atmayı inkilâp sayan devrimbazdan ve bunlara inananlardan, kapılanlardan iğreniyorum!
Hâsılı, dil adına dilden, ev adına elden, vatan adına vatandan ve köy, köylü, şehir, şehirli, gazete, dergi, kitap, mektep, talebe, muallim, polis, memur, kanun, nizam, kadın, erkek, dost, ahbap ne varsa bunların gerçekleri adına hepsinden iğreniyorum!
Ötesi var mı?...
Ağlayamayan, anlayamayan, içini kanatamayan, yumruğunu sıkamayan insandan, Allahın Kur'anda "belhüm adal-Hayvandan aşağı" diye andığı iki ayaklılardan iğreniyorum!
(17 Mart 1980)

Necip Fazıl KISAKÜREK ÜSTAD...
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
EHLİ SÜNNET VEL CEMAAT-Fırka-i Naciye-nin 47 Prensibi.


secret-garden-gizli-bahce.gif

Doğru Yolun 47 Prensibi

1. Peygamberler mâsumdur, ismet sıfatıyla sıfatlıdır, yani Yüce Allah onları günahlardan korumuştur.
2. Peygamberlerden başka kimse mâsum değildir. Yüce Allah bazı veli kullarını hıfz eder.
3. Ashab-ı kiram efendilerimiz (radiyallahu anhüm ecmaîn) din konusunda âdildirler. Hepsine hayır dua ederiz.
4. Ashab arasındaki ihtilaflara aradan 14 asır geçtikten sonra karışmayız. Bunları Allah’a havale ederiz. Mahşer’de Mahkeme-i Rûzi Ceza’da muhakemesi yapılacaktır.
5. Peygamber’den sonraki ilk dört halifeyi Raşit halifeler olarak biliriz, onlara saygısızlık yapmayız, onları severiz.
6. Müslümanın mü’min kardeşine taqıyye yapmasını doğru bulmayız. Resûl “Bizi aldatan, kandıran bizden değildir” buyurmuştur. Müslüman Müslümana taqıyye ve kitman yapmaz, yapmamalıdır.
7. Elimizdeki Mushaf’ın, Resulullah Efendimiz’e (salat ve selam olsun ona) indirilen Kur’ân olduğuna, ilahî metin ve nazımda hiçbir değişiklik, ilave, çıkartma, tahrif, tağyir yapılmadığına inanırız ve bu inanca aykırı batıl inançları ve görüşleri reddederiz.
8. İslâm dininin ve şeriatinin, mü’minlere yüklediği en temel ibadetin beş vakit namaz olduğunu biliriz. Hür ve mukim erkeklerin farz namazları, şer’î bir özür olmadıkça cemaatle kılmaları gerektiğini kesin bir bilgi ile biliriz.
9. Namaz abdesti alırken ayakların yıkanması gerektiğini iyi biliriz.
10. Müslümanın Müslümana rıfkla, şefkatle, merhametle, keremle, ihsan ve mürüvvetle muamele etmesi gerektiğini söyleriz.
11. Kütüb-i sitte denilen altı temel hadîs kitabının ve ayrıca, bu listeye dâhil edilmemiş muteber hadîs kitaplarının Resûl-i Kibriya aleyhi ekmelüttahaya efendimiz hazretlerinin sözlerini, fiillerini, sükutlarını, yani sünnetini ihtiva ettiğini (içerdiğini) biliriz. Bu kitapları Kur’ân’dan sonra, şerî ve fıkhî hükümlerin istinbatında kaynak olarak kabul ederiz.
12. İlmî tahsil yapmamış, icazet almamış, sahih itikada sahip olmayan kişilerin kendi heva, re’y ve görüşleriyle Kitabullah’ı yalan yanlış tefsir etmelerine, Müslümanların kafalarını karıştırmalarına iyi gözle bakmayız, onların dall ve mudil olduklarını biliriz.
13. Kur’ân’a ve Sünnet’e dayanan güzel ahlâkın, İslâm’ın ayrılmaz bir parçası ve boyutu olduğunu kabul eder; bu ahlaka aykırı işler yapan fasık-ı mütecâhirleri dışlar ve kınarız.
14. İslâm’da kadınlar için tesettür ve hicab farzı olduğunu kesin şekilde biliriz ve inanırız. Tesettür ve hicabın kadınlar için büyük bir fazilet olduğunda, onları yücelttiğinde en küçük bir tereddüt ve şüphemiz yoktur.
15. İnanç ve ibadet konusunda, dinin usûlüne aykırı bütün bid’atleri reddederiz. Bunları dalalet/sapıklık olarak kabul ederiz.

16. Fırka, hizip, mezhep, tarikat, cemaat taassubunu çok zararlı bulur ve reddederiz.

17. Dinden çıkmaya yol açan bâtıl inançları, bid’atleri, eylem ve düşünceleri anonim olarak tenkit etmekle birlikte, isim vererek hiçbir kimseyi veya topluluğu küfürle, şirkle suçlamayız. Bu işi yetkili müftülere, kadılara, İmam’a bırakırız.

18. Bir insanın yüz halinden sadece biri imanına delalet etse onu Müslüman olarak kabul ederiz.
19. Mü’mini tekfir edenin (iddiası doğru değilse) kendisinin kâfir olacağını biliriz.

20. Din hükümlerinin kaynaklarının dört olduğunu, bunlara edille-i erbaa denildiğini biliriz. Kur’ân, Sünnet, icmâ-i ümmet ve kıyas.

21. Peygamber efendimizin (salât ve selam olsun ona) bildirmiş olduğu gibi kendisinden sonra ümmetin 73 fırkaya ayrılacağını, bunların, biri müstesna, diğerlerinin ehl-i nar olduğuna, fırka-i nâciyenin (Kurtulacak olanların) Peygamberin ve Ashabının inandıkları gibi inanan, yaptıkları gibi yapan Müslümanlar olduğuna inanırız.
22. İnsanın en büyük düşmanının kendi nefs-i emmâresi olduğunu biliriz ve onunla mücadele etmek, onu gemlemek ve frenlemek gerektiğine inanırız.
23. Bu dünyanın fâni, gelip geçici bir yer olduğuna; mü’minler için bir imtihan meydanı olduğuna inanır ve bu imtihanı kazanmak için bütün gayretimizle çalışmak gerektiğine inanırız.
24. Peygamberimizin bütün insanlığa en güzel örnek ve model olduğuna, ebedî mutluluğa ermek için ona uymak, onu taklit etmek, onun yolundan ve izinden gitmek, onun gibi inanmak, onun gibi ibadet etmek, onun ahlakıyla ahlaklanmak gerektiğine inanırız.
25. Rahman’ın yeryüzünde velileri olduğuna inanırız. Veliler Kur’ân’a, Sünnete, Şeriata uyarlar. Bu üçüne uymayanlar evliyaurrahman değildir.
26. Gururun, kibrin, benliğin, nefsaniyetin çok kötü olduğunu biliriz ve bunlardan kurtulmak gerektiğine inanırız.
27. Allah ile olan bütün muamelelerimizde ihlasın esas olduğunu biliriz.
28. İnsanlarla ve diğer yaratıklarla olan muamelatımızda adaletin, rahmetin, şefkatin, keremin, paylaşmanın esas olması gerektiğini biliriz.
29. Mü’min kardeşlerimize merhametli ve şefkatli; harbî ve agresif kâfirlere sert, tâvizsiz ve şiddetli olmak gerektiğine inanırız.

30. Müslümanların zimmetinde olan gayr-i müslim ahaliye ve reayaya iyi muamele etmek gerektiğine inanırız, onların bize tevdi edilmiş emanetler olduğuna inanırız.

31. Haram yemenin çok büyük bir günah olduğunu, bu günahı meşru gösterenlerin kâfir olacaklarını, devamlı olarak haram yiyenlerin iflah olmayacağını biliriz.

32. Yalan söyleyen, sözlerini tutmayan, emanetlere ihanet eden, düşmanlıkta aşırı gidenlerin münafık olduklarını biliriz.

33. İslâm dininin, sahih itikadın, Kitabullah’ın, Resulün sünnetinin, dinin esaslarının ve usûlünün başlangıçtan bugüne herhangi bir kopukluk olmadan bütünüyle gelmiş olduğuna, dinimizin tahrife uğramamış bulunduğuna inanırız.

34. İslâm’da eksiklik, hatâ yoktur. Eksiklik ve hatâ dini iyi anlayamayan, gerektiği gibi uygulayamayan bir kısım Müslümanlardadır.

35. İslâm dininin lüksü, israfı, kibre ve gösterişe yönelik hayat tarzını, aşırı tüketimi, sefahati, saçıp savurmayı kesinlikle yasak ve haram kılmış olduğunu, Kur’ân’da müsrifler için “onlar şeytanın kardeşleridir” buyrulduğunu biliriz.

36. Hz. Muhammed’in risaletinden, Kur’ân’ın inzalinden sonra, daha önceki dinlerin ve şeriatların nesh edilmiş olduklarına, hükümlerinin kalktığına inanırız.

37. Allah katında tek hak ve makbul dinin İslâm olduğunu, sarih ayete dayanarak biliriz.

38. Bugünkü Musevîliğin Hz. Musa’nın dini olmadığını, bugünkü Hıristiyanlığın Hz. İsa’nın dini olmadığını biliriz.

39. Kur’ân’da “Peygamber kendi hevasından konuşmaz” buyuruluyor. Peygamberimizin sünnetinin de bir tür vahiy olduğuna inanırız.

40. “Lût peygamberin kızları kendisini sarhoş ettiler ve ondan gebe kaldılar” gibi yüz kızartıcı hikayelerin yüce bir peygambere iftira atmak olduğunu biliriz, bunlara inanmayız. Peygamberler böyle çirkinliklerden münezzehtir.

41. Resulullah’ı inkâr ve tekzib eden, Kur’ân’ın ilahî vahiy ve kitap olduğu inancını reddeden, İslâm’ı hak din olarak kabul etmeyen müşrik ve kafirleri ehl-i necat ve ehl-i cennet olarak kabul etmeyiz. Onlar bu redleri, inkarları, küfürleri ve tekzibleri yüzünden ehl-i cahimdir.

42. Tevhid ile Teslis’in birbirleriyle uyuşmayan, bağdaşmayan iki ayrı inanç olduğunu ve hak olanın Tevhid olduğunu biliriz ve aksini iddia edenleri uyarırız.

43. Küfre rızanın küfür olduğunu biliriz.

44. İslâm dini ilahîdir, hak dindir, onda eksiklik yoktur. Binaenaleyh dinde reform, değişiklik, yenilik yapılamaz. Dinin emirleri, yasakları, farzları, haramları değiştirilemez. Dinden tâviz verilemez.
45. Müslümanlar dini kendilerine değil, kendilerini dine uydurmakla yükümlüdür.

46. Dinin esaslarında bir ihtilaf, anlaşmazlık çıktığı zaman cumhur-i ulemaya, sevad-ı azama tâbi olmak gerekir.

47. Şeriat, Kur’ân’dan, sünnetten, icmâdan ve kıyas-ı fukahadan çıkartılmış dinin hüküm ve kurallarının tamamına verilen isimdir. Şeriat din ile özdeştir. Şeriat mukaddestir. Şeriatı inkâr ve tahkir eden dinden çıkmış olur.

Mehmet Şevket EYGİ
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
YÜRÜYECEKSİN !!!!!!!
Sen Yürüyeceksin !!
Sen Ağlayacaksın !
Belki Horlanacaksın !
Belki Dışlanacaksın !!
Sen Yürüyeceksin !!
Kimi Zaman Nefsin Çıkacak Karşına !!
kimi zaman çevren !!
Kimi Zaman Ailen !!
Kimi Zaman Gücü Elinde Tutanlar ...
Ama Sen Yürüyeceksin ..
Belki Anlamak İstemeyecekler Seni
Belki Anlamazlıktan Gelecekler
Belki Gülecekler ...
Belki Küçümseyecekler Seni
Ama Sen ALLAH'a Dayanacak Ve Yürüyeceksin !
Belki Güvendiğin Dağlara Kar Yağacak
Belki Tuttuğun Dallar Kopu Verecek !!
Ama Sen RABBİNE Güvenip Yürüyeceksin
Belki Sürüleceksin Belki Taşlanacaksın Belki Dışlanacaksın
belki yalnız bırakılacaksın !!
Ama Sen RABBİNİN Birlikteliğini Bilip Yürüyeceksin
Kimi Zaman Düşeceksin
kimi zaman Çelme Takacaklar ...
Kimi Zaman Önüne Set Çekecekler
Yorulacaksın Kimi Zaman Fakat Yolunun Yüceliğini Bilip !!
Bismillah diyecek ve Yürüyeceksin
Kırılacaksın Belki
Kıracaklar Kimi Zaman Seni
Belki İçin Kimi Kan Ağlayacak
Ama Sen HASBİYALLAH Diyecek Ve Yürüyeceksin !!
Duranlar Olucak Yolu Terk Edenler Belki Yoldan Çıkanlar Belki Yolda Saraylar Yapanlar Belki Geri Dönenler ...
Ama Sen Yürüyeceksin
Ağlayacaksın Belki !
Belki Ağlatacaklar Seni Ama Sen Gözyaşını Azığın Yapıp Yürüyeceksin !!
Belki Kadir Kıymet Bilmezler Kıymet Bilmeyecek !!
Belki Halin Sorulmayacak
Belki Vefasızlar Seni Unutacak Ama Sen En Vefalı Dostun Yolunda Yürüyeceksin !!
Eğilenler Olacak ...
Belki Yolunu Satanlar Ama
YÜRÜYECEKSİN !!!!!!!
Sen Yürüyeceksin !!
Sen Ağlayacaksın !
Belki Horlanacaksın !
Belki Dışlanacaksın !!
Sen Yürüyeceksin !!
Kimi Zaman Nefsin Çıkacak Karşına !!
kimi zaman çevren !!
Kimi Zaman Ailen !!
Kimi Zaman Gücü Elinde Tutanlar ...
Ama Sen Yürüyeceksin ..
Belki Anlamak İstemeyecekler Seni
Belki Anlamazlıktan Gelecekler
Belki Gülecekler ...
Belki Küçümseyecekler Seni
Ama Sen ALLAH'a Dayanacak Ve Yürüyeceksin !
Belki Güvendiğin Dağlara Kar Yağacak
Belki Tuttuğun Dallar Kopu Verecek !!
Ama Sen RABBİNE Güvenip Yürüyeceksin
Belki Sürüleceksin Belki Taşlanacaksın Belki Dışlanacaksın
belki yalnız bırakılacaksın !!
Ama Sen RABBİNİN Birlikteliğini Bilip Yürüyeceksin
Kimi Zaman Düşeceksin
kimi zaman Çelme Takacaklar ...
Kimi Zaman Önüne Set Çekecekler
Yorulacaksın Kimi Zaman Fakat Yolunun Yüceliğini Bilip !!
Bismillah diyecek ve Yürüyeceksin
Kırılacaksın Belki
Kıracaklar Kimi Zaman Seni
Belki İçin Kimi Kan Ağlayacak
Ama Sen HASBİYALLAH Diyecek Ve Yürüyeceksin !!
Duranlar Olucak Yolu Terk Edenler Belki Yoldan Çıkanlar Belki Yolda Saraylar Yapanlar Belki Geri Dönenler ...
Ama Sen Yürüyeceksin
Ağlayacaksın Belki !
Belki Ağlatacaklar Seni Ama Sen Gözyaşını Azığın Yapıp Yürüyeceksin !!
Belki Kadir Kıymet Bilmezler Kıymet Bilmeyecek !!
Belki Halin Sorulmayacak
Belki Vefasızlar Seni Unutacak Ama Sen En Vefalı Dostun Yolunda Yürüyeceksin !!
Eğilenler Olacak ...
Belki Yolunu Satanlar Ama
Sen Dimdik Yürüyeceksin ...
Yolda Yalnızım Sanma
Yürüdüğün Yolu Sakın Başa Kakma !!
Bil Ki Bu Yolun Yolcuların Dostu ALLAH'tır
BİSMİLLAH 'de HASBİYALLAH 'De Ve Yürümeye Devam Et ELBet Ulaştırılacaksın Varılması Gereken Yere Bir Gün ...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53


YÜRÜYECEKSİN !!!!!!!

Sen Yürüyeceksin !!

Sen Ağlayacaksın !
Belki Horlanacaksın !
Belki Dışlanacaksın !!
Sen Yürüyeceksin !!
Kimi Zaman Nefsin Çıkacak Karşına !!
kimi zaman çevren !!
Kimi Zaman Ailen !!
Kimi Zaman Gücü Elinde Tutanlar ...
Ama Sen Yürüyeceksin ..
Belki Anlamak İstemeyecekler Seni
Belki Anlamazlıktan Gelecekler
Belki Gülecekler ...
Belki Küçümseyecekler Seni
Ama Sen ALLAH'a Dayanacak Ve Yürüyeceksin !
Belki Güvendiğin Dağlara Kar Yağacak
Belki Tuttuğun Dallar Kopu Verecek !!
Ama Sen RABBİNE Güvenip Yürüyeceksin
Belki Sürüleceksin Belki Taşlanacaksın Belki Dışlanacaksın
belki yalnız bırakılacaksın !!
Ama Sen RABBİNİN Birlikteliğini Bilip Yürüyeceksin
Kimi Zaman Düşeceksin
kimi zaman Çelme Takacaklar ...
Kimi Zaman Önüne Set Çekecekler
Yorulacaksın Kimi Zaman Fakat Yolunun Yüceliğini Bilip !!
Bismillah diyecek ve Yürüyeceksin
Kırılacaksın Belki
Kıracaklar Kimi Zaman Seni
Belki İçin Kimi Kan Ağlayacak
Ama Sen HASBİYALLAH Diyecek Ve Yürüyeceksin !!
Duranlar Olucak Yolu Terk Edenler Belki Yoldan Çıkanlar Belki Yolda Saraylar Yapanlar Belki Geri Dönenler ...
Ama Sen Yürüyeceksin
Ağlayacaksın Belki !
Belki Ağlatacaklar Seni Ama Sen Gözyaşını Azığın Yapıp Yürüyeceksin !!
Belki Kadir Kıymet Bilmezler Kıymet Bilmeyecek !!
Belki Halin Sorulmayacak
Belki Vefasızlar Seni Unutacak Ama Sen En Vefalı Dostun Yolunda Yürüyeceksin !!
Eğilenler Olacak ...
Belki Yolunu Satanlar Ama
YÜRÜYECEKSİN !!!!!!!
Sen Yürüyeceksin !!
Sen Ağlayacaksın !
Belki Horlanacaksın !
Belki Dışlanacaksın !!
Sen Yürüyeceksin !!
Kimi Zaman Nefsin Çıkacak Karşına !!
kimi zaman çevren !!
Kimi Zaman Ailen !!
Kimi Zaman Gücü Elinde Tutanlar ...
Ama Sen Yürüyeceksin ..
Belki Anlamak İstemeyecekler Seni
Belki Anlamazlıktan Gelecekler
Belki Gülecekler ...
Belki Küçümseyecekler Seni
Ama Sen ALLAH'a Dayanacak Ve Yürüyeceksin !
Belki Güvendiğin Dağlara Kar Yağacak
Belki Tuttuğun Dallar Kopu Verecek !!
Ama Sen RABBİNE Güvenip Yürüyeceksin
Belki Sürüleceksin Belki Taşlanacaksın Belki Dışlanacaksın
belki yalnız bırakılacaksın !!
Ama Sen RABBİNİN Birlikteliğini Bilip Yürüyeceksin
Kimi Zaman Düşeceksin
kimi zaman Çelme Takacaklar ...
Kimi Zaman Önüne Set Çekecekler
Yorulacaksın Kimi Zaman Fakat Yolunun Yüceliğini Bilip !!
Bismillah diyecek ve Yürüyeceksin
Kırılacaksın Belki
Kıracaklar Kimi Zaman Seni
Belki İçin Kimi Kan Ağlayacak
Ama Sen HASBİYALLAH Diyecek Ve Yürüyeceksin !!
Duranlar Olucak Yolu Terk Edenler Belki Yoldan Çıkanlar Belki Yolda Saraylar Yapanlar Belki Geri Dönenler ...
Ama Sen Yürüyeceksin
Ağlayacaksın Belki !
Belki Ağlatacaklar Seni Ama Sen Gözyaşını Azığın Yapıp Yürüyeceksin !!
Belki Kadir Kıymet Bilmezler Kıymet Bilmeyecek !!
Belki Halin Sorulmayacak
Belki Vefasızlar Seni Unutacak Ama Sen En Vefalı Dostun Yolunda Yürüyeceksin !!
Eğilenler Olacak ...
Belki Yolunu Satanlar Ama
Sen Dimdik Yürüyeceksin ...
Yolda Yalnızım Sanma
Yürüdüğün Yolu Sakın Başa Kakma !!
Bil Ki Bu Yolun Yolcuların Dostu ALLAH'tır
BİSMİLLAH 'de HASBİYALLAH 'De Ve Yürümeye Devam Et ELBet Ulaştırılacaksın Varılması Gereken Yere Bir Gün ...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt