Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Her bid'at sapıklıktır,her sapıklık ATEŞTİR... (2 Kullanıcı)

hafizkiz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ağu 2007
Mesajlar
1,923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Konum
manevi iklimden selamlar
Cümlenizden Allah Razı olsun Sorularla İslamiyet sitesi güzel bir açıklama getirmiş.
Bid'at meselesini iyice öğrenmemiz gerekiyor tehlikeli hadisi şerifler var.
Allah c.c. fitnelerin dalalete düşürenlerinden hepimizi muhafaza etsin.
Amin..
Soru
1-Biyat nedir? 2-Tum biyatlar harammi? 3-iyi niyetli biyatlar da mi haram? 4-cuma namazlardaki 2 defa ezan,camilerde minarelerin olmasi biatmi? 5-bazi kutsal gunlerde (beraat,mirac,regaib) bir yere toplanmak biat midir?1 kisiden duymustum ki,sahabeler,tabinler ve tabin-tabinler kutsal gunlerde ozel bir seyler yapmamislar.bununla alakali hadisler varmi?Varsa kaynaklari ile beraber acklarmisiniz?
11-Eylül-2006 - 08:56:53

Cevabımız

Değerli Kardeşimiz;

Hz. Peygamber ve Ashâb-ı Kirâm dönemlerinde görülmeyip onunla amel edilmeyen, hattâ bir benzeri olmayan ve İslâm'dan olmadığı halde sonradan ortaya çıkan ve ibâdet kabûl edilen görüş ve ameller, sünnete aykırı davranışlar.

Bid'at'ın kapsamı konusunda farklı bakış açılarının olmasından dolayı İslâm bilginleri tarafından farklı tarifler yapılmıştır.

Kimi âlimlere göre bid'at, Hz. Peygamber (s.a.s.)'den sonra meydana gelen her şeydir. Bu tarifi yapan âlimler bid'ate sözlük anlamından daha geniş bir anlam yüklemişlerdir. Bu sebeple de sonradan çıkan amel ve inançları iyi ve kötü olmak üzere ayırmak mecburiyetinde kalmışlardır. Sonradan ortaya çıkıp Kur'ân ve Sünnet'e muhâlif olmayan ya da emirlerinin bir gereği olan şey(ere bid'at-i hasene (güzel bid'at); muhâlif olanlara ise, bid'at-i seyyie (kötü bid'at) ismini vermişlerdir. Ayrıca bid'at-i haseneyi kendi arasında, bid'at-i seyyieyi de kendi arasında ayrı kısımlara tabi tutmuşlardır. Böylece bid'at, vacib, mendub, mübah, mekruh ve haram olmak üzere beş kısma ayrılmaktadır. Meselâ Kur'ân ve Sünnet'in anlaşılması için zorunlu olan Arap gramerini bilmek, fıkıh, fıkıh usûlü gibi ilimlerle uğraşmak vâcib; Ehl-i Sünnet itikadına muhalif sapık fırkaların ileri sürdükleri görüşler ise, bu âlimlere göre, haram bid'at kapsamında mütalaa edilmektedir. (Tahânevî, Keşşâfu İstilahâti'l-Funûn, İstanbul 1984 I, 133).

Bid'ati bu şekilde tarif edip taksimata tabi tutanlar, Kur'an ve Sünnete muhalif olmayan ya da emirlerinin bir gereği olan"şeylere bid'at isminin verilmesine dayanak olarak, Hz. Ömer'in şu sözünü ileri sürerler:

Hz. Ömer, Übey b. Ka'b'in, (r.a.) sekiz rekât olan terâvih namazını yirmi rekât olarak kıldığını ve Rasûlüllah (s.a.s.) döneminde münferiden kılınan bu namazın cemaat halinde kılındığını gördüğünde: "Bu ne güzel bid ât"demiştir. (Muhammed Revvâs Kal'acî, Mevsüatu Fıkhı Umar b. e!Hattâb, Kuveyt 1984, s. 125).

Diğer âlimlerin bid'at tarifleri ise şöyledir: Hz. Peygamber (s.a.s.)'den sonra ortaya çıkan, din ile alâkalı olup bir ilâve veya eksiltme mahiyetinde olan her şeydir. (Hayreddin Karaman, İslâmın Işığında Günün Meseleleri, İstanbul 1982, II, 248).

Bu âlimlere göre önceki gruptakilerin "bid'at-i hasene" kapsamına soktukları şeyler haddi zatında bid'at değildir. Onlara bid'at ismini vermek yanlıştır. Çünkü bu gibi şeylerin Kur'ân ve Sünnet'te dayanakları vardır. Bunlara sonradan çıkmış şeyler nazariyle bakılamaz. Rasûlullah (s.a.s.), şu hadislerinde bid'atin tarifini yapmışlardır: "Sonradan ortaya çıkan herşey bid'attir; her bid'at sapıklıktır ve her sapıklık insanı ateşe sürükler. "(Müslim, Cumua, 43; Ebû Davud, Sünnet 5; Nesâî, lydeyn, 22; İbn Mâce, Mukaddime, 7).

Huzeyfe b. el-Yamân'ın rivâyet ettiği bir hadis-i şerifte: "Allah bid'at sahibinin orucunu, namazını, sadakasını, haccını, umresini, cihadını, sarfını (maddi yardımını), şehadetini kabul etmez. O, kılın yağdan çıktığı gibi İslâm'dan çıkar. " (İbn Mace, Mukaddime, 7/49). Bu ikaz karşısında müslümanların dikkatli davranacakları ve bid'atın ne olduğunu araştıracakları muhakkaktır. Abdullah b. Abbâs (r.a.)'dan rivâyet edilen bir hadiste şöyle buyrulur: "Allah, bid'at sahibinin amelini, bid'atından vazgeçinceye kadar kabul etmez." (İbn Mâce, Mukaddime, 7/50). Amellerinin kabul edilmeyeceğini bilen bir müslüman korkar ve neyin bid'at olup, neyin olmadığını araştırır.

Aslında her iki gruba göre de dinin aslına olan ilâve ya da aslından yapılan eksiltmeler yasaklanmış olup, kötü bir bid'attir. Ancak ikinci grup âlimlerin bid'atin tarifi konusunda daha tutarlı oldukları görülmektedir. Çünkü ilk grubun bid'at-i hasene kapsamına soktukları şeyler, aslında sonradan çıkmış şeyler değildir; onların Kur'an ve Sünnet'te dayanakları vardır.

Şu da bir vakıadır ki, birinci gruba tâbi olan fakat bu âlimlerin ne demek istediklerini hakkıyla anlamayan mukallidleri, dinde eksiltme ya da fazlalık durumunda olan şeyleri de bazen bid'at-i hasene kapsamına sokmuşlar; ikinci gruptakilerin mukallidleri ise, bid'at sayılmaması gereken bazı hususları bid'at kapsamına sokarak onlara karşı çıkmış ve hemen hemen her ictihada bid'at demeye başlamışlardır.

Kur'ân-ı Kerîm'i bir mushaf içerisinde toplamak, hadisleri derleyip toplayarak kitap haline getirmek, camilerin yanında minare yapmak, her ne kadar Hz. Peygamber (s.a.s.)'den sonra olmuş birer bid'at iseler de, bunlar bid'at kapsamına girmeyen güzel şeylerdir, İslâm'a aykırı değildir.

Bid'atlar alanları itibariyle de kısımlara ayrılmaktadır. İtikadî konularla ilgili olanlara "itikadî bid'atler", iş ve hareketle ilgili olanlara da "amelî bid'atler" denir. Ayrıca mahiyetleri itibariyle küfrü gerektiren ve gerektirmeyen bid'atler vardır.

Günümüzde pek çok bid'at, müslümanların hayatına girmiştir. Bu sebeple dininin emirlerini yerine getirmek isteyen her kişi, bu hususa dikkat etmeli; dinde eksiltme ya da ilâve mahiyetinde olan söz, tavır ve davranışların yasaklanmış şeyler olduğunu bilerek bunları hayatından ayıklayıp atmalıdır. Burada müracaat edilecek yegane kaynak ise, Kur'ân, Sünnet ve her müminin tabi olduğu hak mezheptir.

M. Sait ŞİMŞEK
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet Editör


esselamü aleyküm
Allah razı olsun kardeşim konuya tam bi açıklık getir mişsiniz evet bu zamanda bidatler hayatımıza aşırı derecede girdi
ama bazı insanların kalbine Allah sevgisi bidat olan amellerle yerleşiyo mesela ilahi buna şahit oldum
 

hafizkiz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ağu 2007
Mesajlar
1,923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Konum
manevi iklimden selamlar
kardeşim haklısın ahir zamandan bahsetmişken etrafta okadar çok günah varki bunların başında kadınların göbek atıp şarkı söylemeleri ilahilerde insanları o yöne gitmelerini engellemek için yapılıyor hiç degilse insanlar ilahi dinleyip ALLAH ı peygamberimizi anabiliyor imanı artabiliyor mesela bir kitapta arkadaşım okumuştu ezanın megafondan mikrofondan okunması bidat diye ama zaman degiştigi için bizden daha iyi bilen hocalarımız alimlerimiz var onlar uygun gördülerse bildikleri vardır diye düşünüyorum

esselamü aleyküm evet bu zamanda bidatler hayatımıza aşırı derecede girdi
ama bazı insanların kalbine Allah sevgisi bidat olan amellerle yerleşiyo mesela ilahi buna şahit oldum
 

hafizkiz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ağu 2007
Mesajlar
1,923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Konum
manevi iklimden selamlar
zunnun abi inşaallah lakabını aldığınız zat kadar takvaya muvaffak olursunuz
forumda yine yazmıştım ama ettekraru ahsen........ sırrınca yine yazmak isterim... hz ÖMER(r:a) EFENDİMİZE GELİP PARMAKLAR YERİNE TESBİH KULLANARAK TESBİHATIN BİD'AT OLDUĞU SÖYLENDİĞİNDE NE GÜZEL BİR BİD'ATTIR DEMİŞTİR... (EĞER OLAY YANLIŞSA BİLEN KARDEŞLERDEN DÜZELTMESİNİ İSTİRHAM EDİYORUM)
YANİ ÖRFİ ADETLER ZAMANLA DEĞİŞİNCE FETVADA DEĞİŞİR. OSMANLININ FETVA KITABI OLAN MECELLE DE ŞU TABİR GEÇER
EZMANIN TAGAYYURU İLE AHKAM TEBEDDÜL EDER..........
YANİ KUR'AN SÜNNET VE İCMA DIŞINDAKİ ÖRFİİ OLAN ŞEYLER ZAMANA BAĞLI OLARAK DEĞİŞEN ŞARTLARA GÖRE HÜKÜM DE DEĞİŞEBİLİR...

şöyle bir bahiste söz konusu olmuştu
ilahinin bidat olduğunu öğrendiğim ilk zamanlarda(bi kaç sene önce)bidat in ne olduğunuda sormuştum hocalara
onlarda Efendimiz a.s den sonra çıkan şeyler demişlerdi bnde ama Efendimiz a.s nin zamanındada ilahi söyleniyodu hatırlayalım Medineye hicret ettiği zaman talael bedrü ilahisi söylenmişti O'nun için
o zaman ilahi söylenirkende Efendimiz a.s eliyle onlara susmalarını işaret etmiş ama o sesten dolayı duyulmamış demişlerdi
Mevlam yaptığımız bidat amellerini af buyursun...slm ve dua ile hayırlı bayramlar olsun inşALLAH
 

hafizkiz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ağu 2007
Mesajlar
1,923
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Konum
manevi iklimden selamlar
İlahi Bid'attır.​
Bid'at pislikten fenadır.Pislik iplik gibi akan su ile temizlenir.Bid'at ise kolaylıkla temizlenmez.​

Bir Alim ki Hazret-i Rasullullahın vekilidir.Resullullah'a layık olmayan hiç alime layık olur mu?Kuran'ı okumak anlatmak varken ilahi,şiir okunur mu?Şiir okudugunuzda Kuran daralıyor,niçin? ''O mecliste ben okunsaydım ben tanınmış benim şerefim,kıymetim bilinmiş olacaktı insanlar beni okumaya ve benimle amel etmeye rağbet edeceklerdi.''demiş oluyor.Kuran'ı kerim'i böyle gücendirmeye razı mısınız?​

İrşadü'l Müridin
Mahmut ustaosmanoğlu​
ESSELAMÜ ALEYKÜM

şöyle bir bahiste söz konusu olmuştu
ilahinin bidat olduğunu öğrendiğim ilk zamanlarda(bi kaç sene önce)bidat in ne olduğunuda sormuştum hocalara
onlarda Efendimiz a.s den sonra çıkan şeyler demişlerdi bnde ama Efendimiz a.s nin zamanındada ilahi söyleniyodu hatırlayalım Medineye hicret ettiği zaman talael bedrü ilahisi söylenmişti O'nun için
o zaman ilahi söylenirkende Efendimiz a.s eliyle onlara susmalarını işaret etmiş ama o sesten dolayı duyulmamış demişlerdi.
Mevlam yaptığımız bidat amellerini af buyursun...slm ve dua ile hayırlı bayramlar olsun inşALLAH
 

Ravzadakinurunkölesi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2008
Mesajlar
1,770
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
38
ESSELAMÜ ALEYKÜM

şöyle bir bahiste söz konusu olmuştu
ilahinin bidat olduğunu öğrendiğim ilk zamanlarda(bi kaç sene önce)bidat in ne olduğunuda sormuştum hocalara
onlarda Efendimiz a.s den sonra çıkan şeyler demişlerdi bnde ama Efendimiz a.s nin zamanındada ilahi söyleniyodu hatırlayalım Medineye hicret ettiği zaman talael bedrü ilahisi söylenmişti O'nun için
o zaman ilahi söylenirkende Efendimiz a.s eliyle onlara susmalarını işaret etmiş ama o sesten dolayı duyulmamış demişlerdi.
Mevlam yaptığımız bidat amellerini af buyursun...slm ve dua ile hayırlı bayramlar olsun inşALLAH

Allah affetsin,sonumuz kötü gibi...
 

GEVHER

Yönetici
Katılım
9 Eyl 2008
Mesajlar
3,971
Tepki puanı
2,515
Puanları
163
Bid'at, sonradan çıkarılan şey demektir. Bunlar ya âdette olur veya ibadette olur.

Âdette bid'at, sevap beklenilmeden, dünya menfaati için yapılan şeylerdir. Âdette bid'at, bir ibadeti bozmazsa veya dinin yasak ettiği bir şey değilse günah olmaz. Âdette olan bid'at, ceket, pardesü giymek, çay ve kahve içmek gibi dinin yasak etmediği bir şey ise, günah değildir.

İbadette bid'at, Resulullahın ve dört halife zamanında bulunmayıp da, dinimizde, sonradan meydana çıkarılan, uydurulan inanışlara, sözlere, işlere, şekillere ve âdetlere denir. İbadetlere bid'at karıştırmak büyük günahtır. Bid’ati sünnet diye işlemek haramdır. Bunların hepsini din diye, ibadet diye uydurmak veya dinin önem verdiği şeyleri dinden ayrıdır, din buna karışmaz demek bid'attir. Bid'atlerin bazıları küfür, bazıları büyük günahtır. Hadis-i şerifte, '' Her bid'at sapıklıktır '' buyuruldu. (Müslim)

İmam-ı Rabbani hazretleri :

Bid’at ehli, yapacağı değişikliklerle, dini düzelteceklerini, olgunlaştıracaklarını zannederek bid'at çıkarıyor, bid'atlerin zulmetleri ile sünnetin nurunu örtmeye çalışıyorlar. Bunlar, dinin noksanlıklarını tamamladıklarını iddia ediyorlar. Bilmiyorlar ki din noksan değil, kâmildir. Dini noksan sanıp, tamamlamaya [çağa uydurmaya, çeşitli bid’atler çıkarmaya] çalışmak, Maide suresinin, '' Bugün sizin için dininizi ikmâl eyledim. Üzerinize olan nimetimi tamamladım ve size din olarak İslamiyet’i vermekle razı oldum '' mealindeki 3. âyetine inanmamak olur.

Bid’at çıkaran kimse, Allah’ın, Resulünün ve Resulullahın vârisleri olan âlimlerin bildirdiği hükümleri beğenmeyip yeni hükümler koymaya, bizzat dinin sahibi olmaya çalışıyor. Yani Allah adına, Resulü adına hareket ediyor, hatta onları beğenmeyip kendi görüşünü din gibi ortaya koymaya çalışıyor. Bu bakımdan bid’at ehli, hırsızdan, eşkıyadan, katilden daha büyük günah işliyor. İşte bunun gibi sebeplerden dolayı Peygamber efendimiz,
'' Ben onlardan değilim, onlar da benden değildir. Onlara karşı cihad, kâfirlerle cihad gibi önemlidir '' buyuruyor. (Deylemi)


Bid'atler, faydalı görünseler de, hepsinden kaçınmak gerekir. Hiçbir bid'atte fayda yoktur. Bugün kalbler karardığından, bazı bid'atler güzel görünse de, kıyamette hepsinin zararlı olduğu anlaşılacaktır.

Bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
'' Din adına uydurulan her şey bid’attir, her bid’at sapıklıktır; her sapıklık da Cehenneme götürür.'' [Buhari, Müslim, İbni Mace, Nesai]

Kur'an-ı kerimde mealen, '' Bazı şeyleri faydalı sanıp seversiniz, halbuki o şeyler sizin için zararlıdır '' buyuruldu. (Bakara 216)

Peygamber efendimiz, Eshab-ı kiram ve şimdiye kadar gelen İslam âlimleri, namazı nasıl kılmışlar, ibadetleri nasıl yapmışlarsa, aynen öyle yapmak gerekir. Eklemek ve çıkarmak, dini değiştirmek olur. İbadetlere bid'at sokmakla daha güzel ibadet edilmiş olmaz.
'' İbadetleri bizim gibi yapmayanlar, bizden değildir '' hadis-i şerifini düşünerek, ibadetlere ilave ve çıkarma yaparak dini değiştirmekten çok sakınmalıdır!


Rabbim , Kur'an yolunda Peygamber Efendimizin gösterdiği şekilde yaşamayı nasip etsin ..
 

Ravzadakinurunkölesi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2008
Mesajlar
1,770
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
38
''ÇALGI DİNLEMEK GÜNAHTIR, O MECLİSTE OTURMAK FASIKLIKTIR, O ÇALGI İLE LEZZETLENMEK KÜFÜRDÜR.''

Hadis-i şerif
 

Nevin_1982

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
5,000
Tepki puanı
8
Puanları
38
Yaş
42
Konum
sakarya
Sünnetin titizlikle korunmasını isteyen ve Hicrî 1000’inci yılda yaşayan İmam Rabbânî bid’atlere karşı mücadele etmeyi dile getirirken şöyle der:


En bahtiyar odur ki, İslâm’ın ve Müslümanların garip düştüğü bir zamanda terk ve ihmal edilmiş sünnetlerden birisini ihya edip yaygın olan bid’atlerden birisini yok edip kaldıran insandır. Şimdi öyle bir zaman ki, Resûl-i Ekrem Sallallahu Aleyhi Vesellem gönderileli bin seneyi geçmiştir, kıyamet alametleri de teker teker çıkmaya başlamıştır. Resûlullah’ın (a.s.m.) Saadet Asrından uzaklaştıkça sünnetler perdelenmiş, bid’atler yalan illetinin yaygınlaşmasıyla çoğalmıştır. Şimdi öyle bir mücahide ihtiyaç vardır ki, sünnetleri ihya etsin, bid’atleri kaldırsın. Çünkü bid’atlerin revaç bulması dinin tahribine sebep olur.” (Mektubat, 1:34-35)​

Şâtıbî gibi bid’atin seyyie ve hasene şeklinde tasnif edilmesine şiddetle karşı çıkan İmam Rabbânî, itirazını şu şekilde dile getirir:

“Eski âlimler bid’atlerin bazı güzel taraflarını görmüş olacaklar ki, bazı bid’atlere ‘hasene’ (iyi) bid’at ismini vermişlerdir. Fakat bu fakir, bu meselede onlara uymuyorum. Bid’atlerden hiçbirisine ‘hasene’ diyemem. Bid’atlerde karanlık ve bulanıklıktan başka birşey göremiyorum. Çünkü Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem ‘Bütün bid’atler dalalettir’ buyurmuştur. İslâm’ın garip olduğu ve zayıfladığı bir zamanda kurtuluş ancak ve ancak sünnete uymakta, felaket de nasıl olursa olsun bir bid’ate sarılmaktadır.

“Sonradan çıkan herşey bid’at ve her bid’at dalalet olursa, nasıl olur da bid’atte güzellik olur. Hadis-i şeriflerde buyurulduğu gibi, icat edilen her bid’at bir sünneti kaldırmaktadır. Bu husus bazı bid’atlerle sınırlı değildir ve her bid’at seyyiedir.

“Resûl-i Ekrem Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurmuşlardır ki: ‘Peygamberlerinden sonra dinlerinde bid’at uyduran her ümmet, sünnetten de o bid’at kadar bir sünneti zayi etmiş olur.’ (Et-Tergîb ve’t-Terhîb Trc, 1:109)

“Hassan bin Sabit’ten şöyle bir hadis rivayet edilmektedir: ‘Bir topluluk dinlerinde bir bid’at icat ederse, Cenâb-ı Hak sünnetlerden bir sünneti o bid’at gibi çeker, çıkarır, onlardan uzaklaştırır da kıyamete kadar iade etmez.’” (Mektubat, 1:160)

Görüldüğü üzere İmam Rabbânî, sünnete en ufak bir gölge düşürecek bid’ate müsamaha dahi göstermemekle birlikte Mektubat’ın bazı nüshalarının şerhinde sünnette aslı bulunanlara bid’at ismini bulaştırmaz, onlar için ‘güzel âdet’ anlamında ‘sünnet-i hasene’ tabirini kullanır. (M. Paksu, Sünnet ve Aile, s. 19)


SELAMUN ALEYKUM
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt