Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Helâl ve haram üzerine ibretli bir öykü (1 Kullanıcı)

gurbetten

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
31 Tem 2006
Mesajlar
1,474
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
Konum
ALMANYA/MANISA
Sayın Halit Ertuğrul Bey'e:
Ben kitaplarınızın sıkı bir takipçisi olan bir devlet memuruyum. Eşim ise bir öğretmen. Kitaplarınızı daha çok eşim takip eder, yeni çıkanları alıp derhal aile fertlerine yetiştirir. Sağ olsun hem iyi bir eğitimci ve anne, hem de hanımlar arasında iyi bir hizmet ehlidir. Biz de onun teşviki ve zorlamasıyla, düşe kalka yol alıyoruz.
Bu mektubu yazmamı eşim istedi. Okuyuculardan “İbretli Mektuplar” adlı çalışmanızı okuduk. Bu kitapta çok önemli ve çok etkileyici örnekler var. Her biri ders verici ve yol gösterici mesajlarla dolu. Meğer dünyada neler oluyormuş da biz bunların farkında değilmişiz.
Bu mektubu size yazmamın sebebi de rahmetli babamın yaşadığı ve ailemiz üzerinde büyük bir tesir uyandıran bir anısıyla ilgili.
Rahmetli babam, evliliğinin ilk yıllarında dünyayı, insanlığı, kulluğu, helâl ve haramı çok iyi ayırt edemeyen ve çok da kafasına takmayan birisiymiş. Öksüz büyüdüğü için iyi bir aile eğitimi alamamış ve okula da gidememiş. Çocukluğu ve gençliği dağlarda çobanlık yaparak geçmiş. Tabi bu yaşantısı sürerken arada bir eli başkasının malına uzanıyormuş. Cahillik ve eğitimsizlik işte.
Annem ise babamın aksine dini bütün bir hanım. Asla Allah'ın emrinin dışına çıkmaz, asla haram olan bir şeye yanaşmaz. Bu yüzden de babamla sık sık kavga ederlermiş.
Onların evliliği kavga ve dövüşle yürürken, iki yıl önce bir kazada kaybettiğimiz ablam Saide Hanım dünyaya gelmiş. Dünyaya gelen bu çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamak için paraya ihtiyaç duymuşlar. Ancak para temin etmekte çok güçlük çekmiş. Parayı bulamayınca eski alışkanlıkarını! aklına koymuş.
Dağda çobanlık yaparken, az ilerideki bir koyun sürüsünden bir koyun çalmaya niyet etmiş. “Onu satar ve istediği paraya kavuşur” diye.

Hayırlı amellerle dolu bir ömür
Sürünün kendisine yaklaştığı bir anda, kuytu bir yere doğru inen koyunlara yönelmiş. Tam o anda köyün çok saygın bir ferdi olan Ebubekir amca çıkmış karşısına.
“Nasılsın Ömer Efendi?” diye selam vermiş.
Babam da hiç bozuntuya vermemiş.
“İyiyim, güneş altında ömrümü dolduruyorum.” demiş.
“Ömür dolmasına dolar da, inşallah hayırlı amellerle dolmalı.” deyip sanki babamın içini okuyormuş gibi bir açıklama yapmış.
“İnsanoğlu ne kadar nankör” diyerek konuşmasına devam etmiş. Mevlam, onun için dünyayı nimetlerle dolduruyor, paha biçilmez bir vücut nimeti veriyor. O da bunlara hiç aldırış etmeden, hâlâ Allah'ın yasakladığına yöneliyor.
Yahu! Bu insanlar bilmez mi ki, bir ölüm, bir hesap ve çetin bir mahkeme var.
Tabi, babam bu yorum karşısında öylesine utanıyor, öylesine kızarıyor ve öylesine mahcup oluyor ki, bir anda başından terler boşalıyor.
Ebubekir amca devam etmiş.
"Ömer Efendi! Her hâlde bazı maddî sıkıntıların var. Ben sana biraz borç para vereyim. İhtiyacını gör, daha sonra eline geçtikçe ödersin. Ama artık çocuğun da olmuş. Biraz rızkına dikkat et. Çocuklar neyle beslenirse onun karakterini ve huyunu alır. Boğazından geçen yalnız kana karışmaz, ruha ve imana da karışır."
Sanki rahmetli babamın hırsızlık yapacağını biliyormuş gibi, bu anlamlı ve önemli dersten sonra elini cebine atmış bir deste para çıkarmış.
"Buyur, Ömer Efendi!" demiş. Hiç kendini bunaltıp, sıkıntıya sokma. Ne zaman eline geçerse o zaman getirirsin.
"Hadi bana müsaade" deyip oradan ayrılmış.
Tabi, babam şaşkınlık içinde kalmış. Tam hırsızlığa giderken bir anda karşısına dikilen Ebubekir amcanın yaptığı ve söylediği şeyler...

Paradaki sır
Sonra eline sıkıştırılan paralara bakmış, aman Allah'ım! Az bir para da değil. Neredeyse babamın birkaç yıllık kazancı kadar.


"Bu kadar parayı ben ne yapayım?" diye birden arkasına dönmüş ki, Ebubekir amca yok…
"Nasıl olur da bu uzun yamacı birkaç saniyede aşabilir?"
Öyle bir bilinmezlere düşmüş ki, sormayın. O gün akşama kadar hem paranın sırrını, hem de olayları, nasihatleri kafasından geçirmiş, durmuş.
Karşı köyden gelen ikindi ezanını duyunca da doğru suya yönelmiş, orada abdest almış, tövbe etmiş ve ilk defa namaza başlamış. Ve söz vermiş Yüce Allah'a, "Bir daha yanlış bir şey yapmayacağım." diye.
Akşam olanları anneme anlatmış, annem de çok şaşırmış. Hele babamın tövbe edip namaza başlamasına öyle bir sevinmiş ki. Artık evde görülmemiş bir huzur başlamış.
Ama annem paralara takmış, kafayı. Bu işin içinde bir sır olduğunu söyleyip, durmuş. Sonra da babama:
"Git, Ebubekir amcaya söyle. Bu kadar borç çok fazla. Bize çok az bir para lâzım. Yeteri kadarını alalım, diğerini iade et."
Babam da öyle yapmış ve köyün sayılan ve sevilen yaşlısı Ebubekir amcanın yolunu tutmuş.
Ebubekir amca, babamı eve almış. Ve sözlerini dinlemiş. Sonra, hâlâ da hepimizi hayrette bırakan ve bir türlü çözülmemiş olan o sırrı açıklamış.
"Ömer Efendi" demiş. Bu işte bir yanlışlık var. Her hâlde bu günlerde çok sıcak olan güneşten çok etkilenmiş olmalısın, ya da beni bir başka insanla karıştırıyorsun. Ben seni hiç görmedim ve sana para da vermedim.
Babam sanki o esnada baygınlık geçirecekmiş.
"Nasıl olur?" diye atılmış. Yanıma geldin, bana nasihat ettin. Sonra da, "Elin bollaşırsa verirsin." diye bana para verdin.

"Helâl rızıktan ayrılma"
Güngörmüş ihtiyar Ebubekir amca kafasını öne eğmiş.
Senin anlattığına inanıyorum. Ama anlatılan kişi ben değilim. Ben hasta yatıyordum, dışarı çıkamazdım. Çıksam da oralara gelemezdim. Gelsem de sana verecek param yoktu.
Haydi, şimdi git, o parayı ihtiyaçlarına harca da eline geçince muhtaç insanlara dağıt. Bundan sonra da helâl rızıktan ayrılma.
Babam neye uğradığını anlayamamış. "Bu olsa olsa annemin temiz, halis ve dindar hâlinin bir kerameti olabilir." diye düşünmüş. Ondan sonra da kendini hayır işlerine adamış.
Ailemizi yıllardır etkilemiş olan ve hâlâ etkileyen bu olayı okuyucularınızla paylaşırsanız memnun oluruz. Hiç değilse "helâl-haram" kavramı için ibretli bir öykü okumuş olurlar.
Başta annem olmak üzere bütün aile hizmetlerinize duacıyız. Kitaplarınız bizleri iman hakikatlerine sevk ediyor. Buna yeni yetişen gençlerin çok ihtiyacı var.
Çalışmalarınızda başarılar dileriz. Rabbim yâr ve yardımcınız olsun. (ismi saklı)





moral dergisi
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt