S.A
HAYATTA MUVAFFAKİYETİN SIRLARI
VE YAPILAN TAVSİYELER
1- Hayatta başarının sırrı
2- Çalışma ve başarının altın kuralları
3- Başarı elde etmek için metotlar
4- İş hayatında başarılı olmanın sırrı
5- Huzurlu olmak için tespit edilen yedi kural
6- Başarının temelleri
7- Dost kazanmak için on kural
8- Gazali'den uymamız gereken altı kural
9- Sıkıntının çaresi
10- Yükselmenin merdiveni
11- Uymamız gereken hayat düstûrları
12- Safayı al, Kederi at
13- Huzur reçetesi
14- Kipling den öğütler
15- Huzurlu bir hayat için on kural
16- Yükselmenin ve başarının sırrı
17- Ahlâkî güzellik ilaçları
18- Huzurlu olmanın esasları
19- Kendinizi topluma sevdirmek için önemli kurallar
20- Hayat yolculuğunda tebessüm sizi altı büyük başarıya ulaştırır.
21- Kimde şu altı haslet varsa cenneti bulmuş demektir.
22- Saadetimiz için uymamız gereken beş kural
23- İnsanı mutlu eden özelliklerden bazıları
24- Kişinin olgunlaşmasında etkili olan sekiz aşama
25- Ünlü bilgin Edebâlî'nin Osman Gazi'ye nasihatlerinden
26- Osmanlının kurucusu Osman Gazi'nin oğluna nasihati
27- Orhan Bey'in oğlu Murat Han'a vasiyeti
28- Fatih'in Hocası, Akşemseddin hazretlerinin nasihati
29- Mehmet Âkif Bey'i başarıya götüren prensipler
30- Bir babanın çocuğuna öğütleri
31- Gençlerin vakitlerini değerlendirmeleri için bazı öneriler
32- Başarılı bir öğrenci olabilmeniz için yapmanız gerekenler
33- Güzel konuşmanın sırrı
1- HAYATTA BAŞARININ SIRRI
Bir insanın en çok dikkat etmesi lazım gelen husus, başkalarının kendisi hakkında ne düşündüğünü öğrenmekten ibarettir. Fakat insanlar, umumiyetle, başkaları ile bol bol alay ettikleri veya onları taklit ettikleri halde, kendi kusurlarını görmezler. Kati olarak bilmek lazımdır ki hayatta başarının en birinci şartı etrafınızdakilere kendinizi sevdirmekten ibarettir.
Bu tamamen nasihatle öğrenilecek bir şey olmamakla birlikte, riayet edildiği taktirde insana epey faydası dokunabilir.
Birçok kişi pek fazla ve lüzumsuz şeyler konuştukları için, etrafındakileri sinirlendirirler. Halbuki insanın konuşmadan önce biraz düşünmesi ve ne söyleyeceğini bilmesi lazımdır. Etrafımızdakilerin takdirini toplamak amacıyla olur olmaz şeyler hakkında fazla konuştuğunuz taktirde, muhakkak tenkit edileceğinizi aklınızda bulundurunuz. Bu, bilhassa kendi fikirlerinizi başkalarına kabul ettirmek için ısrar ettiğiniz taktirde pek doğrudur.
Belki siz de dikkat etmişsinizdir. Ne vakit aynı yerde çalışan birkaç kişi bir araya gelse, muhakkak amirlerini ve büyüklerini çekiştirirler. İşte buna da manasız ve lüzumsuz tenkit denir. Zaten bu çeşit dedikodular adetleri, usulleri ve şahsiyetleri değiştiremeyeceği için çenenizi yormaktan başka bir işe yaramaz. Birisini tenkit edeceğiniz zaman, bu hareketinizde haklı olup olmadığınızı düşünmeniz çok iyidir. Yıkıcı gaye güden veya şahsi kinlerden veya düşmanlık hislerinden doğan tenkitlerin hiçbir kıymeti yoktur. Bir şeyi veya kimseyi tenkit edecek ehliyeti haiz olmayanların susmaları daha faydalıdır.
Her önünüze gelen kimse ile dedikodu yapmanın, haklı da olsa başkalarını tenkit etmenin bazen de pek büyük zararı olabilir. Zira bazı insanlar işittiklerini ballandıra ballandıra ve üzerine daha birçok uydurma şeyler ilave ederek etrafa yayarlar!
İnsan hayatta birçok müşküllerle karşılaşır, fakat azim ve cesaret sahibi ise bütün bu maniaları devirerek kabiliyetini ispat eder. Günlük hayatta karşılaşılan sayısız güçlüklerin sizi hiç yıldırmaması lazımdır. Hatta amirleriniz bile size bazen kaba muamelede bulunabilirler. Buna rağmen onlara karşı gelmemeniz ve sert münakaşalara girişmemeniz icap eder.
Yükselmek isteyen kimselerin şu noktalara riayet etmeleri lazımdır:
1. Söylenen şeyi yapmak veya emirlere riayet etmek. Zaten sizin o mevkide bulunmanızın sebebi, söylenen şeyi yapmanız içindir. Bunu yapmadığınız taktirde kendi fikirlerinizi de söylemek hakkınız olmakla beraber, yine amirinize uymanız lazımdır. Aynı işi birkaç defa tekrar edip yorulmak istemeyen bir insan, onu söylediği tarzda yapar.
2. Katiyen kafa tutmayınız, zira karşınızdaki insanın şahsından ziyade makamına saygı göstermeniz lazımdır. Hatta bazı kimseler karşılarındaki insanların terbiyeli olup olmadığını ona bir emir vererek anlarlar. Eğer büyüklerin veya amirlerinizin fikirlerine iştirak etmiyorsanız bunu kendilerine kibarca anlatmaya çalışınız. Onların kusurlarını itiraf ettirmek yoluna hiç sapmayınız. Zaten akıllı insanlar kendi kusurlarını kendileri görür ve söylerler. Kendini beğenen insanlara ise, kusurlarını söyleyip boş yere laf işitmeyiniz.
3. Yaptığınız işin mukabili olarak, amirinizden tebrik ve takdir beklemeyiniz. Hatta çok defa amirler veya büyükler bir işi başardıktan sonra size daha ağır ve acele yapılması lazım gelen bir iş verirlerse bundan katiyen yılmayınız. İyi niyetle vazifenize devam ederseniz bir gün mutlaka layık olduğunuz takdiri kazanırsınız.
4. Yenilik yapmak iddiasında olmayınız. Daima büyüklerinizin arzusu ve kurduğu sisteme uymaya çalışınız. Bilhassa ilk zamanlar onun sözünden dışarı çıkmayınız. Biraz sabrettiğiniz taktirde bunun sebebini öğrenirsiniz. Ancak kafi derecede tecrübe sahibi olduğunuz zaman sizin de fikirleriniz sorulmaya ve sözünüz dinlenmeye başlar.
5. Dürüst hareket ediniz. Hilekar ve yalancı insanlar hiçbir zaman etrafındakilere itimat telkin etmezler. Etrafınızda şunun veya bunun fena yollara saptığı veya emniyeti suiistimal ettiği hakkındaki dedikodulara aldırmayınız. Çalıştığınız müessesenin memurlarının tayin ve terfi meselelerine de karışmayınız! Siz vazifenize devam ediniz.
6. Caka satmayınız. Sizden yaşlı ve büyük olan kimseler laubalilikten ve fazla samimiyetten hiç hoşlanmazlar. Her insan nasıl kendisinden mevki itibariyle daha aşağı olan kimselerle olan münasebetlerinde ciddiyetin hakim olmasını isterse, sizden daha yüksek olan kimseler de aynı şeyi arzu ederler. Amirlerinizle olan münasebetlerinizde yüksek sesle ve devamlı konuşmakla onun üzerine tesir edeceğinizi sanmayınız. Teşebbüs ve üstünlüğün daima amirinizde olduğunu unutmayınız. Lafın kısası; bir insanın iş hayatında başarı gösterip göstermemesi, onun amirleri ve büyükleri ile olan münasebetlerinin durumuna bağlıdır. Bu gerek memuriyet hayatında, gerek bütün diğer işlerde böyledir. Bir insan bu şartlara ne kadar uyabilirse, o kadar yükselir.Lester F. Miles, Coronet – Amerika
HAYATTA MUVAFFAKİYETİN SIRLARI
VE YAPILAN TAVSİYELER
1- Hayatta başarının sırrı
2- Çalışma ve başarının altın kuralları
3- Başarı elde etmek için metotlar
4- İş hayatında başarılı olmanın sırrı
5- Huzurlu olmak için tespit edilen yedi kural
6- Başarının temelleri
7- Dost kazanmak için on kural
8- Gazali'den uymamız gereken altı kural
9- Sıkıntının çaresi
10- Yükselmenin merdiveni
11- Uymamız gereken hayat düstûrları
12- Safayı al, Kederi at
13- Huzur reçetesi
14- Kipling den öğütler
15- Huzurlu bir hayat için on kural
16- Yükselmenin ve başarının sırrı
17- Ahlâkî güzellik ilaçları
18- Huzurlu olmanın esasları
19- Kendinizi topluma sevdirmek için önemli kurallar
20- Hayat yolculuğunda tebessüm sizi altı büyük başarıya ulaştırır.
21- Kimde şu altı haslet varsa cenneti bulmuş demektir.
22- Saadetimiz için uymamız gereken beş kural
23- İnsanı mutlu eden özelliklerden bazıları
24- Kişinin olgunlaşmasında etkili olan sekiz aşama
25- Ünlü bilgin Edebâlî'nin Osman Gazi'ye nasihatlerinden
26- Osmanlının kurucusu Osman Gazi'nin oğluna nasihati
27- Orhan Bey'in oğlu Murat Han'a vasiyeti
28- Fatih'in Hocası, Akşemseddin hazretlerinin nasihati
29- Mehmet Âkif Bey'i başarıya götüren prensipler
30- Bir babanın çocuğuna öğütleri
31- Gençlerin vakitlerini değerlendirmeleri için bazı öneriler
32- Başarılı bir öğrenci olabilmeniz için yapmanız gerekenler
33- Güzel konuşmanın sırrı
1- HAYATTA BAŞARININ SIRRI
Bir insanın en çok dikkat etmesi lazım gelen husus, başkalarının kendisi hakkında ne düşündüğünü öğrenmekten ibarettir. Fakat insanlar, umumiyetle, başkaları ile bol bol alay ettikleri veya onları taklit ettikleri halde, kendi kusurlarını görmezler. Kati olarak bilmek lazımdır ki hayatta başarının en birinci şartı etrafınızdakilere kendinizi sevdirmekten ibarettir.
Bu tamamen nasihatle öğrenilecek bir şey olmamakla birlikte, riayet edildiği taktirde insana epey faydası dokunabilir.
Birçok kişi pek fazla ve lüzumsuz şeyler konuştukları için, etrafındakileri sinirlendirirler. Halbuki insanın konuşmadan önce biraz düşünmesi ve ne söyleyeceğini bilmesi lazımdır. Etrafımızdakilerin takdirini toplamak amacıyla olur olmaz şeyler hakkında fazla konuştuğunuz taktirde, muhakkak tenkit edileceğinizi aklınızda bulundurunuz. Bu, bilhassa kendi fikirlerinizi başkalarına kabul ettirmek için ısrar ettiğiniz taktirde pek doğrudur.
Belki siz de dikkat etmişsinizdir. Ne vakit aynı yerde çalışan birkaç kişi bir araya gelse, muhakkak amirlerini ve büyüklerini çekiştirirler. İşte buna da manasız ve lüzumsuz tenkit denir. Zaten bu çeşit dedikodular adetleri, usulleri ve şahsiyetleri değiştiremeyeceği için çenenizi yormaktan başka bir işe yaramaz. Birisini tenkit edeceğiniz zaman, bu hareketinizde haklı olup olmadığınızı düşünmeniz çok iyidir. Yıkıcı gaye güden veya şahsi kinlerden veya düşmanlık hislerinden doğan tenkitlerin hiçbir kıymeti yoktur. Bir şeyi veya kimseyi tenkit edecek ehliyeti haiz olmayanların susmaları daha faydalıdır.
Her önünüze gelen kimse ile dedikodu yapmanın, haklı da olsa başkalarını tenkit etmenin bazen de pek büyük zararı olabilir. Zira bazı insanlar işittiklerini ballandıra ballandıra ve üzerine daha birçok uydurma şeyler ilave ederek etrafa yayarlar!
İnsan hayatta birçok müşküllerle karşılaşır, fakat azim ve cesaret sahibi ise bütün bu maniaları devirerek kabiliyetini ispat eder. Günlük hayatta karşılaşılan sayısız güçlüklerin sizi hiç yıldırmaması lazımdır. Hatta amirleriniz bile size bazen kaba muamelede bulunabilirler. Buna rağmen onlara karşı gelmemeniz ve sert münakaşalara girişmemeniz icap eder.
Yükselmek isteyen kimselerin şu noktalara riayet etmeleri lazımdır:
1. Söylenen şeyi yapmak veya emirlere riayet etmek. Zaten sizin o mevkide bulunmanızın sebebi, söylenen şeyi yapmanız içindir. Bunu yapmadığınız taktirde kendi fikirlerinizi de söylemek hakkınız olmakla beraber, yine amirinize uymanız lazımdır. Aynı işi birkaç defa tekrar edip yorulmak istemeyen bir insan, onu söylediği tarzda yapar.
2. Katiyen kafa tutmayınız, zira karşınızdaki insanın şahsından ziyade makamına saygı göstermeniz lazımdır. Hatta bazı kimseler karşılarındaki insanların terbiyeli olup olmadığını ona bir emir vererek anlarlar. Eğer büyüklerin veya amirlerinizin fikirlerine iştirak etmiyorsanız bunu kendilerine kibarca anlatmaya çalışınız. Onların kusurlarını itiraf ettirmek yoluna hiç sapmayınız. Zaten akıllı insanlar kendi kusurlarını kendileri görür ve söylerler. Kendini beğenen insanlara ise, kusurlarını söyleyip boş yere laf işitmeyiniz.
3. Yaptığınız işin mukabili olarak, amirinizden tebrik ve takdir beklemeyiniz. Hatta çok defa amirler veya büyükler bir işi başardıktan sonra size daha ağır ve acele yapılması lazım gelen bir iş verirlerse bundan katiyen yılmayınız. İyi niyetle vazifenize devam ederseniz bir gün mutlaka layık olduğunuz takdiri kazanırsınız.
4. Yenilik yapmak iddiasında olmayınız. Daima büyüklerinizin arzusu ve kurduğu sisteme uymaya çalışınız. Bilhassa ilk zamanlar onun sözünden dışarı çıkmayınız. Biraz sabrettiğiniz taktirde bunun sebebini öğrenirsiniz. Ancak kafi derecede tecrübe sahibi olduğunuz zaman sizin de fikirleriniz sorulmaya ve sözünüz dinlenmeye başlar.
5. Dürüst hareket ediniz. Hilekar ve yalancı insanlar hiçbir zaman etrafındakilere itimat telkin etmezler. Etrafınızda şunun veya bunun fena yollara saptığı veya emniyeti suiistimal ettiği hakkındaki dedikodulara aldırmayınız. Çalıştığınız müessesenin memurlarının tayin ve terfi meselelerine de karışmayınız! Siz vazifenize devam ediniz.
6. Caka satmayınız. Sizden yaşlı ve büyük olan kimseler laubalilikten ve fazla samimiyetten hiç hoşlanmazlar. Her insan nasıl kendisinden mevki itibariyle daha aşağı olan kimselerle olan münasebetlerinde ciddiyetin hakim olmasını isterse, sizden daha yüksek olan kimseler de aynı şeyi arzu ederler. Amirlerinizle olan münasebetlerinizde yüksek sesle ve devamlı konuşmakla onun üzerine tesir edeceğinizi sanmayınız. Teşebbüs ve üstünlüğün daima amirinizde olduğunu unutmayınız. Lafın kısası; bir insanın iş hayatında başarı gösterip göstermemesi, onun amirleri ve büyükleri ile olan münasebetlerinin durumuna bağlıdır. Bu gerek memuriyet hayatında, gerek bütün diğer işlerde böyledir. Bir insan bu şartlara ne kadar uyabilirse, o kadar yükselir.Lester F. Miles, Coronet – Amerika