Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hayatım Hep Kötü Gidiyor ve Artık Tahammülüm Yok (2 Kullanıcı)

HuzuruArayanAdam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Nis 2012
Mesajlar
8
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Öncelikle herkese Selamun Aleyküm. Hepinize sevgilerimi, saygılarımı iletirim...

Hayatımı anlatsam "roman" olur hesabı. Gerçekten yaşadıklarımdan dolayı hiç Allah'a isyan falan etmedim. Fakat saçma bir düşünceye kapılsam da, hep tövbe ettim. Ama gerçekten dayanacak gücüm kalmadı.

Aslında bu foruma kayıt olurken bile çok düşündüm. Düşünmemin sebebi yazdıklarımdan dolayı belki bana tepki gösterirsiniz diye. Gelelim asıl konuya. Sanki ailemin üzerinde bir kara bulut gibi bir şey var. Sürekli işlerimiz rast gitmiyor, mutlu olduğumuz an hemen bir kötü haber ile yıkılıyoruz. Gerçekten şu yazdıklarımı kimseyle paylaşamadım, sizlerle paylaşıyorum. Şimdi aslında yaşım küçük, yani belki "Yaşından dolayı böyle düşünüyorsun" diye bilirsiniz. Fakat kendimi övmek gibi olmasın yaşımın üstünde yani olgun düşünüyorum. Bu arada yaşım 16. Örnek veriyim;

Annem, anneannem, teyzemler falan evde toplandılar gün gibi bir şey yapıyorlar, sohbet falan ediyorlar. Bende okuldan yeni gelmiştim, üstümü falan değiştirdim, canınız çekmesin günde yapılan yemekleri yedim. Annem falan sohbet ediyorlar, bende yanlarında oturuyorum. Sonra tam böyle yavaş yavaş mutlu olmaya başlıyorlardı ki ve telefon çaldı. Annem telefonu açtı, arayan babamdı. Biraz konuştular ve annemin yüzünün ifadesinin değiştiğini ve bir korku ifadesinin aldığını ben dahil herkes anladı. Telefonu kapattığında hepimiz birden "Hayırdır ne oldu ?" dedik. Babamı, işindeki patron dövmüş, işçilerin yanındayken azarlamış. Babamın da hayatı gerçekten çok berbat. Ne babasından yani dedemden, ne de kardeşlerinden bir hayır gördü. Hatta zararlarını gördü (bunlardan bahsetmek istemiyorum). Babam eve geldi. Hepimiz evdekilerin o güzel gülüşleri, mutlu halleri tabi ki de sona erdi. Babamda pek fazla bir şey yoktu, sadece kolunda falan çizikler vardı ama yüzündeki ifadeyi gördükten sonra çok üzüldüm. Hepimiz üzüldük.

Bu yaşadığım olay yaklaşık 3 ay önce falandı. İnanın ki her gün ayrı bir kötülük ayrı bir üzüntü. Bunlar derslerimi de etkiliyor...

Dün ablam bize sürpriz yaptı ve bize geldi (üniversitede başka şehirde okuyor). Bizde tabi ki çok mutlu olduk. Fakat bugün tekrardan bir kötü haber... Hayattan bıktım ve çok bezdim. Şu kelimeleri yazarken bile ağlamamak için kendimi zor tutuyorum. Tamam biliyorum, Allah herkesi farklı bir şekilde sınar. Ama artık ne tahammülüm kaldı ne de sabrım. Babam artık intihar etmeyi bile düşündüğünü söylüyor. Sürekli ölsemde kurtulsam düşünceleri evdeki herkesden çıkıyor... Ne yapsam bilemiyorum...
 

hudavendigar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Kas 2006
Mesajlar
735
Tepki puanı
1
Puanları
0
Öncelikle cümlenize geçmiş olsun diyorum.

Benim düşünceme göre sizin tüm ailenizi etkileyen bir büyü var gibi geldi bana.Derhal hiç vakit geçirmeden bu büyüyü ortadan kaldırmak için namazlı abdestli ve dürüst olan, okumuş ve ehil kişilerden manevi yardım alınız.

Allah her şeye Kadirdir.Üzerinizde ki kara bulutların gitmesi için tüm aile toplanıp samimi bir şekilde Allah'a dua etmeli koruyucu ve muhafaza edici ayet ve sureleri henüz kullanılmamış bir üzüm sirkesinin içine okuyarak evin etrafına ve odaların köşelerine o dua ve sureleri okuyaarak serpiniz.Biiznillahi Tela kısa zamanda çok rahatladığınızı göreceksiniz.Şimdiden geçmiş olsun diyorum.

Ha, birde İnşirah Suresini gece ve gündüz okumaya devam ediniz.
 

HuzuruArayanAdam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Nis 2012
Mesajlar
8
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Öncelikle cümlenize geçmiş olsun diyorum.

Benim düşünceme göre sizin tüm ailenizi etkileyen bir büyü var gibi geldi bana.Derhal hiç vakit geçirmeden bu büyüyü ortadan kaldırmak için namazlı abdestli ve dürüst olan, okumuş ve ehil kişilerden manevi yardım alınız.

Allah her şeye Kadirdir.Üzerinizde ki kara bulutların gitmesi için tüm aile toplanıp samimi bir şekilde Allah'a dua etmeli koruyucu ve muhafaza edici ayet ve sureleri henüz kullanılmamış bir üzüm sirkesinin içine okuyarak evin etrafına ve odaların köşelerine o dua ve sureleri okuyaarak serpiniz.Biiznillahi Tela kısa zamanda çok rahatladığınızı göreceksiniz.Şimdiden geçmiş olsun diyorum.

Ha, birde İnşirah Suresini gece ve gündüz okumaya devam ediniz.

Yani büyü var mıdır bilemiyorum ama dediğiniz sureyi okuyacağım. Babam 12 yaşından beri 5 vakit namazını kılan, kuranını okuyan ibadetli bir insan. Ben doğduğumdan beridir hiç bilerek namazını falan kılmadığını görmedim. Yani dinden uzak bir insan veya aile de değiliz ama olanlar oluyor işte. Hepimiz sürekli Allah'a dua ediyoruz. Tek biz değil, annemin akrabaları yani dayımlar, anneannem, yengemler, teyzemler falan da. Ama bilemiyorum bu yaşadıklarımız neler... Önerileriniz için çok teşekkür ederim, Allah razı olsun.
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
51
Güzel kardeşim, bunlar çağrıdır inan... imanın yetersizligidir. Gerçek iman edenler bu gibi meselelerde surat asmaz, mutsuz olmaz, dünya meseleleri ile mutsuz olmaz.
Kendimden örnek vereyim bundan beter gerçek dertlerin içindeydim ama gülümsüyordum.
Hergün birşeyler olacak, yada oluyordu, metanetle karşıladım. iki oglum araba kazası yaptı , araba takla atmış, ,içinden sag çıkmışlar
bir digeri evi yaktı, nerdeyse yanıyorduk evde, sonra üç kişiye araba ile vurdu hapis , hastahane.... üzüldüm ama isyan etmedim , imtihan dedim bekledim, yetmedi eşim artık namaz kılmama, zikir çekmeme tahammül edemiyordu bunlara devam edeceksen git deyince, evi terkettim, özlemler içindeyim, yine sıkıntıda değilim , yeter ki Rabbim terketmesin, onsuz olmak cehennemden beter..
Eğer ailen dediğin gibiyse iman imtihanı bunlar, dikkat edin , her daim Allah'a sığınıp şükredin , buda gecer deyin
Cennet kolay elde edilen birşey değil, inandık demekle iman oluşmaz, bunlardır işte imanı sağlamlaştıran.
Belalar geldikçe, daha çok okumak, daha çok Alllah'a dayanmak gerek , iyide kardeşim bu dünya sorununu kaldırmayıp ölücen peki Rabbine ne cevap vericen???
İnşallah daha iyi olacak, iman ehlinin üzerinde hep dert olmuştur, bunlar onların yükselmesine vesiledir , fakat bileceksin, şükredeceksin,
daha çok Rabbini anmaya , ona yönelmeye vesile olsun...
Kimisi derdim var diye Allah'ı bile terkeder, oysa onlar vesiledir ah bilseler
Zikir daha çok, hem birlikte , her olayda üzülme , sevin Rabbim beni sınıyor de gül geçin
Ben ne yapıyordum o dertlerde, Allah'a sığınıyordum, hep dua da kalbim , her gün zikir (adım deliye çıktı o yüzden)üzüntülü gibi değildim
ama bilseler, hep Rabbimleydim , ona dayanmaktaydım, o Rahatlık ve huzur veriyordu...
Dünya dertleri bitmez, herşeyi kafaya takmayın, burası imtihan dünyası Allah 'tan dua ile herşeyi isteyin
Ya Rab! Evimize huzur ver, bedenimize sağlık ver, Bizleri kötülerin şerrinden koru
Herşerde bir hayır vardır' a şahit oldum, oğlum kaza yaptı ama hastalıgının iyileşmesine vesile oldu.
Hikmetler böyledir, Rabbim her kötülügü iyilige çevirir, dikkat edin , isyan yok, dua, dua istek, Rabbime yönelmek, sevdiklerini cennete çagırır, cevap verin yönelin,
Rabbim yardımcınız olsun.
Dinden uzak olanı niye çağırsın?Gel diyor gel cennete.. nimetini artırmak için...
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,599
Tepki puanı
965
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Bu da bir şeymi ben burada kendi hayatımı anlatsam kendi derdinizi unuturdunuz.
Ama anlatmıyorum gerekmezde.
Sadece şunu söylüyorum.
Her zorluktan sonra ALLAH' a daha çok yaklaşınki huzura eresiniz.
Hayat'a son vermek kurtuluş değil dünya ve ahiretini kaybetmektir.
Mücadele zoru yenmek için vardır.
Öyle ise..

İsra 37: Kibirli olma, alçakgönüllü davran.
Müddesir 1-5 : Kendini fazla abartma.
Tekvir 25-27 : Her şeyin üstesinden gelemeyeceğini asla unutma.
Bakara 156 : Çaresizlik tuzağına düşme. Her zaman bir umut ışığı olduğunu aklından çıkarma.
Beled 5-6 : Her şeye hakim olmak için uğraşıp hayatı yaşanmaz hale çevirme.
Hucurat 10 : Büyüklük kompleksine kapılıp, insanları ezerek arkadaşlarını kendinden uzaklaştırma.
Muhammed 7 : İyiliği karşılık beklemeden yap.
Rum 21 : Tek başına mutlu olunamayacağını bil. Çevrenin mutluluğu için gayret göster.
Vakıa 83-87 : Ölümden korkmak yerine, ölüm gerçeğiyle yüzleş.
Bakara 263 : Yaptığın iyilikleri unut. Anlatarak onları kıymetsizleştirme.
Furkan 63 : Sana yapılan kötülüğün karşılığını vermek yerine. Öfkenin dinmesini bekle.
İnşirah 1-3 : Seni huzursuz edecek işlerden uzak dur. İhtirasını törpüle.
Maun 4-5 : Eleştirinin keskin bir bıçak olduğunu unutma. Söyleyeceklerini iyi tart.
Mücadele 7 : Hiçbir sırrın sonsuza kadar gizli kalamayacağını unutma.
Rahman 7-9 : Çıkarcı olma. Adil davran.
Tekasür 1-2 : Kibrine yenilip hep daha fazlasını isteyerek hayatını zehir etme.
Tevbe 40 : En zor zamanda bile kesinlikle ümitsizliğe kapılma.
Fatır 19-22 : Senden iyi durumda olanlara bakıp üzüleceğine, senden zor durumda olanları görüp rahatla.
Fecr 27-28 : En sevdiğin şeyleri, başkalarıyla paylaşmanın keyfine var.
Hakka 33-35 : Hayatının vazgeçilmezleri olsun. Onları küçük çıkarlar için asla feda etme.
Haşr 10 : Muhatabına güvenmek istiyorsan, önce sen güvenilir ol.
Kalem 1-2 : Yazdıklarının ve yaptıklarının peşini bırakmayacağını unutma. Gücünü insanların yararına kullan.
Münafıkun 4 : Bencil olma, tebrik etmeyi bil.
Saff 2 : Yalandan uzak dur.
Yusuf 32-33 : Modern hayatın çarpıklaştırdığı kadın-erkek ilişkilerinin, hayatını esir almasına izin verme.
Ankebut 41 : İyi bir dostun, paha biçilmez olduğunu aklından çıkarma.
Al-i İmran 92 : İyilik yapma arzunu, şarta bağlama. Vermek almaktan daha büyük bir ihtiyaçtır, asla unutma.
En’am 50 : Önyargılarla hayatı kendine zehir etme.
En’am 60 : Bildiklerinle açıklayamadığın şeyler, hayatının kâbusu olmasın.
Felak 1-5 : Korkuların tutsağı olarak yaşamaktan vazgeç.
Hacc 46 : Kendini, hep daha iyiye ulaşmak zorunda olduğuna koşullama.
İbrahim 42 : Merhametli olmaktan asla vazgeçme.
İsra 23 : Anne ve babana ‘off‘ bile deme.
Nisa 149 : Kendini sürekli övmekten uzak dur.
Yunus 12 : Vazgeçilmez olmadığını kabul et.
Enfal 56 : Sözünüzde durmamanın utanç verici olduğunu aklından çıkarma.
Furkan 43 : Heveslerini kendine ilah edinme.
Necm 3 : İnanma duygunu diri tut.
Nisa 58 : Karar verirken, vicdanının sesini duymazlıktan gelme.

Bu noktalara iyi dikkat diyorum.
ALLAH yar ve yardımcınız olsun.
ALLAH' a emanet olun.
Selam ve dua ile....


 

HuzuruArayanAdam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Nis 2012
Mesajlar
8
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Güzel kardeşim, bunlar çağrıdır inan... imanın yetersizligidir. Gerçek iman edenler bu gibi meselelerde surat asmaz, mutsuz olmaz, dünya meseleleri ile mutsuz olmaz.
Kendimden örnek vereyim bundan beter gerçek dertlerin içindeydim ama gülümsüyordum.
Hergün birşeyler olacak, yada oluyordu, metanetle karşıladım. iki oglum araba kazası yaptı , araba takla atmış, ,içinden sag çıkmışlar
bir digeri evi yaktı, nerdeyse yanıyorduk evde, sonra üç kişiye araba ile vurdu hapis , hastahane.... üzüldüm ama isyan etmedim , imtihan dedim bekledim, yetmedi eşim artık namaz kılmama, zikir çekmeme tahammül edemiyordu bunlara devam edeceksen git deyince, evi terkettim, özlemler içindeyim, yine sıkıntıda değilim , yeter ki Rabbim terketmesin, onsuz olmak cehennemden beter..
Eğer ailen dediğin gibiyse iman imtihanı bunlar, dikkat edin , her daim Allah'a sığınıp şükredin , buda gecer deyin
Cennet kolay elde edilen birşey değil, inandık demekle iman oluşmaz, bunlardır işte imanı sağlamlaştıran.
Belalar geldikçe, daha çok okumak, daha çok Alllah'a dayanmak gerek , iyide kardeşim bu dünya sorununu kaldırmayıp ölücen peki Rabbine ne cevap vericen???
İnşallah daha iyi olacak, iman ehlinin üzerinde hep dert olmuştur, bunlar onların yükselmesine vesiledir , fakat bileceksin, şükredeceksin,
daha çok Rabbini anmaya , ona yönelmeye vesile olsun...
Kimisi derdim var diye Allah'ı bile terkeder, oysa onlar vesiledir ah bilseler
Zikir daha çok, hem birlikte , her olayda üzülme , sevin Rabbim beni sınıyor de gül geçin
Ben ne yapıyordum o dertlerde, Allah'a sığınıyordum, hep dua da kalbim , her gün zikir (adım deliye çıktı o yüzden)üzüntülü gibi değildim
ama bilseler, hep Rabbimleydim , ona dayanmaktaydım, o Rahatlık ve huzur veriyordu...
Dünya dertleri bitmez, herşeyi kafaya takmayın, burası imtihan dünyası Allah 'tan dua ile herşeyi isteyin
Ya Rab! Evimize huzur ver, bedenimize sağlık ver, Bizleri kötülerin şerrinden koru
Herşerde bir hayır vardır' a şahit oldum, oğlum kaza yaptı ama hastalıgının iyileşmesine vesile oldu.
Hikmetler böyledir, Rabbim her kötülügü iyilige çevirir, dikkat edin , isyan yok, dua, dua istek, Rabbime yönelmek, sevdiklerini cennete çagırır, cevap verin yönelin,
Rabbim yardımcınız olsun.
Dinden uzak olanı niye çağırsın?Gel diyor gel cennete.. nimetini artırmak için...

Çok teşekkürler, Allah size de yardımcı olsun. Allah razı olsun.

Bu da bir şeymi ben burada kendi hayatımı anlatsam kendi derdinizi unuturdunuz.
Ama anlatmıyorum gerekmezde.
Sadece şunu söylüyorum.
Her zorluktan sonra ALLAH' a daha çok yaklaşınki huzura eresiniz.
Hayat'a son vermek kurtuluş değil dünya ve ahiretini kaybetmektir.
Mücadele zoru yenmek için vardır.
Öyle ise..

İsra 37: Kibirli olma, alçakgönüllü davran.
Müddesir 1-5 : Kendini fazla abartma.
Tekvir 25-27 : Her şeyin üstesinden gelemeyeceğini asla unutma.
Bakara 156 : Çaresizlik tuzağına düşme. Her zaman bir umut ışığı olduğunu aklından çıkarma.
Beled 5-6 : Her şeye hakim olmak için uğraşıp hayatı yaşanmaz hale çevirme.
Hucurat 10 : Büyüklük kompleksine kapılıp, insanları ezerek arkadaşlarını kendinden uzaklaştırma.
Muhammed 7 : İyiliği karşılık beklemeden yap.
Rum 21 : Tek başına mutlu olunamayacağını bil. Çevrenin mutluluğu için gayret göster.
Vakıa 83-87 : Ölümden korkmak yerine, ölüm gerçeğiyle yüzleş.
Bakara 263 : Yaptığın iyilikleri unut. Anlatarak onları kıymetsizleştirme.
Furkan 63 : Sana yapılan kötülüğün karşılığını vermek yerine. Öfkenin dinmesini bekle.
İnşirah 1-3 : Seni huzursuz edecek işlerden uzak dur. İhtirasını törpüle.
Maun 4-5 : Eleştirinin keskin bir bıçak olduğunu unutma. Söyleyeceklerini iyi tart.
Mücadele 7 : Hiçbir sırrın sonsuza kadar gizli kalamayacağını unutma.
Rahman 7-9 : Çıkarcı olma. Adil davran.
Tekasür 1-2 : Kibrine yenilip hep daha fazlasını isteyerek hayatını zehir etme.
Tevbe 40 : En zor zamanda bile kesinlikle ümitsizliğe kapılma.
Fatır 19-22 : Senden iyi durumda olanlara bakıp üzüleceğine, senden zor durumda olanları görüp rahatla.
Fecr 27-28 : En sevdiğin şeyleri, başkalarıyla paylaşmanın keyfine var.
Hakka 33-35 : Hayatının vazgeçilmezleri olsun. Onları küçük çıkarlar için asla feda etme.
Haşr 10 : Muhatabına güvenmek istiyorsan, önce sen güvenilir ol.
Kalem 1-2 : Yazdıklarının ve yaptıklarının peşini bırakmayacağını unutma. Gücünü insanların yararına kullan.
Münafıkun 4 : Bencil olma, tebrik etmeyi bil.
Saff 2 : Yalandan uzak dur.
Yusuf 32-33 : Modern hayatın çarpıklaştırdığı kadın-erkek ilişkilerinin, hayatını esir almasına izin verme.
Ankebut 41 : İyi bir dostun, paha biçilmez olduğunu aklından çıkarma.
Al-i İmran 92 : İyilik yapma arzunu, şarta bağlama. Vermek almaktan daha büyük bir ihtiyaçtır, asla unutma.
En’am 50 : Önyargılarla hayatı kendine zehir etme.
En’am 60 : Bildiklerinle açıklayamadığın şeyler, hayatının kâbusu olmasın.
Felak 1-5 : Korkuların tutsağı olarak yaşamaktan vazgeç.
Hacc 46 : Kendini, hep daha iyiye ulaşmak zorunda olduğuna koşullama.
İbrahim 42 : Merhametli olmaktan asla vazgeçme.
İsra 23 : Anne ve babana ‘off‘ bile deme.
Nisa 149 : Kendini sürekli övmekten uzak dur.
Yunus 12 : Vazgeçilmez olmadığını kabul et.
Enfal 56 : Sözünüzde durmamanın utanç verici olduğunu aklından çıkarma.
Furkan 43 : Heveslerini kendine ilah edinme.
Necm 3 : İnanma duygunu diri tut.
Nisa 58 : Karar verirken, vicdanının sesini duymazlıktan gelme.

Bu noktalara iyi dikkat diyorum.
ALLAH yar ve yardımcınız olsun.
ALLAH' a emanet olun.
Selam ve dua ile....



Size de çok teşekkürler, siz de Allah'a emanet olun. Hepinizden Allah razı olsun.
 

hudavendigar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Kas 2006
Mesajlar
735
Tepki puanı
1
Puanları
0
Güzel kardeşim, bunlar çağrıdır inan... imanın yetersizligidir. Gerçek iman edenler bu gibi meselelerde surat asmaz, mutsuz olmaz, dünya meseleleri ile mutsuz olmaz.
Kendimden örnek vereyim bundan beter gerçek dertlerin içindeydim ama gülümsüyordum.
Hergün birşeyler olacak, yada oluyordu, metanetle karşıladım. iki oglum araba kazası yaptı , araba takla atmış, ,içinden sag çıkmışlar
bir digeri evi yaktı, nerdeyse yanıyorduk evde, sonra üç kişiye araba ile vurdu hapis , hastahane.... üzüldüm ama isyan etmedim , imtihan dedim bekledim, yetmedi eşim artık namaz kılmama, zikir çekmeme tahammül edemiyordu bunlara devam edeceksen git deyince, evi terkettim, özlemler içindeyim, yine sıkıntıda değilim , yeter ki Rabbim terketmesin, onsuz olmak cehennemden beter..
Eğer ailen dediğin gibiyse iman imtihanı bunlar, dikkat edin , her daim Allah'a sığınıp şükredin , buda gecer deyin
Cennet kolay elde edilen birşey değil, inandık demekle iman oluşmaz, bunlardır işte imanı sağlamlaştıran.
Belalar geldikçe, daha çok okumak, daha çok Alllah'a dayanmak gerek , iyide kardeşim bu dünya sorununu kaldırmayıp ölücen peki Rabbine ne cevap vericen???
İnşallah daha iyi olacak, iman ehlinin üzerinde hep dert olmuştur, bunlar onların yükselmesine vesiledir , fakat bileceksin, şükredeceksin,
daha çok Rabbini anmaya , ona yönelmeye vesile olsun...
Kimisi derdim var diye Allah'ı bile terkeder, oysa onlar vesiledir ah bilseler
Zikir daha çok, hem birlikte , her olayda üzülme , sevin Rabbim beni sınıyor de gül geçin
Ben ne yapıyordum o dertlerde, Allah'a sığınıyordum, hep dua da kalbim , her gün zikir (adım deliye çıktı o yüzden)üzüntülü gibi değildim
ama bilseler, hep Rabbimleydim , ona dayanmaktaydım, o Rahatlık ve huzur veriyordu...
Dünya dertleri bitmez, herşeyi kafaya takmayın, burası imtihan dünyası Allah 'tan dua ile herşeyi isteyin
Ya Rab! Evimize huzur ver, bedenimize sağlık ver, Bizleri kötülerin şerrinden koru
Herşerde bir hayır vardır' a şahit oldum, oğlum kaza yaptı ama hastalıgının iyileşmesine vesile oldu.
Hikmetler böyledir, Rabbim her kötülügü iyilige çevirir, dikkat edin , isyan yok, dua, dua istek, Rabbime yönelmek, sevdiklerini cennete çagırır, cevap verin yönelin,
Rabbim yardımcınız olsun.
Dinden uzak olanı niye çağırsın?Gel diyor gel cennete.. nimetini artırmak için...

Allah razı olsun.İşte bütün müslümanlara güzel örnek göstermişsin.Keşke senin o halinden ibret ve örnek alsalar bari..
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Öncelikle herkese Selamun Aleyküm. Hepinize sevgilerimi, saygılarımı iletirim...

Hayatımı anlatsam "roman" olur hesabı. Gerçekten yaşadıklarımdan dolayı hiç Allah'a isyan falan etmedim. Fakat saçma bir düşünceye kapılsam da, hep tövbe ettim. Ama gerçekten dayanacak gücüm kalmadı.

Aslında bu foruma kayıt olurken bile çok düşündüm. Düşünmemin sebebi yazdıklarımdan dolayı belki bana tepki gösterirsiniz diye. Gelelim asıl konuya. Sanki ailemin üzerinde bir kara bulut gibi bir şey var. Sürekli işlerimiz rast gitmiyor, mutlu olduğumuz an hemen bir kötü haber ile yıkılıyoruz. Gerçekten şu yazdıklarımı kimseyle paylaşamadım, sizlerle paylaşıyorum. Şimdi aslında yaşım küçük, yani belki "Yaşından dolayı böyle düşünüyorsun" diye bilirsiniz. Fakat kendimi övmek gibi olmasın yaşımın üstünde yani olgun düşünüyorum. Bu arada yaşım 16. Örnek veriyim;

Annem, anneannem, teyzemler falan evde toplandılar gün gibi bir şey yapıyorlar, sohbet falan ediyorlar. Bende okuldan yeni gelmiştim, üstümü falan değiştirdim, canınız çekmesin günde yapılan yemekleri yedim. Annem falan sohbet ediyorlar, bende yanlarında oturuyorum. Sonra tam böyle yavaş yavaş mutlu olmaya başlıyorlardı ki ve telefon çaldı. Annem telefonu açtı, arayan babamdı. Biraz konuştular ve annemin yüzünün ifadesinin değiştiğini ve bir korku ifadesinin aldığını ben dahil herkes anladı. Telefonu kapattığında hepimiz birden "Hayırdır ne oldu ?" dedik. Babamı, işindeki patron dövmüş, işçilerin yanındayken azarlamış. Babamın da hayatı gerçekten çok berbat. Ne babasından yani dedemden, ne de kardeşlerinden bir hayır gördü. Hatta zararlarını gördü (bunlardan bahsetmek istemiyorum). Babam eve geldi. Hepimiz evdekilerin o güzel gülüşleri, mutlu halleri tabi ki de sona erdi. Babamda pek fazla bir şey yoktu, sadece kolunda falan çizikler vardı ama yüzündeki ifadeyi gördükten sonra çok üzüldüm. Hepimiz üzüldük.

Bu yaşadığım olay yaklaşık 3 ay önce falandı. İnanın ki her gün ayrı bir kötülük ayrı bir üzüntü. Bunlar derslerimi de etkiliyor...

Dün ablam bize sürpriz yaptı ve bize geldi (üniversitede başka şehirde okuyor). Bizde tabi ki çok mutlu olduk. Fakat bugün tekrardan bir kötü haber... Hayattan bıktım ve çok bezdim. Şu kelimeleri yazarken bile ağlamamak için kendimi zor tutuyorum. Tamam biliyorum, Allah herkesi farklı bir şekilde sınar. Ama artık ne tahammülüm kaldı ne de sabrım. Babam artık intihar etmeyi bile düşündüğünü söylüyor. Sürekli ölsemde kurtulsam düşünceleri evdeki herkesden çıkıyor... Ne yapsam bilemiyorum...
sana şuanda aklıma gelen bir kaç kitap var tavsiye etmek istiyorum ama muhakkat çok güzel kitaplardır
muhammed bozdağın ruhsal zeka aslında onun bütün kitapları bir numaradır
Ölmeden Önce Keşfetmeniz Gereken 5 Sır john ızzo
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Hayat ne kadar zor değil mi? Kavgalar, tartışmalar, küskünlükler, anlaşmazlıklar, ölümler, hastalıklar, krizler ve daha neler neler. Tam işleri yoluna koyduk diyoruz, ani bir sürpriz ve yeniden zorluklar karşımızda. Bir büyük düşünür bu gerçeği şöyle ifade ediyor: “Dünya bir üzüm verir, kırk tokat vurur.” Dünya acıyla mutluluğun, elemle neşenin bir arada bulunduğu bir yer. Acısız ve elemsiz bir hayat düşüncesi hastalıklı bir düşünce. Hayatımda elem olmasın diye çırpınanlar daha çok eleme giriftar oluyor. Şu gerçeği hep akılda tutmak gerekiyor: “Hayat, acı ve tatlısıyla güzel.” Hakan, bir banka memuruydu. Rutin bir işi vardı. Yaptığı iş ona lezzet vermiyordu. Yaşadığı hayat ona göre çok sıkıcıydı. Evliliği de sıradanlaşmıştı. Yeni doğan bebeği bile onu bunaltıyordu. Zaten yorgun argın geldiği evde ağlayan bir çocuk sesini kaldıramıyordu. Haberle hep olumsuzluklardan bahsediyordu. Bu sıkıcı durumdan bir an olsun kurtulmak için izin almış ve ailecek tatile çıkmıştı. Dört yıldızlı bir otelde kalmışlardı. Ancak o tatilden de mutlu dönmemişti. Tatildeki bir garsonun saygısızlığı, odasında çıkan birkaç teknik problem tatili ona zehir etmeye yetmişti.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Mutsuzdu. Çünkü ona göre hayat hep aksilikleri önüne çıkarıyordu. Bana göre mi? Bana göre hayat birçok kişiye sunmadığı güzellikleri ona sunmuştu. Herkese yaptığı sürprizleri ona da yapıyordu. Mutsuzluğunun tek nedeni kendisiydi. Çünkü onu mutlu edecek sürprizleri ıskalıyor ya da önemsemiyordu. Gözünü olumsuzluklara dikmişti. Elinde olan değil olmayana odaklanmıştı. Yeni doğan bebeğinin gülücükleri, yaptığı deniz sefası, eşi ile gittiği sinemalar, işyerindeki arkadaşlarıyla olan tatlı sohbetleri, düzenli olarak aldığı maaşı sanki hiç yokmuş gibiydi.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Terapide ilk işimiz Hakan’ın bu sorunlu bakışının farkına varmasını sağlamaktı. Kısa sürede bunu başardık. Sonrasında ise küçük mutlulukları fark edip yaşamak vardı. Bu süreçte Hakan’a meşhur hikâyeyi anlattım: Bir gün, bir bilge iki çocuğunu yanına alarak ormanda gezintiye çıktı. Aradan biraz zaman geçtikten sonra küçük olan çocuk yorulmaya başladı ve babasına dönerek:- Babacığım çok yoruldum, beni kucağına alır mısın?
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Babasından “Artık sen kucakta taşınamayacak kadar büyüdün” cevabını alan çocuk, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Bilge tek kelime bile etmeden etrafına bakındı ve yakındaki kuru bir ağaçtan bir çubuk kesip yonttu ve sonrasında çocuğa uzattı:- Al bakalım, sana güzel bir at. Bu seni taşır hem daha hızlı götürür.Çocuk, dal parçasından yapılmış ata sevinçle bindi ve gülerek koşmaya başladı. Küçük oğlunun kuru bir dal parçası sayesinde yorgunluğunu unutarak canlanmasını gören baba hayretler içinde olan biteni izleyen kızına döndü ve:- İşte, hayat budur. Bazen kendini çok yorgun hissedebilirsin. Böyle olduğunda, kendine değnekten bir at bul ve yoluna devam et. Bu at, yerine göre bir arkadaş, bir şarkı, bir umut, bir dua, bir çiçek, bir özlem, bir hayal ya da küçük bir çocuğun tebessümü olabilir.Evet, hayat yorucu. Ayakta kalmak zorundayız. Peki nasıl? Tutunacağımız küçük bir mutluluk bulup yolumuza devam ederek.
 

kardelele

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Ocak 2009
Mesajlar
15,425
Tepki puanı
28
Puanları
0
Yaş
55
Konum
istanbul
çok güzel yorumlar yapılmış ,
sadece okudum.
Emeğinize ve yüreğinize sağlık.
Allah yar ve yardımcınız olsun.
 

HuzuruArayanAdam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Nis 2012
Mesajlar
8
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Dün akşam annem ile babam kavga etti her zaman ki gibi. Boşanma kararına kadar geldiler. Ben artık diyecek bir şey bulamıyor, Allah'a emanet olmanızı diliyorum. Hayatım da bitti herhalde.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Huzursuzluğun, bunalımın, stresin en önemli bir kaynağı da şu güzel ifadelerle nazarımıza sunulmuş: “bir şey ‘ma vudia leh’inde istihdam edilmezse atalete uğrar, matlup eseri göstermez.” Sünuhat

“ma vudia leh”, bir şeyin yapılış gayesi mânâsına geliyor. Gözün vazediliş, yâni yaratılış gayesi: görme... Onu tatların kontrolünde kullanmaya kalkarsanız o âlete zarar verir ve rahatsız olursunuz.

Her duygusunu ve hissini rıza dairesinde ve istikamet çizgisinde kullanan insanlar dünyada da bir nevi cennet hayatı yaşarlar.

Kendilerini ebed ülkesinin sonsuz saadetine hazırlayan ve kur’an’dan aldıkları ders ile bu geçici dünya hayatını bir oyun ve eğlence olarak değerlendiren insanların ruhları, her türlü musibet karşısında dipdiri, sapasağlamdır. Onlar bu dünya sahnesinde fakir rolünü oynayacaklarsa bunu en güzel şekilde başarırlar. Hastalandıklarında kıvranmayı çok iyi becerirler. Trajedide gözlerinden yaşlar boşalır. Ama onlar oyunda olduklarını unutmadıkları için, sevinmeleri de üzülmeleri de çok sınırlıdır; oyunun icap ettiği kadardır.

Dünyayı oyun ve eğlence bilenlerin nazarları âhiretedir. Gayretleri o belde içindir. O beldenin saadeti de, azabı da ebedî... Bunun şuurunda olan ve “innalillah” yâni “biz Allah’ın kuluyuz, hayatımız ölümümüz, bedenimiz, ruhumuz, mevkiimiz, makamımız, kısacası her şeyimiz, onun için, onun rızası içindir” sırrına eren insan, fâni dünyanın geçici sıkıntılarında boğulmaz.
Her şeyiyle sınırlı olduğunu bilir ve sınırsız elemlerin altına girmez, onları ruhuna yüklemez. Dostlarını sonsuz rahmet ve ihsan sahibi Allah’a emanet, düşmanlarını da yine onun sonsuz adaletine havale eder.

Ruhunu da bedenini de emanet bilir; onları ne ezer, ne de başkasına ezdirir. Ama gücünü ve kuvvetini aşan sahalarda, bu ağır imtihanı kolayca verebilmek için rabbine iltica eder. Ve neticede o’nun takdirine rıza ile rahat bulur. Dünyadan, dünya ehlinden ve bu âlemin sıkıntılarından korkacağına onların hâlikından korkar, o’na iltica eder. “Allah’tan havf eden (korkan) başkaların kasavetli, belâlı havfından kurtulur.” Sözler

Her hayır gibi, kalp huzuru da o’nun elindedir. Buna lâyıkıyla iman etsek başkalarının kapılarında dolaşmaktan kurtulacak, aradığımız her güzelliği rabbimizin rahmet kapısında bulacağız.

Ve üstad bediüzzaman’dan bir kur’anî reçete:

“hem (kur’an) mü’mine der:
İhtiyarın cüz’î ise, kendi malikinin irade-i külliyesine işini bırak. İktidarın küçük ise, kadîr-i mutlakın kudretine itimad et. Hayatın az ise hayat-ı bâkiyeyi düşün. Ömrün kısa ise ebedî bir ömrün var, merak etme. Fikrin sönük ise kur’an’ın güneşi altına gir. İmanın nuruyla bak ki, yıldız böceği olan fikrin yerine her bir âyet-i kur’an birer yıldız misüllü sana ışık verir. Hem hadsiz emellerin, elemlerin varsa nihayetsiz bir sevap ve hadsiz bir rahmet seni bekliyor. Hem hadsiz arzuların, makasıdın varsa, onları düşünüp muzdarip olma. Onlar bu dünyaya sığışmaz, onların yerleri başka diyardır ve onları veren de başkadır.” Sözler
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Nasıl ki bedenimizin su, hava ve gıda gibi şeylere ihtiyacı var. Onları almadığımız zaman bedensel özelliklerimiz zarar görür ve huzurumuz kaçar. Ayrıca bedenimizi zehir, ateş, hastalık gibi zararlı şeylderden de korumamız gerekir. Yoksa perişan oluruz.

Aynen bunun gibi ruhumuzun da havası, suyu ve gıdası gibi olan ibadetleri yapmadığımız zaman, ruhumuz havasız, susuz ve gıdasız kalmış gibi olur ve bütün sıkıntıların kaynağı haline gelir. Diğer taraftan her bir haram ruhumuza giren bir hastalık, bir ateş ya da zehir gibidir. Bedeni zehirlenen bir kimse rahat edemeyeceği gibi, işlediği günahlarla ruhu zehirlenen bir kimse de asla rahat edemez ve huzur bulamaz.

Öyleyse her ruh, gıdası olan ibadetleri almalı, zararlı olan günahlardan sakınmalı ki huzur ve mutlluğa erişsin, kendini boşluktan kurtarsın.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
ALLAH’ım ; Ruhumu Daraltma, Kalbimi Karartma, Darda koyup Aratma, Hak yolundan saptırma, Beni SENDEN Başkasına YALVARTMA.
 

Dejavu0107

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Eyl 2011
Mesajlar
71
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Bakara suresi 155. ayet
Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz (Ey Peygamber!) Sabredenleri müjdele!



Resulullah (sav) buyurdular ki: "Benim (yokluğumdan hasıl olan) musibet, müslümanları musibetlerinde teselli etmelidir." (Bir başka rivayette şöyle denmiştir: "Kim bir musibete uğrarsa, benim yokluğum sebebiyle maruz kaldığı musibetini hatırlasın. Çünkü bu, en büyük musibettir.")
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt