Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

ஃ HAYAT İMANLA HAYAT bulur ஃ (1 Kullanıcı)

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
naime ...
gel güzel güzel konuşalım
ama hakaret etmiyeceksin .. çünkü sen ediyorsun ben yine sana aynı seviyede karşılık veremiyorum yolun selametle olsun diyorum senin .. sözün havada kalıyor bende çok üzülüyorum bu duruma... iletişim seviyemiz aynı degil diye :)

şimdi bu sende saplantı olmUş bilinç altına yerleşmiş .. şöyle bir çocukluğuna insek diyorum.. ha unutmadan ben bri sözü bana bir kez söyledikleri zaman anlıyorum hamdolsun...

sana bir milyon kez söyledim ben nur cemaatinden degilim... o şerefe nail olmadım nasipsizim dedim hadi birmilyombirinci kez söylüyorum .. BEN NUR CEMAATİNDEN DEGİLİM HİÇ BİR CEMAATE BAGLI DEGİLİM... SANA RESİM HEDİYE ETTİGİM TÜM HAK AŞIKLARININ HAK DOSTLARININ YOLUNA BİNLERCE KEZ KURBAN OLURUM.. BU SONDUR NAİME BİR DAHA BUNU TEKRARLAMIYACAM... ANLAŞTIKMI...



HADİ TEKRAR SELAMETLE ...

sen kurban ol da İslamı, Müslümanların imanın kurban etme

evet medenice cevab ver soru sordum :
EVET , çok güncel bir konu : iman nedir ? - soruyorum sana "Hz Muhammede (sav) inanmaya gerek yok "diyen F Gülen ve ona tabi olanlar iman ehli midir ?

net olarak cevab ver soruya ...( güzel güzel )
 

inam_9

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Nis 2008
Mesajlar
271
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
selam ve dua ile çok güzel olmuş ve bizlerle bu güzellikleri paylaşdıgınız için tşk allah razı olsun elinize ve yüreyinize sağlık allah a emanet olun tşk
Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme
ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme.
Zira Allah, kendini beğenmiş
övünüp duran kimseleri asla
sevmez.
LOKMAN 18

kendine ettiğini adem
bir araya gelse edemez alem
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
selam ve dua ile çok güzel olmuş ve bizlerle bu güzellikleri paylaşdıgınız için tşk allah razı olsun elinize ve yüreyinize sağlık allah a emanet olun tşk
Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme
ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme.
Zira Allah, kendini beğenmiş
övünüp duran kimseleri asla
sevmez.
LOKMAN 18

kendine ettiğini adem
bir araya gelse edemez alem


aleykum selam .. teşekkür ederim
rabbim razı olsun..
selam ve dua ile
 

sengul

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Haz 2006
Mesajlar
733
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
Konum
İSTANBUL
Bazen kelam küfür gibi görünür fakat sahibini kafir yapmaz.

Bazen kelam küfür gibi görünür fakat sahibini kafir yapmaz.

نعىمة;856714' Alıntı:
sen kurban ol da İslamı, Müslümanların imanın kurban etme

evet medenice cevab ver soru sordum :
EVET , çok güncel bir konu : iman nedir ? - soruyorum sana "Hz Muhammede (sav) inanmaya gerek yok "diyen F Gülen ve ona tabi olanlar iman ehli midir ?

net olarak cevab ver soruya ...( güzel güzel )

SELAMUN ALEYKUM...


BUNU SİZE GÜLEN CEVAPLASIN...


Soru: Bir kitabınızda yer alan 'Herkes kelime-i tevhidi esas alarak çevresine bakışını yeniden gözden geçirmeli ve ıslah etmelidir. Hatta kelime-i tevhidin ikinci bölümünü, yani 'Muhammed Allah'ın Resulüdür' kısmını söylemeksizin sadece ilk kısmını ikrar eden kimselere bile rahmet ve merhamet bakışıyla bakmalıdır." söyleriniz bazı kesimler tarafından tenkit ediliyor. O sözü şerh eder misiniz?

Evvela, bir sözü doğru değerlendirmek için o sözün siyak ve sibakına (öncesine ve sonrasına) da bakmak gerekir. (Söz konusu yazının yer aldığı kitabı isteyip alakalı bölümü açıyor) Bakın size o bölümü okuyayım da kendiniz değerlendirin: “Bu konuda bana, başkaları tarafından anlatılan bir vakayı arzetmek istiyorum. Çok eski yıllarda birisi gelmiş bana İslami cemaatlerden birisini sormuş. Ben de: "Onlar, ufkumuzda yalancı bir şafağın bile olmadığı dönemde, Edirne'den Ardahan'a kadar ülkemizin her tarafını köy-kent demeden dolaşarak kurslarla, yurtlarla, pansiyonlarla donattılar." demişim. Aradan bir iki ay geçmiş. Bornova'da akşam sohbetleri sırasında yine aynı soruyu sormuşlar, ben yine benzer şeyler söylemişim. Belki aradan birkaç ay geçmiş o zat tekrar gelmiş, yine aynı soruyu sormuş. Ben de ilk söylediğime benzer şeylerle soruya cevap vermişim. Bu meselenin bir de öteki yüzü var. -Bilmiyorum söylesem mi?- O zat benim, haklarında böyle konuştuğum cemaate gitmiş, dediklerimi aktarmış. İhtimal bu hususta ölçüyü tam anlamıyla kavrayamayan birisi benim için "Aktörlük yapıyor." demiş. İkinci ve üçüncü seferlerde de aynı şekilde cevap alınca "Bir insanın beni tanımadan, nereden geldiğimi bilmeden, farklı zamanlarda ne niyetle sorulduğunu bilmediği bir soruya hep aynı şekilde cevap verebilmesi mümkün değildir ve bu katiyen aktörlük olamaz" demiş. Evet bizim için temel ölçü, din ve diyanete, hangi yolla olursa olsun, hizmet etmektir. Biz az veya çok bu uğurda katkısı bulunan herkesi, ama herkesi alkışlar, başlarımızı ayaklarının altına kaldırım taşı gibi koyabiliriz. Kaldı ki bu ölçüyü biz koymuyoruz ki? Allah ve Resulü bu hususla alakalı ölçüyü asırlar önce koymuşlar: "La ilahe illallah, Muhammedün Resûlullah diyen herkes, bizim din kardeşimizdir. Ayrıca kabirde Münker-Nekir, "Rabbin kimdir, nebin kimdir, dinin nedir?" diye soracak. O sorular arasında falanı filanı kabul etme yoktur. Yani onları kabul etme iman esasları arasında değildir. O halde ben, ne diye şu ya da bu sebeple beni tasvip etmeyen din kardeşlerime cephe alayım ki?"
İşte bunlar söylendikten sonra söz konusu cümle yer alıyor ve deniyor ki: "Hasılı, herkes kelime-i şehadeti esas alarak etrafındaki insanlara bakış açısını yeniden ayarlamalı. Hatta onun birini söyleyip diğerini, yani "Muhammedün Resûlullah"ı söylemeyen insanlara bile, rahmet nazarıyla bakmalı. Çünkü hadislerde anlatıldığına göre, Allah'ın o engin rahmeti ahirette öyle tecelli edecektir ki, şeytan bile: "Acaba ben de istifade edebilir miyim?" diye ümide kapılacaktır. Şimdi böyle bir rahmet enginliği karşısında, cimrilik yapma ve o cimriliği temsil etme bize yaraşmaz. Hem bize ne? Mülk Onun, hazine Onun, kul O'nun...Öyleyse herkes haddini bilmeli...'"
Kaldı ki, tenkit ettikleri o cümleden hemen sonra şu paragraf yer alıyor ve kelime-i tevhidin bütününe dikkat çekiliyor: "Söz buraya gelmişken bir düşüncemi arzederek bu faslı da kapatmak istiyorum. 70li yıllardan beri beni ve hizmetimizi yakın plana alan ve yakaladığı her fırsatı değerlendirerek gammazlayan, hatta devlet ricalini iğfal eden ve bir gazetede sahibi olduğu sütunu çoğunlukla bunlara ayıran bir yazar bir gün "Lâ ilahe illallah, Muhammedün Resûlullah" dese inanın bana, o gün benim için bayram olur. O şahsın bana yıllardan beri durmadan, usanmadan, yılmadan düşmanlık yapmasını hiç önemsemeden onu bağrıma basarım. Evet, önemli olan o zâtın Allah ile arasındaki düşmanlığı aşabilmesi ve O'na yakın olabilmesidir."


Soru: Yani, tenkit edilen sözleriniz ınücerred "Lâ ilahe illallah" demenin kurtuluş için yeterli olduğu manasına gelmiyor; onu söyleyen bir insanın "Muhammedün Resûlullah" demese de ahiret azabından kurtulacağını söylemiş olmuyorsunuz;öyle mi?


Tabii ki... Bediüzzamanın ifadeleriyle söyleyecek olursak, "Kelime-i şahadetin iki kelâmı birbirinden ayrılmaz, birbirini ispat eder, birbirini tazammun eder, biri birisiz olmaz. Madem Peygamber (aleyhissalâtü vesselam) Hâtemül-Enbiyadır, bütün enbiyanın vârisidir. Elbette bütün vusul yollarının başındadır. Onun cadde-i kübrâsından hariç hakikat ve necat yolu olamaz." Ben hayatım boyunca herkese karşı cennet hâzinleri gibi yumuşak edalı olup, yarım kelimeyle dahi olsa insanlara bir ümit vererek bir kurtuluş yolunun olabileceğini hatırlatmaya çalıştım. Bazen mükellefiyetlerin tam-tekmil edasının bile insanın kurtuluşu için yetmeyeceğini söyleyip asıl meselenin Rahmet-i İlahiye ye iltica olduğunu anlattım. Bu sözü de Efendimizin bir hadis-i şeriflerine dayanarak söyledim: “Bir gün Allah Resulü 'Hiç kimse ameliyle kurtulamaz." deyince, Sahabe Efendilerimiz: "Sen de mi ey Allah'ın Resulü?" diye sorarlar. Efendimiz, "Evet, ben de kendi amelimle kurtulamam. Ancak Allah rahmet ederse kurtulabilirim." cevabını verir. Ama aynı Allah Resulü bir başka hadislerinde, "Lâilahe illallah deyin kurtulun." buyurur. Zanne diyorum, havf ve reca dengesini anlamayanlar en masumane sözleri de kendi anlayışlarına göre bir yerlere çekiyor ve keyiflerine göre yorumluyorlar.

Soru: Peyganıberimiz'in risaletinin ilk senelerinde kelime-i tevhidin sadece ilk kısmım söylediğini iddia ettiğiniz hususu tenkit ediliyor?

Önce şunu ifade edeyim ki; bu benim iddiam değil; insanları, az da olsa bildikleri ulûhiyet inancına ve tevhit düşüncesine çağırmak ve daha sonra söyleyeceklerine alıştırmak için Efendimizin kullandığı bir tebliğ yoludur. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), Allah (celle celâluhu) tarafından bütün insanlığa son elçi olarak gönderilmiş ve kendisinden önceki peygamberler gibi başta tevhid (Allah'ın varlığı ve birliği) olmak üzere itikada ve amele müteallik değişik esasları insanlara tebliğ etmekle vazifelendirilmiştir. Evet, diğer elçiler gibi o En Büyük Elçinin de ilk vazifesi, insanları değişik putlara tapmaktan, onların esaretinden kurtarmak suretiyle bütün kâinatta farklı eser ve tecellileriyle varlığını ve birliğini apaçık gösteren bir tek Yaratıcıya inanmalarını; dolayısıyla da her türlü zihni, ruhî ve kalbi dağınıklıktan kurtulmalarını sağlamaktır.

Efendimiz risalet vazifesiyle tavzif edilir edilmez, adeta mahalle mahalle, çarşı çarşı, kapı kapı dolaşarak muhataplarına Allah'ın tek yaratıcı olduğunu, dünya saadetinin ve ahirette kurtuluşun buna inanmakla mümkün olabileceğini anlatmaya çalışmıştır. Haddizatında, bu teklifte bulunan belli ki bir peygamberdir ve O'nun tevhid davetini kabul eden de Ona inanmak suretiyle nübüvvetini de kabul etmiş demektir.

Başta Ahmed b. Hanbel'in Müsned'i olmak üzere değişik pek çok kaynakta geçen bir hadis-i Şerif şöyledir; Rabîa bin Abbâd anlatıyor: “Allah Resûlü'nü Zü'1-Mecaz panayırında gördüm. İnsanların arasında dolaşıp onları Allah'a inanmaya çağırıyor ve durmadan tekrar ederek "Kûlû lâ ilahe illallah, tüflihû - Allah'tanbaşka ilâh yoktur deyin, kurtulun!" diyordu. (Yani kurtuluşu la ilahe illallah demeye bağlıyordu.) İnsanlar da sükûnetle dinliyorlardı. Yalnız Allah Resûlü'nün arkasında saçları örülü ve aynı zamanda da şaşı birisi vardı ki, Allah Resulünü susturmaya uğraşıyor, etrafındakilere de "Bu adama inanmayın, -hâşâ- o bir yalancıdır; sizi atalarınızın dininden döndürmek istiyor!" deyip duruyordu, Oradakilere adamın kim olduğunu sordum. Bana "Allah Resûlü'nün amcası Ebû Leheb'tir." dediler.
Efendimizin peygamberliğinin ilk yıllarında gerçekleşen bu hadise ve Onun “Lâ ilahe illallah deyin kurtulun!"”demesi, Ebû Cehil’in orada bulunması ve Efendimizin mübarek yüzüne toprak savurması gibi değişik ek ve nüanslarıyla Müstedrek’te. İmam Buharî'nin Tarihu'l-Kebîr'inde, Beyhakînin Sünen'inde ve daha başka eserlerde anlatılmıştır. Sahih-i Buharı şerhi Fet-hu'î-Barî'de İbn-i Hacer, Efendimizin "Allah'tan başka ilah yoktur deyin, kurtulun" ifadesinin. O'nuın kavmine ilk çağrısı olduğunu ve Yemen'e gönderdiği Hazreti Muaz'a da, “Onları davet edeceğin ilk şey Allah'ın birliğine şehadet etmeleri olsun.” dediğini nakleder.

NOT:BEN DE GÜLENE TABİ DEĞİLİM.
........................................................................................................
 

müjdeci

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Ara 2008
Mesajlar
6
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
SELAMUN ALEYKUM...


BUNU SİZE GÜLEN CEVAPLASIN...


Soru: Bir kitabınızda yer alan 'Herkes kelime-i tevhidi esas alarak çevresine bakışını yeniden gözden geçirmeli ve ıslah etmelidir. Hatta kelime-i tevhidin ikinci bölümünü, yani 'Muhammed Allah'ın Resulüdür' kısmını söylemeksizin sadece ilk kısmını ikrar eden kimselere bile rahmet ve merhamet bakışıyla bakmalıdır." söyleriniz bazı kesimler tarafından tenkit ediliyor. O sözü şerh eder misiniz?

Evvela, bir sözü doğru değerlendirmek için o sözün siyak ve sibakına (öncesine ve sonrasına) da bakmak gerekir. (Söz konusu yazının yer aldığı kitabı isteyip alakalı bölümü açıyor) Bakın size o bölümü okuyayım da kendiniz değerlendirin: “Bu konuda bana, başkaları tarafından anlatılan bir vakayı arzetmek istiyorum. Çok eski yıllarda birisi gelmiş bana İslami cemaatlerden birisini sormuş. Ben de: "Onlar, ufkumuzda yalancı bir şafağın bile olmadığı dönemde, Edirne'den Ardahan'a kadar ülkemizin her tarafını köy-kent demeden dolaşarak kurslarla, yurtlarla, pansiyonlarla donattılar." demişim. Aradan bir iki ay geçmiş. Bornova'da akşam sohbetleri sırasında yine aynı soruyu sormuşlar, ben yine benzer şeyler söylemişim. Belki aradan birkaç ay geçmiş o zat tekrar gelmiş, yine aynı soruyu sormuş. Ben de ilk söylediğime benzer şeylerle soruya cevap vermişim. Bu meselenin bir de öteki yüzü var. -Bilmiyorum söylesem mi?- O zat benim, haklarında böyle konuştuğum cemaate gitmiş, dediklerimi aktarmış. İhtimal bu hususta ölçüyü tam anlamıyla kavrayamayan birisi benim için "Aktörlük yapıyor." demiş. İkinci ve üçüncü seferlerde de aynı şekilde cevap alınca "Bir insanın beni tanımadan, nereden geldiğimi bilmeden, farklı zamanlarda ne niyetle sorulduğunu bilmediği bir soruya hep aynı şekilde cevap verebilmesi mümkün değildir ve bu katiyen aktörlük olamaz" demiş. Evet bizim için temel ölçü, din ve diyanete, hangi yolla olursa olsun, hizmet etmektir. Biz az veya çok bu uğurda katkısı bulunan herkesi, ama herkesi alkışlar, başlarımızı ayaklarının altına kaldırım taşı gibi koyabiliriz. Kaldı ki bu ölçüyü biz koymuyoruz ki? Allah ve Resulü bu hususla alakalı ölçüyü asırlar önce koymuşlar: "La ilahe illallah, Muhammedün Resûlullah diyen herkes, bizim din kardeşimizdir. Ayrıca kabirde Münker-Nekir, "Rabbin kimdir, nebin kimdir, dinin nedir?" diye soracak. O sorular arasında falanı filanı kabul etme yoktur. Yani onları kabul etme iman esasları arasında değildir. O halde ben, ne diye şu ya da bu sebeple beni tasvip etmeyen din kardeşlerime cephe alayım ki?"
İşte bunlar söylendikten sonra söz konusu cümle yer alıyor ve deniyor ki: "Hasılı, herkes kelime-i şehadeti esas alarak etrafındaki insanlara bakış açısını yeniden ayarlamalı. Hatta onun birini söyleyip diğerini, yani "Muhammedün Resûlullah"ı söylemeyen insanlara bile, rahmet nazarıyla bakmalı. Çünkü hadislerde anlatıldığına göre, Allah'ın o engin rahmeti ahirette öyle tecelli edecektir ki, şeytan bile: "Acaba ben de istifade edebilir miyim?" diye ümide kapılacaktır. Şimdi böyle bir rahmet enginliği karşısında, cimrilik yapma ve o cimriliği temsil etme bize yaraşmaz. Hem bize ne? Mülk Onun, hazine Onun, kul O'nun...Öyleyse herkes haddini bilmeli...'"
Kaldı ki, tenkit ettikleri o cümleden hemen sonra şu paragraf yer alıyor ve kelime-i tevhidin bütününe dikkat çekiliyor: "Söz buraya gelmişken bir düşüncemi arzederek bu faslı da kapatmak istiyorum. 70li yıllardan beri beni ve hizmetimizi yakın plana alan ve yakaladığı her fırsatı değerlendirerek gammazlayan, hatta devlet ricalini iğfal eden ve bir gazetede sahibi olduğu sütunu çoğunlukla bunlara ayıran bir yazar bir gün "Lâ ilahe illallah, Muhammedün Resûlullah" dese inanın bana, o gün benim için bayram olur. O şahsın bana yıllardan beri durmadan, usanmadan, yılmadan düşmanlık yapmasını hiç önemsemeden onu bağrıma basarım. Evet, önemli olan o zâtın Allah ile arasındaki düşmanlığı aşabilmesi ve O'na yakın olabilmesidir."


Soru: Yani, tenkit edilen sözleriniz ınücerred "Lâ ilahe illallah" demenin kurtuluş için yeterli olduğu manasına gelmiyor; onu söyleyen bir insanın "Muhammedün Resûlullah" demese de ahiret azabından kurtulacağını söylemiş olmuyorsunuz;öyle mi?


Tabii ki... Bediüzzamanın ifadeleriyle söyleyecek olursak, "Kelime-i şahadetin iki kelâmı birbirinden ayrılmaz, birbirini ispat eder, birbirini tazammun eder, biri birisiz olmaz. Madem Peygamber (aleyhissalâtü vesselam) Hâtemül-Enbiyadır, bütün enbiyanın vârisidir. Elbette bütün vusul yollarının başındadır. Onun cadde-i kübrâsından hariç hakikat ve necat yolu olamaz." Ben hayatım boyunca herkese karşı cennet hâzinleri gibi yumuşak edalı olup, yarım kelimeyle dahi olsa insanlara bir ümit vererek bir kurtuluş yolunun olabileceğini hatırlatmaya çalıştım. Bazen mükellefiyetlerin tam-tekmil edasının bile insanın kurtuluşu için yetmeyeceğini söyleyip asıl meselenin Rahmet-i İlahiye ye iltica olduğunu anlattım. Bu sözü de Efendimizin bir hadis-i şeriflerine dayanarak söyledim: “Bir gün Allah Resulü 'Hiç kimse ameliyle kurtulamaz." deyince, Sahabe Efendilerimiz: "Sen de mi ey Allah'ın Resulü?" diye sorarlar. Efendimiz, "Evet, ben de kendi amelimle kurtulamam. Ancak Allah rahmet ederse kurtulabilirim." cevabını verir. Ama aynı Allah Resulü bir başka hadislerinde, "Lâilahe illallah deyin kurtulun." buyurur. Zanne diyorum, havf ve reca dengesini anlamayanlar en masumane sözleri de kendi anlayışlarına göre bir yerlere çekiyor ve keyiflerine göre yorumluyorlar.

Soru: Peyganıberimiz'in risaletinin ilk senelerinde kelime-i tevhidin sadece ilk kısmım söylediğini iddia ettiğiniz hususu tenkit ediliyor?

Önce şunu ifade edeyim ki; bu benim iddiam değil; insanları, az da olsa bildikleri ulûhiyet inancına ve tevhit düşüncesine çağırmak ve daha sonra söyleyeceklerine alıştırmak için Efendimizin kullandığı bir tebliğ yoludur. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), Allah (celle celâluhu) tarafından bütün insanlığa son elçi olarak gönderilmiş ve kendisinden önceki peygamberler gibi başta tevhid (Allah'ın varlığı ve birliği) olmak üzere itikada ve amele müteallik değişik esasları insanlara tebliğ etmekle vazifelendirilmiştir. Evet, diğer elçiler gibi o En Büyük Elçinin de ilk vazifesi, insanları değişik putlara tapmaktan, onların esaretinden kurtarmak suretiyle bütün kâinatta farklı eser ve tecellileriyle varlığını ve birliğini apaçık gösteren bir tek Yaratıcıya inanmalarını; dolayısıyla da her türlü zihni, ruhî ve kalbi dağınıklıktan kurtulmalarını sağlamaktır.

Efendimiz risalet vazifesiyle tavzif edilir edilmez, adeta mahalle mahalle, çarşı çarşı, kapı kapı dolaşarak muhataplarına Allah'ın tek yaratıcı olduğunu, dünya saadetinin ve ahirette kurtuluşun buna inanmakla mümkün olabileceğini anlatmaya çalışmıştır. Haddizatında, bu teklifte bulunan belli ki bir peygamberdir ve O'nun tevhid davetini kabul eden de Ona inanmak suretiyle nübüvvetini de kabul etmiş demektir.

Başta Ahmed b. Hanbel'in Müsned'i olmak üzere değişik pek çok kaynakta geçen bir hadis-i Şerif şöyledir; Rabîa bin Abbâd anlatıyor: “Allah Resûlü'nü Zü'1-Mecaz panayırında gördüm. İnsanların arasında dolaşıp onları Allah'a inanmaya çağırıyor ve durmadan tekrar ederek "Kûlû lâ ilahe illallah, tüflihû - Allah'tanbaşka ilâh yoktur deyin, kurtulun!" diyordu. (Yani kurtuluşu la ilahe illallah demeye bağlıyordu.) İnsanlar da sükûnetle dinliyorlardı. Yalnız Allah Resûlü'nün arkasında saçları örülü ve aynı zamanda da şaşı birisi vardı ki, Allah Resulünü susturmaya uğraşıyor, etrafındakilere de "Bu adama inanmayın, -hâşâ- o bir yalancıdır; sizi atalarınızın dininden döndürmek istiyor!" deyip duruyordu, Oradakilere adamın kim olduğunu sordum. Bana "Allah Resûlü'nün amcası Ebû Leheb'tir." dediler.
Efendimizin peygamberliğinin ilk yıllarında gerçekleşen bu hadise ve Onun “Lâ ilahe illallah deyin kurtulun!"”demesi, Ebû Cehil’in orada bulunması ve Efendimizin mübarek yüzüne toprak savurması gibi değişik ek ve nüanslarıyla Müstedrek’te. İmam Buharî'nin Tarihu'l-Kebîr'inde, Beyhakînin Sünen'inde ve daha başka eserlerde anlatılmıştır. Sahih-i Buharı şerhi Fet-hu'î-Barî'de İbn-i Hacer, Efendimizin "Allah'tan başka ilah yoktur deyin, kurtulun" ifadesinin. O'nuın kavmine ilk çağrısı olduğunu ve Yemen'e gönderdiği Hazreti Muaz'a da, “Onları davet edeceğin ilk şey Allah'ın birliğine şehadet etmeleri olsun.” dediğini nakleder.

NOT:BEN DE GÜLENE TABİ DEĞİLİM.
........................................................................................................

MUHAMMED ALLAH IN RESULUDUR HÜKMÜNE GEREK YOK!...Şu sözleri şayet ilk kez duyuyorsanız kulaklarınıza inanamayacaksınız.inanamayacaksınız çünkü bulafı kelime-i tevhid e inanan birinin söylemesinin imkansız olduğunu herkez bilir.

Fettullah Gülen “küresel barışa doğru “sayfa 131 de bakınız HAZRETİ PEYGAMBERE karşı hangi büyük cinayeti işliyor.Herkez kelime i tevhidi esas alarak çevresine bakışını tekrar gözden geçirmeli ve ıslah etmelidir hatta kelime i tevhidin ikinci bölümüne yani MUHAMMED ALLAH ın resuludur kısmını söylemeksizin ikrar eden kimselere de merhamet nazarıyla bakılmalıdır… .duydunuz değil mi kime rahmet nazarıyla bakacakmışız…

ALLAH ın kuranda kendileri hakkında işte gerçek kafirler bunlardır dediği kimseler Yahudiye Hıristiyana merhamet nazarı ile bakmalıyız diyerek sözüm ona çözümler üreten ve şefkat tüccarlığına soyunan Fettullah gülen ne hikmetse o dağ gibi sevgisini Müslüman kimliğini taşıyan insanlara çok görüyor.işte “Gurbette Fettullah Gülen “kitabı sayfa 25…”dünyada en nefret ettiğim insanlardan bir tanesi Bin Ladindir.Türkiye de öyle düşünen insanlar varsa onlarda canavarlığa kilitlenmiş insanlardır.”işte Bin ladin den nefret eden ama Bin ladini arıyoruz bahanesiyle Afganistan’a ve Irak a yağdırdıkları bombalarla yüz binlerce insanı katledenlere mesela Bush a sevgisini eksik etmeyen Yahudi ve Hıristiyan’a merhamet dolu Fettullah Gülen portresi..

Yine Gülen den devam edelim bu kez “Hoşgörü ve diyalog iklimi “kitabının 241.sayfası…”Kuran devamla ALLAH ı bırakıp ta bazılarımız bazılarımızı rab edinmesin diyor dikkat edin bu mesajda Muhammeden Resullullah yoktur”…Gülenin sağ kolu Ahmet şahinde aynı konuda elbette farklı bir frekanstan konuşmuyor.

Zaman gazetesi tarih 17 nisan 2000… ”mühim olan kelime i tevhid inancıdır hazreti Muhammedi kabul ve tasdik etmekse şart olmayıp bir kemal mertebesidir” ….bu cümleler karşısında herkesi her şeyi bir tarafa bırakarak varsa şayet indirilmiş kıta kimliğinden çıkarak imanları ile baş başa tefekküre davet ediyoruz..bu işlin şakası stratejisi yok olamazda.kimse kimseyi kandırmasın Müslüman bu oyunu göremeyecek kadar saf değildir.ve olamaz..bahsettiğiniz şeyin büyüklüğünü ve çapını isterseniz yeniden hatırlatalım….

KELİMEİ ŞAHADETTEN H.Z.PEYGAMBER SÖKÜP ATILIYOR..1400 yıllık İslam tarihinde yapılmış en büyük tahrifatın adı her koşulda budur.yani uğruna alemlerin yaratıldığı sevgili PEYGAMBERİMİZİ ortadan kaldırmaya çalışmak.İslam’ı bitirmek Müslümanı öksüz bırakmak misyoner canavarlarının önünde savunmasız bir şekilde yem yapmak kısaca Hıristiyanlaştırmak. .

Dahası da var Fettullah Gülen sevgili PEYGAMBERİMİZİ katletmekle kalmıyor aynı zamanda kelime i tevhidin ikinci bölümünü kabul etmeyenlere de rahmet nazarı ile bakmamızı istiyor..Ne diyor tekrarlayalım . .”hatta kelime i tevhidin ikinci bölümüne yani MUHAMMED ALLAH ın Resuludur kısmını söylemeksizin ikrar eden kimselere de merhamet nazarı ile bakılmalıdır.”.yani Fettullah Gülen MUHAMMED s.a.v e iman şart değildir derken şakirdi Ahmet şahinde HZ PEYGAMBERİ tasdik bir kemal mertebesidir diyor..

Peki Gülen ve Şahin böyle söylüyor da ALLAH u TEALA habibine yapılan bu saldırıya ne diyor biz asıl ona bakalım…önce bunlara inat kelimei tevhid..LA İLAHE İLLALLAH MUHAMMEDÜR RESULLULLAH..ALLAH tan başka ilah yoktur ve MUHAMMED s.a.v onun kulu ve elçisidir…kelime i şahadet her şeye yeter.ama biz devam edelim ali İmran ayet 32…deki ALLAH a ve PEYGAMBERİNE itaat edin.eğer yüz çevirirlerse muhakkak ki ALLAH kafirleri sevmez..ali İmran ayet 31 ve Nisa ayet 80 ise ALLAH a giden yolun H.Z PEYGAMBER den geçtiğini bildiriyor.tabi böylece gülen ve taifesinin kime düşmanlık ettiğini de..deki ALLAH ı seviyorsanız bana uyun ki ALLAH ta sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın ..kim RESUL e itaat ederse ALLAH a itaat etmiş olur.yüz çevirenlere gelince seni onların başına bekçi göndermedik…

Şimdide Ahzap 56 ve 57.ayetleri aktarıyoruz..ALLAH ve melekleri PEYGAMBER e çok salavat getirirler ..ey müminler sizde ona salavat getirin ve tam bir teslimiyet ile selam verin…ALLAH ve RESULUNU incitenlere ALLAH dünyada ve ahrette lanet etmiş ve onlar için horlayıcı bir azap hazırlamıştır….işte HABİBİNİ bırakınız reddi inkarı inciteni dahi lanetleyen ALLAH ın hükmü ve işte H.Z PEYGAMBER olmasa da olur diyen Fettullah Gülen ve şürekası
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
Kim ki Benim zikrimden yüz çevirirse kitabımı dinlemez ve Beni anmaktan gaflet ederse, ona dar bir geçim vardır ve biz onu Kıyamet Günü kör olarak diriltir, duruşmaya getiririz." (Taha, 20/124)
 

imported_ebu_yusuf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
6
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
evet ya dikkatimi çekti halaa muhammed (S.A.V) ALLAH ın resülü demiyorsunuz konuyu açan arkadaş bu nasıl müslümanlıktır anlamadım yoksa bu site sapkınların sitesimi yeni üye olmuştum lütfen beni aydınlatın...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt