Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hastaliğimiz; Cehalet – Fakirlik Ve Ihtilaftir. (1 Kullanıcı)

istikbal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Ağu 2006
Mesajlar
1,236
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Uzun ve düşünülmüş yoldan.
Başta Türkiye olmak üzere tüm İslam aleminin bu son asırdaki mağduriyetinin,mazlumiyetinin ve de dağınıklığının gerçek sebebi üç illettir: Bunlar;
Birincisi;Cehalet. İlacı,marifet.
İkincisi;Zaruret yani fakirlik. İlacı, san’at.
Üçüncüsü;İhtilaftır. İlacı,ittifaktır.
Cahil insan her zaman ve zeminde kolayca kandırılmaya müsait kişidir. Bilgililer ve hilebazlar onların cehaletlerinden istifadeyle her istediklerini ve düşündüklerini yaptırırlar.
Bu ise ancak irfan ,marifet ve bilgi ile ortadan kaldırılabilir. Böylece birkaç bilen ve düşünenin yerini milyonlar almış olur.
Fakru zaruret içerisinde bulunan insanlar her zaman için zengin olanlara –dolaylı-dolaysız- el açma durumu ile karşı karşıya kalırlar.
Fert açısından böyle olduğu gibi,devlet açısından da zengin devletler sürekli fakir devletleri kendi boyundurukları altında bulundurup,kendi menfaatları çerçevesinde kullanırlar.
Bediüzzaman’ın ifadesiyle:”Bu zamanda İslâmın terakkisi ,maddeten terakkiye mütevakkıftır.”
Bu zamanımızda İslâmın ve müslümanların yükselişi,onların maddi açıdan da yükselmesi ile mümkündür.
Azınlık olan Yahudileri dünya çapında üstün kılan ne onların faziletleri,ne de mükemmellikleri değil,madden üstün olmalarıdır ki;onlara kendi borazanlarını öttürürken,başkalarına da onu dinlettirmektedirler.
-İhtilaf ve ayrılık müslümanlar arasında bir kopukluğa ve dağınıklığa neden olmakta,bir araya gelip de bir güç ve kuvvet elde etmelerini engellemiş olmaktadır.
Bu gün dünyada olan bir buçuk milyarlık bir İslam alemi,bir buçuk milyon bir güce dahi sahip değillerse,elbette bu onların ayrılıklarından ve birbirlerinden kopuk oluşlarındandır.
Bu konuda ırkçılık büyük bir rol oynamaktadır.
Hakiki güç ve kuvvet ittifakta,birlik ve beraberliktedir. Çünki birlik ve beraberlikten güç ve kuvvet doğar. İzzetle yaşanır. İhtilaftan ise,zillet doğar.
Buhari ve Müslim’de rivayet edilen bir Hadis-i Kudsi’de:” Ya Muhammed! Ümmetinden iki şeyi kaldırdım. Biri: Önceki ümmetlere verdiğim belayı onlardan kaldırdım.
Diğeri;Ümmetini düşmanın kılıncıyla zillete mahkum etmem. Ancak ihtilaf ettiklerinde,düşmanın eliyle onları zillete mahkum ederim,devam ettikleri sürece...
İhtilafları kalktığında,zilleti de onlardan kaldırırım.”
Hatta peygamberimiz Cenâb-ı Haktan bunu da kaldırmasını istediğinde Rabbimiz;buna rıza göstermemiş,kabul etmemiştir.
Bilinmelidir ki;hastalığın tedavisi,teşhisi ile mümkündür.



MEHMET ÖZÇELİK
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Selamün Aleyküm,
Değerli kardeşim, Allah c.c razı olsun bu güzel paylaşımınız için..Rahman c.c sevabınızı ziyadesiyle bahşeylesin inşallah..Çağımızın hastalıklarının güzel bir şekilde teşhisi yapılmış..Tedavisi de İslam..Reçeteyi uygulamak kalıyor bizlere inşallah..Rahman, uygulamayı nasip eylesin..Selam ve dua ile inşallah..
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Görsel basının gelişmesiyle birlikte insanlar okumak yerine seyretmeye yönlendirildiler. Vaktinin çoğunu hiçbir yararlı bilgi aktarmayan televizyonun karşısında geçiren insanlar düşünmeyi unutmuşlar, iyi ile kötüyü ayırt etmekten acizleşmişlerdir. Televizyonun günlük hayatımıza girmesi ile eğitim seviyesinde iyiden iyiye bir düşüş yaşanmıştır.

Okumak İslam’ın ilk emridir: “Yaratan Rabbin adıyla oku.” (Alak Suresi, 1) ve Peygamber Efendimizde (s.a.v) “Okumak, kadın ve erkek her Müslüman’a farzdır” demiştir. Türklerin İslamiyet’i kabulünden önce 732–735 yıllarında dikilmiş olan Orhun Abideleri’nden başka yazılı ve kültürel belgeye rastlamak mümkün değildi. Türklerin İslam’la müşerref olmalarından sonra ise okuma ve eser verme oranında büyük bir artış olmuştur. 14 Aralık 1727 yılında Osmanlı İmparatorluğuna matbaanın geç girmesi (Gayrimüslimler’in daha önce 1505 yılında Samuel İbn David matbaası var. 1727 tarihinde ilk Türkçe kitap basılıyor.) ile birlikte bu alandaki üstünlük batıya geçmiştir ve bu üstünlük hala onların elinde bulunmaktadır. Öyle ki Japonya’da ayakta kitap okuma ‘taşiyomi’ adı ile lügate geçmiştir. Bir kişi bir yılda Japonya’da 25,İsveç’te 10, Fransa’da 7 kitap okurken Türkiye’de bu oran 6 yılda 1 kitaba düşmektedir ve temel ihtiyaç maddeleri sıralamasında 235. sırada bulunmaktadır. Oysaki kitap okumada insanın yaşamını devam ettirebilmesi için ikamesi mümkün olmayan yaşamsal faaliyetlerden olmalıdır.


“Kitap okuyan, bilen insanla; kitap okumayan, bilmeyen insan arasındaki fark, diri ile ölü, aydınlık ile karanlık arasındaki farka benzer.” İnsan kitap okuduğunda farkında olmasa bile kendini geliştirir. Kitap okumak kişinin ufkunu açar, düşünce dünyasını genişletir, kültürünü arttırır. Kelime dağarcığını genişleterek kavramları anlamasını, daha iyi düşünmesini, olaylara farklı pencerelerden bakmasını sağlar. Ayrıca insanı can sıkıntısından kurtarır. Okumayı sevmek, hayattaki can sıkıcı saatleri güzel saatlerle değiştirmektir.

Okuma ihtiyacı barut gibidir, bir kere tutuşunca artık sönmez. Alışkanlık haline geldikten sonra ona daha fazla vakit ayırmak istersiniz. Öyle ki çok sevdiğiniz uykuya, tatlı rüyalara bile kitabı tercih edersiniz.
Yetişen zekâları kitaplarla beslemeyen uluslar, yıkılmaya mahkûmdur ve insanları kitap okuyan toplumlarda suç oranları düşer, insanlar birbirlerine daha iyi davranmaya başlarlar bu sayede huzurlu bir toplum meydana gelir.
Hani o okumasını yazmasını bilmeyen insanlar vardır ya zırcahil diye yaftaladığımız... Peki, söyler misiniz, okuma yazmasını bilip de okumayanların zırcahillerden ne farkı vardır?

İnsanımız parasının belli bir bölümünü kitap almak için, vaktinin bir bölümünü de kitap okumak için ayırmalıdır ve bahaneler üretmemelidir. Çünkü günlük hayatımızda o kadar lüzumsuz şeye para ve vakit ayırıyoruz ki artık, kitaplara da para ve zaman ayırmamızın zamanı geldi de geçiyor bile... Her şeye rağmen yine de bahane üretiyorsanız hemen bir kütüphaneye üye olun ve kitap okuyun. Hem sizin hem ülkemizin geleceği için...
Sözün Özü:
Bir millette okumağa rağbet umumileşmedikçe gaflet ve gafletten doğacak felaket azalamaz. (MUSTAFA KEMAL ATATÜRK)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt