Siyahgulsevdalisi
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 20 Haz 2006
- Mesajlar
- 2,046
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
Utbet-ül Gulâm samataligi ve sarhoslugu ile meshur, günah ve kötülükte ileri gitmis biri idi. Bir gün Hasan al-Basrî'nin (rehimehullahu) toplantisina katildi. Seyh su ayet-i kerimenin tefsirini okuyup açikliyordu.
Ayet-i kerimede ulu Allah (C.C.) söyle buyuruyor:
"Allah`a iman edenlerin, O'nun zikrinden dolayi kalplerinin ürperecegi zaman gelmedi mi."
(Hâdîd: 16)
«Yani kalplerinin korkacagi vakit gelmedi mi.» dedi.
Hasan el-Basrî âyetin tefsirini naklederken gayet etkili bir vaz yapti, öyle ki, herkesi aglatti. Bu sirada kalabaligin arasindan bir delikanli ayaga kalkti, «ey müminlerin muttakisi! Allah (C.C.) benim gibi günahkârlik ve ve kötülüge batmis birinin tevbesini kabul eder mi?» diye sordu. Seyh «tabiî, tevbe edecek olsan Allah senin günchkârlik ve kötülüge dalmisitgini affeder» diye cevap verdi.
Adi utbet-ül Gulâm olan delikanlinin bu cevap üzerine benzi sarardi bögürleri titredi ve öylesine gür bir nara att: ki, arkasindan baygin olarak yere düstü. Ayilinca yanina yaklasan Hasan al-Basrî ona su beyitleri okudu:
Ey Ars'in Rabb'ine karsi gelen delikanli
Bilir misin, nedir günahkârlarin cezasi?
Günahkârlarin alinlarin yakalandigi gün
Asiler için «sair» var ki. onun yalazi gümbürtülü ve öfkelidir.
Eger bu atese dayanabileceksen Allah (C.C.)'a isyan et.
Degilse günah islemekten kaçin
Kazandigin günahlar yüzünden
Nefsini ipotek etmissin, onu kurtarmaya çalis.
Bu siiri duyan delikanli, bîr kere daha gür bir nara salarak baygin vaziyette yere düstü. Ayilinca Seyh'e yine sordu, «ey Seyh! Esirgeyici olan Allah (C.C.), benim gibi bir alçagin tevbesini kabul eder mi?» Hasan El-8asrî delikanliya «günahkâr kulun duasini bagislayici olan Allah (C.C.)'dan baska kim kabul edebilir ki» diye cevap verdi.
Bu cevap üzerine kalbi biraz daha ferahlayan delikanli, basini yerden kaldirarak Allah (C.C.)'dan üc sey dua etti.
Birinci duasi suydu: «Allah'im! Eger tevbemi kabul ederek günahlarimi affedersen, bana gerek Kur'an-i Kerim ve gerekse diger ilimler ile ilgili olarak isittigim her cümleyi kavrayacak derecede kuvvetli bir zekâ hifzetme gücü ihsan eyle.»
Ikinci duasi suydu: «Allah'im! Bana öylesine tatli bir ses bagisla ki. benim dilimden Kur'an-i Kerim duyan en kati kalbi kimselerin bile gönlü yumusasin.»
Üçüncü duasi da su oldu: «Allah'im! Bana helâl lokma nasibeyle, zarurî geçim kaynagimi ummadigim yerlerden temin eyle.»
Ulu Allah (C.C) delikanlinin her üç duasini da kabul etti. Bunun üzerine zekâ ve hafizasi gelisti, o Kur'an-i Kerim okuyunca dinleyenler derhal günahlarina tevbe ediyorlardi, ayrica her gün evine bir çömlek dolusu çorba ile iki çörek gelirdi, kimin getirdigini hiç kimse bilmiyordu. Ölünceye kadar bu durum böylece devam etti. Iste gönülden Allah (C.C.)'a yönelen kimselerin hali budur. Çünkü Allah (C.C.) iyi amel islemeyen yönelenleri mükâfatsiz birakmaz.
Alimlerden birine soruldu ki. «kul, tevbe ettigi zaman tevbesinin kabul edilip edilmedigini bilebilir mi?»
Alim bu soruya su cevabi verdi: «Bu konuda kimse kesin bir hükme varamaz, fakat tevbenin kabul edilip edilmedigine isaret eden bazi alâmetler vardir. Baslicalari söyle siralanabilir:
1 — Kulun kendisini günahtan uzak hissetmesi gerekir.
2 — Kalbinden sevincin silindigini, her baktigi yerde Allah (C.C.)'in varligini hissetmesi gerekir.
3 — Günahkârlardan uzak durarak iyilik isleyenlere yakinlik duymasi gerekir.
4 — Dünya kazancinin azmi cok, ahiret amelinin çogunu az görmesi gerekir.
5 — Kalbini devamli olarak Allah (C.C.)'in farz kildigi ibadetler ile ilgili görmelidir.
6 — Az konusmasi, araliksiz bir düsünce hali yasamasi, daha evvel isledigi günahlardan dolayi devamli oiarak üzgün ve pisman görünmesi gerekir.
Kaynak:Mukasefetül Kulub-Kalplerin Keşfi - İmam - ı Gazali
Ayet-i kerimede ulu Allah (C.C.) söyle buyuruyor:
"Allah`a iman edenlerin, O'nun zikrinden dolayi kalplerinin ürperecegi zaman gelmedi mi."
(Hâdîd: 16)
«Yani kalplerinin korkacagi vakit gelmedi mi.» dedi.
Hasan el-Basrî âyetin tefsirini naklederken gayet etkili bir vaz yapti, öyle ki, herkesi aglatti. Bu sirada kalabaligin arasindan bir delikanli ayaga kalkti, «ey müminlerin muttakisi! Allah (C.C.) benim gibi günahkârlik ve ve kötülüge batmis birinin tevbesini kabul eder mi?» diye sordu. Seyh «tabiî, tevbe edecek olsan Allah senin günchkârlik ve kötülüge dalmisitgini affeder» diye cevap verdi.
Adi utbet-ül Gulâm olan delikanlinin bu cevap üzerine benzi sarardi bögürleri titredi ve öylesine gür bir nara att: ki, arkasindan baygin olarak yere düstü. Ayilinca yanina yaklasan Hasan al-Basrî ona su beyitleri okudu:
Ey Ars'in Rabb'ine karsi gelen delikanli
Bilir misin, nedir günahkârlarin cezasi?
Günahkârlarin alinlarin yakalandigi gün
Asiler için «sair» var ki. onun yalazi gümbürtülü ve öfkelidir.
Eger bu atese dayanabileceksen Allah (C.C.)'a isyan et.
Degilse günah islemekten kaçin
Kazandigin günahlar yüzünden
Nefsini ipotek etmissin, onu kurtarmaya çalis.
Bu siiri duyan delikanli, bîr kere daha gür bir nara salarak baygin vaziyette yere düstü. Ayilinca Seyh'e yine sordu, «ey Seyh! Esirgeyici olan Allah (C.C.), benim gibi bir alçagin tevbesini kabul eder mi?» Hasan El-8asrî delikanliya «günahkâr kulun duasini bagislayici olan Allah (C.C.)'dan baska kim kabul edebilir ki» diye cevap verdi.
Bu cevap üzerine kalbi biraz daha ferahlayan delikanli, basini yerden kaldirarak Allah (C.C.)'dan üc sey dua etti.
Birinci duasi suydu: «Allah'im! Eger tevbemi kabul ederek günahlarimi affedersen, bana gerek Kur'an-i Kerim ve gerekse diger ilimler ile ilgili olarak isittigim her cümleyi kavrayacak derecede kuvvetli bir zekâ hifzetme gücü ihsan eyle.»
Ikinci duasi suydu: «Allah'im! Bana öylesine tatli bir ses bagisla ki. benim dilimden Kur'an-i Kerim duyan en kati kalbi kimselerin bile gönlü yumusasin.»
Üçüncü duasi da su oldu: «Allah'im! Bana helâl lokma nasibeyle, zarurî geçim kaynagimi ummadigim yerlerden temin eyle.»
Ulu Allah (C.C) delikanlinin her üç duasini da kabul etti. Bunun üzerine zekâ ve hafizasi gelisti, o Kur'an-i Kerim okuyunca dinleyenler derhal günahlarina tevbe ediyorlardi, ayrica her gün evine bir çömlek dolusu çorba ile iki çörek gelirdi, kimin getirdigini hiç kimse bilmiyordu. Ölünceye kadar bu durum böylece devam etti. Iste gönülden Allah (C.C.)'a yönelen kimselerin hali budur. Çünkü Allah (C.C.) iyi amel islemeyen yönelenleri mükâfatsiz birakmaz.
Alimlerden birine soruldu ki. «kul, tevbe ettigi zaman tevbesinin kabul edilip edilmedigini bilebilir mi?»
Alim bu soruya su cevabi verdi: «Bu konuda kimse kesin bir hükme varamaz, fakat tevbenin kabul edilip edilmedigine isaret eden bazi alâmetler vardir. Baslicalari söyle siralanabilir:
1 — Kulun kendisini günahtan uzak hissetmesi gerekir.
2 — Kalbinden sevincin silindigini, her baktigi yerde Allah (C.C.)'in varligini hissetmesi gerekir.
3 — Günahkârlardan uzak durarak iyilik isleyenlere yakinlik duymasi gerekir.
4 — Dünya kazancinin azmi cok, ahiret amelinin çogunu az görmesi gerekir.
5 — Kalbini devamli olarak Allah (C.C.)'in farz kildigi ibadetler ile ilgili görmelidir.
6 — Az konusmasi, araliksiz bir düsünce hali yasamasi, daha evvel isledigi günahlardan dolayi devamli oiarak üzgün ve pisman görünmesi gerekir.
Kaynak:Mukasefetül Kulub-Kalplerin Keşfi - İmam - ı Gazali