Siyahgulsevdalisi
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 20 Haz 2006
- Mesajlar
- 2,046
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
Haram konusunda hile de haramdır:
Bir yolunu bularak, kitabına uydurarak veya ismini değiştirerek haramı işlemek, sorumluluğu kaldırmaz.; aksine bu yollar ve çareler de haramdır. Rasûl-i Ekrem (s.a.v.): "Ümmetimden bir gurup başka bir isim koyarak şarabı helâl sayacaktır."16 buyruğu ile buna işaret etmiştir. Müstehcen gösteri, eser ve hareketlere "san'at", faize "sermaye kârı" demek bunları helâl kılmaz.
İyi niyet haramı meşrû kılmaz:
İslâm'da niyete büyük önem ve değer verilmiş, "ameller ancak niyetlerle değerlenir"17 buyurulmuştur. İbâdetlerin makbul ve muteber olması niyete bağlı bulunduğu gibi, alelâde ve tabiî işlerin ibâdet sayılması da niyetle mümkün olmaktadır. Helâl yoldan rızık kazanmak niyetiyle çalışmak, harama karşı nefsi dizginlemek maksadıyla eşi ile birleşmek-bu niyetler sebebiyle- ibâdet sayılmaktadır.18
Bütün bunların yanında İslâmın bir prensibi daha vardır: "Vâsıtalar da gâye gibi meşru olacaktır." Maksada ulaşmak için her vâsıtayı caiz gören makyevelist görüşü İslâm kabul etmemiştir. Bunun tabiî neticesi, iyi niyetle güzel bir netice elde etmek için de olsa haram işlemenin caiz olmamasıdır. Câmî yapmak, hayır müessesesi vücuda getirmek... için kumar oynamak, hırsızlık ve faizcilik yapmak.... tecviz edilmemiştir.
Peygamberimiz:
"Allah iyi ve temizdir; ancak temizi (helâli) kabul eder, Allah Peygamberlerine emrettiğini müminlere de emretmiştir. Ve "Ey Peygamberler! Temiz ve helâl olan şeylerden yiyiniz ve iyi işler yapınız; şüphesiz ben ne yaptığınızı bilmekteyim." (el-Mü'minûn: 51)" buyurduğu gibi, "Ey iman edenler! Size rızık olarak verdiklerimden helâl ve temiz olanları yiyiniz" (el-Bakara: 2/172) de buyurmuştur..." dedikten sonra "aylarca yolculuk yapan, saçı-başı dağınık, toz-toprak içinde ellerini semaya kaldırıp: "Ya rab! Ya Rab! diyen, halbuki yediği haram, içtiği haram, giydiği haram olan, haram ile gıdalanmış bulunan adamın (hacı adayının) durumunu dile getirerek: "Bunun duası nasıl kabul olunacak?" diyen Peygamberimiz (s.a.v.) bu ifadeleriyle yukardaki prensibe ışık tutmuştur.19
"Haramdan mal kazanmış hiçbir kul yoktur ki bununla yaptığı tasadduk kabul edilsin ve nafaka harcamalarına bereket verilsin! Geride bıraktığı da yalnızca cehenneme yolculuğunda ona azık olur. Şüphesiz Allah Teâlâ kötüyü kötü ile silmez, aksine kötüyü iyi ile siler; nitekim pis de pis olanı temizleyemez." hadisi de aynı hükmü teyid etmektedir.20
--------------------------------------------------------------------------------
16. Buhârî, K. el-Eşribe, 6; Ebû-Dâvûd, K. el-Eşribe, 6.
17. Buhârî, K. Bed'i'l-Vahy, 1, el-İman, 41; Müslim, K. el-İmârah, 155.
18. Niyet hadisi hakkında, Ayni ve Askalâni şerhlerindeki açıklamalar.
19. Ahmed b. Hanbel, Müsned; el-Münzîrî, et-Tergîb ve't-Tehib, el-Kesn bölümünün başı.
20. Aynı eserler, aynı yer.
Bir yolunu bularak, kitabına uydurarak veya ismini değiştirerek haramı işlemek, sorumluluğu kaldırmaz.; aksine bu yollar ve çareler de haramdır. Rasûl-i Ekrem (s.a.v.): "Ümmetimden bir gurup başka bir isim koyarak şarabı helâl sayacaktır."16 buyruğu ile buna işaret etmiştir. Müstehcen gösteri, eser ve hareketlere "san'at", faize "sermaye kârı" demek bunları helâl kılmaz.
İyi niyet haramı meşrû kılmaz:
İslâm'da niyete büyük önem ve değer verilmiş, "ameller ancak niyetlerle değerlenir"17 buyurulmuştur. İbâdetlerin makbul ve muteber olması niyete bağlı bulunduğu gibi, alelâde ve tabiî işlerin ibâdet sayılması da niyetle mümkün olmaktadır. Helâl yoldan rızık kazanmak niyetiyle çalışmak, harama karşı nefsi dizginlemek maksadıyla eşi ile birleşmek-bu niyetler sebebiyle- ibâdet sayılmaktadır.18
Bütün bunların yanında İslâmın bir prensibi daha vardır: "Vâsıtalar da gâye gibi meşru olacaktır." Maksada ulaşmak için her vâsıtayı caiz gören makyevelist görüşü İslâm kabul etmemiştir. Bunun tabiî neticesi, iyi niyetle güzel bir netice elde etmek için de olsa haram işlemenin caiz olmamasıdır. Câmî yapmak, hayır müessesesi vücuda getirmek... için kumar oynamak, hırsızlık ve faizcilik yapmak.... tecviz edilmemiştir.
Peygamberimiz:
"Allah iyi ve temizdir; ancak temizi (helâli) kabul eder, Allah Peygamberlerine emrettiğini müminlere de emretmiştir. Ve "Ey Peygamberler! Temiz ve helâl olan şeylerden yiyiniz ve iyi işler yapınız; şüphesiz ben ne yaptığınızı bilmekteyim." (el-Mü'minûn: 51)" buyurduğu gibi, "Ey iman edenler! Size rızık olarak verdiklerimden helâl ve temiz olanları yiyiniz" (el-Bakara: 2/172) de buyurmuştur..." dedikten sonra "aylarca yolculuk yapan, saçı-başı dağınık, toz-toprak içinde ellerini semaya kaldırıp: "Ya rab! Ya Rab! diyen, halbuki yediği haram, içtiği haram, giydiği haram olan, haram ile gıdalanmış bulunan adamın (hacı adayının) durumunu dile getirerek: "Bunun duası nasıl kabul olunacak?" diyen Peygamberimiz (s.a.v.) bu ifadeleriyle yukardaki prensibe ışık tutmuştur.19
"Haramdan mal kazanmış hiçbir kul yoktur ki bununla yaptığı tasadduk kabul edilsin ve nafaka harcamalarına bereket verilsin! Geride bıraktığı da yalnızca cehenneme yolculuğunda ona azık olur. Şüphesiz Allah Teâlâ kötüyü kötü ile silmez, aksine kötüyü iyi ile siler; nitekim pis de pis olanı temizleyemez." hadisi de aynı hükmü teyid etmektedir.20
--------------------------------------------------------------------------------
16. Buhârî, K. el-Eşribe, 6; Ebû-Dâvûd, K. el-Eşribe, 6.
17. Buhârî, K. Bed'i'l-Vahy, 1, el-İman, 41; Müslim, K. el-İmârah, 155.
18. Niyet hadisi hakkında, Ayni ve Askalâni şerhlerindeki açıklamalar.
19. Ahmed b. Hanbel, Müsned; el-Münzîrî, et-Tergîb ve't-Tehib, el-Kesn bölümünün başı.
20. Aynı eserler, aynı yer.