Muhammed Murad-ı Kazani hazretleri ”rahmetullahi aleyh”, Allah dostlarından birinin yaşadığı hadiseyi şöyle anlattı sevdiklerine:
Bir gün hasta olmuş yatıyordum ki, kapımız çalındı.
Açtığımda sevdiğim bir dostumu gördüm eşikte.
Sevincimden unuttum hastalığımı.
Güler yüzle içeri alıp, gayet neşeli bir sohbete başladık.
Sonra yine güler yüz ve neşeyle uğurladım kendisini.
Fakat o gittikten sonra, bizim hanım hışımla odaya girip dikildi karşıma.
- Efendi sen ne biçim adamsın?
- Hayrola hanım ne oldu ki?
- Hani sen hastaydın?!
- Evet, hem de çok hastayım.
- Hastasın ama, o arkadaşın gelince, nasıl birden iyileştin? Nasıl da neşeli konuşuyordun öyle.
- Haklısın. Ama buna mecburdum.
- Nedenmiş o?
- Adamcağız beni görmeye gelmiş. Ne hakkım vardı hastayım deyip de onu üzmeye? Onun için neşeli olmaya çalıştım.
Sevgiyle baktı ona:
- Unutma hanım. Müslümanın kederi kalbinde, neşesi yüzündedir.
Bir gün hasta olmuş yatıyordum ki, kapımız çalındı.
Açtığımda sevdiğim bir dostumu gördüm eşikte.
Sevincimden unuttum hastalığımı.
Güler yüzle içeri alıp, gayet neşeli bir sohbete başladık.
Sonra yine güler yüz ve neşeyle uğurladım kendisini.
Fakat o gittikten sonra, bizim hanım hışımla odaya girip dikildi karşıma.
- Efendi sen ne biçim adamsın?
- Hayrola hanım ne oldu ki?
- Hani sen hastaydın?!
- Evet, hem de çok hastayım.
- Hastasın ama, o arkadaşın gelince, nasıl birden iyileştin? Nasıl da neşeli konuşuyordun öyle.
- Haklısın. Ama buna mecburdum.
- Nedenmiş o?
- Adamcağız beni görmeye gelmiş. Ne hakkım vardı hastayım deyip de onu üzmeye? Onun için neşeli olmaya çalıştım.
Sevgiyle baktı ona:
- Unutma hanım. Müslümanın kederi kalbinde, neşesi yüzündedir.