Artık pek çok dindar hanım örtünmesine örtünüyor ama ne yazık ki dininin istediği ölçülere yeterince dikkat etmiyor. Sanki dikkat çekmek için giyiniyor.
İslam'ın meşru saydığı, emrettiği örtünme, tenin gözükmesini engelleyecek ve vücut hatlarını belli etmeyecek elbiseler giymekle mümkün. Teni gösteren veya vücut hatlarını ortaya çıkaracak kadar dar elbiseler İslami örtünme sayılmıyor. Ne tuhaf, artık ''tesettür'' kıyafetleri kesimiyle, dikişiyle tam da buna göre tasarlanıyor.
Alimlerimiz hadiste geçen ''giyinik çıplak'' tanımını şöyle açıklıyorlar: Elbise giydikleri halde gözükmemesi gereken yerlerinin bir kısmını açanlar, vücut hatlarını belli edecek şekilde dar giyininler, içini gösterecek şekilde ince giyinenler...
İnsan sormadan edemiyor, AŞIRI DİKKAT ÇEKEN RENKLERİ, HATLARI BELLİ EDEN HATTA BELİRGİNLEŞTİREN KESİMİYLE ''MODERN TESETTÜR'' MODELLERİ, TESETTÜR KAVRAMINI İÇERDEN ÇÖKERTMEYİ Mİ HEDEFLER? Çünkü bir taraftan yüce Mevla'nın örtünme emrini yerine getiriyor gibi gözükürken, diğer taraftan bütün sınırları berhava ediyor.
Bu noktada şunu özellikle belirtmek gerekir: Bütün bunlardan müslümanların giyim tarzının olmadığını, giyimlerinde güzelliğe, uyuma, zerafete önem vermedikleri sonucu çıkarılmamalıdır. Aksine müslümanların her konuda insana yaraşanı yapmaları yüce Mevlamızın emridir. Efendimiz s.a.v insanlığa bunu öğretmiştir. Burada hassas nokta, yakışanla meşru olmayanı birbirinden ayırmaktır. Tarz arayışlarında ölçüler dikkate alındığında elbette buna göre çözümler bulmak mümkündür.
Yine hatırlamak lazım, Cenab-ı Mevla'nın koyduğu sınırları aşmada ne güzellik vardır, ne de hayır. Haramı güzel gösteren nefs ve şeytandır.
Hz. Peygamber efendimiz s.a.v şöyle buyurdu: '' cehennem halkından iki sınıf var ki, ben onları görmedim: Birinci grup, ellerinde sığır kuyrukları gibi kamçılar olan, onlarla insanları dövenlerdir. İkinci grup ise: Giyinmiş fakat çıplak olan, erkeklerin kalplerini kendilerine meylettiren, vücutlarını sağa sola eğip çalımlı yürüyen kadınlardır.Onların başları horasan develerinin hörgüçleri gibidir. Bunlar cennete giremezler., onun kokusunu bile alamazlar. Oysa o koku çok ama çok uzun mesafelerden duyulmaktadır
İslam'ın meşru saydığı, emrettiği örtünme, tenin gözükmesini engelleyecek ve vücut hatlarını belli etmeyecek elbiseler giymekle mümkün. Teni gösteren veya vücut hatlarını ortaya çıkaracak kadar dar elbiseler İslami örtünme sayılmıyor. Ne tuhaf, artık ''tesettür'' kıyafetleri kesimiyle, dikişiyle tam da buna göre tasarlanıyor.
Alimlerimiz hadiste geçen ''giyinik çıplak'' tanımını şöyle açıklıyorlar: Elbise giydikleri halde gözükmemesi gereken yerlerinin bir kısmını açanlar, vücut hatlarını belli edecek şekilde dar giyininler, içini gösterecek şekilde ince giyinenler...
İnsan sormadan edemiyor, AŞIRI DİKKAT ÇEKEN RENKLERİ, HATLARI BELLİ EDEN HATTA BELİRGİNLEŞTİREN KESİMİYLE ''MODERN TESETTÜR'' MODELLERİ, TESETTÜR KAVRAMINI İÇERDEN ÇÖKERTMEYİ Mİ HEDEFLER? Çünkü bir taraftan yüce Mevla'nın örtünme emrini yerine getiriyor gibi gözükürken, diğer taraftan bütün sınırları berhava ediyor.
Bu noktada şunu özellikle belirtmek gerekir: Bütün bunlardan müslümanların giyim tarzının olmadığını, giyimlerinde güzelliğe, uyuma, zerafete önem vermedikleri sonucu çıkarılmamalıdır. Aksine müslümanların her konuda insana yaraşanı yapmaları yüce Mevlamızın emridir. Efendimiz s.a.v insanlığa bunu öğretmiştir. Burada hassas nokta, yakışanla meşru olmayanı birbirinden ayırmaktır. Tarz arayışlarında ölçüler dikkate alındığında elbette buna göre çözümler bulmak mümkündür.
Yine hatırlamak lazım, Cenab-ı Mevla'nın koyduğu sınırları aşmada ne güzellik vardır, ne de hayır. Haramı güzel gösteren nefs ve şeytandır.
Hz. Peygamber efendimiz s.a.v şöyle buyurdu: '' cehennem halkından iki sınıf var ki, ben onları görmedim: Birinci grup, ellerinde sığır kuyrukları gibi kamçılar olan, onlarla insanları dövenlerdir. İkinci grup ise: Giyinmiş fakat çıplak olan, erkeklerin kalplerini kendilerine meylettiren, vücutlarını sağa sola eğip çalımlı yürüyen kadınlardır.Onların başları horasan develerinin hörgüçleri gibidir. Bunlar cennete giremezler., onun kokusunu bile alamazlar. Oysa o koku çok ama çok uzun mesafelerden duyulmaktadır