Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hangi tefsir zararlıdır? (1 Kullanıcı)

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
Hangi tefsir zararlıdır Sual: Dinimizi, asıl kaynağından öğrenmek için hangi meali ve tefsiri tavsiye edersiniz?
CEVAP

Kur'an-ı kerimin manasını yalnız Muhammed aleyhisselam anlamış ve hadis-i şerifleri ile bildirmiştir. Kur'an-ı kerimi tefsir eden Odur. Doğru tefsir kitabı da, Onun hadis-i şerifleridir. Din âlimlerimiz, bu hadis-i şerifleri toplayıp, tefsir yazmışlardır. Ayet-i kerimeler kısa ve tam tercüme edilemediği için, İslâm âlimleri, tercüme değil, uzun tefsir ve tevillerini bildirmişlerdir. Resulullahın bildirdiği manalara Tefsir denir.
Tefsir, ancak Fahr-i âlemin mübarek lisanından, Sahabe-i kirama ve onlardan Tabiine ve Tebei tabiine ve böylece sağlam, kıymetli insanların söylemesi ile, fıkıh ve kelam âlimlerine gelen haberlerdir. Bundan başka olan bilgilere tefsir denmez. Müfessir, tefsir kitabı yazan demek değildir. Müfessir, kelam-ı ilahiden, murad-ı ilahiyi anlıyan derin âlim demektir. Beydavi tefsiri bunların en kıymetlilerindendir. Bu tefsir kitaplarını da anlıyabilmek için, yirmi ana ilmi, iyi öğrenmek gerekir. Ana ilimlerden biri, tefsir ilmidir. Bu yirmi ana ilmin kolları, seksen ilimdir.
1986da İstanbul’da yapılan (Kur'an Tercümeleri Sempozyumu)nda 1500den fazla tercüme incelendiğinde, birbirini tutmıyan hükümler görüldü. Herkes anlayışına göre tefsir ettiği için, karşımıza korkunç, dehşetli ve vahim bir manzara çıkmıştır. Hâlbuki nakle dayanılsaydı böyle olmazdı. Türkiyede ilk defa Kur'an tercüme işini, Cihan Kitabevi sahibi Misak isimli bir Ermeni başlatmıştır. Maksat dinimizi bozmaktır. Bu oyuna gelinmemeli!..
 

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
Kendi Görüşüne Göre Tefsir

Kendi Görüşüne Göre Tefsir

Kendi Görüşüne Göre Tefsir Bir kimse, bir ayet-i kerimeyi tefsir ederken, açıklarken, daha önceki müfessirlerden işitilmiyen şekilde, yalnız kendi görüşüne, kendi aklına göre açıklama yaparsa kâfir olur. İşte bu sebepten dolayı, peygamberler hariç, insanların en üstünü olmasına rağmen, Hz. Ebu Bekr-i Sıddık, (Kur'an-ı kerimi kendi reyimle, kendi görüşümle tefsire kalkarsam, beni hangi yer taşır, hangi gök gölgeler?) buyurmuştur. (Şira)
Bizim gibilerin, tefsirden din öğrenmesi mümkün değildir. Mesela abdestin farzı, Hanefide 4, Şafiîde 6, Maliki ve Hanbelide daha fazladır. Tefsirden abdestin farzını bile öğrenmemiz mümkün değilken, itikadi konuları öğrenmemiz nasıl mümkün olur? İslâm âlimleri yıllarca çalışarak, Kur'an-ı kerimden çıkardıkları hükümleri, kitaplara yazmışlardır. Bir müslüman, hangi mezhebde ise, mezhebine ait kitapları okur, dinini öğrenir. Zaten her müslümanın, bir ilmihal kitabı okumakla, dinine ait lüzumlu bütün bilgileri öğrenmesi mümkündür.
Tıp kitabı okuyarak hastalıklara teşhis koymak, tedavi ve ameliyatlara girişmek milyonda bir ihtimal de olsa belki mümkün olabilir, fakat Kur'andan din öğrenmek mümkün olmaz. Her işi ehlinden öğrenmek gerekir. Fıkıh kitaplarını "Tabu" olarak gösterenler, "Dini Kur'andan, tefsirden öğrenin!" diyenler, eğer cahil değilseler, din anarşisi meydana çıkarmak için çalışan hain ve sapık kimselerdir.
 

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
Tefsirler ve fıkhın önemi

Tefsirler ve fıkhın önemi

Tefsirler ve fıkhın önemi İbni Abidin hazretleri buyuruyor ki:
(Namaz kılacak kadar sure ezberlemek farzdır. Bundan sonra, fıkıh bilgilerinden farz-ı ayn olanları öğrenmek, Kur'an-ı kerimin fazlasını ezberlemekten daha iyidir. Çünkü, Kur'an-ı kerimi ezberlemek [hafız olmak] farz-ı kifayedir. İbadetler ve muamelat için gereken fıkıh bilgilerini öğrenmek ise farz-ı ayndır. Helalden, haramdan ikiyüzbin meseleyi ezberlemek gerekir. Bunların bir kısmı farz-ı ayndır. Bir kısmı da farz-ı kifayedir. Herkese, işine göre, lüzumlu olan farz-ı ayn olur. Fakat hepsini öğrenmek, hafızlıktan daha iyidir.
Mezhep imamlarımız, (Âlimlerden sorup öğrenin) mealindeki ayet-i kerime mucibince, Kur'an-ı kerimin manasını, Tabiinden ve Eshab-ı kiramdan öğrenerek, kitaplarına yazmışlardır. Diğer âlimlerimiz de, bunların kitaplarından, tefsirden, hadisten anladıklarını, bizim gibilere açık, kolay öğretmek için, binlerce Fıkıh ve İlmihal kitabı hazırlamışlardır. (Birgivi)
Ehl-i sünnet itikadını ve farzları, haramları öğrenmek farzdır. Bunlar, ancak fıkıh kitaplarından öğrenilir. Fıkhı, âlimler, ayet-i kerimelerden ve hadis-i şeriflerden çıkarmışlardır. (Hadika s. 324)
 

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
Kur'an-ı Kerimi Kim Anlar?

Kur'an-ı Kerimi Kim Anlar?

İmam-ı Gazalî hazretleri buyuruyor ki:
(Üç kimse, Kur'an-ı kerimin manasını anlıyamaz:
1- Arabiyi ve tefsir ilmini iyi bilmiyen.
2- Büyük günaha devam eden fâsık.
3- Bid'at sahibi [Eh-i sünnet itikadında olmıyan].
Görülüyor ki, Ehl-i sünnet olmıyan, Arabiyi çok iyi bilse de, Kur'an-ı kerimi doğru anlıyamaz. Yanlış anladıklarını yazarak, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından nakletmeyip kendi görüşünü din diye ortaya koyan herkesi felakete sürükler. Hadikadaki (Ümmetim, kötü din adamlarından çok zarar görecek) hadis-i şerifi, böyle mezhepsizlerin zuhur edeceğini haber vermektedir.
Tefsir, akla değil, nakle dayanır. Âlimlerinin, Peygamberimizden ve Eshab-ı kiramdan alarak yaptıkları tefsirlere aykırı tefsir yazan, küfre düşer. Hadis-i şerifte, (Kur'an-ı kerimi kendi görüşüne göre tefsir eden kâfir olur) buyuruldu. (Mek.Rabbani m.234)
Mezhepsizler, bu inceliği anlıyamadıkları için, (Herkes Kur'an okumalı, dinini bundan kendi anlamalı, mezheb kitaplarını okumamalı) diyerek, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarının okunmasını yasak ediyorlar. Hadis-i şerifte, (Kur'an-ı kerimi, kendi görüşü ile açıklıyan, doğru olsa dahi, mutlaka hata etmiştir) buyuruldu. (Nesâî)
Tefsir, murad-i ilahiyi anlamak demektir. Kendiliğinden verdiği mana doğru olsa bile, meşru yoldan çıkarmadığı için, hata olur. Verdiği mana yanlış ise, kâfir olur. (Berika)
 

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
Tefsirler ve diyanet

Tefsirler ve diyanet

Tefsirler ve diyanet Prof. Dr. M.Sait Yazıcıoğlu, Diyanet İşleri Başkanı iken, 8 Ocak 1989 gün ve 01/924/008 sayılı açıklamasında (Sadece Başkanlığımızca yayınlanmış olan Kur'an-ı kerim mealinde değil diğer meallerde de, bazı hatalar bulunmaktadır) demişti. Diyanetin hazırladığı (Kur'an-ı kerim ve Türkçe Anlamı) isimli tercümenin önsüzünde deniyor ki: Kur'an-ı kerim, Türkçeye değil, hiçbir dile hakkıyla çevrilemez. Kur'an-ı kerimde muhtelif manalara gelen lafızlar vardır. Böyle bir lafzı tercüme etmek, çeşitli manalarını bire indirmek olur ki, verilen tek mananın murad-ı ilahi olduğu bilinemez.
Dinde reformcuların, (Allahın muradı şudur) demeleri cehaletlerini gösterir. Eğer murad-ı ilahi tek olarak anlaşılsaydı, birbirinden farklı mezhebler meydana gelmezdi. Farz Allahın emridir. Her çağa göre yazılacak tefsirde abdestin farzları kaç olarak bildirilecektir? Bir hak mezhebe göre açıklansa yenilik olmaz. Farklı açıklansa dini değiştirmek olur. Böyle, içinde şahsi düşünce bulunan tefsirler okunmaz.
Kur'an-ı kerim hiçbir dile, hatta Arapçaya bile tercüme edilemez. Herhangi bir şiirin bile, tam tercümesine imkan yoktur. Ancak izah edilebilir. Kur'an-ı kerimin manası tercümeden anlaşılmaz. Bir ayetin manasını anlamak demek, Allahü teâlânın, bu ayette ne demek istediğini anlamak demektir. Bu ayetin herhangi bir tercümesini okuyan, murad-ı ilahiyi öğrenemez. Tercüme edenin, bilgi derecesine göre anlamış olduğunu öğrenir.
Hangi tercüme olursa olsun, hiçbir Kur'an tercümesinden din öğrenilemez. Dinini öğrenmesi için bir kimsenin eline, en uygun tercümeyi vermek, okyanus ortasında bulunan insana bir tahta parçası vermekten daha kötüdür. Çünkü bu tahta parçası ile insan sahile çıkamıyacağı için ölür, imanlı ise Cennet gider. Fakat tercüme ile din öğrenmeye kalkışan, imanını kaybedip Cehenneme düşebilir.
 

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
Çağa göre tefsir olmaz

Çağa göre tefsir olmaz

Çağa göre tefsir olmaz Sual: Bazıları "Kur'anı her çağda, o asrın teknolojisinin, ilminin ışığında yeniden tefsir etmek ve Allahın muradını açıklamak gerekir." diyerek Kur'an-ı kerimi asra uydurmaya çalışıyorlar. Bunlara ne demeli?
CEVAP

Tefsir, moda kitabı değildir. Her çağa, her asra göre değişik tefsir olmaz. Dinimiz eksik mi ki tamamlanacaktır? Yoksa fazlalık mı var ki çıkarılacak? Dinde eksiklik ve fazlalık olmadığı için değişik, yeni bir tefsire ihtiyaç olmaz. Çünkü dine yeni birşey eklemek bid'at olur. Dinimizin emirlerini değiştirmek kadar büyük sapıklık olur mu? Her çağa, her asra göre değişik tefsir yazmak demek, dini her asırda, bozmak demektir.
Kur'an-ı kerimin manasını Muhammed aleyhisselam anlamış ve hadis-i şerifleri ile bildirmiştir. Doğru tefsir kitabı Onun hadis-i şerifleridir. Tefsir âlimleri, tefsirlerini Peygamber efendimizden ve Eshab-ı kiramdan naklederek meydana getirdiler. Bunların tefsirleri asra uygundur. Kur'an-ı kerimin emirleri, her asırdaki insan için aynıdır. Önceki asırlar için başka, sonraki asırlar için başka manası yoktur.
 

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
Dini Değiştirmek

Dini Değiştirmek

Dini Değiştirmek Mecellenin Dürer-ül-hükkam şerhinde (Zamanın değişmesi ile, örf ve adete dayanan hükümler değişebilir. Nassa, dayanan hükümler zamanla değişmez.) deniyor. İmam-ı Rabbanî hazretleri de buyuruyor ki: (Bazıları, yapacakları değişikliklerle, dini düzelteceklerini, olgunlaştıracaklarını zannediyorlar. Ortaya bid'atler çıkarıyorlar. Bid'atlerin zulmetleri ile sünnetin nurunu örtmeye çalışıyorlar. Bunlar, dinin noksanlıklarını tamamladıklarını iddia ediyorlar. Bilmiyorlar ki din noksan değildir. Kâmildir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Bugün sizin için dininizi ikmal eyledim. Üzerinize olan nimetimi tamamladım ve size din olarak İslâmiyeti vermekle razı oldum.) [Maide 3]
Dini noksan sanıp, tamamlamaya [asra göre, çağdaş tefsir yazmaya] çalışmak bu ayet-i kerimeye inanmamak olur.) [C. 1, m.260]
Allahü teâlâ ve Onun Resulü Muhammed aleyhisselam, kıyamete kadar hayat şekillerinde ve fen vasıtalarında yapılacak değişikliklerin, yeniliklerin hepsine şamil olan hükümleri bildirdiler. Müctehidler de bunların hepsini açıkladılar. Sonra gelen müceddid âlimler, bu hükümlerin yeni olaylara nasıl tatbik edileceklerini, tefsir ve fıkıh kitaplarında bildirdiler.
 

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
Kur'an-ı kerime nasıl uyulur?

Kur'an-ı kerime nasıl uyulur?

Sual: Kur’ana uymak nasıl olur, yani insan ne yapınca Kur’ana uymuş olur?
CEVAP

İslâma, Kur'ana uymak, tefsir okumakla değil, ancak hak olan bir mezhebe uymakla olur. Bir kimse, Kur'an-ı kerimden, tefsirden anladığına uyarsa, İslâma uymuş olmaz. Kur'an-ı kerimde her hüküm var ise de, bunları doğru olarak Resulullah efendimiz açıklamıştır. Resulullaha uymak farzdır. Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki:
(De ki, "Eğer Allahı seviyorsanız, bana tabi olun!") [A. İmran 31]
(Ona tabi olun ki, doğru yolu bulasınız.) [Araf 158]
(Resule itaat eden Allaha itaat etmiş olur.) [Nisa 80]
İmam-ı Rabbanî hazretleri buyurdu ki:
(Cenab-ı Hak, Kur'an-ı kerimde, Muhammed aleyhisselama itaat etmenin, kendisine itaat etmek olduğunu bildiriyor. O hâlde, Onun Resulüne itaat edilmedikçe, Ona itaat edilmiş olmaz. Bunun pek kati ve kuvvetli olduğunu bildirmek için, (Elbette muhakkak böyledir) buyurup, doğru düşünmiyenlerin, bu iki itaati birbirinden ayrı görmelerine meydan bırakmadı. Yine buyurdu ki:
(Kâfirler, Allahü teâlânın emirleri ile peygamberlerinin emirlerini birbirinden ayırmak istiyorlar. Bir kısmına inanırız, bir kısmına inanmayız diyorlar. İman ile küfür arasında bir yol açmak istiyorlar. Onların hepsi kâfirdir. Kâfirlerin hepsine Cehennem azabını, çok acı azabları hazırladık.) [Müjdeci Mektublar 152]
 

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
“Eğer tefsîre kalkarsam”

“Eğer tefsîre kalkarsam”

Bir kimse, bir âyet-i kerîmeyi tefsîr ederken, daha önceki müfessirlerden işitilmeyen şekilde, yalnız kendi görüşüne, kendi aklına göre açıklama yaparsa kâfir olur. İşte bu sebepten dolayı, Peygamberler hariç, insanların en üstünü olmasına rağmen, Hz. Ebû Bekir buyurdu ki:
(Kur’ân-ı kerîmi kendi reyimle, kendi görüşümle tefsîre kalkarsam, beni hangi yer taşır, hangi gök gölgeler?) [Şir’a]
1986’da İstanbul’da yapılan (Kur’ân Tercümeleri Sempozyumu)nda 1500’den fazla tercüme incelendiğinde, birbirini tutmıyan hükümler görüldü. Herkes anlayışına göre tefsîr ettiği için, karşımıza korkunç, dehşetli ve vahim bir manzara çıkmıştır. Hâlbuki nakle dayanılsaydı böyle olmazdı. Türkiye’de ilk defa Kur’ân tercüme işini, Cihan Kitâbevi sâhibi Misâk isimli bir Ermeni başlatmıştır. Gençlerin önüne Kur’ân tercümelerini sürerek, “Öz Türkçe Kur’ân okuyunuz, yabancı dil olan Arabca Kur’anı okumayınız!” demesi bu millete ihânetten başka bir şey değildir.
Kur’ân tercümesi denilen kitaplardan, Kur’ân-ı kerîmin ma’nâsı anlaşılmaz. Kur’ân tercümesi okuyan kimse, murâd-ı ilâhiyi öğrenemez. Tercüme edenin bilgi derecesine göre, yaptığı açıklamayı öğrenir. Bir câhilin veya bir sapığın yaptığı tercümeyi okuyan kimse de, Allahü teâlânın bildirmek istediği değil, tercüme edenin anladım sanarak kendi kafasından anlatmak istediğini öğrenir.

Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!..
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt