Hakikat Damlaları-50
Hüzün umumîleştiği ölçüde Allah nezdinde değer kazanır ve gökler ötesinden teveccüh görür.
Gönülden “âh!” edenin her ‘âh'ına icabet edilmiştir. O'na doğru içten yükselen hiçbir ses cevapsız kalmamıştır. Elverir ki, biz sesimizi gönlümüzün sesi haline getirelim.
Göz ibret için, ağız Hakk'a tercüman olmak için, kulak O'ndan gelenleri duymak için ve beden O'nun karşısında kemerbeste-i ubûdiyet içinde durmak içindir. Bunlara dikkat etmeyenler hayatlarını israf etmiş olurlar. Çünkü, yaratılış gayesi istikametinde kullanılmayan her şey boşa harcanmış sayılır.
Mübarek bir gayeden ve onun yolundaki mukaddes hafakandan mahrum bir neslin önce içten içe yanarak karbonlaşması, sonra da bir alev topuna dönüşerek, etrafındaki her şeyi yakıp kül etmesi kaçınılmazdır.
İmanın, insanın sinesine tastamam yerleşmesi ancak amelle mümkün olur. Salih amelle beslenmeyen imanın solması hatta sönmesi her zaman muhtemeldir.
Tefekkür, zatında çok kıymetli bir ibadet olmakla beraber, ona asıl derinliğini kazandıran, tefekkürde bulunulan mevzuun ehemmiyeti ve kıymetidir.
İnsanlığın geleceği hesabına bir kısım güzel şeyler gerçekleştirmeyi planlayanlar topyekün zevkleri ayakları altına alıp ezmesini bilmelidirler. Bizim, günümüzde başka değil bu tip insanlara ihtiyacımız var.
Doğrular yalanlarla temsil edilemez. Onun için ne kadar yüce hakikatleri temsil ettiğimizin ve davranışlarımızın da ne ölçüde müstakim olduğunun farkında olmalıyız.
Kuvvet, hikmetin insanlığın hizmetinde kullanılması istikametinde ne kadar yardımcı oluyorsa o ölçüde kıymet kazanır. Kuvveti birilerinin üzerinde baskı kurmak ve tahakkümde bulunmak için istemek en hafif ifadesiyle bir zorbalıktır.
Gıybet ve dedi-kodu kadar bir toplumu fesada sürükleyen ikinci bir virüs gösterilemez.
Allah (azze ve celle) eşhâsa (şahıslar) değil de evsâfa (vasıflar) bakar.
kaynak:herkül.org
Hüzün umumîleştiği ölçüde Allah nezdinde değer kazanır ve gökler ötesinden teveccüh görür.
Gönülden “âh!” edenin her ‘âh'ına icabet edilmiştir. O'na doğru içten yükselen hiçbir ses cevapsız kalmamıştır. Elverir ki, biz sesimizi gönlümüzün sesi haline getirelim.
Göz ibret için, ağız Hakk'a tercüman olmak için, kulak O'ndan gelenleri duymak için ve beden O'nun karşısında kemerbeste-i ubûdiyet içinde durmak içindir. Bunlara dikkat etmeyenler hayatlarını israf etmiş olurlar. Çünkü, yaratılış gayesi istikametinde kullanılmayan her şey boşa harcanmış sayılır.
Mübarek bir gayeden ve onun yolundaki mukaddes hafakandan mahrum bir neslin önce içten içe yanarak karbonlaşması, sonra da bir alev topuna dönüşerek, etrafındaki her şeyi yakıp kül etmesi kaçınılmazdır.
İmanın, insanın sinesine tastamam yerleşmesi ancak amelle mümkün olur. Salih amelle beslenmeyen imanın solması hatta sönmesi her zaman muhtemeldir.
Tefekkür, zatında çok kıymetli bir ibadet olmakla beraber, ona asıl derinliğini kazandıran, tefekkürde bulunulan mevzuun ehemmiyeti ve kıymetidir.
İnsanlığın geleceği hesabına bir kısım güzel şeyler gerçekleştirmeyi planlayanlar topyekün zevkleri ayakları altına alıp ezmesini bilmelidirler. Bizim, günümüzde başka değil bu tip insanlara ihtiyacımız var.
Doğrular yalanlarla temsil edilemez. Onun için ne kadar yüce hakikatleri temsil ettiğimizin ve davranışlarımızın da ne ölçüde müstakim olduğunun farkında olmalıyız.
Kuvvet, hikmetin insanlığın hizmetinde kullanılması istikametinde ne kadar yardımcı oluyorsa o ölçüde kıymet kazanır. Kuvveti birilerinin üzerinde baskı kurmak ve tahakkümde bulunmak için istemek en hafif ifadesiyle bir zorbalıktır.
Gıybet ve dedi-kodu kadar bir toplumu fesada sürükleyen ikinci bir virüs gösterilemez.
Allah (azze ve celle) eşhâsa (şahıslar) değil de evsâfa (vasıflar) bakar.
kaynak:herkül.org