Hadislerin Kur'ân-ı Kerim'i Beyânı
Prof. Dr.İbrahim BAYRAKTAR
Biz bu makalede beyan tabirinin mahiyetinden kısaca söz edeceğiz. Peygamberimizin (s.a.s.) Kur’ân ayetlerini beyan etmekle görevli olmasından bahsederek O’nun Kur’ân’ı beyan etmesini misallerle açıklayacağız. Hadis ve sünnet kelimelerini de, eşanlamlı olarak kullanacağız.
Sünnet kelimesi, lügatte işlek yol, adet ve ahlak manalarına gelmektedir. Gecesi gündüzü gibi aydınlık olan sünnetin, kapsamı daha sonra genişletilmiş ve Hz. Peygamberin, söz, fiil, takrir (onaylama), bedeni ve ahlaki sıfatı (şemail), siret ve ona nispet edilen şeylere isim olarak verilmiştir.
Beyânın Manası
Beyan kelimesi, geçişsiz (lâzım) bir fiilin mastarı olarak açık seçik olmak, geçişli (müteaddi) bir fiilin mastarı olarak da, açıklamak manasına gelmektedir. Istılahta ise beyan, müşkil, müteşabih nasların, manaları kapalı olan lafızlarını açıklayan kelime veya kelamlara denmiştir.
Manası kapalı kelimeler ve cümleler hemen her dilde; hatta günümüz kanun metinlerinde de vardır. Bunlar başka kelime veya cümlelerle yahut çıkarılan yeni kanun metinleriyle açıklanmaktadır. Kur’ân lafızlarında da kapalı manalı kelimelerinin bulunması Kur’ân’ın fesahat ve belagatına zarar vermez. Zira İslam, kelimelerin bilinen manalarının yanı sıra, aynı kelimeye yeni manalar da yüklemiştir. Bazen bu tür kapalı manalı kelimeler, yine İslam’ın ortaya koyduğu diğer naslarla açıklanmıştır. Aslında önce kapalı anlamla ifade etme, sonra da bu ifadeyi beyan etme işi, kelamın manalarının muhatabın kafasında daha iyi yerleşmesini temin etmek içindir.
Beyan, hem edebiyatın hem usulu fıkhın hem de hadis tarihinin önemli konularından birisidir. Beyan, lügatlerde "bir başkasını açıklayan şey" ifadesiyle tanımlanır. Arap edebiyatında beyan, manayı açıklığa kavuşturmak için gereken melekeyi kazandıran duygu ve düşünceleri değişik yollarla ifade etme usul ve kaidelerini inceleyen bir ilimdir. Usulü fıkıhta beyan, mana kapalılığını giderip onu muhatabın anlayacağı bir şekilde açıklamak veya hükmü Allah tarafından açıklanmış nassın keyfiyetini ifade etmek üzere kullanılan bir terimdir. Fıkıh kitaplarında ise, beyan kelimesi fer’î (fıkhi) bir hükmü, o hükmün delilleriyle birlikte ortaya koymaktır. Hüküm ile delilin bir arada bulunması hükmün açık olmasını sağlar.
Hadis ilminde ise, beyanın hem sözle hem de fiille olabileceği anlatılmaktadır. Zaten "Sen büyük bir ahlak üzeresin" (Kalem, 4) ayeti, Peygamberimizin (s.a.s.) ahlaki davranışlarının sözlü ve fiili olanlarını da ihata etmektedir. Peygamber Efendimizin hayatı, sözleri, fiilleri, takrirleri Kur’ân’ı tefsir etmektedir. Nitekim bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır: ألا إني أوتيت القرآن ومثله معه -Dikkat edin bana Kur’ân ve bir de onunla beraber onun bir misli daha verilmiştir." Hadiste bildirilen Kur’ân ile birlikte verilen şey "sünnet"tir.
İmam Şafii, sünneti anlatırken, "o, Kur’ân’ın pratiği, uygulamasıdır" demiştir. Bu uygulama, hem sözlü sünneti hem de fiili sünneti kapsar.
Prof. Dr.İbrahim BAYRAKTAR
Biz bu makalede beyan tabirinin mahiyetinden kısaca söz edeceğiz. Peygamberimizin (s.a.s.) Kur’ân ayetlerini beyan etmekle görevli olmasından bahsederek O’nun Kur’ân’ı beyan etmesini misallerle açıklayacağız. Hadis ve sünnet kelimelerini de, eşanlamlı olarak kullanacağız.
Sünnet kelimesi, lügatte işlek yol, adet ve ahlak manalarına gelmektedir. Gecesi gündüzü gibi aydınlık olan sünnetin, kapsamı daha sonra genişletilmiş ve Hz. Peygamberin, söz, fiil, takrir (onaylama), bedeni ve ahlaki sıfatı (şemail), siret ve ona nispet edilen şeylere isim olarak verilmiştir.
Beyânın Manası
Beyan kelimesi, geçişsiz (lâzım) bir fiilin mastarı olarak açık seçik olmak, geçişli (müteaddi) bir fiilin mastarı olarak da, açıklamak manasına gelmektedir. Istılahta ise beyan, müşkil, müteşabih nasların, manaları kapalı olan lafızlarını açıklayan kelime veya kelamlara denmiştir.
Manası kapalı kelimeler ve cümleler hemen her dilde; hatta günümüz kanun metinlerinde de vardır. Bunlar başka kelime veya cümlelerle yahut çıkarılan yeni kanun metinleriyle açıklanmaktadır. Kur’ân lafızlarında da kapalı manalı kelimelerinin bulunması Kur’ân’ın fesahat ve belagatına zarar vermez. Zira İslam, kelimelerin bilinen manalarının yanı sıra, aynı kelimeye yeni manalar da yüklemiştir. Bazen bu tür kapalı manalı kelimeler, yine İslam’ın ortaya koyduğu diğer naslarla açıklanmıştır. Aslında önce kapalı anlamla ifade etme, sonra da bu ifadeyi beyan etme işi, kelamın manalarının muhatabın kafasında daha iyi yerleşmesini temin etmek içindir.
Beyan, hem edebiyatın hem usulu fıkhın hem de hadis tarihinin önemli konularından birisidir. Beyan, lügatlerde "bir başkasını açıklayan şey" ifadesiyle tanımlanır. Arap edebiyatında beyan, manayı açıklığa kavuşturmak için gereken melekeyi kazandıran duygu ve düşünceleri değişik yollarla ifade etme usul ve kaidelerini inceleyen bir ilimdir. Usulü fıkıhta beyan, mana kapalılığını giderip onu muhatabın anlayacağı bir şekilde açıklamak veya hükmü Allah tarafından açıklanmış nassın keyfiyetini ifade etmek üzere kullanılan bir terimdir. Fıkıh kitaplarında ise, beyan kelimesi fer’î (fıkhi) bir hükmü, o hükmün delilleriyle birlikte ortaya koymaktır. Hüküm ile delilin bir arada bulunması hükmün açık olmasını sağlar.
Hadis ilminde ise, beyanın hem sözle hem de fiille olabileceği anlatılmaktadır. Zaten "Sen büyük bir ahlak üzeresin" (Kalem, 4) ayeti, Peygamberimizin (s.a.s.) ahlaki davranışlarının sözlü ve fiili olanlarını da ihata etmektedir. Peygamber Efendimizin hayatı, sözleri, fiilleri, takrirleri Kur’ân’ı tefsir etmektedir. Nitekim bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır: ألا إني أوتيت القرآن ومثله معه -Dikkat edin bana Kur’ân ve bir de onunla beraber onun bir misli daha verilmiştir." Hadiste bildirilen Kur’ân ile birlikte verilen şey "sünnet"tir.
İmam Şafii, sünneti anlatırken, "o, Kur’ân’ın pratiği, uygulamasıdır" demiştir. Bu uygulama, hem sözlü sünneti hem de fiili sünneti kapsar.