Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hadislerde Kıyamet Alametleri (1 Kullanıcı)

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
HADİSLERDE KIYAMET ALAMETLERİ​

Ahlaki Çöküş İçinde bulunduğumuz zamanda dünya toplumlarının sosyal yapılarını tehdit eden çok büyük bir tehlike söz konusudur. Bu tehlike insan bedenini ölüme götüren virüslere benzer şekilde sinsi bir faaliyet göstererek toplumu yıkıma sürüklemektedir. İşte bu tehlike bir insan topluluğunu ayakta tutan ahlaki değerlerin yozlaşmasıdır. Eşcinselliğin, fuhuş ticaretinin, evlilik dışı cinselliğin, cinsel suçların, pornografinin, tecavüz vakalarının ve cinsel hastalıkların artışı ahlaki çöküşün bazı önemli göstergeleridir.
Bahsi geçen konular sürekli olarak dünya kamuoyunun gündemindedir. Pek çok insan çevresinde olup bitenlerin, tehlikenin farkında değildir veya bu olayları sosyal hayatın bir parçası olarak değerlendirme gafletine düşmektedir. Ancak istatistikler tehlikenin boyutlarının görülmemiş bir artışla her geçen gün büyüdüğünü göstermektedir.
63.jpg

Akit, 2 Mart 2001, Akit, 1 Aralık 2000, Hürriyet, 26 Haziran 2001
Dini ve ahlaki değerlerden yoksun toplumlar için AIDS hızla yayılan ve başa çıkılamayan bir bela olmuştur.




Cinsel hastalık oranları insanlığın önündeki sorunların büyüklüğünü gözler önüne seren önemli bir kriterdir. Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) kayıtlarına göre, cinsel yoldan bulaşan hastalıklar en çok rastlanan hastalık gruplarından birini oluşturmaktadır; raporlar her yıl tahmini olarak 333 milyon yeni vakanın meydana geldiğini göstermektedir.20Bunlara ek olarak, AIDS büyük bir sorun olma konumunu korumaktadır. WHO istatistikleri bugüne kadar 18.8 milyon insanın bu hastalıktan hayatını kaybettiği gerçeğini ortaya koymaktadır.21Dünya Sağlık Örgütü'nün AIDS ile ilgili 2000 yılı raporundaki şu ifadeler konuyu çok iyi özetlemektedir: "AIDS sosyal, ekonomik ve demografik yapılar üzerindeki yıkıcı etkisiyle benzersizdir."22
64a.jpg


Son yıllarda eşcinselliğin kaydettiği hızlı artış ürkütücü gelişmelerden biridir. Bu gelişmeler 14 asır önce Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde yer almıştır.
Ürkütücü gelişmeler arasında eşcinselliğin yayılışı da oldukça dikkat çekicidir. Eşcinsellerin bazı ülkelerde resmi olarak evlenebilmeleri, evliliğin getirmiş olduğu sosyal haklardan istifade edebilmeleri, dernek ve partiler kurmaları, dünya çapında yapılanmaları, kutsal inançlara karşı gelmeleri, dini değerlere savaş açmaları, Peygamberimiz (sav)'in döneminden bu yana geçen on dört yüzyıllık süre zarfında sadece çağımıza mahsus olaylardır.
Günümüzdeki eşcinsellerin bu cüret ve pervasızlıkları eşcinselliği ile tanınmış Lut halkının başına gelenleri düşündürmektedir. Kuran'da anlatıldığı gibi, Allah Hz. Lut'un doğru yola davetine azgınlıkla karşılık veren Lut şehri ve halkını büyük bir felaketle helak etmiştir. Bu sapık toplumdan geri kalanlar halen bir ibret belgesi olarak Lut Gölü'nün suları altında durmaktadır.
Ahir Zaman toplumlarındaki ahlaki dejenerasyonu tasvir eden hadislerin bugünün dünyasında tam anlamıyla ortaya çıktığı açık bir gerçektir.
Fuhşun utanma ve gizlemeye gerek duyulmaksızın, açıkça yapılmasının bir kıyamet alameti olduğu hadiste şöyle belirtilmiştir:

Fuhuş açık olmadan… kıyamet kopmaz.
Ramuz-El Ehadis, 91/7

Toplumda evlilik dışı cinsel ilişkilerin yaygınlaşmasının bir işaret olduğu da Peygamberimiz (sav) tarafından şu şekilde dile getirilmiştir:
Zinanın çoğalması kıyamet alametlerindendir.
Buhari, Tecrid'i 1/16

64b.jpg


Ahlaki değerlerin, utanma duygusunun zayıflaması şöyle tasvir edilmiştir:
Kıyamet yaklaşınca… kadınla yolun ortasında cinsel münasebette bulunacak kadar haya ortadan kalkar.
Son Zamanlarla İlgili Hadisler, s. 97
66.jpg

Hürriyet, 27 Temmuz 2001, Milliyet, 14 Eylül 2000, Yeni Binyıl, 22 Ocak 2000, Milliyet, 13 Mayıs 2001, Milliyet, 16 Ekim 2000, Sabah, 22 Ocak 2001, Sabah, 30 Ocak 2000
Toplumlardaki ahlaki çöküntünün birer delili olan benzer haberler her gün gazete sayfalarında yer almakta ve pek çok insan tarafından normal karşılanmaktadır.


Çok ilginçtir son dönemde TV kanallarında gizli kamerayla çekilmiş fuhuş görüntüleri yayınlanmaktadır. Yollarda insanlarla pazarlık yapan hayat kadınları herkesin gözü önünde açıkça yol ortalarında fuhuş yapmaktadırlar. Burada, hadiste kıyamet alameti olarak belirtilen bir olay daha tam dikkat çekildiği şekilde ortaya çıkmış ve milyonlarca insana bu olay gösterilmiştir. Hadisler göstermektedir ki eşcinselliğin normal bir yaşam biçimi olarak kabul edilmesi kıyamet öncesindeki dönemin önemli bir belirtisidir:
Erkekler kadınlara benzeyecek, kadınlar erkeklere benzeyecek.
Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 451 Erkekler erkeklerle, kadınlar kadınlarla yetindiklerinde… kıyamet yaklaşmış olacaktır.
Ramuz-El Ehadis, 448/8; Ölüm Kıyamet ve Diriliş, s. 480
 

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
Hak Dinin ve Kuran Ahlakının Terk Edilmesi
Kıyamet alametleri ile ilgili hadisler bizlere söz konusu işaretlerin baş göstereceği dönemin ayrıntılı bir tasvirini sunmaktadır. Peygamberimiz (sav)'in sözlerinden anlaşılmaktadır ki, Ahir Zaman'ın birinci safhası dinin görünüşte uygulandığı, fakat gerçekte Allah'ın dininin ve Kuran ahlakının neredeyse tamamen terk edildiği bir dönemdir. Apaçık olan Kuran ayetlerinin görmezlikten gelindiği, Allah adına hükümler öne sürüldüğü, dinde ayrılığa düşüldüğü, ibadetlerin gösteriş amaçlı yapıldığı, dinin çıkar ve menfaat sağlamak için araç olarak kullanıldığı bir zamandır. İmanın bilgi ve araştırmaya değil de taklitçiliğe dayalı olması da bu dönemin bir özelliğidir. Bu devirde sözde Müslümanlar çoğunlukta, hakiki alimler ve samimi Müslümanlar ise azınlıktadır.
Peygamberimiz (sav) tarafından günümüzden on dört yüzyıl önce bildirilen ve tamamı içinde bulunduğumuz çağda eksiksiz yaşanan alametler şunlardır:
Kuran'da bildirildiğine göre, Peygamberimiz (sav) ahiret günü kendi kavminin "Kuran'ı terk edilmiş (bir kitap) olarak bıraktığını" (Furkan Suresi, 30) ifade edecektir. Hadislerde de Ahir Zaman'da Kuran'ın yol gösterici vasfının göz ardı edileceği, Kuran'dan uzaklaşılacağı şöyle bildirilmiştir:
İnsanlara bir zaman gelir ki Kuran-ı Kerim bir vadide, insanlar başka bir vadide olurlar.
Son Zamanlarla İlgili Hadisler, s. 23
İnsanlara bir zaman gelecektir ki Kuran-ı Kerim'in yalnız resmi, İslam'ın yalnız ismi kalacaktır. Onlar İslam'dan en uzak insanlar oldukları halde İslami isimlerle isimlenecekler, mescitleri görünüşte mamur olduğu halde hidayet yönünden harap olacaktır.
Son Zamanlarla İlgili Hadisler, s. 24
Cuma Suresi'nin 5. ayetinde, "Kendilerine Tevrat yükletilip de sonra onu (içindeki derin anlamları, hikmet ve hükümleriyle gereği gibi) yüklenmemiş olanların durumu, koskoca kitap yükü taşıyan eşeğin durumu gibidir." benzetmesi yapılmıştır. Kuşkusuz bu ayette Müslümanlar uyarılmakta, aynı vahim hataya düşmemek için dikkatli olmaları gerektiği hatırlatılmaktadır. Zira Kuran öğüt alınması ve üzerinde düşünülmesi için indirilmiş bir Kitap'tır.
Peygamberimiz (sav) Kuran'ın okunmasına rağmen içerdiği bilgi ve hikmet üzerine düşünülmemesinin Ahir Zaman'ın bir özelliği olduğunu şöyle ifade etmiştir:
Peygamber şöyle dedi: "İlim insanlardan alınacak."
Ziyad şöyle dedi: "Ey Allah'ın Resulü, biz Kuran'ı okuduk ve okuyoruz, hanımlarımıza ve çocuklarımıza da okutuyoruz. Bu ilim bizden nasıl alınacak?"
Peygamber şöyle buyurdu: "Yahudilerin Tevrat'ı ve Hıristiyanların İncil'i hakkında bilgin yok mudur? Onlar o kadar Tevrat ve İncil okudular, hani onlarda bundan birşey kaldı mı?"
Ölüm Kıyamet ve Diriliş, s. 483

Bundan sonra birtakım, Kuran okuyan fakat okudukları dillerinde kalan, kalplerine inmeyen insanların türeyeceği bir zaman gelecektir.
Son Zamanlarla İlgili Hadisler, s. 61

Bazı Müslümanların, Yahudi ve Hıristiyanların sapkın yönlerini kendilerine rehber edinmeleri, onları körü körüne taklit etmeleri de Ahir Zaman'ın bir özelliğidir: (Ahir Zaman'da) Sizden önceki milletleri karış karış, arşın arşın izleyeceksiniz, hatta onlar (Yahudi ve Hıristiyanlar) kertenkele deliğine girseler, siz de peşlerinden gireceksiniz.
Ölüm Kıyamet ve Diriliş, s. 470
Enam Suresi'nin 26. ayetinde insanları "Kuran'dan alıkoyanlara" dikkat çekilmektedir. Hadislerden de sapkın fikir akımlarının, hak ve hakikatten uzak sistemlerin kıyamet öncesinde, insanları Allah'ın yolundan saptıracak büyük fitneler meydana getireceği anlaşılmaktadır.
Kıyamet önü sıra karanlık geceler gibi fitneler vardır.
Ramuz-El Ehadis, 121/5
Kıyamete yakın karanlık gecelerin parçaları gibi karışıklıklar olacaktır. Bu karışıklıklar içinde kişi mümin olarak sabahlayıp kafir olarak akşamlayacak, mümin olarak akşamlayıp kafir olarak sabahlayacaktır.
Kur'an ve Sünnette Kiyamet ve Ahiret, s. 155
Haram ve helal fiilleri Allah Kuran'da eksiksiz olarak bildirmişken, dinde aslında olmayan kuralların ve hükümlerin ortaya çıkması bir kıyamet alametidir: Haram olan şeylerin helal sayılması… kıyamet alametlerindendir.
Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 454
Ahir Zaman'da alim olarak kabul edilen bazı insanların gerçekte ikiyüzlü ve sahtekar olduklarını, Peygamberimiz Hz. Muhammed şöyle haber vermiştir:
Ahir Zaman'da kurt okuyucular olacak. Kim o zamana yetişirse, şerlerinden Allah'a sığınsın. Onlar çok kokmuş insanlardır. Riyakarlık (ikiyüzlülük) hakim olacak, riya (ikiyüzlülük) ve gösterişten utanılmayacak.
Ölüm Kıyamet ve Diriliş, s. 470
Alimler ilmi sırf para kazanmak için öğrendiğinde… dini dünyalık karşılığında sattıklarında… hükmü sattıklarında… kıyamet yaklaşmış olacaktır.
Ölüm Kıyamet ve Diriliş, s. 480
Ahir Zaman'da öyle adamlar çıkacak ki, dinlerini dünya menfaatleri karşılığında satacaklardır. Bunlar yumuşak görünmek için koyun postuna bürünecekler, dilleri şekerden tatlı, fakat kalpleri kurt kalbi gibi katı olacaktır.
Tirmizi, Zühd, 60

İslam'ın kurallarına gereken saygı ve özeni göstermeyen, dini, kendi menfaatleri doğrultusunda araç olarak kullanmaktan çekinmeyen insanların durumu da şu şekilde anlatılmıştır:
Ümmetimin son zamanlarında mescitlerini süsleyip kalplerini harap bırakan, elbisesini sakınıp koruduğu kadar dinini sakınıp korumayan, dünya işlerinin yolunda gitmesi uğrunda dinini vasıta yapmağa aldırış etmeyen birtakım insanlar türeyecektir.
Son Zamanlarla İlgili Hadisler, s. 25
İyiliğin tavsiye edilmesi ve kötülüğün önlenmesinin Allah'ın önemli bir emri olduğu bilindiği halde yapılmaması da kıyametin yaklaştığının bir göstergesidir:
İyilik terk edilip emredilmediğinde, kötülük işlenip alıkonulmadığında… kıyamet yaklaşmış olacaktır.
Ölüm Kıyamet ve Diriliş, s. 480 Kıyamet yaklaşır, hayırlı işler azalır.
Kıyamet Alametleri, s.264

Samimi Müslümanların günahkarların baskısı altında zayıf duruma düşmelerinin bir kıyamet alameti olduğu hadiste şöyle bildirilmiştir:
(Kıyametin bir alameti) Mescitler içerisinde günahkarların seslerinin yükselmesi ve günahkarların dinin emrettiklerini yerine getiren samimi müminler üzerine galip gelip onlara tahakküm etmeleridir.
Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 450
Peygamberimiz (sav)'in verdiği bir haber de Ahir Zaman'da gerçek müminlerin neredeyse yok denecek kadar az sayıda olmasıdır:
İnsanlara bir zaman gelir ki camilerinde toplanıp namaz kılarlar. Fakat aralarında mümin bulunmaz.
Son Zamanlarla İlgili Hadisler, s. 17
Samimi müminlerin inançlarını saklamaları ve ibadetlerini gizli sürdürmelerinin hadisteki tasviri şöyledir:

filistin.jpg

Dünyanın dört bir yanında sırf iman ettikleri için öldürülen insanların olacağı 1400 yıl önce hadislerde zikredilmiştir.

Bu gün sizin aranızda münafıkların gizli yaşadıkları gibi bir zaman gelir ki mümin olanlar da diğerlerinin arasında gizli olarak dini hayatlarını sürdürmeye çalışırlar
Son Zamanlarla İlgili Hadisler, s. 9

Cami ve mescitlerin sadece yol olarak kullanılan mekanlara dönüşmesinin bir işaret olduğu aşağıdaki hadiste haber verilmektedir:
Mescitler namaz kılınmayıp gelip geçilen bir yol haline geldiği… bir zaman gelmedikçe kıyamet kopmaz
Son Zamanlarla İlgili Hadisler, s. 87
Ahir Zaman'da Kuran'ı Allah'ın rızasını kazanmak için değil de kazanç elde etmek için okuyan insanların da ortaya çıkacağı hadiste şöyle dile getirilmiştir:
Kim Kuran okursa (mükafatını) Allah'tan istesin. Zira son zamanlarda Kuran okuyup (mükafatını) insanlardan isteyen birtakım insanlar türeyecektir.
Son Zamanlarla İlgili Hadisler, s. 9
Kuran'ın sadece haz almak için adeta bir şarkı gibi okunması da bir işarettir:
Kuran-ı Kerim'in şarkı söylercesine okunup haz duyulduğu, hatta kişi alim olmadığı halde bu okuyuşundan dolayı itibar gördüğü zaman…
Son Zamanlarla İlgili Hadisler, s. 31

Müslüman olarak tanınan bazı şahısların çarpık bir kader anlayışına sahip olmaları, bazılarının da yıldızların geleceğe dair haber verdiğine inanmaları Ahir Zaman'ın göstergelerindendir:
Ahir zamanda ümmetim hakkında en çok endişe duyduğum: yıldızlara (inanmak), kaderi yalanlamak…
Ramuz-El Ehadis, 1/1540


74a.jpg
74b.jpg


Yıldızlarla geleceğe dair haberler almaya çalışmak da kıyamet alameti olarak hadislerde haber verilmiştir.​





Faizin, Allah'ın haram kıldığı bir fiil olmasına rağmen alenen uygulanmasının bir alamet olduğu hadiste şöyle belirtilmiştir:
Kıyamet alametlerindendir:.. faizin aşikar olması.
Ramuz-El Ehadis, 448/8 İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelir ki, faiz yemeyen adam kalmaz. Onu yemese bile kendisine tozu isabet eder.
Ramuz-El Ehadis, 360/8, 503/7


Hac ibadetinin yapılış amacının gezmek, ticaret yapmak, gösteriş yapmak veya dilenmek olması Ahir Zaman'ın bir diğer belirtisidir:
İnsanlar üzerine bir zaman gelir ki zenginler tenezzüh (seyahat) için, orta halliler ticaret için, onların kurraları (alimleri) riya ve gösteriş için, fakirleri ise dilenmek için hac ederler.
Ramuz-El Ehadis, 503/8

Sosyal Bozulma
Günümüz insanlarının karşı karşıya olduğu önemli bir sorun toplumun temelini oluşturan sosyal yapılardaki bozulmadır. Toplumsal çöküş değişik şekillerde kendini göstermektedir. Dağılmış aileler, boşanmalardaki artış ve gayrimeşru çocuklar aile kurumundaki tahribatın doğal sonucudur. Stres, huzursuzluk, mutsuzluk, endişe ve kaos pek çok insanın hayatını adeta bir kabusa dönüştürmektedir. Manevi boşluk içindeki insanlar bunalımlarına çare ararken alkol ve uyuşturucu bataklığına düşmekte veya karanlık yollara girmektedir. Çözüm yolu kalmadığını düşünen bazıları da intiharı bir kurtuluş zannetmektedirler.
76.jpg

"Ahir Zaman" olarak adlandırılan dönem, toplumsal yozlaşmanın en ileri boyutlara ulaştığı dönemdir. Toplumun temelini oluşturan sosyal yapılarda büyük bir bozulma gözlemlenmektedir. Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde bugün yaşanan toplumsal çöküşle ilgili çok açık işaretler yer almaktadır.
Toplumsal yozlaşmanın en çarpıcı göstergelerinden birisi de yasalara aykırı davranışlardaki büyük artıştır. Suç oranlarındaki artış konunun uzmanlarını dahi hayrete düşüren boyutlara ulaşmıştır. Birleşmiş Milletler Uluslararası Suç Önleme Merkezi'nin hazırladığı "Evrensel Suç ve Adalet Raporu" tüm dünya ülkelerini kapsayan şu genellemeleri içermektedir:
Ortalama olarak, suç oranları 1980'lerde olduğu gibi, 1990'larda da yükselmeye devam etmektedir.
Dünyanın neresi olursa olsun, beş yıllık bir periyotta, büyük şehirlerin sakinlerinin üçte ikisi en az bir kere suç sayılan fiillerin hedefi olmaktadır.
Evrensel olarak ciddi suçlara hedef olma olasılığı (soygun, cinsel suçlar, saldırı) beşte birdir.
Bölge ayrımı olmaksızın, gençler kategorisindeki mülkiyete yönelik suçlar ve şiddet suçlarının her ikisi de ekonomik problemler ile ilgilidir.
Son yıllarda yasadışı uyuşturucu madde türleri sayıca artmış ve nitelik olarak da çeşitlenmiştir.23
Aslında söz konusu olaylarda şaşılacak bir durum yoktur. Böyle bir sosyolojik gelişmenin nedenleri Kuran'daki geçmiş toplumların kıssalarında açıkça anlatılmaktadır. Sosyal dejenerasyon ve buna bağlı olarak ortaya çıkan her türlü sorun insanların Allah'ı ve yaratılış amaçlarını unutmalarının, hak dinden ve manevi değerlerden uzaklaşmalarının kaçınılmaz bir sonucudur.
Toplumsal bozulmanın unsurları aynı zamanda Peygamberimiz (sav)'in on dört yüzyıl önce haber verdiği, günümüzde de eksiksiz olarak ortaya çıkan gelişmelerdir. Hz. Muhammed (sav)'in "insanların ihtilaf ve içtimai (sosyal) sarsıntılar içinde bulundukları zaman" (Ramuz-El Ehadis, 7/7) olarak tanımladığı Ahir Zaman'ın ilk devresi ile ilgili hadisler şöyledir:
Hadislerden anlaşılmaktadır ki, toplumda kötü insanların çoğalması, güvenilir kabul edilen bazı insanların gerçekte yalancı, yalancı olarak tanınan bazılarının da gerçekte güvenilir kişiler olması Ahir Zaman'ın bir özelliğidir:

İnsanlar üzerine aldatıcı seneler gelecek. O senelerde… haine itimat edilecek, doğru kişi hain sayılacak.
Ölüm Kıyamet ve Diriliş, s. 476 Kötülerin çoğaldıkça çoğalması, yalancıların doğru kabul edilip doğruların yalancı sayılması, hainlerin güvenilir, güvenilir kimselerin hain sayılması… kıyamet alametlerindendir.
Son Zamanlarla İlgili Hadisler, s. 92

Dünyada alçak oğlu alçak kimseler insanların en mutlusu oluncaya kadar kıyamet kopmayacaktır.
Tirmizi, Fiten, 37
 

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
78.jpg

Asabi, 10 Ocak 2000, Akşam, 22 Ocak 2001, Akit, 4 Nisan 2001, Akit, 17 Mart 2001, Milli Gazete, 13 Haziran 2000, Yeni Yüzyıl, 27 Haziran 1997, Akit, 19 Ekim 2000, Radikal, 21 Şubat 2001, Yeni Mesaj, 30 Nisan 2000
Gazetelerde yer alan ve toplumdaki ahlaksızlıkların dolayısıyla kötü insanların sayısının arttığını kanıtlayan bu gibi haberler Ahir Zaman'ın da habercisidirler.
Dinimizin kurallarına ve kanunlara uygun elde edilmiş kazanç ile güvenilir insanların az bulunacağı hadiste şöyle belirtilmiştir:
Ahir Zaman'da ümmetim içerisinde en az bulunacak şey helal para ve kendisine güvenilir arkadaştır.
Suyuti, Camiü's-Sagir, 2/71


Gerçek şahitliğin gizlenmesi, yalancı şahitliğin ve iftiranın ise yaygınlaşması bir alamettir:
Kıyametten hemen önce… yalancı şahitlik yaygınlaşır, hakka şahitlik ise gizlenir.
Ramuz-El Ehadis, 1/121 İftiranın yaygınlaşması kıyamet alametlerindendir.
Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 450


Toplumdaki tek üstünlük kriterinin zenginlik olması, saygının kişinin zenginliğine endeksli olmasının bir kıyamet alameti olduğu şöyle bildirilmiştir:
Zengine itibar edilip kendinden daha üstün kişiler ona ayağa kalktıklarında ve ona selam verdiklerinde… kıyamet yaklaşmış demektir.
Ölüm Kıyamet ve Diriliş, s. 480-481
İnsanlar arasındaki sosyal ilişkilerin bozulmasının da bir işaret olduğu hadislerdeki tasvirlerden anlaşılmaktadır:
Selam halka değil de özel insanlara verilinceye… kadar kıyamet kopmaz.
Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 470 Kişinin yalnız tanıdıklarına selam vermesi… kıyamet alametlerindendir.
Ramuz-El Ehadis, 121/4

Sorumluluğun işin ehli olmayanlara verilmesinin sonuçları da aşağıdaki hadiste şöyle vurgulanmaktadır:
İş ehil olmayana verilince, artık kıyameti bekle!
Zebidi, Tecridi Sarih, 12/201
81.jpg

Türkiye, 24 Mayıs 2001, Posta, 16 Şubat 2001
Ahir Zaman'ın en önemli özelliklerinden biri de insanlar arasında sevgi ve saygının kalmamasıdır. Sokakta yere yığılmış hasta bir kişiye kimsenin yardım etmemesi günümüzde sık rastlanılabilen bir durumdur.

Aile, akraba ve komşuluk ilişkilerinin bozulması, fertler arasındaki sosyal ve manevi değerlerin kaybolması bu dönemin başka bir özelliğidir.

Kişinin annesine isyan etmesi, babasına sıkıntı vermesi…
Tirmizi, Fiten, 38 Kıyametten hemen önce… akraba ile ilişkiler kesilir.
" Ramuz-El Ehadis, 448/7


Komşular arasında geçimsizliğin yaygın hale gelmesi kıyamet alametlerindendir.
Son Zamanlarla İlgili Hadisler, s. 86


Gençlerin sinirli olmaları, çocuklar ile yetişkin insanlar arasındaki sevgi ve saygı ilişkilerinin bozulması hadislerde şöyle anlatılmıştır:
Büyükler küçüklere merhamet etmediklerinde, küçükler de büyüklerine saygı göstermediklerinde… çocuk öfkeli olduğunda… kıyamet yaklaşmış olacaktır.
Ölüm Kıyamet ve Diriliş, s. 480
Hadisler göstermektedir ki, aile kurumundaki bozulmaya bağlı olarak boşanmaların ve evlilik dışı çocukların çoğalması Ahir Zaman toplumlarının bir niteliğidir.




Aile yapısındaki bozulma, insanlar arasındaki iletişimsizlik, ilişkilerin sevgi ve saygıya değil de çıkara ayarlı olması, yalnız insanların artması gibi sorunlar Ahir Zaman toplumlarının ortak özelliklerindendir. Hadislerde haber verilen bu bozulmalar kıyametin yaklaştığının anlaşılması ve Allah'a yönelip dönülmesi için birer ibret vesilesidir.

Boşanmaların çoğalması… kıyamet alametlerindendir.
Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 455 Kıyamet yaklaşınca… gayri meşru çocuklar çoğalır.
Ramuz-El Ehadis, 33/7

Materyalist felsefe ve dünya görüşlerinin etkisiyle insanların ahireti unutmaları, dünyaya büyük bir hırsla bağlanmaları kıyamet öncesindeki dönemin bir vasfıdır:
İnsanlarda cimrilik ve hırs artacak.
Müslim, İmare, 176; İbni Mace, Fiten, 24 Kıyamet yaklaştı. Halbuki insanlar dünyaya karşı ancak hırslarını arttırıyorlar, Allah'tan da uzaklaşıyorlar.
Suyuti, Camiü's-Sagir, 2/57

Birbirlerine kaba sövgü ve küfürlerle hitap eden insanların durumu hadiste şöyle ifade edilmiştir:
Son zamanlarda türeyen, birbirleriyle karşılaştıkları zaman selamları lanetleşmeden ibaret olan sarhoş ve asi bir nesil (ortaya çıkmadıkça)…
Son Zamanlarla İlgili Hadisler, s. 54
Bu dönemin başka bir özelliği de dedikodu ve alayın büyük rağbet görmesidir:
Dedikoducuların, gıybetçilerin ve alaycıların artması kıyamet alametlerindendir.
Son Zamanlarla İlgili Hadisler, s. 93
Dalkavukların toplum içinde itibar görmeleri de şöyle haber verilmiştir:





Kıyamet yaklaşınca… o devrin en itibarlıları yaltaklık ve dalkavukluk yapanlardır.
Son Zamanlarla İlgili Hadisler, s. 97 Sığırların dilleriyle yalayarak yediği gibi, dilleriyle geçimlerini temin eden birtakım insanlar ortaya çıkmadıkça kıyamet kopmaz.
Son Zamanlarla İlgili Hadisler, s. 101

85a.jpg

Güneş, 22 Ocak 2000, Milli Gazete, 30 Temmuz 2001

Ahir Zaman'da sık karşılaşılan bir durum da ticaret hayatında sahtekarlığın ve rüşvetin olağan hale gelmesidir:
Kıyamet yaklaşınca… ölçü ve tartılarda hile yapılır.
Ramuz-El Ehadis, 33/7 Rüşvetlerin alınması… kıyamet alametlerindendir.
Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 454
Peygamberimiz (sav) Ahir Zaman'da cinayetlerin artışını şöyle bildirmiştir:
Cinayetler artmadıkça… kıyamet kopmaz.
Ölüm Kıyamet ve Diriliş, s. 468
85b.jpg

Yeni Mesaj, 17 Haziran 2001, Hürriyet, 27 Mart 2001, Asabi, 16 Mayıs 2001, Takvim, 13 Ocak 2001, Hürriyet, 21 Haziran 2001
Cinayetlerdeki dikkat çekici artış da hadislerde haber verilen alametlerdendir.
 

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
Bilim ve Teknoloji Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) bilindiği gibi, günümüzden on dört yüzyıl önce yaşamıştır. Tarihi kaynaklar Arap toplumunun, Kuran'ın tebliğ edildiği dönemde, evren ve doğa üzerine herhangi bir inceleme yapabilecek teknolojiye sahip olmadığını göstermektedir. Bu tespit şu anlama gelmektedir ki, Peygamberimiz (sav)'in yaşadığı dönem ile günümüzün bilim ve teknoloji düzeyi arasında kıyas kabul etmez bir farklılık vardır. Aslında bu ayrılık 20. yüzyılın başı ile 21. yüzyılın başı arasında bile oldukça büyüktür. Bundan birkaç on sene önce isimleri bile telaffuz edilmeyen bazı teknolojik yeniliklerin bugünün vazgeçilmez unsurları olması buna canlı bir delildir.
Bu devasa farklılıklara rağmen Peygamberimiz (sav) 7. yüzyılda, geleceğe yönelik bazı haberler vermiştir. İlerleyen sayfalarda da Ahir Zaman'daki bilim ve teknoloji ortamını tasvir eden söz konusu hadisler incelenecek, Peygamberimiz (sav)'in on dört yüzyıl önce verdiği haberlerin günümüzde aynı şekilde gerçekleştiği gözler önüne serilecektir.

TIP TEKNOLOJİSİ:
Uzun yaşamak çağlar boyunca insanların belli başlı hedefleri arasında yer almıştır. Bu uğurda büyük bir çaba harcanmıştır. Konuyla ilgili olarak, Hz. Muhammed (sav) de Ahir Zaman'daki gelişmeleri haber verdiği bir hadisinde şunları söylemiştir:
Onun zamanında… ömürler uzayacaktır.
El Kavlul Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyyil Muntazar, s. 43
87.jpg

Sabah, 10 Şubat 2001, Radikal, 3 Mayıs 2000, Radikal, 1 Eylül 2000, Gözcü, 19 Mayıs 2001, Hürriyet, 4 Kasım 1999
Bu küpürlerde yer alan bilimsel gelişmeleri Peygamber Efendimiz 1400 yıl öncesinde Ahir Zaman alameti olarak haber vermiştir.

Peygamberimiz (sav)'in verdiği bu haberin üzerinden on dört asır geçmiştir. Kayıtlar geçen bu zaman aralığında, ortalama yaşam süresinin içinde bulunduğumuz çağda diğer tüm dönemlerden daha fazla olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Hatta 20. yüzyılın başları ile sonları arasında dahi büyük bir fark vardır. Örneğin 1995 yılında doğmuş olan bir çocuğun 1900'lerde doğmuş birisine göre ortalama 35 yıl daha uzun yaşayacağı tahmin edilmektedir.24 Bu konudaki çarpıcı bir başka örnek de geçmişte 100 seneden fazla yaşayan insanların oldukça nadir, günümüzde ise çok sayıda olmasıdır.
Birleşmiş Milletler Nüfus Departmanı kaynaklarına göre, son birkaç yılda dünya nüfusu yüksek ölüm oranlarından düşük ölüm oranlarına doğru dikkate değer bir geçiş devresindedir. Demografik devrim olarak nitelenen bu gelişmenin merkezinde de yaşlıların sayıca ve oranca artışı yer almaktadır. Böylesine hızlı ve geniş ölçekli bir gelişmenin uygarlık tarihinin hiçbir döneminde görülmediği de aynı kaynakta vurgulanmaktadır.25 </SPAN>

Şüphesiz yaşam süresindeki bu artış sebepsiz değildir. Tıp teknolojisinin ilerlemesine bağlı olarak sağlık hizmetlerindeki gelişme insanların böyle bir nimete kavuşmasına olanak sağlamıştır. Bunlara ek olarak, genetik bilimindeki gelişmeler ve halen büyük bir hızla ilerlemekte olan İnsan Genomu Projesi sağlık alanında yepyeni bir dönem başlatmak üzeredir. Bu ilerlemeler geçmiş zamanlarda yaşayan insanların hayal bile edemeyeceği bir boyuttadır. Tüm bu gelişmelere dayanarak şunu söylemek mümkündür: Yaşadığımız çağın insanları yukarıdaki hadisin haber verdiği uzun ve sağlıklı hayat standardını yakalamışlardır.
EĞİTİM:
89.jpg

Teknolojik imkanlardan faydalanılarak yürütülen çalışmalar ile okur-yazar oranı günümüzde %80'lere ulaşmıştır.
20. ve 21. yüzyılı geçmiş yüzyıllardan ayıran önemli bir özellik de okuryazarlık oranlarında kaydedilen ilerlemedir. Geçmiş dönemlerde okuryazarlık toplumun belirli bir kesiminin sahip olduğu bir imtiyaz statüsünde kalmıştır. 20. yüzyılın sonlarına doğru ise başta UNESCO olmak üzere, hükümetler ve sivil toplum örgütleri dünya genelinde kampanyalar düzenlemişlerdir. Bu eğitim seferberliği, teknolojik yeniliklerin de insanlığın hizmetinde kullanılmasıyla birlikte günümüzde meyvelerini vermektedir. UNESCO'nun 1997 yılında yayınlanan raporuna göre, dünya nüfusunun %77.4'ü okur-yazar konumundadır.26

Kıyametin yaklaşmasına doğru… okuryazar çoğalır.
Son Zamanlarla İlgili Hadisler, s. 93; Ramuz-El Ehadis, 1/121
Bu rakam kuşkusuz, geçen on dört yüzyıl içindeki en yüksek orandır. Aynı zamanda da Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde haber verdiği Ahir Zaman toplumlarının bir niteliğidir:
İNŞAAT TEKNOLOJİSİ:
Peygamberimiz (sav)'in haber verdiği, içinde bulunduğumuz dönemin ileri teknolojik koşullarını tasvir eden bir işaret de yüksek binaların inşa edilmesidir.
Yüksek yüksek binalar inşa edilmedikçe… kıyamet kopmaz.
Ölüm Kıyamet ve Diriliş, s. 468 Şu hadiseler meydana gelmedikçe kıyamet kopmayacaktır… Yüksek binalar yapmada insanlar birbirleriyle yarışacak.
Buhari, Fiten, 25; Ahmed bin Hanbel, Müsned, 2/313




Mimarlık ve mühendislik tarihine baktığımızda görürüz ki, yüksek katlı binalar 19. yüzyılın sonlarında inşa edilmeye başlanmıştır. Teknolojinin ilerlemesi, çeliğin yaygınlaşması ve elektrikli asansörlerin kullanılması gökdelen olarak tabir edilen yapıların inşaatına hız kazandırmıştır. Gökdelenler 20. ve 21. yüzyıl mimarisinin önemli bir parçası olmuş, günümüzde de birer prestij sembolü haline gelmiştir. Hadiste belirtilen, insanların yüksek binalar yapma yarışı da ülkelerin daha yüksek gökdelenler yapabilmek için büyük bir rekabet ve yarış içerisine girmeleriyle tam olarak gerçekleşmiştir.



ULAŞIM TEKNOLOJİSİ:
91a.jpg
Tarih boyunca ulusların zenginlikleri ve güçleri, sahip oldukları ulaşım teknikleri ile doğrudan doğruya bağlantılı olmuştur. Etkili ulaşım sistemlerini kuran toplumlar kalkınma atılımlarını gerçekleştirmişlerdir.
Peygamberimiz (sav) de Ahir Zaman'ın özelliklerini anlatırken, ulaşımın gelişeceğini şöyle ifade etmiştir:
Şu hadiseler meydana gelmedikçe kıyamet kopmayacaktır… Zaman kısalacak ve vasıtalarla mesafeler kısalacak.
Buhari, Fiten, 25; Ahmed bin Hanbel, Müsned, 2/313

Yukarıdaki hadisin son bölümündeki mesaj oldukça açıktır. Ahir Zaman'da yeni araçlarla uzak mesafelerin kısa hale geleceği bildirilmiştir. Yaşadığımız yüzyılın sesten hızlı uçakları, trenleri ve diğer gelişmiş ulaşım araçlarıyla, eski dönemlerde aylar süren yolculuklar şimdi birkaç saat içinde, üstelik çok daha güvenli, rahat ve konforlu bir biçimde yapılabilmektedir. Hadisin işareti de bu şekilde gerçekleşmektedir.


Günümüzün ileri teknoloji ürünü ulaşım araçlarına Allah Kuran'da şu şekilde işaret etmiştir: Onlara binmeniz ve süs için atları, katırları ve merkepleri (yarattı). Ve daha sizlerin bilmediğiniz neleri yaratmaktadır. (Nahl Suresi, 8)
Yukarıda verdiğimiz hadisin birinci bölümündeki "zaman kısalacak" ifadesine de bu değerlendirme ışığında bakmak yerinde olacaktır. Açıktır ki, Peygamberimiz (sav) Ahir Zaman'da işlerin diğer dönemlere oranla daha kısa zaman dilimlerinde tamamlanacağını bu şekilde ifade etmiştir. Gerçekten de bilimin ilerlemesi her işin çok daha kısa sürelerde yapılmasına ve çok daha mükemmel sonuçlar elde edilmesine imkan tanımaktadır. Benzer başka bir hadis de bu görüşümüzü doğrulamaktadır:

Zaman kısalıp sene ay, ay hafta, hafta gün, gün saat, saat de ateş tutuşturacak kadar az bir zaman olmadıkça kıyamet kopmaz.
Son Zamanlarla İlgili Hadisler, s. 95


Örneğin asırlar önce kıtalar arasında haftalar alan haberleşme şu anda internet ve iletişim teknolojileriyle saniyeler içerisinde tamamlanmaktadır. Geçmişin kervanları ile aylar süren seyahatler sonucu ulaşılabilen eşyaları, günümüzde anında temin etmek mümkündür. Çok değil, daha birkaç yüzyıl önce tek bir kitabın yazılması için geçen sürede bugün milyarlarca kitap basılabilmektedir. Temizlik, yemek pişirme, çocuk bakımı gibi gündelik işler, "teknoloji harikası" aletlerin yardımıyla vakit almaktan çıkmıştır.</SPAN>

Bu örnekler rahatlıkla çoğaltılabilir. Elbette burada üzerinde durulması gereken Peygamberimiz (sav)'in 7. yüzyılda haber verdiği kıyamet işaretlerinin günümüzde aynen gerçekleşmesidir.
Hadislerde bildirilen diğer bir alamet olan Ahir Zaman'da "ticaretin yaygınlaşması" (Ölüm Kıyamet ve Diriliş, s. 473) da ulaşımdaki ilerlemelere paralel olarak tam anlamıyla gerçekleşmiş durumdadır. Gelişmiş ulaşım araçları tüm dünya ülkelerinin kendi aralarında yoğun ticari ilişkiler kurmalarına ortam hazırlamıştır.

HABERLEŞME TEKNOLOJİSİ:
Peygamberimiz (sav)'in verdiği haberler arasında oldukça dikkat çeken bir bilgi de günümüzün iletişim teknolojisine işaret eden hadislerdir. Mucize niteliğine sahip bu haberlerden birisi şöyledir:
Kişiye kamçısının ucu konuşmadıkça… kıyamet kopmaz.
Ölüm Kıyamet ve Diriliş, s. 471 Bu hadis dikkatli bir şekilde değerlendirildiğinde, içinde gizlenen hakikatler anlaşılabilir. Kamçı bilindiği gibi, eski çağlarda özellikle at, deve gibi binek hayvanlarını sürerken yaygın olarak kullanılmış bir araçtır; hadis incelendiğinde Peygamberimiz (sav)'in bir benzetme yaptığı ortaya çıkmaktadır.
Günümüzde yaşayan insanlara yönelik şöyle bir soru hazırlayalım: "Kamçının şekline benzetebileceğimiz ve konuşan nesne nedir?"

Bu sorunun en mantıklı cevabı telsiz, cep telefonu veya benzeri iletişim araçları olacaktır.
Cep telefonu veya uydu telefonu gibi kablosuz iletişim araçlarının çok kısa bir geçmişi olduğunu göz önünde bulundurursak, Peygamber Efendimizin 1400 yıl önce yaptığı tasvirin de ne kadar hikmetli olduğu anlaşılacaktır.
Kıyamet öncesi zaman diliminin içinde bulunduğumuza dair bir haber daha böylece tecelli etmiştir.
Peygamberimiz (sav)'e ait başka bir rivayette de haberleşme teknolojisinin gelişimine şöyle işaret edilmektedir:
Kişiye (kendi) sesi konuşmadıkça… kıyamet kopmaz.
Ölüm Kıyamet ve Diriliş, s. 471

.

Hadisteki mesaj oldukça açıktır: Kişinin kendi sesini duymasının Ahir Zaman'ın bir özelliği olduğu belirtilmektedir. Şüphesiz insanın kendi sesini işitebilmesi için öncelikle sesini kayıt etmesi ve sonra da dinlemesi gerekmektedir. Ses kayıt ve reprodüksiyon teknolojisi de 20. yüzyılın bir ürünüdür; bu gelişme bilimsel bir dönüm noktası olmuş, haberleşme ve medya sektörlerinin doğmasına yol açmıştır. Ses kaydı özellikle bilgisayar ve lazer teknolojilerindeki son gelişmelerle mükemmele ulaşmış durumdadır.

satellite.jpg

Son yıllarda keşfedilen tüm iletişim araçları Ahir Zaman'da yaşadığımız gerçeğini bir kez daha akla getirmektedir.


Kısacası, günümüzün elektronik aletleri, mikrofonları ve hoparlörleri sesin kaydedilmesi ve dinlenmesine imkan sağlamakta ve bizlere yukarıdaki hadisin verdiği haberin tecelli ettiğini göstermektedir.
Ahir Zaman'ı tasvir eden hadislerdeki haberleşme teknolojisine işaret eden haberler yukarıdakilerle sınırlı değildir. Konuyla ilgili diğer hadislerde de oldukça dikkat çekici işaretler yer almaktadır:
O günün alameti: Semadan (gökyüzünden) bir el uzanacak ve insanlar ona bakacak ve göreceklerdir.
El Kavlul Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyyil Muntazar, s. 53 O günün alameti semada (gökyüzünde) uzatılmış ve insanların kendisine bakıp durduğu bir el'dir.
Kitabül Burhan Fi Alametil Mehdiyyil Ahir Zaman, s. 69
 

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
Yukarıdaki hadislerde belirtilen "el"in mecazi bir anlamı olduğu açıktır.

98.jpg

Uydular ile her türlü yayın, anında istenilen yere ulaştırılabilmektedir. Bu olağanüstü olay da Peygamber Efendimizin 1400 yıl önceden bildirdiği alametlerdendir.
İnsanların baktıklarında görebilecekleri bir nesne geçmiş dönemler için fazla bir anlam taşımamaktadır. Ancak bugünün dünyasının vazgeçilmez bir parçası olan televizyon, kamera ve bilgisayar gibi cihazlar hadislerde tarif edilen olaya tam olarak açıklık getirmektedir. Yani bu hadiste geçen "el" ifadesi, güç anlamında kullanılmıştır. Ve gökten dalgalar halinde gelen görüntülere yani televizyona işaret ettiği anlaşılmaktadır.
Konuyla ilgili diğer rivayetler de oldukça ilgi çekicidir:
Semadan (gökyüzünden) bir ses onu ismiyle çağıracak ve doğuda, batıda… olan bile bu sesi duyacak…
El Kavlul Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyyil Muntazar, s. 54-55 Bu ses bütün yeryüzüne yayılacaktır, her kavim kendi dilinden duyacaktır.
Kitabül Burhan Fi Alametil Mehdiyyil Ahir Zaman, s. 51

Semadan (gökyüzünden) bir ses ki herkes bunu kendi lisanında işitir.
Kitabül Burhan Fi Alametil Mehdiyyil Ahir Zaman, s. 37
Bu hadisler bütün yeryüzünde duyulacak ve her toplumun kendi lisanlarında işitecekleri bir sesten bahsetmektedir; bu şekilde radyo, televizyon ve benzeri haberleşme vasıtalarına işaret edildiği açıktır. Daha yüz yıl önce hayal edilemeyen bir gelişmeyi Peygamberimiz (sav)'in 1400 sene önce haber vermesi de bir mucizedir.
Bediüzzaman Said Nursi de sözü edilen hadisleri yorumlamış; bunların radyo, telefon gibi haberleşme vasıtalarını mucizevi bir şekilde haber verdiğini belirtmiştir.27

Hz. İsa ve Sahte Peygamberler
Tarih boyunca bazı yalancı ve sahtekarların peygamberlik iddiasıyla ortaya çıktıkları bilinen bir durumdur. Bu nevi sahtekarlar çıkar elde etmek için insanların temiz inançlarını sömürmüş ve her türlü düzenbazlığa başvurmuşlardır. Ayrıca hadislerde, kıyamet öncesinde sahte peygamberlerin ortaya çıkacağına da dikkat çekilmektedir. Her biri Allah'ın Resulü olduğunu iddia eden otuza yakın yalancı gönderilmedikçe kıyamet kopmayacaktır.
Tirmizi, Fiten 43; Ebu Davud, Melahim 16 Yukarıdaki hadis bizlere günümüz dünyasındaki gelişmeleri anımsatmaktadır. Bazı sahtekarlar Müslümanların ve Hıristiyanların beklentilerini suistimal ederek peygamberlik iddialarıyla ortaya çıkmakta ve bazen de büyük felaketlere neden olmaktadırlar.
Uzmanlar sözde mesih akımlarının 1970'li yıllarda ortaya çıkmaya başladığını, o tarihten bu yana da hızlı bir artış içinde olduklarını ifade etmektedir. Uzmanlara göre, bu artışa neden olan başlıca iki temel husus bulunmaktadır. Bunlardan birisi komünizmin yıkılması, diğeriyse internet teknolojisinin sağladığı imkanlardır.28

100a.jpg

Sahte Mesih David Koresh ve yanan evi (yanda)


Konuyla ilgili aşağıdaki alıntılar hafızalarımızı canlandırmaya yardımcı olmak için seçilmiş birkaç örnektir:
(Britannica Ansiklopedisi'nden) Federal ajanlar ve mezhep üyeleri arasındaki 51 günlük gerginlik trajediyle sonuçlandı. Mezhebin Waco, Texas yakınlarındaki tesisleri tamamen yandı. 33 yaşındaki, "Branch Davidians" hareketinin lideri ve sözde Mesihi David Koresh de diğer 74 kişiyle birlikte öldü.29

(Time'dan) Geçen hafta İsviçre ve Kanada'da, sözde Mesih Luc Jouret'in taraftarlarından ve onların çocuklarından oluşan 53 kişi öldü. Bu iki ülkenin polisleri ölümlerin nedeninin toplu intihar, toplu katliam veya ikisinin bir karışımı olup olmadığını araştırıyor.30



(Encarta Ansiklopedisi'nden) Sun Myung, Moon Unification (Birleştirme) Kilisesi'nin kurucusudur. 16 yaşındayken bir rüya gördüğünü; bu rüyasında da İsa Mesih'in, Tanrının yeryüzündeki krallığını kurmak için, Moon'un Tanrı tarafından seçildiğini ilan ettiğini iddia etmiştir. Bu kilise 1990'ların ortalarında 2 milyondan fazla üyesi olduğunu ve 100'den fazla ülkede örgütlendiğini ileri sürmüştür; günümüzde açıkça Moon'u İsa'nın halefi olarak kabul etmektedir.31
100e.jpg
100f.jpg



Kendilerini Mesih ilan eden kişilerin ardından binlerce insan ölüme gidebilmektedir. Üstte Uganda'da bulunan toplu mezar ve sağda Jim Jones taraflarlarının intiharı görülmektedir.
İçinde bulunduğumuz dönemde arka arkaya pek çok sahte peygamber ortaya çıkmış, her biri kendini mesih ilan etmiştir. Ahir Zaman alametlerinin art arda gerçekleşiyor olması her insanın mutlaka düşünmesi gereken olağanüstü bir durumdur.


(The Guardian'dan) En kötü mezhep katliamının korkunç delili… Uganda'da yeni mezarlar bulundukça, liderleri tarafından kandırılan fanatik bir mezhebin 1000'e yakın taraftarının öldüğünden endişe ediliyor…32
(CNN'den) Öyle bir olaydı ki, yol açtığı şok dalgaları dünyanın her yanına yayıldı: Çağdaş tarihin en kötü toplu intiharı. Bir mezhebin üyeleri olan 900'den fazla insan Güney Amerika ormanlarında bulundu. Ölüler Jim Jones'un taraftarlarıydı.33
Gündemden düşmeyen sahte peygamberlere Kuran ayetlerinde de dikkat çekilmiştir. Bu konudaki bir ayet şöyledir:


Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya kendisine hiçbir şey vahyolunmamışken "Bana da vahy geldi" diyen ve "Allah'ın indirdiğinin bir benzerini de ben indireceğim" diyenden daha zalim kimdir? Sen bu zalimleri, ölümün 'şiddetli sarsıntıları' sırasında meleklerin ellerini uzatarak onlara: "Canlarınızı (bu kıskıvrak yakalanıştan) çıkarın, bugün Allah'a karşı haksız olanı söylediğiniz ve O'nun ayetlerinden büyüklenerek (yüz çevirmeniz) dolayısıyla alçaltıcı bir azabla karşılık göreceksiniz" (dediklerinde) bir görsen... (Enam Suresi, 93)</SPAN> Ayetin devamında haber verildiği gibi, bu insanlar uydurdukları yalanın karşılığını mutlaka göreceklerdir.
Şüphesiz, tüm düzmece peygamberlerin yalanlarının tümüyle ortaya çıkacağı günler yakındır. Çünkü Peygamberimiz (sav) yalancıların ardından Hz. İsa'nın geri dönüşünü de müjdelemiştir.
Hz. İsa'nın yeryüzüne dönüşünün Kuran'da haber verildiğinden, gerek Müslümanlar gerekse Hıristiyanlar tarafından büyük bir özlemle beklendiğinden bundan önceki bölümlerde söz etmiştik. Hz. İsa'nın dünyaya tekrar gelişi ile ilgili Peygamberimiz (sav)'in de birçok hadisi bulunmaktadır. İslam alimlerinden Şevkani, Hz. İsa'nın dönüşüne dair 29 hadis olduğunu, bu hadislerin içerdiği bilgilerin de yanlış olma ihtimalinin bulunmadığını belirtmiştir. (Sünen-i İbn-i Mace, 10/338)
Sözü edilen hadisler ile bizlere ulaşan önemli bir haber daha vardır. Hz. İsa'nın dönüşü Ahir Zaman'ın ikinci devresi ve kıyametin büyük bir alameti olacaktır. Bu konudaki bazı hadisler şöyledir:
On büyük alamet vuku bulmadıkça kıyamet kopmayacaktır… İsa bin Meryem'in çıkması…
Sünen-i İbn-i Mace, 10/293
Hayatım elinde olan Allah'a yemin ederim ki Meryem oğlu (İsa Aleyhisselam)'ın adil bir hakim olarak sizin içinize inmesi muhakkak yakındır.
Sahihi Müslim, 6/532
İsa bin Meryem adil bir hakim ve adaletli bir imam (devlet başkanı) olarak inmedikçe kıyamet kopmayacaktır.
Sünen-i İbn-i Mace, 10/340

Peygamber Efendimiz Hz. İsa'nın geldiğinde, yapacaklarını da şöyle ifade etmiştir:
İsa adil bir imam ve hakim olarak yeryüzünde kırk yıl kalır.
Kur'an ve Sünnette Kıyamet ve Ahiret, s.134 İsa bin Meryem iner, kırk yıl Allah'ın kitabı ve benim sünnetimle hükmeder, vefat eder.
Ahir Zaman Mehdi'sinin Alametleri, s. 92

İsa bin Meryem benim ümmetim içinde; adaletli bir hakim ve (yönetimde) adil bir imam olacak, haçı kırıp ezecek ve domuzu öldürecektir… Kap su ile dolduğu gibi yeryüzü barışla dolacaktır. Din birliği de olacak, artık Allah'tan başkasına tapılmayacaktır.
Sünen-i İbn-i Mace, 10/334
O (Hz. İsa) haçı kıracak, domuzu öldürecek, cizyeyi kaldıracak, mal (o kadar) çoğalacak ki, kimse onu kabul etmeyecektir.
Sünen-i Tirmizi, 4/93; Kur'an ve Sünnette Kıyamet ve Ahiret, s.133 Öyle anlaşılmaktadır ki Hz. İsa, gelişiyle birlikte, teslis (üçleme) gibi putperest inançları, haç, ruhbanlık gibi batıl uygulamaları, domuz eti yemek gibi haram fiilleri ortadan kaldıracak, Hıristiyan dünyasını içinde bulunduğu çarpık durumdan kurtaracak, tüm insanları Kuran'da bildirilen hak dini ve üstün ahlak modelini yaşamaya çağıracaktır.
Bu aşamada, üstünde önemle durulması gereken bir nokta bulunmaktadır. Ayet ve hadislerde, Hz. İsa'nın Ahir Zaman'da, yeryüzüne döneceği hiçbir şüpheye yer verilmeyecek şekilde müjdelenmiştir. Diğer taraftan, günümüzde bazı Müslümanlar konuyla ilgili apaçık delilleri göz ardı etmekte bazıları da Hz. İsa'nın Hz. Muhammed (sav)'den sonra gelmesinin mümkün olmadığını ileri sürmektedir. Böyle bir düşünceye sahip olan Müslümanların öncelikle konuyla ilgili ayet ve hadisleri samimi ve ön yargısız olarak incelemeleri yerinde olacaktır. İkinci olarak da Hz. Muhammed (sav)'in son peygamber olması gerçeği ile Hz. İsa'nın yeryüzüne dönüşü gerçeği arasında herhangi bir çelişki yoktur. Çünkü Hz. İsa ikinci gelişinde yeni bir din getirmeyecek, Kuran'ın ve Peygamberimiz Hz. Muhammed'in tebliğ ettiği hak dinin hükümlerine tabi olacaktır.
Büyük İslam alimlerinden İmam Rabbani "Hz. İsa'nın Peygamber Efendimizin yoluna tabi olacağını" (Mektubat-ı Rabbani, 2/1309) belirtmiş ; İmam Nevevi "...Hz. Muhammed (sav)'in yolunu tatbik etmek için geleceğini" (El Kavlul Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyyil Muntazar, s. 64) ifade etmiştir. Bu konuda Kadı İyaz da "Hz. İsa'nın İslam'ın hükümleriyle hükmedeceğini ve halkın terk ettiği dini uygulamaları yeniden canlandıracağını" (Sünen-i İbn-i Mace, 10/338) söylemiştir. Suyuti'ye göre, sözü edilen bu konuda tüm İslam alimleri fikir birliğine varmışlardır. (Suyuti, Alam, http://members.nbci.com/islam12/Imam-al-Mahdi.htm)
Geçtiğimiz yüzyılın en büyük alimlerinden Bediüzzaman Said Nursi de Risale-i Nur Külliyatı'nda, bu konuyla ilgili dikkat çekici açıklamalar yapmıştır. Bediüzzaman'ın tahlillerine göre, Hz. İsa Ahir Zaman'da cismani olarak yeryüzüne dönecek, maddeci ve tabiatçı felsefe akımlarından doğan inkarcı odaklar ile mücadele edecektir. Onun liderliğinde İsevilik ve Müslümanlık birleşerek güçlü dinsizlik akımını tamamen ortadan kaldıracaktır. Hıristiyanlığı boş inançlardan, sapkınlıklardan, hurafelerden temizleyecektir. Hıristiyanların Kuran'a tabi olmalarını sağlayacaktır. Bediüzzaman, Peygamberimiz (sav)'in, bu müjdeleri herşeye gücü yeten Allah'ın sözüne dayanarak verdiğini, bu nedenle de gerçekleşeceğinin kesin olduğunu belirtmiştir.34 </SPAN>
 

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
Bu noktada, akla gelen önemli bir soru da Hz. İsa'yı nasıl tanıyacağımızdır. Elbette, Kuran'da anlatılan peygamberlerin ortak özelliklerine sahip olması onun en belirgin alameti olacaktır. Bunun yanında onun gerçek İsa Mesih olduğunun önemli bir fiziki alameti daha vardır. Hz. İsa ikinci gelişinde, onu daha önce gördüğünü, tanıdığını, geçmişini bildiğini söyleyebilecek hiç kimse çıkmayacaktır. Onun fiziksel özelliklerini, simasını ya da ses tonunu bilen tek bir kişi dahi olmayacaktır. Dünya üzerinde tek bir kişi "ben onu daha önceden tanıyorum, filanca zaman görmüştüm, onun ailesi ve yakınları şu kimselerdir" gibi bir iddiada bulunamayacaktır. Çünkü onu tanıyan tüm insanlar bundan yaklaşık olarak 2000 sene kadar önce yaşamış ve ölmüşlerdir. Annesi Hz. Meryem, Hz. Zekeriya, onunla yıllarını geçirmiş olan havarileri, dönemin Yahudi önde gelenleri ve bizzat Hz. İsa'dan tebliğ almış olan insanlar vefat etmişlerdir. Dolayısıyla ikinci kez yeryüzüne gelişinde, onun doğumuna, çocukluğuna, gençliğine ve yetişkinliğine şahit olmuş tek bir kimse olmayacak ve onun hakkında hiç kimse hiçbir şey bilmeyecektir.
Kitabın önceki bölümlerinde de açıkladığımız gibi, Hz. İsa Allah'ın "Ol" emriyle babasız olarak dünyaya gelmiştir. Aradan yüzyıllar geçtikten sonra ise bilinen hiçbir akrabası olmaması çok doğaldır. Allah, Hz. İsa'nın bu durumunu Kuran'da Hz. Adem'in yaratılışına benzetmiş ve şöyle demiştir:
Şüphesiz, Allah katında İsa'nın durumu Adem'in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı, sonra ona "ol" demesiyle o da hemen oluverdi. (Al-i İmran Suresi, 59)
Ayette de belirtildiği gibi, Allah Hz. Adem'e "Ol" demiştir ve Hz. Adem yaratılmıştır. İşte Hz. İsa'nın ilk yaratılışı da Allah'ın "Ol" demesiyle gerçekleşmiştir. Hz. Adem'in anne ve babası yoktur; Hz. İsa'nın ilk dünyaya gelişinde ise sadece annesi Hz. Meryem vardır, fakat yeryüzüne yeniden geleceği ikinci seferde onun annesi de hayatta olmayacaktır.
Kuşkusuz bu durum, dönem dönem ortaya çıkan "sahte Mesih" tehlikesini de tamamen ortadan kaldırmaktadır. Hz. İsa'nın yeryüzüne yeniden gelişinde, onun Hz. İsa olduğundan şüphe edilebilecek bir durum oluşmayacaktır. Hiç kimse "bu kişi Hz. İsa olamaz" diyecek geçerli bir sebep bulamayacaktır. Çünkü Hz. İsa, dünyadaki tüm diğer insanlardan ayrılabilecek bu çok önemli özellikle, yani yeryüzünde kendisini tanıyan tek bir kişi bile olmamasıyla hemen tanınabilecektir.
Sonuç olarak, buraya kadar ortaya konulan bilgiler Hz. İsa'nın gelişine ve yapacaklarına ilişkin İlahi vaatlerin vaktinin çok yakın olduğunu düşündürmektedir. Şüphesiz bizlere düşen görev, yüzyıllardır beklenen bu mübarek kişiyi en güzel şekilde karşılamak için hazırlık yapmaktır.
Altınçağ
Hz. Muhammed (sav)'in tüm detaylarıyla tasvir ettiği Altınçağ ve bu dönemin özellikleri de kıyametin önemli alametleri arasındadır. İslam alimleri bu döneme cennet benzeri özellikleri nedeniyle Altınçağ ismini vermişlerdir. Hadislerden anlaşıldığına göre, Altınçağ Ahir Zaman'ın ikinci döneminde yaşanacaktır.
Bu müjdelenmiş haberin gerçekleşeceği dönemin önemli özelliklerinden birisi bolluk ve zenginliktir. Sözü edilen bolluğun tarihte bir eşinin olmadığı da hadislerde bilhassa vurgulanmıştır:
</SPAN>
Benim ümmetim o devirde öyle bir refah bulacak ki, o güne dek onun benzerini kesinlikle bulmamıştır…
Sünen-i İbn-i Mace, 10/347 O zaman ümmetim iyisi, kötüsü, hepsi de benzerini görmedikleri nimetlerle nimetlenir.
Kitabül Burhan Fi Alametil Mehdiyyil Ahir Zaman, s. 16
Adı geçen dönemdeki zenginlik, başka bir hadiste de şöyle tasvir edilmiştir:

Onun zamanında yeryüzü içindeki hazineleri dışarıya fırlatacaktır.
El Kavlul Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyyil Muntazar, s. 43
Bu konudaki diğer hadislerde de sıkıntı ve darlık yıllarının biteceği, ihtiyaç içinde olan kimsenin kalmayacağı, hatta insanların sadaka verecek fakir bulamayacakları belirtilmiştir:
Öyle bir zaman gelecek ki kişi (ayırdığı) altın sadakasıyla (taraf taraf) dolaşacak da sonra elinden sadakasını alacak hiçbir (fakir) kimse bulamayacak.
Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 462
Muhakkak o zamanda mal çoğalıp su gibi akacak da onu hiçbir kimse (tenezzül edip) kabul etmeyecektir.
Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 464
Altınçağ'ın dikkat çeken bir niteliği de doğruluk ve adaletin yerleşmesi olacaktır. Sıkıntı, haksızlık ve zorluklar yerini adalet ve hukukun geçerli olacağı günlere bırakacaktır. Hadislerdeki ifadeyle, "Yeryüzü zulüm ve işkence yerine adaletle dolacaktır." (Ramuz-El Ehadis,7/7) Silahların susması, düşmanlığın, kavgaların, sosyal çöküşün son bulması, insanlar arasında dostluk ve sevgi bağının kurulması da bu devrin belli başlı özellikleri arasındadır. Savaş endüstrisine harcanan olağanüstü meblağlardaki para, gıda, sağlık, imar, kültür gereksinimlerine ve bütün insanların mutluluğunu sağlamaya yönelik yatırımlara kayacaktır.</SPAN>
108a.jpg
108b.jpg
109a.jpg
109b.jpg

Peygamberimiz (sav) hadislerinde, Ahir Zaman'ın ikinci bir döneminin olacağından ve bu dönemde tarihte eşi görülmemiş bir zenginliğin yaşanacağından bahsetmiştir. İslam alimleri bu döneme cennet benzeri özellikleri nedeniyle "Altınçağ" ismini vermişlerdir.
Kuran ahlakının yaşanacağı bir dönem olan Altınçağ'da, ayetlerdeki cennet tasvirlerine benzeyen bir bolluk, bereket, zenginlik ve ihtişam yaşanacaktır. Öyle ki bu dönem hadislerde "sadaka verilecek fakirin bulunamayacağı" bir dönem olarak tasvir edilmektedir.
Bu müjdelenmiş dönemin karakteristik özelliklerinden biri de dinin özüne dönülmesi, Peygamberimiz (sav) zamanındaki şekliyle yaşanması olacaktır. İslam dininde aslında olmayan, sonradan uydurulmuş adetler, hükümler, hurafeler ortadan kaldırılacaktır. Gerçek dinin uygulanmasıyla Müslümanlar arasındaki ayrılıklar son bulacaktır.
Kısacası Altınçağ, bolluk, huzur, barış, mutluluk, zenginlik ve rahatlık ortamının hakim olacağı, sanat, tıp, haberleşme, üretim, ulaşım ve bunun gibi hayatın tüm alanlarında dünya tarihinde yaşanmamış gelişmelerin görüleceği, Kuran ahlakının yaşanacağı bir çağ olacaktır.

Altınçağ sonrası Kuran'daki kıssaları okuduğumuzda önemli bir İlahi kuralın her dönemde geçerli olduğunu görürüz. Allah'ın gönderdiği elçiyi yalanlayan ve ona karşı savaş açan toplumlar helak edilmiş, elçiye tabi olan insanlar ise hak dinin getirdiği maddi bolluk ve manevi huzuru yaşamışlardır. Elçinin ardından gelen dönemde ise bazı toplumlar kendilerine açıkça tebliğ edilmiş olan hak dini hemen terk ederek şirke ve inkara sapmışlar, fitne ve fesat çıkararak adeta kendi elleriyle kendi sonlarını hazırlamışlardır.
Söz konusu kural elbette Ahir Zaman için de geçerli olacaktır. Peygamberimiz (sav), Hz. İsa'nın ölümü ve Altınçağ'ın ardından kıyamet saatinin geleceğini şöyle belirtmiştir:
Ondan (Hz. İsa'dan) sonra kıyametin kopması an meselesi olacaktır.
Ramuz-El Ehadis, 1/1336
Ondan (Hz. İsa'dan) sonra kıyamet kopacak.
Ramuz-El Ehadis, 28/5948 Şüphesiz Ahir Zaman ve Altınçağ insanlığa son uyarının tam anlamıyla yapılacağı dönemdir. Bazı hadislerde bu dönemden sonra artık "dünyada hayırlı bir şey" kalmayacağı vurgulanır. Öyle anlaşılmaktadır ki, Hz. İsa'nın ölümünden çok kısa bir süre sonra, tüm dünya halkları Altınçağ'ın getirmiş olduğu maddi refah ortamında şımarıp azgınlaşacak, hak dini tamamen terk edeceklerdir. Kıyamet saatinin de işte böyle bir ortamda, ansızın gelmesi söz konusu olabilir. Elbette, en doğrusunu Allah bilir.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt