Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hadislerde fitne kavramı (4 Kullanıcı)

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
12 Fitneler Ve Zulümler Ehlinin Ferdlerini Çoğaltan Kimseler

Ve el-Leys, Ebû'l-Esved'den söyledi ki, Ebû'l-Esved şöyle demiştir: (İbnu'z-Zubeyr zamanında Şâm ehli ile mukaatele etmeleri için) Medine ehli üzerine bir ordu ayrılmıştı. Ben de kendimi bu orduya yazdırmıştım. Akabinde İkrime'ye kavuştum da kendimi bu orduya yazdırdığımı ona haber verdim. O beni bundan şiddetle nehyettikten sonra, şöyle dedi:
Bana İbn Abbâs (R) şöyle haber verdi: Müslümanlardan birtakım insanlar (Mekke'de kalıp hicret etmeyerek) müşriklerin beraberinde oluyorlar ve Rasûlullah'a karşı müşriklerin şirk camiasını çoğaltıyorlardı. Harbde düşman saffları arasında bulunan bu kimselere ok geliyor ve vuruluyor yâhud bunlardan bâzılarına isabet ediyor da onu öldürüyor yâhud da ona vuruyor da öldürüyordu. İşte Yüce Allah, bunun üzerine şunu indirdi: "Öz nefislerinin zâlimleri olarak canlarını alacağı kimselere melekler derler ki: 'Ne işte idiniz?' Onlar: 'Biz Yeryüzü 'nde (dînin emirlerini uygulamaktan) aciz kimselerdik' derler. Melekler de: 'Allah'ın Ârzh geniş değil miydi? Siz de orada hicret edeydiniz ya derler. İşte onların barınakları cehennemdir. O ne kötü bir yerdir" (en-Nisâ: 97)

SAHİH-İ BUHARİ
Fitne bölümü
Bölüm 12 Hadis no 35
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
13 Müslüman, Değersiz Ve Hayırsız İnsanlar İçinde Kaldığı Zaman Ne Yapacaktır?

Huzeyfe (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S) bize iki hâ*dise haber verdi. Bunlardan birini gördüm, öbürüsünü görmeyi de gözlüyorum. Rasûlullah bize (emânetin nasıl indiğini şöyle) haber ver*di:
"Emânet (yânî dîn duyguları, adalet ve emniyet umdeleri ilk ön*ce) sâlih kimselerin gönüllerinin derinliğine iner (fıtrî duygulanırlar). Sonra o kullar, Kurân'dan bilgi alırlar, daha sonra sünnetten öğrenirler (kesbî duygulanırlar)", Rasûlullah bize emânetin ref ini (geri kaldırıldığını) de haber verip şöyle buyurdu:
"(Fıtrî ve kesbî duygulanan bilgin) kişi gece uykusu*nu uyur. O, uyurken emânet hafızasından (silinip) alınır da, emâne*tin eseri (izi, yeri), rengi uçuk bir nokta hâlinde yanık yeri gibi kalır. Sonra o bilgin kişi bir uyku daha uyurken emânetin (geri kalan kısmı da) alınır. Bunun eseri ve yeri de balta sallayan bir işçinin avucundaki kabarcık gibi kalır, (bir zaman sonra o da söner gider). Şu hâlde (o mübarek) emânet, senin ayağına düşürdüğün bir kıvılcımın düş*tüğü yerişişirip, senin onu bir kabarcık hâlinde görmen gibidir. Hâl*buki bu kabarcıkta (vücûdun hayatî uzviyeti üzerinde te'sîr edici) birşey yoktur (bir zaman sonra söner gider). Şu vaziyette halk, birbiriyle alışveriş etmek ve medenî münâse*bette bulunmak için (müşkil bir günün) sabahına erişmiş bulunur. Hiç kimse emâneti edâ etmek imkânını bulamaz.
Şöyle ki: (Kâh) Fulân oğulları içinde emîn bir kimse vardır (emâneti ona veririm) denilir.
(Kâh) birisinin lehine "O ne akıllıdır, ne tedbirlidir, o ne zerâfetli zâttır, o ne kahramandır" diye şehâdet olunur. Hâlbuki hakkında propa*ganda yapılan şahsın kalbinde hardal tanesi kadar îmân eseri yoktur."
Huzeyfe dedi ki:
Bana öyle bir zaman karşı geldi (öyle bir za*manda yaşadım) ki, o meymenetli devirde ben kiminle alışveriş ede*ceğim diye tasalanmazdim. Çünkü medenî münâsebette bulunacağım kimse müslümânsa onu İslâmı (bana hıyanet etmekten) men' ederdi, Eğer Hrıstiyan (ve Yahûdî) ise onu (bulunduğu yerin) vâlîsi hıyanetten men' ederdi. (Bu suretle o devirde umûmî bir emniyet vardı). Bugün ise ben Fulân ve Fulân'dan başka kimse ile alışveriş edemez oldum

SAHİH-İ BUHARİ
Fitne bölümü
Bölüm 13 Hadis no 36
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
14Fitne Sırasında (Fesad Yeri Olan Şehirlerden Kaçarak) Çöl Arabları'yla Oturmak

37
Bize Hatim ibn İsmâîl, Yezîd ibn Ebî Ubeyd'den tahdîs etti ki, Seleme ibnu'1-Ekva' (R) Medine'de Haccâc'ın yanına gel*diğinde, Haccâc:
Ey İbnu'1-Ekva', sen ayağının iki ökçesine basarak dîninden geri döndün, (Medine'yi bırakıp) çölde bedevî Arablar'la yaşadın! dedi.
İbnu'1-Ekva':
Hayır (ben hicret ettiğim Medine'den yüz çevirmedim), fakat Rasûlullah (S) bana çölde oturmağa izin verdi, diye karşıladı.
Ve yine Yezîd ibn Ebî Ubeyd şöyle demiştir: Usmân ibn Affân'-ın şehîd edilmesi vak'asından sonra Seleme ibnu'1-Ekva' Medîne'den çıkıp Rebeze'ye gitmiş, orada bir kadınla evlenmiş, o kadın kendisi*ne birtakım çocuklar doğurmuştu. Orada (uzun yıllar) ikaamet etti. Nihayet vefatından beş-on gün önce Medine'ye gelmişti.

38
Ebû Saîd el-Hudrî (R) şöyle dedi: Rasûlullah (S) şöyle buyurdu:
"Müslümânın hayırlı malı koyun olması yakındır. Müslü*man onunla dînine sâhib olmak üzere fitnelerden kaçarak kâh dağların başını, kâh vadilerin yağmur düşen yerlerini (otlak olarak) seçer"

SAHİH-İ BUHARİ
Fitne bölümü
Bölüm 14 Hadis no 37-38
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
15- Fitnelerden Allah'a Sığınmak

Bize Hişâm ed-Destevâî, Katâde'den tahdîs etti ki, Enes (R) şöyle demiştir: Sahâbîler Peygamber(S)'e birtakım sorular sor*dular ve nihayet sormakta ısrar ettiler. Bunun üzerine Peygamber bir gün minbere çıktı da:
"Bana her neden soracak olursanız, muhakkak sizlere beyân ederim" buyurdu.
Ben bu sırada sağa ve sola bakmaya başladım ki, herbir insan başı elbisenin içinde olarak ağlıyordu. Bu sırada bir adam söze baş*ladı ki, o birisiyle kavga ettiği zaman kendisi babasından başkasına nisbet olunurdu. O zât:
Ey Allah'ın Peygamberi! Benim babam kimdir? diye sordu.
Peygamber:
"Baban Huzâfe'dir!" buyurdu.
Bunun üzerine Umer söze başlayıp:
Biz Allah'ın Rabb'imiz olduğuna, İslâm'ın dînimiz olduğu*na, Muhammed'in rasûl olduğuna razı olduk. Bizler fitnelerin kötü*lüğünden Allah'a sığınırız! dedi.
Bunun üzerine Rasûlullah:
"Ben hayırda ve şerrde asla bu günün benzerini görmüş deği*lim. Şu muhakkak ki bana cennet ve cehennem sûretlendi de nihayet ben bu ikisini şu duvarın önünde gördüm" buyurdu.
Katâde dedi ki:
Bu hadîs şu âyetin yanında zikrolunuyor: "Ey îmân edenler, Allahın affettiği şeyleri -ki, eğer size açıklanırsa ve siz bunları Kur'ân inerken sorup da hükmü kendinize izhâr edilirse fe*nanıza gidecektir -sormayın. Allah çok mağfiret edicidir, çok halim*dir" (el-Mâide: 101).

Ve Abbâs en-Nersî şöyle dedi:
Bize Yezîd ibn Zura' tahdîs etti. Bize Saîd ibn Ebî Arûbe tahdîs etti. Bize Katâde tahdîs etti ki, onlara da Enes (R): Allah'ın Peygamberi bu hadîsi söyledi, demiş ve şunu ilâve etmiştir:
Herbir insan başım elbisesi içine dönerek ağlıyor ve:
Ben fitnelerin kötülüğünden Allah'a sığınıcıyım, diyordu.
Yâhud da:
Ben fitnelerin kötülüğünden Allah'a sığınıyorum, diyordu.
Buhârî dedi ki:
Ve bana Halîfe ibn Hayyât müzâkerede şöyle dedi: Bize Yezîd ibn Zura' tahdîs etti. Bize Saîd ibn Ebî Arûbe ve Mu'te-mir, babası Süleyman ibn Tarhân'dan; o da Katâde'den tahdîs etti ki, onlara da Enes, Peygamber(S)'den bu hadîsi tahdîs etmiş ve: Pey*gamber:
"Fitnelerin şerrinden Allah 'a sığıma hâlde bulunuyorum" bu*yurdu, demiştir

SAHİH-İ BUHARİ
Fitne bölümü
Bölüm 15 Hadis no 39
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
16 Peygamber(S)'İn: "Fitne doğu cihetindedir Kavli

40
Bize Hişâm ibn Yûsuf, Ma'mer'den; o da ez-Zuhrî'den; o da Sâlim'den; o da babası Abdullah ibn Umer(R)'den tahdîs etti ki,
Peygamber (S) minberin yanında ayağa kalktı da (doğuyu işaret ederek iki kerre):
"Fitne şu taraftadır, fitne şu taraftadır: Şeytânın boynuzu doğduğu yerdedir -yâhud: Güneşin boynuzu doğduğu yerdedir-"
buyurmuştur.

41
BizeLeys, Nâfi'den; o da İbn Umer(R)'den tahdîs etti ki, o: Rasûlullah (S) gündoğusu tarafına yönelmiş olduğu hâlde:
"Dikkat edin! İyi biliniz ki, fitne işte bu taraftadır; şeytânın boynuzu doğduğu yerdedir!" buyururken işitmiştir.

42İbn Umer (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) zikretti ve:
"Yâ Allah, Şam'ımızda bize bereket ihsan et! Yâ Allah, Yemen'imizde bize bereket ihsan et!" diye duâ etti.
Sahâbîler:
Yâ Rasûlallah, Necd'imizde de! diye niyaz ettiler.
Rasûlullah:
"Yâ Allah, bize Şam'ımızda bereket ihsan eyle! Yâ Allah, bize Yemen'imizde bereket ihsan eyle!" diye duâ etti.
Sahâbîler:
Yâ Rasûlallah, Necd'imizde de! dediler.

İbn Umer dedi ki: Zannediyorum Rasûlullah, üçüncü defasında:
"Zelzeleler ve fitneler işte oradadır. Şeytânın karn'ı (yânı hizib ve ümmeti) de orada çıkacaktır!" buyurdu.

43
Saîd ibn Cubeyr şöyle dedi: Bizim yanımıza Abdullah ibn Umer çıktı, biz de kendisinden bize (rahmet ve ruhsatı şâmil) güzel hadîs tahdîs etmesini ümîd ettik.
Saîd dedi ki:
Bizden önce bir insan ona doğru ileri geçti de:
Yâ Ebâ Abdirrahmân! Bize fitnedeki kıtalden tahdîs et! Yüce Allah "Fitne kalmayıncaya, dîn de Allah'ın oluncaya kadar on*larla savaşın... " (el-Bakara: 193; el-Enfâl; 39) buyuruyor, dedi.
Bunun üzerine İbn Umer (R):
Sen fitne nedir bilir misin? Anan seni zayi' etsin! Muhammed (S) ancak müşriklerle mukaatele ederdi. Onların dînlerine girmek bir fitnedir. O'mın kıtali, sizin kıtaliniz gibi mülk, yânı iktidar üzerine değildi, dedi

SAHİH-İ BUHARİ
Fitne bölümü
Bölüm 16 Hadis no 40-41-42-43
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
17 Denizin Dalgalanması Gibi Dalgalanacak Olan Fitne


Ve Sufyân ibn Uyeyne, Halef ibnu Havşeb'den söyledi ki, selef, fitne inmesi sırasında İmru'u'l-Kays'ın söylediği şu beyitleri misâl edinip inşâd etmeyi severlerdi:

el-Harhu evvelu mâ iekûnu fetiyyeten Tes'â bi-zînetihâ îi-kulli cehûii Hattâ izâ'ş-taalet ve şebbe dırâmuhâ Vellet azûzen gayre zâti haîîli Şemtâe yunkeru îevnuhâ ve îeğayyeret Mekrûhaten li'ş-şemmi ve't-takbîli
( = Harb evvelinde her câhil erkek için zînetiyle koşan genç bir kız olur.
Nihayet ateşlendiği ve yanacak şeyleri yandığı zaman zevci olmayan bir koca karı olarak geri döner.
Ki siyah saçları beyazla karışmış, renkleri sevilmez koklamak ve öpmek için sevimsiz bir hâle değişmiştir.)

Bize Şakîk Ebû Vâil ibn Seleme tahdîs edip şöyle dedi:
Ben Huzeyfe ibnu'î-Yemân'dan işittim, şöyle diyordu:
Bizler Umer ibnu'l-Hattâb'm yanında oturuyorduk. Umer bir ara:
Peygamber (S)'in fitne hakkındaki sözlerini hanginiz ezberin*de tutuyor? diye sordu.
Huzeyfe:
İnsanın ehli, malı, evlâdı, komşusu yüzünden uğrayacağı fit*nelere namaz, sadaka, ma'rûf ile emr ve münkerden nehy amelleri keffâret eder, dedi.
Umer, Huzeyfe'ye:
Benim senden sormak istediğim bunlar değildir, lâkin ben Peygamber(S)'in "Denizin dalgalanması gibi dalgalanacak" buyurduğu fitneyi soruyorum, dedi.
Huzeyfe, Umer'e:
Yâ Emîra'l-Mü'minîn! O fitneden senin üzerinde bir korku yoktur. Çünkü muhakkak seninle onun arasında kilitli bir kapı var*dır, dedi.
Umer, Huzeyfe 'ye'
Kapı kırılacak mı, yoksa açılacak mı? diye sordu.
Huzeyfe:
Evet kırılacaktır, dedi.
Umer:
Demek ki, o takdîrde ebediyyen kilitlenmeyecek, dedi.
Huzeyfe dedi ki: Ben:
Evet, dedim.
Şakîk dedi ki:
Biz Huzeyfe'ye:
Umer kapıyı biliyor muydu? diye sorduk.
Huzeyfe:
Evet, yarından evvel bu gece olduğunu bilmekte olduğum gi*bi (biliyordu).
Bunun sebebi şudur:
Ben ona öyle bir hadîs tahdîs et*tim ki, onda yalan yanlış hiçbirşey yoktur, dedi.

Şakîk ibn Seleme el-Esedî: Huzeyfe'ye kendimiz "Kapı kimdir?" diye sormağa cesaret edemezdik de, Mesrûk ibnu'I-Ecda'a sormasını emrettik. Mesrûk, Huzeyfe'ye:
Kapı kimdir? diye sordu.
O da:
Umer'dir, dedi

SAHİH-İ BUHARİ
Fitne bölümü
Bölüm 17 Hadis no 44
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
17 Denizin Dalgalanması Gibi Dalgalanacak Olan Fitne

45
Bize Muhammed ibrm Ca'fer, Şerîk ibn Abdillah'tan; o da Saîd ibnu'I-Müseyyeb'den haber verdi ki, Ebû Mûsâ el-Eş'arı (R) şöyle demiştir:
Peygamber (S) bir gün bir ihtiyâcı için Medine bustânlarından bir bustâna doğru çıktı, ben de O'nun izi üzerinde arka*sından çıktım. Peygamber bustânın içine girince, ben O'nun kapısı önünde oturdum ve kendi kendime: "Ben bugün kendisi bana em*retmediği hâlde, muhakkak Peygamber'in kapıcısı olacağım" diye ah*dettim. Peygamber gidip ihtiyâcını yerine getirdi ve oradaki kuyunun ağ*zında örülmüş bileziğin üzerine oturdu ve (serinlemek için) iki baldı*rını açarak ayaklarını kuyunun içine doğru sarkıttı. Bu hâlde iken akabinde Ebû Bekr geldi de yanına girmek için izin istiyordu.
Ben Ebû Bekr'e:
Sen olduğun gibi burada dur da ben senin için izin isteyeyim, dedim.
Ebû Bekr durdu.
Ben Peygamber'e gelip:
Ey Allah'ın Peygamberi, Ebû Bekr yanına gelmeğe izin isti*yor, dedim.
Peygamber:
"Ona izin ver ve kendisini cennetle müjdele!" buyurdu.
Ebû Bekr girdi ve Peygamber'in sağ yanına gelip oturdu. O da baldırlarını açıp ayaklarını kuyunun içine doğru sarkıttı. Akabinde Umer geldi. Ben ona da:
Olduğun yerde bekle de ben senin için izin alayım, dedim.
Peygamber:
"Umer'e izin ver ve onu da cennetle müjdele!" buyurdu.
Akabinde Umer de gelip Peygamber'in sol tarafında oturdu. O da baldırlarını açıp ayaklarını kuyuya sarkıttı. Bu suretle kuyunun bileziği doldu ve orada oturacak başka bir yer kalmadı.
Sonra Usmân geldi. Ben ona da:
Olduğun yerde dur da ben senin için izin alayım! dedim.
Peygamber:
"Usmân için de izin ver ve onu kendisine isabet edecek belâ ve imtihan ile beraber cennetle müjdele!" buyurdu.
Usmân da içeriye girdi ve onların yanında oturacak bir yer bu*lamadı da değişik bir yere çekildi ve nihayet.onların karşılarına gelip kuyunun bir tarafı üzerine oturdu. O da baldırlarım açtı, sonra ayak larını kuyunun içine sarkıttı.

Ebû Mûsâ dedi ki:
Ben bu sırada bir kardeşim için temenni et*meye ve Allah'a onun da buraya gelmesini duâ etmeye başladım.

Saîd ibnu'l-Müseyyeb:
Ben bu iki sahâbînin Peygamberdin be*raberinde ve Usmân'ın yalnız oluşunu, onların kabirlerinin burada birleşmesi ve Usmân'ın da onlardan ayrı olmasıyle te'vîl ettim, de*miştir.

46
Süleyman ibn Mıhrân şöyle demiştir: Ben Ebû Vâil Şakîk ibn Seleme'den işi:tim, o şöyle dedi: Usmân aleyhinde vuku' bu*lan fitne esnasında Halîfe'nin sevgili dostu olan Usâme'ye:
Usmân'a gitsen de halk arasındaki fitneyi anlatarak gidermeye çalışsan! denilmişti.
Usâme cevaben:
Şübhesiz ben Usmıân'a bu işleri fitne kapısı açmaksızın gizli*ce söylemişimdir ve o kapıyı açan ilk kişi ben olmam. Ben, RasûlulIah'tan işittiğim bir sözden sonra, insanlardan iki kişi üzerine emîr olmasının ardından bir adama "Sen hayırlısın" diyecek değilim: Rasûlullah şöyle buyuruyordu:
"Kıyamet gününde bir adam getirilir ve cehenneme atılır da cehennem, değirmen eşeğinin değirmen taşlarıyle öğütmesi gibi onu öğütür. Bunun üzerine cehennem halkı onun ba*şına toplanırlar da: Ey Fulân! Sen ma'rûfile emrediyor ve münkerden nehyediyor değil miydin? derler. O da: Evet ben ma'rûfile emrederdim de onu kendim yapmazdım ve yine ben münkerden nehyederdim de onu kendim işlerdim, der"

SAHİH-İ BUHARİ
Fitne bölümü
Bölüm 17 Hadis no 45-46
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
Denizin Dalgalanması Gibi Dalgalanacak Olan Fitne

47
Ebû Bekre (R) şöyle demiştir:
Yemîn olsun, Allah be*ni Cemel vak'ası günlerinde (daha önce Peygamber'den işitmiş oldu*ğum) bir kelime ile menfaatlandırmıştır: Peygamber(S)'e Fars halkının Kisrâ Pervîz'in kızını kendilerine şehinşâh seçtikleri haberi ulaşınca:
"Mukadderatını bir kadının eline veren kavim, asla felah bulmaz" buyurmuştu.

48
Bize Ebû Meryem Abdullah ibnu Ziyâd.el-Esedî tahdîs edip şöyle dedi:
Talha, ez-Zubeyr ve Âişe (R) Basra'ya doğru yürü*dükleri zaman, Alî ibn Ebî Tâlib (R) Ammâr ibn Yâsir ile Hasen ibn Alî'yi (insanları seferber etmeleri için) yolladı.
Onlar ikisi Kûfe'ye, bizim yanımıza geldiler (ve mescide girdiler). İkisi de minbere çıktı*lar. Alî'nin oğlu Hasen, minberin üzerinde üst tarafında oldu. Am*mâr ise (minber üzerinde) Hasen'den daha aşağıda ayağa kalktı. Bizler ona doğru toplandık.
Ebû Meryem dedi ki:
Ben Ammâr'dan şöyle derken işittim:
Âişe, Basra'ya doğru yürümüştür. Ve Allah'a yemîn ederim ki, Âişe elbette dünyâda ve âhirette sizin Peygamber'inizin zevcesidir.
Lâkin Allah Tebâreke ve Taâlâ, Alî ibn Ebî Tâlib'e mi itaat edi*yorsunuz yâhud da Âişe'ye mi itaat ediyorsunuz? diye belli etmek için, Âişe ile sizleri imtihan etmiştir

SAHİH-İ BUHARİ
Fitne bölümü
Bölüm 18 Hadis no 47-48
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
Denizin Dalgalanması Gibi Dalgalanacak Olan Fitne

49
Ammâr ibn Yâsir (R), Küfe minberi üzerinde ayağa kalktı da Âişe'yi ve onun (beraberindekilerle) Basra'ya doğru yürüyüşünü zikretti ve: Muhakkak ki Âişe, dünyâda da, âhirette de sîzin Peygamberiniz(S)'in zevcesidir. Lâkin o, kendisiyle imtihan olunduğunuz zâtlardan biridir, dedi.

50
Ben Ebû Vâü'den işittim, şöyle diyordu: Alî, Ammâr'ı, Küfe ehlinin Alî'nin mâiyyetinde harbe çıkmalarını hazırlamak üzere Küfe erilinin Alî'nin mâiyyetinde harbe çıkmalarını hazırlamak üzere sâ ile Ebû Mes'ûd girdiler ve:
Biz senin İslâm'a girdiğinden beri bizim yanımızda bu işe süratle girmenden daha sevimsiz bir işi yaptığını görmüş değiliz, dediler...
Ammâr da onlara:
Ben de sizin İslâm'a girmenizden beri benim katımda bu işten geri durmanızdan daha sevimsiz bir iş yaptığınızı görmedim, dedi.
Ve Ebû Mes'ûd da Ammâr ile Ebû Musa'ya birer takım elbise giydirdi de sonra beraberce mescide gittiler.

51
Şakîk ibn Seleme şöyle demiştir: Ben Ebû Mes'ûd, Ebû Mûsâ ve Ammâr'ın beraberinde oturuyordum. Ebû Mes'ûd, Ammâr'a:
Ben senden başka arkadaşlarından herbirine, isteseydim muhakkak şöyle derdim: Ben senin Peygamber'e sahâbîlik yaptığından beri benim nazarımda bu işe sür'atle girişinden daha ayıplı bir iş yaptığını görmedim! derdim, dedi.
Ammâr da:
Yâ Ebâ Mes'ûd! Ben de ne senin, ne de arkadaşlarının, Peygamber'e sahâbî olmanızdan beri benim nazarımda bu işten geri durmanızdan daha ayıplı bir iş yaptığınızı görmedim, dedi.
Bunun üzerine zengin hâlde bulunan Ebû Mes'ûd, hizmetçisine:
Yâ Gulâm! İki takım elbise getir de onlardan bİFİni Ebû Mûsâ'ya, diğerini de Ammâr'a ver! dedi ve onlara da:
Bu yeni elbiseler içinde cumua namazına gidin, dedi

SAHİH-İ BUHARİ
Fitne bölümü
Bölüm 19 Hadis no 49-50-51
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
"Allah bir kavme azâb indirince...

İbnu Umer (R) şöyle diyordu: Rasûlullah (S):
"Allah bir kavme azâb indirince, o kavim içinde bulunan (iyi, kötü) her fer*de azâb isabet eder. Sonra (kıyamet gününde) herkes kendi amelleri*ne göre dirilitirlirler” buyurdu

SAHİH-İ BUHARİ
Fitne bölümü
Bölüm 20 Hadis no 52
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
21- Peygamber(S)'İn Alî'nin Oğlu Hasen İçin: "Benim bu oğlum elbette bir seyyiddir. Umarım kit Allah bu oğlum sebebiyle müslümânlardan iki büyük fırkanın arasını ıslâh eder" Kavli

53
Bize Sufyân ibn Uyeyne tahdîs etti. Bize İsrâîl Ebû Mûsâ el-Basrî tahdîs etti.
Sufyân şöyle dedi: Ben İsrail'e Kûfe'de kavuştum. O Küfe Kadısı Abdullah ibn Şubrume'nin yanına gelmişti. Ona:
Beni Küfe Emîri îsâ ibn Musa'nın huzuruna girdir de, ben ona va'z edeyim! dedi.
İbnu Şubrume, İsrâîl üzerine emîrden bir tehlike gelir diye korktu da bunu yapmadı.
İsrâîl şöyle dedi:
Bize Hasen Basrî şöyle tahdîs etti: Alî'nin oğlu Hasen, Muâviye îbn Sufyân'a büyük birliklerle yürüdüğü zaman, Amr ibnu'1-Âs, Muâviye'ye:
Ben arkada olanları geri dönmedikçe,, geri dönüp kaçmaya*cak olan bir ordu görüyorum! dedi.
Muâviye, Amr'a:
Babalan öldürülürse müslümânların zürriyetlerine bakmaya bana kim tekeffül eder? dedi. Amr
Ben tekeffül ederim -yâhud:
Muâviye: Nerede ve nasıl tekef*fül olunacaktır? dedi.
Bundan sonra Abdullah ibnu Âmir ile Abdurrahmân ibnu Semure -bunların ikisi de Kureyş'in Abduşşems oğulları'ndandir-:
Biz Muâviye'ye kavuşur da ona barış istemesini söyleriz, dediler.
Hasen Basrî (geçen senedle) şöyle dedi:
Yemîn olsun ki, ben Ebû Bekre(R)'den işittim, şöyle dedi:
Peygamber (S) minberde hutbe ya*parken torunu Hasen içeriye geldi. Bunun üzerine Peygamber (S):
"Şübhesiz benim bu oğlum bir seyyiddir (şeref sahibi bir efen*didir). Umarım ki Allah bu oğlum sebebiyle müslümânlardan iki bü*yük fırkanın arasını ıslâh eder" buyurdu.

54
Amr ibnu Dînâr şöyle dedi: Bana Muhammed ibn Alî (ibn Hüseyn ibn Alî Ebû Ca'fer elBâkır) haber verdi ki, ona da Usâme ibn Zeyd'in himayesinde bulunan Harmele haber vermiştir.
Yine Amr ibnu Dînâr:
Ben bu Harmele'yi görmüşümdür, demiş*tir.
Harmele şöyle dedi: Usâme ibn Zeyd beni Medine'den Kûfe'ye, Alî'nin yanına gönderdi (de ondan mal istiyordu). Usâme, Harmele'ye dedi ki:
Alî senden şimdi soracak ve arkadaşın Usâme (Cemel ve Sıffîn vak'alarında) bana yardımdan niçin geri kaldı? diyecektir.
Alî'ye şöyle de:
Usâme sana şunu söylüyor:
"Eğer sen arslanm ağzının içinde olaydın, ben muhakkak orada seninle beraber olmamı arzu ederdim.
Lâkin bu müslümânlarla kıtal öyle bir iştir ki, ben bunu doğru bul*mam!"
Harmele dedi ki:
Ben bu sözü getirip Alî'ye haber verdim. Fa*kat Alî ona hiçbir mal vermedi.
Harmele dedi ki:
Ben akabinde Abdullah ibn Ca'fer'in oğulları Hasen ve Hüseyin'in yanına gittim de onlar beni binek deveme ka*dar yüklediler, dedi

SAHİH-İ BUHARİ
Fitne bölümü
Bölüm 21 Hadis no 53-54
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
22 Bir İnsan Bir Kavmin Yanında Birşey Söyler De Sonra Onların Yanından Çıkar Ve Söylediğinin Zıddını Söylerse?


55
Nâfi' şöyle demiştir: Medîne ahâlîsi,Yezîd ibnMuâviye'nin bey'atinden çıktıkları zaman İbn Umer kendine hass cemâati*ni ve oğullarını topladı da onlara hitaben şöyle dedi:
Ben Peygamber(S)'den işittim:
"Verdiği sözünde durmayıp ca*yan gaddar herbir kişi için kıyamet gününde bir bayrak dikilir" buyuruyordu.
Ve şübhesiz bizler bu adama (yânî Muâviye'nin oğlu Yezîd'e) Allah'ın ve Rasûlü'nün bey'at emri üzere bey'at etmişizdir. Ve ben bir adama Allah'ın ve Rasûlü'nün bey'at emri üzere bey'at edilip de sonra o adam için kıtal bayrağı dikilmesinden daha büyük bir gadr ve sözünden cayma bilmiyorum. Ve yine ben sizden hiçbir kimseyi Yezîd'in bey'atinden çıkıp da bu işte başka bir kimseye bey'at ettiğini bilmiyorum. Şayet böyle birşey olmuşsa, onunla benim aramda muhakkak bir kesici ve ayırıcı olmuş olur! dedi.

56
Ebû'l-Minhâl Seyyar ibn Selâme şöyle dedi: (Ebû Sufyân'ın oğlu) Abdullah ibnu Ziyâd ve Mervân ibnu'lHakem Şam'da hâkim oldukları, Abdullah ibnu'z-Zubeyr de Mekke'de hilâfet üze*rine hareket ettiği, Basra'da da Kurrâ (yânî Haricîler) yine hilâfete karşı isyan ettikleri zaman, ben babam Selâme er-Riyâhî ile beraber Ebû Berze el-Eslemî(R)'nin yanına gittik, nihayet evinde huzuruna girdik. O kendisine âid olan kamıştan yapılmış yüksek bir odanın göl*gesinde oturuyordu. Biz onun yanına oturduk ve babam ondan ha*dîs tahdîs etmesini istedi de:
Yâ Ebâ Berzete! İnsanların içine düştükleri hâli görmez mi*sin? dedi.
Onun ilk konuştuğunu işittiğim söz şudur: Şübhesiz benim Allah katında sevâb istediğim birşey şudur: Ben Kureyş'ten birtakım kabilelere Öfkelendim: Şübhesiz sizler, ey Arab topluluğu; sizler bilmekte olduğunuz şu zillet, azlık, sapıklık hâli üzere idiniz. Muhakkak ki, Allah sizleri îslâm Dîni ile ve Muhammed (S) ile kurtardı, nihayet sizler görmekte olduğunuz şu izzet, çokluk ve hidâyete ulaştınız. Ve şu dünyâ sizin aranızı ifsâd edip boz*du. Ve şu Şam'da bulunan adam (yânî Mervân ibnu'l-Hakem) valla*hi eğer mukaatele ederse muhakkak dünyâ üzerine harb eder. Şu sizlerin arasında bulunan kimseler (yânî Basra kurrası olan Haricî*ler) vallahi mukaatele ederlerse muhakkak dünyâ üzerine mukaatele ederler. Şu Mekke'de bulunan kimse (yânî Abdullah ibnu'z-Zubeyr) de vallahi ancak dünyâ üzerine mukaatele eder! dedim.

57
Huzeyfe ibrtu'l-Yemân (R): Bugün zamanımız müna*fıkları, Peygamber (S) zamanındaki münafıklardan daha şerirdirler. Çünkü saadet asnndaki münafıklar nifaklarını gizlerlerdi. Bugünküler ise bütün bütün açığa vuruyorlar, demiştir.

58
Yine Huzeyfe (R): Nifak, Peygamber (S) zamanında mevcûd idi. Bugün ise nifak îmândan sonra küfürdür, demiştir

SAHİH-İ BUHARİ
Fitne bölümü
Bölüm 22 Hadis no 55-56-57-58
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
23 'Kabirlerde olanlar (diriler tarafından) gıbta edilmedikçe kıyamet kopmaz".

Bana Mâlik, Ebu'z-Zinâd'dan; o dael-A'rec'den; oda Ebû Hureyre(R)'den tahdîs etti ki, Peygamber (S): "Hayâttaki bir kişi, kabirdeki bir adamın yanından geçerken: 'Keski şu ölünün ye*rinde ben olaydım' diye ölüm temenni etmedikçe kıyamet kopmaz" buyurmuştur

SAHİH-İ BUHARİ
Fitne bölümü
Bölüm 23 Hadis no 59
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
24 Zamanın (İlk Hâlinden) Değiştirilmesi, Nihayet Putlara İbâdet Etmeleri

60
ez-Zuhrî şöyle dedi: Saîd ibnu'l-Müseyyeb şöyle dedi: Bana Ebû Hureyre (R) haber verdi ki, Rasûlullah (S): "Devs kabilesi kadınlarının kıçları (tekrar) Zu'l-Halasaputhânesinin etrafında (tavaf ederek) çalkalanmadıkça, kıyamet kopmaz" buyurmuştur.
"Zu'l-Halasa", Devs kabilesinin Câhiliyet devrinde ibâdet ede-geldikleri bir puttur.

61
Bana Süleyman itgı Bilâl, Sevr'den; o da Ebû'1-Gays'tan; o da Ebû Hureyre(R)'den tahdîs etti ki, Rasûlullah (S): "Kahtan oğullarından bir adam çıkıp insanları asâsiyle sevk ve idare etmedikçe kıyamet kopmayacaktır" buyurmuştur

SAHİH-İ BUHARİ
Fitne bölümü
Bölüm 24 Hadis no 60-61
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
25 (Hicaz Arazîsinde) Ateş Çıkması

Enes ibn Mâlik de: Peygamber (S):
"Kıyamet alâmetlerinin ilki, doğudan çıkıp da insanları batıya doğru sürüp toplayacak olan bir ateştir" buyurdu, demiştir

62
Saîd ibnu'l-Müseyyeb şöyle demiştir: Bana Ebû Hureyre (R) haber verdi ki, Rasûlullah (S) şöyle buyurmuştur: "Hicaz Arzı'nda bir ateş çıkmadıkça kıyamet kopmayacakttr. Öyle bir ateş ki, Busrâ'daki develerin boyunlarını ziyâlandıracaktır".

63
Ebû Hureyre (R) şöyle dedi: Rasûlullah (S) şöyle buyurdu:
"Furat (nehrinin suyu çekilerek) kıymetli altın hazînesini açıklaması zamanı yaklaşıyor. Her kim o zaman orada hazır bulunursa, ondan birşey almasın!"
Ukbe şöyle dedi:
Ve bize Ubeydullah tahdîs etti:
Bize Ebu'z-Zinâd, el-A'rec'den; o da Ebû Hureyre'den; o da Peygamber'den geçen hadîsin benzerini tahdîs etti. Ancak burada "Furat altın bir dağ açıklayacaktır" demiştir

SAHİH-İ BUHARİ
Fitne bölümü
Bölüm 25 Hadis no 62-63
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
(Hicaz Arazîsinde) Ateş Çıkması
64
Bize Ma'bed tahdîs edip şöyle dedi: Ben Harise ibnu Vehb(R)'den işittim, şöyle dedi:
Ben RasûluIlah(S)'tan işittim, şöyle buyuruyordu:
"Sadakalarınızı veriniz. Zîrâ insanlar üzerine ileride öyle bir zaman gelecek ki, o sırada kişi, sadakasıyle dolaşır da onu kabul edecek bir kimse bulamaz".
Müsedded:
Harise, Ubeydullah ibn Umer'in ana-bir erkek kardeşidir, dedi.
Müsedded'in bu sözünü Ebû Abdillah el-Buhârî söyledi.

65
Bize Ebu'z-Zinâd, Abdurrahmân ibn Hürmüz'den; o da Ebû Hureyre(R)'den tahdîs etti ki, Rasûlullah (S) şöyle buyurmuştur:

"İki büyük ordu birbiriyle harb etmedikçe kıyamet kopmayacaktır.
Bu iki camianın ikisi de bir iddiada oldukları hâlde, aralarında büyük bir harb olacaktır.
Otuza yakın yalancı mel'ûn Deccâller türemedikçe kıyamet kopmayacaktır.
Bu Deccâl'lerin hepsi:
'Ben Allah'ın Rasûlü'yüm! iddiasında bulunacaktır.
Yine (hakîkî âlimlerin vefâtıyle) İslâmî ilimler inkıraza uğramadıkça,
zelzeleler çoğalmadıkça,
zaman tekaarub edip gece-gündüz bir olmadıkça,
fitneler zuhur etmedikçe,
herc yânı adam öldürme vak'aları çoğalmadıkça kıyamet kopmayacaktır.
Yine aranızda mal çoğalıp sel gibi akmadıkça,
hattâ mal o derece çoğalacak ki, mal sahibi malının zekâtını kim kabul eder diye endişelenecek, hattâ mal sahibi bâzı kimselere zekât vermek isteyecek, fakat zekât arzettişi kimse 'Benim zekâta ihtiyâcım yok' diyecek; işte bunlar olmadıkça kıyamet kopmayacaktır.
Yine halk yüksek binalar yapmak yarışına çıkmadıkça ve bir kimse ölen bir kimsenin kabri yanından geçerken 'Keski bunun yerinde ben olaydım!' diye ölümü temenni etmedikçe kıyamet kopmayacaktır. Yine böyle güneş batı tarafından doğup insanlar bu (âdete aykırı) hâdiseyi görünce toptan îmân edecekler. Fakat 'Bu îmân, evvelce îmân etmemiş olan yâhud îmânında hayır ve fazilet kazanmayan kimselerin îmânları kendilerine fayda vermeyeceği bir zamandır'.
Muhakkak ki kıyamet şübhesiz kopacaktır. Hem de (alım-satım için) satıcı ile alıcı aralarında elbise açacaklar da satış-alış tamam olmadan ansızın kıyamet kopacak da, o elbisenin dürülmesi mümkin olmayacaktır. Yine muhakkak kıyamet kopacaktır. Hem de sağmal devesinin sütünü sağıp gelen kişiye sütü içmek nasîb olmayacak, hem de kişi havuzunu sıvayıp ta'mîr edecek, fakat kıyamet ansızın kopacak da havuzun suyunu kullanmak nasîb olmayacak. Kıyamet muhakkak kopacak, hem de yemek yemekte olan kişi lokmasını ağzına götürecek, kıyamet ansızın kopacak da o lokmayı yemek nasîb olmayacak


SAHİH-İ BUHARİ
Fitne bölümü
Bölüm 26 Hadis no 64-65
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
27 DECCAL BAHSİ

66
Kays ibn Ebî Hazım şöyle dedi:
Mugîre ibn Şu'be (R) bana şöyle dedi:
Hiçbir kimse benim sorduğum kadar Peygamber(S)'e Deccâl'den sormamıştır.
Peygamber (S) bana:
"Deccâl sana zarar vermiyecektir" buyurdu.
Ben:Yâ Rasûlallah, ondan korku vardır.) Çünkü insanlar onun beraberinde ekmek dağı ve su nehri vardır diye söylüyorlar! dedim.
Rasûlullah:
"Mü'minlerin sapıtmasına sebeb olacak bu nevi'den birşey yapmak Allah üzerine pek kolaydır" buyurdu,

67
Bize Eyyûb es-Sahtıyânî, Nâfi'den; o da îbn Umer(R)'den: Zannediyorum ki, o da Peygamber(S)'den: "Deccâl'in sol gözü şaşıdır, sanki onun gözü, emsalinden dışa doğru fırlamış üzüm tane*si gibidir" buyurduğunu tahdîs etti.

68
Enes ibn Mâlik (R) şöyle dedi: Peygamber (S) şöyle buyurdu: "Deccâl gelecek, nihayet Medine'nin bir tarafına inecek. Sonra Medine üç kerre sallanacak da orada bulunan her kâfir ve münafık ona doğru çıkıp gidecek" .
69
Biz Sa'd ibn îbrâhîm, babası İbrahim'den; o da Ebû Bekre(R)'den tahdîs etti ki, Peygamber (S) şöyle buyurmuştur:
"Medi*ne'ye Mesih Deccâl'in (değil kendisi) korkusu (bile) giremiyecektir.
O fitne günlerinde Medine'nin yedi kapısı olacak, herbir kapıda (mu*hafız) iki melek bulunacaktır''.

Dedi ki: Ve bize îbnu îshâk, Salih ibn İbrahim'den; o da baba*sından söyledi ki, o şöyle demiştir: Ben Basra'ya geldim, Ebû Bekre bana: Ben Peygamber (S)'den bu hadîsi işittim, dedi.
70
Abdullah ibn Umer (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S) insanlar içinde hutbe için ayağa kalktı da lâyık olduğu sıfatlarla Al*lah'ı sena etti. Sonra DeccâTi zikredip şöyle buyurdu:
"Ben sizleri kat't olarak ondan korkutuyorum. Peygamberlerden herbir peygam*ber, ümmetini muhakkak Deccâl'den inzâr edip korkutmuştur. Lâ*kin ben sizlere onun hakkında hiçbir peygamberin bilsinler diye kendi kavmine söylemediği bir vasfını söyleyeceğim: Deccâl şaşıdır (kötü kılavuzdur), Allah ise şaşı değildir!"

SAHİH-İ BUHARİ
Fitne bölümü
Bölüm 27 Hadis no 66-67-68-69-70
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
DECCAL BAHSİ

71
Bizeel-Leys, Ukayl'den; o da Sâlim'den; o da İbn Şihâb'dan; o da Abdullah ibn Umer(R)'den tahdîs etti ki, Rasûlullah (S) şöyle buyurmuştur:
"Ben bir defasında uyumuştum. (Ru'yâmda) Ka'be'yi tavaf ediyordum. O sırada esmer, salıverilmiş düz saçlı bir kişi gördüm. Başı su döküyordu yâhud su akıtıyordu. Ben oradakilere:
Bu kimdir? diye sordum.
Onlar:
Meryem'in oğlu'dur, dediler.
Sonra ben ona yönelmek üzere ilerledim. Bu sırada bir de kırmızı yüzlü, uzun boylu, başı kıvırcık saçlı, sağ gözü sakat, börtlek, sanki salkımındaki emsalinden dışan çıkmış iri bir üzüm tanesi gibi bir adam gördüm. (Onun kim olduğunu sordum.)
Bu Deccâl'dir, dediler.
Ona benzerlikçe insanların en yakını İbnu Katan'dır ki, bu zât Huzâa kabilesinden bir adamdı".

72
Âişe (R): Ben Rasûlullah(S)'tan namazı içinde Deccâl fitnesinden Allah'a sığınırken işittim, demiştir.

73
Bana babam Usmân,Şu'be'den; o da Abdulmelik ibn Umeyr'den; o da Rıb'î'den; o da Huzeyfe(R)'den haber verdi ki, Peygamber (S) Deccâl hakkında:
"Deccâl'İn beraberinde bir su ve bir ateş bulunacaktır. Fakat onun ateşi soğuk bir sudur, onun suyu ise yakıcı bir ateştir" buyurmuştur.
Ebû Mes'ûd (Ukbe ibn Âmir el-Bedrî - R):
Ben de bu hadîsi RasûIuIlah(S)'tan işittim, demiştir.

74
Bize Şu'be, Katâde'den tahdîs etti ki, Enes ibn Mâlik (R) şöyle demiştir: Peygamber (S) şöyle buyurdu:
"Ümmetini sakat gözlü ve pek yalancı olan Deccâl'den sakındırmadık hiçbir peygamber gönderilmedi. Haberiniz olsun ki, o sakat gözlüdür; Rabb'iniz ise sakat gözlü değildir. Şübhesiz Deccâl'in iki gözünün arasında 'Kâfir' yazılmıştır".
Bu konuda Ebû Hureyre ile İbn Abbâs'ın da Peygamber'den rivayet ettikleri hadîsleri vardır.

SAHİH-İ BUHARİ
Fitne bölümü
Bölüm 27 Hadis no 71-72-73-74
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
28 DECCAL MEDİNEYE GİREMEZ

75
Ebû Saîd el-Hudrî (R) şöyle demiştir:
Rasûlullah (S) bir gün bizlere Deccâl'den uzun bir hadîs tahdîs etti. O'nun bize tah*dîs ettiği hadîs içinde şöyle buyurdu: "Deccâl (Medîne'ye de) gele*cektir. Fakat Medine kapılarından içeriye girmek ona haram kılınmış*tır. Yalnız Medine etrafındaki bâzı çorak ve çakıllı arazîye inecektir. O gün Medine halkının hayır*lılarından birisi, Deccâl'e karşı çıkar ve:
Ben şehâdet ederim ki, muhakkak sen, Rasûlullah'ın bize ha*ber verdiği Deccâl'sin! der.
Bunun üzerine Deccâl, başındaki şekaavet ehline:
Şimdi ben bu adamı öldürür, sonra diriltirsem, benim (ulûhiyet) iddiası işinde şübhe eder misiniz? diye sorar.
Onlar da:
Hayır şübhe etmeyiz, derler.
Deccâl hemen o adamı öldürür, sonra da diriltir. Ve diriltir di*riltmez o adam:
Vallahi benim, senin Deccâl olduğun hakkındaki şimdiki ka*nâatim, bundan evvelki îmânımdan daha kuvvetlidir, der.
Bu defa Deccâl bu adamı tekrar öldürmek ister, fakat bir daha ona musallat edilmez (yânî onu öldürmeye muktedir olamaz)".


76
Ebû Hureyre (R), Rasûlullah (S): "Medine'nin kapı*ları ve giriş yerleri üzerinde birtakım (koruyucu) melekler vardır. Me*dine'ye tâûn da, Deccâl de giremez" buyurdu, demiştir.

77
Bize Şu'be, Katâde'den; o da Enes ibn Mâlik(R)'ten haber verdi ki, Peygamber (S): "Medine'ye de Deccâl gelecek ve bir*çok meleklerin onu korumakta olduklarını bulacak da, artık ona Dec*câl giremiyecek; inşâaltah tâûn da giremiyecek" buyurmuştur

SAHİH-İ BUHARİ
Fitne bölümü
Bölüm 27 Hadis no 75-76-77
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
29 YE'CÜC VE ME'CÜC

78
Ebû Seleme'nin kızı Zeyneb, Urve ibnu'z-Zubeyr'e, Ebû Sufyân'ın kızı ümmü Habîbe'den; o da Cahş kızı Zeyneb(R)'den tahdîs etti ki, Rasûlullah (S) bir gün korku ile Zeyneb'in yanına girerek:
"Lâ ilahe illellah! Vukû'u yaklaşan bir şerrden, büyük bir fitneden dolayı vay Arab'ın hâline! Bu gün Ye 'cûc ve Me'cûc'un seddinde şunun gibi bir delik açıldı" buyurdu da, baş parmağı ile ona yakın olan şehâdet parmağını halkaladı.
Zeyneb bintu Cahş dedi ki: Ben:
Yâ Rasûlallah! İçimizde bu kadar iyi kimseler varken biz helak olur muyuz? diye sordum.
Rasûlullah:
"Evet, fısk vefucûr, zina ve ma'siyet çoğaldığı zaman (helak olursunuz)" diye cevâb verdi.

79
Bize Adullah ibn Tâvûs, babası Tâvûs'tan; o da Ebû Hureyre(R)'den tahdîs etti ki, Peygamber (S): " Ye'cûc ve Me'-cûc şeddi şunun gibi açıldı" buyurmuştur.
Râvî Vuheyb ibn Hâlid, Peygamber'in "Şunun gibi" işaretini göstermek için baş parmağın sırtının bir tarafını, şehâdet parmağının iki boğumu arasına koymak ve şehâdet parmağının bir tarafını da onun üzerine koymak suretiyle "Doksan" işareti yapmıştır

SAHİH-İ BUHARİ
Fitne bölümü
Bölüm 28 Hadis no 78-79
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt