Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Güzel Yazılar Paylaşım Mekanı (2 Kullanıcı)

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Akşam olmakta
uzak dağların ardında trenler geçmektedir şimdi
gözlerimde mavi gecelerin yıldızları
yüreğimde özlemin ince sızıları
yorgun güvercinlerin kanat çırpınışlarında soluğum
bakakalırım her akşam öyle dalgın, dargın ve ıraklardan ırak
yalnızlığımdır damlayan karanlığın kirpik uçlarında her gece
her sabah bir çocuktur içimde alıp başını gider uzak dağların doruklarına
yıllar var ki tek bir çiçek açmadı gönül bahçemde
kabr-i hanemde tek bir yolcu geçmedi
çöl oldu gülüstanım
şiiristanım, düşistanım

Oysa hep yolculuklardı sakladığım kendime, keşifsiz denizlerdi
yıllarca bir ayrılığı biriktirdim deltalarda, bir yalnızlığı
kendimden kaçıp kaçıp kurtulmak isteyen bir gemiydim belki
belki bir deliydim herkesin akıllı olduğu bir dünyada
oysa yıllar varki tek bir gemi gecmedi denizlerimde
göğümde tek bir martı uçmadı
yaşlı ve yalnız bir ağaç gibi sürgün kaldım yüreğimin içinde
bilirimki, her akşam gözlerimde akıp giden o çağıltı
avuçlarımda taşıdığın ateşle sudur
uzak dağların ardında kalan menekşe gözlü bir kızın kokusudur
her dizede yüreğime kanayan sözcüklerle yazılan

Akşam olmakta
uzak dağların ardında trenler geçmektedir şimdi
yüzümde sınırları çizilmemiş bir hüznün camları parçalanıyor
depremler başlıyor her gece, şehirler çöküyor içimdeki çukura
ve her sabah yeniden yüreğimde sızılarla uyanır bir dağçiçeği
bakarım öyle uzaklara kanayan gülüşlerle, kırık düşlerle
ki, metropol duvarlara yapıştırılmış
boynu bükük bir resim karesi gibiyim sanki
hüzünlü yüzüm aykırı sakalımla

Akşam olmakta
uzak dağların ardında trenler geçmektedir şimdi
gecede keman hıçkırıkları, başımda gam
belki analar ağlamaktadır uzak bir kentte
yittik çocuklar, yorgun babalar ve yüreklerinde ezikliği çaresizliğin
belki herkes bir yarayı sarmaktadır kendi içinde kimbilir
kimsesiz bir ölümü karanlığında

Yıllar varki, ayrılıklar yaralı bir nehir gibi akmaktadır içime
rüzgarlar eserken alnımın sahillerinden, uzak denizlere savrulur düşlerim
kirlenir mavi gülüşlerim, yaralanır martılar, havada asit ve kir kalır
simsiyah bir bulut gölgeler yüzümü her gece, gecelerki, yaslandığım tek sığınak

Akşam olmakta yine
ey geceden gelip geceye giden trenler
bir gün yanlış saatlerin gözlerimde buluştuğu bir noktada
bir damla su gibi düşünce hayatın uçurumundan
son isyanını çekince yüreğim, alıp g**ür beni buralardan
insanın uğramadığı uzak kıyılara
bir derviş gibi ıssızda yanmak için, kendi içimde sarmak için yaramı...
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
düşen yaprak misali ürkek idi benim bitişim...
Bilmezsin... Anlamazsın ki anlatsam da... Çok şey vardı ardından yüreğime düşen... Pişmanlığın mı titretti bugünlerde ellerini, uzanamıyor muydun bensiz mutluluklara... Yitirdin mi özlemlerini, yıkıldı mı yaslandıkların... ki;

Şimdi,
Aklımda hep varken uzaklarda olan sen.... birden döndün geriye..

tekrar ne zaman gideceğini bilmesem de tuhaf bir hüzün sardı içimi.. ama sana hiç bir zaman "hayır" diyemediğim gibi yine hoşgeldin kara vicdanlım.. dedim... Biliyor musun ? artık iyice inanıyorum, uzaklarda da olsa .. yürek bağın olanı çok hissederek düşündüğünde o'da seni düşünüyor biliyorum... işte akşam olduğu gibi.. senin sevdiğin şarkıları dinlerken içimden geçen "seni çok, çok özlediğimi hiçbirzaman bilemeyeceksin" idi.. ve o an birden telefonum çaldı.. sendin yüreğimden o an kuşlar havalandı... sen hiç vazgeçemeyeceğimsin bildiğim senin de hiçbirzaman vazgeçemeyeceğin olduğum... geçmişte yaşananlar geçip gidiyor önümden; avuçlarım kanıyor, düşlerim can çekişiyor... ama yine de vazgeçemiyorum.. Dalından düşen yaprak misali ürkek idi benim bitişim, üzerine basıp geçilecek kadar da savunmasız idi... sana yönelik içimde her ne varsa hepsi... Şimdi,

Gri bir düşsün, keşke aydınlansan... bilirim sen grileri sevmezsin.. Ayrılıklara dur diyebilsem ben de, kaybeden kim bir bilebilsem...

Boş ver, varsın yıkık olsun gönlüm gittiğinde; yaralar büyüsün, gölge düşsün ruhuma... seninle dalayım rüyâlara, sonsuzlukta sarılayım kendime.. Ardından can katayım sana... sevgimle.. Ama ne olur bir daha, İçimdekileri öldürmeden gitme ne olur....
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Yağmurlar yetişmiyor bana gülüm...
damlalar denizimi örtmüyor.soygunlara direnen yüreğimle sessizliğini nasıl da dinledim?yargıların ayartılmayan duygularımla barışık olmadığını,söylesene nasıl anladın?
hayatın kaygısını tahammülün beslediği anlarda boğdum korkularımı...aşkın ritminde,uzaklık zamanın bahanesi olmuştu.o zaman büyüyen nice sevdalara eklendi yağmurunun haşmetli yangınları.....

Bir vefa borcumuz var yağmura karşı...ve yine hal hatır sorarcağımız bulutsu mevsimler var.seni yağmurların hükümranlığında tanıdım.taksitli sevgim olmadı hiç.
kiralık duygum olmadı.
içinin yankısı içimin çağlayanına çarpmasaydı eğer,umursamaz tavırlarının sağanağında eriyip kaybolacağımdan korkacaktım.şükür ki,yağmurların varlığıma güven veriyor.

ucuz bedellerin intikamını peşin aldım yarınlardan...ve senin için göze aldım yaşamayı...ucu be korkular; yaşantımı desteklediğin sürece,yoksul dünyanın tarihsel boyutunda yokluğa karışacak.aşkın yargısı,yüreğe hükümran olmaya görsün.korkusuzluk sevgime tanıklık edecek.yazlarımı yaralayan yağmurlar,şahitlik edecek yüreğimin dinmek bilmeyen alevlerine...ve yağmurlar,güneşin bulutları parçalamadığı günlerde,şimşeklerden seni soracak.yağmuru unutmak mümkün mü?gönlüne düşen şimşeklerden sor,dengesi bozulmuş ozanın,sevgi için nasıl yakardığını?

korkuları gerçeğinde boğup,yaşamı çölleştirmediğin için yağmura ve sana hep vefalı kalacağım.

sen yağmurun vefasından,ben gözlerinin ışığından bahsedeceğim.umutları,fark edişleri,sözün gücünü yazacağım bulutsu mevsimlerin evrenimizdeki tanıklığına....
abartmadığım güneşler süzülecek yenilgilerime...
ve sen sendelemeden yürüyüşümü görüp,yağmurun dilini öğreneceksin.sevdiğin mevismleri yazacaksın yeniden...yarınlarını,beklentilerini,yüreğine izinsiz yerleşen duygunu haykıracaksın belkide...kimbilir belki de yağmura kızacaksın?İstersen yorma yüreğini aşktan usanacaksan...
ama yağmura vefa borcumuz var.sen yağmurlarla girdin hayallerime...istersen içimdeki yankıya sor.ve her sorunun cevabına dip notlar düşür,unutulmayacak sözlerin hatrına....gönlün kanıt aramadığı zamanı büyüt heyecanın köşelerinde....

içimizin yitmeyen soyluluğuyla söylenmektedir gece...en güzel şiirlerini okur yıldızlar sabahlarına...
ve adı değişmez aşkın...yeryüzünde karalanmayan en ak hükümdür sana duyduğum.dengeler güneşin bulutların arasından yıldızları selamlamasına izin verdi.ve ben yazgıma şükrediyorum;zamanın yitik sesi yetmiyor çığlığıma...

Bilirsin,aşka şerh düşmenin münasip olmadığını...AŞKtan usanacaksan eğer,sakın yorma yüreğini.....

kalbin dirildiği yerde tanıdım seni...sen benden de yürekliydin.şimdi bütün deliller aşka varıyor.ve inan,aşka şerh düşülmüyor.bu ozanı yüreğinden sürgün etmediğin için çok şey borçluyum sana...
yağmurlarla girdin hayallerime...
nisan yağmurlarıyla beslendi bu hikaye...
iyi ki,yüreğimi uyutamadım...
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Yağmurlar yetişmiyor bana gülüm...
damlalar denizimi örtmüyor.soygunlara direnen yüreğimle sessizliğini nasıl da dinledim?yargıların ayartılmayan duygularımla barışık olmadığını,söylesene nasıl anladın?
hayatın kaygısını tahammülün beslediği anlarda boğdum korkularımı...aşkın ritminde,uzaklık zamanın bahanesi olmuştu.o zaman büyüyen nice sevdalara eklendi yağmurunun haşmetli yangınları.....

Bir vefa borcumuz var yağmura karşı...ve yine hal hatır sorarcağımız bulutsu mevsimler var.seni yağmurların hükümranlığında tanıdım.taksitli sevgim olmadı hiç.
kiralık duygum olmadı.
içinin yankısı içimin çağlayanına çarpmasaydı eğer,umursamaz tavırlarının sağanağında eriyip kaybolacağımdan korkacaktım.şükür ki,yağmurların varlığıma güven veriyor.

ucuz bedellerin intikamını peşin aldım yarınlardan...ve senin için göze aldım yaşamayı...ucu be korkular; yaşantımı desteklediğin sürece,yoksul dünyanın tarihsel boyutunda yokluğa karışacak.aşkın yargısı,yüreğe hükümran olmaya görsün.korkusuzluk sevgime tanıklık edecek.yazlarımı yaralayan yağmurlar,şahitlik edecek yüreğimin dinmek bilmeyen alevlerine...ve yağmurlar,güneşin bulutları parçalamadığı günlerde,şimşeklerden seni soracak.yağmuru unutmak mümkün mü?gönlüne düşen şimşeklerden sor,dengesi bozulmuş ozanın,sevgi için nasıl yakardığını?

korkuları gerçeğinde boğup,yaşamı çölleştirmediğin için yağmura ve sana hep vefalı kalacağım.

sen yağmurun vefasından,ben gözlerinin ışığından bahsedeceğim.umutları,fark edişleri,sözün gücünü yazacağım bulutsu mevsimlerin evrenimizdeki tanıklığına....
abartmadığım güneşler süzülecek yenilgilerime...
ve sen sendelemeden yürüyüşümü görüp,yağmurun dilini öğreneceksin.sevdiğin mevismleri yazacaksın yeniden...yarınlarını,beklentilerini,yüreğine izinsiz yerleşen duygunu haykıracaksın belkide...kimbilir belki de yağmura kızacaksın?İstersen yorma yüreğini aşktan usanacaksan...
ama yağmura vefa borcumuz var.sen yağmurlarla girdin hayallerime...istersen içimdeki yankıya sor.ve her sorunun cevabına dip notlar düşür,unutulmayacak sözlerin hatrına....gönlün kanıt aramadığı zamanı büyüt heyecanın köşelerinde....

içimizin yitmeyen soyluluğuyla söylenmektedir gece...en güzel şiirlerini okur yıldızlar sabahlarına...
ve adı değişmez aşkın...yeryüzünde karalanmayan en ak hükümdür sana duyduğum.dengeler güneşin bulutların arasından yıldızları selamlamasına izin verdi.ve ben yazgıma şükrediyorum;zamanın yitik sesi yetmiyor çığlığıma...

Bilirsin,aşka şerh düşmenin münasip olmadığını...AŞKtan usanacaksan eğer,sakın yorma yüreğini.....

kalbin dirildiği yerde tanıdım seni...sen benden de yürekliydin.şimdi bütün deliller aşka varıyor.ve inan,aşka şerh düşülmüyor.bu ozanı yüreğinden sürgün etmediğin için çok şey borçluyum sana...
yağmurlarla girdin hayallerime...
nisan yağmurlarıyla beslendi bu hikaye...
iyi ki,yüreğimi uyutamadım...
 

sahaff

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Kas 2009
Mesajlar
276
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Tanrılar dünyayı ve insanı yaratırken, mutluluğu saklamaya ve insanın onu biraz zor bulmasına karar vermişler.

Mutluluğu nereye saklayacakları hakkında konuşmaya başlamışlar. Biri " Uzaya , yıldızlara" demiş Bir diğeri " Deniz diplerinin en derin noktasına"... İçlerinden bir başkası " Yüksek dağların zirvesine, çiçeklerin özüne" demiş... Biri de demiş ki, "Hiç biri olmaz, insan çok meraklıdır. Araştırır, dediğiniz her yere bakar ve bulur" . Ve sonunda biri "Buldum" diye bağırmış.. "Mutluluğu insanin içine saklayalım, insan her yere bakar da, kendi içine bakmak aklına gelmez"..

Bilmeden paylaştığınız bu yazı ile birlikte birçok hatayıda beraberinde paylaşmışsınız..Sizin iyi niyetinizden şüphem yok ama;

Mesela ilk baştaki satırda ''Tanrılar dünyayı ve insanı yaratırken'' dediğimizde olay başka bir mecraya kayar..

Neden, çünkü ''Tanrı'' derken eğer Allah kasdedilmiş ise bilirizki ''Allah birdir'' Halbuki yazı ''Tanrılar'' diye başlıyor ..Eğer başka bir şey kasdedildi ise yine biliriz ki İnsanın yaratıcısı Allah'dır...


“Ey insanlar! Sizi bir tek candan yaratan ve ondan eşini varedip, ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinize hürmetsizlikten sakının,” (Nisa, 4:l)
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Bilmeden paylaştığınız bu yazı ile birlikte birçok hatayıda beraberinde paylaşmışsınız..Sizin iyi niyetinizden şüphem yok ama;

Mesela ilk baştaki satırda ''Tanrılar dünyayı ve insanı yaratırken'' dediğimizde olay başka bir mecraya kayar..

Neden, çünkü ''Tanrı'' derken eğer Allah kasdedilmiş ise bilirizki ''Allah birdir'' Halbuki yazı ''Tanrılar'' diye başlıyor ..Eğer başka bir şey kasdedildi ise yine biliriz ki İnsanın yaratıcısı Allah'dır...


“Ey insanlar! Sizi bir tek candan yaratan ve ondan eşini varedip, ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinize hürmetsizlikten sakının,” (Nisa, 4:l)

amena haklısınız,ama neden öyle bakıyorsunuki konuya burada anlatılmak istenen şey mutluluğun içimizde olduğu..
neden tek bir bakış açısından bakıyorsunuzki anlamadım...
ben tanrılar yazdım diye birilerin aklımı karışacak...
ya ben okumadığım hiç bir yazıyı paylaşmam hatta o kadar güzel yazılar varki, ama çok düşündürücü olduğu için paylaşmadım bile...
bence biraz her şeye tek noktadan bakmayalım ben o aa tanrılar varmış demedim kimsede demez, orada eğer iyi okuduysanız mutluluk sadece içimizdedir demek istiyor hiç bir şeyde değildir demek istiyor,bir çok insan mutluluğun malda mülkte vs şeylerde olduğunu zannediyor ama öyle olmadığını anlatmak istemiştim neyse ya anlayana....
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........



ImageProxy.mvc



Bazen dibe vurmak sürekli düşüyor hissetmekten daha iyidir diye düşünüyorum...Tutunacak hiç bir dal yok şimdilerde...Kendi dallarımsa o kadar uzak ki...Ve hep beni tutar sandıklarımın umrunda değilim hissini yaşıyorum...

Uyanamadığım sabahları görüyorum zar-zor uyuduğum yarım yamalak uykularda...Uyku diye yattığım belirsiz düşüncelerden yine ıslak gözlerle yine acıyla yine düşünceye uyanıyorum...

Kendime kızıyorum bol bol...Neden?...Çözüm yok...Hayat bu bazen sizi mutluluktan göklere çıkarıyor.Bazense...

Ellerim çok üşüyor.Korkularımla yüzleşmekten korkuyorum.Dinlenmeye almışım kendimi herkese böyle söylüyorum kendim de buna inanıyorum...Nasıl bir dinlenmeyse...Kendi yapacaklarımın kendime vereceği ağır yaralardan kaçmaya çalışıyorum...Her şarkı daha da ağlatıyor beni...Zor nefes alıyorum.Zor yaşıyorum...

Bir şeylerden kaçmak saçma değil midir?Olacağı belli olan herşey enin de sonunda olmaz mı?Ya olmazsa umudu ile yaşamak ne kadar doğru ve bu umutla yaşarken olacağı bilerek acı çekmek?...Ne talihsiz bir çelişkidir bu...Allah'ım nasıl da acı veriyor bazı deneme süreçleri...Şimdilerde dilimde tek bir dua...Herşeyin hayırlısı olsun...Benim ve tüm sevdiklerimin hakkında...


Her filmde her şarkıda aynı düşünce...Yine aldım yalnızlığımı kollarıma,beni benden aldım.Islak yüzümü aynalara göstermedikçe insanlardan da kaçıyorum...Ruhum koptu bedenimden artık...umutsuzca beyin ölümümü bekliyorum...Bitse de varsam artık uçmağa...Tüm inananlar gidecek değil mi bir gün nasıl olsa?


Hoşçakalın dostlarım...
Saf temiz hırçın bir çocuk koptu dünyadan.
Ruhunu temize çıkartamadıkça
ruhunu çıkarttı...
Şimdi sahipsiz bir ruh gezinmekte aranızda
Asla göremezsiniz
Acısını dindiremezsiniz
Yazıp çizemezsiniz...
Hiçbir çaba hiç bir mutluluk tekrar yaşatamaz onu
Giden gider bir defa...
Bazı elvedalar acıdır ama gerçektir...
Ve bir elveda ben geliyorum der
Elveda dostlar...
Ağlayan bir çocuk öldü aranızdan
Elinden düştü pembe hayalleri
Ayağı takıldı lunaparkında
Çakıl taşlarıyla erken tanıştı
Ve inandığı herşeyi bopşluklarda buldu bi anda
öldü...
Sus derlerdi de susmazdı
Geveze denmesine bile aldırmazdı...
O artık hep sustu...
Hep sustu...
Hiç bir oyunda böyle sobelenmedi
Hiç bir bebeği böyle küsmedi ona
hiç bir arabası tamir edilmezcesine bozulmadı
hiç bir acıyı böylesine tatmadı
Acı ona hiç bu kadar yakışmadı
O öldü...
Elveda...

Şimdi boş bir hüzün dolduruyor bedenimi,ruhum çoooktaannn uzaklara vardı...Ve çoooktan koptu bedenden...Şimdi o ruhu çağırmak imkansıza yakın...

Siz siz olun hırçın inatçı bir çocuğun ruhunu kaçırmayın uzaklara...Çünkü herkes nasıl çağırması gerektiğini bilemez.Gelir sandığınız o ruh belki de asla gelmez
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
‘’Yalnızlığını anlat bana… ‘’

Aldım elime kalemi, boş bir sayfa buldum sen’li yazılarımın arasında…
Yalnızlığı beklemeye koyuldum, beyaz düşlerime esir olan karanlık odamda…
Geldi, sensizliğin çarpıcı boşluğunda..
Nefesim daraldı, yuttum içimde her ne varsa…
Dört duvar dillendi sessizliğimden !

Sustu yakarışlar…
Taştı sessizlik içimden…
Kelimeleri karanlığa bıraktım hissedilebildiğince !
Ben konuştum, ‘o’ dinledi…
Ansızın, sustum… Sessizliğini dinledim..
Dinledikçe,
Sevdim sonu çığlık olan yalnızlığı..

Sarıldım kuytu gecelerde birtek o’na…!
Ne bir şikayet ne bir bıkkınlık..
Sevdim gecelerimde, adı yalnızlık olan, sessiz çağrını…
O’na rehin bıraktım ruhumun derinliklerini..

Yine yalnızlığa alabildiğine konuştuğum bir gecede,
Hayallerim düştü gözlerimden birer birer..
Yüreğimi gördüm karanlığın en ücra köşesinde..
Lime lime oldu gözlerimin önünde..
Tutamadım..
Yetişemedim yüreğime !

İşte o gece, yalnızlığa yakardım sayfalarca..
Ben konuştum..
Yine ‘O’ dinledi..

Öyle sessizdi ki..
İsyana meyilli sorularıma, cevap olamadı yalnızlığım..
O sustukça, ben haykırdım çaresizce..
Olmadı..
Sensizliğe çare olamadı…

Duvarlarım yıkıldı benliğimin üzerine..
Nefesim daraldı, bu kez acıyla…
Yutkundum, her kelimeyi yüreğime batırırcasına !
Sebebim oldu, her hecesi yüreğimi yakan kelime…

Yalnızlığı, yalnızlığa anlattım gecelerimde...

Pabucu dama atılmış hayallerime ağladım karanlığın yaralayıcı boşluğunda …




Kaçtım…
Kendimden gelen haykırışları duymamak için.. sessizliğin içindeki sesleri, karanlığın içindeki yüzleri görmemek için.. kaçtım…

Baktım…
Geriye dönüp baktığımda yitik bir kentin kayıp bir düş’ü oldum… düşlerimin griliğinde kendime baktım.. sisli ve yağmurlu bir havada İstanbul’a bakar gibi baktım…

Saklandım…
Tüm kelimelerimi yanıma alıp saklandım.. cümlelerimin beni terk etmesine izin verdim… kilitli bir kapının ardında herkesten ve her şeyden saklandım…

Islandım…
Yağan yağmurlar altında şemsiyesiz saatlerce dolaştım… ıslandım… yağmurla birlikte yağdım avuçlarına… yağmurla ıslandım…

Sustum…
Tüm şiirleri, şarkıları sözsüz bestesiz bıraktım… cümlelerimi anlamsız, kelimelerimi çırılçıplak yalnız bıraktım… sustum…

Döndüm..
Buz tutmuş düşlerim, yaban kalmış gülümseyişlerimle… eksik kalan günlerimle yaşanmamış yarınlarıma döndüm…

Kaçarken baktığımda saklanan benliğimin yağmurda ıslanışını susmaların ardından gördüm… ve dünüme bu günüme yarınıma döndüm….


‘Gece’ bile fazla bu akşam bana…Öyle siyah, öyle alacalı ki karanlık..Uyumak istiyorum, alabildiğine..Kapatıyorum gözlerimi, sen oluyorsun uykularım..Açıyorum gözlerimi, yalnızlığa kapılıyor düşüncelerim…Anlamsızlığımla eş değer oluyorsun aniden…

Gidişini seyrediyorum, anılarımın arasından…Tozlanmış duyguları temizliyorum, kelime kelime..İçim acıyor, derinden…Gülüşünü anımsıyorum…İçim burkuluyor…
Sensizliğe alıştırırken günlerimi, şimdi ne gerek vardı ki sana ? Düşüncene bile tahammülü yok yüreğimin.. Silebilsem yüzünü, gözlerimden…

Ne acı…Seni hiç unut(a)mamışım ki ben…Eskiyen eşyalarım arasına saklamışım yaşanmışlıkları…Ertelemişim sensizliği bile bile…

Şimdi…Ne şarkılar, ne satırlar dolusu cümleler..Hiçbiri iyi gelmiyor sensizliğime..Belki, çığlıklarımı susturmasam, ağlasam yağmur misali damla damla…Kimbilir, unutulursun belki ozaman…

O an, duygularıma baş kaldırıyorum…Bakıyorum gökyüzüne, bırakıyorum çığlıklarımı yıldızlara doğru…
Atıyorum seni özleyen her bir parçamı…Yüreğimi arındırıyorum fazlalıklardan…
Bu kadar kolay olmamalı…İçimdeki ses, seni çağırıyor her darbemde…

Durmuyorum…Parçalıyorum seni…Kanıyor her bir yanım...

Ya ‘o’ susacak, ya ‘ben’ …






Bir baktım,
Uzaklardayım,

Duygusal tuzaklardayım..



Her sokak bir yol ayrımı,
Anlatamam ki ben kaygımı...

Kimse yoktu oralarda,
Savruldum ben boralarda...



Kaybettim o saygımı,
Anlatamam ki ben kaygımı...



Sancılarım buldu bini,
Unuttum nefreti, kini..

Bulamam ki seni, beni,
Sevgiyi arayayım...






Ne zaman başlamış bilmiyorum kendimden kaçışım. Bir an farkettim ki, öyle uzaklaşmışım ki, dönmek mümkün değil geriye. Bir de çok geç kalmışım ben kendime.





Hayat yollar koymuş önüme, bense yürümüşüm bakmadan önüme. Küçücük bir ışık zerresinin bile, gitmişim peşinden, yakalayıp aydınlatayım dünyamı diye. Korkuların üstüne gidip, yenmek isterken onları, aslında her adımımda onlar yaklaşıp bana, sarmışlar etrafımı.

Esecek ve geçecek zannederken yalnızlığın rüzgarını, bir fırtına kopmuş ve dağıtmış her ne varsa.. Ben ılık bir rüzgar bilmişim fırtınayı. Öyle savurmuş ki her şeyi ayrı bir yana, mümkün bile değil getirmek bir araya.

Ben kaybolmuşum, sen kaybolmuşsun, sevda kaybolmuş..


Yağmurlarda ıslandık,
Birbirimizi kıskandık..

Kaybettiğim için seni,
Anlıyorum yeni yeni...

Uykudan uyandım sandım,
Meğer yine aldanmışım..

Hep aynı yalana kanmışım,
Kaygımı ben anlatamadım...


Bu sabah ağlar gibi, iki damla yaş düşürdüm gözlerimden..

Öyle uzun zaman olmuştu ki gözlerimi kapatalı, bir daha açmayacağım sanıyordum. Uyandığımda sana, bir daha hiç karanlık olmayacak sanıyordum. Yanılmışım..

Gecelerin tam ortasıymış benim yerim aslında, tüm aydınlıkları yadsıyıp, kalmalıymışım orda. Bir zerre ışığı güneş zannedip, ruhumu ısıtmaya çabalamamalıymışım onunla.

Ben yalanmışım, sen yalanmışsın, sevda yalanmış..


Herkes bana deli dedi,
Bilmeden o esen yeli..

İnan unutmadım seni,
Kaygımı ben anlatamadım...

Sevgimle gözünden düştüm,
Belki de ben de bir düştüm..

Bilmeden kendimi aştım,
Anlıyorum yeni yeni...


Belki de hep olmayanı yaşamışım, senden az, benden çok..

Cümlelerimi hapsettim. Artık virgüllerim yok. Sayfalara sığdıramadağım noktalarım var.

Bir sabah uyandığımda, ben olmayanı oynayacağım. Belki sen de katılırsın, sen de oynarsın sen olmayanı.

Ben bir düşmüşüm, sen bir düşmüşsün, sevda bir düşmüş..


Kaygılarım yedi beni,
Offff..

Anladım ki, tek galip olan hayat bu oyunda.

Ben mağlup olmuşum, sen mağlup olmuşsun, sevda mağlup olmuş..
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Ne zaman yağmur yağsa
Bir buluşma yeri olurdun
İstanbul'da rüzgâr soluklara
Mavisi yasaklanmış deniz
Kızıl tufanı yaratmadan daha
Ne zaman yağmur yağsa
Tarihin şiir tanığı olurdun
Yağmurdan sonra
Toprak kokusu bakışlılara

Tam otuz yıl nasıl kıydım sana
Bin zehirli duman arasında
Islığınla besteledim hep
En pembe çocuk düşlerini
Pan'ın flütünden mi kalma
Babam'ın dilsiz kavalından mı
Hep rüzgârla bir tuttum seni
Hani yolu yakın
Aşkı sonsuz kılan rüzgârla bir

Ey can içre cankörüğüm
Hangi kentin temiz havası
Yetmez oldu ki soluğuna
Çıkardın kendini ölüm doruğuna
Ölmek kolay değil cankörüğüm
Kalbimde sevinç gözesi pınarlar
Kalbimde yaşamak aşkı çınarlar
Ve bir nice coşkular coşkular
Sende onlar gibi yaşayacaksın
Akıp ırmaklara karışacaksın
Sırılsıklam bütün sevişmeleri
Yine soluğunla kurutacaksın...
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Dost dediğin
Dostun yüreğinden geçeni bilmeli
Dost dediğin
Dostunu karşılıksız sevmeli

Dost dediğin
Verecekse almadan vermeli
Dost dediğin
Yüreği kan ağlarken, dost için gülmeli

Dost dediğin
Kara toprak gibi sadık kalabilmeli
Dost dediğin
Sığınacak yerin yoksa kucağını açabilmeli

Dost dediğin
Güne sıcak bir güneş olup doğabilmeli
Dost dediğin
Geceye parlayan yıldız olabilmeli

Dost dediğin
Sırtını yasladığın asırlık bir çınar
Dost dediğin
Gerektiğinde bir kalkan olabilmeli

Dost dediğin
Kahpe kurşuna göğsünü siper yapabilmeli
Dost dediğin
Velhasıl dost olduğunu bilmeli

Dost dediğin
İki yüreği bir beden sayabilmeli
Ben herkese dost demem
Benim dostum

Yüreğimin sesini uzaklardan duyabilmeli
Dost o zaman dosttur
Dost dediğin
Bir batında doğan kardeş bile olabilmeli
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
157062_174471152577904_120311701327183_456496_860376_n.jpg


Bir Kamer Edası

Sevince şemse yâren kamer edasıdır adın!
Söze hicran deydiren, lisanı vuslata düşüren,
Kuran'da süre-i kamer, hadiste dolunay adın!
Kıyamet ile başlayan,cennet ile biten!


Bakınca güneşi kıskandıran kamer edasıdır gözlerin!
Söze sukût ettiren, lisani şükre götüren...
Karasında hüzün , hüznünde sebat edasıdır gözlerin !
Arafta umutla anılan,mizanda lal kesilen..


Yalnızken semada bir kamer edasıdır varlığın!
Söze can ile başlayan , ehl-i hali en derinden açıklayan!
Kışın ayazda güneş,yazın sıcakta bulut gibi varlığın
Ruz-u şebde aranılan, yad ile şükre götüren!


Doğduğun güne hamd ettiren Kamer edasıdır sözlerin
Asr-ı evvelde yeni ay, asr-ı ahirde dolunay!
Aralıkta baharı yaşatan bir sevdadır sözlerin!
Ey Kamer,melalimi ne aralık katık etti, sözlerin
?


 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Gönlümdeki aşk kapısı gözlerine sonuna kadar aralık,
Ey yâr içimdeki bu hezeyan biter mi dersin bu Aralık?

 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Devam ediyordum haytaıma,seni hiç tanımıyordum.Renksiz ve belki de sürekli aynı şeyleri yaparak yaşayıp gidiyordum, gri rengi benimseyerek hayatımda.

Ve başka renkler katmıyordum hayatıma.

Kırmızının acısını yaşamak korkutuyordu yüreğimi.Kan kırmızıya boyamak istemiyordum bedenimi.Bu nedenle çekici geliyordu bana ve hergün aynı yerlerden geçip, aynı şeyleri yapan aynılaşmış yaşamları izlemek sıkmıyordu canımı asla.

Yada şöyle demeli...



Biraz sıkıcı ama az acılı...


Gördüğüm mutsuz yaşamları kaleme alırdım çoğu zaman.
Çoğu zaman onların acısı bin parça ederdi yüreğimi.
Sen en çok bu yanımı severdin benim.
En çok bu yanım etkilerdi yüreğini.
Ben senin etkileneceğini bilmeden devam ederdim siyah-beyaz yolumda ilerlemeye elimde kağıt kalem bilinçsizce.

kimi zaman arkadaşımın gözyaşına karışırdı yanağımdan süzülen damlalar.Kimi zaman ölü yavrusunun başında miyavlayan bir anne kedi etkilerdi beni derinden.

Ve ben düzelmesini ümit ederdim çoğu kez kaleme alırken yaşananları...


Ve sen en çok bu yanımdan etkilenirdin.
Ve ben seni o zamanlar hiç bilmezdim.

Keşke hiç bilmeseydim..
Keşke hiç görmeseydim..
Keşke hiç bakmasaydım gözlerine sevdiğim...

Söyler misin bana?
Ne yaptım sana,seni çok sevmekten başka...
Söyler misin bana?
Neydi suçum, seni çok sevmek dışında.

Griydi benim hayatım;renksiz ama acısız aynı zamanda.

Sen çıktığında karşıma direndim...
Evet direndim gözlerinden fışkıran renkli hayata...
Evet sevdiğim;siyah-beyaz yolumda, grimsi hayatıma devam etmek için çok direndi yüreğim.



Ama olmadı...
Olamadı....

Sen ısrarcıydın...Ben korkak...
Sen mavi-kırmızı...Ben siyah-beyaz...
Sen gündüz hareketliliği...Ben gece dinginliği...

Dedim ya...

Sen ısrarcı... Ben korkak...

Önce maviyi sundun önüme;deniz mavisini,gökyüzünün özgürlüğünü...
Kanat çırpmayı öğrettin yüreğime...
Derinliklerindeki mutluluğu sundun mavinin bana,bana ve ruhuma...

Sonra kanatlarımı kırdın,güneşin batarken bıraktığı kızıllığı soktun yaşantıma...

Renklerin en göz alıcısı ve can yakıcısını tattırdın ruhuma...


Ne yapmıştı sana benim grim...
Ne yapmıştı benim siyahım ve benim beyazım...

Ne yapmıştı da kalemim kırdın onu, koyu kırmızının içinde yok ettin harflerimi...
Neden katlettin onları birer birer...

Neden düşlerimi yok ettin, umursamazca öldürdün onları karıştırdın karanlıklara?

Neden kana buladın ruhumu durup dururken,
Durup dururken yüreğimi yıktın...
Neden?

Önce mavinin çekiciliğini gösterip bana neden soktun kırmızının acısını hayatıma?

Neden yaptın bunu bana?
Söyler misin ne yaptım sana?
Seni çok sevmekten başka...

Grimi geri ver şimdi bana...
Siyah-beyaz dünyamı sun yaşantıma...
Al kırmızını ,geri ver bana gözyaşlarımı dökülen yoluna...
Gülümsememi ver geri ey sevgili...
Seninle giden ve bir daha dönmeyen!
Geri ver düşlerimi,
Kanat çırpan kuşlarımı,
En önemlisi de gecemi,gecenin dinginliği ver geri bana...
Kalemimden damlayan kırmızılarını al..
Al ve canlandır harflerimi...
Ver baharımı, al kışını geri...
Kan kırmızı karlarını al, gecenin siyahına yayılan beyaz karımı istiyorum, iade et onları bana...

Hepsini istiyorum..
Hepsini vermelisin bana...
Alıp kan kırmızını yüreğimden,grimin renksiz ama acısız tonunu vermelisin bana.

Hem söyler misin niçin girdin hayatıma?
Ne yaptım sana seni çok secmekten başka..

Gökyüzünün mavisinden koparıyorum harflerin en güzellerini...
Öyle kör ki gözlerim çiçekler var sanıyorum ,sanıyorum ki mevsimlerden bahar.

Ve ben artık sustum..
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Yordu !
Gözyaşlarım gözlerimi ..
Yorgun düştü yüreğim ..
Söylemek istediğini anlatamamaktan ..
Yordun yüreğimi sevdiğim ..
Kendini saklamaktan ..
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Bilmek isterdim yaşamanın anlamını.
İnsanların nereye yol aldıklarını,
Sonumun ne olacağını bilmek isterdim.
Dertlerimin dermanını bilmek isterdim
İyi olmanın çaresini,
Kendime güvenebilmenin nasıl bir şey olduğunu bilmek isterdim
Şimdi nasıl olduğunu bilmek isterdim
umut etmenin nasıl birşey olduğunu bilmek isterdim
hayal kurmanın,cesaretin,
mutlu olmanın nasıl olduğunu bilmek isterdim.
Korkmamanın,cesur olmanın nasıl olduğunu bilmek isterdim
Yanlışlarımı bilmek isterdim ve doğru olanlarını
Sorularıma cevap bulmak isterdim
Hayattaki karşılıklarına
Bilmek yaşamaktan farklı birşeydir.
Farkını bilmek isterdim.
Neyi beklediğimi bilmek isterdim.
En çok nedenini bilmek isterdim gitmenin,geri dönmemenin, hiç konuşmamanın,
Dostum diyen insanlarla dost olabilmeyi öğrenmek isterdim
her şeyden şüphe duymamayı
Doğru zamanlarda doğru şeyleri yapabilmeyi isterdim
Ve hatalarımı daha kolay kabullenebilmeyi.

Gitmek gerektiğinde verdiğim kararların arkasında durabilmeyi öğrenmek isterdim
Her defasında geri dönmemeyi
Bu SON dediğimde sonlandırabilmeyi öğrenmek isterdim
Çelik bir iradeye sahip olmayı isterdim
Ve onu kullanabilmeyi.
Ve tüm isteklerimden vazgeçebilmeyi öğrenmek isterdim
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Bunca yıl yaşamışsın, hayattan payına düşeni almışsın;
Dönen bu çarkların arasındaki görevini yerine getirmeye çalışmışsın;
Mutlaka sevmişsin, sevilmişsin;
Dostların arkadaşların vardır;
Hatta seviyorum sandığın bir sevgilin vardır;
Belki bankada dünyayı satın alacak kadar yüklü bir hesabın,
Belki de cebinde sadece nefes alacak kadar yeterli bir paran vardır;
Fakat zaman zaman sorarsın kendine "böyle mi olmalıydı?" diye;
Öyle anların olur ki niçin yaşadığını bilmezsin!
Her şey anlamsız gelir!
Yüksek dağlara tepelere çıkıp haykırmak istersin!
Belki duyurabilirsin sesini birilerine;
Ne çare?
Deli diyecek en yakın dostların bile!
Ve
Neden, niçin, nereye kaçacağını bilmediğin için, o diyarları terkedemezsin!
"Çok şükür yaşıyorum" dersin!
Hayatın sana sunduğunu kabul edersin!
Lakin beyninin en kuytu köşelerinde hep bir soru işareti olmuştur!
Yüreğinin en derin yerinde hep bir ateş yanmıştır!
Bir yanın hep eksik kalmıştır
!
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
İnsan herkesi, her şeyi sevebilir! Güzel bir kalbi seversin, bir çiçeği seversin, baharı, güneşi, yıldızları, çocukları seversin... Hatta çok seversin;

Ama... "AŞK" var ya dostum?

"AŞK" başkadır...

Eğer yüreğindeki boşluğun "AŞK" olduğuna inanıyorsan?
Ve
Bulduysan "O" insanı "O" aşkı!
Kafandaki sorunun cevabı "O" kişi ise?
Kaçırma "ONU" sonra çok geç olabilir!
Ne kadar yaşayabileceğini biliyor musun?
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Kalmak ağır geldiğinde gitmeli insan…
Bırakıp ardında hayatın anlamlarını…
ImageProxy.mvc
Yol almalı kendi bilinmezliğine doğru,
Hep ağır gelir ama doğruyu söyler yürek..
Güneş batmadan aşmalı bu yüzden,..
Hasretin yamaçlarını….

Vakti geldiğinde gitmeli insan …
Unutup tüm amaçlarını…
Kalmak ağır geldiğinde gitmeli insan,
Uzanıp sevda kıyılarına sarılmalı güneşe…
Günlerce yatmalı, günlerce kalmalı,..
Yıllarca yanmalı…
Yakmalı hasretin her çeşidini.
Savurup küllerini denize…
Kaçmalı…

Vakti geldiğinde gitmeli insan…
Öte diyarlara uçmalı.
Gelip oturmuş yüreğinin tam da ortasına..
Durup, git Seden , duymaz..
Duygu kimin?, sevda kimin?
Ezilmiş altında kanayan yürek kimin?..
Durdurup, bak desen bakmaz.
Kalmak ağır geldiğinde gitmeli insan…

Ne güzelde bakıyor güneş sımsıcak,
Yüzü gülüyor aynasında tüm şehrin.
Bu neyin manasıdır ki;
Birazcık naz yapıpta dur diyemiyor yüreğin…
Havası kapkara olmalı artık,
Kalbi siyaha boyanmış bu şehrin.
Ekmeği kara , suyu kara,

Vakti geldiğinde gitmeli insan…
Bırakıp yüreğini uzaklara…
Her şey durulur belki ve vurulur sevgin,..
Kaybolur hasret yok olursun sen.
Ağlamak sızlanmak fayda etmez artık
Çevirip gözlerini arkaya bakmak olmaz
Sığmıyorsa için içine olduğun her an…
Öyle bir başına kalmak olmaz.

Kalmak ağır geldiğinde gitmeli insan…
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Mavilikler icerinsin de yaşamak istedim hep... mutlulukların deniz mavisi kadar koyu olmasını acıların ise gök yüzü maivisi gibi acık olmasını.
Hayallerimle yaşadım hep gercek hayatı unutup hayaller icinde hic bir şeyin farkında olmadan ,yaşadıgmın farkında olmadan hayaller icinde....
Bir avuntuydu hayaller icinde yaşamak acılardan kurtulmak icin kavuşamadıngım mavilere kavuşmak icin..
Ama tek bir sorun vardı..her hayalimde sen vardın. istemesemde sen vardın... hayallerimde bile icimi acıtıyordun ve hayallerimden kopmak istiyordum.yalan olan dünyada gercegi ile karşılaşyordum...mavi bir ölümdü belkide en güzel hayal koyu mavi bir ölüm deniz gibi sonsuz koyu mavi, huzur icinde en güzel hayal.
Hayallerimle yaşadım hep sonu gelmeyen sonu gelmeyecek belkide ve sonu olmayan bir hayal. sonu olmasada istedigim mutlulugu bazen yakalaya biliyordum ve güle biliyordum.kalp atışlerımı hissediyordum yüregimdeki cocugu özgür bırakabiliyordum ama hepsi bir hayaldi...
Karanlık odamım sessizligi icinde gözlerim evin duvarlarında hayallerimi bekliyor.güzel bir name ile başlıyor hayaller.. sonra ne nameler kalıyor nede yaşam... hayallerimin başlamış hayallerimi başın dayken bile ilk aklıma gelen acaba sonu istedigim gibi bitecekmi hic bir zamam bitmedi hayallerimin koyu maviliklerinde kendimden gecerken coktan sabah olmuş,,,
Bu yalan dünyada hep hayallerimle yaşadım..sonu olmayan.. sonu olmayacak...
.....maviyel...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt