Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

GÜNÜN AYETİ (1 Kullanıcı)

Aşk-ı Hicab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
12,148
Tepki puanı
25
Puanları
38
Yaş
39
Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer iman etmiş iseniz en üstün sizsiniz.

Al-i İmran/ 139
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,582
Tepki puanı
939
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Kim bir kötülük işler veya bir günahla kendi kendine zulmeder de sonra Allah tan magfiret dilerse,
Allah ı çok bağışlayıcı ve çok merhamet edici bulur.
Nisa suresi .110
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
"Geceyi gündüze katar günü uzatırsın, gündüzü geceye katar geceyi uzatırsın. Ölüden diri, diriden ölü çıkarırsın. Sen dilediğin kimseye sayısız rızıklar verirsin." [Al-i İmran Suresi 3,27]
 

Aşk-ı Hicab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
12,148
Tepki puanı
25
Puanları
38
Yaş
39
Bismillahirrahmanirrahim

Rabbimiz üzerimize sabır dök !
Ayaklarımızı sağlam tut ve o kafir millete karşı
bize yardım et !

(Bakara - 250 )
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,582
Tepki puanı
939
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
[h=6]Göklerde ne var,yerde ne varsa Allah ındır.
Allah,ilim ve kudretiyle herşeyi kuşatıcıdır.
Nisa süresi 126
ncı Ayet.[/h]
 

_Tuva

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Mar 2012
Mesajlar
248
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
419000_142864495833582_125748367545195_178691_1114508254_n.jpg
 

hayozem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Nis 2012
Mesajlar
2
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
56
Mü'minun Suresi

Rahman ve Rahim Olan Allah`ın Adıyla

--------------------------------------------------------------------------------

1- Mü'minler gerçekten felah bulmuştur;

--------------------------------------------------------------------------------

2- Onlar namazlarında hûşû içinde olanlardır;

--------------------------------------------------------------------------------

3- Onlar, 'tümüyle boş' şeylerden yüz çevirenlerdir;

--------------------------------------------------------------------------------
4- Onlar, zekata ilişkin (söz ve görevlerini mutlaka) yerine getirenlerdir;

--------------------------------------------------------------------------------

5- Ve onlar ırzlarını (iffetlerini) koruyanlardır;

--------------------------------------------------------------------------------

6- Ancak eşleri ya da sağ ellerinin sahip olduklarına karşı (tutumları) hariç; bu konuda kınanmış değillerdir.

--------------------------------------------------------------------------------

7- Fakat kim bundan ötesini ararsa, artık onlar sınırı çiğneyenlerdir.

--------------------------------------------------------------------------------

8- (Yine) Onlar, emanetlerine ve ahidlerine riayet edenlerdir.

--------------------------------------------------------------------------------

9- Onlar, namazlarını da (titizlikle) koruyanlardır.

--------------------------------------------------------------------------------

10- İşte (yeryüzünün hakimiyetine ve ahiretin nimetlerine) varis olacak onlardır.

--------------------------------------------------------------------------------
11- Ki onlar Firdevs (cennetlerin)e de varis olacaklardır; içinde ebedi olarak kalacaklardır.
 

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
*“Herkesin (her toplumun) yüzünü çevirdiği bir yön vardır. Öyleyse hayırlarda yarışınız. Her nerede olursanız, Allah sizleri bir araya getirecektir. Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.” (Bakara suresi,148)
*
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,582
Tepki puanı
939
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
“ De ki:
Allah’ın dilemesi dışında ben kendime bile bir fayda ve zarar verecek durumda değilim.”
( A’raf 7/188 ) “
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........

Kur’an ayetlerinin bizlere neler anlattığını, doğru anlamak istiyorsak, Kur’an ın diğer ayetlerinden mutlaka faydalanmalıyız, istifade etmeliyiz. Çünkü Kur’an kendisini anlatan, açıklayan, eşi benzeri olmayan, bir rehberdir. Ayetleri gereği gibi anlamak için, yine Kur’an a danışmalıyız. Bunu bizlere hatırlatmak içinde Allah, biz her şeyden nice örnekleri, değişik ifadelerle verdik ki anlayasınız der bizlere.
Bugün sizleri, Nisa suresi 125. ayet üzerinde düşünmeye davet etmek istiyorum. Önce ayeti yazalım.

Nisa 125:
İyilik yaparak kendisini Allah’a teslim eden ve İbrahim’in dinine dosdoğru olarak tâbi olan kimseden, din bakımından daha iyi kim olabilir? Allah, İbrahim’i dost(HALİL) edinmişti.


Yukarıdaki ayette Rabbim bizlere, iyilik yaparak kendisini Allah a teslim eden ve İbrahim dinine tabi olanların, kurtuluşa ereceğinden bahsediliyor. Ayetin en son kısmında ise, Allah İbrahim peygamberimize layık gördüğü, HALİL sıfatıyla bizlere ne anlatmak istiyor, burası çok önemli. Ayetin orijinal Arapçasında, dost diye çevrilmiş kelime HALİL olarak geçer.
Şimdide aşağıdaki ayete bakalım.

Ali imran 68:
Doğrusu onların İbrahim’e en yakın olanı, ona uyanlar, şu Peygamber ve iman edenlerdir. Allah da müminlerin dostudur(Velisidir).

Yukarıdaki ayetin son cümlesinde de, Allah müminlerin dostudur diye çevrilmiş. Fakat orijinaline baktığımızda Veli olarak geçer. Yani bu durumda Nisa suresi 125. ayette geçen Allah İbrahim i dost edinmişti cümlesindeki HALİL kelimesi ile Ali imran 68. ayette geçen VELİ sözcüğü aynı anlamda çevrilmiş. Bu durumda aynı anlamı verdiğini söylememiz doğru olmaz. Burada geçen Halil sözcüğünün, bir farklı anlamı olmalı değil mi sizce de?
Allah müminlerin dostudur yani velisidir, bunda hiç şüphe yok. Bakın Allah Maide suresi 55. ayetinde ne diyordu.

(Sizin dostunuz (veliniz) ancak Allah’tır, Resulüdür, iman edenlerdir; onlar ki Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı kılar, zekâtı verirler.)

Demek ki İbrahim peygamberimize uyanlar, ona yakın olanlar Allah dostu olarak kabul ediliyor.Bakın anlamı çok daha farklı, ama burada kullanılan orijinal kelime VELİ.
Nisa 125. ayette de aslında, Ali imran 68. ayette olduğu gibi, kendisini Allah a teslim eden, İbrahim dinine teslim olanlardan bahsediyor. Buradan da anlaşılıyor ki, İbrahimin dinine tabi olanların, hepsini Allah dostu yani onların velisi Allah olduğu anlatılıyor.
Peki, Nisa 125. ayetin en son cümlesinde geçen ve orijinalinde HALİL olarak belirtilen kelime ne anlama geliyor. Eğer buradaki kelimede, daha önce belirttiğimiz DOST anlamındaysa, diğer ayetlerde geçen VELİ kelimesini de neden dost anlamında kullanıyorlar, çeviriyorlar? Burada farklı bir anlamda olduğu çok açık.
Halil kelimesinin sözlük anlamına önce bakalım ki, bu kelimeyle ne anlatılmak istendiğini, Kur’an dan daha iyi kavrayabilelim.
Sadık, samimi, dost.
Yukarıda yazdığım anlamlara geldiğini görüyoruz. Demek ki Nisa 125. ayette kullanılan manasıyla, Ali İmran 68. ayette kullanılan dost, çok farklı anlamlara geldiği anlaşılıyor.
Nisa suresi 125. ayette, Allah İbrahim peygamberimize çok özel bir lütufta bulunarak, onu onurlandırmak adına, onun kendisine SADIK, imanında SAMİMİ bir kul olduğu, böylece gerçek bir Allah dostu olduğu anlatılıyor. Allah Onu sevgisiyle yüceltiyor. Zaten Allah iman edenlerin, ben dostuyum velisiyim demiyor muydu?
Bu konuyu Kur’an ayetlerinden anlamaya devam edelim. Bakın aşağıdaki ayetler, Nisa suresi 125. ayette geçen, İbrahim peygamberimize atfen söylenen, Halil kelimesinin anlamını nasıl açıklıyor ve bu kelimenin anlamının tam karşılığı, neler olduğu tek tek nasıl anlatılıyor. Böylece İbrahim peygamberimizin, çok özel vasıflarını tek bir kelimede nasıl toplanıyor, onu daha açık anlayacağız.

Nahl 120:
İbrahim, gerçekten Hakk’a yönelen, Allah’a itaat eden bir önder idi; Allah’a ortak koşanlardan değildi.

Hud 75:
Doğrusu İbrahim, yumuşak huylu, duygulu ve gönülden (Allah’a) yönelen biriydi.

Meryem 41:
Kur’ân’da İbrahim’i an. Şüphesiz ki o, sıddık (özü, sözü doğru) bir peygamberdi.

Yukarıdaki ayetler, sanırım İbrahim peygamberimizin özelliklerini açıklıyor ve Allah’ta özellikle Halil sözcüğüyle, onun özelliğini, niteliklerini, vasıflarını anlatıyor bizlere. Allah a itaat eden yani sadık, yumuşak huylu, duygulu, gönülden yani samimi, özü sözü doğru bir insan olduğunu, bunun içinde
Allah dostlarının başında geldiği anlatılıyor. Aşağıdaki ayette bu fikri bakın nasıl destekliyor.


Bakara 130:
İbrahim’in milletinden, kendine kıyan beyinsizden başka kim yüz çevirir? Biz onu dünyada seçkin birisi yaptık, hiç şüphesiz o, ahrette de iyilerden biridir.
Allah elçisine, Halil sözcüğüyle lütufta bulunarak, bu Dünyada iyilerden, seçkin insanlardan yaptığı gibi, ahrette de iyilerden, seçkin insanlardan olacağını söylüyor. Kur’an ı bilerek, anlayarak,düşünerek okuyan, Allah ın ahi rette kimlerin yüzlerinin gülen, Rabbin halis, seçkin ve iyi kullarından olacağını anlayacaktır.
Örneğin Bakara suresi 257. ayette, Allah inananların dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır der. Bu anlamı Veli sözcüğünden, dost olarak çevirirler. Yine Ankebut 22. ayette, sizin Allah’tan başka ne bir dostunuz, ne de bir yardımcınız vardır diye geçer, ama yine Veli sözcüğü kullanılır. Enam suresi 14. ayette de, yine Veli sözcüğü kullanılarak, Allah’tan başka dost mu tutayım diye zikredilir. Yine Tevbe suresi 116. ayetinde VELİ sözcüğünü kullanarak, Sizin için Allah’tan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır diye ayetinde bizleri uyarır. Tüm bu ayetlerden de anlaşılacağı gibi, Veli ve Halil kelimelerine verilen anlam ve mana birbirinden çok daha farklı olduğu anlaşılıyor.
Tüm bu ayetlerden sonra, Nisa suresi 125. ayette, Allah İbrahim i dost edinmişti şekliyle çevrilen ayetten ne anlamamız gerektiği, sanırım daha iyi anlaşılmıştır. İbrahim peygamberimiz, Allah ın sadık, samimi, içten, vicdanlı, özü sözü bir kuluydu.
Onun yeri Rahman katında çok özel ve müstesnaydı.
Tüm bu bilgilerden sonra, İbrahim peygamberimizi Yaratanla, onun yüceliği ile bağdaşmayan beşeri anlamda dost, arkadaş yakıştırması yapmak büyük yanlış olur düşüncesindeyim. Hz. İbrahim Allah ın sevgili, sadık, seçkin bir kuluydu. Allah dostuydu, dikkat ediniz bu tabir Kur’an da, gerçek anlamda tüm iman edenler için geçer. Allah ben Müminlerin dostuyum diyorsa, İbrahim peygamberimizin de bu dostlar içinde, çok özel müstesna bir yeri olduğu açıktır.
Allah tek bir ilahtır, onun ne eşi vardır nede evlat edinmiştir. O yalnızlık çekmez, uyumaz, uyuklamaz, yalnız ondan yardım istenir, yalnız ona ibadet edilir. Rabbin bu vasıflarını göz önünde bulundurduğumuzda, elbette yarattığı kullarından bizim beşeri anlayışımızda dost, arkadaşta edinmez. Bu bilinçle Nisa suresi 125. ayeti anlamaya çalışırsak, sanırım ayeti daha doğru anlamış oluruz.
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,582
Tepki puanı
939
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
FATİHA SURESİ
1) Rahman ve Rahim ALLAH’ın adıyla…
2) Hamd, alemlerin Rabbi ALLAH içindir.
3) Rahman’dır, Rahim’dir.
4) Din gününün malikidir.
5) Yalnız sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz!
6) Bizi doğru yola ilet!
7) Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna; gazaba uğrayanların ve sapanlarınkine değil…
 

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
' De ki: Benim namazım , ibadetim , hayatım ve ölümüm

hep âlemlerin Rabbi Allah ( C.C ) içindir.'

( En'am-162 )
 

KatrePare

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Tem 2011
Mesajlar
4,014
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
28
" Ya esafa ala Yusuf ? "

"Nerdesin Yusuf? "

Yusuf Suresi
 

Aşk-ı Hicab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
12,148
Tepki puanı
25
Puanları
38
Yaş
39
[h=2] [/h]
Bismillahirrahmanirrahim

Yoksa siz, Allah içinizden savaşanları ve sabredenleri hiç belirlemeden cennete gireceğinizi mi sandınız ?

Al-i İmran 142
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
"De ki: "Ey mülk ve hakimiyet sahibi Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verir, dilediğinden onu çeker alırsın. Dilediğini aziz, dilediğini zelil kılarsın. Her türlü hayır yalnız Senin elindedir. Sen elbette her şeye kadirsin." [Al-i İmran Suresi 3,26]
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
"Ehl-i kitaptan hiç kimse yoktur ki ölmeden ona (Hz. İsa´ya) inanacak olmasın. Kıyamet günü gelince de o, onların aleyhinde şahitlik edecektir."
[Nisa Suresi 4,159]

Yahudiler nübüvvetini inkâr ederek ona inanmazken, Hıristiyanlar da onu tanrılaştırarak lâyıkı veçhile inanmazlar. Ama, can vermeden önce onun Allah'ın kulu ve resulü olduğuna inanacaklar fakat o zamanki iman fayda etmeyecektir
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,582
Tepki puanı
939
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]2-el-BAKARA[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Medine'de inmiştir. 286 (ikiyüzseksenaltı) âyettir. Kur'an'ın en uzun sûresidir. Adını, 67-71. âyetlerde yahudilere kesmeleri emredilen sığırdan alır. Yalnız 281. âyeti Veda Haccında Mekke'de inmiştir. İnanca, ahlâka ve hayat nizamına dair hükümlerin önemli bir kısmı bu sûrede yer almıştır. Hicretten sonra nazil olmuştur. 286 ayettir.[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla. [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]1. Elif. Lâm. MÎm. [/FONT]

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]2. O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. [/FONT]

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]3. Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. [/FONT]

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]4. Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar. [/FONT]

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]5. İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır. [/FONT]

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]6. Gerçek şu ki, kâfir olanları (azap ile) korkutsan da korkutmasan da onlar için birdir; iman etmezler. [/FONT]

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]7. Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Onların gözlerine de bir çeşit perde gerilmiştir ve onlar için (dünya ve ahirette) büyük bir azap vardır. [/FONT]
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,582
Tepki puanı
939
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
2-el-BAKARA

Medine'de inmiştir. 286 (ikiyüzseksenaltı) âyettir. Kur'an'ın en uzun sûresidir. Adını, 67-71. âyetlerde yahudilere kesmeleri emredilen sığırdan alır. Yalnız 281. âyeti Veda Haccında Mekke'de inmiştir. İnanca, ahlâka ve hayat nizamına dair hükümlerin önemli bir kısmı bu sûrede yer almıştır. Hicretten sonra nazil olmuştur. 286 ayettir.

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
8. İnsanlardan bazıları da vardır ki, inanmadıkları halde "Allah'a ve ahiret gününe inandık" derler.

9. Onlar (kendi akıllarınca) güya Allah'ı ve müminleri aldatırlar. Halbuki onlar ancak kendilerini aldatırlar ve bunun farkında değillerdir.

10. Onların kalblerinde bir hastalık vardır. Allah da onların hastalığını çoğaltmıştır. Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle de onlar için elîm bir azap vardır.

11. Onlara: Yeryüzünde fesat çıkarmayın, denildiği zaman, "Biz ancak ıslah edicileriz" derler.

12. Şunu bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir, lâkin anlamazlar.

13. Onlara: İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin, denildiği vakit "Biz hiç, sefihlerin (akılsız ve ahmak kişilerin) iman ettikleri gibi iman eder miyiz!" derler. Biliniz ki, sefihler ancak kendileridir, fakat bunu bilmezler (veya bilmezlikten gelirler).

14. (Bu münafıklar) müminlerle karşılaştıkları vakit "(Biz de) iman ettik" derler. (Kendilerini saptıran) şeytanları ile başbaşa kaldıklarında ise: Biz sizinle beraberiz, biz onlarla (müminlerle) sadece alay ediyoruz, derler.

15. Gerçekte, Allah onlarla istihza (alay) eder de azgınlıklarında onlara fırsat verir, bu yüzden onlar bir müddet başıboş dolaşırlar.

16. İşte onlar, hidayete karşılık dalâleti satın alanlardır. Ancak onların bu ticareti kazançlı olmamış ve kendileri de doğru yola girememişlerdir.

17. Onların (münafıkların) durumu, (karanlık gecede) bir ateş yakan kimse misalidir. O ateş yanıp da etrafını aydınlattığı anda Allah, hemen onların aydınlığını giderir ve onları karanlıklar içinde bırakır; (artık hiçbir şeyi) görmezler.

18. Onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple onlar geri dönemezler.

19. Yahut (onların durumu), gökten sağanak halinde boşanan, içinde yoğun karanlıklar, gürültü ve yıldırımlar bulunan yağmur(a tutulmuş kimselerin durumu) gibidir. O münafıklar yıldırımlardan gelecek ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Halbuki Allah, kâfirleri çepeçevre kuşatmıştır.

20. (O esnada) şimşek sanki gözlerini çıkaracakmış gibi çakar, onlar için etrafı aydınlatınca orada birazcık yürürler, karanlık üzerlerine çökünce de oldukları yerde kalırlar. Allah dileseydi elbette onların kulaklarını sağır, gözlerini kör ederdi. Allah şüphesiz her şeye kadirdir.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt