-Yalancı_Dünya-
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 20 Kas 2007
- Mesajlar
- 1,470
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 36
İnsanlar hakkında ne kadar rahat iftira atıyor ve gıyaplarında konuşuyoruz değil mi! Acaba şimdi öğreneceklerinizden sonra hala daha iftira atmaya, gıyapta konuşmaya devam edebilecek misiniz?! Gıyapta konuşmaktan ve iftira atmaktan ve bu tip insanların şerrinden Allah (C.C.) bizleri korusun. Peygamber Efendimiz ((S.A.V).) buyurdu: "Haksız yere Müslüman’ın namus ve şahsiyetine sataşmak, günahların en büyüğüdür."(Saîd (r.a.). Ebû Dâvud.)
Kardeşinizin ölü eti
Ayeti kerimede Cenab-ı Hakk: "Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan ictinab edin-uzak bulunun, beslemekten yahud onunla amel etmekten sakının. Çünkü zannın bazısı ağır günahtır. Bununla beraber tecessüs de etmeyin. Yani mü’minlerin eksikliklerini bulacağız, açık delil ve emareler elde ederek zann veya yakin husule getireceğiz diye casus gibi inceden inceye yoklayıp araştırmayın da zahir olanı tutun. Allah’ın örttüğünü örtün. Ve bazınız bazınızı gıybet de etmesin. Çekiştirmesin. Hiç biriniz kardeşinin ölü olarak etini yemesini sever mi? Elbette sevmez değil mi? Demek ki ondan, o eti yemekten tiksindiniz. Öyle ise yapmayın ve Allah (c.c.)’a sığının. Allah’ın ictinab emrettiğinden sakınarak ve yaptıklarınıza nedametle tevbe ederek vikayesine girin korunun. Çünkü Allah (c.c.) rahim ve tevvabdır " (Elmalı Sure-i Hucurat Ayet:12 C:6 S:4471) buyuruyor.
Peygamber Efendimiz ((S.A.V).) buyurdu:
- Peygamber Efendimiz(sav)’de hadis-i şerifte: "Gıybetten sakınınız; zira gıybet, zinadan daha şiddetlidir. Çünkü zina eden kimse, tevbekar olur, Allah (c.c.)’da kendisini affeder, fakat gıybet edilen affedinceye kadar, gıybet eden affedilmez " (İhyau ulumi’d-Din C:3 S:319) buyuruyorlar.
* Hz. Aişe(ra) Validemiz anlatıyor: "Sakın kimseyi gıybet etmeyin, ben bir defa Resul-i Ekremin yanında bir kadın için: ‘bu ne uzun etekli bir kadındır’ dediğimde, Resul-i Ekrem bana ‘tükür’ dedi ve ben de bir et parçası tükürdüm" (İhyau ulumi’d-Din C:3 S:323) buyurdular.
* "Kul, önemsemeden ve farkına varmadan, Allah’ın hoşnut olduğu bir söz söyler, bu sebeple Allah onun derecesini yükseltir. Yine kul, dikkat etmeden, Allah’ın öfkesini gerektiren bir söz söyler de, Allah onu, o kelime nedeniyle cehenneme yuvarlar." (Ebû Hureyre (r.a.). Buhârî.)
* "İnsan sabaha erişince, organları, dili susturup, şöyle derler: Hakkımızda Allah’tan kork! Çünkü biz, seninle beraberiz, doğru olursan biz de doğru oluruz, eğri olursan biz de eğri oluruz." (Ebû Saîd (r.a.). Tirmizî.)
* "Kim bana iki bacağı arası ile iki dudağı arasını garanti ederse, ben de ona cenneti garanti ederim." (Ebû Hureyre (r.a.). Buhârî.)
* "İnsanların kalbini çelmek için konuşma sanatını öğrenen kimsenin, Allah ne farzını ve ne de nafilesini kabul eder." (Ebû Hureyre (r.a.). Ebû Dâvud.)
* "Meryemoğlu İsa, yolda bir domuza rastladı: "Haydi selâmet içinde geç!" dedi. Kendisine, "Sen bunu domuza mı söylüyorsun?!" diye itiraz edilince: "Ben dilimi, kötü söze alıştırmaktan korkuyorum," diye cevap verdi." (Yahya (r.a.). Mâlik.)
* "Kişinin, kanıtsız ve dayanaksız söz söylemesi ne kötüdür." (Ebû Kilâbe (r.a.). Ebû Dâvud.)
* "Her kim, Müslüman kardeşini bir günah yüzünden ayıplarsa, onu kendisi de işleyinceye kadar ölmez." (Muaz (r.a.). Tirmizî.)
* "Mümin, kusur bulucu, lânet edici, azgın ve hayasız olamaz." (İbn Mesûd (r.a.). Tirmizî.)
* "Müşriklere beddua et ve onları lânetle!" dediler Efendimize,
Efendimiz cevaben şöyle buyurdu: "Ben, rahmet olarak gönderildim, lânetleyici olarak değil." (Ebû Hureyre (r.a.). Müslim.)
* "Gıybet nedir bilir misiniz?" "Allah ve Resûlü bilir" dediler. "Birinizin, kardeşini hoşlanmadığı şey ile anmasıdır." Bunun üzerine bir adam dedi ki: "Ey Allah’ın Resûlü! Anlattıklarım ya o kardeşimde bulunursa?" "Anlattıkların o kardeşinde bulunursa, onun gıybetini yapmış olursun. Anlattıkların onda yoksa, o zaman ona iftira etmiş olursun!" buyurdu. (Ebû Hureyre (r.a.). Tirmizî.)
* "Bana bir kimse, sahabelerimin birinden bir şey ulaştırmasın! Zira ben, onların yanına, içim arınmış ve rahat olarak çıkmak istiyorum." (İbn Mesûd (r.a.). Tirmizî.)
"Bir adam bir adama günahkâr, ya da kâfir derse, o özellik de onda bulunmazsa, bu söz kendisine döner." (Ebû Zer (r.a.). Buhârî.)
Kardeşinizin ölü eti
Ayeti kerimede Cenab-ı Hakk: "Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan ictinab edin-uzak bulunun, beslemekten yahud onunla amel etmekten sakının. Çünkü zannın bazısı ağır günahtır. Bununla beraber tecessüs de etmeyin. Yani mü’minlerin eksikliklerini bulacağız, açık delil ve emareler elde ederek zann veya yakin husule getireceğiz diye casus gibi inceden inceye yoklayıp araştırmayın da zahir olanı tutun. Allah’ın örttüğünü örtün. Ve bazınız bazınızı gıybet de etmesin. Çekiştirmesin. Hiç biriniz kardeşinin ölü olarak etini yemesini sever mi? Elbette sevmez değil mi? Demek ki ondan, o eti yemekten tiksindiniz. Öyle ise yapmayın ve Allah (c.c.)’a sığının. Allah’ın ictinab emrettiğinden sakınarak ve yaptıklarınıza nedametle tevbe ederek vikayesine girin korunun. Çünkü Allah (c.c.) rahim ve tevvabdır " (Elmalı Sure-i Hucurat Ayet:12 C:6 S:4471) buyuruyor.
Peygamber Efendimiz ((S.A.V).) buyurdu:
- Peygamber Efendimiz(sav)’de hadis-i şerifte: "Gıybetten sakınınız; zira gıybet, zinadan daha şiddetlidir. Çünkü zina eden kimse, tevbekar olur, Allah (c.c.)’da kendisini affeder, fakat gıybet edilen affedinceye kadar, gıybet eden affedilmez " (İhyau ulumi’d-Din C:3 S:319) buyuruyorlar.
* Hz. Aişe(ra) Validemiz anlatıyor: "Sakın kimseyi gıybet etmeyin, ben bir defa Resul-i Ekremin yanında bir kadın için: ‘bu ne uzun etekli bir kadındır’ dediğimde, Resul-i Ekrem bana ‘tükür’ dedi ve ben de bir et parçası tükürdüm" (İhyau ulumi’d-Din C:3 S:323) buyurdular.
* "Kul, önemsemeden ve farkına varmadan, Allah’ın hoşnut olduğu bir söz söyler, bu sebeple Allah onun derecesini yükseltir. Yine kul, dikkat etmeden, Allah’ın öfkesini gerektiren bir söz söyler de, Allah onu, o kelime nedeniyle cehenneme yuvarlar." (Ebû Hureyre (r.a.). Buhârî.)
* "İnsan sabaha erişince, organları, dili susturup, şöyle derler: Hakkımızda Allah’tan kork! Çünkü biz, seninle beraberiz, doğru olursan biz de doğru oluruz, eğri olursan biz de eğri oluruz." (Ebû Saîd (r.a.). Tirmizî.)
* "Kim bana iki bacağı arası ile iki dudağı arasını garanti ederse, ben de ona cenneti garanti ederim." (Ebû Hureyre (r.a.). Buhârî.)
* "İnsanların kalbini çelmek için konuşma sanatını öğrenen kimsenin, Allah ne farzını ve ne de nafilesini kabul eder." (Ebû Hureyre (r.a.). Ebû Dâvud.)
* "Meryemoğlu İsa, yolda bir domuza rastladı: "Haydi selâmet içinde geç!" dedi. Kendisine, "Sen bunu domuza mı söylüyorsun?!" diye itiraz edilince: "Ben dilimi, kötü söze alıştırmaktan korkuyorum," diye cevap verdi." (Yahya (r.a.). Mâlik.)
* "Kişinin, kanıtsız ve dayanaksız söz söylemesi ne kötüdür." (Ebû Kilâbe (r.a.). Ebû Dâvud.)
* "Her kim, Müslüman kardeşini bir günah yüzünden ayıplarsa, onu kendisi de işleyinceye kadar ölmez." (Muaz (r.a.). Tirmizî.)
* "Mümin, kusur bulucu, lânet edici, azgın ve hayasız olamaz." (İbn Mesûd (r.a.). Tirmizî.)
* "Müşriklere beddua et ve onları lânetle!" dediler Efendimize,
Efendimiz cevaben şöyle buyurdu: "Ben, rahmet olarak gönderildim, lânetleyici olarak değil." (Ebû Hureyre (r.a.). Müslim.)
* "Gıybet nedir bilir misiniz?" "Allah ve Resûlü bilir" dediler. "Birinizin, kardeşini hoşlanmadığı şey ile anmasıdır." Bunun üzerine bir adam dedi ki: "Ey Allah’ın Resûlü! Anlattıklarım ya o kardeşimde bulunursa?" "Anlattıkların o kardeşinde bulunursa, onun gıybetini yapmış olursun. Anlattıkların onda yoksa, o zaman ona iftira etmiş olursun!" buyurdu. (Ebû Hureyre (r.a.). Tirmizî.)
* "Bana bir kimse, sahabelerimin birinden bir şey ulaştırmasın! Zira ben, onların yanına, içim arınmış ve rahat olarak çıkmak istiyorum." (İbn Mesûd (r.a.). Tirmizî.)
"Bir adam bir adama günahkâr, ya da kâfir derse, o özellik de onda bulunmazsa, bu söz kendisine döner." (Ebû Zer (r.a.). Buhârî.)