Aşkâ Mecnun
Kayıtlı Kullanıcı
Bu bölümdede yazmış olduğum bir kıssayı hayal ürünü olarak aktarmaya çalıştım umarım becere bilmişimdir selametle
Bir salı günüydü ilkindi vakti semadan ezanlar yükseliyordu soğuk kış günü yağmurun etkisiyle sokaklardan günahlarımdan sıyrılmaya bakarken pabuclarıma bulaşan kirli sular vede yüzümü yıkayan berrak yağmur damlaları beni iyiden iyiye ısladılar işten çıkmıştım eve gidiyordum koşar adımlarla yürüyor kaçmak kurtulmak istiyordum günahlarımdan ben kaçıyordum ama o beni bırakmıyordu üzerime üzerime yürüyen insanlar sanki bana acırcasına bakıyor lanet ediyorlardı her geçen gün insanlardan soğuğuyor işlediğim günahın affı için yalvarıyordum ben ki Allah'ın dediklerini peygamberin sözlerini kelam etmiştim artık içime ağlıyor müslümanlık damgasından utanıyordum.... bile bile günah belkide benim bedhalığım beni kahredecekti.... pişmanlık duymama sanki normal olana yönelme gibi gelmişti başlarda yağmur ısladıkça ben koştukca günahlarım yinede bırakmadılar beni bazen düşündümde yaradana nasıl yönelir nasıl af dilerdim çünkü onun kelamını almıştım bile bile lades dedim durmuyor şişede durduğu gibi durmuyor damardaki kan kalpteki nefis Allahım mafiretine ululuğuna yüceliğine keremine merhametine sığınırım beni bu utancımdan kurtar nefsimi öldür bana yol göster sen bağışlarsın bilirim o halde dilencidende dilenci sokak delisindende fakirdende aciz oldum büyüklüğününe sığınıp beni affını dile getirdim Dünya işleri beni senden aldıysa beni temizle Allahım fatih caminin avlusunda yürürken bir nebzede yükselen sesler beni oldurdu ayıbımı yüzüme vurdu... kalbimden derin yara açtı kasetten yükselen seste müşriklerden müminler vardı. onlar Allahın varlığına inandılar iman ettiler ama ne namaz nede Kur'an okudular diye gafilliğimi bedbahtlığımı yüzüme vurmuş beni kahretmişti bu kirli halimle nasıl kapına nasıl secdene geleyim ya Rahman bu kirli anlı nasıl koyayım o temiz namazgahlarına bana temizlenmeyi nasip et anlımdaki o lekeyi silmeyi beni bu dünya azabından kurtarmayı nasip et.... senki kulları sana dua etsinler diye yarattın senki kirlileri temizlemek için yarattın eyyy kainatın efendisi bedhat kalbimin sevgilisi rahman beni ocağımın başına geçir huzurumu sadetimi geri ver tövbemi kabul et çoçuklarıma bağışla bu halde makamına çıkmaktan utanırım bu hatde dünayada kalmaktanda utanırım nefsimi heba et şurumu aç fikrimi zikir yap benki Kur'an okudum benki nefsime uydum gaflete düştüm şurumu yitirdim şeytana aldandım benki maf oldum perişan oldum pişman oldum doğru yolu bulmuşken bozğuncuların oluna yöneldim rızkımı dilimle oradan aldım Allahım bağışla sen bağışlarsın bilirim ben ettim sen etme der genç adam çok geçmeden bu dünyada yolcu olduğunu görüp hakikati yeniden bulma yolundayken şeytan bir daha pes etmiş yinede iyiliği yanına kar kalmıştı genç adamın bu kıssadada bir insanın gaflet anında yaptığı saptandıyı anlatmaya çalıştım umarım becermişimdir selametle
Bir salı günüydü ilkindi vakti semadan ezanlar yükseliyordu soğuk kış günü yağmurun etkisiyle sokaklardan günahlarımdan sıyrılmaya bakarken pabuclarıma bulaşan kirli sular vede yüzümü yıkayan berrak yağmur damlaları beni iyiden iyiye ısladılar işten çıkmıştım eve gidiyordum koşar adımlarla yürüyor kaçmak kurtulmak istiyordum günahlarımdan ben kaçıyordum ama o beni bırakmıyordu üzerime üzerime yürüyen insanlar sanki bana acırcasına bakıyor lanet ediyorlardı her geçen gün insanlardan soğuğuyor işlediğim günahın affı için yalvarıyordum ben ki Allah'ın dediklerini peygamberin sözlerini kelam etmiştim artık içime ağlıyor müslümanlık damgasından utanıyordum.... bile bile günah belkide benim bedhalığım beni kahredecekti.... pişmanlık duymama sanki normal olana yönelme gibi gelmişti başlarda yağmur ısladıkça ben koştukca günahlarım yinede bırakmadılar beni bazen düşündümde yaradana nasıl yönelir nasıl af dilerdim çünkü onun kelamını almıştım bile bile lades dedim durmuyor şişede durduğu gibi durmuyor damardaki kan kalpteki nefis Allahım mafiretine ululuğuna yüceliğine keremine merhametine sığınırım beni bu utancımdan kurtar nefsimi öldür bana yol göster sen bağışlarsın bilirim o halde dilencidende dilenci sokak delisindende fakirdende aciz oldum büyüklüğününe sığınıp beni affını dile getirdim Dünya işleri beni senden aldıysa beni temizle Allahım fatih caminin avlusunda yürürken bir nebzede yükselen sesler beni oldurdu ayıbımı yüzüme vurdu... kalbimden derin yara açtı kasetten yükselen seste müşriklerden müminler vardı. onlar Allahın varlığına inandılar iman ettiler ama ne namaz nede Kur'an okudular diye gafilliğimi bedbahtlığımı yüzüme vurmuş beni kahretmişti bu kirli halimle nasıl kapına nasıl secdene geleyim ya Rahman bu kirli anlı nasıl koyayım o temiz namazgahlarına bana temizlenmeyi nasip et anlımdaki o lekeyi silmeyi beni bu dünya azabından kurtarmayı nasip et.... senki kulları sana dua etsinler diye yarattın senki kirlileri temizlemek için yarattın eyyy kainatın efendisi bedhat kalbimin sevgilisi rahman beni ocağımın başına geçir huzurumu sadetimi geri ver tövbemi kabul et çoçuklarıma bağışla bu halde makamına çıkmaktan utanırım bu hatde dünayada kalmaktanda utanırım nefsimi heba et şurumu aç fikrimi zikir yap benki Kur'an okudum benki nefsime uydum gaflete düştüm şurumu yitirdim şeytana aldandım benki maf oldum perişan oldum pişman oldum doğru yolu bulmuşken bozğuncuların oluna yöneldim rızkımı dilimle oradan aldım Allahım bağışla sen bağışlarsın bilirim ben ettim sen etme der genç adam çok geçmeden bu dünyada yolcu olduğunu görüp hakikati yeniden bulma yolundayken şeytan bir daha pes etmiş yinede iyiliği yanına kar kalmıştı genç adamın bu kıssadada bir insanın gaflet anında yaptığı saptandıyı anlatmaya çalıştım umarım becermişimdir selametle