Gıybet yapanı susturun!
Bir gün de bazı sevdiklerine;
- Gıybet yapanı dinlemeyin, hattâ susturun, buyurdu. Ve ekledi:- Çünkü gıybet günahı, “zinâ günahı”ndan büyüktür. Şaşırdılar:
- Zinadan mı büyüktür efendim?
- Evet.
- Peki, nasıl susturacağız hocam?
- Açıkça “Sus!” diyeceksiniz. Böyle yapana yüz şehid sevabı verilir.
- Yüz şehid sevabı mı efendim?
- Evet. Peygamber Efendimiz öyle buyuruyor
Afyon’da yaşayan velîlerden Sultân Dûvânî hazretleri, bir sohbetinde;
- İbadetlerinizi ve iyi işlerinizi kusurlu görün, onları beğenmeyin, buyurdu.Sordular:- Hiç mi beğenmeyeceğiz efendim?
- Evet. Bir kimse, ibâdetlerini “kusurlu” görürse, bunların Allah katında kıymeti artar. Kabul edilmeye lâyık olurlar. Sordular yine:
- Böyle bilmenin alâmeti nedir efendim?
- İbâdetlerini kusurlu gören kimse, öyle bir hâle gelir ki, sağ omuzundaki, iyilikleri yazan meleğin hiçbir şey yazmadığını sanır. Çünkü, yazacağı bir iyilik yaptığını görememektedir.
- Ya soldaki melek hocam?
- Sol omuzundaki, kötülükleri yazan meleğinse durmadan yazdığını sanır. Çünkü, yaptıklarının hepsini “çirkin” ve “kötü” olduğunu görmektedir. En kötü, yani ondan daha aşağısı olmayan iki şey vardır:
-Birincisi, Allahü teâlâya şirk koşmak,
-diğeri de Onun kullarının kalbini kırmaktır.
- Kâbe’yi yıkmak ne kadar kötü bir şeydir. Bir müminin kalbini kırmak ise, yetmiş kere Kâbe’yi yıkmak gibi günahtır. Kalb kırmanın ne kadar kötü olduğunu buradan anlamalıdır.
-Mümin müminin kardeşidir. Kim bir mümin kardeşine yardım ederse, Cenab-ı Hak da ona yardım eder.
Kim bir mümin kardeşinin ayıbını örterse, Cenab-ı Hak da ahirette onun ayıbını örter.
Kim bir mümin kardeşini sevindirirse, Allahü teâlâ da ahirette onu sevindirir. Kim bir müminin hacetini giderirse, Allahü teâlâ da onun ihtiyacını giderir.
Namaz kılan günde 40 defa hamd ediyor:
Elhamdülillah, Allahü teâlâya hamd olsun demektir. Namaz kılan günde 40 defa hamd ediyor, zira namazda Fatiha’yı okuyor.
Allahü teâlâ namaz kılanı, onca kusuruna, günahına rağmen huzuruna kabul ediyor. Artık o, huzura kabul edilenlerden oluyor.
Çok kimseler var ki, onları huzuruna kabul etmiyor.
Namaz kılan, ayrıca bunun için çok şükretmelidir.
-Namaz kılmayan da, bunun için çok düşünmelidir.
Sahabe-i kiramdan bir zat, Resulullah efendimize gelerek,
- (Kazancım bol olmasına rağmen geçim sıkıntısı çekiyorum) diye arz eder.
- Peygamber efendimiz, (Evinizde namaz kılmayan var mı?) diye sorar.
-O zat, (Hayır, evde hepimiz namazımızı kılıyoruz. Namaz kılmayan yok) cevabını alınca, - Peygamber efendimiz,
(Komşularınızda hatta mahallenizde namaz kılmayan var mı?) diye sorar.
-O zat, (Komşularımızda ve mahallemizde namaz kılmayan yok) der.
-Peygamber efendimiz, (Bir araştırın, mahallenizden namaz kılmayan birisi geçmiş mi?) buyurunca o kimse,
(Araştırdık, mahallemizden namaz kılmayan hiç kimse geçmemiş) der.
- Peygamber efendimiz, (Bu bereketsizlik namaz kılmamaktandır) buyurunca o zat tekrar araştırır ve - (Ya Resulallah, namaz kılmayan birinin cenazesi geçerken, tabutu bizim evin duvarını çizmiş) der, bunun üzerine Peygamber efendimiz, (İşte evinizdeki bereketsizlik bundandır. O duvarı hemen yıkın, yeniden yapın!) buyurur.
-
- İbn Amr’den (Radiyallahu Anh): "Bir gün Peygamber (Aleyhisselatü Vesselam) namazdan bahsetti. Şöyle buyurdu:
- – Kim namaza devam ederse namaz, onun için kıyamet gününde bir nur, burhan ve kurtuluş vesilesi olur. Kim de namaza devam etmezse, onun için nur, burhan ve kurtuluş olmaz. Üstelik o, kıyamet gününde Fir’avun, Hâmân ve Übey bin Halef’le beraber olur." (Ahmed ve Taberânî)
-
- --- Ebû Mâlik el-Eşca’î, babasından rivayetle anlatır: "Peygamberimizin müslüman olan kişiye, ilk öğrettiği şey namaz olurdu." (Bezzâr ve Taberânî)
Bir gün de bazı sevdiklerine;
- Gıybet yapanı dinlemeyin, hattâ susturun, buyurdu. Ve ekledi:- Çünkü gıybet günahı, “zinâ günahı”ndan büyüktür. Şaşırdılar:
- Zinadan mı büyüktür efendim?
- Evet.
- Peki, nasıl susturacağız hocam?
- Açıkça “Sus!” diyeceksiniz. Böyle yapana yüz şehid sevabı verilir.
- Yüz şehid sevabı mı efendim?
- Evet. Peygamber Efendimiz öyle buyuruyor
Afyon’da yaşayan velîlerden Sultân Dûvânî hazretleri, bir sohbetinde;
- İbadetlerinizi ve iyi işlerinizi kusurlu görün, onları beğenmeyin, buyurdu.Sordular:- Hiç mi beğenmeyeceğiz efendim?
- Evet. Bir kimse, ibâdetlerini “kusurlu” görürse, bunların Allah katında kıymeti artar. Kabul edilmeye lâyık olurlar. Sordular yine:
- Böyle bilmenin alâmeti nedir efendim?
- İbâdetlerini kusurlu gören kimse, öyle bir hâle gelir ki, sağ omuzundaki, iyilikleri yazan meleğin hiçbir şey yazmadığını sanır. Çünkü, yazacağı bir iyilik yaptığını görememektedir.
- Ya soldaki melek hocam?
- Sol omuzundaki, kötülükleri yazan meleğinse durmadan yazdığını sanır. Çünkü, yaptıklarının hepsini “çirkin” ve “kötü” olduğunu görmektedir. En kötü, yani ondan daha aşağısı olmayan iki şey vardır:
-Birincisi, Allahü teâlâya şirk koşmak,
-diğeri de Onun kullarının kalbini kırmaktır.
- Kâbe’yi yıkmak ne kadar kötü bir şeydir. Bir müminin kalbini kırmak ise, yetmiş kere Kâbe’yi yıkmak gibi günahtır. Kalb kırmanın ne kadar kötü olduğunu buradan anlamalıdır.
-Mümin müminin kardeşidir. Kim bir mümin kardeşine yardım ederse, Cenab-ı Hak da ona yardım eder.
Kim bir mümin kardeşinin ayıbını örterse, Cenab-ı Hak da ahirette onun ayıbını örter.
Kim bir mümin kardeşini sevindirirse, Allahü teâlâ da ahirette onu sevindirir. Kim bir müminin hacetini giderirse, Allahü teâlâ da onun ihtiyacını giderir.
Namaz kılan günde 40 defa hamd ediyor:
Elhamdülillah, Allahü teâlâya hamd olsun demektir. Namaz kılan günde 40 defa hamd ediyor, zira namazda Fatiha’yı okuyor.
Allahü teâlâ namaz kılanı, onca kusuruna, günahına rağmen huzuruna kabul ediyor. Artık o, huzura kabul edilenlerden oluyor.
Çok kimseler var ki, onları huzuruna kabul etmiyor.
Namaz kılan, ayrıca bunun için çok şükretmelidir.
-Namaz kılmayan da, bunun için çok düşünmelidir.
Sahabe-i kiramdan bir zat, Resulullah efendimize gelerek,
- (Kazancım bol olmasına rağmen geçim sıkıntısı çekiyorum) diye arz eder.
- Peygamber efendimiz, (Evinizde namaz kılmayan var mı?) diye sorar.
-O zat, (Hayır, evde hepimiz namazımızı kılıyoruz. Namaz kılmayan yok) cevabını alınca, - Peygamber efendimiz,
(Komşularınızda hatta mahallenizde namaz kılmayan var mı?) diye sorar.
-O zat, (Komşularımızda ve mahallemizde namaz kılmayan yok) der.
-Peygamber efendimiz, (Bir araştırın, mahallenizden namaz kılmayan birisi geçmiş mi?) buyurunca o kimse,
(Araştırdık, mahallemizden namaz kılmayan hiç kimse geçmemiş) der.
- Peygamber efendimiz, (Bu bereketsizlik namaz kılmamaktandır) buyurunca o zat tekrar araştırır ve - (Ya Resulallah, namaz kılmayan birinin cenazesi geçerken, tabutu bizim evin duvarını çizmiş) der, bunun üzerine Peygamber efendimiz, (İşte evinizdeki bereketsizlik bundandır. O duvarı hemen yıkın, yeniden yapın!) buyurur.
-
- İbn Amr’den (Radiyallahu Anh): "Bir gün Peygamber (Aleyhisselatü Vesselam) namazdan bahsetti. Şöyle buyurdu:
- – Kim namaza devam ederse namaz, onun için kıyamet gününde bir nur, burhan ve kurtuluş vesilesi olur. Kim de namaza devam etmezse, onun için nur, burhan ve kurtuluş olmaz. Üstelik o, kıyamet gününde Fir’avun, Hâmân ve Übey bin Halef’le beraber olur." (Ahmed ve Taberânî)
-
- --- Ebû Mâlik el-Eşca’î, babasından rivayetle anlatır: "Peygamberimizin müslüman olan kişiye, ilk öğrettiği şey namaz olurdu." (Bezzâr ve Taberânî)