RE: İrtica faliyetler?
RE: İrtica faliyetler?
S.A
İrtica ile müslümanlık asla bağdaşmaz; çünkü irtica Kur’ân RUHUNA ters düşmektedir!.
Mürteci, insan haklarına karşı olandır!.
İrtica, “HALİFE” olarak yaratılmış İNSANın haklarını kısıtlamaktır!.
KUR’ÂN RUHUnu anlayıp yaşamımızda bu RUH ile yaşayıp, bunun getirdiği bakış açısıyla her şeyi değerlendirirsek, Dünya üzerinde bizden ileri toplum olamaz; Kurân‘dan aldığımız bu güç ile!
KUR’ÂN RUHU’NU edinmeye bakın!.
Sonra O RUH la yeniden sarılın KUR’ÂN'A ve onu bu anlayışla değerlendirmeye çalışın lütfen!.
Dün gelmiş kitap olmaktan çıkartın O’nu böylece...
Bakın bakalım o zaman O AZİZ kitabı sanki bugün nâzil oluyormuşçasına okuyabilecek misiniz?
Dünden gelen dostlar ve toplumlar klişe bakışlarla, yarınkilerin tebessümle dinleyecekleri anlatımları İslam Dini diye anlatıyorlardı; biz de olabildiğince öyle olmadığını anlatmaya çalışıyorduk...
Gökte belki de Sirius yıldızında ya da Beta Nova da yerleşik bir tanrı!!!.
Onun burada insanlar arasından seçtiği bir elçi; postacı!!!.
Postacısına mesajlarını yolladığı Cibril adlı bir melek!.
Seyredilen ilkel anlayışlı topluluklar!.
Birisi bir soru soruyor postacıya, (pardon elçiye), o da aracıya havale ediyor... O da Sirius taki tanrıya,... Sonra Tanrı bir kaç gün düşünüp, çözüm buluyor ve Aracısı ile Dünyadaki postacısına haber yolluyor; Gelen Cibril adlı melek Arapça konuşamadığı için, insan elçiye duyuruyor, o da topluma tebliğ memuru-aracı-elçi olduğu için duyuruyor!.
Kur’ân-ı Kerim’i (karton kapak arasındaki harfleri güncelleştirilmiş ve yeniden düzenlenmiş mushaf değil), OKUyamadığımızdan çoklukla buna benzer bir şeyler düşünerek geldik çoklukla....
Her ne kadar arada Abdülkadir Geylâni, Muhyiddini Arabi, Nakşıbend, Şemsi Tebriz gibi, Haci Bektaş Veli gibi bazı ender OKUrlar geldiyse de, halimize bakıp, balonlarımıza iğne batırmadıkları için bu hayallerle bugünlere geldik...
Ne “ALLAH” adıyla işaret edilenden haberimiz oldu; ne de KUR’ÂN’ın RUHUNDAN ve o RUH ile OKU’manın mümkün olabileceğinden!.
Milyarlar geçti hiç acıyanı kalmadan!.
Biri daha gitti dediler...
Gelin dostlar artık kafamızı yukarı geleceğe kaldırıp Balonları seyredelim!.
Zordur onları patlatmak; ama hiç olmazsa bizi güneşi görmekten perdeleyen balonları hiç olmazsa farkedelim...
Doğduğumuz, kendimizi bildiğimiz günden beri orada durduğu için onun kaldırılması, kurtulunması gereken bir BALON olduğunu fark edemediğimiz BALONU hiç olmazsa farkedelim....
Araştıralım, soruşturalım... Bunun için önce pazara çıkıp, kullanacak biraz aklı ve mantık alalım...
Araştıralım “ALLAH” adıyla işaret edilen eğer yukarıdan komut yollayan TANRI değilse, Nedir?
O’nun Rasûlü ve görevi olan “RİSÂLET” nedir?
Mushafın iki kapağı arasında PEYGAMBER kelimesi geçmediği halde niye PEYGAMBER kelimesini kullanıp, Allah Rasûllüğünü bir postacı veya peygamber olarak düşünürüz?
Rasûllük mekânsal mıdır, BOYUTSAL mı?
Kitap getiren Rasüle Nebi diyorlarmış!!!. Niye İSMAİL Aleyhisselâm’ın Kur’ân ‘da hem RASÛL hem NEBİ olduğu hakkında âyet olduğu halde getirmiş olduğu bir sahife veya kitap yok?
Rasûl ne zaman nebi olur?
Nebi hangi yönü itibariyle Rasül olur? Niye bir kısım Nebide “Risâlet” yoktur?
Nebi ve Rasül oluşmasına vesile olan şekil ve sûretten, cinsiyetten beri CEBRAİL adıyla bilinen melek mi, meleki kuvve mi anlaşılır?
TANRI olmayan ALLAH’ın Rasûlüne hitabı gökten midir, özünden mi?
Ahmed Hulûsi
BEN ARAŞTIRDIM BİRAZ SİZLEDE PAYLAŞMAK İSTEDİMMMM...
SELAM VE DUA İLEB)B)B)