Gülüşü Yaralı
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 6 Şub 2008
- Mesajlar
- 5,741
- Tepki puanı
- 3
- Puanları
- 0
- Yaş
- 40
- Konum
- ha bura :)
- Web Sitesi
- www.facebook.com
İnsanların en merhametlisi, kendi nefislerine merhametleri olamayanlara karşı, merhamet edendir.
Görmeye dayanan gerçeklerle meydana gelmeyip, muamelelerden de kurtulmayan kimsenin derdinin çaresini bilir misin?!!!

Gec Kalmis Bir Susus ve Insan!…
Nereye gidiyorsun ey insan!
Bak insan diyorum sana! Insan...
Peki, sen inaniyor musun insan olduguna? Inaniyor musun gerçekten "inandigina" ?
Inancina, inanman gerektigine, neye ve neden inandigina?
Sen sen ey insan! Nasil yasiyorsun?
Dur dur! Sen yoksa yasadigini mi saniyorsun? Nedir senin icin yasamak?
Fecir vakti O'nu düsünerek aciyor musun gözlerini? Ellerin, ayaklarin kipirdiyor mu? En önemlisi kalbin atiyor mu? Fark ediyor musun, bugün de nefes aldigini? Sen yasiyor musun ey insan? ! Tenin sicak mi, soguk mu? Hissettigin duygunun adi ne? Üsüyor musun, terliyor musun ve gercekten hissediyor musun?
Yasamak nedir senin icin söyle? !
Actin gözlerini...
Ellerin, ayaklarin kipirdiyor...
Tamam, kalbin de atiyor...
Peki, yeterli mi bu oluslar yasamana? Yerinden dogruldun, bastin yeryüzüne...
Bunlara "izin verenden" bihabersen yasiyor musun söyle?!
Adim attin günün kalbine... Cevrende es, dost belki...
Ya yalnizsin ya da paylasiyorsun; o yasadigini zannettigin hayati sevdiklerinle...
Sesler geliyor harmanlanmis güzelliklerle... Hepsi hitap ediyor sana...
Mutlu oluyorsun duyduklarinla... Mevsim belki yaz, belki de kis...
Ya bir kus sesi var disarida, ya da yaz
yagmurunun cati üzerine vurus sesi...
Yani issiz degil hicbir yer... Peki, farkinda misin duyduguna? Ve bu yasamak mi ey insan söyle?! Sen inaniyor musun gercekten yasadigina?
Hissediyorsun simdi sogugu ve sicagi...
Sol yaninda bir et parcasi ki; bütün bedenin onun elleri arasinda...
Bir kipirti, bir hareket var; gün icinde belki de hic hissetmedigin...
Oysa seni ayakta tutan, sana sevgiyle ya da nefretle baktirtan o...
Ah be insan! Sen bir kalp tasiyorsun...
Yoksa tasidigini saniyorsun! Insan! Sen kalbini biliyor musun? Nedir senin icin kalp, söyle? !
Gözünde iki damla belirirse kalbin sizladigindandir...
Sesini duymak istedigin birine hasretteysen, kalbindir o özlemi, o hasreti tasiyan. Yüzünde bir tebessüm olustuysa, bil ki o et parcasina Yaradan sevgi koydugu icindir ki; o et parcasi "sahibini biliyorsa"hep tebessüm kardir...
Hic düsündün mü ha bir kalp tasidigini? Ey insan! Sen ne kadar da bencilsin...
Bilmiyorsun ki o olmasa sen hicsin! Bilmiyorsun ki tasidigin her uzuv onunla hareket eder...
Ah insan! Bak, hala insan diyorum farkindaysan! Biliyorum, diyorsun ki; " Bana mi sesleniyorsun?" Yoksa sen insan degil misin? Bilmem...
Belki sen öyle oldugunu zannediyorsun...
Düsüncen var bilirim... Seni her gün güzelliklerden alasagi eden...
Bir de nefsin ki; gaflet kuyusuna adim adim sürükleyen...
Ne demeli bilmem ki! Kisi kendi iyiligini istemezse baska fani onu ne kadar düsünür? Kendinden cok düsünür ey insan! Inan kendinden ve nefsinden cok düsünür!..
Simdi asrisaadete uzan bir an... Kapat gözlerini...
Emri verdin, kapandi gözlerin...
Eger ki "biliyorsan" düsün simdi Efendimizi. Sen ki O'ndan asirlar sonra gelecektin... Ne görmüstü seni, ne de bilmisti...
Karsi komsun degildir; senden bir sey bekleyerek iyilik yapan! Oglun ya da kizin degildir O; menfaatle seni sevip, canim diyerek sarilan...
Kara gözlerine vurulan, sesine asina olup vazgecilmezi oldugun esin degildir O! Demem o ki ey insan, O
Peygamberin! O seni görmeden seven! O senin icin gece gözyasi döken...
Senin belki adini bir kere bile askla anmadigin halde sana "kardesim, ümmetim" diyen...
Ne o! Agir mi geldi insan! Kaciriyorsun gözlerini...
Yoksa bir vicdanin oldugunu mu hatirladin sözler icine dokununca?
O zaman sükret Yaradan'a hala vicdanim var diye...
Hala bir yazi okuyunca, bir gercegi duyunca sizliyor diye...
Ah ben insan! Ne mutlu sana... Hatirladin ben insanim diye...
"Ben dünyaya insan suretinde, saglam, ayakları yere basan, gören, hisseden, duyan, dokunan, aglayan, gülen biri olarak geldim...
Bir kalbim var; ALLAH'i (c.c) biliyor. Bir dilim var; O'nu zikrediyor.
Ben yürüyen, kosan yani sapasaglam..."
Insan! Demek insansin ha! Bu dünyaya neden geldigini biliyor musun peki? Vazifen ne, ne icin yaratildin? Tamam geldin...
Tamam saglamsin... Peki, gerisi yok mu? Ye, ic, gez, toz, agla, gül, bagir...
Ah insan! Sen yasamak diye buna mi diyorsun? Öyleyse Ashap yasamamis...
Evliya hic gelmemis dünyaya! Peygamberimiz (s.a.v) yasamayi mi bilmiyordu yoksa? Yaradan sana ögretmis de en sevdigi, bütün alemi O'nun adi icin yarattigi "Sevgilisine" mi ögretmemis?
Insan! Demek yasiyorsun...
Ah gafil ah! Sen bal gibi de yasadigini saniyorsun...
Anlayacaksin biliyor musun? Fakat bu dünyadaki gibi; nasil bir seyi elinden kacirdiginda onun degerini
anliyorsun, iste ölüm melegi gelip o farkinda olmadigin, tasidigini sandigin ruhunu aldiginda duracaksin...
"Ben nerdeyim? Ah be! Ben insandim, yasiyordum, yasadigimi saniyordum!" diyeceksin.
Icinde tasidigin ve her gün hareket halinde olan ama senin ı kosusturmada, is pesinde, para pesinde ya da pesinde kostugun her ne ise, farkinda olmadigin o et parcasinin o an farkina varacaksin...
"Durmuş!" diyeceksin...
Yani görevi bittiginde, yani degerini yitirdiginde, hicbir özelligi kalmadiginda, ac kalmis bir hayvana verdiginde bir lokmada yutacak kücük bir et oldugunda...
Hani seni aglatan, sevgilerle
costuran, kör kütük asik olan, bazen sancilariyla seni uyutmayan o kalbin cok gec farkinda olacaksin...
Iste böyle insan! Bak hala insan diyorum sana...
Yalan diyorsam söyle, vur yüzüme! Inan gocunmam... Ben de senin gibiyim...
Fani, gecici, kendini bilmeyen ve yasadigini zanneden...
Sen simdi bana dogruyu söyle!
Sen nereden geldin?
Sen nereye gidiyorsun?
Yasiyor musun, yoksa sen yasadigini mi saniyorsun?

Tutmak lâzım kürekleri, kontrole almak lâzım bu kayığı!
Yoksa eğlence zannettiğimiz şırıltılar, uçurum başındaki şelâleye sürükleyecek bizi...
Uyanmak, dünyanın güzelliğinden koparmak gönlü, zor iş...
Ama "Belâ!” dedik bezm-i elestte; zora tâlip olduk!
Şimdi pes etmek, sözüne ihânet etmek olur mu?
Cenâb-ı Hak, sevgimize, sözümüze ispat bekliyor; ruh, sırrımız ise sevilmeyi,
Sevgili'ye kavuşmayı...