Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Malumun tekrarı ve tekrarın zarureti. Zaruretin çözüme kavuşturulması için gerekli iç ve dış şartlar oluşturulması ve kuşatmanın kırılması bu tekrarın bahanesi. Satranç misali. Hesapları iyi yapmak, düşmanı iyi tanımak, kendinden emin adımlarla yürüyebilmek. Kördüğüme dönüşse dahi, bütün düğümleri çözecek anahtar fikre sahip olunduğu şuur ve heyecanıyla, ifade ve aksiyonu, bu yönde, bilgi ve tavırla zenginleştirmek. Böylelikle düşmanın propagandasını kendi aleyhine çevirip, her çeşit provokasyon, manipülasyon ve ajitasyon türü faaliyetleri dava lehine semerelendirmek. Bunun işaret taşları ve yapılması gerekene dair ipuçları yazımız boyunca bedahet halinde.
Psikolojik savaş, adı üstünde bir savaştır. Tarafları ve taraftarları vardır ve bu savaş İslam düşmanları ile Müslümanlar arasındadır. Mesele bizim açımızdan İnsanların adalet, ahlak, huzur içerisinde yaşayacağı bir sistemi teklif etmek iken, batılı ve işbirlikçiler açısından ise çıkarları ve kendi yaşam tarzlarını dayatmak ve bunun için iğrenç katliamlara girişmektir. Bu mana üzere düşünüldüğünde bu savaşta kimin safında olunduğu kadar, nerede durduğumuz, nasıl yer aldığımız ve ne kadar doğru tavır aldığımız da önem arz etmektedir. Psikolojik savaş bu saf değiştirmeler ve karşı safı oluşturanların moral ve etkilerini düşürmek olarak ortaya çıkmaktadır.
Nevzat Tarhan’a göre “Psikolojik savaş; klasik anlamdaki savaşın kazanılması veya kaybedilmesinde; savaştan sonra da üstünlüğün devam etmesinde yahut sorunların çözülmesinde insanların ruh haline etki ederek sonuç almak olarak tanımlanır.”Amerikan savunma bakanlığının (DOD) tarifine göre ise: Planlanmış psikolojik operasyon; yabancı hükümetlere, organizasyonlara, gruplara ve kişilere yönelik olarak yapılan ve onların hislerini, güdülerini, objektif muhakeme yeteneklerini, davranışlarını etkilemek için seçilmiş bilgi ve delillerin söz konusu objelere taşınması (verilmesi, sindirilmesi, kabul ettirilmesi) için düzenlenmiş operasyonlardır.
“Psikolojik savaş, kitlelerin ruh halini etkileyerek sonuç almaya çalışır. Dış düşman için psikolojik savaş terimi kullanılırken iç düşman için psikolojik faaliyet terimi kullanılır. Uygulamalar planlı ve örgütlü faaliyetlerdir. İç düşmanla ilgili psikolojik çalışmada kullanılan bazı yöntemler ve uygulamalar şunlardır: Kendileri gibi düşünmeyen her birey ve grup, iç tehdit olarak algılanır. Yasalara uyan, güvenlik güçleri ile çatışmaya girmeyen insanlar niyetlerine göre potansiyel tehlike olarak algılanır ve ilan edilir. Yangın çıkarılmamasına karşı bilinç oluşturmak için bütün kibrit ve çakmak taşıyanları tehdit olarak algılar. Niyetlerinin yangın çıkarmak olacağı propagandası ile blok oluşturulmaya çalışılır.”
Planlı ve stratejik psikolojik savaş yürüten sistem sahipleri, dini, ilmi, siyasi olarak sağdan soldan kanaat önderi ve lider yapılı kim varsa, tüm anahtar şahsiyetleri karalama, onların etkinliklerini yok etme, küçük düşürme ve toplum içinde kınanmasını sağlayıcı davranış ve sözler isnat etme, aile çevresini ve aile üyelerini yıpratma ve şahsını yalnızlaştırma gibi kirli bir psikolojik savaş gütmekte. Basını, medyası ve işbirlikçileri vasıtasıyla, kendi aleyhine gelişen ve disiplin arz eden, tüm hareket ve oluşlara karşı yürütür bunu. Korkutma, iftira, karalama, yoz kişilikleri ön plana çıkarma bu propaganda savaşında önemli bir yer tutmakta. İktidarı elinde tutmak isteyen zümre, her türlü kendisine karşı cemaat, parti, dernek, görsel ve basılı yayın organlarına sızarak, ince bir taktikle, insanları birbirine düşürmekte, bazen birinin bazen de diğerinin tarafını tutarak enerjinin iç mücadelede tüketilmesi sağlanmakta. Millet mevcut idareye itaate zorlanmakta ve bunun için korku, öfke, sinir savaşı verdirip, çaresizleştirerek kendine sığınmasından başka yol bırakmamakta. Son günlerde ki muhtıra, faili meçhul saldırı, terör ve operasyonlar, millet üstüne estirilen psikolojik savaşta kullanılan malzemelerden bazıları. Millet taraf olmaya zorlanmakta, düzen kendine karşı gerçekleştirilen saldırılarda kayba uğramamak için veya kendisine yapılan saldırının etkisini azaltmak için mevcut duruma silahlı mücadele beraberinde yoğun olarak ta psikolojik savaş vermekte. Millet üzerine estirilen korku ve sinir savaşı onların acıma duygusu, vatan-millet hesabı muhafazakârlık hissiyatı mevcut meselelerin abartılarak halka sunulmasını sağlar. Namaz, başörtüsü, mevlid örneklerinde görüldüğü gibi yapılması gereken bir ibadet, sanki meşru değilmiş, yasadışı bir faaliyetmiş gibi, öyle hararetle ve tekrarla işlenir ki, korku ve sinir harbi bu tür ibadetlere meyli olanları uzaklaştırdığı gibi, mevcut ibadetini yürütenleri ise hayatlarında sınırlama, mekân ve yer tercihlerinde bulunma, güvenli çıkışlar arama gibi işlere sürükler. Bu zümrenin toplum mühendisleri (sözüm ona) çeşitli terör (kime göre o da ayrı ya) saldırıları arasında zikrederek millet üzerinde, Müslümanlara güvenin sarsılmasını sağlar.
Nevzat Tarhan Psikolojik savaşın Stratejik amaçlarını ; “1- Düşmanın siyasi, ekonomik, sosyal ve moral bakımından zayıflığı istismar edilerek onun savaş gücünü zayıflatmak. 2-Kurtarılan bölgeleri teşkilatlandırıp kontrolü kolaylaştırmak. 3-Düşmanın yenilgisini sağlamak için, düşünce, heyecan ve eğilim ve davranışlar üzerine ısrarlı etkiler yaparak; direniş ve savaş azmini kırmak, morali bozarak manevi çöküntüye uğratmak ve korku duygusu uyandırarak cesaretlerini kırmak.” Şeklinde özetler.
Provokasyon (erken hareketlilik), ajitasyon (azdırma, kışkırtma), manipülasyon (kitleleri yönlendirici gerçek veya gerçek dışı reklam) sistem sahiplerinin sac ayakları. Psikolojik savaşın ise vazgeçilmezleri. Milletten taraftar devşirilmek isteniyorsa, milletin kendilerine dönmesi ya da güvenmesi isteniyorsa, millete gizliden düşman üretilir ve millet kendini tehlikede ve savunmasız hisseder. Milletin kendi lehinde ve tarafında düşmana karşı harekete geçirmek isteniyorsa, millete zarar verdirilerek onun kızgınlığının ve öfkesinin artması sağlanır ve ajite olmuş bu topluluk kitleleştikçe şuur kaybına uğrar ve artık kolayca manipüle edilir. Şuur kaybı geçtiğinde ise olan olmuş, biten bitmiştir artık. 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat örneklerinde ki gibi.
Psikolojik savaşı kazanmak isteyen taraf öncelikli olarak kitleyi ve olayları kontrol edebilmelidir. Rastgele oluşa veya tek bir kişinin etrafında aniden birikmiş topluluklara bu durum tevdi edilemez. Ne yaptığını, nasıl yaptığını, ne yapacağını, kimlerle yapacağını bilen uzlaşmaz, inatçı, kararlı, sabırlı ve organize olmuş, küçükte olsa birlikler, çok kolayca büyük kitleleri kontrol edebilir, harekete yönlendirebilir, hedefe ulaştırabilir. Bu mevzu şu şekilde ifade edilmektedir.
“Kontrollü gerilim stratejisi; Sistemli, organize, psikolojik faaliyette kontrollü gerilim uygulanarak hedef grubu psikolojik çöküntü içerisine sokmak amaçlanır. Kendilerini güvende hissetmeyen, kızgın, memnuniyetsiz, öfkeli ortam oluşturularak hatalar yaptırılır. Böylece kalede bir gedik açılmış olunur. Bu gediğin üzerine binlerce defa gidilerek gedik büyütülür, büyütülür. Böylece kaleye girilmiş olur. Kontrollü gerilim yöntemi ile ana mesele kullanılarak tali ve siyasi sonuçlar elde edilmeye çalışılır. Bunun için kutuplaşmayı artıracak krizler ortaya çıkarılır. Krizler esnasında kamuoyu manipüle edilir. Böylece hedef gruplar psikolojik operasyonun parçası haline gelirler.”[4]
Yıllardır yapıla gelen, 28 şubat ve 27 Nisan muhtıraları sonrası yoğunlaştırılan İslama muhatap olmayan şahıs ve kişiler üzerinden İslama söverek Müslümanları sindirme, korkaklaştırma, kendi taraftarlarına ise “bakın işte onlara böyleymiş” demektedirler. Psikolojik savaş yürüten taraf muhatap olarak asıl hedefi değil, kişilik problemi olan, hain tıynetli, samimiyetsiz ve ahlakız tipleri seçer. Bir taşla iki kuş vurma peşinde olan bu zihniyet, hem muhatabını kamuoyunda temsil eden tip olarak bunu lanse eder ve düşmanın davası ve liderlerini küçük düşürür, hem de düşmanını muhatap almayarak darbe vurmaya çalışır. İşin görünen kısmı buyken, millete yansımayan tarafta ise asıl muhatapla savaşır, anlaşmalar imzalar, yenilgi ve galibiyetler yaşar. Galibiyetlerini hergün abarta abarta sunarken, yenilgi ve anlaşmalarını gizler. Hitap ettiği ve hüküm sürdüğü toplulukları kendi haline acındırarak, düşmana ise öfkesini artırarak ruhi dengesini bozmaya çalışır. Şuur ve idrak kaybı ne yaptığını bilememezlik gibi bir sonuç doğuracağından psikolojik savaş yöneticileri bu gerginliği ve artan öfkeyi kontol ederek daha önceden planladıkları hedefe kanalize ederler. Hedefe bazen linç hareketi olur, bazen kırıp dökme olur bazen ölümle sonuçlanan katliamlar olur. Hepsi psikolojik savaşın başarısı demektir. Düşmana karşı el güçlenmiş, cuntaya zemin hazırlanmış, huzur ve güven halkın en önemli sorunu haline gelmiş ve kendini tehlikede hisseden gruplar hata yapmaya zorlanmışlardır. Cenaze törenlerinin ve bu törenlerde konuşturulan gözü yaşlı insanların feryatlarının tekrar tekrar dinletilip gösterilmesi, maddi ve manevi sıkıntının kendisinden değil de düşmandan kaynaklandığına dair vurgular yapılması ve güven aşılayıcı propaganda ile kendini, darbeci cunta hareketini kurtuluş reçetesi gibi sunması hep bu çerçevede değerlendirilmeli.
“Kitlelerin tabi oldukları muhtelif zorlamalar, onları tahrik eden sebeplere göre, mertçe yahut zalimce, kahramanca yahut korkakça olabilir. Fakat kitleler o derece hâkim olurlar ki, bunların önünde nefsi koruma duygusu bile silinir. Kitleleri telkin altına alabilen tahrikler çeşitli ve onlarda her zaman bu tahriklere tabi olduklarından, durumları son derece kararsızdır. En kanlı vahşilikten en mutlak mertliğe yahut kahramanlığa bir an için geçtikleri görülür. Kitleler kolaylıkla cellat ve fakat aynı zamanda aynı kolaylıkla ulvi bir dava uğrunda ölebilirler.”[5]
Psikolojik savaş her iki taraf açısından aynı özel şartlara sahiptir. Fikir ve aksiyonun şekillendiği her yer ve şahıs, inanılan değer ve anlayışın yaşandığı her zaman ve durum, tatbik edilecek ideolocyanın davacısının tam bir bağlılıkla keyfiyet belirtmesi ve organize olarak teşkilat şuuruyla hareket, kendisine karşı yürütülen psikolojik savaşın etkisizleşmesini sağladığı gibi, güzel bir stratejiyle, karşı tarafın bu yönde hareketleri de dava lehine semerelendirilir.
Mevzuumuzu bir hikayeyle noktalarsak: Yengeç avcılarının, av sepetlerinin üstü açık olurmuş. Öteki hayvanlar kaçmasın diye sepet kapalı tutulurken yengeçler için hazırlanan sepetlerde ona ihtiyaç duyulmazmış. Sebebi yengeçlerin çok kıskanç ve birbirlerini çekememeleriymiş. Hal böyleyken, yengeç avcısı avladığı yengeçleri üstü açık bu sepete atarmış ve yengeçlerde başlarmış didişmeye kavga etmeye, yengeç avcısı ava devam ededursun bunlar kavgaya, dövüşmeye devam ettiklerinden, kısaca birbirlerine düştüklerinden kurtulmayı akıllarına bile getirmez enerjilerini birbirlerine harcar, ölüp giderlermiş.
Tarhan Nevzat, Psikolojik Savaş, Timaş Yay, 8.Baskı, s,15
Tahran Nevzat, Zaman Gazetesi, 27.09.2003
Tarhan Nevzat, Psikolojik Savaş, Timaş Yay, 8.Baskı, s,23
Tahran Nevzat, Zaman Gazetesi, 27.09.2003
Le Bon Gustave, Kitleler Psikolojisi, Yağmur Yay. 3. Baskı s,32
Fikir ve kavga, tefekkürün aksiyon şeklinde bedenleşmesi.
Fikir ve kavga, seyirci değil oyuncu olmak.
Fikir ve kavga, iman ve cihat.
Fikir ve kavga, yaşamı anlamlı kılan seziş.
Fikir ve kavga, bir dünya görüşünün şekillenmesi.
Fikir ve kavga, kainat muhasebesinin meyvesi.
Fikir ve kavga, hakikate esaretin gerekliliği.
Fikir ve kavga, büyük zuhurun ayak sesleri.
Fikir ve kavga, ideoloji ve stratejinin beraberliği.
Fikir ve kavga, teori ve pratiğin evliliği.
Fikir ve kavga, kurtaran ıstırabı çekmek.
Fikir ve kavga, davanın hayat bulması.
Fikir ve kavga, dünyalar arası muhasebe ve murakabeye giriş.
Fikir ve kavga, Mutlak Varlığı her an hissetmenin hazzı.
Fikir ve kavga, umuda pencere açmak.
Fikir ve kavga, kararlılığın heykelleşmesi.
Fikir ve kavga, “Dünya ne oluyor ve biz ne olacağız?” sorularına cevap.
Fikir ve kavga, eşyanın nasıl ve niçininin davası.
Fikir ve kavga, ideolocyanın dantelası.
Fikir ve kavga, meydanların kurtarıcı lahuti sesi.
Fikir ve kavga, ulvî bir oluş ve eriş mücadelesi.
Fikir ve kavga, gayenin ideale yürüyüşü.
Fikir ve kavga, çileli nefs murakabesi.
Fikir ve kavga, hayatın memuriyet ve mesuliyeti.
Fikir ve kavga, akleden kalbini ve yumruğunu masanın üstüne koymak.
Fikir ve kavga, yaşamın mimarisi.
Fikir ve kavga, nefes alır olmanın zorunluluğu.
Fikir ve kavga, haykırışın rengi.
Fikir ve kavga, tarihle yüzleşmenin sorumluluğu.
Fikir ve kavga, ihtilâl-inkılâb düşünün gülümseyişi.
Fikir ve kavga, kızgın bir aşk posasında insanlık için erimek.
Fikir ve kavga, dava çilekeşinin hamurkârlığı.
Fikir ve kavga, yeni dünya düzenine cevap.
Fikir ve kavga, adanmışlığın öyküsü.
Fikir ve kavga, “bizden olmayanlar bize zıttır; bizimle toplanmayanlar dağıtır” hikmetini kavrayış.
Fikir ve kavga, manaya bağlılığın şuuru.
Fikir ve kavga, şiir idraki.
Fikir ve kavga, Kudret-i İlahi’nin tasarrufunda seyr.
Fikir ve kavga, hakikate yürüyüşün resmidir.