Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Fedakârlık Ahlâkına Güzel Bir Misâl: Zenci Musa... (5 Kullanıcı)

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
122400.jpg

 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
“«Kimin malını aldımsa, işte malım, gelsin alsın; kimin sırtına vurdumsa, işte sırtım, gelsin vursun!» diyen Allah Sevgilisinin ahlâkı…Buna muhtacız. (..)Ve bu ana-baba gününde, en soylu ahlâkın kaynağından gelen Türk milletinin, hem kendisine, hem de dünyaya ait ruhî ve içtimaî kıymetler kadrosunun dışında kaldığını, cesaret ve samimiyetle tesbit etmenin ahlâkı….” (1) Aynı eserin “Ahlâk Kaynağımız” başlıklı bölümünde ‘ahlâkçılık’ın kaynağı şöyle işaretlenmektedir: “Bizim, olmuş ve olabilecek ahlâk kaynağımız adıyla ve sanıyla İslâm ahlâkıdır. Bunu anlayamadık; anlaşılacak olan buydu; anlaşılacak olan budur!
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
“Bir zamanlar ne olduksa bu ahlâkın yüzüsuyu hürmetine olduk; ve ne olmadıksa, bu ahlâkı gölgelendirmek ve sonra büsbütün karanlığa gömmek yüzünden olamadık. Bunu bilemedik; bilinecek olan buydu; bilinecek olan budur!” (2)
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
İşte bu ahlâkın yoğurduğu toplumlar her alanda sayısız kahramanlar doğurdu ve o toplumlar, bu kahramanların omuzlarında yükseldi. Çoğunun isimleri de ve cisimleri

de bilinmeyen, bilinenlerin ise unutulduğu/unutturulduğu bu kahramanların şu çöküş hengâmesinde yok olup gitmek ve tarih sahnesinden tarihin çöplüğüne fırlatılıp atılmak istemeyen herkes, kurtuluş/yeniden diriliş hamlesi için ilk ve en gerekli hamlenin; kaybettiğimiz “ahlâkımız”ı yeniden bulmak ve onun prensiplerine göre kendimizi yeniden inşa ederek, içimize sinmiş kötülüklerimizden arınıp, uzun zamandır kaybettiğimiz iyiliklerimize kavuşmak olduğunu idrak etmelidir.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
Kendinizi “temiz ve iyi bir insan” sayıyor/ sanıyorsanız şu sözlere kulak verin:

“Eğer bir elinizle bugünkü ahlâk faciamızın müşahhas tecelli plânındaki tüyler ürpertici manzaralarını pençelemiyor; öbür elinizle de muhtaç olduğumuz ahlâkın

mücerred inşası bakımından varılması mümkün yegâne teşhise işaret etmiyorsanız, biricik vatanî ve millî borcunuzu yerine getirmiyorsunuz demektir. (..)Bugün omuzlarındaki içtimaî şartlar altında gözü uyku ve vücudu et tutabilen insan, iyi ve temiz bir” (3) insan sayılabilir mi?
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
Kaybettiğimiz/kaybettirildiğimiz ahlâkımız o çöküş şartlarında bile öyle ferdî kahramanlar yoğurmuştu ki; insan onlara bakıp kuruluş ve yükseliş yıllarında sayısız namsız, nişansız kahramanlar olduğunu, onların nerede doğup, nerede yaşadıklarını ve neler yaptıklarını bilmese bile, yüzyıllarca süren bir adalet imparatorluğunun vücud bulmasındaki olağanüstü emeklerini hissedebiliyor... Ömer Seyfeddin’in bir hikâyesinde böyle güzel bir insana söylettiği: “Osmanlı’da yiğitlik sıradan bir iştir Hünkârım.” Cümlesinin edebî sanatlardan biri olan ‘mübalağa’ değil de hakikatin ta kendisi olduğunu idrak edebiliyor...



***
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
Sayın Cem Sökmen, “Mazlum Milletlerin vicdanı: Zenci Musa (4) başlıklı yazısında onlardan birinin olağünüstü hayatına ışık tutmuş:



MAZLUM MİLLETLERİN VİCDANI: ZENCİ MUSA

O ölene kadar Osmanlı idealleri için savaşan Sudanlı bir kahramandı.



“Son dönem tarihimizde pek çok efsanevi şahsiyet vardır: Onların Osmanlı’yı ayakta tutabilmek için katlanmadıkları fedakârlık, göze almadıkları tehlike yoktur. Hepsinin ideali “Biz ölsek de ümmet-i M......d (sas) yaşasın” idi. Çoğu hayatları boyunca belki bir gün bile kendi keyifleri için enerji tüketmedi. Hep âli dâvâlar için koşturdular: Zenci Musa ve arkadaşları gibi. Onlar feragat ve fedakârlıklarıyla bu milletin vicdanı oldular.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
Mehmed Âkif Ersoy’a:

“Eşref Bey’in emireri Zenci Musa; Omuzundan arşa yükseldi nebi İsa (as)” dedirten Zenci Musa, tüm gönüllerde başköşede ağırlanmaya layık bir kahramandır.



Aslen Sudanlı olan Zenci Musa, Girit’te dünyaya gelmiş. Kahire’de yaşayan ve tam bir Osmanlı hayranı olan dedesi, Zenci Musa’yı, İslam’ı iyi öğrenmesi ve Osmanlı’yı yakından tanıması için yanına alıyor ve büyük ihtimam gösteriyor. Türk mahallesinde büyüyen Zenci Musa Türkçeyi çok iyi öğreniyor. Trablusgarp’ta Türk subaylar ve Şeyh Sunusi’nin önderliğinde İtalyanlara karşı verilen mücadeleye katılan Zenci Musa, buradan sonra artık Osmanlı Devleti için nerede tehlike baş gösterdiyse bütün heybetiyle orada biten kahraman bir asker olmuştur.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
CEPHEDEN CEPHEYE KOŞAN ADAM

Zenci Musa, Birinci Dünya Savaşı’nda cepheden cepheye koşarken komutanı Eşref Bey’den (Sencer Kuşçubaşı) yeni görevlerinin Yemen’deki Yedinci Ordu’ya altın götürmek olduğunu öğrendi.



43 kişi değişik kılıklarla yolculuk yaparak Medine’ye vardılar. 300 bin altını Yedinci Ordu Komutanı Ahmet Tevfik Paşa’ya teslim etmeleri gerekiyordu.



43 kişi iki gruba ayrılarak yola çıktı. Fakat 1200 yıl önce Peygamber Efendimiz’in de harp ettiği Cembele mevkiinde 25 bin kişilik bir Bedevi-İngiliz kuvveti tarafından kıstırıldılar.



Eşref Bey’in başında bulunduğu grup ellerinden gelen her şeyi yaparak 1 gün 1 gecelik bir savaş verdi. Sonunda Eşref Bey esir alınıp Lawrence’in karşısına çıkarıldı; fakat Zenci Musa bu hengâmede grubuyla birlikte altınları kaçırmayı başardı.



12 Ocak 1917’de gerçekleşen bu savaş London Times gazetesinde sekiz sütun üzerine manşetten verilmişti.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
İNGİLİZLERDEN KAÇIRILAN ALTINLAR

300 bin altını Yemen’de Tevfik Paşa’ya teslim etmeyi başaran Zenci Musa, Birinci Dünya Savaşı bittikten sonra Anadolu’da gerçekleştirilecek Milli Mücadele’ye destek vermek amacıyla İstanbul’a gelir.



Beyazıt Camii’nde bir ikindi namazı çıkışında kendisini gören Ali Sait Paşa onun zor durumda olduğunu anlar ve ona şöyle der “Musa, emeklilik için bir dilekçe ver. Ben de tasdik edeyim, sana emekli maaşı bağlasınlar.” Fakat Zenci Musa ona şu ibret dolu cevabı verir:
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
Paşam, ben bu fakir milletten emekli maaşı alamam.”



Bu cevaptan sonra Ali Sait Paşa, Zenci Musa’dan habersiz İstanbul hamallar kahyası Ferit Bey’e giderek kendisini birkaç gün sonra Zenci Musa ile birlikte ziyaret edeceğini söyler. Ferit Bey’den istediği, bu ziyaret esnasında Zenci Musa’ya bir iş teklifinde bulunmasıdır.



Bir araya geldiklerinde Ferit Bey, Zenci Musa’ya Karaköy gümrüğünde kahyalık yapması için teklifte bulunur. Bu teklif karşısında Zenci Musa, yine mükemmel seciyesinin yansıdığı bir cevap verir:



“Ben kahyalık yapmam, onu yaşlı bir Müslüman’a verin. Orada hamallık varsa yaparım.”



Ve Zenci Musa, o büyük kahraman artık gümrükte hamallık yapmaya başlar
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
“BU İŞ DAHA BİTMEDİ...”

İşgal kuvvetleri komutanı General Harrington, İstanbul’da Galata gümrüğünü gezdiği sırada, kendisine “İşte 300 bin altını Yemen’e kaçıran Zenci Musa bu!” denildiğinde hemen onun yanına gider ve şöyle der: “Eğer bizimle çalışırsan seni altına boğarım.”



Zenci Musa’nın bu sözlere karşı verdiği cevap, bir kişinin değil; haysiyetin, asliyetin, şahsiyetin ve bin yıldır İslam medeniyetine bayraktarlık yapmış bir milletin cevabı idi: “Her teklif herkese yapılmaz. Bu sözleriniz beni ancak rencide

eder. Benim bir devletim var: Devlet-i Osmanî; bir bayrağım var, ay-yıldızlı bayrak; bir kumandanım var, Eşref Bey. Bu iş daha bitmedi, sizinle mücadelemiz devam edecek...”
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki “anlamak” fiili mana yükünü, ancak 2,5 milyon şehitle, 2,5 milyon hayatın sönüşüyle bitirilmiş Birinci Dünya Savaşı’nın sona erdiği günlerde, işgal edilmiş bir İstanbul’da, “Bu iş daha bitmedi” diye düşünebilen ve bunu işgalcilerin en yüksek rütbelisinin yüzüne ifade edebilen bir adamı anlayabilirsek devam ettirecektir.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
İşte o Zenci Musa, gündüz Galata gümrüğünde hamallık yapıp, gece Milli Mücadele için Anadolu’ya silah kaçırırken vereme yakalanıyor.



Ali Sait Paşa’nın bütün ısrarına rağmen bir sanatoryuma yatmayı kabul etmeyen Zenci Musa, bavulunu alıp Üsküdar’daki Özbekler Tekkesi’ne gidiyor.



Zenci Musa veremden kurtulamayarak kısa süre sonra burada vefat ettiğinde, bavulundan bir Osmanlı haritası, Eşref Bey’in resmi ve kefen bezi çıkıyor. Ey Zenci Musa, gittiğin yerlerde seninle yan yana yürümek vardı, vuruştuğunda omuz omuza, konuştuğunda gönül gönüle olmak vardı.



Senin gibi “tek başına bir millet” olan ecdâdımızı fatihalarla yâd ediyoruz.



Ruhlarınız şâd olsun!



***
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
Dün bizi o çöküş şartlarında bile, “gemisini kurtaran kaptan, başkasından bana ne abi, ben çıkarıma bakarım” diyen bencil hayvanlar haline gelmemizi önleyerek, en kötü durumlarda bile iyi kalmamızı sağlayan İslâm ahlâkıyla bütün bağlarımızı kopardıktan /kopartıldıktan sonra nasıl “hayvandan da aşağı” yaratıklar haline dönüştüğümüz/dönüştürüldüğmüze dair herhangi bir misâl vermeyeceğim. Nasıl olsa bir TV cihazınız vardır. İşgal medyasının ekranlarından, haber, yorum, magazin, tartışma, kadın, müzik, sinema programları veya reklâmlar vasıtasıyle, damarlarımıza 24 saat kesintisiz olarak vıcık vıcık bir ahâksızlık, şerefsizlik, namussuzluk, yavşaklık, puştluk, bencillik, hırsızlık, uğursuzluk, arsızlık, yüzsüzlük şırınga edildiğini ve bizim, dünyanın en pis şeylerinden biri olan uyuşturucuya paçayı kaptırmış bağımlılar gibi, bu çirkef medya illetine bağımlı hale gelerek adım adım insanlıktan çıktığımızı zaten yaşayarak biliyorsunuzdur.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
Bunu biliyorsanız, kurtuluşun bu olmadığını, böyle olmayacağı/olamayacağını, bunun sonunun herkes için felâket ve yokoluş olacağını da biliyor olmalısınız...



En kötü durumlarda bile Zenci Musa’lar gibi iyilik fedaileri çıkarabilen bir ahlâkın, ruhlarımızı acilen şeytanın bütün tasallutlarından kurtarıp, bütün kötü ve kötülüklere karşı savaşabilecek iyilik savaşçıları haline dönüştürmesini sağlamaktan başka çaremiz olmadığını da görüyorsunuzdur.



Öyleyse kolları sıvamak için daha ne/neyi bekliyoruz?
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
Son bir not: Bu tip kahramanlara eli de, gönlü de yatkın olan usta yönetmenlerimiz Osman Sınav ve Halid Refiğ, Zenci Musa ve benzeri güzel insanları film olarak beyaz perdeye veya dizi olarak beyazcama getirebilseler, iyiliğin yaygınlaşmasına önemli bir katkıda bulunabilirler diye düşünüyorum.



Dipnotlar:

1-Necip Fazıl Kısakürek, İdeolocya Örgüsü, Büyük Doğu Yayınları, Sayfa: 353 , 4. baskı, 1976, İstanbul.

2-Age, sh: 89.

3-Age, sh: 85

4-www. acikistihbarat.com



BARAN Dergisi Sayı: 46
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
Dün bizi o çöküş şartlarında bile, “gemisini kurtaran kaptan, başkasından bana ne abi, ben çıkarıma bakarım” diyen bencil hayvanlar haline gelmemizi önleyerek, en kötü durumlarda bile iyi kalmamızı sağlayan İslâm ahlâkıyla bütün bağlarımızı kopardıktan /kopartıldıktan sonra nasıl “hayvandan da aşağı” yaratıklar haline dönüştüğümüz/dönüştürüldüğmüze dair herhangi bir misâl vermeyeceğim. Nasıl olsa bir TV cihazınız vardır. İşgal medyasının ekranlarından, haber, yorum, magazin, tartışma, kadın, müzik, sinema programları veya reklâmlar vasıtasıyle, damarlarımıza 24 saat kesintisiz olarak vıcık vıcık bir ahâksızlık, şerefsizlik, namussuzluk, yavşaklık, puştluk, bencillik, hırsızlık, uğursuzluk, arsızlık, yüzsüzlük şırınga edildiğini ve bizim, dünyanın en pis şeylerinden biri olan uyuşturucuya paçayı kaptırmış bağımlılar gibi, bu çirkef medya illetine bağımlı hale gelerek adım adım insanlıktan çıktığımızı zaten yaşayarak biliyorsunuzdur.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt