Fatiha Suresi/ Ölüm Hemen Şuracıkta…
Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm), Ubey İbnu Ka’b (radıyallahu anh)’a uğradı. O namaz kılıyordu… devamını yukarıdaki gibi aynen kaydetti. Ancak şu ziyade var: “Nefsimi kudret elinde tutan Zât-ı Zü’l-Celâl’e yemin ederim ki, Allah, Fâtiha’nın bir mislini ne Tevrat’ta ne İncil’de ne Zebur’da ne de Furkân’da indirmemiştir. O (namazlarda) tekrarla okunan yedi âyet ve bana ihsân edilen yüce Kur’ân’dır.†Tirmizi, Sevâbu’l-Kur’ân
Her namazda tekrar tekrar okuduğumuz bu yüce surenin anlamını idrak edebildik mi?
Hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a aittir. Hamd’e layık olan odur.
Arkadaşımın hediyesi olan başörtüyü her örttüğümde aynada onu görürüm sanki. Ona olan muhabbetim artar, her defasında hayırla yad ederim onu. Her gün kimbilir kaç kişiye teşekkür ederiz… Bazen müsrifçe savrulur teşekkürler… Bir fincan kahve için kırk yıl hatır sayılır…
Elhamdulillah-i Rabbil alemin! Hamd yalnız Allah’a aittir.
Güneşi, yağmuru, ekmeği suyu verdiği için mi? Hesapsız soluduğumuz hava için mi? Düzenli salgılanan tükrüğümüz, canımızı acıtmadan uzayan saçlarımız tırnaklarımız için mi? Bizi rahatsız etmeden mütemadiyen çalışan azalarımız için mi?
“O size istediğiniz her şeyden verdi. Allah’ın nimetini sayacak olsanız sayamazsınız.
Doğrusu insan çok zalim, çok nankördür!†(İbrahim suresi:34)
Sayamıyor insan, sayarken yoruluyor… Öyle aciziz ki, hesapsız bahşedilen nimetlerin yanında kelimelerimiz kısır kalıyor…
Hiç bir aklın alamayacağı büyüklükteki yüceler yücesi Rabbimize hamdolsun.
O Rahman’dır Rahim’dir Ceza gününün sahibidir. Ancak ona kulluk eder ve yalnız O’ndan yardım dileriz. Bizi doğru yola ilet, Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil!
Doğru yoldayızdır inşaAllah. Ölüme doğru adım adım giderken, kulluğumuz yalnız Allah için, derdimiz tasamız Allah içindir dilerim.
Sahi size kısa bir zaman sonra öleceksiniz dense, tavrınız ne olurdu. Ben bugün biraz bunu düşündüm. İbadetlerim kulluğum yeterli mi? Ölünce Rabbime sunacağım ne var elimde? Özensiz kılınan namazlar paçavra gibi savrulur mu yüzümüze, O’ndan gafil yaşadığımız O’nu anmak için cimrice davrandığımız zamanlar tek tek sorulur mu? Vereni bilmeden tükettiğimiz sayısız nimet harcadıklarımız sorulur mu?
“Şüphesiz ölüleri ancak biz diriltiriz. Onların yaptıkları her işi, bıraktıkları her izi yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitapta (levh-i mahfuz’da) sayıp yazmışızdır.â€(Yasin:12)
Bugün izleyicilerimden bazıları bana bir kardeşimizden bahsettiler. Kan kanseri ve uygun ilik bulunamazsa üç aylık ömür biçmiş doktorlar. Ömrü doktor biçmez elbet. Kader nedir iman ettik çok şükür. Ama biliyoruz ki er veya geç göçeceğiz buralardan. Asıl yurdumuz, yuvamız bekler bizi. Asıl yurdu harap etmemişsek elimizden geldiğince imar etmişsek göç etmek çokta komaz bize. Mamur edilen yer dünya hayatıysa insan koparak gider sanki. Bir yanını bırakarak gider…
Ben kan kanseri denince [ame="http://www.youtube.com/watch?v=Ib5cCfHaLAo"]Serap[/ame]‘ı hatırlarım hep. Haluk Nurbaki hoca anlatırdı bilirsiniz. Her dinlediğim, her okuduğumda ağlatır beni. Son anında ayağa kalkamayacak haldeyken kalkıp abdest alması şehadet getirmesi, Azrail’i çok güzel görmesi gıpta edilesi bir durumdur…
Şer bildiği şey, kendisi için hayır olsun inşaallah. Allah isterse olmaz denilenler olur. Şüphesiz O’nun herşeye gücü yeter.
Benim izleyicilerim, kardeşlerim nasıl dua etmeleri gerektiğini bilirler, inanıyorum buna. Fatiha Suresinde Rabbimizin öğrettiği gibi hem kendimize hem ölmüşlerimize dua edelim. Rabbim bizi doğru yola iletsin. Son nefeste imanımızdan ayırmasın. Yaşamın da, ölümün de hayırlısını versin. Amin, amin, amin…
Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm), Ubey İbnu Ka’b (radıyallahu anh)’a uğradı. O namaz kılıyordu… devamını yukarıdaki gibi aynen kaydetti. Ancak şu ziyade var: “Nefsimi kudret elinde tutan Zât-ı Zü’l-Celâl’e yemin ederim ki, Allah, Fâtiha’nın bir mislini ne Tevrat’ta ne İncil’de ne Zebur’da ne de Furkân’da indirmemiştir. O (namazlarda) tekrarla okunan yedi âyet ve bana ihsân edilen yüce Kur’ân’dır.†Tirmizi, Sevâbu’l-Kur’ân
Her namazda tekrar tekrar okuduğumuz bu yüce surenin anlamını idrak edebildik mi?
Hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a aittir. Hamd’e layık olan odur.
Arkadaşımın hediyesi olan başörtüyü her örttüğümde aynada onu görürüm sanki. Ona olan muhabbetim artar, her defasında hayırla yad ederim onu. Her gün kimbilir kaç kişiye teşekkür ederiz… Bazen müsrifçe savrulur teşekkürler… Bir fincan kahve için kırk yıl hatır sayılır…
Elhamdulillah-i Rabbil alemin! Hamd yalnız Allah’a aittir.
Güneşi, yağmuru, ekmeği suyu verdiği için mi? Hesapsız soluduğumuz hava için mi? Düzenli salgılanan tükrüğümüz, canımızı acıtmadan uzayan saçlarımız tırnaklarımız için mi? Bizi rahatsız etmeden mütemadiyen çalışan azalarımız için mi?
“O size istediğiniz her şeyden verdi. Allah’ın nimetini sayacak olsanız sayamazsınız.
Doğrusu insan çok zalim, çok nankördür!†(İbrahim suresi:34)
Sayamıyor insan, sayarken yoruluyor… Öyle aciziz ki, hesapsız bahşedilen nimetlerin yanında kelimelerimiz kısır kalıyor…
Hiç bir aklın alamayacağı büyüklükteki yüceler yücesi Rabbimize hamdolsun.
O Rahman’dır Rahim’dir Ceza gününün sahibidir. Ancak ona kulluk eder ve yalnız O’ndan yardım dileriz. Bizi doğru yola ilet, Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil!
Doğru yoldayızdır inşaAllah. Ölüme doğru adım adım giderken, kulluğumuz yalnız Allah için, derdimiz tasamız Allah içindir dilerim.
Sahi size kısa bir zaman sonra öleceksiniz dense, tavrınız ne olurdu. Ben bugün biraz bunu düşündüm. İbadetlerim kulluğum yeterli mi? Ölünce Rabbime sunacağım ne var elimde? Özensiz kılınan namazlar paçavra gibi savrulur mu yüzümüze, O’ndan gafil yaşadığımız O’nu anmak için cimrice davrandığımız zamanlar tek tek sorulur mu? Vereni bilmeden tükettiğimiz sayısız nimet harcadıklarımız sorulur mu?
“Şüphesiz ölüleri ancak biz diriltiriz. Onların yaptıkları her işi, bıraktıkları her izi yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitapta (levh-i mahfuz’da) sayıp yazmışızdır.â€(Yasin:12)
Bugün izleyicilerimden bazıları bana bir kardeşimizden bahsettiler. Kan kanseri ve uygun ilik bulunamazsa üç aylık ömür biçmiş doktorlar. Ömrü doktor biçmez elbet. Kader nedir iman ettik çok şükür. Ama biliyoruz ki er veya geç göçeceğiz buralardan. Asıl yurdumuz, yuvamız bekler bizi. Asıl yurdu harap etmemişsek elimizden geldiğince imar etmişsek göç etmek çokta komaz bize. Mamur edilen yer dünya hayatıysa insan koparak gider sanki. Bir yanını bırakarak gider…
Ben kan kanseri denince [ame="http://www.youtube.com/watch?v=Ib5cCfHaLAo"]Serap[/ame]‘ı hatırlarım hep. Haluk Nurbaki hoca anlatırdı bilirsiniz. Her dinlediğim, her okuduğumda ağlatır beni. Son anında ayağa kalkamayacak haldeyken kalkıp abdest alması şehadet getirmesi, Azrail’i çok güzel görmesi gıpta edilesi bir durumdur…
Şer bildiği şey, kendisi için hayır olsun inşaallah. Allah isterse olmaz denilenler olur. Şüphesiz O’nun herşeye gücü yeter.
Benim izleyicilerim, kardeşlerim nasıl dua etmeleri gerektiğini bilirler, inanıyorum buna. Fatiha Suresinde Rabbimizin öğrettiği gibi hem kendimize hem ölmüşlerimize dua edelim. Rabbim bizi doğru yola iletsin. Son nefeste imanımızdan ayırmasın. Yaşamın da, ölümün de hayırlısını versin. Amin, amin, amin…
Son düzenleme: