DEVİR FETİH DEVRİ
Allah için fedakarlıkta bulunmayı, Allah için vermeyi, Allahın emrettiklerini ne pahasına olursa olsun yerine getirmeyi, Allahın yasakladıklarından ne kadar zorda kalırsa kalsın sakınmayı, yalnızca Allah için yaşamayı, yalnızca Allahtan istemeyi, yalnızca Allahın rızasını gözetmeyi mümine kazandırmayan bir hayatın ne anlamı olabilir? Hayata anlamını kazandıran düşüncenin üç temel esası vardır:
1- Dünya hayatı, çok önemli bir imtihandır. Ahiret ise, dünya hayatının hesabı ve imtihandaki artı ve eksi puanların karşılığıdır. Nefeslerimiz sayılıdır, bunlar Allah yolunda harcanmalıdır. Çünkü ölüm bize, çok yakındır.
2- İslâm Dini, Allah yapısıdır. Bunun için mükemmeldir ve tastamamdır. Haşa, zerre kadar noksanı, fazlası ve hatası bulunmamaktadır.
3- İslâm Dini, bir bütündür. Ona bir şey katılamaz ve ondan bir şey çıkarılamaz. Baştan sona Hak´tır, hayırdır ve hepsi, herkes için ve her yerde lazımdır. Çünkü İslâm, dünya ve ahiret saadetinin tek ilacıdır.
Ameller, niyetlerle tartılır. Yani yapılan işler ve ibadetler niyetlere göre değerlendirilir.
Neyi elde etmek istediğimiz ve neleri gaye edindiğimiz önemlidir. Bunu başarmanın ise üç ayrı safhada üç ayrı üç adımı vardır:
1- Önce emredilen ve yapılması gereken bir konuda, takatımızın sonuna kadar ceht, gayret ve her türlü esbaba tevessül,
2- Olayın meydana gelişi sırasında, korku ve telâşa kapılmadan Allaha teslimiyet ve tevekkül,
3- Sonunda ise, takdire rıza ve ortaya çıkan neticenin hakkımızdaki en hayırlı durum olduğunu kabül..." etmek gereklidir. Biz bütün sebeplere tevessül etsek ve her türlü gayreti göstersek bile, Allah istediğimiz neticeyi vermeye mecbur değildir. Ancak sebeplere tevessül edilerek ve sünnetullaha uygun hareket edilerek yapılacak işlerin, genellikle başarıya ulaştırılması da adetullahın gereğidir. Bunu hayat boyu gerçekleştirmek için; Fatih´in yirmili yaşında sahip olduğu aşka, Ulubatlı Hasan´ın kırklı yaşında taşıdığı azme, Akşemseddin´in altmışlı yaşında kazandığı engin tecrübeye ve Eyüp Sultan´ın doksan yaşında da olsa hiç bırakmadığı fetih ruhuna sahip olmalıyız.
"Ey Müslümanlar hurmaların altını havalandıracağız, yapraklarını temizleyeceğiz diye dünyalık işlere dalıp, hakkı, adaleti hâkim kılmak ve bütün herkesin saadeti için çalışmaktan kendinizi tehlikeye atmayın." şuuruyla her yıl kendimizi ve biatimizi tekrar yenilemeliyiz.
Sadece olanları gören değil, olacakları da hesap edebilen... Yalnız bugünleri kurtarabilen değil, yarınları da kurgulayabilen... Geçmişi değiştiremeyeceğini, ama geleceği şekillendirebileceğini düşünen... Yapılan haksızlık ve yanlışlıkların perde arkasını ve çözüm yollarını topluma gösterebilen... Doğuştan taşıdığı üstün yetenekleri, ciddi ve disiplinli bir eğitim, deneyim ve birikim süreciyle geliştirilebilen liderlere ihtiyaç duyulan durumlar, tarihi değişim ve dönüşüm noktalarıdır.
Tarihin bundan sonra nasıl şekil alabileceği gençlerin vereceği karara bağlı olarak şekillenecektir. Eğer gençler, medeniyet iddialarına yeniden sahip çıkarsa, dünyanın modern tarihinde ilk kez, adaletin, hakkaniyetin ve barışın hâkim olduğu yere doğru gitmesi mümkün olabilecektir. Bunu başarabilen gençler, İstanbul fethedildiği gibi, bir gün Kudüs´ü de yeniden fethedeceklerdir