Ey Yakub'u yüreğinden eriten Yusuf
Züleyha'yı yüreğinden titreden Yusuf
Yıldızları bir bir takan peşine ey
Güzelliği sözcüklere sığmayan ey.
Kuyular, kuyu yaratıldığına
Senden sonra pişman oldu.
Şimdi her bir kuyu
İçine su doldurulmuş Seni beklemede.
Değil mi ki,
Sen kuyuya atılınca Güneş'in bağrı yandı
Seni göremiyeceğini sanarak.
Rüzgâr inledi sonra,
Saçlarına değemeyecek sanarak.
Seni görmemek
Beni perişan etmez mi sanırsın.
Kafası koparılan karaca bile
Sevinmişti o an
Kanım Yusuf'un gömleğine değecek diye.
Bütün kurtlar o gün bu gündür,
Yusuf'u kurtlar yedi.
İftirasına dayanamayıp kendini dağlara vurdu.
Ah zindan çiçeğim! B)
Sen gülümseseydin eğer gençliğimize,
Bütün hüzünlü yürekler
Beyaz zambaklar gibi açardı.
Bütün çehrelerden
Tebessüm sadakaları dökülürdü.
Şimdi ey nazlı Yusuf,
Hasret yangını, gül solgunu yüreğimden
Senin gül yüzün geçer.
Naz çiçeği yanakların geçer.
Alnından ışıyan,
Muhammed (s.a.s.)'in nuru geçer. B)
Ah Yusuf,
Haya abidesi, narin çiçek,
İblis rabbisine isyan ederken;
"Sana uyanları yoldan çıkaracağım."
tehdidiğini savurduğunda
Belli ki, Seni hesaba katmamıştı.
Sen ey güneş yüzlü,
Sen sadece Züleyha'yı değil
Şeytan'ı da hayel kırıklığına uğrattın.
Alt üst ettin onun hesaplarını.
Ey nurlu çöl çiçeği,
Adım adıyla anılası ey
Ey yürek sızım, çöllerde yandın,kuyuda yandın, zindanda yandın.
Züleyha'nın yüreğinde yandın. Sonra...
Bir hüzünlü Muhammedi gül gibi
Açıldın ışıltılı yüreklerde, açıldın yüreğimde.
Ey hüzün karası gözlerinde
Karanlığın on bir ışığı
Ey En Sevgili'den lütuf olarak sunulan
Ey güzelliğiyle tebliğde bulunan, ey kuyulardan zirvelere
Zindanlardan nura ulaşan!
İçimde çarpan yürek, Seni söyler bilir misin?
Ey iffeti içinde bir nazlı çiçek gibi besleyen,
Büyüten ve süsleyen,
Ey karanlık yüreğimin loş penceresinden
Kanat çırpan mavi güvercin.
Ey düşlerimde renk renk açan
Hiç bir çiçek senin güzelliğini kokmamıştı
Ama biliyorsun ki Senden sonra
Senden güzeli de koktu iklimlerimizde
Adı Muhammed'di (s.a.s.)
Biliyorum ki O (s.a.s.)
Senin de sevgilindi. B)B)B)
Züleyha'yı yüreğinden titreden Yusuf
Yıldızları bir bir takan peşine ey
Güzelliği sözcüklere sığmayan ey.
Kuyular, kuyu yaratıldığına
Senden sonra pişman oldu.
Şimdi her bir kuyu
İçine su doldurulmuş Seni beklemede.
Değil mi ki,
Sen kuyuya atılınca Güneş'in bağrı yandı
Seni göremiyeceğini sanarak.
Rüzgâr inledi sonra,
Saçlarına değemeyecek sanarak.
Seni görmemek
Beni perişan etmez mi sanırsın.
Kafası koparılan karaca bile
Sevinmişti o an
Kanım Yusuf'un gömleğine değecek diye.
Bütün kurtlar o gün bu gündür,
Yusuf'u kurtlar yedi.
İftirasına dayanamayıp kendini dağlara vurdu.
Ah zindan çiçeğim! B)
Sen gülümseseydin eğer gençliğimize,
Bütün hüzünlü yürekler
Beyaz zambaklar gibi açardı.
Bütün çehrelerden
Tebessüm sadakaları dökülürdü.
Şimdi ey nazlı Yusuf,
Hasret yangını, gül solgunu yüreğimden
Senin gül yüzün geçer.
Naz çiçeği yanakların geçer.
Alnından ışıyan,
Muhammed (s.a.s.)'in nuru geçer. B)
Ah Yusuf,
Haya abidesi, narin çiçek,
İblis rabbisine isyan ederken;
"Sana uyanları yoldan çıkaracağım."
tehdidiğini savurduğunda
Belli ki, Seni hesaba katmamıştı.
Sen ey güneş yüzlü,
Sen sadece Züleyha'yı değil
Şeytan'ı da hayel kırıklığına uğrattın.
Alt üst ettin onun hesaplarını.
Ey nurlu çöl çiçeği,
Adım adıyla anılası ey
Ey yürek sızım, çöllerde yandın,kuyuda yandın, zindanda yandın.
Züleyha'nın yüreğinde yandın. Sonra...
Bir hüzünlü Muhammedi gül gibi
Açıldın ışıltılı yüreklerde, açıldın yüreğimde.
Ey hüzün karası gözlerinde
Karanlığın on bir ışığı
Ey En Sevgili'den lütuf olarak sunulan
Ey güzelliğiyle tebliğde bulunan, ey kuyulardan zirvelere
Zindanlardan nura ulaşan!
İçimde çarpan yürek, Seni söyler bilir misin?
Ey iffeti içinde bir nazlı çiçek gibi besleyen,
Büyüten ve süsleyen,
Ey karanlık yüreğimin loş penceresinden
Kanat çırpan mavi güvercin.
Ey düşlerimde renk renk açan
Hiç bir çiçek senin güzelliğini kokmamıştı
Ama biliyorsun ki Senden sonra
Senden güzeli de koktu iklimlerimizde
Adı Muhammed'di (s.a.s.)
Biliyorum ki O (s.a.s.)
Senin de sevgilindi. B)B)B)